Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ehlinin, faziletleri, namazı, teheccüd

Teheccüd Namazı Ve Ehlinin Faziletleri...

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Teheccüd Namazı Ve Ehlinin Faziletleri...




Teheccüd Namazı Ve Ehlinin Faziletleri



Yüce Allah, gece ibadet edenleri Rasulü Mustafa (sav) ile birlikte zikretmiştir Bu güzel işe karşılık olarak vereceği mükafatta onları Peygamberinden ayırmayarak hepsini şöyle övmüştür:

“Rasulüm, senin, gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalkıp ibadetle geçirdiğini ve senin yanında bulunan bir topluluğun da böyle yaptığını Rabbin elbette biliyor”409

Yüce Allah, bu sûrede gece Kur’an okumanın kalb için daha uyumlu ve bu okuyuşun ezberleme ve zikretme için daha elverişli olduğunu bildirmektedir Yani, anlama ve hıfzetmede kalp dile uyar

Yüce Allah, gece ibadet edenleri “alim”, isimini vermiş ve onları havf ve reca-korku ve ümitle ibadet edenlerden yapmıştır Ayrıca onlar için göz aydınlığı ve mutluluk vesilesi olacak mükafatı katında gizlemiştir Gece ibadet edenlere ayette şöyle anlatılmıştır:

“Yoksa inkarcı kimse, o geceleyin secde ederek ve kıyamda bulanarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir?”410

Yüce Allah, diğer ayetinde şöyle buyurmuştur:

“Ey Resûlüm deki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak, akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünüp anlar”411

Bu ayetten anlaşılacak olan mana şudur:

İşte bu şekilde gecelerini ibadetle geçirenlerle; mağrur, gafil, uykucu ve geceyi eğlence ile geçiren kimse bir olmaz Çünkü şu gafil kimse, neden sakınacağını ve Rabbinden neyi isteyeceğini bilmemektedir

Yüce Allah, gece ibadet edenlerin dünyadaki vasıflarını ve ahirette onlar için hazırlanan nimetlerin özelliklerini şöyle anlatır:

“Onlar geceleri Rablerine secde ederek ve kıyamda ibadet yaparak geçirirler”412

“Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere ibadet ettikleri için onların vücutları yataklarından uzak kalır”413 Yani yataklarından kalkarlar Azap korkusundan veya kendilerine vadedilen mükafatları elde etme arzusunda dolayı artık yatmakla huzur bulamazlar

“Yaptıklarına karşılık olarak onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez”414

Denildi ki; onların yaptığı geceyi ibadetle geçirmeleridir

Yine şöyle denilmiştir: Onlar havf ve reca/korku ve ümit ehlidirler Havf ve reca gaybın müşahedesiyle meydana gelen kalbî amellerdendir Bu kimseler gizli olan amellerinde ihlaslı olduklarından dolayı Cenab-ı Hak, kendilerine vereceği güzel karşılığı onlar için gizli tutmuştur

Muhabbet ehli için, Yüce Allah’ın cemalinden ve rızasından başka mutluluk vesilesi yoktur Bunun için onlar, sadece Allah rızası için amel yaparlar Alimlerden biri,

“Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım isteyiniz”415 ayeti hakkında: “buradaki namazdan maksat gece namazıdır” demiştir Buna göre mana; nefsinizle olan mücahedede gece namazı kılarak Allah’tan yardım isteyiniz Yine bu namazla düşmanlarınıza karşı sabır ve sebat göstermede de yardım isteyiniz, demektir Yüce Allah bir ayetinde şöyle buyurur:

“O namaz, huşû sahibi olanların dışındaki kimselere ağır gelen bir ibadettir”416 Yani havf ve tevazu ehli için, bu ibadet, ağır ve cefa verici değil, aksine hafif, tatlı ve mutluluk verici bir ibadettir

“Rasulullah’a: “Falan kimse gece namazı kılıyor, fakat sabah olunca hırsızlık yapıyor!” denildi Bunun üzerine Rasulullah (sav): “Söylediğiniz o ibadet, yakında onu, yaptığı kötü işten alıkoyacaktır”417 buyurdu

Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Abdullah b Ömer, ne güzel bir insandır Keşke gece namazı da kılsaydı”418 Bundan sonra İbn Ömer’in gece namazını kaçırdığı hiç görülmemiştir

Gece namazı hadislerde şöyle övülmüştür

“Gece namazına devam ediniz, çünkü o, Rabbinizin rızasına ulaştıran ve günahlarınızı temizleyen bir ibadettir”419

“Gece namaz kılmak sizden önceki salihlerin adetidir Bu namaz, sahibini kötülüklerden uzaklaştırır, günahları temizler, Şeytanın hilelerini defeder, vücuttan hastalıkları uzaklaştırır”420

Yüce Allah, gece namaz kılmayı salihlerin vasfı yaparak şöyle buyurmuştur:

“Onların hepsi bir değildir, ehli kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secde ederek, namaz kılarak Allah’ın ayetlerini okurlar Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar İyiliği emrederler, kötülükten nehyederler Hayırlı işlere koştururlar İşte bunlar, salih insanlardandır”421

Gece ibadetini, gecenin son üçte ikisinde yapmak müstehaptır Bunun müstehap olan en az miktarı gecenin en son altıda biridir Rivayet edildiğine göre Hz Peygamber (sav), hiç ara vermeden gece sabaha kadar ibadet etmezdi Gecenin bir kısmında uyurdu Gece ibadeti yapmadan sabaha kadar uyuduğu da vaki değildir

