Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilinmeyen, hamsebeş, muğayyebâti, şey

Muğayyebât-İ Hamse(Beş Bilinmeyen Şey)

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Muğayyebât-İ Hamse(Beş Bilinmeyen Şey)



Beş bilinmeyen gayba ait şey anlamında Kur'anî bir tabir Bunlar, Lokman sûresinin otuzdördüncü âyetinde geçen ve ilmini 'ın kendi zatında sakladığı gayb anahtarlarıdır Hz Peygamber (sas), Ibn Ömer'den rivâyet edilen bir hadiste:
"Gaybın anahtarları beştir" buyurarak Lokman sûresinin, "Kıyamet saatinin bilgisi şüphesiz ki 'ın katındadır Yağmuru O yağdırır Rahimlerde olanı O bilir Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez Şüphesiz her şeyi bilir ve herşeyden haberdardır" mealindeki otuz dördüncü âyetini okumuştur (MAli Nâsıf, et-Tâc, Buharî'den naklen, IV, 282)
Bu beş şeyi 'tan başkası bilmez, Ancak bunlardan birine veya bir kaçına ait bilgiyi dilediğine verebilir Bu verilen bilgi de, yine 'ın bilgisi yanında sınırlıdır
Bu beş şeyi 'tan başkası hem küllî, hem cüzî olarak, kapsamlı, geniş ve ayrıntılı olarak bilmez (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, VI, 3853)
"Tefsircilerden bazıları, Teâlâ bu âyet ile beş şeyi bilmeyi başkasından nefyetti, diyorlar Gerçi öyle ama kastedilen o değildir Çünkü Teâlâ mesela Tufan zamanında bir kum yığınındaki bir zerreyi ve rüzgârın onu doğudan batıya kaç kere götürüp getirdığını ve nerede bulunduğunu bilir Bunu başkası bilmez (yâni yaradılanlar tarafından bilinmeyen daha pek çok şey vardır) Şu halde burada önemli olan, meselâ, "Kıyamet günü ne zamandır?" diye sorulduğunda verilecek cevap şudur: "Onu, 'tan başkası bilmez Ancak o gün muhakkak olacaktır" (Fahrüddin er-Razî, Mefatihü'l-Gayb, 1289, VI, 749)
bildirmediği takdirde bu bilinmeyenleri ne bir rasûl, ne bir nebî, ne de mukarrab melekler bilemezler
"Gaybın anahtarları O'nun yanındadır Onları O'ndan başkası bilmez" (el-En'ân, 6/59)
" sizi gayba vakıf kılacak değildir Fakat , elçilerinden dilediğini seçer (onu gayba muttalî kılar)" (Alu Imrân, 3/179)
"O, gaybı bilendir Kendi görünmez bilgisini kimseye göstermez Ancak razı olduğu elçilere gösterir" (el-Cin, 72/26)
Cibril hadisinde Hz Peygamber (sas)'e:
"Ey 'ın Rasûlü kıyamet ne zamandır?" diye sorulan soruya:
"Bu konuda sorulan kişi sorandan daha bilgili değildir Fakat sana onun şartlarından (alametlerinden) haber vereceğim: Cariye, efendisini doğurduğu zaman bu onun alametlerindendir Yalınayak baldırı çıplakların insanlara reis oldukları zaman da bu onun alametlerindendir Beş şey vardır ki, onları ancak bilir Kıyamet saatinin bilgisi şüphesiz ki ın katındadır Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez" cevabını vermiştir (Buharî, Iman, 18)
Imam Maverdî ve Kuşeyrî'nin bildirdiğine göre yukarıda geçen âyetin inişi hakkında da şu hadis rivâyet edilir:
Varis b Amr adında bir adam Hz Peygamber'e gelerek: "Karım gebedir ne doğuracağını bana haber ver Ülkemizde kuraklık var yağmurun ne zaman yağacağını bana haber ver Ne zaman doğduğumu biliyorum, ne zaman öleceğimi bana haber ver Bu gün ne yaptığımı biliyorum, yarın ne yapacağımı bana haber ver Kıyametin ne zaman kopacağını da bana bildir" Bunun üzerine yukarıdaki âyet inmiştir (Kurtubî, el-Camî li Ahkâmil-Kur'ân, XIV, 83)
Teâlâ kıyamet gününü bir gayb olarak bırakmış ve kendisinden başka kimseye onun zamanını bildirmemiştir "Kıyametin bilgisi 'a havele edilir" (el-Fussilet, 41/47)
