Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
âlimlerin, müctehit, nazarında, tasavvuf

Müctehit Alimlerin Nazarında Tasavvuf

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Müctehit Alimlerin Nazarında Tasavvuf




Müctehit Alimlerin nazarında tasavvuf



Şu soru hep sorulur: Ashab-ı Kiram ve mezhep imamları zamanında tasavvuf, mürşid, mürid var mıydı? Mezhep imamları hangi tasavvuf koluna mensup idiler? Alimin mürşide ne ihtiyacı olur? Herkese Kur’an ve Sünnet yetmez mi?
Mürşid, mürid tasavvuf gibi kelimeler, Peygamberimiz AS ve Ashab-ı Kiram zamanında yoktu Fakat bunlarla anlatılan her şey vardı O devirde iman, ilim, ihlâs, ibadet, amel, takva, edep, hizmet, mücahede gibi dinin bütün emirlerinin üzerinde aynı derecede duruluyor ve gereği yapılıyordu Her şeyden önce kalbe önem veriliyordu Kalp, bütün ibadetlerin ve güzel ahlâkın temeli görülüyordu Çünkü din bunun için gelmişti

Zamanla Azalan Hassasiyetler

Ancak, Saadet Asrı’ndan sonra aynı hassasiyet gösterilemedi Belirli vazifeler yerine getirildi, fakat birçok ilâhî emir ya ihmal ya da terk edildi İşte ihmal edilen bu vazifelerin başında kalbe ait ilimler, edepler, hal ve ahlâklar geliyordu Namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi zahirdeki ibadetlere sahip çıkılıyor, fakat yakîn, ihlâs, huşu, huzur, zikir, fikir, sabır, şükür, ilâhî takdire rıza, tevekkül, tefekkür, murakabe gibi kalbe ait ibadet ve ahlâkların üzerinde aynı derecede durulmuyordu Öyle ki, çokları bunların tarifini ve gereğini dahi bilmiyordu

Yine müslümanlar umumiyetle içki, kumar, hırsızlık, faiz, rüşvet, yalan gibi bedenle yapılan günahlardan uzak durmaya çalışıyordu Fakat çoğunluk, kibir, haset, benlik, gösteriş, gaflet, ölümü unutma, Yüce Allah’tan çok mala ve halka güvenme, dünyayı aşırı sevme, tevbeyi terk, kader ve kazaya itiraz gibi kalple işlenen ve görülmeyen büyük günahlara hiç aldırış etmiyordu

İşte gerçek sufiler, kâmil mürşidler, ümmetin içine düştüğü bu boşluğu doldurmaya çalıştılar Müslümanların zahiri gibi batını da güzelleştirmek ve İslâm’ı ihlâsla, bütünüyle yaşatmak için gayret ettiler Öncelikle kalbe yöneldiler, nefsin terbiyesi ile meşgul oldular, ilâhî sevgiye ulaşmanın yollarını aradılar Buna mani olan şeyleri tespit ettiler Kalple Allah arasına giren engelleri temizlediler Böylece güzel kulluğun yolunu açtılar



Müminin İç Aleminin İlmi

Yani tasavvuf, İslâm dininin ihsan kısmıyla ilgili ilimleri ve halleri hedefe aldı İhsanı bizzat Hz Rasulullah AS Efendimiz tarif buyurmuşlar ve dinin vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirtmişlerdir (Sahih-i Buharî, İman) Hadis-i şerifin tarif buyurduğu ihsan hali, kalbin ihya edilmesi, gafletten uyanması ve manevi kirlerden arınıp Yüce Allah’ı müşahede edecek bir temizliğe ulaşmasıdır Güzel kulluğun ve kurtuluşun temeli budur Bunun yolu da manevi terbiyedir

İhsan ilmi ve edebi, İslâm tarihinde bir disiplin içinde daha çok tasavvuf mekteplerinde okutuldu Büyük veliler bu ilimde mütahassıs oldular, zirveye çıktılar Onu isteyenlere öğrettiler Herkes nasibi kadar bu ilimden ve ilâhî sevgiden istifade etti Bu hizmet tarih boyunca böyle yapıldı

Allah dostlarının işleri ortada, hizmetleri meydandadır Veli de, fakih de dinin emrettiği ilimleri ihya için uğraşıyor Bütün İslâm alimleri bir bütünün parçalarıdır İslâm aleminde fakihler fıkıh alanında, müfessirler tefsir sahasında, muhaddisler hadis ilimlerinde ve diğer alimler kendi dallarında nasıl büyük hizmetler gördü iseler, sufiler de dinin en önemli ilmi olan ihsan ilmi ve manevi terbiye alanında büyük hizmetler görmüşlerdir Halen de görüyorlar



