Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çikiş, ruhun, sancilarinin, ölüm, şekli, şiddeti

Ölüm Sancilarinin Şiddeti Ve Ruhun Çikiş Şekli

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ölüm Sancilarinin Şiddeti Ve Ruhun Çikiş Şekli



ÖLÜM SANCILARININ ŞİDDETİ ve RUHUN ÇIKIŞ ŞEKLİ

İnsanların ölüm sancılarının büyüklüğünü bilmelerine rağmen ondan sakınmamalarının nedeni cahil olmalarındandır Çünkü bir şeyi daha meydana gelmeden önce bilmek ('ın izni ve müsaadesi ile) ancak peygamberlik ve velayet nuru ile mümkündür Bu sebeple peygamberlerin ve evliyaların ölümden korkuları çok büyük olmuştur Öyle ki, İsâ (as) ashabına şöyle demiştir:
"Ey havariler! 'a dua edin de şu ölüm sancılarını bana hafifletsin Ben ölümden öyle korktum ki, korkum beni ölümden ölüme sürükledi"
Anlatıldığına göre İsrâiloğulları'ndan bir grup bir mezarlığın yanından geçerken birbirlerine, "'a (cc) dua etsek de bu kabristahdakilerden birini bizim için diriltse; biz de ona sorular sorsak" dediler ve hep birlikte dua etmeye başladılar
Derken kabirlerin birinden, alnında secde izi bulunan bir adam çıkıverdi, onlara, "Ey insanlar! Benden ne istiyorsunuz? Ölüm acısını tadalı elli yıl oldu, ama hâlâ acısı kalbimden gitmedi" dedi
Hz Âişe (ranh) şöyle demiştir: "Hz Peygamber'in (sav) vefatının şiddetini gördükten sonra artık hiç kimsenin ölümünün kolay oluşuna imrenmem"
Resulü Efendimiz (sav) bir duasını şu şekilde yapmıştır:
"ım! Ruhu sinir aralarından, damarlardan ve parmak uçlarından çekip alan sensin Ailahıml Ölüme karşı bana yardım et ve onu bana kolaylaştır"59
Hasan-ı Basrî (rah) şöyle anlatmıştır: "Bir keresinde Resûlullah (sav) sahabelerine ölümden, onun verdiği sıkıntı ve acıdan bahsetti; sonra, 'Onun acısı üç kılıç darbesi kadardır'60 buyurdu"
Resûlullah'a (sav) ölümden ve onun şiddetinden sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
"Ölümün en hafifi, yünün içinde bulunan pıtrağa benzer; hiç pıtrak yünsüz çıkar mı? Elbette ki onunla beraber yün de gelir" 61
Resûlullah (sav) ölüm döşeğinde olan bir hastanın ziyaretine gitti; yanına vardığında şöyle dedi: "Onun çektiği acıları bilirim! Onun her bir damarı ölümün acısını ayrı ayrı hissetmektedir"62
Hz Ali (ra) cihada teşvik eder ve şöyle derdi: "Şayet savaşta öldürülmeseniz de muhakkak öleceksiniz! Nefsimi kudret elinde bulunduran 'a yemin olsun ki, cihad meydanında bin kılıç darbesiyle öldürülmem bana yatakta ölmekten daha kolay gelir"
Evzaî (rah) der ki: "Bana kadar gelen bilgilere göre; ölü, tekrar dirilinceye kadar ölümün acısını hisseder"
58 Tirmizî, Cenâiz, 8 ; ibn Mâce, Cenâiz, 64; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 6/64; Hâkim, el-Müstedrek, 2/465
59 Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 5/186; Mütiakî-i Hindî, Kenzû'l-Ummâl, nr 3768; Süyû-tî, Şerhu's-Sudûr, s 65; Zebîdî, İthaf, 14/81 ibn Ebü'd-Dünyâ, hadisi Kitâbü'l-Mevte, Ta'me b Gaylân'dan maktu olarak rivayet etmiştir
60 Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s 62: Hatîb, Târîhu Bağdat, 3/252; ibn Arrâk, Tenzîhu'ş-Şe-ria, 2/365; ibn Hacer, el-Metâlibü'l-Âliye, 1/193
61 Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s 63; Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr, 42174
