![]() |
Tasavvuf Tarihi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tasavvuf TarihiTasavvuf Tarihi RaYiHaN bildirdi: " Tasavvuf, ebedî saadete nâil olmak için nefsi tezkiye, ahlakı tasfiye, zâhir ve batını tamir hallerinden bahseden bir ilimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MA'RÛF EL-KERHî: "Tasavvuf, gerçekleri almak, mahlûkatın elinde olan şeylere gönül bağlamamaktır ![]() Gerçekleri almak, hak ve hakikat olmayan, yani doğru olmayan her şeyi bırakıp, ancak ilahî hakikatleri edinmeye çalışmaktır ![]() "Tasavvuf, eşyanın hakikatine bakıp, halkın bildiğini terketmektir ![]() Eşyanın hakikatine bakmak, mahiyetini tetkik etmek, sebeb-i hilkatini düşünmek, neye yaradığını araştırmak, nasıl istifade edileceğini öğrenmek demektir ![]() ![]() SERİYY-Î SAKATî: "Tasavvuf üç manayı içine alan bir isimdir: 1) Marifetin nûru vera'ın nûrunu söndürmez, 2) Kitab ve sünnetin zahirine muhalif olacak şekilde ilm-i bâtından bir söz ile konuşmaz, 3) Kerametleri kendisini, Allah'ın mahrem olan sırlarını açıklamaya sevk etmez ![]() Tarikatte ilim Bu üç maddeyi açıklayalım: 1) İlim ve takvâ: Meşhur büyük mürşidlerin hemen hepsi, tarikat yolunda ilmi öne almışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah, cahili asla velî edinmez" buyurulmuş ![]() ![]() ![]() "Kulları arasında ancak alim ve arif olanlar Allah'ı haşyetle ta'zim ederler"3 buyurmuştur ![]() Tarikatte irfan İrfan da ilmin bir koludur ki, tarik erbabı arasında derecesi ilmin fevkindedir ![]() ![]() Kıymetli profesörlerimizden merhum Necati Logal'in dediği gibi, şarkın ikinci Mevlana'sı olan, büyük mutasavvıf alim, "Rûhu'l Beyan" tefsirinin sahibi, Bursalı İsmail Hakkı hazretleri "Kenz-i Mahfî" adıyla te'lif etmiş olduğu eserinin başında, meşhur olan "Küntü kenzen mahfiyyen"4 vedzesi için ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Davud aleyhisselam şöyle söyledi: "Ya Rabbi! Mahlûkatı niçin yarattın?" "Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi murad ettim ![]() "Yani Hazret-i Davud aleyhisselam münacaatında sırr-ı halktan, yani icaddan sual edicek Cenab-ı Kibriya'dan kelam-ı mezkur varid oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitab ve sünnetten ayrılmamak 2) Kitab ve sünnetten ayrılmamak: Bir mutasavvıfın Kitab ve Sünnet dışı söz ve hareketi, kendisi hakkında şüphe uyandıracağı gibi, mensup olduğu tariki de zan altında bırakır ![]() ![]() ![]() 3) Kendisine münkeşif olan hakâyıkı her zaman, herkese, her yerde açıklamaz; zamanını yerini ve adamını bilir ![]() EBÛ HAFS EL-HADÂD: "Tasavvuf tamamen edebden ibarettir" ![]() Tasavvuf edeb-i Muhammedi'dir ki, sîret-i nebeviyye ile tahallük etmektir ![]() ![]() "Edeb İlahî nurdan bir taçtır ki, onu başına geçirdikten sonra istediğin yere gidebilirsin" ![]() Edebin gerek tarifi, gerek izahı babında pek çok söz söylenmiştir; ileride bunlara tesadüf edilecektir ![]() Bu çok şümûllü vasf-ı umumînin en yüksek mertebesi şu iki beyitte