Kuran'daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günlerin (Mearic 4.Ayet) Sırrı Ve Yeni Mucizeler-3 |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kuran'daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günlerin (Mearic 4.Ayet) Sırrı Ve Yeni Mucizeler-32- Arşının Su Üzerinde Olması ve Evrenin Saydamlaşması Hûd Suresi 7ayet '' O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır'' Bu ayette ''Arşı su üzerinde iken''seklinde dikkat çekici ve ilginç bir söz varBurada sözü geçen ''su'' nedir? Yukarıda anlattıklarımızın ışığında 300,000 yıllık süreç içinde su molekülü henüz oluşmamıştır ve de o kadar yüksek sıcaklıkta bildiğimiz sıvı şekliyle su var olamaz denilebilirİşte tam bu anda yukarıda da bahsettiğim bilimsel bulgulardan olan ''evrenin saydamlaşması'' olayı ile ayette bahsi geçen ''su'' arasında ister istemez bir çağrışım meydana geliyorDaha sonra yaptığım araştırmalar sonucunda ise ayetin Arapçasında ''su'' anlamına gelen ''ma'' kelimesİnin değil ''su renginde'' anlamına gelen ''mai' kelimesi kullanıldığını belirledimAyette geçen ''Arşı su üzerinde iken'' sözü evrenin 300,000 yıllık dönem sonunda saydamlaştığı yani ışığı geçirgen bir hale geldiği gerçeğine mi işaret ediyor?Arş kelimesiyle evrenden daha yüksek bir mertebe kastediliyor ve o zamanki saydamlaşan evrene yukarıdan bakan kişi onu suya bakan kişinin gördüğü saydamlıkta görecektir Bugüne kadar bu ayetteki ''ma-i''kelimesi doğrudan su olarak anlaşılmış,gerçek anlamı olan ''ma-i'' yani ''su renginde olan'' veya ''su gibi olan'' yani ''saydam'' anlamı (henüz son yıllarda ortaya çıkarılan bilimsel gelişmeler bilinemediği için haklı olarak) göz ardı edildiği ve meallerde de bu şekilde yazıldığı için inananlar için bile anlaşılması ve kabul edilmesi zor bir durum ortaya çıkarmıştırHenüz evrenin saydamlaşması olayı bilinemediğinden,mai sözcüğüne saydamlaşmayla ilgili bir anlam verilip meal ve tefsirlerde böyle bir durumdan bahsedilmesi tabiî ki imkansızdır Açıkladığım bu durum ,inançsızlar için ise Kurana ve onun kaynağı olan Allah'a olan inanca karşı bir koz olarak değerlendirilmiştir Ama ayetin başındaki '' O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için'' sözü sanki bu duruma işaret ediyormuş gibi duruyor Ayrıca hem Kuran'da 6 günde yaratmayla eşzamanlı ve bağlantılı olarak saydamlaşmaya işaret edilmesi hem de bilimsel kaynaklarda evrendeki maddenin yani atomların oluşumuyla bağlantılı olarak saydamlaşmadan sözedilmesi, mucizeyi açıkça ortaya koymaktadır Bu konuda üzerinde durulması gereken başka bir ayet daha vardır Enbiyâ Suresi 30ayet : '' İnkar edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı? Bu ayetteki su kelimesi de aslında ma-i şeklin de geçiyor''Su renginde'' ''su gibi olan'' anlamı katıyor ve saydamlaşan evren kastediliyor olabilirAyetin başında göklerle yer bitişik iken ayrıldığı sözü ile Büyük Patlamanın (Bing Bang) kastedildiği zaten bilinen bir Kuran mucizesidirBurada Büyük Patlamadan bahsedilmesinin hemen ardından her canlının sudan yaratıldığı belirtilmesi patlamadan sonra saydamlaşan evrenin kastedildiği anlamına gelirFakat ''her canlı şeyi sudan yarattık'' sözü bugüne kadar yanlış değerlendirilmiştirHer canlı şeyin bildiğimiz anlamıyla sudan yaratıldığı anlamı çıkarılmıştır''Sadece sudan canlılık ortaya çıkamaz'' diye bazı kesimlerden itirazlar da gelmiştirAslında bu ayette saydam şekilde görülen evrenin içerdiği maddelere dikkatinizi çekmek gerekirO dönemde evrende yaklaşık olarak yüzde 75 Hidrojen ve