62 Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr, nr 6185; ibn Hacer, el-Metâlibü'l-Âliye, nr 691; Hey-semî, Mecmau'z-Zevâid, nr 3930; bk Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 5/211; Zebîdî, İthaf, 14/82
60
ÖLÜM ve SONRASI
Şeddâd b Evs (ra) ise şöyle demiştir: "Mümin için dünya ve âhiret acılarından en korkutucusu ölümdür Çünkü o, testere ile biçilmekten, makaslarla doğranılmaktan, kazanlarda kaynatılmaktan daha şiddetli bir acı verir Şayet ölen biri tekrar dirilip dünya ehline ölümün acısını haber verse, onlar ne hayattan bir zevk alırlar ne de gözlerine uyku girerdi"
Zeyd b Eşlem (ra) babasının şöyle dediğini anlatır:
"Mümin bir kulun (âhirette yüksek mertebelere kavuşmak için) ameliyle ulaşamadığı bir derece kalmışsa, cennetteki derecesine ulaşabilmesi için ölüm sancıları ona zorlaştırılır ve artırılır Kâfir birinin karşılığını göremediği bir iyiliği de varsa yaptığı iyiliklerin karşılığını fazlasıyla alabilmesi için ölüm ona kolaylaştırılır, böylece o cehennemi boylar"
Adamın biri zaman zaman hastaları dolaşır ve onlara, "Ölümü ve onun sancılarını nasıl buluyorsun? diye sorardı Gün gelip de kendisi ölüm döşeğine düştüğünde ona, "Peki, ölüm sancılarını sen nasıl buldun?" diye sorduklarında adam şöyle cevap vermiştir: "Sanki gök yere yapıştırılmış, ruhum ise sanki iğne deliğinden çıkıyor gibi"
Resûl-i Ekrem (sav) buyurmuşlardır ki: "Ani ölüm mümin kul için bir rahatlık, günahkâr içinse hicrandır (çünkü onun bir hazırlığı yoktur)"63
Mekhûl-i Şâmî'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resû-lullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Şayet ölünün kıllarından birine isabet eden ölüm sancısı yer ve gök ehlinin üzerine konulsaydı 'ın izniyle hepsi ölürdü Çünkü (ölüm sancıları çeken birinin) her tüyünde
63 Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 6/136; Beyhakî, Şuabü'l-imân, nr 10218; Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat, nr 3153, Abdürrezzâk, el-Musannef, nr 6781 bk Ebû Davud, Cenâiz, 14 (nr 3110)
İMAM GAZÂLÎ
61
ölüm vardır Ölüm de bir şeye yapıştı mı muhakkak onu öldürür"
Bu hadis şöyle de rivayet edilmiştir: "Eğer ölüm sancısından bir damla dünya dağlarının üzerine konulsaydı muhakkak hepsi erirdi"64
Rivayete göre, Hz İbrahim (as) vefat ettiği zaman Teâlâ kendisine: "Halîlim! Ölümü nasıl buldun?" diye sordu, "Islak yün yumağının içine batırılmış kızgın bir şiş gibi hissettim" diye cevap verdi Bunun üzerine (cc), "Unutma ki biz o ölümü sana kolaylaştırdık" buyurdu
Hz Musa (as) vefat edip de ruhu 'a ulaşınca rab-bi ona, "Ey Musa, ölümü nasıl buldun?" diye sordu, o da, "Kendimi kızgın bir tavanın üzerine konulmuş canlı bir serçe gibi hissetim; ölmez ki rahata kavuşsun, kurtulamaz ki uçup gitsin"
Bir başka rivayete göre Hz Musa (as) şu cevabı vermiştir: "Kendimi kasabın elinde diri diri yüzülen koyun gibi zannettim"
Rivayet edildiğine göre Hz Peygamber (sav) vefat edeceği sıralarda yanında bir tas su vardı Ara sıra elini tasa daldırır, ardından çıkarıp yüzüne sürdükten sonra, "Al-lahım! Bana ölüm sancılarını hafiflet"65 diye duada bulunurdu
Hz Peygamberin (sav) bu sıkıntı ve sancılar içerisinde böyle duada bulunduğunu işiten Hz Fâtıma (ranh), "Vah başımıza gelenler! Babacığım nedir bu çektiğin sıkın-
64 Hadisi Ebû Bekir Mervezî, Cenâiz adlı kitabında, Ebû Meysere'den rivayet etmiştir (bk Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s 63; Zebîdî, ithaf, 14/84-85)
