08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Su Olduğunu Düşün

Şimdi sen "su" olduğunu düşün Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez  İnanıyorum ki gerçekten de öylesin Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın  Unutma; daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin  Gürültünün parçası olursun sadece!
Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir Çünkü; "Su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye" diye düşünürler  Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar Hepsi, hep sabahın en sakin anını bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler; Onlar için en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda 
Sen, hep bir su olduğunu düşün Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez  Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün Ama su gibi yaşatıcı ol ; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil! Sen bir su ol  Ama rahmet ol; afet değil! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana "felaket" denmesin! Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!
Su; yüce Tanrı´nın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri  Ve suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu da unutma
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de "kıyametler" koparıcı olabileceğini unutma  Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet değil! Vadiler varken önünde ve ovalar varken yayılabileceğin; küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe  Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi  Tercih elindeydi hep ve hep de "senin" ellerinde olacak 
Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken şu değil mi? Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini  Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin 
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın  Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin "kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin ! Demeyeceksin; "Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda! " Demeyeceksin; "Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda! " Keşke öyle olsaydı Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil 
Ağzını açıp "Şelaleden dökülen suyu" içmeye çalışan bir tavsan gördün mü hiç? Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her yaratık gibi! Hadi  Sen şimdi "su olduğunu" düşün, ve kendini "su gibi" hisset  Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı  Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla  Ama yine su gibi "bir küçük bardağın içine" sığdır ki kendini; girebilmeyi öğren insanların damarlarına
Hayat ver  Vazgeçilmez ol !
|
|
|