Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kalbi, selim

Kalb-İ Selîm

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kalb-İ Selîm




Kalb-i Selîm



Kalb-i Selîm



Allah Teâlâ buyuruyor;
Ölülerin kabirlerinden kalktıkları o günde mal ve evlâd menfaat vermez; ancak Cenâb-ı Allah’a selâmet-i kalb ile gelen kimse menfaat görür” (Şuarâ Sûresi, 77)
Kalb-i selîm: Kibir, hased, hubb-i mal, hubb-i câh gibi ahlâk-ı zemîmeden temizlenmiş bir kalbdir Bir kimsenin kalbinde zerre kadar kibir oldukça cehennem nârıyla yanıp temizlenmedikçe cennete giremeyeceğini aleyhi’s-salât ü ve’s-selâm Efendimiz: “Kalbinde zerre ağırlığınca kibir bulunan kimse cennete giremez”buyurarak haber veriyor Bu duruma göre kalb, kibirden tathîr olmadıkça selîm olmaz
İblis de nice yıllarca ibâdet etmiş olduğu halde kibrinden dolayı Hakk’ın huzûrundan kovuldu Kezâ kalbdeki hubb-i mal da mü’minleri Cenâb-ı Hakk’a ibâdetten alıkoymaktadır
Âyet-i Calîlede şöyle buyrulmuştur;
“Ey mü’minler! Mallarınız ve evlâdınız sizi Cenâb-ı Allah’ın zikrinden ve farz olan ibâdetinizi edâdan alıkoymasın Eğer bir kimsenin malları ve evlâdı ferâiz-i ilâhiyeyi edâdan, zikrullahdan alıkor, meşgul ederse onlar hâsirîndendirler” (Münâfikûn Sûresi, 8)
İşte kalbin hastalıklarından biri de hubb-i dünyadır Nitekim hadîs-i şerîfte:
“Dünya muhabbetiyle kalbinizi işgal edip de Cenâb-ı Hakk’ın ibâdetinden zikir ve muhabbetinden ta’til etmeyiniz” (Münâvî)buyurulmuştur Yine:
“Bir kimse uykudan uyanır uyanmaz seherde her şeyden evvel dünyayı düşünürse Cenâb-ı Allah onun işini perişan edip rahatını selbeyler”buyurulmuştur
Sabah namazı zamanı, seher vakti Cenâb-ı Hakk’a ibâdet, duâ ve niyaz zamanı olduğu halde mü’minin bunları terk ile dünya endişesi ve muhabbetiyle kalbini meşgul etmesi bir nev’i Cenâb-ı Hakk’tan kalben yüz çevirmesi demek olmuş oluyor
Dünya muhabbeti her günahın başıdır Dünyaya muhabbet günah-ı kebâirin en büyüğüdürNitekim dünyaya ziyâde muhabbet sebebiyle her türlü menhîyyat irtikâb edildiği görülmektedir
Ehl-i hakîkat dünyayı şöyle târif etmişlerdir:
“Dünya nedir? Dünya insanı Allah’tan gâfil edip alıkoyandır Yoksa ne altın ve gümüş ve ne de evlâd ü ıyal dünya değildir Meğer ki, Cenâb-ı Hakk’ın ibâdetinden alıkoysun Kalbi Cenâb-ı Hakk’ın muhabbetinden ve ibâdetinden alıkoymadıkça bunlar dünya değildir
Nitekim Abdü’l-Kâdir Gîlânî -kuddise sirrûh- öyle buyurmuştur:
“Mal, para, servet, cepte, kasırda, evde ve mağazada câizdir Fakat kalbde câiz değildir Mü’minin kalbi nazargâh-ı ilâhîdir
Cenâb-ı Hakk -azze ve celle- hazretlerinin nazarı da dâimâ mü’minlerin kalbinedir Nitekim hadîs-i şerîfte buyurulmuştur:
“Cenâb-ı Hakk -azze ve celle- sizin cisminize, zâhirî kalıbınıza ve sûretinize nazar etmez Belki kalbinize nazar eder
İşte bu hadîs-i şerîfte amel ile kalb birlikte buyurulmuştur ki amel de kalbin tercümanı, alâmet ve nişanıdır Nitekim diğer hadîs-i şerîflerde:
“Her şeyin bir alâmeti vardır Îmânın alâmeti de namazdır” buyurulmuştur Pek çok âyet-i celîlede de ekseriyetle: “Îmân edenler ve sâlih amel işleyenler…” buyurulmuştur ki, îmân ile amel dâimâ birbirine mukârin ve mülâzımdır Zîra amel, ibâdet ve tâata devam, îmânı kuvvetlendirir
“Her ümmetin helâkini mûcib bir fitne vardır Benim ümmetimin sebeb-i helâki ise dünya malıdır
“Tahkîkan bu altın ve gümüş sizden evvel gelen ümmeti helâk etti Siz de buhul, hırs, tefâhürden ictinâb etmediğiniz takdîrde sizin helâkinize de sebep olur” (Müslim)
“Bu ümmetin evvelkileri zühd ve yakîn îmân ile necât buldu Ümmetimin sonra geleni de cimrilik ve tûl-i emel ile helâk olur” (Râmuz)
“İhtiyarların kalbi iki şeyin muhabbetinde gençtir: Birisi çok yaşamak, diğeri para toplamak” (Camiu’s-Sağir)
“İhtiyarlık va’z u nasihat için kâfî bir alâmettir
“Ömrünü ibâdetle ve salâh-ı hal ile geçirip vefat edenleri Cenâb-ı Hakk mesrûren hayr ile ihyâ buyuracağı gibi -ıyâzenbillâhi teâlâ- vakitlerini isyan ve menâhi ile ve hırs-ı dünya ile geçirip vefât edenler de amellerinden göre me’yûsen ve hüsran ile dirileceklerdir” (Münâvî)
“Cibrîl -aleyhisselâm- bana dedi ki:
Ya Muhammed! Dilediğin tarzda yaşa, muhakkak öleceksin Dilediğin kimseyi sev, muhakkak ondan ayrılacaksın, dilediğini işle, ne işlersen hayr u şerr onu bulacaksın
Bu hadîs-i şerîf ümmetine tâlimdir Binaenaleyh hayr veya şerr işleyen onu kendisi bulacaktır Sevdiği şeyden ayrılacak ve ölecektir

Bayezid Bistâmî -kuddise sirrûh- der ki:
Otuz yıl ibâdetlerimde nefsime tâbî oldum Bir gün bir adamın şöyle söylediğini işittim:
- Yâ Bâyezîd! Allah’ın hazîneleri ibâdetle doludur Eğer Cenâb-ı Hakk’a kavuşmayı dilersen sana gereken nefsini zelil, hor, hakîr görmen, amellerinde ihlâs üzere olmandır
M Sâmi Ramazanoğlu

Ey burnu kanasa, hemen kadere küsüp yüzünü ekşiten Gülden hiç ders almıyor musun? Bütün yaprakları tek tek yolsan gül yine de gülmekten vazgeçmez Hale razı oluş şükürdür Gül de daimi bir şükür makamındadır Hem bilmez misin ki başına gelen sıkıntılar aslında daha büyük bir sıkıntıya set olur da başındaki belayı defederler O halde yüzün gülsün
(Hz Mevlana)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.