Hayatın İçinden Ücret |
08-05-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hayatın İçinden ÜcretHayatın içinden ÜCRET Soğuk bir kış gecesinde eve dönerken, kaldırımın ortalık yerinde duran genç bir adama rastladım Derin derin soluk alıyor ve düşmemek için yanındaki elektrik direğine sarılıyordu Bir vitrine bakıyormuş gibi yaparak göz ucuyla onu seyrettim Otuzbeş-kırk yaşlarında olmalıydı ve üstü başı da bir sarhoştan beklenmeyecek kadar temizdi Yanından geçenlerden bazıları yüksek sesle konuşarak içki içmenin kötülüğünden bahsediyor, bazıları da sadece alaylı gülüşmelerle yetiniyorlardı Yolun boşalmasını kolladıktan sonra yavaşça yanına sokularak; - İyi misiniz? diye sordum Bir ihtiyacınız var mı? Zorlukla aralayabildiği dudaklarından iniltiye benzeyen tek bir kelime çıkabildi: - Hastayım Düşmemesi için bir kolumu beline dolayarak taksi beklemeye koyuldum Akşam vakitlerinde kesilen kar yağışı tekrar başlamış, yavaş yavaş beyazlanmaya başlayan yollarda birbiriyle yarışan sokak köpeklerinin dışında bir hayat emaresi kalmamıştı Geceyarısını geçtiğimiz için araba bulmaktan ümidimi kestiğim sırada, yanımda bir taksi duruverdi Şoföre durumu anlatarak acele etmemiz gerektiğini söyledim Hastamızı zor da olsa arka koltuğa yatırarak hastahanenin yolunu tuttuk ve verilen serum tamamlanana kadar iki saate yakın bir süre başucunda bekledik Nöbetçi doktor, hastayı en azından donmaktan kurtardığımızı ifade ediyor, kendine gelmekte olan genç adam ise henüz konuşamadığı için, sadece gözlerimizin içine bakıp gülümsemekle yetiniyordu Daha sonra onu şoförle birlikte tekrar arabaya bindirip evine götürdük Hastamızın eşi, onun sık sık şeker komasına girdiğini bildiginden müthiş bir paniğe kapılmış ve 7-8 yaşlarındaki yavrusunu da alıp sokağa fırlamıştı Bizi görünce koşarak yanımıza geldiler ve büyük bir sevinçle kucaklaştılar Saatler süren yorgunluğumuz bir anda koybolmuş, bize nasıl teşekkür edeceğini şaşıran o ailenin mutluluğu karşısında gözlerimiz dolu dolu olmuştu Ellerimize sarılarak bizi uğurladıklarında, şoföre borcumun ne kadar olduğunu sordum Bana farkettirmeden gözyaşlarını silmeye çalışırken; - Borçlu değil alacaklısın dostum, dedi Böyle bir iyiliğe beni de ortak etmekle borcunu zaten ödemiştin Ama belki de yirmi yıldır ağlamayı unutan bir adama bu güzel duyguyu hatırlattığın için alacaklı duruma düştün O mert adamla kucaklaşıp helâllaşırken, artık gecenin ayazını bile duymuyor ve evime yürüyerek gitmek istiyordum Karla kaplanmış yolumun üzerinde yardımımı bekleyen bir başka insan daha bulabilir miydim acaba? Cüneyt SUAVi |
|