tecelli eder: "Bir kısım evliya tanırım ki, onlar duadan dahi teeddüp ederek ancak zikir ile meşguldürler ![]() ![]() Bu babda Hafız Şirâzî'nin beyti çok ârifânedir: "İhtiyaç içindeyiz ve birşey istemiyoruz ![]() ![]() Hind'in meşhur şairi Feyzi Hindî de: "Madem ki bizim ihtiyaçlarımızı kendisi biliyor, o halde duaya ne hacet var? Allah Allah!" diyerek hayretini izhar ediyor ![]() ![]() Fakat bununla beraber, acaba neden: "Rabbiniz buyurdu: Bana dua edin ![]() ![]() ![]() Biz de, şair Ziya Paşa ile hemzeban olalım: İdrâk-i meâli bu küçük akla gerekmez, Zira bu terazû o kadar sıkleti çekmez ![]() Ölünceye kadar kulluk et Bazıları bu ve emsali beyitleri izahda "duaya ve ibadete hacet yoktur" diye manalandırırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar: "O'nda, kitabın temeli olan kesin manalı ayetler vardır, diğerleri de çeşitli manalıdırlar (müteşabih ayetlerdir) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() EBÛ'L-HÜSEYİN EN-NURİ: "Tasavvuf ne şekil, ne de ilimdir; o sadece güzel ahlaktan ibarettir ![]() ![]() ![]() ![]() "Biz dahi alırdık, otuza kırka" Tasavvuf, şekil, kılık, kıyafet ve merasim değildir ![]() ![]() Dervişlik olaydı tâc ile hırka Biz dahi alırdık otuza kırka ![]() "Tasavvuf, hürriyet, kerem, merâsimi terk ve cömertliktir ![]() Tasavvuf, kerem ve cömertliktir, yoksa kuyûd ve merasim değildir ![]() ![]() "insanın şeref ve haysiyeti, lütuf ve keremi, ihsan ve atâsıyla, sehâsıyla ölçülür; insanlığı da Hakk'a şükretmesiyle, yani umumî manada ibadetiyle anlaşılır ![]() ![]() "Tasavvuf, nefsin nasibini terk ile, Hak'tan nasibini istemektir" ![]() Emeller ve elemler Tasavvuf, kendi isteklerini bırakıp, Hakk'ın takdirine razı olmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Her emel tahakkukuna kadar insana elem verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Rabbiniz: Şükrederseniz and olsun ki, size karşılığını artıracağım; nankörlük ederseniz, bilin ki azabım pek çetindir, diye bildirmişti" ![]() Şükür nasıl yapılır? Şükrün ne olduğunu iyi bilmek lazımdır ![]() ![]() ![]() Her nimetin şükrü kendi cinsiyle eda edilir ![]() ![]() ![]() Bunu, Hakk'ın rızası için yapmak en büyük sofuluktur ![]() ![]() ![]() SEHL BİN ABDİLLAH ET-TÜSTERî: "Tasavvuf, az yemek, Cenab-ı Hakk'ın huzurunda rahata kavuşmak ve insanlardan kalben uzaklaşmaktır" ![]() Çünkü tokluk insanı gaflete ve şehvete sevkettiği gibi, verdiği rehavetten dolayı hakkıyla ibadet-i bedeniyyeye de mani olur ![]() ![]() Yani helalinden çok kazanmak için fazla çalışacak, yeteri kadarını kendisine ayırdıktan sonra, kalanını muhtaca verecektir ![]() ![]() "Müstağni o kimsedir ki, ona göre bir başakla, bir harman arasında fark yoktur" ![]() ![]() "Tasavvufun aslı, Kitab ve sünnete yapışmak; hevâ, heves ve bid'atleri terk etmektir" ![]() Tasavvuf, ahkâm-ı dine ve sünnet-i Resûl'e sarılmaktan ibarettir ![]() AMR BİN OSMAN EL-MEKKî: "Tasavvuf, zamanın en uygun vaktinde, kulun her an Hak