65 Tirmizî, Cenâiz, 8; ibn Mâce, Cenâiz, 64; Hâkim, el-Müstedrek, 2/465 bk Buharı, Ri-kâk, 41
62
ÖLÜM ve SONRASI
İMAM GAZÂLÎ
63
tılar! diye üzüntüsünü dile getirince Resûl-i Ekrem (sav), "Bugünden sonra artık baban için sıkıntı yo/cftyr"buyurdu66
Hz Ömer (ra) Kâ'b Ahbâr'a (rah), "Ey Kâ'b! Bize ölümden bahset" deyince Kâ'b (rah), "Olur, ey müminlerin emî-ri" dedi ve şöyle anlattı:
"Ölüm bir adamın karnına sokulan çok dikenli bir dal gibidir Dikenler her bir damara yapışmış iken başka bir adam gelip o dikenli dalı öyle bir çeker ki, kimi dikenlerle beraber kopup çıkar, kimi de öylece kalır (işte ruhun bedenden çıkması buna benzer)"
Hz Resülullah (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Kul ölüm sancıları arasında kıvranırken mafsalları birbirlerine, 'Artık kıyamete değin birbirimizle görüşemeyece-ğiz; selâmette kalın!' derler"67
işte bu anlattıklarımız 'ın velî kullarının ve sevgili dostlarının çektiği ölüm sancılarıdır Ya bizler! Günaha ve isyana dalan bizlerin hâli nasıl olacak? Üzerimize ölüm sancılarıyla beraber daha birçok felâket de gelecek

ÖLÜMÜN ÂFET ve MUSİBETLERİ

insan ölüm anında üç türlü felâketle karşı karşıyadır
• Can çekişmenin (ruh çıkışının) zorluğu
• Azrail'in suretinin görülmesi
• İsyankârların cehennemdeki yerlerini görmeleri
66 ibn Mâce, Cenâiz, 65; Tirmizî, Şemail, s 217; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/141; ibn Hibbân, es-Sahîh, nr 6613; Hatîb, Târîhu Bağdat, 6/262; Beyhakî, Delâilü'n-Nü-büvve, 7/212-213;
67 Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s 66; ibn Arrâk, Tenzthü'ş-Şerîa, 2/375; Zebîdî, İthaf, 14/87; Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr 42183; Kuşeyrî, er-Risâle, s 381
Birincisi: Can Çekişmenin Zorluğu
Bu ruhun, bedenin bütün damarlarından ve azalarından çekilip alınmasıdır ki, biz bunu geçtiğimiz konuda anlatmıştık
İkincisi: Azrail'in Suretinin Görülmesi
Bu hal, Azrail'in şeklinin görülmesi ve bu sebeple kalbin korku ve dehşetle kaplanması durumudur Şayet ölüm meleğinin günahkâr bir kulun ruhunu alırken girdiği şekli, en kuvvetli insan dahi görse, buna tahammül edemezdi
Rivayet edildiğine göre Hz İbrahim (as) ölüm meleğine, "Günahkârların ruhunu alırken büründüğün şeklini bana gösterir misin?" diye ricada bulundu Azrail (as), "Sen o halimle bana bakmaya güç yetiremezsin" dedi İbrahim (as), "Olsun dayanırım" dedi Bunun üzerine Azrail (as), "O zaman bana arkanı dön" dedi
İbrahim (as) kısa bir zaman sonra yüzünü tekrar ona çevirdiğinde, karşısında rengi kapkara, saçı-sakalı karışmış, etrafına pis kokular saçan, simsiyah elbiseli, ağzın-dan-burnundan ateş ve dumanlar çıkaran bir adam vaziyetinde gördü ve oracıkta bayıldı
Bir müddet sonra ayıldığında onu eski şekline geri dönmüş olarak gördü ve, "Günahkâr bir kimse, ölüm anında başka hiçbir zorluk ve sıkıntı ile karşılaşmasa da sadece senin şeklini görse, bu onun hesabının görülmesi için yeterlidir" dedi
Ebû Hüreyre'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resülullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Davud (as) kıskanç bir adamdı, evinden çıktığında kapılarını kilitlerdi Yine bir gün Davud (as) kapıyı kapatıp evinden çıktı Hanımı evin içinde bir adam gördü ve, 'Bu
