Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dinimizdeki, duanin, yeri

Duânin Dinimizdeki Yeri

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Duânin Dinimizdeki Yeri



Duânın önemi

Duâ, istemek demektir Aç bir kimsenin, iştihâlı olduğu bir zamanda yiyecek istemesi gibidir Duâ, Allahü teâlâya yalvararak murâdını istemektir Allahü teâlâ, duâ eden Müslümanı çok sever Duâ etmeyene gadap eder Duâ mü'minin silâhıdır Dînin temel direklerinden biridir Hadis-i şerifte, “Duâ müminin silahı, dinin de direğidir” buyuruldu

Duâ, gelmiş olan dertleri, belâları giderir Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni olurÇünkü, Peygamberimiz, “Duâ belâyı önler” buyurmuştur

Duâ etmek, namaz, oruç gibi ibâdettir Allahü teâlâ, “Bana ibâdet yapmak istemiyenleri, zelîl ve hakîr yapar, Cehenneme atarım” buyurdu Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, ni'metlerini sebeplerin arkasından göndermektedir Zararları, dertleri def' için ve faydalı şeyleri vermek için de, duâ etmeği sebep yapmıştır Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Duâ, ibâdetin aslı ve özüdür Allah katında duâdan makbûl birşey yoktur Duâ yetmiş türlü kazâyı önler Ömrün bereketini artırır

“Kazâ, ancak ve yalnız duâ ile durdurulur

İmâm-ı Rabbânî hazretleri, “Duâ, kazâyı, belâyı defeder” buyurdu

Duânın yapılması mukadderata bağlıdır Takdirde duâ varsa elbette yapılır Duânın belâyı önlemesi kazâ ve kaderdendir Nitekim Peygamberimiz, “Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez Fakat kabûl olan duâ, o belâ gelirken korur” buyurmuştur

Peygamber efendimiz, “Allahü teâlâya günah işlemiyen dil ile duâ edin!” buyurunca, böyle bir dilin nasıl bulunacağı soruldu Bunun üzerine “Birbirinize duâ edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir” buyurdu

Duanın halis niyetle yapılması gerekir Allahü teâlâ, “Bana hâlis kalb ile duâ ediniz! Böyle duâları kabûl ederim” buyurdu

Duâ şartlarına uygun yapılmalıdır Peygamber Efendimiz, “Duânın kabul olması için iki şey gerekir Duâyı ihlas ile yapmalıdır Yediği ve giydiği helaldan olmalıdır Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duâ kabul olmaz” buyurdu

Haram lokma yiyenin duâsı kırk gün kabûl olmaz Duâ ihtiyacı gideren, saâdete kavuşturan kapının anahtarıdır Bu anahtarın dişleri, helâl lokmadır

İlâhî! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin Bizi dünyada ve âhıretde sıkıntıda bırakma! Muhtaçlara, herşeyi gönderen, yalnız sensin! Dünyada ve âhıretde hayırlı, faydalı olan şeyleri, bize gönder! Dünyâda ve âhırette, bizi kimseye muhtâç bırakma! Âmîn

Alıntı Yaparak Cevapla

Duânin Dinimizdeki Yeri

Eski 08-06-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Duânin Dinimizdeki Yeri



