Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nefis, tefsiri, zenginliğinin

Nefis Zenginliğinin Tefsiri

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nefis Zenginliğinin Tefsiri




Nefis Zenginliğinin Tefsiri



Şeyh'ül İslam, nefis zenginliği hakkında şöyle diyor:
"Nefis zenginliği; nefsin din üzerinde dosdoğru durması (istikamet), dünyevi ve nefsani hazlardan arınması ve riyakârlıktan kurtulmasıdır"
Yani; Allah'ın razı olup sevdiği dini emirler üzerinde dosdoğru durması, Allah'ın buğz edip kızdığı dini yasaklardan kaçınması ve bu yapma ve terk etme şeklindeki istikametin sadece Allah'ı ve O'nun emrini ta'zimden, O'na iman etmekten ve O'ndan mükâfat umup azabından korkmaktan kaynaklanması gerekir
Yok eğer bu istikamet; yaratıkların kendisini büyük bilmelerini istemekten, onların kötüleyip hafife / alaya almalarından sakınmaktan ve onlar yanında bir mevki makam sahibi olmak talebinden meydana geliyorsa; hiç şüphe yokki bu, onun Allah katında son derece fakir olduğuna, O'ndan çok uzak bulunduğuna ve yaratılmış olanlara haddinden ziyade muhtaç olduğuna delalet eder
İşte nefis, ancak bu gibi olumsuzluklardan arınıp bunların zıddı olan vasıflarla sıfatlandığı zaman zengin olur
Nefis itaat ederek, severek, isteyerek, iman ederek ve karşılığını umarak Allah'a boyun eğdiğinde; lezzetini, rahatını, nimet ve sevincini Allah'a kulluk etmekte bulduğu zaman ki; peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Ey Bilal! Bizi namazla rahatlat (sevindir)" (Ebu Davud 4985; Ahmet, 5,371)
Ve şöyle buyuruyor:
"Dünyanızdan bana, kadınlar ve güzel koku sevdirildi; gözümün aydınlığı ise namazda kılındı" (Nesai, 7,61; Ahmed,3,28)
Göz aydınlığı sevgiden daha üstün bir mertebedir, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) kadınları ve güzel kokuyu sevdiği şeylerden saymış; göz aydınlığının ise; Allah'la arasındaki bağ olan, O'nun yakınlığını temin eden, O'nun huzurunda durup O'nunla münâcat etmekten ibaret olan namazda olduğunu haber vermiştir Namaz nasıl göz aydınlığı olmaz ki?
Sevenin gözü ondan başka bir şeyle nasıl aydın olabilir ki?
İşte nefis bu büyük payı elde ettiği zaman; artık hangi fakirlikten korkabilir ve hangi zenginliği kaçırmış sayılır ki?
Nefsin bu yüce mertebeye çıkması için; bunların nefsin yapısı haline gelmesi ve nefsin yapısının kalbin yapısıyla hem cins olması gerekir
Bu şekilde nefis, "levvame" (bazen iyiliği emreden bazen de kötülüğü emreder) iken "mûtmainne" (devamlı iyiliği emreden) oluverir Nefis, ancak sıfatları değiştikten ve tabiatı (iyiliği emretmeye) dönüştükten sonra "mûtmainne" olabilir
Kalp, ulaşmış olduğu Hakk sübhanehû'nun nuruyla zenginleştiği için; bu nurun eseri onun dinlemesinde, nesir ve şiirinde; ten ve kemiklerinde, etinde ve kanında, bütün mafsallarında görülür Üstünden, altından, sağından, solundan, arkasından ve önünden her tarafından onu kuşatır Artık onun zâtı nur, amelleri nur, sözleri nur, girişi nur ve çıkışı nur oluverir Dirildiğinde de nuru ışıl ışıl parlıyan ve bu şekilde köprüyü geçen kimselerden olur
Nefis bu makama ulaştığında; Allah'ın kızdığı sınırlara tecavüz etmeyi gerektiren şehevi arzulara yönelmekten ve rağbet edilip istenilen şeylerden geri kalmaktan istiğna eder Çünkü şehevi arzulara ihtiyaç hissetmek; istenilen ve rağbet edilen şeylerden nefsin geri kalmasını gerektirir Ve yine rağbet edilen şeylerden nefsin geri kalması; nefsin şehevi arzulara ihtiyaç hissetmesine sebep oluyor Bunlardan her birisi diğerinin sebebidir Emirleri terk etmek; şehevi arzulara ihtiyaç hissetmekten daha ziyade nefsin nefsaniyet yönünü güçlendirmektir Çünkü kul; emirleri yerine getirmesi nisbetinde şehvet ordularını kendisinden uzaklaştırır
Allah'ü Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Şüphesiz ki namaz hayâsızlıktan ve kötü şeylerden alıkoyan" (Ankebût, 45) ve yine şöyle buyuruyor:
"Şüphesiz ki Allah, iman edenleri (münkerle karşı) savunur"
Başka bir kıraat şöyledir:
"Allah, (kötülükleri) mü'minlerden savar"(el-Hac,38)
Allah'ın, mü'minlerden kötülükleri savması ve onları savunmasının kemal derecesi; onların imanlarının kuvvetlenmesi ve zayıflamasına göre değişir
Nefis özgür ve hoş olduğu, "mûtmainne" olduğu, sahibi ve yaratıcısı Allah'ın, kalpte yerleşen ve oradan kendisine coşup akan nurla kendisini zenginleştirmesiyle müstağni olduğu zaman; işte o zaman kendisine bağışlanan din üzerinde dosdoğru durur, Allah'ın kızdığı şeylerden uzak olur ve riyakâr olmaktan kurtulur Bütün bunların bağlı olduğu şeyi gizli ve açık her halükarda "istikamet" üzere bulunmaktır
Bundan dolayı da dinin tümü Allah'ü Teâlânın şu sözünde ifadesini bulmuştur:
"Emrolunduğun gibi dosdoğru (istikamet üzere) ol" (Hûd, 112)
Allah sûbhânehü şöyle buyurmaktadır:
"Rabbimiz Allah'tır deyip de sonra (kulluk görevlerinde ve işlerinde) dosdoğru olanlara, işte onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır" (Ahkâf, 13)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.