08-05-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dikkati Mucip Bir Kıssa
Ebû Hüreyre radiya'llâhu anh'den Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Benî İsrâil'de abraş, kel, kör üç kişi vardı Allâhu Teâlâ bunları imtihan etmek istedi de onlara bir Melek gönderdi Melek abraşa geldi:
- En çok neyi seversin? dedi Abraş:
- Güzel renk (ve sîmâ), güzel ten (ve nermin vücûd) Çünkü halk beni çirkin görüyor, (benden iğreniyor) dedi
Resûlullâh buyurmuş ki: Melek abraşın vücûdunu sıvadı Ondan bu çirkin manzara gitti de ona güzel bir sîmâ, güzel bir ten verildi Bundan sonra Melek ona:
- En çok hangi malı seversin? diye sordu Abraşlıktan kurtulan kişi:
- Deveyi, dedi, yâhut da sığırı, dedi Deve isteyene on aylık gebe bir deve verildi Bunun üzerine Melek ona: bu deve mübârek (ve bereketli) olsun! diye duâ etti
(Sonra) Melek başı kel, (saçsız) kişinin yanına vardı Ona da:
- En çok neyi seversin? diye sordu O da:
- Güzel saç isterim; şu keklik benden gitsin! Herkes benden iğreniyor, dedi Resûlullâh buyurmuş ki: Melek onun başını sıvadı da ondan kellik gitti Ve güzel bir saç verildi Melek:- En çok hangi malı seversin? diye sordu O da:
- Sığırı severim, dedi Ona gebe bir sığır verildi Ve ona: bu sığır sana mübârek olsun! diye duâ etti
Melek körün yanına da geldi Ve:
- gözümü bana iâde buyursun da ben de onunla insanları göreyim, dedi
Resûlullâh buyurmuş ki: Melek o(nun gözü) nü sıvadı da ona gözünü iâde buyurdu Melek köre:
- Hangi malı çok seversin? diye sordu O da:
- Koyunu severim, dedi de Melek ona kuzulu bir koyun verdi
Bir müddet sonra deve ve sığır sâhiplerinin devesi ve sığırı yavruladı Koyun sâhibinin de koyunu kuzuladı Bu sûretle deve isteyen kişinin bir dere dolusu devesi oldu Sığır dileyen kimsenin de bir dere dolusu sığırı oldu Koyun ihtiyâr eden a'mânın da bir vâdî dolusu koyunu oldu Bundan sonra (günün birisinde) o Melek, üç kişi ile ilk görüştüğü sûret ve hey'etinden abraş kişiye geldi de dedi ki:
- Ben fakir (ve garip) bir kişiyim Yol üzeri maîşet ve memleketime muvâsalat sebepleri kesilmiştir Bu günkü günde benim için murâdıma nâil olabilmek ancak evvelâ Allâh'ın inâyetiyledir; sonra senin Şimdi ben, sana güzel bir renk, güzel bir vücut ve birçok mal veren rızâsı için senden bir deve isterim ki, bu seferimde onun üzerinde murâdıma ve vatanıma erişebileyim Bunun üzerine bu eski abraş ona:
- İyi amma hak sâhipleri (isteyen akirler) çoktur (Her gelen dilenciye bir deve vermek işime gelmez) dedi Melek de ona:
- Öyle sanıyorum ki, ben seni tanıyacağım Sen halkın iğrendiği abraş kimse değil misin? Sen fakir idin de bu malı sana vermişti, dedi Bu eski abraş Meleğe:
- Hayır, ben bu mala atadan ataya intikâl
ederek vâris oldum, dedi Melek de ona:
- Eğer sen bu iddianda yalancı isen seni eski hâline çevirsin! dedi
Sonra Melek ilk mülâkâtındaki sûretinde ve hey'etinde kel adama geldi de abraşa dediği gibi ona da söyledi Ve abraşın reddettiği gibi bu kel de reddetti Melek de ona:
Eğer sen bu iddianda yalancı isen, seni eski hâline çevirsin! diye bed-duâ etti
Bu def'a Melek, (gözlerini sıvadığı) a'mâ'ya geldi de dedi ki:
- Ben fakir ve (vatandan uzak düşmüş) bir zavallıyım Sefer hâli, maîşetim ve memleketime dönmem sebepleri kesilmiştir Bugün için murâdıma nâil olabilmek ancak evvelâ Allâh'ın inâyeti, sonra senin yardımınladır Şimdi ben sana gözlerini iâde eden rızâsı için senden bir koyun isterim ki, bu seferimde onunla murâdıma ve vatanıma erişebileyim, dedi O kişi de Meleğe:
- Hakîkaten ben a'mâ idim Allâhu Teâlâ gözlerimin nûrunu iâde buyurdu Fakir idim beni ganî kıldı (İşte koyunların) dilediğin kadar al, (dilediğin kadarını da bana bırak!) Allâh'a yemîn ederim ki, bugün rızâsı için benden alacağın bir şeyin mikdârını tahdîd ile sana güçlük vermek istemem, dedi Melek de ona:
- Malını (tamâmen) muhâfaza et! siz (in üçünüz) ü imtihan etti de senden râzı oldu İki dostun (abraşla kel) de Allâh'ın gazâbına uğradılar, dedi
Elimizdeki nimetlerin değerini allah almadan şükrünü eda edelim
|
|
|