Kuvve-İ Vahime Ne Demektir?

**Prof. Dr. Sinsi** · 08-06-2012

Kuvve-i Vahime Ne Demektir?

Kuvve-i vahime: Vehim kuvveti demektir

Kalbin bir köşesinde bulunan, sürekli şeytan veya şeytan gibi şerlileri dinleyen bir alet-i vesvesedir

Şeytanın işlettirdiği bir cihazdır

Şeytan bir dil ise, vehim kuvveti bir kulak gibidir

Sürekli onu dinler ve ona yardımcı olur

Şeytan, bu vehim cihazını, insanları yoldan ve haktan saptırmak için sürekli işlettirir

Hakikatta olmayan bir şeyi, varmış gibi gösterir ve insanı yanıltmaya çalışır

Vehimden gelen çirkin ve kötü düşüncelerin dinde bir hükmü ve zararı yoktur

Yani, kul, mesul değildir

Fiiliyata yansımadıktan sonra, kişiye hiçbir günah yazılmaz

Buna Üstad, şu ifadeler ile işaret ediyor :

”Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tevehhüm-ü küfür dahi küfür değildir

Tasavvur-u dalâlet, dalâlet olmadığı gibi, tefekkür-ü dalâlet dahi dalâlet değildir

Çünkü hem tahayyül, hem tevehhüm, hem tasavvur, hem tefekkür, tasdik-i aklîden ve iz'ân-ı kalbîden ayrıdırlar, başkadırlar

Onlar bir derece serbesttirler

Cüz-ü ihtiyariyeyi pek dinlemiyorlar

Teklif-i dinî altına çok giremiyorlar

Tasdik ve iz'an öyle değiller

Bir mizana tâbidirler

”

08-06-2012	#1
Prof. Dr. Sinsi	Kuvve-İ Vahime Ne Demektir? Kuvve-i Vahime Ne Demektir? Kuvve-i vahime: Vehim kuvveti demektir Kalbin bir köşesinde bulunan, sürekli şeytan veya şeytan gibi şerlileri dinleyen bir alet-i vesvesedir Şeytanın işlettirdiği bir cihazdır Şeytan bir dil ise, vehim kuvveti bir kulak gibidir Sürekli onu dinler ve ona yardımcı olur Şeytan, bu vehim cihazını, insanları yoldan ve haktan saptırmak için sürekli işlettirir Hakikatta olmayan bir şeyi, varmış gibi gösterir ve insanı yanıltmaya çalışır Vehimden gelen çirkin ve kötü düşüncelerin dinde bir hükmü ve zararı yoktur Yani, kul, mesul değildir Fiiliyata yansımadıktan sonra, kişiye hiçbir günah yazılmaz Buna Üstad, şu ifadeler ile işaret ediyor : ”Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tevehhüm-ü küfür dahi küfür değildir Tasavvur-u dalâlet, dalâlet olmadığı gibi, tefekkür-ü dalâlet dahi dalâlet değildir Çünkü hem tahayyül, hem tevehhüm, hem tasavvur, hem tefekkür, tasdik-i aklîden ve iz'ân-ı kalbîden ayrıdırlar, başkadırlar Onlar bir derece serbesttirler Cüz-ü ihtiyariyeyi pek dinlemiyorlar Teklif-i dinî altına çok giremiyorlar Tasdik ve iz'an öyle değiller Bir mizana tâbidirler”