DUÂNIN KABUL EDİLMESİNİN ŞARTLARI



1- Düzgün bir imana, Ehli sünnet itikadına sahip olmalıdır

Hadis-i şerifte, “Bid'at ehlinin duâsı ve ibâdetleri kabul olmaz” buyuruldu Bunun için Peygamber Efendimiz ve Eshabı gibi Ehli sünnet itikatına sahip olmamız lâzımdır Ehli sünnete göre; Îman artmaz ve azalmaz Büyük günah işlemekle îman gitmezGayba îman esastır Allahü teâlâ Cennette görülecektir Ameller (İbâdetler) îmandan parça değildir Amelde dört mezhebden birine tâbi olmak şarttır Eshâb-ı kirâmın ve ehl-i beytin ve Peygamberimizin zevcelerinin hepsini sevmek şarttır Dört halîfenin üstünlükleri, hilâfet sırasına göredirNamaz, oruç, sadaka gibi nâfile ibâdetlerin sevabını başkasına hediye etmek câizdir Mîraç; ruh ve beden olarak yapılmıştır Evliyânın kerâmeti haktır Şefaat haktır Mest üzerine mesh câizdir Kabir suâli vardır Kabir azâbı ruh ve bedene olacaktırİnsanları ve işlerini de Allahü teâlâ yaratır İnsanda irâde-i cüz'iyye vardır Rızık, helâldan da olur, haramdan da olur Velîlerin ruhları ile tevessül edilir ve onların hâtırına duâ edilir (Daha geniş bilgi için “Seadet-i Ebediyye” isimli, bid’atlerden uzak, her türlü dini bilgiye havi ilmihal kitabına müracaat edilmelidir Hakikat kitabevi – 0212 523 45 56)





2- Farzları yapıp haramlardan, kul hakkından sakınmalıdır!

İbrâhîm-i Edhem hazretlerine sordular: “Allahü teâlâ, “Ey kullarım! Benden isteyiniz! Kabûl ederim, veririm” buyuruyor Halbuki, istiyoruz, vermiyor? “

Bunlara şöyle cevap verdi: “ Allahü teâlâyı çağırırsınız, Ona itaat etmezsiniz Peygamberini tanırsınız, Ona uymazsınız Kur'an-ı kerimi okursunuz, gösterdiği yolda gitmezsiniz Cenâb-ı Hakkın nîmetlerinden faydalanırsınız, Ona Şükretmezsiniz Cennetin, ibâdet edenler için olduğunu bilirsiniz, hazırlıkta bulunmazsınız Cehennemi, âsîler için yarattığını bilirsiniz, Ondan sakınmazsınız Babalarınızın, dedelerinizin ne olduklarını görür, ibret almazsınız Aybınıza bakmayıp, başkalarının ayıblarını araştırırsınız Böyle olan kimseler, üzerlerine taş yağmadığına, yere batmadıklarına, gökten ateş yağmadığına Şükretsin! Daha ne isterler? Duâlarının netîcesi, yalnız bu olursa, yetmez mi?”

Evet, Allahü teâlâ, Mümin sûresinin altmışıncı âyetinde, “Duâ ediniz, kabûl ederim”, isteyiniz, veririm buyuruyor Fakat, duânın kabul olması için, beş şart vardır: Duâ edenin müslüman olması, Ehl-i sünnet îtikatında olması, haram işlemekten, bilhassa haram yimekten, içmekten sakınması, farzları yapması, bilhâssa beş vakit namaz kılması, Ramazan oruclarını tutması, zekât vermesi, Allahü teâlâdan istediği şeyin sebebini öğrenip, bunu araması lâzımdır

Allahü teâlâ, herşeyi bir sebep ile yaratmaktadır Birşey istenince, o şeyin sebebini gönderir ve bu sebebe tesîr ihsan eder İnsan bu sebebi kullanıp, o şeye kavuşur Evliyâsının hatırı için, âdetini bozarak, bunlar duâ edince veya Evliyâyı kiram vesîle edilerek duâ edilince, bunlara “Kerâmet” olarak, sebebe hâcet kalmadan, doğruca istenileni verir

Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri, duâsı makbûl bir zât idi İnsanlar, duâsını alabilmek için uzak yerlerden gelirlerdi Bir gün birisi gelip:

- Efendim, son nefeste selâmetle gidebilmemiz için duâ buyurun, dediğinde;

- Her kim farzları edâ ettikten sonra, duâ ederse duâsı kabûl olur Sen farzdan sonra duâ ederken bizi de hatırlarsan biz de seni hatırlarız Bu durum hem sizin, hem de bizim için duânın kabûl olmasına vesîle olur, buyurdu

