08-05-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Duası Kabul Olmayan Rabbine Küsmesin Çünkü; Dua Bir Sırrı Ubudiyettir
DUASI KABUL OLMAYAN RABBİNE KÜSMESİN ÇÜNKÜ; DUA BİR SIRRI UBUDİYETTİR
Cenabı hakkın imtihanı herkeste farklı farklıdır Eğer başımıza bela ve musibetler geliyorsa,bir şeyler hayatımızdan eksiliyorsa ve işler yolunda gitmiyorsa rabbimiz bizi dua ve niyazla huzurda görmek istiyor Bizim niyazımızı ve haykırışlarımızı duymak istiyor Kulun aczini ilan etmesi rabbimizin en sevdiği şeydir Üstat der ki, aciz fakır tefekkür ve şefkat bizim mesleğimizdir bunlarla insan veli olur ,a yakın olur
Ağlamayınca çocuk ne bilsin anne ve baba çocuk açtır,hastadır veya ihtiyacı var Nazik nazenin bebek hükmünde olan insan ağlayacak ki, ihtiyacı ona musahhar olsun, ağlarken lisani hal ve lisani kaal ile ağlamak gerekir Rabbim nasıl ki bizleri nebatat ve hayvanat denen iki rahmet musluğundan besleyip yaşatıyor Öylede iman, kuran, sünnet muslukları ile de beslemek istiyor ki, manen aç kalmayalım Açlığımızı gidip haram musluklarından ve sofralarından takviye etmeyelim Maneviyatı İmani ve Kur-ani musluklardan beslenmek gerekir ki,doyulsun Doymak ve tatmin olmak için istemenin en güzel yolu ise duadır Yalnız kul dua ile rabbinden isterken istediklerinin mahiyetini ve camiyetini iyi bilerek istemeli Hakikat ve hikmet düsturlarıyla istemeli Kul bazen rabbinden bir şeyler isterken nefis ve hevanın tahakkümü ile ister illa matlubu olsun diye ısrar eder Neticelerinde ona kötülük, bela, musibet getireceğini, hayatını yakacağını düşünmez Halbuki, onun istediği şeylerin ona faidesi veya zararı olacağını ancak bilir O ne kadar heva ve duyguların tahakümü ile istese de rabbimiz sonsuz hikmeti ve rahmetiyle belki istediğini vermez O kulun bütün dualarına icabet edip lebbeyk der Her duaya cevap verilir ama her dua kulun istediği tarzda kabul edilmez Çünkü ya kabulün şartları yerine gelmemiş ,ya gerekli niyazlar hakkıyla yapılmamış ,ya kabul için kulun hali ve kaali lisanı tesirli olmamış,ya duanı kabul vakti gelmemiş ya, kabul edilmiş ama geciktirilmiş ,ya istenilen şey iman ve din aykırı bir istektir,ya istenilen şeyler imana ve dine zarar verip kişiyi kulluktan edecektir,yada kabul edilmiş ama cennete neticeleri daha iyi olarak verilmek üzere tehir edilmiş olabilir Duanın neticeleri birebir vücuda gelmediği zaman sabır etmek gerekir Dua sadece maddi ve menfaatli şeyleri istemek için değildir En önemlisi tan sabır istemek için tazarru ne niyaz etmektir Çünkü insan dünyaya mühim neticelerle gönderilmiş,sırrı imtihan için ona kapı açılmış,imtihan gereği olarak masiyet ,musibet ve taat üzere sabır ve imtihana tabi tutulmuştur Bu noktada sabır etmesi istenmiştir İmtihan olan dünyada duayı sadece dünyalık için kullanmak hakkı değildir Verilen her şey imtihan içindir Lezzet ve zevk için değildir Verilenlere şüküretmekle mükellef olduğu için hakkı yoktur ki verilmeyenler için itiraz etsin Verilmeyenler için itiraza hakkı yoktur Çünkü burası mükafat yeri değildir Çekilen meşaket, zahmet, çile sıkıntı ve musibetin karşılığının verileceği yer cennettir İnsan dünyaya keyif sürmeye değil imtihan için geldi Kendisine peşin olarak verilen trilyonlarca nimetin ücretin ödemeye geldi Dünyada bile trilyonlarca nimetlere gark gedilen, insan olma nimetine gark edilen, mümin olma nimetine gark edilen insanın haddi değil ki tahakkümle verilmeyenleri de istemeye Ve verilmediği zamanda küsmeye Onun gasp edilen hakkı yok ki, isyan etsin Hangi hakkı gasp edilmiş ki, isyan ediyor Yokluktan hayata ve nura gark edilen insan ne hakla isyan edebilir Kulun yaptığı ibadet,şükür,hamd ,peşin aldığı nimetlerin ücretidir Onun hakkı yok rabbine isyan edip küsmeye Rabbinden alacağı olmayan insanın rabbine vereceği şükür ve kulluk borcu vardır İnsan oğlunun zalimliği ve nankörlüğü öyle büyüktür ki,kendisine verilen trilyonlarca hediyeleri çoğu zaman nefsin kör noktaları yüzünden görmez Bir adamın kendisine verdiği bir ev yada araba için gösterdiği minneti rabbi için göstermez O adama ömür boyu dua edip,hatırlar, tazim eder teşekkür eder ,hayırla yad eder,iyiliğini hatırladıkça önünde eğili Rabbine kulluğa gelince rabbinin verdiği trilyonlarca nimeti görmez O trilyonlarca nimetin ölçülemeyen değerini idrak edemez Kula itaat eder, rabbine isyan eder, şekva eder Rabbinin vermediklerini hatırlayınca ona buna şikayet eder Nefsimizi rabbimize şekva edelim Rabbimizi kullara değil Onlara teşekkür eder rabbine isyan eder Kul rabbine şekva ettikçe elindeki nimetler azalır Nimetleri eksilir Bu nimetlerin içerisinde her şey vardır Kul isyan edip şekva ile musibeti büyütürse rabbi de ondan nimetlerini çekmeye başlar Kulluk ibadet şükür vb gibi nimetlerden mahrum olmaya başlar Kaderi tenkit eden kedere düşer diyor hadis şerifte Kaderin kubbesine şekva taşları değil şükür çiçekleri atmak gerekir Biz verilenlerin şükrünü ödeyemezken niye hala verilmeyenleri istiyoruz Başımıza işler açıyoruz Niye cennette verilecek olan nimetlerin mükafatını şimdiden istiyoruz Orda ki nimetleri azaltıyoruz Cennetin meyvelerini dünyada koparıp bitiriyoruz Halbuki cennetin bir elması dünyanın binlerce bağlarına denk gelir
|
|
|