Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayetler, için, rızk, seçilmiş

Rızk İçin Seçilmiş Ayetler

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rızk İçin Seçilmiş Ayetler




Rızk İçin Seçilmiş Ayetler



rızk için seçilmiş ayetler
Kendim Denedim Zaten Emindim Ama Başkası İsteyince Denemeden Olur Demem Yakışık Almazdı Sonuçta İlmimiz Kadar Yani Öğretildiği Kadar Biliyoruz

Korunduğumu Gördüm, Çok İstediğim Şeylerin Olduğunu Gördüm, Mutluluğu Hissettim, Umursamaz yani Üzülmediğimi Gördüm, Rızkın Büyük Olarak Gerçekten Elimin Altında Olduğunu ama Göremediğimi Gördüm ve Sonuçta Artık Gördüm Ummadığım Şeyin Bana Neler Getirdiğini Gördüm ve Denendiğimide Gördüm Kaybetmeden Yaşamayı Kazanarak Paylaşmayı Sonuçta Kısmi'de Olsa Onu Gördüm Aslında Hiçbirşey Olduğumu Gördüm Okudakca Göreceğiz

Sana Birşey Daha Farz Namazlarda İlk Rekatta Fatih'adan Sonra Zilzal Süresini Okursan Dünya Hayatı Senin Ayaklarına Gelir Sen Ona Bakmazsan Bile O Senin Peşinden Gelir

Nefsine Hakim Olabilecek misin Bunun İçin Mi O'nun İçin Mi okuyacaksın
Ne kadar Kalbimi kırsanda Allah Paylaşmayı sever Nasıl okuyacağını söylemiştim vede Kesinlikle sana yazdığım niyetler doğrultusunda oku başka niyetlere yönelmeki eline sadece yorgunluk geçmiş olmasın Zaten En güzel niyette O'dur Anlamlarını Müşhade Etmeyi Kesinlikle Unutma ]
İşte O Ayeti Kerimeler

FATİHA, AYET-EL Kürsi

BAKARA 286

لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)

Allah kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla mükellef kılmaz (sorumlu tutmaz) Kazandığı (dereceler) onundur ve iktisap ettiği (kazandığı negatif dereceler) de onundur (sorumluluğu onun üzerindedir) Rabbimiz! Şâyet unuttuysak veya hata yaptıysak bizi aheze etme (sorgulama) Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bizim üzerimize ağır yük yükleme Rabbimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme Ve bizi af ve mağfiret et ve bize rahmet et (Rahîm esması ile bize tecelli et, rahmet nurunu gönder) sen bizim Mevlâmız'sın Artık kâfirler kavmine karşı bize yardım et


ALİ İMRAN 18 26 27

شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Şehidallâhu ennehû lâ ilâhe illâ huve, vel melâiketu ve ulûl ilmi kâimen bil kıst(kıstı), lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîm(hakîmu)

Allah, şehâdet (şahitlik) etti: Muhakkak ki O'ndan başka ilâh yoktur Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular (şahit oldular) ki, O'ndan başka ilâh yoktur, (O) Azîz'dir, Hakîm'dir

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’(teşâu, bi yedikel hayr(hayru), inneke alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)

De ki: "Mülkün mâliki olan Allah'ım Mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden mülkü alırsın Ve dilediğini azîz kılarsın ve dilediğini zelil edersin “Hayır” senin elindedir Muhakkak ki sen herşeye kaadirsin

تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ

Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb(hısâbın)

Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın

İSRA 111

وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَم يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُن لَّهُ وَلِيٌّ مِّنَ الذُّلَّ وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًا

Ve kulil hamdu lillâhillezî lem yettehız veleden ve lem yekun lehu şerîkun fîl mulki ve lem yekun lehu veliyyun minez zulli ve kebbirhu tekbîrâ(tekbîren)

Ve de ki: “Evlad edinmeyen Mülkünde Ortağı Olmayan Ve Zelil olamadığı için Veliye'de İhtiyacı Olmayan Allah'a Hamd olsun (Elhamdülillahi Rabbil Alemiyn Daimen (Sürekli) ve Ebeden (Sonsuz) )” O'nu tekbir ile (üstün kılarak) yücelt (büyüklüğünü ifade et) (Allahü Ekber Allahü Ekber Allahü Ekber)

RUM 26

وَلَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ

Ve lehu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kullun lehu kânitûn(kânitûne)