Ebül Hasan-ı Harkani hazretleri, sefere çıkan talebelerine, “Sıkışınca benden yardım isteyin!” buyurur Yolda talebelerini, eşkıya yakalar Onlar, kurtulmaları için Allahü teâlâya duâ ederler; fakat kurtulamazlar Bir talebe “Ya Ebel Hasan, imdat!” der O talebeyi eşkıya göremez Diğerlerinin nesi varsa alırlar Seferden dönünce hocalarına, “Biz Allahtan yardım istediğimiz hâlde soyulduk Fakat şu arkadaşımız, sizden yardım isteyince kurtuldu Bunun hikmeti nedir?” derler O da, “Siz Allahü teâlâyı, haram giren, haram çıkan bir ağızla, çağırdınız Bu ise, Ebül-Hasen ile tevessül eyledi Ebül Hasen, kul hakkına dikkat eder, haram yemez, gıybet etmez, haram işlemez Allahü teâlâ, bunun sesini Ebül-Hasene duyurdu Ebül-Hasen de, bunun kurtulması için duâ etti Duâsı kabûl oldu Ben sadece vasıta oldum, duâ ettim Kurtaran Rabbimizdi” diye cevap verir

Allahü teâlâ, evliyâsının duâlarını kabûl edeceğini Kur'ân-ı kerîmde bildirmektedir Mâide sûresinin yirmiyedinci âyetinde meâlen, “Allahü teâlâ, ancak takvâ sâhiblerinin ibâdetlerini, duâlarını kabûl eder” buyuruldu Hadîs-i şerîfte de, “Saçları dağınık ve kapılardan kovulan öyle kimseler vardır ki, bir şey için yemin etseler, Allahü teâlâ onları doğrulamak için o şeyi yaratır” buyuruldu

Sa'd bin Ebi Vakkas hazretleri Peygamber efendimize dedi ki:

- Yâ Resûlallah, duâ buyur da, Allahü teâlâ, benim her duâmı kabûl etsin

Cevâbında buyurdu ki:

- Duânızın kabûl olması için helâl lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır Sonra ellerini kaldırıp duâ ederler Böyle duâ nasıl kabûl olunur?

Diğer hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“On dirhemlik elbisenin bir dirhemlik kısmı haram kazançtan gelse, o elbise ile kılınan namaz kabul olmaz

“Şarap içenin namazı kırk gün kabul olmaz

“Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır, sonra ellerini kaldırıp duâ ederler Böyle duâ nasıl kabûl edilir?”



3- Kıymetli vakitlerde duâ etmelidir

Cuma günü ve gecesi, ezân vakti, ezan ve ikâmet arası, her günün seher vakti, gecenin ikinci yarısı, Receb'in ilk gecesi, Şâban'ın onbeşinci gecesi, Bayram geceleri, Arefe günü, Ramazan gün ve geceleri, iftar zamanı, her günün zevâl vakti, Cuma günü öğle ile ikindi arası kıymetli vakitlerdir Bu vakitleri ganimet bilmelidir

Hastalık hâli, aile ve vatanından uzak kalındığı zaman, farz namazlardan sonra, İhlâs sûresi okunduktan sonra, yağmur yağarken, düşmanla karşı karşıya gelince, oruçlu olduğu zaman, kalbinde incelik hissettiği anda duâ etmelidir Çünkü kalbdeki incelik rahmet kapısının açık olduğuna işarettirRabbimiz, seher vakti, “Duâ eden yok mu kabul edeyim!” buyurur

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Dertli müminin duâsını ganimet bilin!”

