![]() |
Sünnete Uygun Bir Düğün Nasıl Olmalıdır |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Sünnete Uygun Bir Düğün Nasıl OlmalıdırSünnete uygun bir düğün nasıl olmalıdır Evlenmek Peygamberimizin (asm) hem kavlî, hem de fiilî sünnetidir Bunun için evliliğin bütün safhaları; nişandan nikâha, çeyizden düğüne kadar nasıl olacağı, nasıl yapılacağı, nelere dikkat edilmesi gerektiği bütün teferruatıyla hadislerde bildirilmiştir Düğün merasimi de evliliğin önemli bir safhasıdır “Düğünlerinizi mescitlerde yapınız”1 hadis-i şerifi düğünlerde nelere dikkat edilmesi hususunda önemli bir ölçüyü vermektedir Demek ki, mescidde yapılması yasak olan şeyler düğün merasimlerinde de yasaktır Diğer bir ifade ile, mescitlerde yapılamayan, düğün salonlarında da yapılmamalı2 Bugünkü düğün salonlarında ise, çalgılı, danslı, kadınlı-erkekli merasimler yapılmaktadır ki, bunun ne sünnette yeri vardır, ne mescitlerde Ayrıca kutsal bir müessese olan aile; günah, hata ve yanlış bir temel üzerine kurulursa, doğacak neslin bundan etkilenmemesi mümkün değildir Uygun bir zemine ekilemeyen tohumdan nasıl verimli bir ürün alınamazsa, sünnete aykırı olarak yapılan düğün ve nikâhlardan da sünnete göre yetişecek nesiller beklemek hayal olur Bundan dolayı kendi inanç ve tercihlerinizde haklı olarak ısrar etmeniz size çok şey kazandıracaktır Böyle bir ısrarınız Allah ve Resulünü razı edeceği için aynı zamanda bir ibadet, sünnet çerçevesinde hareket ettiğiniz için de sizi vicdanen huzur ve rahata götürecektir Ayrıca hakkın hatırını gözettiğinizden dolayı başkaları için canlı bir örnek oluşturmuş olursunuz Yoksa, “delidir, ne yaparsa yeridir” sözünde olduğu gibi, “düğündür, ne yapılsa mübahtır” şeklindeki bir yaklaşım ölçüsüz bir harekettir ve kimseye bir faydası yoktur Buna benzer meselelerde baştan sıkı tutulmaz, tavizler verilmeye başlanırsa, “taviz tavizi getirir” sözünde olduğu gibi, her yanlış hareket için bir kılıf ve bahane bulunur, aile hayatı önü alınmaz sıkıntılarla çalkalanır durur Netice olarak, böyle bir uygulamaya rıza göstermediğinizi, kabul etmediğinizi, mes’uliyet de alamayacağınızı belirtir, açık tavrınızı bildirirsiniz 1 Feyzü’l-Kadîr, 2: 11; Hadis no: 1198 2 Mehmet Paksu'nun Kadın, Evlilik ve Aile Sünnete uygun bir düğün nasıl olmalıdır? Sünnete uygun bir düğünü, aslında tercihlerini sünnete göre yapmaya duyarlı halkın örfü belirlemelidir ve nitekim belirlemiştir Örf, halkın belirli sosyal davranışları ve toplumsal tercihleri kabul edip benimsemesi, yaygınlaştırması ve gelenekleştirmesidir Bin yıldan beri Müslüman olan toplumumuzun tercih ve kabullerini sünnete göre yeniden kritize etmek ve sünnet şablonuna uyan toplu davranış biçimlerini yaşatmak aslında en mâkul olanıdır Bilhassa düğünler toplum reflekslerinin en canlı örnekleridir Halkın dinî ve inanç yapısını, yaşayış biçimini, tercihlerini, zevklerini, anlayışlarını ve hoş görülerini ilk bakışta düğünleri ele verir Sünnete uygun bir düğün diyerek dar bir şablon çizmek, aslında en başta sünnete uygun düşmez Düğün şablonumuz her şeyden önce tüm haramlara kapalı, tüm mubah tercihlere açık olmalıdır Nitekim söz konusu olan düğündür ve bunu halk yapar Halk ise Müslümandır Müslüman halkımız, gelenekleriyle taşları aslında yerli yerine koymuştur Öyleyse, Müslüman toplumun tercihi olan program alınır, sünnet açısından göze batan noktalar varsa düzeltilir; ama mubah davranış kalıpları daraltılmaz Bulunduğumuz yörenin haram olmayan tercihlerini ve günah unsuru taşımayan geleneklerini yaşatmamızda sünnet açısından hiçbir sakınca yoktur Öyleyse, Müslüman toplumun tercihi olan program alınır, sünnet açısından göze batan noktalar varsa düzeltilir; ama mubah davranış kalıpları daraltılmaz Bulunduğumuz yörenin haram olmayan tercihlerini ve günah unsuru taşımayan geleneklerini yaşatmamızda sünnet açısından hiçbir sakınca yoktur Düğün esnasında nelerin sünnet olduğunu hatırlayalım: 1- Düğün programının yeri, şekli, tarzı, muhtevası düğüne katılacak insanların meşrû çizgileri de dikkate alınarak karşılıklı rızâ ile tesbit edilir Halkın gönlü hoş tutulmaya çalışılır Haram bir şey istenmedikçe, halkın istek ve dileklerine cevap vermeye gayret edilir 2- Düğünün amacı, evliliği halka duyurmaktan ibârettir Nitekim Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm: “Evliliğin alâmeti nikâhın îlân edilmesidir” buyurmuştur1 3- Düğünde yemek