64
ÖLÜM ve SONRASI
m
da kim? Bu adamı eve kim soktu? Eğer şimdi Davud gelirse başımıza çok şey gelecek" dedi Biraz sonra Davud (as) çıkageldi ve adamı gördü, ona, 'Sen de kimsin?' diye sordu Adam,
'Ben, hiçbir hükümdardan korkmayan, hiçbir kapıcının beni engelleyemeyeceği biriyim' dedi Bunları duyan Davud (as), ''a (cc) yemin olsun ki, sen ölüm meleğisin' dedi ve olduğu yere çöküp öylece kalakaldı"68
Rivayet edildiğine göre İsâ (as) yolda yürürken bir ka-fatasına rastladı, ona ayağı ile vurduktan sonra, "'ın (cc) izni ile konuş" dedi Kafatası, "Ey Ruhullah! Ben falanca zamanın hükümdarlarından idim Ben, başımda tacım, etrafımda askerlerim ve yakınlarımla tahtımda oturmakta iken birden ölüm meleği bana gözüktü Onu görünce her uzvum yerine çekildi, sonra ruhumu aldı Keşke etrafımda o kalabalık insanlar olmasaydı; çünkü şimdi onlar fena ayrılığın sebebi oldular Keşke bana faydası dokunmayan insanlarla ünsiyetim olmasaydı; zira şimdi onlar yalnızlığıma sebep oldular" dedi
İşte bunlar, günahkârların karşılaşacakları, itaat edenlerin ise ibret alıp korunacakları musibetlerdir
Peygamberler sadece ölüm anında çekilen acılardan bahsetmişler, fakat ölüm meleğini gören kişinin kalbini kaplayan korkuya fazla değinmemişlerdir Oysa bir kişi rüyasında ölüm meleğini görse, hayatının geri kalanı ona zehir olur Acaba onu ölüm anında görenin hali nice olur!
'a ibadette kusur etmeyip itaat edenler, ölüm meleğini en güzel haliyle görürler
68 Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/419; ibn Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 2/16; Mütta-kî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr 32327
İMAM GAZÂLÎ
65
ikrime (rah), İbn Abbas'ın şöyle anlattığını nakleder:
"İbrahim (as) kıskanç biriydi Devamlı olarak ibadetlerini yaptığı bir evi vardı, çıkarken kapısını kilitlerdi Yine bir gün dışarı çıkmıştı, geri döndüğünde evinde yabancı birinin olduğunu görünce hemen, 'Seni evime kim soktu?' diye sordu, adam, 'Bu evin sahibi' diye cevap verdi İbrahim (as), 'Bu evin sahibi benim' Adam, 'Beni bu eve senden ve benden daha fazla sahip olan soktu' İbrahim (as), 'Peki, sen meleklerden hangisisin?' Adam, 'Ben ölüm meleğiyim' dedi İbrahim (as), 'Bana müminin ruhunu aldığın zamanki suretini gösterebilir misin?' diye sordu Ölüm meleği, 'Olur, ama önce arkanı dön' dedi İbrahim (as) arkasını döndü, bir müddet sonra tekrar ona bakıp da güzel yüzlü, temiz elbiseli, etrafına güzel kokular saçan bir genç gördüğünde ona, 'Ey ölüm meleği! Mümin bir kimse ölüm anında sadece senin suretini görse bu ona yeter' dedi"
Ölüm anında kişinin başına gelen hallerden biri de onun yazıcı (hafaza) melekleri görmesidir
Vüheyb b Verd-i Mekkî anlatıyor: "Bize kadar ulaşan bilgilere göre, ölmek üzere olan herkesin gözünün önüne yazıcı melekler gelir ve ona amelini gösterirler Eğer o kimse itaatkâr biri ise ona, 'Bizden taraf seni hayırlarla mükâfatlandırsın; bizi hep iyilerin meclisinde oturttun; karşımıza daima sâlih amellerle çıktın' derler
Fakat ölmek üzere olan kişi günahkâr ise melekler ona, 'Bizden taraf, seni hayırla mükâfatlandırmasın Sen nice kereler bizleri kötülerin meclislerinde oturttun, karşımıza hep kötü amellerle çıktın, kötü laflar işittirdin' diye bedduada bulunurlar"

