Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nefsi, radiye

Nefs-İ Râdiye

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nefs-İ Râdiye



'tan razı ve hoşnud olan insan ruhu Hayvani nefse (cana) ve insanı ruha (nefs-i natıka'ya) da "nefis" denilir Hayvani nefis, hayvanlarla insanlar arasında müşterektir Hayvanlar kendilerinde insanî ruh olmadığı için nefislerinin gereğini yerine getirmek için yaşarlar Nefis (can), tabiatının gereği olarak kendisini korumak, neslini devam ettirmek ve hayvanî lezzetleri tatmak için çalışıp çabalar Hayvanî nefsin mantıkı, canlılık faaliyetlerine ait isteklerdir Hayvanî nefis, haz ve zevk alma prensipleriyle hareket eder
Ruh'a (nefs-i natika'ya) gelince; aslında temiz ve 'ın emir aleminden olan bu cevher, 'a yaklaşmak ve O'na yükselmek ister Ruh'a başlıca iki özellik verilmiştir: Akıl ve vicdan (basiret veya kalb gözü) Vicdan, ruhun temizlenerek iyiliğe yönelişi, bağlanışı ve Cenab-ı Hakk'ı izleyişi ve bir nev'i O'na bakış yeteneğidir İman ve ilahi bilgilerde yükselmenin mahalli, ruhun bu yönüdür İman, kişinin kendi ihtiyariyle akıl kapısından girer, kalbe (gönüle) yerleşir; nefsaniyet ve şeytaniyete açılan kapıdan çıkabılir Ruh, şeytanın da tesiriyle hayvanî nefsin hükmü altına girer, aklını ve fikrini onun istekleri doğrultusunda kullanırsa; bu ruha "nefs-i emmâre" denilir Bu durumunda devam ettiği müddetçe ruh günahlara dalarak tamamen paslanır, kirlenir ve neticede mühürlenir O halde insanın ebedi saadeti için ruhunun nefsanî ve şeytanî kirlerden temizlenmesi gerekir: Muhakkak nefsini (ruhunu) kötülüklerden temizleyen kurtuluşa erdi Onu kötülüklerle örtüp kirleten de zarar ve ziyana uğradı" (eş-Şems, 91/9-10)
İnsani ruh; iman ederek ibadet, zikr ve taat, günahlardan kaçınma, mücadelede ve riyazet ile temizlenmeye başlar Temizlendiği vakit insan ruhunda, temizlik ve saflığına göre ahlaken yükselme, ilâhî marifetlerde ilerleme gibi bir takım iyi durumlar meydana gelir Ruhun temizlenme mertebeşinin ilki; yaptığı günahların fenalığını anlayıp bunları işlediğine pişman olma ve kendini kınama mertebesi olan "nefs-i levvâme" derecesidir Bundan sonra, ruh, temizlenme ve 'a yaklaşmaya doğru sırasıyla şu mertebelere ulaşabilir: Nefs-i mülheme (nefs-i mülhime de denilir), nefs-i mutmainne, nefs-i râdiye (râziye), nefs-i marziyye nefs-i kamile (nefs-i zekiyye veya nefs-i safiyye) Bunlardan nefs-i râdiye, insan ruhunun temizlenmeye başladığı andan itibaren kazandığı sıfat ve durumların dördüncüsüdür Bu mertebeye "rıza makamı" da denilir Nefs-i râzıye; için ibadet ve zikir ve taat ile meşgul olarak dünyaya hiç gönül vermeyen, nefs-i hayvani'nin arzu ve isteklerinden tamamen vazgeçen, 'ın sevgi ve rızası dışında bütün arzu ve isteklerini terkeden kâmil kimsenin ruhudur Bu makama gelen ruhta kazaya rıza esastır Böyle bir kimse Teâlâ'nın iradesine kayıtsız ve şartsız teslim olur 'tan gelen her musibet ve nimet karşısında aynı derecede memnun ve razı olur Bu mertebede insan ruhuna, bütün hallerinde kemal-i rıza ile muttasıf olduğu için, nefs-i râdiye denilmiştir Nitekim Teâlâ bu nefs-i natıkaya "Ey güvenceye kavuşmuş nefis! Razı olmuş ve ( tarafından) razı