08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Resulullah Aşkı...
RESULULLAH AŞKI 
Alıntı
--------------------------------------------------------------------------------
Medine’de bir şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışan ALLAH dostu ve peygamber aşığı bir kardeşimiz işin son günü sabah mesaisinde kendisine verilen teknik görevi tamamlayıp ayrılmak üzere iken Resulullah’ın Ravzasında elektrik çarpması sonucu vefat etti ve Cennetul Bakiye defnedildi
Tabii ailesi mecburi istikamet Türkiye’ye döndü O zaman 7 yaşında olan oğlu bugün ortaokul öğrencisi Kompozisyon dersi ödevi olarak bir makale yazmış ve birincilik almış İşte o peygamber aşkını en derinden yaşayan bir yüreğin yansımaları
( Bu yazıyı; sessiz bir ortamda, sesli okumanızı tavsiye ederim )
BİR SENİ GÜNEŞİM, BİR BABAMI, BİR DE TERLİKLERİMİ BIRAKMIŞTIM GELDİĞİM YERDE
Bir ilkbahar gününde güller gibi kokan Medine’de dünyaya gözlerimi açmıştım Doğduğum hastane senin Ravzanın hemen yanıbaşında olduğu için, duyduğum ilk koku senin bahçenin gül kokuları olmuş
Babam gelipte daha kulağıma ezan okumadan, kulaklarım senin mescidinin ezan sesleriyle şereflenmiş 40 günlük olduğumda ilk ziyaretimi de senin Hane-i Saadetine yapmışım İlk adımlarımı senin Ravzandaki mermerlerinde atmış, ve Rabbimle ilk buluşmamı, ilk secdemi senin mescidinde yapmişim Hemen hemen yaptığım her ilkte sen varsın Daha konuşmasını öğrenmeden seni sevmeyi öğrendim ben Belki seni çok tanımazdım ama sanki bana çok çok yakınmışsın gibi severdim seni Senin evini her ziyarete gelişimizde seni görmesek bile senin varlığını hisseder, evinden her ayrılışımızda hüzünlenirdik
Çocuklar evde sıkılınca babaları parka,eğlence yerlerine götürsün isterler Biz Medinede yaşadığımız sürece hiç babamızdan parka götürmesini istemedik Bizim canımız sıkılmazmıydı acaba hiç? Sanırım Medinedeki hiçbir çocuğun canı sıkılmazdı çünkü orada hiçbir yerde olmayan gül bahçesi ve bahçenin biricik efendisi vardı Bizim vaktimizin çoğu o bahçede geçerdi Senin bahçenin mermerlerine ayakkabı ile basamazdık Yalınayak dolaşırdık mermerlerin üstünde Kımbilir, korkardık belkide bahçenin güllerine basıvermekten Yazın mermerler ayaklarımı yakardı Olsun bu da bizim hoşumuza giderdi Babama sormuştum bir seferinde
-Babacığım neden Medine bu kadar sıcak diye
Babam da:
- evladım Medinede iki tane güneş var da ondan, derdi
- Nasıl olur babacığım, güneş bir tane değil mi? derdim
Babam gülerek;
- Bak yavrum doğru, bütün dünyayı ısıtan bir güneş var ama bir de alemleri ısıtan ve aydınlatan güneş var O güneş de Medine’de olunca sıcaklık iki kat oluyor
Babamın bu cevabı hoşuma giderdi ve ısınırdım Gerçektende ayaklarımızı mermerler ısıtıyordu ama senin güneşinde, sıcaklığında içimizi ısıtıyordu Medineden ayrıldığımızdan beri belki ayaklarımız ısınıyor ama içimiz bir türlü ısınamıyor
Çünkü güneşimizin en büyüğünü orada bırakmıştık Ben güneşimi
kaybetmiştim Onun evine, bahçesine gidemiyordum artık Gerçi ışığı ta buralarda bizi aydınlatıyordu ama içimi ısıtması için onun Ravzasında yalınayak koşmam lazımdı