Şöyle denilmiştir: “Gecenin ilk kısmında namaz kılmak teheccüd ehlinin yaptığı bir iştir Ortasında namaz kılmak “Kânitîn” diye tarif edilen salihler içindir Gecenin sonunda namaz kılmak normal namaz ehlinin işidir Fecirden sonra kalkıp namaz kılmak ise gafillere mahsus bir haldir

Bize Yusuf b Mihran yoluyla Abdullah b Ömer’in şöyle dediği nakledilmiştir: “Arşın altında horoz şeklinde bir melek bulunur Bu meleğin gagası ve ayakları yeşil inci ve zeberceddendir Gecenin ilk üçte biri geçtiğinde kanat vurur, öter ve şöyle der: “Gece ibadetine kalkacaklar kalksınlar” Gecenin yarısı geçtiğinde yine kanat vurur, öter ve: “Teheccüd ehli kalksın” der Gecenin üçte ikisi geçtiğinde yine kanat vurur, öter ve: “Namaz ehli olanlar kalksınlar” der Sabah namazı olduğunda ise, yine kanat vurur, öter ve: “Geceyi gafletle geçirenler üzerlerinde günahlarıyla birlikte kalksınlar” diye seslenir”422

Alimlerden biri şöyle demiştir: Gece ehli, üç kısma ayrılır Bunlardan bir kısmı, gece ibadetini yapmak isteyen vird ve zikir sahibi kimselerdir Ancak gece onlara galip gelir ve uyurlar Diğer bir topluluk da, geceleyin yol kateden kimselerdir Bunlar sabreden ve sabırda yarışan alim insanlardır Geceye karşı galip gelirler Üçüncü kısım ise, muhabbet ehli olan alim insanlardır Bunlar, aynı zamanda tefekkür, ilham, üns, huzur, zikir, naz-niyaz, sevgi ve mülakat ehlidirler Bunlar geceyi mümkün olduğunca ibadetle geçirerek uyku nimetinden pek az istifade ederler Sevgilileri onları uykularından kaldırmış ve ayakta ibadet yapmayı kendilerine kolaylaştırmıştır, Vuslatları, onlardan usanmayı gidermiş ve ilâhî uyarı ve kınama endişesi onların daha fazla uykusuz kalmasına vesile olmuştur

Gece ehlinden birine, gece ile aran nasıl diye soruldu Şu cevabı verdi: “Onu şimdiye kadar tam olarak göremedim Şöyle bir yüzünü gösterir, sonra çekip gidiverir Onu nasıl olduğunu düşünmedim

Diğer biri de şöyle demiştir: “Ben ve gece, yarış içinde oluruz Bazen fecre ulaşmakta onu geçerim, bazen da beni tefekkürden alıkoyar” Gece ehlinden birine gece ile aran nasıldır diye soruldu Şu karşılığı verdi: “Her gece, iki ayrı durum içinde bulunurum Gece karanlığının gelmesiyle sevinir, sona erip, günün ağarmasıyla üzülürüm Şimdiye kadar ondan aradığımı tam elde edemedim

Muhabbet ehlinden birine, gece ile durumun nasıl diye soruldu Şu karşılığı verdi: “Vallahi, ben gece ile nasıl olduğumu bilemiyorum Bildiğim tek şey onu bir görüyor sonra kendi başıma kalıyorum Gece, karanlığı ile geldiğinde ona ulaşıyor, ama onun sevincini tam yaşamadan sona eriyor” Ardından şu şiiri söyledi:

Geldiğinde, onunla kucaklaşmayı tamamlamadan,
Veda etmek için selamı zuhur etti

Bir diğeri de şu şiiri söylemiştir:

Senin hayalin, beni ziyaret etti,
Gitmek istediğinde ona yapıştım

Keşke, gece sona ermemiş ve sabahın girdiğini de görmemiş olsaydım

Müritlerden biri üstadına, uzun süre uykusuz kaldığından şikayet etti ve bunun kendisine zarar verdiğini dile getirdi Sonra dedi ki: “Bana bir şey söyle ki, onunla uyuyabileyim” Üstadı onu şu karşılığı verdi: “Yavrum! Allah Teala’nın gece ve gündüz gelen bir takım ilahi tecellileri vardır Uyanık kalpler onlardan nasibini alır Gafil kalpler onlardan bir nasip elde edemez O halde kendini bu ilâhî tecellilere hazırla, hayır bundadır” Bunun üzerine talebe: “Üstadım, bu sözünüzle beni gece ve gündüz uyumamaya mahkum ettiniz” dedi

İbadet ehlinden bir topluluk, aralarında gecenin çok kısa olduğunu konuşuyorlardı Onlardan biri: “Gece vakti beni, ayakta iken ziyaret eder ve ben daha oturmadan ayrılır gider, dedi

Ali b Bekar şöyle demiştir: “Tam kırk senedir, güneşin doğması beni üzmektedir” Huzeyl b Riyad şöyle demiştir: “Güneş batıp gece olduğunda seviniyorum Çünkü böylece Rabbim ile halvet halinde olabileceğim Ama güneş doğunca insanların yanıma gelip halvetimi sona erdirmesinden üzülüyorum

