Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlari, peyganberin, savson

Peyganberin (Sav)Son Anlari

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peyganberin (Sav)Son Anlari



HZ PEYGAMBER (sav) son hastalığındadır Son günlerindedir İnsanlar kapısının önünden hiç ayrılmıyorlar



O’nu özlüyorlar O, yorgun ve hasta olmasına rağmen ateşinin azaldığı bir an ayağa kalktı, mescidin kapısına doğru yürüdü, orada duraksadı ve sonra mescittekilerin duyacağı bir ses tonu ile seslendi: “Odama açılan bütün kapıları kapatın Yalnız Ebu Bekir’inki (ra) kalsın Onun kapısını kapatmayın



Denir ki Hz Ebu Bekir (ra) bir gün Peygamberimizin (sav) yanına geldi, sessizce oturdu Bir şey soracak ama çekindiği belli Efendimiz (sav) dostunun yüzüne baktı Onun halinden iyi anlıyordu Dost dostu iyi tanır ya Sanki ona, hadi Ebu Bekir diyeceğini de, der gibiydi Hz Ebu Bekir fısıldadı “Efendimiz (sav) her an ve her yerde gözümün önündesiniz Tenhada, yıkanırken, temizlenme yerinde bile mübarek simanız gözümün önünde Bu manevi halden utanıyorum” Sevgide “fani olmak sonsuza varmak” buydu Bütün kapıları kapatıp, sadece dosta giden kapıyı açık bırakmak Kimse yokken sevgili ile beraber olmak Halkın içindeyken bile, sûreten orada olmak ama ruhen ötede olmak Aslında bu hal, yaratılıştan önceki hale dönüşü simgeler Varlık yokken, Allah vardı Varlık âlemine geldikten sonra biz, yine O’nun varlığında varlığı bulabiliyoruz O’nun dışındaki her varlık “ideler âlemindeki gölgelere” benzemiyor mu? Dünya âlemi bir anlamda aynaya yansıyan görüntü değil mi? Aynadakinin gerçeği öte âlemde değil mi?



Varlık âlemindeki en büyük hakikat yüce Allah ile halvet bulmaktır O’nunla yalnızlıkta buluşmak ve bu buluşma ile yalnızlığı aşmaktır Bu ise hayli zordur

Müminlerin yüz binlerinin birinde ancak bu hal bulunabilir Bu halin sürekliliği kişiye meleklere yakınlaştıracak bir ruh halini kazandırır



İşte “Hz Mevlana” ile “Şems-i Tebrizi” arasında görülen vuslat ve sohbet de böylesi bir aşktır Yüce Allah’a (CC) duyulan aşk, hasret, iştiyak ve kavuşma arzusunu, çok sevdiği bir dostun sohbetinde tatmin etmek, aşmak ve doyuma ulaştırmak Hz Peygamber (sav) halvet yalnızlaşma arzusunu Rabbiyle, Hz Ebu Bekir (ra) halvet arzusunu peygamberiyle, Mevlana halvet arzusunu Şems’iyle yakalıyordu Bu tenhalaşmayı, onun sohbetinde tadıyordu Tasavvufta anlatılan mürşit ve talebe sohbetinin şifresi de aynıdır Allah’ı hatırlatacak olan dostun sohbetinde yüce Allah’ı bulmak



Mevlana der ki: “Bir gün bende yüce Allah’ın nurunu insanlarda göreyim diye bir arzu uyandı, sanki denizi damlada, güneşi ise zerrede görmek istiyordum” Mevlana’nın deniz ve güneş dediği yüce Allah (CC) idi, damla ve zerre dediği ise sohbet dostu Şems idi Güneş olmasaydı zerre ile yetinmek bilinmezdi, deniz olmasaydı damlayla yetinmek bilinmeyecekti Belki zerrenin ve damlanın adı bile olmayacaktı



Bu neye benzer bilir misiniz? Diyelim ki hayatınızın gençlik yıllarında birine âşık oldunuz Mesela erkeksiniz ve bir kızı sevdiniz Ama ona halinizi anlatamıyorsunuz Sevginizi ilan edemediğiniz için de iç âleminizi paylaşacağınız bir yakın dost edinirsiniz En sevdiğiniz, güvendiğiniz dostunuza duygularınızı anlatırsınız O da sevdiğinizin hallerinden, bakışından, sözlerinden yorumlar çıkarır size: “Ama o da seni seviyor, onun da sende gönlü var” gibi sözlerle sizin aşk yaranızı sarar Siz o dostu saatlerce dinleseniz bile doyamazsınız İşte yüce Allah’a (CC) âşık olan âşıkların hali buna benzer İşte Hz Mevlana ile Şems arasında günlerce devam eden sohbetin sırrı budur Bütün bir ömür devam edebilirdi kesilmeseydi Yüce Allah’ın (CC) aşkında, en sevdiği dostuyla bu aşkı yorumlamak, bu aşkı anlatmak Tenhada Allah (CC) ile beraber olmak anlaşılmadan, Hz Ebu Bekir’in (ra) Hz Ömer’in (ra), Hz Ali’nin (ra) Peygamberimize (sav) duydukları aşkı anlamak mümkün değildi Buna eskiler “muhabbet” veya “marifet” demişler Hz Ömer şehit olduğunda, Abdullah b Mes’ud (ra) der ki “İlmin onda dokuzu gitti”, sahabe der ki, “Ama içimizde daha çok âlim var Neden öyle diyorsun?” Cevaben der ki: “Ben marifet ilminden bahsediyorum Dünya ilminden değil



Peki, neden “Tenhada Allah’la (CC) olmak” dedik Şundan dolayı: Tenhada Allah’la (CC) olmak şuuru olmayınca kıldığımız namaz bizi temizleyemez

Tuttuğumuz oruç kabul göremez Ticaretimizde ahlak hâkim olamaz Aldatmaktan vazgeçemeyiz İş ortağımıza tuzak kurmaktan geri duramayız İmanın ve ibadetin zevkini tadamayız Aldatan, yalan söyleyen, küçük gören, başkasını cehenneme yakın gören ruh halinden kopamayız Kısacası ‘ol’amayız Olduramayız Müslüman olsak bile kâmil iman sahibi olamayız Bu hali anlayamazsak, Hz Mevlana ile Şems arasındaki manevi “sohbet aşkını” anlayamayız


“Anlayamadığımız bu hali anlatmak için dikenli tarlalarda dolaşmaya devam ederiz



Vuslata ereceksen, tenhada, kimse yokken Allah’la olacaksan deneyeceğin binlerce yol vardır İstersen iyilik et, istersen namaz kıl, istersen bir dostla sohbet et, istersen Allah’ı (CC) zikret, istersen fikr et, istersen Hz Mevlana’nın dediğini yap: “Mezarlığa git! Orada bir müddet sessizce otur! Orada susmuş söyleyenleri dinle



Yüce Allah’ı (CC) tenhada anmanın yolu o kadar çok ki! Tıpkı Hz Peygamberin (sav) dediği gibi “Odama açılan bütün kapıları kapatın Yalnız Ebu Bekir’inki (ra) kalsın Onun kapısını kapatmayın

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.