“Beş vakt farz namazdan sonra yapılan duâ kabûl olur”

“Gecenin son üçte birinde, dünya semâsını rahmetiyle dolduran Allahü teâlâ buyurur ki: İstiğfar eden yok mu, onu mağfiret edeyim İsteyen yok mu, istediğini vereyim, duâsını kabûl edeyim

“Oruçlunun duâsı reddolunmaz

“Üç duâ vardır ki, Bunların kabul edileceğinden şüphe yoktur Mazlumun duâsı, misafirin duâsı ve babanın evladına duâsı “



4- Kabûl edileceğine inanarak duâ etmelidir

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde “Duâ edin, kabûl edeyim” buyuruyor Bunun için duânın kabûl edileceğinden şüphe etmemelidir Şartlarına riâyet edilip edilmediğinden şüphe etmelidir

Peygamber efendimiz buyurdu ki:

“Allahü teâlâya, kabûl edileceğine tam inanarak duâ ediniz! Biliniz ki, Allahü teâlâ gâfil bir kalb ile yapılan duâyı kabûl etmez

“Duâ ettim kabul edilmedi demedikçe, duâ kabul edilir”

Kur'an-ı kerimin ve duânın tesir etmesi için, okuyanın veya yazanın ve hastanın buna inanması, hastanın zararlı olan gıdalardan, şüpheli ilaçlardan perhiz etmesi, sıcaktan ve soğuktan sakınması gerekir Okuyanın, itikadının bozuk olmaması, haram işlemekten, kul hakkından sakınması, haram ve habis şey yiyip içmemesi ve karşılık olarak ücret almaması şarttır

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Allahü teâlâ, duânızı kabûl eder Duâ ettim, hâlâ duâm kabûl olmadı diye acele etmeyiniz! Allah'tan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz

“Duâ eden, üç şeyden hâli değildir: Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, Yahut âhırette mükâfatını bulur

“Rabbiniz, şüphesiz hayâ ve kerem sahibidir Kulları ellerini kaldırıp kendisinden birşey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten hayâ eder

“Duâda acele edilmezse, duâ kabûl olur

Duâda acelenin nasıl olduğu sorulunca Peygamber Efendimiz “Duâ ettim de kabûl edilmedi demektir” buyurdu

Duânın kabûlü için acele etmemelidir Duâya devam etmeli, usanmamalıdır Allahü teâlâ, duâ etmeyi ve duâ edeni sever Kabûl etdiği hâlde, istenileni vermeği gecikdirerek, duânın ve sevabının çok olmasını ister Duâyı, hiç olmazsa, yedi kerre tekrar etmelidir Duâ edip de duâsı dünyada kabul edilmeyenlere, Kıyamet günü Allahü teâlâ, “Bu senin falan zamanda ettiğin duâdır O duânın yerine sana şu sevabları veriyorum” buyuracak, o kadar çok sevab verecek ki, o kimse, “Keşke dünyada hiçbir duâm kabul olmasaydı da, bugün onların karşılıklarını görseydim” diyecektir



5- Belâ gelmeden önce çok duâ etmelidir

Duâ, sıkıntılı zamanlarda, belâ geldiğinde değil her zaman edilmelidir Rahat ve huzur zamanlarında çok duâ edenin, dert ve belâ zamanlarındaki duâları çabuk kabûl olur Sevgili Peygamberimiz, “Şiddet ânında duâsının kabûl edilmesini isteyen kimse, refah zamanında çok duâ etsin!” buyurmuştur

Ebû İshak hazretlerinden duâ istediler Duâ etti Duâsının kabûl edildiğini gören bir talebesi, “Efendim, bu duâyı bana da öğretin, ihtiyâç hâlinde ben de edeyim” dedi O da, “Bu duânın kabûl edilmesinin sebebi, otuz yıldır kıldığım namazlar ve devamlı ettiğim duâlar ve harâm lokmadan sakınmamdır” buyurdu

Evliyânın büyüklerinden Râbia-i Adviyye, adamın birinin, duâ ederken “Yâ Rabbî! Bana rahmet kapısını aç!” dediğini işitince; Ey câhil! Allahü teâlânın rahmet kapısı, şimdiye kadar kapalı mı idi de, şimdi açılmasını istiyorsun? dedi

Rahmetin çıkış kapısı her zaman açık ise de, giriş kapısı olan kalbler, herkesde açık değildir Bunun açılması için, sadece sıkıntılı zamanlarda dağil her zaman duâ etmeliyiz!