Mezhep İmamları ve Tasavvuf

Gerçek sufilerin yöneldiği kalp ve maneviyat ilminin ne kadar önemli olduğunu bilen alimler, onlardan övgü ile bahsetmişlerdir Bununla da yetinmeyip, onlardaki ilme ve edebe talip olmuşlardır Öyle ki, tevazu gösterip halkalarına girmişlerdir İşte mezhep imamlarımızın bu ilme bakışı:

İmam Malik RhA:

“Kim tasavvufun öğrettiği ahlâk ve manevi hal ilmiyle yetinip fıkıh öğrenmezse, dinden çıkacak işler yapar, zındık olur Kim de fıkıhla yetinir, ahlâk ve manevi halleri öğreten tasavvuf ilmini öğrenmezse büyük günahları işler, fasık olur Her iki ilmi öğrenen kimse gerçek bir müslüman olur” (Aliyyu’l-Kâri, Şerhu Ayni’l-İlim)

Bu manada İmam Şafii RhA bir hikmet pınarı olan şiirinde şöyle der:

“Hem fakih, hem sufi ol, sakın birisiyle yetinme

Bu sana hak için bir nasihattir dostum, incinme

Sade fakihin kalbi katı olur, tadamaz takvayı,

Öbürü de cahil kalır, nasıl yapar ıslahı” (Muhammed Afif, Divan-ı Şafii)

İmam Malik RhA der ki:

“İnsan kendi nefsine hayır veremezse, insanlara da hayır veremez” (Ebu Nuaym, Hilyetu’l-Evliya)

Hanefi mezhebinin imamı İmam-ı Azam RhA, her iki ilmi bünyesinde toplamış kâmil bir insandı İlim ve takvasıyla herkese örnek olmuştu Devrindeki tasavvuf büyükleri ondan ilim ve feyz almışlardı Meşhur velilerden Davud et-Taî KS, ilim ve tasavvuf terbiyesi aldığı hocalarını sayarken İmam-ı Azam’ı zikreder Hanefi fakihlerinden İbnu Abidin RhA, İmam-ı Azam için şu değerlendirmeleri kaydeder;

“O, bu meydanın yiğitlerindendi Vera, takva, edep, zikir ve fikirde zirvedeydi Kendi zamandaki herkes onu ilim gibi takvada da imam görüyorlardı” (Reddu’l-Muhtar)



Sufilerin Yanında Sağlanan Fayda

Velilerden Davud et-Taî KS’yi zühd ve tasavvuf yoluna sevk eden İmam-ı Azam’dır Davud et-Taî, İmam-ı Azam’ın ilim meclisine devam ederdi Bir gün İmam Azam RhA kendisine künyesi ile hitap ederek:

- Ebu Süleyman! Sana yeterince ilim öğrettik, dedi Davud et-Taî:

- Bundan sonra ne yapayım? Diye sordu İmam:

- Öğrendiğin ilimle amel et, cevabını verdi (Kuşeyrî, Risale)

İmam Şafii RhA, ilminin ve halinin yüceliğine rağmen sufilerle otururdu Kendisine:

- Şunların meclis ve sohbetinden ne fayda gördün? diye sorulunca, İmam şu cevabı verdi:

- Onların en fazla şu sözlerinden istifade ettim: “Vakit bir kılıçtır Sen onu kesmezsen, o seni keser Yani sen vakitten istifade etmezsen, o senin ömründen bir parça kesip atar Sen nefsini hayırlarla meşgul etmezsen, o seni kötülüklerle meşgul eder” (Sülemî, Tabakatu’s-Sufiyye)

Aynı şekilde, İmam Ahmed b Hanbel RhA de sufî Ebu Hamza el-Bağdadî KS ile oturup kalkar, marifet meselelerinde bir zorlukla karşılaştığında, “ya sufi, bu konuda ne diyorsunuz?” diye ona sorardı

İmam Ahmed b Hanbel, önceleri pek tanımadığı için ilgilenmediği hatta bazen tenkit ettiği sufileri yakından tanıyınca, etrafındakileri sufilerle oturmaya teşvik etmeye bağladı Şöyle derdi: “Onlar bildikleriyle amel ederek bize üstünlük sağladılar” (Şaranî, Envaru’l-Kudsiyye)