İşte bu durum, ölünün gözlerini bir daha asla dünyaya geri çevirmemek üzere o iki meleğe diktiği zamandır

66
ÖLÜM ve SONRASI
Üçüncüsü: İsyankârların Cehennemdeki Yerlerini Görmesi
Ölüm anındaki musibetlerden biri de 'a isyan eden günahkârların önce kalplerini bir korkunun kaplaması, ardından da cehennemdeki yerlerini görmeleridir Çünkü onlar can çekişme anında bütün takatlerini kaybederler Artık ruhları bedenlerinden çıkmak için boyun eğer Fakat ruh, ölüm meleğinin, "Ey 'ın düşmanı! Haberin olsun, varacağın yer cehennemdir" ya da, "Ey 'ın sevgili kulu! Sana müjdeler olsun, varacağın mekânın cennettir" diye iki haberinden birini işitmedikçe bedenden çıkmaz İşte gerçek akıl sahiplerinin korkuları bu sebeptendir
Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuşlardır:
"Sizlerden herhangi biri, gideceği yeri bilmeden, hatta yerinin cennet mi yoksa cehennem mi olduğunu görmeden bu dünyadan ayrılmaz"69
Resûl-i Kibriya (as) bir diğer hadis-i şeriflerinde de şöyle buyurmuştur:
"Kim 'a kavuşmayı severse da ona kavuşmayı sever; kim de 'a kavuşmaktan hoşlanmazsa da ona kavuşmaktan hoşlanmaz"
Resûlullah (sav) böyle buyurunca sahabeler,
"Ey 'ın Resulü, biz hepimiz ölümden hoşlanmıyoruz" dediler Bunun üzerine Resûlullah (sav),
"Bu sizin durumunuz değildir Mümine varacağı yer (cennet) gösterildiğinde 'a kavuşmayı ister, da ona kavuşmayı ister" buyurdular70
69 Farklı lafızlarla aynı mânadaki hadisler için bk Buhârî, Cenâiz, 89; Tirmizî, Cenâiz, 71; ibn Mâce, Zühd, 32; Ahmed b Hanbel,e/-Müsned, 2/16; ibn Hibbân, es-Sahîh, nr 3130
70 Buhârî, Rikâk, 41; Tirmizî, Cenâiz, 68; Nesâî, Cenâiz, 10; ibn Mâce, Zühd, 31; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/313, 346, 420
İMAM GAZÂLÎ
67
Şöyle rivayet edilmiştir:
Huzeyfe b Yemânî (ra) ağır hasta olduğu zamanlardı Vefat edeceği gecenin sonlarına doğru idi Yanında hastalığı başladığından beri ayrılmayan Ebû Mesud71 bulunuyordu Bir ara Huzeyfe (ra) ona, "Kalk bir bak, saat kaça yaklaşmış" dedi Ebû Mesud kalktı, dışarıya baktı, sonra tekrar yanına geldi ve, "Şafak sökmüş" dedi Huzeyfe (ra), "Ateşe götüren sabahtan 'a sığınırım" diyerek dua etti
Bir gün Mervân b Hakem, ölüm döşeğinde yatmakta olan Ebû Hüreyre'nin (ra) ziyaretine geldi Yanına vardığında, "ım! Onun acılarını hafiflet" diye dua etti Bunu işiten Ebû Hüreyre,"Ey ım, daha da artır" deyip ağlamaya başlar, sonra, "'a yemin olsun ki, dünya için hü-zünlendiğimden dolayı ağlamıyorum, sizlerden ayrılacağım için de telâşlanmıyorum, sadece bana haber verilecek olan cehennem veya cennet müjdesini beklediğim için ağlıyorum" dedi
Resulü (sav) şöyle buyurmuştur:
" Teâlâ bir kulundan razı olduğu zaman ölüm meleğine, 'Falan kulumun yanına git, bana ruhunu getir de onu rahata kavuşturayım Onun yaptığı ameller yeterlidir Ben onu türlü türlü imtihanlardan geçirdim; o her zaman benim hoşnut olduğum amelleri işledi' buyurur
Bunun üzerine ölüm meleği, her birinde güzel kokular saçan zaferan kökleri ve reyhan demetleri bulunan beş yüz melekle beraber yeryüzüne inerler Onlardan her biri birbirine hiç benzemeyen müjdeler verir Sonra melekler iki saf halinde ellerinde güzel kokularla beraber o kişinin ruhunun çıkışını beklerler