ve hoşnud olunmuş olarak Rabbi'ne dön" (el-Fecr, 89/27-28) sözüyle hitab etmiştir Cenab-ı Hakk'ın nefs-i râdiye'ye bu hitabı ya bedeninden ayrıldığı (ölümü) zaman, ya ba's zamanında veyahud da ahirette hesabının tamamlanmasından sonra olacaktır, denilmiştir Kur'an'da bildirilen nefs-i râdiye için bu hitab, bu üç zamana da şamil olur Bir kısım müfessirler; imanda kemale ermiş nefs-i mutmainne'ye dünyada Cenab-ı Hakk'ın bu hitabının doğrudan doğruya meydana geldiği kanaatine varmışlardır Bu takdirde "dönmek" emri, ihtiyar ve istekle bütün işlerinde gönül verip razı olarak Teâlâ'ya ve O'nun emir ve takdirine dönme emridir Sıkıntı, musibet, genişlik ve sevinç hallerinde kaza ve kadere rıza ve bu suretle bu imtihan âleminde çeşitli zorluklara güzel ve büyük bir metanetle göğüs germek nefs-i mutmainne'nin kemal mertebesi olan nefs-i râziye'nin hasletidir Ve marzıyye ( katında makbul ve O'nun hoşnutluğuna ermiş olmak) da bunun arkasından gelir
Ruhun bu râdiye mertebesi ve makamı ancak zevk ile bilinir; tatmayan bilmez
Râdiye makamına yükselmiş olan insanî nefse ikram edilen sıfatlar; vera' (şüpheli şeyleri terketmek), ihlâs, muhabbet, üns, huzur (muhadara), keşif ve keramettir Nefs-i râdiye, 'tan ve O'nun rızasına erdirecek olanlardan başkasını terkettiği gibi, hatta masivayı ('tan başkasını) dahi unutur Radiye mertebesinde olan kâmil kişi Cemal-i Mutlak'ın şuhûdunda müstağrak olur Âlemde başına her ne gelirse, onu gönül hoşluğuyla kabul edip zevkini alır Bu durumlarında bile halka nasihatta, emr-i bil-ma'rûf ve nehy anil-münkerde bulunur Böylece halkı irşad etmekten geri durmaz Sohbetinde bulunan onun sözlerinden istifade eder Bu makamın sehibi huzur-ı Hakk ile edeb deryasına dalar Duası katında reddolunmaz Fakat edeb ve hayası galib geldiğinden, zorunlu kalmadıkça kendisi için bir şey taleb edemez
Nefs-i râdiye mertebesine gelmiş kâmil kişi katında aziz ve mükerremdir İnsanlar ona saygı gösterirler Halkın ona saygısı cebrî ve kahrîdir Onu sayanların çoğu, ona niçin ve ne sebeble saygı gösterdiklerini bilmezler Böyle bir zat, asla zalimlere boyun eğmez ve onları sevmez; zalimlerin zulümlerinden de selamet bulur Eğer fakir olup da kendisine yardım ederlerse, yardım edenler bile onu Rabbiyle meşgul olmaktan alıkoyamazlar Bu makamda bulunan kâmil, daha çok 'ın "Hayy" ism-i şerifini söylemekle meşgul olur, bu isimle fenası zail olur; "Hayy" ile beka bulur ve "mardiyye" makamına yükselir Teâlâ'nın esma ve sıfatlarının tecellisine mazhar olur Böylece ilmel-yakinden aynel-yakin mertebesine ve mardiyye makamına gelir Ve buradan nefs-i kâmile makamına yükselir ve kendisinde Hakkal-yakin hasıl olur Hak yoluna giren bu kâmil, asla yanlış bir itikada sapmadığı gibi, bütün hallerinde ahkâm'ı şer'iyye'yi kendi nefsinde icra etmekten zerre kadar ayrılmaz
(İbrahim Hakkı, Marifetnâme, İstanbul 1310, s 491-493; Bursalı İsmail Hakkı, Ruhul-Beyan, ilgili ayetler Şeyh Abdul-Hadi, Kitab-ü babil-Fütûh li-ma'rifet-i Ahvâli'r-Ruh Mısır, Matbaatül-Hayriyye; Mehmed Ali Aynî, Tasavvuf Tarihi, el-Hacc Mehmed Nuri Şemsüddin en-Nakışıbendi, Miftahul-Kulûb)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.