vermek sünnettir Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm, Abdurrahman bin Avf radiyallahü anh’ın üzerinde zâferân kokusu (düğünde sürülen koku) görünce sordu: “Bu ne hal?” Abdurrahman bin Avf radiyallahü anh: “Bir kadınla bir miktar altın mehir karşılığında evlendim” dedi Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm: “Allah mübârek eylesin Fakat bir koyunla da olsa düğün ziyâfeti ver” buyurdu2 Enes bin Mâlik radiyallahü anh anlatmıştır: Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir düğününde annem yemek hazırlamış, göndermişti Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm bana: “Onu koy Git filanı, filanı, filanı ve karşılaştığın herkesi çağır” buyurdu ve bir çok adamın ismini söyledi Gittim, Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm’ın adlarını söylediği kimseleri ve rastladığım herkesi çağırdım Üç yüz kadar kişi geldiler Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm: “Onar onar halka yapsınlar ve herkes yesin” buyurdu İlk gurup doyuncaya kadar yedi, kalktı Sonra diğer gurup doyuncaya kadar yedi, sonra diğer gurup yedi Herkes yedikten sonra Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm: “Yâ Enes! Sofrayı kaldır!” buyurdu Ben de sofrayı kaldırdım Fakat yemeği ilk koyduğumda mı daha fazlaydı, yoksa kaldırdığımda mı fazlaydı; bilemedim”3 Sabit el-Buhânî radiyallahü anh anlatmıştır: Hz Enes’e: “Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm Zeyneb radiyallahü anhânın düğün ziyafetini ne ile yaptı?” diye sordum Hz Enes radiyallahü anh: “Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm sahabelerine doyup terk edinceye kadar ekmek ve et ziyâfeti verdi” dedi4 4- Düğün ziyâfetinde fakîrler ihmal edilmez, muhakkak çağırılır Hz Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm: “Yemeğin en şerlisi fakîrlerin çağırılmayıp, zenginlerin çağırıldığı düğün yemekleridir” buyurmuştur5 5- Düğünde harama girmeksizin meşrû çerçevede eğlenmeye imkân verilir Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm: “Gayr-i meşrû birleşme ile meşrû evliliği birbirinden ayıran şey, def çalmak ve ilân etmektir” buyurmuştur6 Rubey binti Muavviz radiyallahü anhâ anlatmıştır: Ben gelin olduğumun kuşluk vaktinde Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm evlenme törenime geldi O sırada küçük kızlarımız deflerini çalmakta ve Bedir günü şehit düşen atalarının kahramanlıklarını nağme ile dile getirmekte idiler Nihayet içlerinden biri: “Aramızda yarını bilen bir Peygamber vardır” dedi Bunun üzerine Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm: “Bu sözü bırak da, bundan önce söylediklerini söylemeye devam et” buyurdu7 6- Evlenen çiftler tebrik edilir ve hayır duâ edilir Ebû Hüreyre radiyallahü anh bildirmiştir: Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâm evlenen insanı tebrik edeceği vakit: “Allah mübârek etsin Tebrik ederim Allah sizi mutlu kılsın ve sizi hayırla bir araya getirsin” buyururdu8 Yukarıda zikredilen temel ölçüler çerçevesinde, imkânlar ölçüsünde, Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin ifâdesiyle, ulvî hüzünleri ve Rabbânî aşkları seslendirecek biçimde9 meselâ ilâhîler, kahramanlık türküleri veya geleneklerimizde olduğu şekliyle mevlitler okuyan bir grup varsa düğün programına alınabilir Günün anlam ve önemini belirten ve eşler arası görev ve yükümlülükleri konu alan kısa konuşmalara yer verilebilir Küçük parodilerle, skeçlerle, eğlendirici ve düşündürücü oyunlarla, ulvî zevkleri tahrik eden şiirlerle ve hoş vakit geçirmeye yönelik küçük çaplı yarışmalarla düğün programı zenginleştirilebilir Harama girmemeye, nefsi ve şehveti tahrik edecek biçimde kadın-erkek karışık şarkı, türkü, oyun ve sâir eğlencelere yer vermemeye, düğünün bütün safhalarında düğün gerekçesiyle de olsa israftan ve savurganlıktan kaçınmaya azamî özen gösterilmelidir Düğün sonunda evlenen çiftler tebrik edilmeli, hayırlı bir evlilik hayatı ve hayırlı nesiller dilemelidir DİPNOTLAR: 1- Nesâî, Nikâh, 72; 2- Nesâî, Nikâh, 74, 75; Müslim, Nikâh, 79, 80; Tirmizî, Nikâh, 10; 3- Mektûbât, s 114; Nesâî, Nikâh, 84; Müslim, Nikâh 94; Buhârî,4/234; 4- Müslim, Nikâh, 91; 5- Müslim, Nikâh, 110; 6- Tirmizî, Nikâh, 6;İbn-i Mâce, Nikâh, 1896; 7- Tirmizî, Nikâh, 1096; 8- Tirmizî, Nikâh, 7; 9- İşârâtü’l-İ’câz, s 72 Selam ve dua ile Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71 |
![]() |
![]() |
|