6- Sebeplere yapışmalıdır

Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesine uymadan, sebeplere yapışmadan, çalışmadan duâ etmek, Allahü teâlâdan mucize istemek demektir Müslümanlıkta, hem çalışılır, hem de duâ edilir Önce sebebe yapışmak, sonra duâ etmek lâzımdır

Kur'an-ı kerimde Allahü teâlâ dâimâ çalışmağı emretmektedir İnsan bütün gayreti ile çalışacak, bütün zâhirî sebeplere yapışacak, ancak ondan sonra Allahü teâlâdan istiyecektir Çalışmadan önce değil, çalışırken, başarabilmek, kazanmak için, Rabbine yalvararak, Ondan yardım bekliyecektir

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

“Çalışmadan duâ eden, silâhsız harbe giden gibidir

Adet-i ilâhiyyeye uymak, sebeplerini aramak, bulmak için çalışmak lâzımdır Şartlarına uyarak çalışana, elbet verilir Dilediğine, çalışmadan da, ihsân eder Fakat sebeplere yapışmamızı emretmektedir

Sebeplere yapışarak, yalvararak, ağlıyarak ve sığınarak, kırık kalb ile Allahü teâlâdan af ve âfiyet dilemelidir Duânın kabûl olunduğu anlaşılıncaya ve sıkıntılar kalmayıncaya kadar, böyle duâ etmelidir Başkalarının ettiği duâ da faydalı ise de, dertlinin kendisinin yalvarması daha yerinde olur İlâc almak ve perhiz yapmak, hastaya lâzımdır Başkalarının yapacağı, olsa olsa, ona yardımcı olmaktır

Alıntı Yaparak Cevapla

Duânin Dinimizdeki Yeri

Eski 08-06-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Duânin Dinimizdeki Yeri



Duâ etmenin âdâbı



1- Abdest alıp, diz üstüne, kıbleye karşı oturup, elleri göğüs hizâsında ileri uzatıp, avuçları semaya karşı açıp, Peygamberlere ve Evliyâya tevessül ederek, Onların hatırları ve hurmetleri için istemeli, sonunda “Âmîn” demelidir Herşeyden önce, af ve mağfiret ve âfiyet için duâ etmelidir Bunların hepsini ihtivâ eden çok kıymetli duâ, “Allahümme rabbenâ âti-nâ fiddünyâ haseneten ve fil-âhıreti haseneten ve kı-nâ azâbennâr”dır

Kendisi, hanımı ve evladı için zararlı duâ yapmamalı Hacetlere, dileklere kavuşmak için, iki rekat namaz kılıp, sevabını din büyüklerinin ruhlarına göndermeli, silsile-i aliyye denilen büyük âlimlerin ruhlarına hediye etmeli, bunların hürmeti için diyerek duâ etmelidir!

2- Önce günahlara tevbe etmeli, istigfar okumalı, sadaka vermeli, hamd ve salevat okumalı, duâyı üçten fazla söylemeli! İbni Mes’ud hazretleri, “ Resûlullah duâ ettiği zaman üç defa tekrarlardı” buyurmuştur Kabul olmadı diyerek ümit kesmemeli, kabul olana kadar uzun zaman tekrar etmelidir!