"Sana, gelip çatması ne zaman, diye kıyamet saatini soruyorlar Onun saatini söylemek nerede, sen nerede? Onun gerçek bilgisi Rabbine aittir" (en-Nâziât, 79/41,44)
Kıyametin ne zaman kopacağını bildirmemesinin hikmetine gelince, bu suretle insanlar daimî bir uyanıklık ve bekleyiş hali içinde bulunmayacaklar, hazırlıklı olarak bekleyeceklerdir Bu ruh haline sahip olmayanlar ise, gaflet halinde iken ansızın yakalanacaklar ve hazırlık yapmaya fırsat bulamayacaklardır
Yağmurun ne zaman yağacağını da Cenab-ı Hak bilir ve onu dilediği zaman indirir Insanlar, tecrübeler ve aletler vasıtasıyla onun yağacağı zamanı yaklaşık olarak bilebilirler, ama yağmur sebepleri yaratacak güce hiç bir zaman mâlik olamazlar Âyet-i Kerîme 'ın yağmuru indirdiğini belirtmekte, kâinattaki sebepleri O'nun meydana getirerek tanzim ettiğini bildirmektedir Bu durumda yağmurun 'a tahsisi kudret bakımındandır
Rahimlerde bulunanın bilgisi de yalnızca 'a ait bilgilerdendir Rahimlerde bulunanı, hele gebelik süresinin ortasına kadar kesin olarak sadece bilir Çünkü o sürede rahimlerin taşıdığı varlığın hacmi veya cismi bulunmaz Taşınan varlığın erkek mi, dişi mi, beyaz derili mi, siyah derili mi, tam mı, noksan mı, olduğu bilinmez Bu yüzden de 'tan başka kimse onu bilemez (Seyyid Kutub, Fi Zilali'l-Kur'ân, (Terç O Saraç, IH Şengüle, B Karlığa)XI, 493, 494; (Ibn Kesîr Hadislerle Kur'an-ı Kerîm Tefsiri, (Haz, BKarlığa, BÇetiner), XII, 6429)
Bulut, rüzgâr, barometre gibi bazı alet ve işaretlerden yağmura, ceninin bazı durumlarından ve hareketlerinden erkek veya dişi olduğuna karar vermek tarzında olan zannî istidlaller, bu konulardaki bilgilerin 'a ait oluşu gerçeğine aykırı değildir Çünkü zan ilim değildir Ilim, şüphesiz olandır (H Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, VI, 3854)
Kimse yarın ne kazanacağını, bilmez Iyilik mi, kötülük mü; fayda mı, zarar mı; zorluk mu, kolaylık mı; sağlık mı, hastalık mı geleceğini; itaat mi, isyan mı edeceğini bilmez Buradaki kazanç sözü malı hususlardan çok genıştır Insanın o gün elde edeceği şeylerin hepsini içine alır Bunun için Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"Hiç bir şey için, bunu yarın yapacağım, deme Ancak, dilerse yapacağım, de" (el-Kehf, 18/23)
Aynı şekilde, hiç bir nefis nerede öleceğini bilmez Yani insan öleceği yerin denizde mi, karada mı, bir ovada veya dağda mı olacağını bilmez Bir Hadis-i şerifte;
" Teâla bir kulun canını bir yerde almayı murat ettiği zaman, onun için orada da bir ihtiyaç yaratır" buyurulur
Işte bu da insan gözünûn ve kulağının erişemediği kapalılığın gerisinde kalan ve 'ın, bilgisini kendi zatı için ayırdığı hususlardandır
Işte beş bilinmeyen-muğayebât-ı hamse- bunlardır Bunlardan bir kısmının bilgisini Cenab-ı Hak, Peygamberler ve mukarrab melekler gibi varlıklardan dilediğine sınırlı olarak verebilir Bazılarının bu şekilde bilmesi, bunların 'a mahsus bilgiler olmasına aykırı değildir Çünkü 'a mahsus olan ilim gaybte iken her birinin hallerine, en ince noktasına kadar ilmi tam ve kâmildir: Meleklerin ve bazı özel şahısların muttali olabileceği ilim ise, az çok delilleri gerçekleşmiş, bir yönden noksan bir ilimdir (Elmalılı Hamdi Yazır, age, s3854; Kurtubî, el-Camî, XIV, 83, Ismail HakkıBursevî, Ruhü'l-Beyan, VII, 102, 105)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.