Prof. Dr. Sinsi
|
Dünyanın Kötülüğü Ve Ondan Sakındırmak
Dünyanın Kötülüğü ve Ondan Sakındırmak
Ebu Ummet-ül Bahilî'nin (R A ) rivayet ettigine göre Salebe Ibni Hâtib Peygamber (S A V)'imize «Yâ Rasülallah (S A V) (C C)'a duâ et de bana mal versin» dedi
Peygamber (S A V)'imiz onun bu arzusunu «Yâ Salebe, sükrünü eda ettigin az mal, sükrünü yerine getiremeyecegin çok maldan daha iyidir» diye karsilik verdi
Salebe yine de «Yâ Rasülellah (S A V), (C C)'a duâ et de bana mal versin» diye israr etti Peygamber (S A V)'imiz ona «Yâ Salebe, beni misâl almak istemez misin? (C C)'in Rasûl'ü gibi olmak istemez misin? Nefsimi kudret elinde tutan (C C)'a yemin ederek söylüyorum ki, daglarin benim için altin ve gümüs olmasini dilesem, olurlardi » diye cevap buyurdu
Salabe bu sefer dedi ki «Seni Hak dinle peygamber gönderen (C C)'a yemin ederim ki, bana mal versin diye (C C)'a duâ edersen, her hak sahibine hakkini verecegim, söyle söyle yapacagim »
Bunun üzerine Peygamber (S A V)'imiz: « (C C)'im, Salebe'ye mal nasibeylei diye duâ etti Salebe de koyun edindi
Salebe'nin edindigi koyunlar böcek gibi üredi Öyle ki, sürüsüne Medine dar geldigi için bir vadiye tasindi Bu yüzden sadece ögle ve ikindiyi cemaatle kilip, diger vakitler cemaatten geri kalmaya basladi Bu arada sürü üremesine devam ettigi için Salebe baska bir yere tasinmak ihtiyacini duydu ve Cuma'dan baska hiç bir namazi cemaatle kilmamaya basladi
Derken sürü böcek gibi üremeye devam etti Salebe de Cuma günleri kervanlarin yoluna çikarak Medine'de olup bitenleri ögrenir oldu
Bir gün Peygamber (S A V)'imiz «Salebe ne yapiyor?» diye sordu O'na «Yâ Rasûlallah (S A V), sürü edinince Medine'ye sigmaz oldu» diye baslayarak olup bitenleri bir bir anlattilar Peygamber (S A V)'imiz «Yazik Salebe'ye, yazik Salebe'ye, yazik Salebe'ye» diye buyurdu
Bu sirada:
«Onlarin mallarindan belirli bir sadaka al, böylece onlari temizlemis ve nefislerini arindirmis olursun Onlar için duâ et, senin duan onlari huzura kavusturur » (Tevbe - 103) mealindeki âyet inerek zekât vermek farz kilindi
Peygamber (S A V)'imiz Cuheyne kabilesi ile Beni Suleym kabilesinden iki kisiye yazili bir emirname verip zekât toplamakla görevlendirdi, onlara «Salebe Bin Hatib ile Beni Süleym'den falan adama verip zekâtlarini alin» diye emir verdi Adamlar yola çikip Salebe'ye vardilar Peygamber(S A V)´imizin emirnamesini okuyarak kendisinden zekâtini vermesini istediler
Salebe tahsildarlara: «Bu cizyeden baska bir sey degil, bu cizyeden baska bir sey degil, bu cizyenin kardesidir, gidin isiniz bitince bana yine ugrayin» dedi
Bunun üzerine tahsildarlar Suleymiye yöneldiler Suleymî onlarin geldigini duyunca develerin en semizini seçerek onu zekâtlik olarak ayirdi ve tahsildarlari onunla karsiladi Tahsildarlar bunu görünce «En semiz deveyi vermen gerekli degil, o yüzden bunu senden almak istemiyoruz» dediler Suleymî «Ne münasebet alin onu, ben gönül hosnutlugu ile veriyorum Onu siz alasiniz diye ayirdim» dedi