Göklerde ve yerde kim varsa hepsi O'nundur Hepsi de O'na itaat etmektedirler

FATIR 2 41

مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِن رَّحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِن بَعْدِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Mâ yeftehillâhu lin nâsi min rahmetin fe lâ mumsike lehâ, ve mâ yumsik fe lâ mursile lehu min ba’dih(ba’dihî), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu)

Allah, rahmetinden insanlar için ne açarsa (genişletirse), o taktirde onu tutacak yoktur Ve neyi tutarsa, artık O'ndan sonra onu gönderecek (serbest bırakacak) da yoktur Ve O; Azîz'dir (üstün, yüce), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibi)

إِنَّ اللَّهَ يُمْسِكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ أَن تَزُولَا وَلَئِن زَالَتَا إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّن بَعْدِهِ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا

İnnallâhe yumsikus semâvâti vel arda en tezûlâ, ve le in zâletâ in emsekehumâ min ehadin min ba’dih(ba’dihî), innehu kâne halîmen gafûrâ(gafûran)

Muhakkak ki Allah, gökleri ve yeri, zail olurlar diye (zail olmaması için) tutuyor Gerçekten ikisi de zail olurlarsa (yok olurlarsa), ondan sonra, o ikisini (gökleri ve yeri) O'ndan (Allah'tan) başka tutacak (yoktur) Muhakkak ki O; Halîm'dir, Gafûr'dur (günahları sevaba çeviren)

Yasin 81 82

أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَى أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُم بَلَى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ

E ve leysellezî halakas semâvâti vel arda bi kâdirin alâ en yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm(alîmu)

Gökleri ve yerleri yaratan, onların bir eşini daha yaratmaya kaadir değil midir? Evet O, (yegâne) Yaratıcı ve En İyi Bilen'dir

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu)

O (Allah), bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O'nun emri, sadece ona: "Ol!" demektir O, hemen olur

ŞURA 19 52 53

اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ يَرْزُقُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْقَوِيُّ العَزِيزُ

Ellâhü ladîfum bi ibâdihî yerzugu mey yeşâaaaau`, ve huvel gavîyyul azîz

Allah, kullarına Lâtif'tir (lütufkârd'r) Dilediği kimseyi rızıklandırır Ve O, Kaviyy'dir (kuvvetli), Azîz'dir (yüce ve şerefli)

وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mel kitâbu ve lel îmânu ve lâkin cealnâhu nûren nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin)

İşte böylece Biz; sana da emrimizden bir ruh vahyettik Sen kitab nedir, iman nedir bilmezdin Fakat Biz; onu, kullarımızdan dilediğimizi hidayete eriştirdiğimiz bir nur kıldık Şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yolu göstermektesin

صِرَاطِ اللَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ أَلَا إِلَى اللَّهِ تَصِيرُ الأمُورُ

Sırâtıllâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), e lâ ilâllâhi tesîrul umûr(umûru)

O Allahın yolunu ki Göklerde ne var, Yerde ne varsa hep onundur, uyan! bütün işler Ona (Allah'a) Döner

Fetih 1 2 3

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا

İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ(mubînen)

Muhakkak ki Biz, sana apaçık bir fetih verdik

لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا

Li yagfire lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ(mustekîmen)

Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etsin ve sana ni'metini tamamlasın ve seni Sıratı Mustakîm'e ulaştırsın diye

وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْرًا عَزِيزًا

Ve yansurekallâhu nasran azîzâ(azîzen)

Ve Allah, sana azîz bir zaferle yardım etsin

HADİD 1 2 3 4 5 6

سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu)

Semalarda ve arzdaki herşey Allah'ı tesbih etti (ve etmektedir) Ve O; Azîz'dir, Hakîm'dir

لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), yuhyî ve yumît(yumîtu), ve huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)

Semaların ve arzın (yeryüzünün) mülkü O'nundur Hayata getirir ve öldürür Ve O, herşeye kaadirdir

هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm(alîmun)

O, evveldir (ilktir) ve ahirdir (sondur), zahirdir (alâmetleri tüm varlıklarda görünendir) ve bâtındır (gizli olandır) Ve O, herşeyi en iyi bilendir

هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Huvellezî halakas semâvâti vel ardafisitteti eyyâmin summestevâ alel arş(arşi), a’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun)

Gökleri ve yeri 6 günde yaratan O'dur Sonra arşın üzerine istiva etti Arza gireni ve ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir Ve siz nerede iseniz O, sizinle beraberdir Ve Allah, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir

لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ

Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), ve ilâllâhi turceul umûr(umûru)

Göklerin ve yerin mülkü O'nundur (Bütün) işler Allah'a döndürülür

يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَهُوَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyl(leyli) ve huve alîmun bi zâtis sudûr(sudûri)

Geceyi, gündüzün içine sokar Ve gündüzü, gecenin içine sokar Ve O, sinelerde olanı (sırları, niyetleri, düşünceleri) en iyi bilendir

HAŞR 22 23 24

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh(şehâdeti), huver rahmânur rahîm(rahîmu)

O Allah ki, O'ndan başka İlâh yoktur Gaybı (görünmeyeni) ve görüneni de O bilir O; Rahmân'dır, Rahîm'dir

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, elmelikul kuddûsus selâmul mû’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne)

O Allah ki; O'ndan başka İlâh yoktur, Melik'tir (hükümrandır), Kuddüs'tür (mukaddestir), Selâm'dır (selâmete erdirendir), Mü'mindir (emniyet verendir), Müheymin'dir (koruyup gözetendir), Azîz'dir (yücedir), Cabbar'dır (cebredendir), Mütekebbir'dir (pek büyük olandır) Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır)

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Huvallâhul hâlikul bâriûl musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu)

O Allah ki; Yaratan'dır, Bâri'dir (yokken var eden), Musavvir'dir (şekil verendir), güzel isimler O'nundur Göklerde ve yerde olanlar O'nu tespih eder Ve O; Azîz'dir (yücedir), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir)

TEGABUN 11

مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Mâ esâbe min musîbetin illâ bi iznillâh(bi iznillâhi), ve men yu'min billâhi yehdi kalbeh(kalbehu), vallâhu bikulli şey'in alîm(alîmun)

Allah'ın izni olmadıkça bir musîbet başa gelmez Ve kim Allah'a îmân ederse (âmenû olursa), (Allah) onun kalbine ulaşır Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir

Talak 2 3 12

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجًا

ve men yettekıllâhe yec’al lehu mahrecâ(mahrecen) Ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib(yahtesibu), ve men yetevekkel alâllâhi fe huve hasbuh(hasbuhu)(Tevekkül Et), innallâhe bâligu emrih(emrihî),

Ve kim Allah'a karşı takva sahibi olursa, (Allah) ona bir çıkış yeri nasip kılar Ve hesap etmediği (aklına gelmeyen) bir yerden onu rızıklandırır Kim Allah'a tevekkül ederse, artık ona O (Allah) kâfidir Muhakkak ki Allah, emrini (işini) yerine getirendir

اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا

Allâhullezî halaka seb'a semâvâtin ve minel ardı mislehunn(mislehunne), yetenezzelul emru beynehunne li ta'lemû ennallâhe alâ kulli şey'in kadîrun ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey'in ilmâ(ilmen)

O Allah ki, yedi kat gökleri ve yerden de onların misli kadarını (yedi kat yerleri) yarattı Allah'ın herşeye kaadir olduğunu ve Allah'ın herşeyi ilmen (ilmi ile) ihata etmiş olduğunu (kuşattığını) bilmeniz için, emri onların arasında (gökler ve yerler arasında) devamlı iner

Mülk 1

تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Tebârekellezî bi yedihil mulku ve huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)

Bütün Mülk 7 (kudretinde) olan O (Allah) Hamdolsun Ve O, herşeye kaadirdir

Kalem 1 2 3 4

ن وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ

Nûn vel kalemi ve mâ yesturûn(yesturûne)

Nûn Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun!

مَا أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ

Mâ ente bi ni’meti rabbike bi mecnûn(mecnûnin)

Rabbinin ni'meti ile sen mecnun(Deli) değilsin

وَإِنَّ لَكَ لَأَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍ

Ve inne leke le ecren gayre memnûn(memnûnin)

Ve muhakkak ki senin için, elbette kesintisi olmayan (sonsuz) mükâfat vardır

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ

Ve inneke le alâ hulukın azîm(azîmin)

Ve muhakkak ki sen, mutlaka çok büyük bir ahlâk üzeresin

İHLAS SÜRESİ, FELAK SÜRESİ, NAS SÜRESİ

Her Yerde Konusu Olmayan 19 'lu Rızık Ayetini Gördün mü ]

Yinede Herşey'in En Doğrusunu Allah Bilir Sağlıcakla

(alıntı)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.