Ebu Süleyman şöyle dedi: “Gece ehli, ibadetlerinden eğlence ehlinin yaptığı eğlencelerden çok daha fazla lezzet alırlar Gece ve gece ibadeti olmasaydı, dünyada kalmayı hiç sevmezdim” Yine o demiştir ki: “Şayet Yüce Allah, gece ibadet edenlere, sevap olarak, bu ibadetleri esnasında tattıkları lezzetten başka hiç bir karşılık vermese, bu lezzet bile, amellerine karşılık olarak yeterdi
Alimlerden biri şöyle demiştir: “Dünyada, cennet ehlinin nimetlerinden sadece müminlerin gece ibadetleri esnasında Yüce Allah’a yaptıkları dua ve niyazın lezzeti vardır Bundan başka dünyada Cennet nimetlerinin lezzetine benzeyen bir şey yoktur

Bir diğeri de şöyle demiştir: “Geceyi ibadetle geçirmek, kendini Yüce Sevgilinin ibadetine vermek ve dünyada kurb makamında münacaat halinde bulunmak cennet nimetlerindendir Yüce Allah, bunları dünyada sadece ehlullaha açmıştır Onun için, başkaları bunu bilemez ve bunun kalpler için nasıl manevi bir hayat ve tat olduğunu hissedemez

Utbetu’l-Ğulam şöyle der: “Yirmi sene geceyi ibadetle geçirmek için nefsimle mücadele ettim Peşinden yirmi sene manevi nimetler içinde yaşadım

Ebu Yusuf b Esbat şöyle demiştir: “Geceyi ibadetle geçirmek benim için küfe yapmak gibi en basit bir işten daha kolaydır” O günde on küfe yapardı

Bir başkası şöyle demiştir: “Geceden daha şaşılacak bir şey görmedim Çünkü onun altında ezilip zorlandığınızda size galip gelir Ama ona karşı sebat gösterip biraz direndiğinizde duramaz, size mağlup olur

Amir b Abdullah ölüm hastalığında iken ağladı Yanına gelen ziyaretçiler sebebini sorunca şöyle dedi: “Vallahi yaşama isteğimden ağlamıyorum Fakat ben şimdi sıcak günlerde tuttuğum orucu ve kışın soğuk gecelerde kıldığım gece namazlarını hatırladım

İbnu’l-Münkedir şöyle demiştir: “Dünyada, yalnız üç lezzet kaldı Bunlar: Geceyi ibadetle geçirmek, kardeşlerle buluşmak ve cemaatla namaz kılmaktır

Ariflerden biri şöyle demiştir: “Yüce Allah, seher vakitlerinde uyanık halde bulunan kalplere nazar kılar ve onları nur ile doldurur Bu nurla dolan ve aydınlanan kalpler gündüz diğer kalplere afiyet ve esenlik sunarlar Böylece gaflet içinde olan birçok kalp ihya edilmiş olur

Alimlerden biri şöyle demiştir: “Azîz ve Celîl olan Yüce Allah, seher vakitlerinde cennetlere nazar kılar; onlar bu nazarla parlar, ışık saçar, her yönüyle gelişir; güzellik, cemal ve kokuları bir milyon kat daha artar Sonra cennet: “müminler felaha ermişlerdir” der Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Yüce Allah cennete şöyle buyurur:

“Ey sultanların yeri sana dostlarımın gelişi mübarek olsun Zatıma, yücelik ve ululuğuma yemin ederim ki sana hiçbir zorba, cimri, kibirli ve hep kendini övüp duran şımarık kimseyi yerleştirmeyeceğim

Yüce Allah, Arş’a bir nazar kılar Bu nazarın bereketiyle Arş, bir milyon defa daha genişler Her genişlemesinden bir milyon alem artar Her alemin genişliğini Allah’tan başka kimse bilemez Sonra Arş titrer Taşıyıcılarına ağır gelir Öyle ki, meydana gelen alemlerin çokluğundan izdiham ve bir dalgalanma meydana gelir Bu alemlerin sayıları, yaratıklarının sayısı, hatta bunun kat kat fazlasıdır Arş şöyle der: Ey Rabbim! Seni tesbih ederim Sen neredesin, nerede bulunursun?

Arş’ı taşıyan melekler buna karşılık şu cevabı verirler: Tesbih ederiz o Rabbimizi ki, O’nun nerede olduğunu ancak kendisi bilir Tesbih ederiz O Rabbimiz ki zatını kendisinden başkası bilmez

Selef alimlerinden birisinin bize rivayet ettiğine göre, Azîz ve Celîl olan Yüce Allah sıddıklardan birine şunu bildirmiştir: “Kullarım arasında öyleleri vardır ki, onlar beni severler, ben de onları severim Onlar bana iştiyak duyarlar; ben de onlara iştiyak duyarım Onlar beni zikrederler, ben de onları anarım Onlar, bana bakarlar, Ben de onlara nazar kılarım Onların yolunu izlersen, seni severim, ama onlardan ayrılırsan sana gazap ederim” Bunun üzerine o, şöyle dedi:

“Ey Rabbim, onların alameti nedir? Yüce Allah şöyle buyurdu:

