08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çok Mal Değil Hayırlı Olanı İste
Medine halkından Sâlebe, çok mala sahip olmak istiyordu Ama hakkında hayırlısı çok mal mıydı onu hiç düşünmüyordu Bu yüzden tam üç defa Efendimiz (sas)'e müracaat ederek zengin olması için dua etmesini istemiş, hatta sonuncu müracaatında da yemin ederek demişti ki: "Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, istediğim serveti verirse yoksullara da çokça yardımda bulunacak, onların da ihtiyaçlarını karşılayacağım! "
Bu kadar ısrardan sonra Efendimiz istediği duayı yapmış; "Sâlebe'yi istediğine kavuştur ya Rab!" diye niyazda bulunmuştu
Bundan sonra Sâlebe'nin sahip olduğu koyun sürüsü kısa zamanda öylesine çoğaldı ki, 'cami güvercini' denen Sâlebe, artık vakit namazlarını bırak, cumalara dahi gelemiyor, çölün derinliklerinde sürüsünün arkasında sürünüp gidiyordu Efendimiz, camiden çıkmayan Sâlebe'yi hiç göremez olunca:
- Yazık oldu Sâlebe'ye Keşke hakkında hayırlı olanı isteseydi! diye hayıflanıyordu İşte bu sıralarda zekât âyeti nazil oldu İmkân sahibi zenginlere görevliler gönderildi Zekâtlarını toplayıp hazineye getirecekler, oradan da ihtiyaç sahibi fakirlere dağıtacaklardı Sâlebe'ye giden görevliler de durumu anlattılar
- Gelen ayetler, zenginlerin zekât vermelerini emrediyor Sen de zengin olduğundan zekât vermen gerekiyor, bunun için geldik, dediler Buna beklenmedik tepki gösteren Sâlebe:
- "Bu çölde malın peşinde koşup kazanan benim, hiç ilginiz olmadığı halde hisse isteyen sizsiniz Bu sizin istediğiniz şey haraçtan başka bir şey değildir! " diyerek zekât memurlarını azarlayıp eli boş çevirdi Sâlebe'nin bu tutumunu duyan Resulullah (sas) Hazretleri:
- Yazık oldu Sâlebe'ye, keşke mutlaka zengin olmayı değil de hakkında hayırlı olanı isteseydi, diyerek üzüntülerini bir daha izhâr etti Bu olay üzerine Tevbe Sûresi'ndeki münafıkları anlatan âyetler nazil oldu:
- Münafıklardan bazıları da, mal mülk verip zengin ettiği takdirde yoksula yardım edeceklerine Allah'a söz verirler de, istedikleri mala kavuştuklarında cimrilik edip yoksulun hakkını vermezler! (76 ayet)
Ayet-i kerime, verdiği sözünde durmayan Sâlebe'nin münafıklar sınıfına kaydığını işaretliyordu Bunu anlayan akrabaları, gidip ona derhal malının zekâtını vermesini, yoksa münafıklardan biri olarak damgalanacağını hatırlattılar Yakınlarının zorlaması üzerine zekâtını alıp Resulullah'a gelen Sâlebe, yoksulun hakkını getirdiğini söyledi ise de Resulullah (sas) Hazretleri,: "Bu sizin yaptığınız, haraççılıktan başka bir şey değildir!" diyen Sâlebe'ye üzüntülü bir eda ile,:
"- Senin yardımını alamam artık Sâlebe Allah Celle ve Âlâ men etti! karşılığını verdi Resulullah (sas)'ın vefatından sonra Hazreti Ebû Bekir'e müracaat eden Sâlebe, sırasıyla Hazreti Ömer ve Osman'a da müracaat ettiyse de hepsi de,:
'- Resulullah'ın kabul etmediğini bize mi kabul ettirmek istiyorsun?' şeklinde karşılık verdiler Hazreti Osman (ra) zamanında hasta yatağında son anlarını yaşadığı sıralarda kulaklarında Resulullah'ın ilk ikazları yankılanıyordu:
- Sâlebe! Çok malın sorumluluğu vardır Yerine getirmezsen hakkında hayırlı olmaz Mutlaka zengin olmayı değil, hakkında hayırlı olanı iste! Ama artık vakit çok geçmişti Sâlebe, zamanında mükellefiyetini yerine getirmeyen zenginlere ibret örneği veriyordu bu tutumuyla
|
|
|