Tahsildar görevlendirdikleri diger zekârtlan toplamayi bitirince geri dönerken Salebe'ye bir daha ugradilar, zekâtini vermesini istediler Salebe bu sefer onlara «Yaninizdaki yaziyi gösterin» dedi Yaziya göz atarken yine «Bu cizyenin kardesidir, siz gidin, ben ne yapacagimi düsüneyim» dedi
Tahsildarlar Peygamber (SAV)'imize döndüler O onlari görür görmez daha kendileri ile konusmadan «Yaziklar olsun Salebe'ye» dedi ve Suleymi'ye duâ etti Tahsildarlar da Peygamber (SAV)'imize gerek Salebe'nin ve gerekse Suleymî´nin nasil davrandigini anlattilar Bunun üzerine (C C) Salebe hakkinda:
«Onlardan bir kismi «Eger bize mal bagislarsa mutlaka zekât verir ve mutlaka salihlerden oluruz» diye söz verdiler Fakat onlara mal bagislayinca onu cimrilik ettiler, arka dönüp sözlerinden caydilar
da kendisine verdikleri sözden cayarak yalan söyledikleri için O'nun karsisina çikacaklari güne kadar kalblerine nifak ekmek suretiyle onlari cezalandirdi» mealindeki âyet indi » (Tevbe - 75 - 77)
Bu sirada Peygamber (SAV)`imizin yaninda bulunan Salebenin bir akrabasi, inen âyeti duyunca Salebe'ye vararak ona «Yâ Salebe, anan ölesi, ulu (C C) senin hakkinda öyle söyle bir âyet indirdi» dedi
Bunun üzerine yol çikan Salebe Peygamber (S A V)`imize vararak zekâtini aimasini istedi Peygamber (S A V)´imiz kendisine « (C C), bana senden zekât almayi yasakladi» diye cevap verdi
Peygamberimizin bu cevabi üzerine Salebe basina toprak serperek dögünmeye koyuldu
Peygamber (S A V)'imiz ona «Iste senin amelin, verdigim emri yerine getirmedin» dedi Peygamber (S A V)'imiz verecegi zekâti almak istemeyince Salebe evine döndü
Peygamber (S A V)'imiz Âhirete göçünce Salebe, zekât borcunu Hz Ebû Bekr (RA)'e getirdi, fakat Ebû Bekr (RA)`de onu geri çevirdi Arkasindan Hz Ömer (RA)'e getirince o da kabul etmedi Hz Osman (RA)'in halifelige geçisinden sonra da Salebe öldü
Cerir'in rivayet ettigine göre Leys der ki: «Adamin biri Hz Isa (a s)'ya arkadas olur, ona «Senin yaninda sana yoldas olabilir miyim» diye teklif eder Teklifinin kabul edilmesi üzerine yola koyulurlar, bir nehrin kenarina varinca yemek molosi için otururlar, yanlarinda üç çörek vardir Ikisini yerler, birisi kalir, bu arada Hz Isa (a s) nehre varip su içmek üzere kalkar, su içip dönünce üçüncü çöregi bulamaz Adamaa «çöregi kim aldi» diye sorar, adam «bilmiyorum» diye cevap verir
Yemekten sonra arkadasi ile birlikte yola koyulur Yolda iki yavrulu bir geyik görürler Hz Isa (a s) yavrulardan birini çagirir, yavru Hz Isa (a s)'nin daveti üzerine yanina gelince onu keser, etinin bir kismini kizartarak yerler
Yemekten sonra Hz Isa (a s) geyik yavrusunun kalintilarina « (C C)'in izni ile canlanip kalk» der, yavru da derhal canlanip kalkarak oradan uzaklasiverir