71 Elimizde İhya nüshasında bu isim ibn Mesud şeklindedir Fakat Zebîdî bu hatanın tüm ihya nüshalarında yapıldığını; doğrusunun Ebû Mesud şeklinde olduğunu belirtmiştir Ebû Mesud, sahabenin büyüklerindendir ismi, Akabe b Amr b Sa'lebe-i En-sârî'dir (bk Zebîdî, İthaf, 14/93)
68
ÖLÜM ve SONRASI
İblîs bu manzarayı görünce ellerini başına koyarak haykırmaya, çığlıklar atmaya başlar Askerleri kendisine, 'Efendimiz, size neler oluyor böyle?' diye sorduklarında İblîs, 'Şu adama yapılan ikramları görmüyor musunuz? Nerelerdeydiniz; neden onu azdırmadınız' der Askerleri, 'Bizler onu azdırmak için çok çaba sarfettik, lâkin o ( tarafından) korunmuştu' diye cevap verirler"72
Hasan-ı Basrî (rah) diyor ki: "Mümin ancak rabbine kavuştuğu an rahata erer Rahatını 'a kavuşmakta bulan kişinin ölümü, onun sevinç, neşe, emniyet ve izzet bulduğu gündür"
Câbir b Zeyd'e (rah) ölüm döşeğinde iken, "Ne istersin?" diye soranlara, "Hasan-ı Basrî'yi görmek istiyorum" diye cevap verdi Hasan-ı Basrî (rah) onun yanına gelince etrafındakiler, "Bak işte Hasan geldi" dediler Câbir göz kapaklarını kaldırdı ve Hasan-ı Basrî'ye doğru bakarak, "Kardeşlerim! Zaman geldi Cennete ya da cehenneme gitmek üzere sizlerden ayrılıyorum" dedi
Muhammed b Vâsî son anlarında şunları söylemiştir: "Ey kardeşlerim, sizlere selâm olsun! Ya ateşe gidiyorum ya da rabbimin mağfiretine"
Sâlihlerin her biri ebediyen can çekişip, günahların veya sevapların hesabını vermemek için tekrar dirilmemeyi temenni etmişlerdir
Son nefes anlarının kötü geçme korkusu, ariflerin kalplerini dehşete düşüren bir şeydir Gerçekten bu durum, ölüm anında insanın başına gelebilecek en korkutucu hallerden biridir
ibn Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm, 4/1932; Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 8/32; Şerhu's-Sudûr, s 93; Zebîdî, ithaf, 14/94-97; ayrıca bk Nesâî, Cenâiz, 9; es-Sünenü'1-Küb-râ, nr 1959
İMAM GAZÂLÎ
69
Biz daha önce Havfve Recâ kitabında, kötü sonun (sû-i hatime) ve ariflerin bu husustaki korkularını işlemiştik Aslında o hususlar bu kitapta anlatılmaya daha lâyıktır, fakat tekrar o mevzuya dönerek konuyu uzatmak istemiyoruz

ÖLÜM ANINDA TAKINILMASI GÜZEL HALLER

Son demlerini yaşayan bir kimsenin yapması gerekenler; huzur ve sükûn içinde olması; çırpınma, yırtılma, debelenme gibi davranışlarda bulunmaması, kelime-i şehâdet getirmesi ve 'a hüsnüzan içinde bulunmasıdır (O'na kavuşacağına sevinmesidir)
Ölüm Anında Azalarda Görülen Güzel Haller
Bu hususta Hz Peygamber (sav) buyurmuşlardır ki: "Ölen bir kişinin durumunu şu üç hususta inceleyin; alnından terler sızdığı, gözlerinden yaşlar aktığı ve dudakları kuruduğu zaman İşte bu hal 'ın kendisine inen bir rahmetidir Boğazı sıkılmış biri gibi hırlar, rengi kıpkırmızı olur ve dudakları da morarmış olursa, bu da 'ın kendisine inen bir azabıdır "73
Ölüm Anında Dilde Görülen Güzel Haller: Kelime-i Şehâdet
Ölmek üzere olan birinin kelime-i şehâdet getirmesi hayra alâmettir Ebû Saîd-i Hudrî'den (ra) rivayet edilen bir hadiste Resûlullah (sav),
73 Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr 42178; Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s 59; Şevkânî, el-Fevâidü'l-Mecmûa, 367 Ayrıca bk Tirmizî, Cenâiz, 10; ibn Mâce, Cenâiz, 5; Nesâî, Cenâiz, 5; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 5/350; Hâkim, el-Müstedrek, 1/361; Hakîm-i Tirmizî, Nevâdirü'l-Usûl, nr 85
70
ÖLÜM ve SONRASI
"Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) lâ ilahe illallah zikrini telkin edin"74 buyurmuştur
Huzeyfe'nin (ra) rivayetinde, "Çünkü kelime-i tevhid, geçmiş günahları silip yok eder" kısmı da vardır
Hz Osman'ın (ra) rivayetinde ise Resûl-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:
"'tan (cc) başka ilâh olmadığını bilerek ölen kimse cennete girer"7S
Ubeydullah (ra) bu rivayete, "Ölmek üzere olan kişi şe-hâdetgetirirken"76 ilâvesini de eklemiştir
Hz Osman (ra) der ki: "Son anlarını geçiren birine, lâ ilahe illallah zikrini telkin edin Çünkü dünyadaki son anlarını bu kelimelerle bitiren kişinin âhiretteki azığı (mükâfatı) muhakkak cennet olur"
Hz Ömer (ra) demiştir ki: "Ölmek üzere olan hastalarınızın yanlarında bulunun, onlara 'ı (cc) hatırlatın Çünkü onlar sizin göremediklerinizi görürler Onlara, lâ ilahe iiiallah zikrini telkin edin"
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûlullah'ın (sav) şöyle dediğini işittim: "Bir gün Azrail ölmek üzere olan birinin yanında hazır bulunduğu bir sırada kalbini yokladı, orada bir şey bulamayınca çenesini ayırarak diline baktı; onu, ucu bir tarafa yapışmış, kelime-i tevhidi söylerken bulur İşte o adam ihlâs kelimesini (lâ ilahe illallah zikrini) söylemesi sebebiyle affedildi"77
74 Müslim, Cenâiz, 1; Tirmizî, Cenâiz, 7; Ebû Davud, Cenâiz, 20; Nesâî, Cenâiz, 4; Ibn Mâce, Cenâiz, 3 Huzeyfe (ra) rivayeti için bk Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs, nr 5450
75 Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 1/65; ibn Hibbân, es-Sahîh, nr 201; Ebû Avâne, el-Mûsned, nr 10-12; Bezzâr, el-Bahrü'z-Zehhâr, nr 415
76 Beyhakî, Şuabü'l-imân, nr 7; Hatîb, Târîhu Bağdat, 2/221; Heysemî, Mecmau'z-Ze-vâid, nr 20
77 Hatîb, Târihu Bağdat, 9/125; Beyhakî, Şuabü'l-imân, nr 9235; Müttakî-i Hindî, Ken-zü'l-Ummâl, nr 1770
İMAM GAZALİ
71
Ölmek üzere bulunan kişiye telkin veren kişi bunda fazla ısrarcı olmamalı, son derece nazik davranmalıdır Çünkü çoğu zaman bu durumdaki kişilerin dilleri dönmeyebilir ve ona zorla şehâdet veya lâ ilahe illallah kelimesini söy-letmeye çalışmak ona ağır gelebilir ve o anda bir şey söylemekten hoşlanmayabilir Böyle bir zorlama onun için kötü bir ölüme sebep olabilir, bundan kaçınılmalıdır
Ölmek üzere olan birine, lâ ilahe illallah zikrini telkin etmekten maksat, onun 'ı düşünmesini sağlayarak ruhunu teslim etmesini temin etmektir Kalbinde bir olan Hakk'ı istemekten başka bir şey kalmayınca, ölüm ile beraber dostuna kavuşması kendisi için nimetlerin en büyüğü olur
Ama o anda kalbi hâlâ dünya muhabbetine bağlı kalmış ve onun lezzetlerini yitirme endişesi taşıyorsa bununla beraber tevhid kelimesi sadece dilinin ucunda dolaşıp kalbine nüfuz etmemişse, işte o zaman kişi ilâhî takdirin tehlikesi altına girer Çünkü sadece dilin hareket etmesi pek de makbul değildir, fakat (cc) bir ihsanda bulunup kabul ederse bu müstesnadır
Ölüm Anında 'a Hüsnüzanda Bulunmak
Son nefesleri verirken 'a karşı hüsnüzanda bulunmak (O'na kavuşacağı için sevinmek ve 'ın rahmet ve ihsanının bol olduğuna inanmak) güzel bir şeydir Biz bu konuyu Recâ kitabında teferruatıyla anlatmıştık Ölüm anında 'a hüsnüzanda bulunmanın fazileti hakkında rivayet edilen pek çok hadis ve haber vardır