3- Duâya, euzü besmele, Allahü teâlâya hamdü sena ve Resûlüne salâtü selam ile başlamalıdır! Peygamber efendimiz, duâya başlarken, “Sübhane Rabbiyel aliyyil alel vehhab” derdi Allahü teâlâ, salevat-ı şerifeyi kabul eder Duânın sonunu da Allahü teâlâya hamdü sena ve Resûlüne salâtü selam ile bitirmelidir Duânın başı ve sonu kabul olunca ortasının kabul olmaması düşünülmez Hadis-i şerifte, “Duâ ederken önce Allahü teâlâya hamd et, sonra bana salevat getir, sonra duâ et!” buyuruldu

4- Duâyı yalnız namazlardan sonra ve belli zamanlarda yapmamalı Her fırsatta duâ etmelidir! Bilhassa şerefli vakitleri ve şerefli halleri kaçırmamalıdır!

5 -Huzuru kalb ile duâ etmeli Duâ ederken Allahü teâlâya sığınmalı yalnız ona güvenmelidir

6- Yalvararak korku ve ümit ile duâ etmelidir Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde, “Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın Doğrusu O aşırı gidenleri sevmez Allah’a korkarak ve umutla yalvarın Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik edenlere yakındır” buyurdu (Araf 55-56)

“Onlar , hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı” (Enbiya 90) buyurulmaktadır Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Gâfil olan kalb ile yapılan duâ makbûl değildir

Duâ, uyanık kalb ile ve sessiz yapılmalıdır Duâyı belli şeyleri ezberleyip, şiir okur gibi duâ etmek , uygun değildir, mekrûhdur

Kalbim gâfil diyerek, duâyı terk de etmemelidir Kalbine geleni duâ etmek, ezberlediği duâyı okumakdan efdaldir Yalnız, namazda okunacak duâları ezberlemelidir Vâ’ız, imâm, cemâ’ate öğretmek için, mesnûn olan duâları, sesle okur Cemâ’at de, sessiz tekrâr eder Cemâ’at öğrenince, imâm da sessiz okumalıdır Sesle okuması bid’at olur

Alıntı Yaparak Cevapla

Duânin Dinimizdeki Yeri

Eski 08-06-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Duânin Dinimizdeki Yeri



Bedduâ etmemelidir



Uhud gazâsında Resûlullahın mübârek yüzü yaralanıp, mübârek dişi kırılınca, Eshâb-ı kirâm çok üzüldüler:

- Duâ et, Allahü teâlâ, cezalarını versin, dediler

Peygamber efendimiz:

- La'net etmek için gönderilmedim Hayır duâ etmek için, her mahluka merhamet etmek için gönderildim, buyurdu

Sonra da şöyle duâ etti:

- Yâ Rabbî! Bunlara hidâyet ver Tanımıyorlar, bilmiyorlar, buyurdu

Kimseye bedduâ etmemelidir Hele kişi kendisine, âilesine ve çocuklarına hiç bedduâ etmemelidir Olur ki, duâların icâbet, kabûl olma zamanına rastlar da, bedduâsı kabûl olur O zaman pişman olur ama pişmanlık fayda vermez Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Kendinize, evlâdınıza, kötü duâ etmeyiniz Allahın kaderine râzı olunuz Ni'metlerini artırması için duâ ediniz

“Ananın, babanın çocuğuna olan ve mazlûmun, zâlime olan bedduâları, red olunmaz

Peygamber efendimiz, "Babanın çocuğuna duâsı, peygamberin ümmetine duâsı gibidir" buyurdu Yanî babanın çocuğuna duâsı, peygamberin ümmetine duâsı gibi kabûl olunur Aynı şekilde anne de, çocuğuna hayır ile duâ etmelidir Resûlullah efendimiz, "Annenin duâsı, daha çabuk kabûl olunur" buyurdu Yâ Resûlallah, acaba neden? dediler "Çünkü ana, babadan daha merhametlidir Merhametlinin duâsı sâkıt olmaz" buyurdu

Adamın biri, Abdullah bin Mübârek'e gelip, çocuklarından birini şikâyet etti Abdullah bin Mübârek, çocuğuna bedduâ ettin mi? buyurdu Evet dedi Onu sen bozdun, o beğenmediğin hâle sen düşürdün, buyurdu