“Onlar gecelerin karanlığını beklerler Öyle ki, çok şefkatli bir çobanın sürüsünü bekleyip kolladığı gibi, onlar da gecenin karanlığını bekler, güneşin batmasını özlerler Aynen kuşların yuvalarını özleyip akşam olduğunda oraya gitmeleri gibi Onlar da gece karanlık basıp etraf karardığında, insanlar evine çekilip, yataklar serilip herkesin sevdiğiyle baş başa kaldığında işte onlar, benim için ibadete dalarlar Secdeye kapanırlar Benim kelamımla bana münacaatta bulunurlar Nimetlerim hakkında bana yalvarıp yakarırlar Onların bir kısmı bağırır bir kısmı ağlar Bir kısmı ah çeker bir kısmı derdini açıp dertlenir Bir kısmı ayakta, bir kısmı otururarak, bir kısmı rukû ve bir kısmı secde halinde ibadet ederler Benim için katlandıkları zorluklarda onları görür, benim sevgimle yaptıkları şikayeti, şüphesiz işitirim

Onlara vereceğim şeylerin ilki, kalplerine nurumdan bir nur atmamdır Bu nurla kalpleri aydınlanır Artık benim onlardan haber verdiğim gibi, onlar da benden haber verirler İkinci olarak, yedi kat sema, arz ve içindekiler, sevap olarak mizanlarına konsa onlara hafif gelir Üçüncü olarak, kendi zatımla onlara yönelirim Söyle bakalım; Benim kendisine yöneldiğim kimseye ne vereceğimi kim bilebilir

Malik b Dinar şöyle demiştir: “Kul, geceleyin teheccüd namazı için kalkıp, tane tane okuyup düşünerek Kuran-ı Kerim okuduğunda Cebbâr olan Yüce Allah ona yakın olur Onlar kalblerinde buldukları incelmenin, tadın, keşiflerin ve nurların, alemlerin Rabbi olan yüce Allah’ın kalblerine yakınlığından olduğunu bilirler

Bir haberde nakledildiğine göre Cebbar olan Yüce Allah şöyle buyurur:

“Ey kulum, ben senin kalbine yakın olan Yüce Allah’ım Sen gayb halinde benim nurumu görürsün

Nakledildiğine göre Rasulullah (sa,v) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah, güzel sesle Kur’an okuyanı dinlediği gibi, başka hiç bir şeye kulak vermemiştir”423 Yani Yüce Allah güzel sesle okunan Kur’an’ı dinlediği gibi hiçbir şeyi dinlemez

Diğer bir hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur: “Yüce Allah, güzel sesiyle Kur’an okuyan bir kimseyi, sizden birisinin güzel sesli cariyesini dinlemesinden daha büyük bir hoşnutlukla dinler”424

Eğlence ehli, ahiret ehlinin içinde bulunduğu durumdan yana gaflettedir Huzur ehlinin nazar kıldığı şeyden yana körlük içindedir Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulmuştur:

“Göklerde ve yerlerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler”425

“Hayır, o inkarcıların kalbleri, bu hususta cehalet içindedir”426

“Allah da, onların kalplerini mühürledi Artık onlar, neyin doğru olduğunu bilmezler”427

Denilir ki, Vehb b Münebbih el-Yemanî, otuz sene yatıp uyumamıştır Onun deriden yapılmış bir yastığı vardı Uykusu çok geldiğinde göğsünü, onun üzerine koyar ve biraz uyurdu Sonra hemen namaza kalkar ve şöyle derdi: “Evimde yastığı görmek bana, şeytanı görmekten daha kötü geliyor” Bu sözüyle o, kendisini uykuya çeken sebepleri kasdediyordu

Rukbe b Musakkale şöyle demiştir: “Rüyamda alemlerin Rabbini gördüm Şöyle buyurdu: “Yemin olsun ki, Süleyman et-Teymî’nin evine ikramda bulunacağım Çünkü o, kırk senedir yatsı abdestiyle sabah namazını kılıyor

Denilir ki, Süleyman et-Teymî’nin görüşü şu idi: Kalbi, uyku mahmurluğu sardığında abdesti tazelemek gerekir428


BÜTÜN GECEYİ İBADETLE GEÇİRENLER

Geceyi ihya ile meşhur olan kimseler, kırk veya otuz sene yatsı abdestiyle sabah namazını kılanlardır Tabiun’dan kırk kadar insanın bu şekilde yaptığı rivayet edilmiştir Bunlara örnek olarak şu zatları zikredebiliriz:

Medine’den Said b el-Museyyeb ve Safvan b Süleym
Mekke’den Fudayl b I’yaz, Vüheyb b el-Verd el-Mikyân
Yemen’den Tâvus ve Vehb b Münebbih
Kufe’den Rebî’ b Heysem, Hakem b Uyeyne
Şam’dan Ebu Süleyman Dârânî, Ali b Bekkar
İbad’tan Ebu Abdullah el-Havvas, Ebu Asım
İran’dan Habîb Ebu Muhammed ve Ebu Cabir es-Selmanî,
Basra’dan Malik b Dinar, Süleyman et-Teymî, Yezid er-Rekkaşî, Habib b Ebi Sabit, Yahya el-Bikai ve Kahmes b el-Minhal

Kahmes, bir ayda Kuran-ı Kerim’i doksan defa hatmediyor ve anlamadığı ayetleri dönüp tekrar okuyordu
Medine’li Ebu Hazim Muhammed b el-Münkedir de bunlardandır Bu zatların sayılarını çoğaltmak mümkündür Bunlar bütün geceyi ibadetle geçirenlerin meşhurlarından bazılarıdır