ile meşgul olmasıdır" ![]() Uyku ve hacatın kazası gibi zamanlar haricinde, kalbin her an Hak ile meşgul olmasını da tasavvufun tarifi içine almıştır ki, bu da bir zikirdir ![]() SÜMMÜN EL-MUHİB: "Tasavvuf, hiçbir şeye malik olmamak ve bir malın esiri bulunmamaktır" ![]() Hiçbir şeye malik olmamak, mal ve mülkünü nefsine mal etmemek, o malda başkalarının hakkı bulunduğunu, asıl sahibinin Malikü'l-Mülk olduğunu, kendisinin onu yerli yerinde sarfedecek küçük bir haznedar olduğunu bilecek ve ona göre davranacak, sûret-i sarfı Kur'an'dan öğrenecektir ![]() ![]() ![]() "Eğer sende dünya ile kıl kadar iç rabıtası bulunursa, senin Hakk'ın manevî nimetlerinden mahrum kalmaklığın tabiîdir ![]() ![]() Kıl kadar kalsa vücudundan eser, Alamazsın kıl kadar andan haber ![]() Kelim Hemedanî bir beytinde bu mazmûnu ne güzel beyan eder: "Hak'tan başkasına olan rabıtanı kesmedikçe, bütün ibadetlerin boşunadır ![]() ![]() Yine Kelim başka bir beytinde şöyle tasvir yapar: "Alakalar, bu dünyanın levazımındandır, yalnız neş'esi değil, hem de zînetidir, süsüdür ![]() ![]() Yani, demek istiyor ki, alakadan zahiren kurtulmak mümkün değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() CÜNEYD-İ BAĞDADÎ: "Tasavvuf, Hakk'ın seni senden gidermesi ve kendisiyle ihya etmesidir" ![]() "Tasavvuf, mâsivâ ile alakayı keserek, Cenab-ı Hak ile beraber olmaktır" ![]() Masiva ile alakayı kesmek demek, Hak'tan gayrı olan herşeyi terketmek demektir ![]() Masiva şâibesinden dili tathîre çalış Pertev-i hikmet ü irfan ile tenvire alış ![]() Evet, masiva ilgisi kalbte bir lekedir; Hakk'ın kalbe tecellisine manidir ![]() ![]() ![]() Mâsivâ nasıl terk edilir? Acaba bu masiva nasıl terk edilecektir? Bunun için ashab-ı tarik birtakım yollar göstermiştir ![]() ![]() ![]() "Tesbih elde, tevbe dudakta iken, gönül günaha girilecek bir iş düşünecek olursa, bizzat günahın kendisi, yani onu bize telkin eden şeytan, bu tevbemize gülecektir" ![]() Nâbi de bu manada şöyle söyler: Leb zikirde ammâ ki gönül fikr-i cihanda Kaldı arada sübha-i mercan mütereddid ![]() "Bizim dudaklanmız zikr-i Hak'la meşgul iken, fikrimiz dünya işleriyle alakalı bulunursa, eldeki mercan tesbih de tereddütte kalır" ![]() Maddeye gönül vermemek Şimdi sâlikin masivadan kendisini nasıl sıyırabileceğini dü-şünelim: İnsan, hayatı müddetince masiva ile beraber yaşar ![]() ![]() ![]() Masivadan ilgiyi kesmek demek, maddeye gönül vermemek, ona bağlanmamak demektir; yoksa madde ile meşgul olmamak demek değildir ![]() ![]() ![]() Bir mutasavvıf şairin: Ehl-i tevhid olmak istersen sivâya meyli kes, Aç gözün merdâne bak, Allah bes bâki heves ![]() Dediği gibi, Hak'tan maâdasına gönülde yer veren kimse, muhabbet ve aşk ile şirk-i hafiye kadar gidebilir ![]() ![]() Mal ve nefisle mücadele "Tasavvuf, sulh ile değil, cenk ile hasıl olur" ![]() Tasavvuf, mücadele ile elde edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ne vereceklerini sana sorarlar, de ki: Artanı!"24 buyurulmuştur ![]() İnfak hakkındaki bütün ayet-i kerimeler bu esasa irca edilir ![]() Nefis ile mücahedeye gelince: Nefsin meşru olmayan bütün dileklerine karşı gelmektir ![]() ![]() "Tasavvuf, toplulukla birlikte zikir, dinleyenlerle birlikte vecd ve işlenmek suretiyle de ameldir" ![]() Toplum içinde, halk arasındaki derecat-ı mütefâviteyi, mahlûkatın tenevvü'-i bi-nihayesini, sibgatullahın renk renk tecellîlerini görüp zikretmek ve bunu görmeyenlere anlatarak onlann kendisiyle birlikte vecidlerini husûle getirmek ve a'mâl-i sâliha ile örnek olmak tasavvuf ehlinin başlıca şiârıdır ![]() "Tasavvuf, kulun kendisiyle kaim olduğu bir vasıftır ![]() ![]() Hazret-i Cüneyd'e tasavvufun ne olduğunu sordukları zaman: "O bir hâldir ki, daima kul ile beraberdir" buyurmuş ![]() ![]() Allah ve Resûlünün ahlakı Peygamber Efendimiz: "Allah'ın ahlakıyla ve Resûlüllah'ın ahlakıyla ahlaklanınız" buyurmuştur ![]() Bu, Allah'ın ve Resûlünün evsafıyla muttasıf olmak demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunların, kabul ve imanı, sıfat-ı Hak'la tehallî etmektir; icrası da merasimdir, halka aittir ![]() Erbab-ı tasavvuftan biri bu hususu ne güzel hülasa etmiştir: "Hayatın öyle geçsin ki, öldükten sonra bir yolun toprağı olursan; senin üstünden geçenlerin yolun tozundan bile müteessir olduklarım işitmeyesin ![]() Pertev Paşa bu manayı şu şekilde tafsil ve izah eder: Ne semmet bülbülün verdin, ne de hârden incin Ne gayrın yarine meyl et, ne sen ağyârden incin Ne sen bir kimseden âh al, ne âh ü zârden incin Ne sen bir kimseden incin, ne senden kimse incinsin ![]() "Zahir ile amel et, sana yeter" Cüneyd'e gelerek tasavvufun ne olduğunu sordular ![]() ![]() Yine Hazret-i Cüneyd'e tasavvufun ne olduğu sorulduğu zaman: "Amelini bozmak istemezsen emir ve nehyin hakikatini araştırmaya kalkma, zahir ile amel et, bu sana yeter" buyurmuştur ki, herkes kendine göre mana vermeye kalkıp te'villere sapmasın ve günaha girmesin diye bu tavsiyede bulunmuştur ![]() Şîrazlı Hafız bir kabasofuya şöyle demiştir: "Ey kabasofu, yoluna git, bana hakikati anlatmaya kalkma, çünkü bu kainatın esrarı senin ve benim gözüme kapalıdır ve öyle kalacaktır" ![]() MÎMŞÂD ED-DÎNEVERî: "Tasavvuf, serâire ıttılâın verdiği safâ ve Hakk'ın razı olacağı amelleri işlemek halk ile ancak zarurî hususlarda temas etmektir" ![]() Bu tariften de anlaşılıyor ki tedricen hakaik-i ilahiyye anlaşıldıkça kalbte husûle gelen itminan insana en büyük huzuru verir ![]() ![]() Bilinmemek, faydasızdan sakınmak "Tasavvuf, mâsivallahdan müstağni olmak, bilinmemeyi ihtiyar etmek ve hayırlı olmayan şeylerden sakınmaktır" ![]() Tasavvuf, ihtiyaç içinde bulunulmasına rağmen müstağni görünmek, masivaya rağbet etmemek, bilinmemeyi tercih ve ihtiyar etmek, hayır ve faydası olmayan şeylerden sakınmaktır ki, ihtiyacı izhar eden kimse züll-i suale (dilenme alçaklığına) kapı açıyor demektir ![]() ![]() ![]() İkincisi, hüviyetini, şahsiyetini, kıymet