Alıntı Yaparak Cevapla

Duânin Dinimizdeki Yeri

Eski 08-06-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Duânin Dinimizdeki Yeri



Herkese hayır duâ etmelidir



Ma'rûf-i Kerhî hazretleri, birgün talebeleriyle hurmalıkta oturuyordu Bu esnada Dicle nehrinden bir kayık geliyordu Kayıktaki birkaç genç, içip içip nârâlar atıyorlardı Bu hoş olmayan manzara karşısında talebeleri dediler ki:

- Efendim, duâ edin de Allahü teâlâ bu kendini bilmezleri nehrinde boğsun, insanlar da böyle zararlı kimselerden kurtulsunlar

Bunun üzerine kayıktakilere şöyle duâ etti:

- Yâ Rabbî! Sen bu kullarını dünyada neş'elendirdiğin gibi âhırette de neş'elendir

Talebeler bu duâya bir ma'nâ veremediler Kendisine sordular:

- Efendim, böyle duâ etmenizin hikmetini anlayamadık İzâh eder misiniz?

- Bekleyiniz! Söylediklerimin sırrı şimdi ortaya çıkar

Talebeler dikkatle kayıktakileri takip etmeye başladılar Kayıktakiler, kıyıya çıkınca, Ma'rûf-i Kerhî hazretlerini gördüler Birden ne yapacaklarını şaşırdılar Daha o, kendilerine birşey söylemeden, ellerindeki sazı kırdılar, içkileri attılar Huzûruna gelip tevbe ettiler

Ma'rûf-i Kerhî hazretleri talebelerine dönüp buyurdu ki:

- Gördüğünüz gibi, herkesin istediği oldu Ne onlar boğuldu, ne de kimse onlardan rahatsız oldu?

Gıyabından yapılan duâ kıymetlidir Çünkü, Mü'minin, görmeden bir kardeşine yaptığı duâda riyâ ve menfaat yoktur Fakat hazır olan kimseye yapılan duâda, gösteriş ve çıkar söz konusu olabilir Bir arada olmayanların birbirlerine yaptıkları duâda yalnız Allah rızâsı gözetildiği için duâları makbûl olur

Bir hadîs-i şerîfte, “Bir Müslümanın, din kardeşine gıyâbında yaptığı duâ kabûl olunur Başucunda bir melek vardır Kardeşine duâ yaptıkça, sana da o kadar der O meleğin görevi budur” buyurulmuştur

Misâfirin duâsı evine, gâzînin duâsı vatanına dönünceye kadar makbûldür Çünkü âilesinden uzak olduğu ve çeşitli zorluklarla karşılaştığı için kalbi kırıktır Allahü teâlâya bütün kalbi ile yönelir ve duâsı da Hak teâlânın lûtuf ve ihsânı ile kabûl olur

Herhangi bir kâfire, Allah ömür versin demek, câiz değildir Müslüman olması için böyle duâ etmek, câiz olur Kâfire saygı ile selâm veren, kâfir olur Kâfire saygı bildiren bir söz söylemek, meselâ hürmet için üstâdım demek, ölünce, “Allah rahmet etsin” demek küfür olur

Alıntı Yaparak Cevapla

Duânin Dinimizdeki Yeri

Eski 08-06-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Duânin Dinimizdeki Yeri



Mazlumun duâsı



Mazlûmun bedduâsından sakınmalıdır Zulüm ateşi ile karşı karşıya gelen kimsenin içi yanar, bedduâ yapmak zorunda kalır Duâsı kabûl mahallinde olur

Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki: Mazlûmun bedduâsından,âhından ve yetîmin gözyaşlarından sakının Çünkü insanlar rahat uykuda iken onlar dert, sıkıntı, üzüntü içindeler