Sahabeden Vasile b Eska' (ra) bir hastanın ziyaretine gitmişti Ona, "'a olan zannını bana anlatır mısın? O'nun sana ne şekilde muamelede bulunacağını düşünü-
ÖLÜM ve SONRASI
İMAM GAZALİ
73
yorsun?" diye sordu Hasta, "Günahlarım gırtlağıma kadar dayanmış helak olmak üzereyim, ama hâlâ rabbimin rahmetinden ümidimi kesmiş değilim" diye cevap verince Vasile (ra) tekbir getirdi, onunla beraber ev halkı da tekbir getirdi Vasile (ra) tekrar üekber dedikten sonra, "Ben Resûlullah'ın (sav) şöyle dediği işittim" diyerek şu hadis-i şerifi nakletti:
" Teâlâ buyurur ki: Ben kulumun zannı üzereyim; o halde beni dilediği gibi düşünsün"78
Hz Peygamber (sav) son anlarını yaşamakta olan bir gencin yanına girdi ve ona, "Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu Genç, " Teâlâ'dan ümidimi kesmedim, lâkin günahlarımdan ötürü korkuyorum" dedi Bunun üzerine Resulü (sav) şöyle buyurdu:
"Bu korku ile ümit hali, şu ölüm anında hangi kulun kalbinde bir arada bulunursa, Teâlâ ona umduğunu verir, korktuğundan emin kılar"79
Sabit b Eslem-i Bünânî (rah) şöyle anlatmıştır: "Aklı hep oyun ve eğlencede olan bir genç vardı Annesi her zaman kendisine öğütlerde bulunur ve, 'Oğlum, senin bir günün vardır, o günü aklından çıkarma!' derdi Bir gün kendisine 'ın emri gelip çatarak ölüm döşeğine düştüğünde annesi onun üzerine kapandı ve, 'Yavrucuğum, işte ben seni her dâim oyun ve eğlenceden sakındırarak, senin bir günün var dediğim gün bugündür' dedi Oğlu, 'Ey anneciğim! Benim ihsanı ve keremi bol bir rabbim var Ben öyle
78 Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/491; Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kabîr, 22/211; el-Ev-sat, nr 7947; Beyhakî, Şuabû'l-İmân, nr 1005-1006; ibn Asâkir Târîhu Medîneti Dı-maşk, 14/441; 15/373, 65/114-116 Hadisin bir başka rivayetinde şu ifadeler de vardır: "Ben kulumun beni zannı üzereyim, eğer hayırlı şeyler düşünürse kendisi için hayır; yok, kötü şeyler düşünürse kendisi için şer olur" ibn Asâkir, ölüm döşeğindeki hastanın tabiînden Ebü'l-Esved olduğunu kaydeder (bk age, 15/373)
79 Tirmizî, Ceiıâiz, 11; ibn Mâce, Zühd, 31; Ahmed b Hanbel, Kitâbü'z-Zühd, nr 132; Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s 51
ümit ediyorum ki, rabbim beni bugün o ihsanlarının bir kısmından mahrum etmeyecek' dedi"
Sabit b Eslem-i Bünânî (rah) demiştir ki: " Teâlâ o gence kendisine duyduğu hüsnüzannmdan dolayı mağfiret etti"
Câbir b Vedâa anlatıyor: "Devamlı hareketli ve neşeli, şen şakrak bir genç vardı Bir gün geldi ölüm döşeğine düştü Annesi baş ucuna gelerek, 'Oğlum, bana vasiyet edeceğin bir şey var mı? diye sordu Oğlu, 'Yüzüğüm anneBen öldüğüm zaman sakın onu parmağımdan çıkarmayın Çünkü onda 'ın adı yazılı Belki onun hürmetine Teâlâ beni bağışlar' dedi
Delikanlı defnedildikten sonra kendisini rüyasında gören bir kişiye, 'Anneme söyleyin ki, yüzüğümün üzerinde yazılı olan kelimenin faydasını gördüm; Teâlâ beni bağışladı' dedi"
Mu'temir b Süleyman şöyle anlatmıştır: "Babam son anlarını yaşarken bana, 'Ey Mu'temir! Bana 'ın kullarına tanıdığı kolaylıklardan bahset, içimde olan güzel niyetlerimle Teâlâ'ya kavuşmayı arzuluyorum' dedi"
Salih insanlar, ölüm döşeğinde olan kişinin rabbinden güzel beklentiler içinde olmasını sağlamak amacıyla yapmış olduğu iyi amellerinden söz edilmesini güzel bulmuşlardır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.