Mürid, isterse gecenin ilk üçte bir kısmında uyur; ortasında kalkar ve son altıda bir kısmında tekrar uyur Veya gecenin yarısına kadar uyur, üçte bir kısmını ihya eder ve altıda bir kısmında uyur Rivayet olunduğuna göre bu, gece kıyamının en faziletlisi olup, Allah’ın Nebisi Davud aleyhisselamın da tercihi idi Bu konuda iki rivayet vardır Kul isterse, her iki durumda önce gece ibadetini yapar, vitir namazını sahur vaktine bırakır

Gecenin yarısında kalkarsa; uykusunu, gecenin ilk ve son kısmına taksim eder Gecenin üçte birinde kalkarsa; son altıda birinde uyur Gecenin ilk kısmında ibadete kalkmayı ve uykusu gelinceye kadar devam etmeyi tercih ederse; uykusu geldiğinde uyur Sonra ne zaman uyanırsa kalkar, ibadet eder; tekrar uykusu bastırdığında yine yatar Sonra gecenin son kısmında tekrar kalkar Böylece o kimsenin bir çok defa kalkması ve uyuması söz konusu olur Bu aslında bir bakıma gece ile yarışmaktır ve amellerin en zor olanlarından olup, Yüce Allah ile huzur hâline ulaşan, kalbi uyanık, ibret ve zikir ehli salihlerin yoludur Hz Rasulullah’ın (sav) ahlakı bu idi Enes b Malik şöyle demiştir:

“Geceleri Rasulullah’ı (sav) uyurken görmek istersen, görebilirdin Kendisini gece ibadete kalkmış olarak görmek istersen yine görebilirdin”429 Hem uyur ve hem de ibadete kalkardı Bu aynı zamanda İbn Ömer’in ve gece ibadeti konusunda azim sahibi olan sahabilerin yoludur Tâbiun’dan bir çok kimse de böyle yapardı

Biz gece içerisinde bir çok defa kalkan ve uykuya yatan insanların varlığını görüyoruz Bunlar için uyku ve kıyam eşit olur Bu, ancak kalbi daima manevî uyanıklık halinde ve Allah’tan vahiy almakta olan nebiler için mümkündür Bu yola ancak, bu yolun azığı olan sebeplerin varlığıyla sülûk etmek mümkündür Çünkü her yol, kendisine uygun bir azık ve bir hazırlıkla kat edilebilir O halde kim bir yolu kat etmeyi murat ederse, onunla ilgili azığı almalı ve gerekli gayreti göstermelidir Gece ibadetine kalkmak için kula destek verecek yardımcı sebeplerden bazıları şunlardır:

Kalbi saran bir düşünce, kalbin kendisiyle sukûn bulduğu bir hüzün veya kalbin kendisiyle diri olduğu manevi bir uyanıklık, melekût alemiyle ilgili tefekkür, az yiyip az içerek mideyi boş bırakmak, gündüz kaylüle uykusuna yatmaktır Bu arada dünya işleriyle ilgili çalışmalarla vücudunu fazla yormamalıdır Bunlar gece ibadetine alışıncaya kadar müridin gerçekleştirmek durumunda olduğu riyazet ve tedbirlerdir Bunları yapınca artık kalbindeki havf ve reca sayesinde uykusundan hemen uyanır ve ibadetini yapar

Önceki kitaplarda430 Yüce Allah’ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Benim gerçek kullarım, gece ibadete kalktıklarında horozun ötmesini beklemezler”431

Bunda gece ibadetine ve sahur vaktinden önce kalkmaya, bir de gecenin son kısmında uyumaya bir teşvik vardır Bunu biz, iki sebepten dolayı müstehab görüyoruz Birincisi, gecenin son kısmında uyumanın, sabahleyin dinç olmaya vesile olmasıdır Alimlere göre, sabah vaktinde uyumak iyi değildir Ancak uyumak durumunda olanlar, sabah namazından sonra uyurlar İkinci ise, yüzün solgunluğunun ve sararmasının gitmiş olmasıdır Çünkü, gecenin bir kısmını kaim olarak geçirirse de, gecenin sonunda uyuyan kimsenin yüzünün solgunluğu azalmış, hatta gitmiş olur Ama bunun aksine gecenin bir kısmında uyusa, sonunu uyanık olarak geçirse, sabah olunca yine uykulu ve yüzü solgun olur Oysa bu, şöhretin ve gizli şehvetin görünmeyen bir kapısıdır Ayrıca geceleyin kalktığında ve gecenin sonunda çok su içmemelidir

Hz Aîşe şöyle demiştir: “Rasulullah (sav), gecenin sonunda vitir namazı kıldığında gerekirse ailesinden birinin yanına giderdi Yoksa namaz kıldığı yerde yatar, Bilal-i Habeşi sabah ezanını okumaya gelinceye kadar orada uyurdu

Yine Hz Aîşe: “Rasulullah’ı (sav) seher vaktinin özellikle son kısmında daima uyurken buldum” demiştir

Diğer bir haberde de şöyle denmektedir: “Nebî (sav), gecenin sonunda vitir namazını kılar, sağ yanı üzerine yatar ve biraz uyurdu Sonra Bilal-i Habeşi gelir, ezan okur ve beraberce namaza çıkarlardı”432

Selef, vitir namazından sonraki bu uykuyu, müstehab görürdü Hatta onlardan bazısı bunun sünnet olduğunu söylerdi