Yine İmam Ahmed b Hanbel RhA sık sık Bişr-i Hafi KS’nin meclisinde bulunurdu Tam manası ile ona bağlanmıştı Bir defasında talebeleri kendisine:

- Sen hadis ve fıkıh alimi bir müctehitsin, birçok ilimde bir benzerin daha yok Buna rağmen, niçin böyle hali-ahvali basit bir insanın yanına gidip geliyorsun, bu sana yakışır mı? dediklerinde, İmam:

- Evet, şu saymış olduğunuz ilimlerin hepsini ben ondan daha iyi bilirim, ama o da yücelerden yüce Allah’ı benden daha iyi tanıyor, diye cevap verdi (Feridüddin-i Attar, Tezkiratu’l-Evliya)

İmam Ahmed’in oğlu Abdullah, babasına: “Maruf el-Kerhi’nin yanına hadis almak için mi gidiyorsun?” Diye sorunca, İmam Ahmed b Hanbel:

- Hayır, hadis almak için gitmiyorum Fakat işin başı olan Allah korkusu ve marifetullah ondadır İstifade etmek için gidiyorum, cevabını verdi (Ebu talib El-Mekkî, Kûtu’l-Kulub)

Tabiun’un büyük müctehitlerinden Süfyan es-Sevrî KS: “Eğer sufi Ebu Haşim’i tanımasaydım, kalple ilgili halleri ve riyanın inceliklerini bilemezdim” der (Sühreverdî, Avarif)



‘Onların Yolu En Doğrusu’

Hüccetü’l-İslâm İmam Gazali RhA de şöyle der:

“Kesinlikle anladım ki, bütün halleriyle Allah yolunu tutmuş kimseler ancak sufilerdir Onların tutumları en güzel tutum, yolları en doğru yol ve ahlâkları en temiz ahlâktır Daha dorusu, bütün akıllıların aklı, tüm hakimlerin hikmeti ve dinin inceliğini kavramış alimlerin bilgisi bir araya gelse ve onların hal ve ahlâklarını daha iyisi ile değiştirmek isteseler, buna güçleri yetmez Çünkü, gerçek sufiler dini en mükemmel şekliyle yaşamaktadır Onların zahirî ve batınî bütün hal ve hareketleri peygamberlik nurundan alınmadır Bilindiği gibi yeryüzünde nübüvvet nurundan başka aydınlanacak başka bir nur da yoktur

“Tasavvuf yolu hakkında ne denebilir ki? Bu yolun ilk şartı manevi temizlik ve kalbi Allah’tan başka bütün şeylerden arındırmaktır Bu yolun esası, kalbi tamamen Allah’ı zikretmeye adamaktır Sonu ise O’nun irade ve rızasında fani olmaktır

“Bu öyle bir haldir ki, usulünce yoluna girenler bizzat tadarak öğrenirler Onu bizzat tadarak, yaşayarak öğrenemeyenler, bu yolu kat etmiş sufilerle sık sık beraber oldukları takdirde, tecrübeyle ve işiterek bu halin varlığına kesin olarak inanır, yaşanan manevi haller sayesinde onu iyice anlarlar, Sufilerle düşüp kalkanlar, onların sohbetlerine katılanlar, onlardan bu imanı ve irfanı elde edebilirler Çünkü sufiler öyle kimselerdir ki, onlarla oturan şaki (rahmetten mahrum) olmaz” (el-Munkiz mine’d-Dalâl)

Sultanu’l-ulema Şeyh İzzuddin b Abdüsselam RhA de şöyle der: “Ben gerçek İslâm’ı ancak Şeyh Ebu’l-Hasen eş-Şazelî’ye intisaptan sonra anladım” (Şaranî, Letaifu’l-Minen)

Son olarak büyük fakih ve arif İmam Şaranî RhA’i dinleyelim:

“İslâm’ın ilk asırlarında manevi ve kalbî hastalıklar çok az olduğu için, insanlar bir kâmil mürşide ihtiyaç duymuyorlardı Onlar bildikleri ile amel ediyor, bir bütün olarak takva ve edebi koruyorlardı O nesil gidip de ortalığı manevi hastalıklar kaplayınca, cahiller bir tarafa, alimler bile amelden geri kaldılar Bu nedenle bildiği ile amel edebilmesi için, alimlerin bir kâmil mürşide intisapları zaruri oldu” (Envaru’l-Kudsiyye)

Bu büyüklerin mezhebine bağlı olan herkesin, onlardaki ilâhî aşk, edep ve tevazuyu örnek alması gerekir Hak adamı nefsinin değil, hakkın tarafındadır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.