|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
ekmeksiz, kalırsanız, kur’Ân’sız, ne’ylersiniz, pasta, yersiniz |
![]() |
Ekmeksiz Kalırsanız Pasta Yersiniz, Ya Kur’An’Sız Kalırsanız Ne’Ylersiniz |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ekmeksiz Kalırsanız Pasta Yersiniz, Ya Kur’An’Sız Kalırsanız Ne’YlersinizEkmeksiz kalırsanız pasta yersiniz, ya Kur’an’sız kalırsanız ne’ylersiniz Arap dilinde, gelen konuğun önüne çıkarılan mükellef sofraya “nüzul” denilir ![]() ![]() Çünkü Kur’an, insanlığa indirilmiş bir ALLAH sofrasıdır ![]() ![]() O bir gök sofrasıdır ki, insanı, ağzını dayadığı yalancı memeleri bırakarak gürül gürül çağlayan rahmet kaynağı vahye davet eder ![]() ![]() Fakat, ALLAH’ın yeryüzündeki konuğu olan insana “indirilmiş” Kur’an sofrası, ebedidir, bitimsiz bir ikramdır ![]() Beden gıdasız kalırsa, kapasite kaybına uğrar, sonunda yetersiz beslenmeden gider ![]() ![]() ALLAH’ın insana “tenezzülü” olan vahiy, aslında insana inen bir “anlam”dır ![]() ![]() ALLAH’ı olmayanın “anlamı” olur mu? Anlamı olmayan bir hayatın kendi başına değerinin, bir amipin, bir solucanın, bir atsineğinin ‘yaşam’ değerinden daha fazla olduğuna ilişkin ikna edici bir delil olan varsa, beri gelsin ![]() Kur’an, mü’minler için şifa, zalimler için hüsrandır İşte tam da bu yüzden, Kur’an’la insanın buluşması tohumla toprağın buluşması gibidir, etle tırnağın buluşması gibidir ![]() ![]() ![]() İnsanı Kur’an’sız bırakmak, tohumu topraksız, toprağı yağmursuz, eti tırnaksız bırakmakla eşdeğerdir ![]() ![]() AhmetTaşgetiren tepelere seslenerek “Bir çocuğun Kur’an okumasında ne mahzur olabilir ki?” diye soruyor ![]() Ah, Sevgili Taşgetiren! Elbette birileri için birçok mahzuru var ![]() Muhal farz, güneşin kaderini yarasaların eline verseniz, hangi gerekçeyle güneşi mahkûm ederlerdi dersiniz? “Aydınlıktan rahatsız oluyoruz!” diye değil mi? Buğdayın kaderini bıtırakların eline verseydiniz, buğdayın ipini çekerken ne gerekçe üretirlerdi? “Beni rahatsız ediyor!” demezler miydi? İşte bu da öyle ![]() ![]() Bu millet bundan daha zor günler gördü geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() O, yerin demir, göğün bakır olduğu kurak mevsimlerde, zor zaman kor mekân demeden evladına Kur’an öğreten bu millet, her şeye rağmen o yıllarla kıyaslanamayacak olan şu dönemde mi Kur’an’sız bırakma operasyonuna kurban gidecek? Hayır, buna boyun eğen manen intihar etmiş olur ![]() Söyler misiniz; her evin Kur’an okulu olmasının önünde ne mani var? Kendi çocuklarınızın yanına apartmanınızın, sokağınızın, mahallenizin sakinlerinin çocuklarından üç-beşini de katıp neden Peygamber’in şu muştusuna nail olmayasınız: “En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir ![]() Değilse mi? Değilse, o zaman da Hz ![]() “Ya öğrenen ol, ya öğreten, ya da dinleyen: Sakın dördüncüsü olma, helak olursun!” Herkes, kendisinin ‘kaçıncı’ olduğunu gözden geçirsin ![]() Kur’an’ın dili, bülbülün dili! “Anlamadığı halde ille de asli dilinden Kur’an öğrenmenin ne manası var efendim?” gibi suyuna tirit bir söylemi de, Paris’e gönderin “monsieur”ler yesin, Londra’ya gönderin “Sir”ler yesin; ama siz yemeyin ![]() Ve deyin ki; Behey gafil! Kur’an’ın iki dili vardır: Biri beşeri, diğeri tabii ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Türkçe Kur’an” teranesini tutturursa, de ki: Behey gafil! Sizin orda bülbüller Türkçe mi ötüyor? Kara Afrika’nın ormanları Huasaca mı uğulduyor; Mississippi’nin sesi ne’cedir? Bülbülün, gülün, ırmağın, ormanın dilini duyacak bir yürek olsaydı, Kur’an’ın tabii dilini de duyardın! M ![]() |
![]() |
![]() |
|