Ebu Hureyre ve Mervan da onlardandır Gecenin son kısmında ve son üçte bir kısmında uyumak, müşahede ve huzur ehli için bir ziyadelik sebebidir Çünkü bu, onlara Melekût alemini açar ve Ceberut aleminden ilimler dinlemelerine vesile olur Amel ve mücahede ehli için ise, bir sekinettir Bundan dolayı sabah ve ikindi namazlarının ardından namaz kılmak men edilmiştir Çünkü amel ehli, gece ve gündüz evradını yaparlar, bu vakitlerde ise, istirahat ederler

Gecenin son kısmında uyumak, müşahede ve manevi uyanıklık sahibi olanlar için bir ziyadelik vesilesi olurken, sehv ve gaflet ehli için bir noksanlık sebebidir Çünkü, bu vakitler onların ibadetlerinin sonu olup, istirahata çekilirler Nitekim, aynı vakitler gaflet ehli ve uykucular için, gaflet ve uyku zamanlarıdır Bu da, onlar için bir noksanlık sebebidir

Gece namazını bir çok rekat olarak kılanlar, aralarını tesbihle ayırmalıdır Selam verdiğinde yüz defa tesbih getirir ki; bu onun için bir dinlenme ve tekrar namaz kılmaya yardımcı olur Bu durum, şu ayetin manası içinde yer almaktadır:

“Gecenin bir bölümünde ve secdelerinin ardında onu tesbih et”433

Burada “secdenin ardından” maksat, namazın ardından tesbih et, demektir Bu tefsir, ayeti mensub (üstün) okuyan alimlerin kıratına göredir

Eğer daha fazla ibadet etmek istiyorsa, gecenin ilk kısmında olan iki virdini yapar Bunlardan biri akşamla yatsı arasında, diğeri de insanların yatmasından önceki virdleridir Bu virdler, bazı alimlere göre, gündüzü oruçla geçirmekten daha faziletlidir Sonra dördüncü virdi, olan iki fecr arasındaki virdini yapar Bu ise, gecenin son üçte birinin ilk kısmında yapılır Beşinci virdini seher vaktinin sonunda, ikinci fecrin doğmasından önce yapar Bu zaman, özellikle Kur’an okumaya ve istiğfar getirmeye daha uygundur Özellikle namaz kılmaya alışmış değilse, bu vakitleri kıraat ve istiğfarla ihya eder

Nakledilen bir habere göre, Muaz, Ebu Musa’ya: “Gece kıyamını nasıl yapıyorsun” diye sordu O da: “Geceyi bütünüyle ibadetle geçiriyor ve hiç uyumuyorum, Kur’an kıraatına üstünlük veriyorum” dedi Bunun üzerine Muaz: “Fakat ben geceyi hesap ederek yaklaşık eşit bir şekilde uyuyor ve kalkıp ibadet ediyorum” dedi Bu durum, Rasulullah’a anlatıldı Efendimiz (sav) Ebu Musa’ya:

“Muaz, senden daha fakihtir, işin gerçeğini daha iyi kavramıştır” buyurdu

Onlardan bazıları, uyku bastırıncaya kadar uyumazdı Seleften biri şöyle demiştir: “Bu, benim ilk uykumdur Eğer bir defa uyanır da tekrar uykuya dönersem Allah beni uyutmasın

Fezâre eş-Şamî’ye ebdalin evsafından soruldu Onları tanıyan Fezâre şu karşılığı verdi: “Onların yemesi, sadece ihtiyaç halinde, uykuları uykunun galib gelmesi durumunda olur konuşmaları zaruret miktarıncadır Susmaları hikmetledir, ilimleri ilahi kudretledir

Bir başkasına da, bize Yüce Allah’tan korkan havf ehlinin sıfatlarını anlat denince, şöyle anlatmıştır: “Onların yemeleri hastanın yemesi, uyumaları ise suda boğulan kimsenin uyuması gibi az idi

Kul, gecenin beşte birini veya altıda birini ayakta ibadetle geçirmeyi terk etmemelidir Bu da uzunluğu veya kısalığına göre, bir veya iki vird demektir

Geceyi, zikirlerden herhangi bir çeşitle ihya eden kimse, gece ehli arasına dahil olur ve onlarla beraber onun da bir nasibi vardır Kim gecenin bir kısmını veya yarısını ihya ederse; gecenin bütününü ihya etmiş gibi sevap kazanır

Geceleyin yirmi rekat namaz kılıp, ardından vitir namazını kılan kimseye Allah, gecenin tümünü ihya etmiş gibi, sevap verir Rasulullah (sav), gecenin yarısında kalkar, ibadet ederdi Bazen gecenin üçte birini, bazen da üçte ikisini ibadetle geçirirdi Gece ibadetiyle ilgili malumat Müzzemmil sûresindeki ilk iki ayette yer almaktadır Rasulullah (sav), gecenin yarısı ile, altıda birinin yarısını ibadetle geçirirdi Bazen gecenin dörtte birini, bazen altıda birini ibadetle geçirirdi Bu da, bahsi geçen sûrenin son iki ayetinde zikredilmektedir

Bu dediğimiz, ayeti “nısfıhı”, “sülüsihi” şeklinde kesre ile okuyan kıraata göredir Ayetteki aynı kelimeleri mensup okuyan kıraata göre ise, gecenin yarısı ile altıda birinin yarısını, bazen da sadece yarısını ibadetle geçirirdi Gecenin sadece üçte birini ibadetle geçirdiği de olurdu Biz bunu, ilk ayetin tefsirinde zikrettik

