08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Farkındalık Ve Kendini Bilmek
FARKINDALIK ve KENDİNİ BİLMEK
  Yaşamın örümcek ağını ören insanın kendi değildir O, bu ağda yalnızca bir teldir Bu tele yaptığı her katkıyı aslında kendine yapmaktadır Çünkü gerçek mutluluk iç barış ve huzurdan gelir, bu da iyilik tohumlarının ekilmesiyle, şefkatle ve merhametle cehaleti, bencilliği, açgözlülüğü yoketmekle gerçekleşir Şefkat ve merhameti ise büyük kentlerin renkli vitrinlerinden satın alamayız ya da makinada üretemeyiz Ancak içsel gelişmeyle akıl ve vicdanımızı çalıştırarak elde edebiliriz Zaten akıl ve vicdan tıpkı vücudumuzun kasları gibi çalıştırılmadığında zayıflar İşte bu çalışmalar bizi tam tarafsızlık haline getirir Tam bir tarafsızlık durumuna gelmeyi öğrendiğimizde, her şeyi temel birlik durumunda görebildiğimizde ise zihinlerimizin o doğuştan gelen saflığıyla huzurlu yaşarız Hem de bu zihinlerin bizim bile olmadığını fakat yaratılmamış, her zaman var olan zihin olduğunu keşfederek
Tüm soru olmak ya da olmamak değildir Soru aynı zamanda ne olduğumuzdur Gerçekten et ve kemikten oluşmuş insanlar mıyız? Dünyamız gerçek şeylerden mi oluşuyor, yoksa bilinç mi bizi çevreleyen Aslında, şeyin kendisine dair kesin bir bilgimiz olamaz Yalnızca şeyin görünenini bilebiliriz Buna karşılık insan aklının şeyleri nasıl kavradığını deneyime dayanmaksızın söyleyebiliriz Nitekim, gökgürültüsünden önce geldiği için şimşeğin gökgürültüsünün nedeni olduğu sanılır Halbuki bu ikisinin de nedeni bir başka üçüncü etmen olan bulutlardan elektrik deşarjıdır Benzer şekilde Fransız filozof ve matematikçisi Descartes: “Rüya görürken de gerçek bir şey yaşadığımızı sanırız Gerçek duygularımızı rüyadaki duygularımızdan ayırt edebilir miyiz? Bunu iyice düşündükten sonra uyanık durumumuzu rüyadan ayırt edebilecek tek bir özellik bile göremiyorum” diyerek devam eder “Tüm yaşamın bir rüya olmadığından nasıl emin olabilir insan” William Shakespear “As you like it” adlı eserinde o şiirsel anlatımıyla şöyle der: “Tüm dünya bir sahnedir, yalnızca birer oyuncu olan kadınlarla erkeklerin sahneye girip çıktığı Ve tek bir insanın ömrü boyunca pek çok rol oynadığı” Aslında sonsuzluk içinde varolan insan, ya şuur boyutunda kendisini tanıyıp sonsuza ayna olma huzur ve saadetini yaşayacak ya da bilgi ve idrak yetersizliği nedeniyle kemalini şartlanmalara bırakmış bir halde, ben bir maddeyim vehmi ile et ve kemik batağında mahvolacaktır Zaten insanla diğer canlılar arasındaki fark ta, insanların gördüklerinin ardına geçebilmesi kadardır Unutulmamalıdır ki bir insan yedi yaşındaki inançları ile otuzyedi yaşında kendini hala iyi ve mutlu hissediyorsa, ömrünü boşa harcamış demektir Zaten yaşamın bizzat kendisi de, sürekli öğrenmek ve öğrendiklerini yaşayabilmek içindir
Sıtkı Aytaç
|
|
|