Evet, bahçende yürürken ezanlar okunurdu Öyle güzel okurki Medine müezzini ezanı, sanki Bilali Habeşi okuyor sanırsınız Namaz kılmak için Mescide koştururduk, bilir bilmez Babamın yanında namaz kılardık Büyük sütünların altından gelen soğuk havadan saçlarımızı savurturduk Zemzem bardaklarından güller yapardık Namaz kılarken yanımıza usulca bir kedi sokulurdu Babam ‘incitmeyin sakın, onlar Ebu Hüreyrenin kedileri’ derdi, biz de inanırdık Senin Mescidine kediler de girebilirdi Sen çok iyi bir ev sahibiydin çünkü
Çarşamba günleri hep Uhud’a giderdik Senin çok sevdiğin amcanı ziyaret etmeye, o bizim de amcamızdı Kardeşlerimle Ayneyn tepesine çıkar oradan Uhud’da yatan 70 şehide selam verirdik Uhud dağına her baktığımızda sanki orada seni görür gibi olurduk
Uhudda senin Ravzanın kokusu gibi gül kokardı Orasıda ayrı bir gül bahçesi idi sanki
İşte benim yedi senem ki en değerli en güzel yıllarım senin köyünde, senin gül bahçende, senin savaştığın yerlerde sanki yanımda sen varmışsın gibi seninle dopdolu geçti Seni görmesem de seninle yaşamaya o kadar alışmıştım ki senin yanından ayrılırken sanki bir yanım, bir canım,bir parçam orada kalmıştı Buraları bana gurbet oluverdi
Elimde olsa hemen yanına koşar gelirim ama hep büyüyünce gidersin diyorlar Ben sırf senin yanına gelebilmek için büyümek istiyorum Senin yanına geldiğim zaman büyümüş bile olsam bahçendeki mermerlerde yalınayak dolaşacağım Taki güneşin içimi ısıtana kadar Senin hasretinden içim üşüyor Belki hasretin herkesi yakar, beni de üşütüyor işte Çünkü benim ruhum doğduğumdan beri senin sevginle ısınmaya alışkın
Senin sıcaklığına o kadar muhtacım ki Ne olur ben sana gelemesem bile sen beni hiç bırakma Işığınla gecelerimize nur ol Sıcaklığınla bütün zerrelerimizi ısıtıver Hani sana Medineyken komşuydukya, evlerimiz birbirine çok yakındı Senin varlığın bize güven verirdi hep Yine öyle ol, arasıra da olsa evimizi şereflendiriver
Hem benim adım Nebi, aynen seninki gibi Bu ismi bana seni çok seven bir dostun koymuş Diğer adım da Muhammed, yine senin gibi Bu ismi de canım babacığım koymuş Buraya gelirken senin köyünde bıraktığımız babacığım
Sana benzeyen bir yanım daha var Ben de senin gibi babasız büyüyorum Ben çok şanslıyım, sen bize asla yetimliğimizi hissettirmedin Medineden ayrıldığımızdan beri sanki sen hep yanıbaşımızdaymışsın gibi hissediyorum Geceleri korkmadan güvenle uyuyorum hep Seni tanıdığım ve seni sevdiğim için Rabbime binlerce kez teşekkür ederim
Babam senin köyünde kalmıştı Biz babamın cenazesini gömerken abimin terlikleri babamın kabrine düştü ve orada kaldı Ben o terlikleri çok kıskandım Çünkü abimin terlikleri hep babamla kalacaktı Babamı son ziyaret edişimizde bende kimse görmeden terliğimi babamın kabri üstüne gömüverdim İşte şimdi benim terliğim de hep babamla kalacaktı
Evet demiştim ya bir güneşimi, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geride Babam ve terliklerim hep o oradaydı, gelemezlerdi Ama güneşim hep yanımızdaydı Yetimlerin efendisi, yetimlerini hiç ışıksız bırakır mı? Dünyanın bir ucuna gitmiş olsaydık bizi bırakmayacağını biliyordum
Gözümüz gönlümüz seninle aydınlanır efendim
Ruhumuz, içimiz sıcaklığınla ısınır
Birgün sana gelişim geç bile olsa,
Bana gül bahçesinin mermerlerinde yalın ayak koşmak nasip et
Ta ki aşkınla, sevginle bütün bedenim yanıp kavrulsun
Terliklerimi bıraktığım o güzel mabed son durağım olsun
(Nebi Doğanay)
|
|
|