Bu olay üzerine Hz Isa (a s) yoldasina, «Sana az önceki mucizeyi gösteren (C C) için soruyorum, çöregi kim aldi?» der Adam yine «bilmiyorum» diye cevap verir
Bir müddet sonra bir nehrin yanina varirlar Hz Isa (a s) adamin elinden tutarak su üstünde yürürler, karsiya geçerler Nehri asinca Hz Isa (a s) «Az önceki mucizeyi sana gösteren (C C) hakki için sana soruyorum, üçüncü çöregi kim aldi» diye sorar, adam yine «bilmiyorum» diye cevap verir
Bir müddet sonra bir çöle varirlar ve otururlar Hz Isa (a s) bir yere kum ve toprak yigar, meydana gelen yigma (C C)'in izni ile «altin ol» der, yigin da altin olur Hz Isa (a s) altin yiginini üçe bölerek adama «üçte biri benim, üçte biri senin, öbür üçte biri de çöregi alanin» deyince adam «çöregi alan bendim» diye gerçegi itiraf eder
Bunun üzerine Hz Isa (a s) «Altinin hepsi senin olsun» diyerek ondan ayrilir
Adam altinin basinda dururken çölde yanina iki yolcu gelir Gelenler kendisini öidürüp altini olmak ister, adam «Onu aramizda üçe bölüsürüz, simdi önce biriniz sehre varip yiyecek bir sey alsin» diye teklif eder Adamin teklifi kabul edilerek gelenlerden biri sehre gönderilir
Sehre giden adam yolda giderken «Niye altini onlar ile bölüseyim, alacagim yiyecege zehir katar, onlari öldürürüm, böylece altinin hepsi bena kalir» diye düsünür ve dedigi gibi yapmak üzere sehirden aldigi yiyecege zehir katarak döner
Altinin yaninda kalanlar da «Niye ona altinin üçte birini verelim, dönünce onu öldürür ve altini ikimiz paylasiriz» diye Konusurlar Adam dönünce onu öldürürler, fakat yiyecegi yeyince de kendileri ölür, böylece altin çöl ortasinda ve her üçünün ölüsünün yambasinda sahipsiz kalir
Bu sirada Hz Isa (a s)'nin yolu olay yerine yeniden ugrar, durumu görünce yanindakilere «Iste dünyâ budur, ondan sakinin» der
Hikâyeye göre Zûlkarneyn, yolculuklarindan birinde hiç biri dünya nimetlerinden yararlanmayan bir kavim ile karsilasir Adamlar kendilerine birer mezar kazmislar, sabah olunca herkes mezara girer, orayi süpürür ve orada ibadete koyulur, acikinca da hayvanlar gibi baklagil otu otlarlar, ayrica bir çok bitkileri de kendilerine yasaklamislardir
Zûlkarneyn, kavmin pâdisâhina haber göndererek kendisi ile görümek istedigini bildirir, pâdisâh elçiye «Ona cevap olarak bildir ki, benim kendisinden bir istegim yok, eger kendisinin bir arzusu varsa gelsin» der
Zûlkarneyn «Dogru söylüyor» diyerek pâdisâhin karsisina çikar ve
«Bana gelesin diye sana elci gönderdim, gelmeyince iste ben geldim» der Pâdisâh «Eger senden bir istedigim ölseydi, gelirdim» der
Zûlkarneyn der ki «Niye hic bir kavimde benzerini görmedigim bir takim seyleri sizde görüyorum?» Pâdisâh «Gördügün acayiplik nedir?» diye sorar Zûlkarneyn «Dünyaliginiz ve hic bir seyiniz yok, niye altin gümüs edinip istifade etmiyorsunuz?» der Pâdisâh «Biz altin ve gümüsten nefret ederiz Cünki insanin biraz altin veya gümüsü olunca nefsi kabarir ve daha fazlasini elde etmeye bakar »
