Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ekmeksiz, kalırsanız, kur’Ân’sız, ne’ylersiniz, pasta, yersiniz

Ekmeksiz Kalırsanız Pasta Yersiniz, Ya Kur’An’Sız Kalırsanız Ne’Ylersiniz

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekmeksiz Kalırsanız Pasta Yersiniz, Ya Kur’An’Sız Kalırsanız Ne’Ylersiniz



Ekmeksiz kalırsanız pasta yersiniz, ya Kur’an’sız kalırsanız ne’ylersiniz




Arap dilinde, gelen konuğun önüne çıkarılan mükellef sofraya “nüzul” denilir İşe bakın ki, Kur’an’ın “inişine” de “nüzul” denir


Çünkü Kur’an, insanlığa indirilmiş bir ALLAH sofrasıdır Yüceler yücesi Yaratıcı, insanlığa “tenezzül” buyurmuş, insanı muhatap almış, insana hitap etmiş ve insanla özge bir ‘diyaloğa’ girmiştir


O bir gök sofrasıdır ki, insanı, ağzını dayadığı yalancı memeleri bırakarak gürül gürül çağlayan rahmet kaynağı vahye davet eder Kur’an’ın insana verdiği gıda, akleden kalbin gıdasıdır: insanın karnını doyurmak ona saatlerle sınırlı bir ikramdır, sırtını giydirmek yıllarla sınırlı bir ikramdır, servet ve bilgi vermek ömürle sınırlı bir ikramdır

Fakat, ALLAH’ın yeryüzündeki konuğu olan insana “indirilmiş” Kur’an sofrası, ebedidir, bitimsiz bir ikramdır


Beden gıdasız kalırsa, kapasite kaybına uğrar, sonunda yetersiz beslenmeden gider Fakat insan, sınırlı bedenini beslediği halde sınırsız ruhunu, yüreğini ve bilincini beslemezse; iman yetmezliğinden gider: İnsanın manevi ölümü, gerçek ölümüdür; o artık bir dik sürüngendir: Ömrünü yatakhane, yemekhane, abdesthane ve işhane arasında geçirmeye mahkûm bir hortumdur


ALLAH’ın insana “tenezzülü” olan vahiy, aslında insana inen bir “anlam”dır İnsan-ALLAH ilişkisi, aslında insan-anlam ilişkisidir Yani ki, ALLAH demek anlam demektir;

ALLAH’ı olmayanın “anlamı” olur mu?

Anlamı olmayan bir hayatın kendi başına değerinin, bir amipin, bir solucanın, bir atsineğinin ‘yaşam’ değerinden daha fazla olduğuna ilişkin ikna edici bir delil olan varsa, beri gelsin


Kur’an, mü’minler için şifa, zalimler için hüsrandır


İşte tam da bu yüzden, Kur’an’la insanın buluşması tohumla toprağın buluşması gibidir, etle tırnağın buluşması gibidir Dahası, insanın yabancılaştığı, kavgalı hale geldiği öz benliğiyle buluşmasının, bilişmesinin, tanışmasının ve sarışmasının ta kendisidir Çünkü Kur’an, ideolojilerin beşeri manifestoları gibi insanı kendine çağırmaz; insanı insana, yani benliğine çağırır


İnsanı Kur’an’sız bırakmak, tohumu topraksız, toprağı yağmursuz, eti tırnaksız bırakmakla eşdeğerdir Mikropları kuluçkaya yatırıp aşıları ve ilaçları yasaklamaktır


AhmetTaşgetiren tepelere seslenerek


“Bir çocuğun Kur’an okumasında ne mahzur olabilir ki?” diye soruyor


Ah, Sevgili Taşgetiren!

Elbette birileri için birçok mahzuru var

Muhal farz, güneşin kaderini yarasaların eline verseniz, hangi gerekçeyle güneşi mahkûm ederlerdi dersiniz?


“Aydınlıktan rahatsız oluyoruz!” diye değil mi?


Buğdayın kaderini bıtırakların eline verseydiniz, buğdayın ipini çekerken ne gerekçe üretirlerdi?


“Beni rahatsız ediyor!” demezler miydi?


İşte bu da öyle Çünkü Kur’an, kendi ifadesiyle “Mü’minler için şifadır, zalimlerinse yalnızca hüsranını artırır


Bu millet bundan daha zor günler gördü geçirdi Samanlıkta Kur’an öğrettiği, elif cüzünü bir suç aleti gibi köşe bucak sakladığı, Kur’an öğretiyor iddiasıyla insanların sorgusuz sualsiz götürülüp falakaya yatırıldığı, mahkûm edildiği dönemler


O, yerin demir, göğün bakır olduğu kurak mevsimlerde, zor zaman kor mekân demeden evladına Kur’an öğreten bu millet, her şeye rağmen o yıllarla kıyaslanamayacak olan şu dönemde mi Kur’an’sız bırakma operasyonuna kurban gidecek? Hayır, buna boyun eğen manen intihar etmiş olur


Söyler misiniz; her evin Kur’an okulu olmasının önünde ne mani var?


Kendi çocuklarınızın yanına apartmanınızın, sokağınızın, mahallenizin sakinlerinin çocuklarından üç-beşini de katıp neden Peygamber’in şu muştusuna nail olmayasınız:


“En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir


Değilse mi?


Değilse, o zaman da Hz Nebi’nin şu uyarısına kulak verin:


“Ya öğrenen ol, ya öğreten, ya da dinleyen: Sakın dördüncüsü olma, helak olursun!”


Herkes, kendisinin ‘kaçıncı’ olduğunu gözden geçirsin


Kur’an’ın dili, bülbülün dili!


“Anlamadığı halde ille de asli dilinden Kur’an öğrenmenin ne manası var efendim?” gibi suyuna tirit bir söylemi de, Paris’e gönderin “monsieur”ler yesin, Londra’ya gönderin “Sir”ler yesin; ama siz yemeyin


Ve deyin ki; Behey gafil! Kur’an’ın iki dili vardır: Biri beşeri, diğeri tabii Beşeri dili Arapça’dır ve ancak anlamı bilinerek anlaşılabilir Kur’an da asıl anlaşılmak için indirilmiştir Bu yerden göğe kadar doğrudur Fakat Kur’an’ın bir de tabii dili vardır ki, o “diller üstü bir dil”dir O, kelimelerle tarif edilemez bir dildir O tıpkı, bir ormanın uğultusu, bir ırmağın şırıltısı, bir rüzgârın efiltisi gibidir: Hiçbir dile tercüme edilemez, hiçbir kelimeyle izah edilemez Çünkü bu dili baş kulağı değil, gönül kulağı işitir, yürek anlar Bu dil evrenseldir; bir ırkın, bir kavmin, bir kültürün, bir medeniyetin diline sığmayacak kadar üst bir dildir


“Türkçe Kur’an” teranesini tutturursa, de ki:


Behey gafil! Sizin orda bülbüller Türkçe mi ötüyor?

Kara Afrika’nın ormanları Huasaca mı uğulduyor;

Mississippi’nin sesi ne’cedir?

Bülbülün, gülün, ırmağın, ormanın dilini duyacak bir yürek olsaydı, Kur’an’ın tabii dilini de duyardın!






Mİslamoğlu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.