Rasulullah’a (sav) gece namazı farz idi Sûrenin birinci ayetinde yüce Allah, ona gece kalkmayı emretmektedir Diğerinde ise, onun ne şekilde kalktığını haber vermektedir Buna göre, haber verdiği şey, onun devam etmekte olduğunu en güzel şeklidir Yüce Allah, Peygamberine (sav) şu emri vermiştir:

“Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl Gecenin yarısını ibadetle geçir Veya bu miktarı biraz azalt ya da çoğalt”434

Burada görüldüğü gibi, Yüce Allah: “Gece kalk namaz kıl” buyurmuştur Sonra bundan az bir kısmını istisna ederek: “azı hariç” buyurmuştur Peşinden gelen ayette şu açıklamayı getirdi:

“Duruma göre gecenin yarısında, veya bundan biraz daha azında veya fazlasında ibadet etmen de yeterlidir

Yüce Allah en iyisini bilir, bu ayetin manası şu olsa gerek: İbadetini gecenin altıda birinin veya üçte birinin yarısı kadar azalt” Çünkü, Arapça’da noksan denilince anlaşılan en az miktar, bu ikisi kadardır Sonra yüce Allah, “veya onu çoğalt” buyurdu Yani gecenin yarısına ilavede bulun Burada sanki, altıda birinin yarısını ona geri vermiştir Çünkü Yüce Allah, diğer ayette onun gecenin üçte ikisinin daha azını kıyam halinde geçirdiğini haber vererek şöyle buyurmuştur:

“Resulüm, senin gecenin üçte ikisine yakın kısmını, bazen yarısını bazen de üçte birini yatmadan ibadetle geçirdiğini Rabbin bilmektedir”435

Bu da, yarısı ve altıda birinin yarısı demek olur Nitekim Arapça’da noksanlaştırma deyince anlaşılacak en az budur Sonra: “Allah senin gecenin yarısında ve üçte birinde kalkıp ibadet ettiğini bilmektedir” buyurdu Bu haberler, ayetteki ilgili yerleri kesre ile okuyan kıraata daha uygun düşmektedir Çünkü buna göre, bu miktar gecenin dörtte veya üçte biri demektir Veya üçte birinden daha az, yani altıda biri veya altıda birinin yarısı demek olur Bu hususta Hz Aişe şu rivayette bulunmaktadır: “Rasulullah (sav) sabaha yakın horoz ötüşünü işittiğinde kalkar ibadet yapardı”436 Bu Efendimiz’in (sav), sadece seher vaktinde olan ibadetiydi Bunun da gecenin altıda biri veya bunun yarısı olduğu anlaşılmaktadır Bunda, gece ibadete kalkanlar için bir genişlik ve ruhsat vardır Biz diyoruz ki, bu yaklaşık bir ifadedir, sayı ve sınır bildirmez Şüphesiz en iyisini Allah bilir

Bizim tercih ettiğimiz kıraat, nasb (üstün okunan) kıraatıdır Çünkü bu durumda, gece ibadetinin daha fazla yapılması ve Rasulullah’tan gelen emre uygunluk söz konusudur Nitekim, bir hadiste şöyle rivayet edilmiştir:

“Bir koyun sağılabilecek kadar bir süre olsa bile gece kalk namaz kıl”437 Bu da dört veya iki rekat demektir

Ebu Süleyman şöyle dedi: “Kim gündüzünü ibadetle geçirirse, bu gecesi için yeterli olur” Yine şöyle derdi: “Gece ehli, üç sınıfa ayrılır: Bir kısmı Kur’an kıraat eder, okuduğunu tefekkür eder ve ağlar Bir kısmı da okuduğunu tefekkür eder, şaşar kalır anlayamaz ve bağıramaz Ona dedim ki, bunlar niçin çığlık atarlar niçin şaşkınlığa düşenler? Şu karşılığı verdi: “Bunu açıklamaya gücüm yetmez

Bir adam, Hasan-ı Basrî’ye gelerek: “Ey Eba Said! Ben yattığımda gece ibadete kalkmayı istiyorum Abdest suyumu da yanımda hazır bulunduruyorum Ama kalkamıyorum Bunun sebebi nedir?” dedim O, şu cevabı verdi: “Ey kardeşimin oğlu, günahların seni bağlamaktadır

Hasan-ı Basrî, bir defasında çarşıya girdi Oradaki insanların bağırmalarını ve boş konuşmalarını duyunca şöyle dedi: “Bu kimselerin gecelerinin kötü geçtiğini sanıyorum Çünkü onlar kaylule uykusunu ihmal ediyorlar

Seleften biri şöyle demiştir: “Hesabı kötü olan bir tüccar, nasıl başarılı olabilir? O, gündüzleri boş işlerle geceleri de uykuyla meşgul oluyor

Sufyan-i Sevrî şöyle dedi: “İşlediğim bir günahtan dolayı, beş ay gece ibadetinden mahrum kaldım” Kendisine, işlediğin bu günah nedir? diye sorulduğunda, şu cevabı verid: “Ağlayan bir adamı görmüştüm İçimden: “Bu adam,gösteriş yapıyor!” dedim