Zûlkarneyn «Peki, niye kendinize mezar kazmissiniz, sabah olunca her biriniz mezarina kosuyor, temizliyor ve orada, namaz kiliyor der » Padisah «Orasini gözönünde tutup dünya bize amel asilamak isteyince böylelikle nefsimizi firenlemek istedik» der
Zûlkarneyn «Baklagil otlarindan baska bir yiyeceginiz olmadigini görüyorum Niye heyvan edinip sütünü sagmiyor, onlari binek olarak kullanmiyorsunuz» diye sorar Padisah «Midelerimizi canlilara mezar yapmak istemiyoruz, bitkileri kendimize yeterli gördük, insana az miktarda bir yiyecek kâfidir Hangi yiyecek olursa olsun, girtlaktan geçtikten sonra bize göre hic bir tadi yoktur» der
Bu sirada padisah elini Zûlkarneyn'in arkasina dogru uzatarak bir kafa tasi alir ve «kimdir bu, biliyor musun?» diye sorar Zülkameyn «Hayir, kimdir» der Pâdisâh «Yeryüzünün hükümdarlarindan biri, (C C) ona halk üzerine saltanat vermis, o da zülüm, haksizlik ve azginliga girmis (C C) onu bu yolda görünce canini alip basini gövdesinden ayirmis da yere atilmis bir tas gibi olmus, ayrica âhirette cezasini vermek üzere (C C) onun islediklerini de bir bir kayda geçirmis» der
Padisâh sonra eline bir baska çürük kafa tasi alarak «Yâ Zûlkarneyn, kimdir bu, biliyor musun» diye sorar Zûlkarneyn «Hayir, bilmiyorum, kimdir» der
Pâdisâh «Bu da deminkinin arkasindan tahta gecen hükümdarin kafa tasidir
Bu padisâh kendisinden öncekinin halka yaptigi zulmü, zorbaligi ve haksizlig görmüs O yüzden (C C)'dan korkup tevazu yolunu seçerek halkina karsi adaleti emretmis, sonunda akibeti gördügün gibi olmus (C C) âhiretinde karsiligini vermek üzere onun da amelini kayda geçirmis» diye cevap verir
«Arkasindan padisah Zûlkarneyn'in basini isaret ederek «Bu kafa tasi da deminkiler gibi olacak, ya Zûlkarneyn, davranislarina dikkat et» der
Bunun üzerine pâdisâha; «Bana arkadas olur musun? Seni (C C)'in bana bagisladigi servette kardes, vezir ve ortak edinirim» diye teklif eder Padisah «Ben ve sen birerada barinamayiz» der Zûlkarneyn «Niye» diye sorar Pâdisâh «Çünki herkes sona düsman, bana dosttur» der Zûlkarneyn «niye» diye sorar Pâdisâh «cünki elindeki mevkii, mal ve dünyalik ugruna sana herkes dis biler Bana bu hususta da düsman olan birinin oldugunu sanmiyorum, cünki ben bunlari terketmisim, hic bir seyin ne yoksullugunu ve ne de azligini duyuyorum» diye cevap verdi
Sairin su sözleri ne kadar güzeldir!
«Ey dünya ve onun zineti ile oyalanan
Ve gözlerini kirpmadan dünya nazlarina dalan kimse
Huzuruna vannca (C C)'a ne diyeceksin?»
Diger bir sâir de söyle der:
«Câhillerin yükselisi ve faziletlilerin arkada kalisi yüzünden dünyaya sitem ettim
Bana «mazeretimi dinle» dedi
«Câhiller öz çocuklarim olduklari için onlari yükselttim»
«Takva ehli ise diger kumamin çocuklaridir »
Sair Mahmud-ül Bahilî der ki:
Hey gidi hey, dünya insan içinde herhalde bir imtihan vesilesidir
Ister gelsin, ister gitsin
Eger gelirse sen de devamli sükürü karsila
Giderse sabret ve tahammüllü ol
|