yüzde 25 Helyum atomu bulunmaktadırCanlılığın oluşması için gerekli olan iki temel unsur olan su ve karbon,bu karışımın içerisinde zaten bulunmaktadırŞöyle ki ;üç helyum çekirdeği birleşerek karbon atomunu,dört helyum çekirdeği ise birleşip oksijen atomunu oluşturur(Tabi bunların oluşumunu sağlayacak kimyasal tepkimeler daha sonra yıldızların verdiği yüksek ısıyla meydana gelebilecektir) Bu durumda su renginde saydam olan evrenin içerdiği maddelerin içinde hidrojen ve oksijenden dolayı su molekülünün (H20) temel parçalarının ve de karbonun bulunduğunu görüyoruzCanlıların yapısında yaklaşık yüzde 18 oranında karbon,yüzde 80 oranında da su bulunduğu bugün bilinen bir gerçektirEvrenin oluşmaya başlamasında yani büyük patlamadan 300,000 yıl sonra oluşan ve saydamlaşan evrenin içerdiği maddelerin canlılığın temel yapı taşlarını içerdiğini ve ayetin buna dikkat çektiğini anlayabiliriz 3-Büyük Patlamadan Sonraki Homojenlik Evrenimizin oluşumunu açıklayan Büyük Patlama (Big Bang) teorisinin en önemli kanıtı olan ve büyük patlamadan bugüne kadar geldiği savunulan ''kozmik fon radyasyonu'' denen bir olay keşfedilmiştiBu keşiften bahseden bir kaynakta şöyle bir yorum vardır '' Fakat bu keşif ortaya çözülmesi gereken bir de bilmece çıkardı Fon radyasyonu, büyük patlamadan 300000 yil sonra gazın son derece homojen olduğunu göstermektedir Gazın içinde büyük topaklar ve delikler olsaydı, bunlar radyasyonun gökyüzündeki dağılımında sıcak ve soğuk bölgeler olarak gözükecekti Öte yandan bugün çok topaklıdır Kümeler, ince uzun gruplar halinde toplanan galaksiler ve bunların aralarında boşluklar vardı Bu büyük yapıların orijinal gazin içindeki topaklardan çıkmış olması gerekmektedir Tıpkı sütün topaklanarak peynire dönüşmesi gibi'' ( Kaynak:Büyük Patlama - Vikipedi ) Yukarıdaki paragrafda, daha sonra oluşacak olan galaksilerin ön şekilleri olan topaklanmaların sıcak gazın için de var olmaları gerektiğine fakat 300,000 bin yıllık süreç içinde son derece homojen bir yapıda olduğu ve de bunun sebebinin anlaşılamadığına dikkat çekiliyorSanki sonradan belirli bir müdahele olmuş gibidirBurada Kur'an daki şu ayet akla geliyor Yûnus Suresi 3ayet ''Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'dır'' 4-Dinlenme Dönemi Üzerine Farklı Bir Bakış Yukarıdaki alıntı yaptığım kaynaklarda bahsettiğim 300,000 yıllık dönem evrendeki değişimler için bir ''dinlenme dönemi'' olarak nitelendiriliyor ''300000 yıl boyunca dinlenme dönemi (sıcaklık 3000 derecenin altına düşer) Elektromanyetik kuvvetler devreye girer, elektronlar çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilir ilk Hidrojen ve Helyum Atomları oluşur'' '' Bu ilk dakikalardan sonra evren artık bayağı soğumuştur Bunun sonucu çekirdeksel kuvvetlerin etkinliği bitiyor Evrenin o sıradaki bileşimi %75 Hidrojen, %25 Helyum çekirdeğinden oluşuyor Sonraki 300000 yıl boyunca hiçbir değişim meydana gelmiyor'' Yani bu 300,000 yıllık süreç içinde evren soğumaya bırakılmış ve bu sürecin son bölümünde yeterince soğuyunca da elektromanyetik kuvvetler devreye girerek kendiliğinden elektronlar çekirdeklerin etrafına dizilip atomları oluşturmuşturŞimdi bu konudaki ''dinlenme dönemi''ve elektronların kendiliğinden çekirdeğin etrafına dizilmeleri gibi nitelendirmeler şu ayeti anımsatıyor:Kâf Suresi 38ayet: Andolsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık ''Bize hiçbir yorgunluk çökmedi'' Yorumu tamamen size kalmışTabii ki bu ayette Yüce Allah'ın bahsi geçen yaratma fiilini gerçekleştirirken ''yorulma'' gibi zayıflıklardan münezzeh olduğu kastedilmiştirFakat bu konudaki bilimsel kaynakların ifadesi ile Kuran'ın ifade şekli bu denli uyum içinde olduğu için, konuya daha önce hiç düşünülmeyen farklı bir boyuttan da bakılabileceği kanaatindeyim 5- Tam Dört Günde Gıdaların Takdiri İle İlgili Farklı Bir Tahmin Kuran’da sembolik olarak sözedilen bir günün ellibin yıla eşit olduğuna ilişkin olarak ilginç bulabileceğiniz bir tahminimden sözetmek istiyorum; Bir alıntı: ‘’UZAYDA ŞEKER (Kaynak: Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü) Bilim adamları yıldızlar arası bir moleküler bulutta sofra şekerinin moleküler kuzeni olan glikolaldehit’ i keşfettiler Karbon, oksijen ve azottan oluşmuş, sekiz atomlu bir molekül olan glikolaldehit diğer moleküllerle birleşerek riboz ve glikoz gibi daha karmaşık şekerleri oluşturabilir Riboz, RNA ve DNA gibi nükleik asitlein temel yapıtaşıdır, glikoz ise en basit şeker monomerlerinden biridir Glikolaldehit, metil format ve asetik asitle aynı atomları içerir fakat değişik dizilişte Metil format ve asetik asit de daha önce yıldızlar arası toz bulutlarında bulunmuşlardı Bilim adamlarına göre glikolaldehit basitçe sofra şekerinin moleküler kuzenidir Şeker molekülü, galaksimizin merkezine yakın, bizden 26 000 ışık yılı uzakta (bir ışık yılı ışığın bir yılda katettiği yoldur ve yaklaşık olarak 36 trilyon kilometreye eşittir) çok büyük boyutlardaki gaz ve toz bulutunda tespit edildi Bu toz bulutları- ki çoğu zaman birkaç ışık yılı büyüklüğündedirler- yeni yıldızların oluşumu için temel madde kaynaklarıdır Fakat Dünya’ ya kıyasla çok daha seyrek olan bu bulutlar, milyonlarca yıl süren karmaşık kimyasal reaksiyonların meydana geldiği bölgelerdir Bu tür bulutlarda şimidye kadar 120’ ye yakın farklı molekül keşfedildi Bu moleküllerin çoğunluğu küçük sayıda atom içerirler’’ ‘’Basit bir şeker (veya monosakkarit) olan glukoz (veya glikoz veya glükoz) yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar Glukoz fotosentezin ana ürünlerinden biridir ve hücresel solunum onunla başlar’’( Kaynak:Glikoz - Vikipedi ) Yukarıda ki alıntıda yıldızlararası molekül bulutlarında canlılar için en temel gıda olan şeker türevlerinden biri olan Glikolaldehit bulunduğunun keşfinden ve şimdiye kadar 120’ye yakın molekülün bu bulutlarda varolduğunun bilindiğinden söz ediliyorBu moleküller canlıların temel yapı taşlarını oluşturan ya da gıda maddelerinin temelini oluşturan moleküllerdir Başka bir alıntı ise şöyle: ‘’Dev hidrojen gazı bulutları Dünya çevresine gelirse, kitlesel yokoluşlara ve 200 milyon yıl sürebilecek kartopu buzlanmalarına yol açabilecek Dünya için bir başka tehlike de, Samanyolunun sarmal kollarında kümelenmiş yoğun hidrojen gazı bulutlarıdır Colorado Üniversitesinden Alex Pavlov ve meslektaşları dev moleküler bulut adıyla bilinen bu tür bir bulutla karşılaşmanın kitlesel yok oluşlara yol açabileceğine, bu durumda kartopu buzlanmanın bile söz konusu olabileceğine inanıyorlar Atmosferik bir iklim modelinden yola çıkan Pavlov ve arkadaşları en yoğun bulutların Dünya atmosferini tozla doldurabilecek güçte olduğunu, güneş ışığını engelleyerek gezegeni bir buzul çağına sürükleyebileceğini ortaya koydular Atmosfer genelde güneş rüzgarlarının yarattığı baskıyla kozmik tozlardan korunur Ancak Pavlov yoğunluğu yüksek bir bulutun bu rüzgarın etkisini yok edebileceğine ve gezegenimizin böylesi bir bulutun içinden geçmesi için gerekli olan 200,000 yıllık süre boyunca iklimin hızla soğuyacağına inanıyor(Kaynak: uzaydan gelecek önemli 5 tehlike hakkında ansiklopedik bilgi bibilgicom ) (Yabancı Kaynak:http://listspaleopsychorg/pipermaiil/005104html ) ‘’Gelişmiş Uzay Bilimleri Merkezinden John Lindsay aydan alınan toprak örneklerinin Dünyanın moleküler bulutlar arasından geçtiği görüşünü desteklediğine inanıyor’’(Kaynak:tumgazeteler ) ‘’ İlk başlarda dünyanın hidrojen, su buharı, amonyak, metan ve hidrojen sülfitten oluştuğu düşünülüyor Laboratuvarda böyle bir gaz karışımına dışardan enerji verildiğinde bir süre sonra kahverengi bir bulamaç elde ediliyor’’ (Kaynak:EVREN EVRİM İNSAN - 3 ) Yukarıdaki alıntıda ise Pavlov adlı gökbilimcinin dünyamızın geçirdiği buzul çağlarını araştırırken, bu soğumaların, dünyanın Samanyolu galaksimizin sarmal kollarının arasında bulunan yukarıdaki alıntıda da bahsettiğim dev molekül bulutunun içinden geçmesi bu geçiş sırasında atmosferin tozla dolup güneş ışığını geçirememesinden kaynaklandığından bahsediliyor ‘Yukarıdaki paragrafta da belirtildiği gibi dünyada ilk başlarda hidrojen,su buharı,amonyak,metan ve hidrojen sülfit molekülleri varSadece bunlardan canlılığın çeşitlenmesi ve gıda maddelerinin oluşabilmesi mümkün görünmüyor Sonuç olarak dünyamız bu bahsi geçen dev molekül bulutunun içinden geçmiştir ve bugün dünyamızdaki gıda maddelerini oluşturan moleküllerin çok büyük bir bölümünü bu buluttan almıştırDünya kendi çevresinde dönerek bu gıda denizi diyebileceğimiz bulutun içinden geçtiği için de her tarafına eşit olarak dağılmıştırAyrıca bu moleküller donduğu için bir çeşit dondurulmuş gıda özelliğini aldığını da söyleyebiliriz Burada asıl dikkatinizi çekmek istediğim konu bu dev molekül bulutundan geçişin’’ 200,000 yıl’ sürmesidir Fussilet suresi 10ayet:’’ O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi Orada bereketler yarattı ve orada tam ‘dört günde’ isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti’’ Tahmin edeceğiniz üzere 4 gün x 50,000 yıl=200,000 yıl Ne büyük ‘tesadüf’ değil mi’? Ama mucize tesadüfler bununla da bitmiyorBir de şu bilgiye dikkatinizi çekmek istiyorum; “Dünya genellikle kozmik ışınlardan manyetik alanı sayesinde korunuyor Ancak manyetik alanın çok daha güçsüz olduğu tersinme dönemiyle bulutun geçtiği dönemin çakışması durumunda kozmik ışınlar içeriye akabilir Pavlov manyetik alanda her 200,000 yılda bir tersinme olduğuna ve bulutla çarpışması sonucunda yaşanan etkinin bir milyon yıl kadar sürdüğüne dikkat çekiyor ve bu mantıktan yola çıkarak çoğu çarpışmaların en az bir tersinme dönemine denk düştüğü sonucuna varıyor’’ Yukarıdaki alıntıda dünyanın moleküler bulutun içinden geçmesi için gerekli olan 200,000 yıllık sürenin yanı sıra, yerkürenin manyetik kutuplarında her 200,000 yılda bir tersinme (kuzey manyetik kutbuyla güney manyetik kutbunun yer değiştirmesi) olduğundan söz ediliyorKozmik ışınların,ancak, manyetik alanın daha güçsüz olduğu tersinme dönemiyle molekül bulutundan geçilen dönemin çakışması durumunda içeriye yani yerküreye akabileceği üzerinde duruluyorTabi burada kozmik ışınlardan bahsediliyor fakat kozmik moleküllerin de (bunlar gıdaların hammaddesini oluşturan moleküllerdir) yerküreye akışı için manyetik kalkan görevi gören manyetik alanın zayıflamış olması gerekirİşte bu yüzden yerkürenin molekül bulutuna girişiyle,dünyanın manyetik alanındaki tersinmenin aynı ana denk gelip çakışması gerekiyorYüce Allah’ın Kur’an da neden (Fussilet Suresi 10ayet)’’ tam dört günde’’ diyerek zamanlamayı vurgulamış olabileceğini tahmin ettiniz değil mi? |
|