Seleften biri anlatır: Kürz b Vebre’nin yanına girdim, ağlıyordu Ona: “Neyin var? Akrabandan birinin vefat ettiği haberini mi aldın?” dedim “Daha büyük” dedi “Peki nedir?” diye sordum Şu karşılığı verdi: “Kalbimin kapısı kapandı, üzerine perde çekildi Çünkü geçen gece, cüzümü okuyamadım Bu da ancak işlediğim bir günahtan dolayı başıma geldi

Muhammed b Şebâne şunu nakleder: “Bağdat’ta hâli gizli güvenilir alimlerden biri şöyle diyordu: “İbn Safî el-Bakkal’ı Dinever’de dinledim Şöyle diyordu: Dinever şehrinde iki hapishane vardı Ben, otuz küsür yıl bunların kapısı önünde durup, bekçiler tarafından yakalanıp getirilen her kişiye: Yatsı namazını cemaatle kıldın mı? diye sordum Hepsinin cevabı: “Hayır kılmadım!” oldu

Ebu Süleyman şöyle dedi: “Bir kimse, bir vakit cemaatla namaz kılmaktan mahrum kalırsa, şüphesiz bu, işlediği bir günah sebebiyledir” Yine o şöyle demiştir: “İhtilam olmak bir çeşit cezadır Cünüplük, uzaklaşma sebebidir Çünkü o, cünüp olmakla namazdan ve Kur’an tilavetinden uzak kalır Halbuki bunlar, Cenab-ı Hakk’a yaklaştıran birer ibadettir” Cünüb, kelimesinin, uzaklaşma anlamında olduğu şu ayette de görülmektedir:

“Onlar farkına varmadan uzaktan kardeşini gözetledi”438

Hasan-ı Basrî şöyle diyordu: “Kul, işlediği günah sebebiyle geceleri namaz kılmaktan, gündüzleri de oruç tutmaktan mahrum kalır

Alimlerden biri şöyle demiştir: “Ey insan, oruç tuttuğunda kimin yanında ve ne ile iftar ettiğine dikkat et Çünkü yediği şeye göre, kulun kalbi ve düşüncesi değişir, önceki güzel haline bir daha dönemez

Bir diğeri şöyle demiştir: “Nice yiyecekler vardır ki, sahibini gece ibadetinden engeller Nice bakışlar vardır ki, Kuran okumaktan alıkoyar Kul bir şey yer veya bir iş yapar da, bunlardan dolayı bir sene boyunca gece ibadeti yapmaktan mahrum bırakılır Güzel bir inceleme ve araştırma ile neyin güzel halleri artırıcı ve neyin de noksanlaştırıcı olduğunu bilebilirsin Sen ancak işlediğin günahları azaltarak kayıplarını görebilir, onların ne olduğunu anlayabilirsin

Fudayl şöyle diyordu: “İşin başında şu anda anladığım gibi Kur’an’ı anlamış ve gece namazlarının tadını almış olsaydım, asla hiçbir hadisi şerif yazmaz ve Kur’an’dan başka hiçbir şeyle meşgul olmazdım

Şöyle denilir: “Gece namazının uzun olması, kıyamette rahatlık sebebidir ve bu namaz, kulun işlediği günahları temizler
Denilmiştir ki: “Gece namazları farz namazlardaki eksiklikleri tamamlar

Alimler, gündüz namazlarında, rükû ve secdenin fazla olmasını yani, fazla rekat kılmayı, gece namazlarında ise, kıyamın uzatılmasını müstehap görüyorlardı Bilinmelidir ki, gece namazı bir bakıma Rasulullah (sav) için nafile idi Çünkü onun, farz namazlarda bir eksikliği yoktu Bizler için ise farzlarımızı tamamlayıcı olduğundan daha gereklidir Hz Peygamber (sav) bir hadislerinde şöyle buyurmuştur

“Kişi akşam yattığında şeytan, başının üzerinde üç düğüm düğümler O uykusundan uyanıp kalktığında, oturur ve Allah’ı zikrederse birinci düğüm çözülür Abdest aldığında, ikinci düğüm çözülür İki rekat namaz kıldığında ise, düğümlerin hepsi çözülür Böylece sabaha hoş bir halde huzur ve neşe içinde çıkar Aksi halde tembel ve perişan bir vaziyette sabahlar”439

Yine bir hadiste şöyle buyrulmuştur:

“Kişi, ibadetlerini yapmadan yatıp uyursa, şeytan onun kulağına bevl eder”440


Diğer bir hadiste ise şöyle denmektedir:

“Şeytan kişinin burnuna girer, onu yalar ve gözüne sürme çeker Şöyle ki; burnuna girdiğinde ahlakı kötüleşir Onu yaladığında, kötü konuşmada aşırı gider Gözünü sürmelediğinde ise, artık sabaha kadar uyanamaz”441

Gece ibadetine kalkmak için, şu üç şeye dikkat ederek kalbi kuvvetlendirmek gerekir: Helal yemek, tövbede istikameti korumak, Allah’ın azabının korkusu ile hüzünlenmek yahut ilahi müjdelerin şevki ile ümit içinde olmak

Kulu, gece ibadetlerinden mahrum bırakan veya onu uzun süre gaflet içinde kalmaya mahkum eden üç sebep vardır Bunlar şüpheli yiyecekler yemek, devamlı günah işlemek ve dünya endişesinin kalbi iyice kaplamasıdır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.