ve meziyetini meydana koymamak, ahad-ı nasdan biri gibi hareket etmek, adab-ı sofîyyeden olan bir tevazu'dur ![]() ![]() ALÎ BİN EL-ISFAHANî: "Tasavvuf, Hakk'ın gayrından uzak ve masivallahdan halî olmaktır" ![]() EBÛ MUHAMMED EL-CÜVEYNî: "Tasavvuf ahvâli kontrol etmek ve güzel olan şeyleri iltizam etmektir"31 Daima iyiyi ve hayrı aramak, insanın içinde bulunduğu ve maruz kaldığı ahvalin tetkikiyle zararları def ve faydaları celp için çalışmaktır ![]() EBÛ AMR ED-DIMIŞKî: "Tasavvuf alemi noksan gözle görmektir, yahut bütün noksanlardan münezzeh olanı müşahede etmek için her noksandan gözü yummaktır" ![]() Kemal-i mutlakı Hak'da müşahede edebilen kimse her şeyde bir noksan görür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed Paşa "Yârsız kalmış cihanda aybsız yâr isteyen" der ki, her güzelin istenmeyen bir tarafı olur ![]() ![]() ![]() ![]() "Senin vücudun bir ayıptır ![]() ![]() "Küsûf güneşin, husûf da ayın kusurudur" demişlerdir ![]() ![]() ![]() Şu manayı veren kıt'a da güzel bir ders-i ibrettir: "Diline dikkat et, kimsenin kusurunu söyliyeyim deme; çünkü sen baştan aşağı kusurlarla mahmulsün; halkın ise binbir dili vardır ![]() ![]() EBÛ'L-HASAN EL-MÜZEYYEN: "Tasavvuf, Hakk'a inkıyattır" ![]() Burada Hakk'a inkıyat, mertebe-i rızadır ki; rıza, tarikatte müntehayı meratiptir; sabırla tev'emdir ![]() ![]() ![]() Vasıl-ı vuslat-saray-ı mutlakım na'leyn-vâr Saff-ı na'le terk kıldım küfrü de imânı da ![]() Beytinden de anlaşılacağı üzere, iki zıt vasıf, beşeriyette hayır ve şerri tefrîka medârdır ![]() ![]() ![]() Hakikat-ı vûcudu idrak etmiş olduğundan: "Onlar gaybe inanırlar"34 vasf-ı sübhanîsine mazhar, silsile-i beşeriyetten ayrılarak, mertebe-i melekiyete intikal ediyor ki, alem-i melekût için küfür mefhumu mutasavver olmadığından, bir şuhûd-i tam içinde âyat-i ilahiye ile sermest oluyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halka rehber olmak İmdi, süllem-i rızadan, arş-ı hakikate yükselebilmek, daima Hakk'ın yolunda bulunmakla, yani: "Onlar ayakta iken, otururken, yanları üstüne yatarken, Allah'ı anarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kişinin hüviyet ve derecesi, ef'aliyle anlaşılır ![]() ![]() ![]() ![]() Vasılîn me'mur olmadıkça ipucu vermezler ![]() ![]() ![]() EBÛ YA'KÛB: "Tasavvuf, beşeriyete ait evsafın kaybolmasıdır" ![]() Tasavvuf yolu, insanın kemale ulaşmasına mâtuf bulunduğu için, beşerî noksanlardan nefsini temizlemesi gerekir ![]() ![]() ![]() EBÛ ABDÎLLAH BİN HAFÎF: "Tasavvuf, kadere sabır, Hakk'ın atâsına rıza ve hakikatleri aramak için dere tepe dolaşmaktır" ![]() Sabır ve rıza yukarıda geçti ![]() ![]() "Durgun su bulanık ve bozuktur ![]() ![]() ![]() ![]() Yolcu, iyi niyetle yaptığı seyahatte izzet ve şeref kazanır ![]() ![]() EBÛ SAÎD BÎN EL-ARABÎ: "Tasavvuf, fuzuli şeyleri tamamen terketmektir" ![]() Lüzumsuz şeyleri terketmek demek, dinin, aklın, kanunun, örfün, an'anenin, adetin ve zaruretlerin gerektirdiği işler