Bir müslümanın kâfir olması için duâ edenin kendisi kâfir olur Zâlimden başkasına bedduâ etmek harâmdır Zâlime, zulmü kadar bedduâ etmek câiz olur Câiz olan birşeyin miktarı, özrün miktarı kadar olur Zâlime de bedduâ etmemek, sabır etmek ve hattâ, affetmek daha iyidir

Çok önceleri, Horasan ilinin çok âdil bir valisi vardı Adı, Abdullah bin Tahir Bu valinin jandarmaları birgün bir kaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi Getirilirken hırsızlardan birisi kaçtı Hadisenin olduğu sırada Hiratlı bir demirci de Nişabur'a gitmişti Bir zaman sonra evine dönerken, yolu Horasan'dan geçiyordu Kaçan hırsız olduğunu zannederek, yakaladılar bunu Diğer hırsızlarla valinin huzuruna çıkardılar Vâli:

- Hepsini hapsedin! dedi

Bu suçu olmayan demirci, hapishanede, abdest alıp, namaz kıldı Ellerini uzatıp:

"Yâ Rabbî! Bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun Beni bu zindandan ancak sen kurtarırsın!" diye duâ etti

Bu mazlum demirci böyle yalvarırken, vali evinde uyuyordu Uyurken dört kuvvetli kimsenin gelip, tahtını ters çevirecekleri zaman uyandı uykudan Bu rü'yadan çok korktu Hemen kalkıp, abdest aldı Namaz kıldı iki rek'at Tevbe istiğfar etip, tekrar uyudu Tekrar o dört kimsenin tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı Kendisinde bir mazlumun âhı olduğunu anladı Gündüzki hırsızlar hatırına geldi Acaba içlerinde suçsuz olanlar mı var?

Vâli hemen hapishane müdürünü çağırtıp sordu:

- Acaba bu gece hapishanede mazlum birisi kalmış mı?

Müdür dedi ki:

- Bunu bilemem efendim Yalnız biri namaz kılıyor, çok duâ ediyor Gözyaşları döküyor

- Hemen o adamı buraya getiriniz!

Demirciyi vâlinin huzuruna getirdiler Vâli hâlini sorup, durumu anladı Ve dedi ki:

- Sizden özür diliyorum Hakkını helâl et ve şu bin gümüş hediyemi kabûl et Ayrıca herhangi bir arzun olunca bana gel!

Demirci cevaben ne dedi biliyor musunuz?

- Ben hakkımı helâl ettim Verdiğiniz hediyeyi de kabûl ettim Fakat, işimi dileğimi senden istemeğe gelemem

- Niçin gelemezsiniz?

- Çünkü benim gibi bir fakir için senin gibi bir valinin tahtını birkaç defa tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına söylemek kulluğa yakışır mı hiç? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla beni nice sıkıntılardan kurtardı Nice muradıma kavuşturdu Nasıl olur da başkasına sığınırım Rabbim, nihâyeti olmayan rahmet hazinesinin kapısını açmış, sonsuz ihsân sofrasını herkese açmış iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de vermedi? Kim geldi de boş döndü? İstemesini bilmezsen, alamazsın Huzûruna edeple çıkmazsan rahmetine kavuşamazsın

Tabiî ki, namazın insanı sıkıntıdan kurtarması için şartlarına uygun ve cenab-ı Hakka tam bir tevekkül içinde kılınması şarttır Allaha tam bir teslimiyet sağınma şeklinde kılınmalıdır Gerçekten, insan sıkıntıya düştüğünde hemen abdest almalı, namaz kılmalı Kur'ân-ı kerîm okumalıdır Tecrübeyle sabittir, böyle yapanların çok kerre, sıkıntılarının hafiflediği görülmüştür Fakat, kılınan namazın şartlarına uygun olması lâzım



Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ,

Gözyaşının seher vakti yaptığını,

Düşman kaçıran süngüleri, çok def’a,

Toz gibi yapar, bir mü’minin duâsı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.