dışında abes ile meşgul olmamak demektir ![]() ![]() ![]() EBÛ'L-HASAN EL-BÜŞENCÎ: "Tasavvuf, emeli ihmal ve amele devam etmektir" ![]() Emel ve amel mes'elesi: Emelin sonu yoktur ![]() ![]() Bağlıdır dâman-ı haşre rişte-i tûl-i emel Hay ü hûy-i ehl-i dünya bitmeden dünya biter ![]() Yavuz Sultan Selim'in bir mısra'ını tazmin yollu yazdığı "Ümid" adlı manzûmede, Namık Kemalzade Ali Ekrem Bey şöyle söyler: Ümmid cihandan da büyük, zevk ise mahdûd Her saati ömrü emel-efzâ elem-efzûd Mâzi mütevâli ezelî sâye-i memdûd Müstakbel ebedle dolu bir makber-i mesdûd Hal ise saadet gibi rahat gibi mefkûd Feryad ez in nev vücûd-i adem-âlûd ![]() Sonu gelmeyen emeller Evet, insanın ümitleri ve amelleri cihandan da büyük, yani sonsuzdur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte insana düşen, bu sonu gelmeyen emelleri ihmal edip, ubûdiyyetinin icaplarını yerine getirmek ve intizam içinde çalışmaktır ![]() ![]() EBÛ AMR BİN EN-NECÎD: "Tasavvuf, emir ve nehiy hayatında sabretmektir, yani Cenab-ı Hakk'ın emirlerine râm olmak, nehyettiği şeylerden de kaçınmaktır" ![]() Emir ve nehiyleri gönülden hüsn-i telakki etmek, bunların icrasında veya sakınmasında güçlük varsa, onlara tam bir inkıyad ile sabretmek, tasavvuf ve sülûk icabıdır ![]() ŞEYH EBÛ ÎSHAK İBRAHİM EL-KARZÛNÎ: "Tasavvuf, iddiaları terk ve manaları gizlemektir ![]() Tasavvuf erbabı, bir iddia sahibi olmayacaktır ![]() ![]() ![]() "Her bilenin üstünde daha iyi bilen vardır"42 ayet-i kerimesi onun düstür-i reşâdeti, "İnsanlara, akıllarının aldığı derecede hitap ediniz" vecizesi sözlerinin rehberi olacaktır ![]() DİPNOTLAR 1_ Kuşeyrî ![]() 2_ Kuşeyri, s ![]() ![]() ![]() ![]() 3_ Fâtır sûresi, ayet: 28 ![]() 4_ "Gizli bir hazine idim" ![]() 5_ Kenzül Mahfî, s ![]() ![]() 6_ Tezkire, c ![]() ![]() ![]() 7_ Mü'min sûresi, âyet: 60 ![]() 8_ Hicr sûresi ayet: 99 ![]() 9_ Âl-i İmran süresi, ayet: 7 ![]() 10_ Tezkire ![]() 11_ Meşhur hadis ![]() 12_ Yûnus Emre ![]() 13_ Tezkire ![]() 14_ İbrahim sûresi, ayet; 7 ![]() 15_ Türk Ahlakçıları, c ![]() ![]() ![]() 16_ İnsan sûresi, ayet: 8 ![]() 17_ Bakara sûresi, ayet: 22 ![]() 18- Tezkire, c ![]() ![]() ![]() 19_ Sülemî ![]() ![]() ![]() 20_ Kuşeyrî, s ![]() ![]() 21_ İnşirah sûresi, ayet: 6 ![]() 22_ Kuşeyrî, s ![]() ![]() 23_ Aynı eser, s ![]() ![]() 24_ Bakara sûresi, ayet: 219 ![]() 25_ Kuşeyrî; s ![]() ![]() 26_ Tezkire ![]() 27_ Aynı eser ![]() 28_ Aynı eser ![]() 29_ Tabakat ![]() 30_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 31_ Kuşeyri s,127 ![]() 32_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 33_ Kuşeyri, s ![]() ![]() 34_ Bakara sûresi, âyet: 3 ![]() 35_ Âl-i İmran süresi, âyet: 191 ![]() 36_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 37_ Tezkire ![]() 38_ Nefehat Terc ![]() ![]() ![]() 39_ Tezkire ![]() 40_ Aynı yer ![]() 41_ Nefahât Terc ![]() 42_ Yûsuf sûresi, âyet: 76 ![]() KAYNAK: Mâhir İZ; "Tasavvuf", KİTABEVİ, s ![]() |
![]() |
![]() |
|