Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eriksonun, gelişim, kuramı, psikososyal

Erikson'un Psikososyal Gelişim Kuramı

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Erikson'un Psikososyal Gelişim Kuramı



Erikson Ve Psikososyal Gelişim






İnsan gelişimini dönemler halinde inceleyen kuramlardan biri de, psikososyal gelişimi konu edinen ve Erik H Erikson tarafından geliştirilen kuramdır Erikson önceleri klasik Psikoanalitik kuramı benimsemiş, fakat daha sonra psikanalizin eksik yanlarını görerek kendi kuramını geliştirmiştir; kuramını geliştirirken psikanalizden de yararlanmıştır Psikoanalitik yaklaşımdan farklı olarak, çocukluk dönemlerinin yanı sıra ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerine de yer vermiştir Bunun yanı sıra, insan gelişiminde kültürel, sosyal ve çevresel etkenlerin önemini vurgulamıştır Erikson’a göre uygun çevresel şartlar ortaya çıktığında daha önceki yaşantılara bağlı olmaksızın sağlıklı dönemler geçirile bilir

Erikson’un kuramının dayandığı temel düşünceler şunlardır:

• Genel olarak insanların temel ihtiyaçları aynıdır

• Benlik ya da egonun gelişimini temel ihtiyaçların karşılanmasıyla oluşmaktadır

• Gelişim dönemler halinde meydana gelir

• Her dönem gelişim için fırsatlar sağlayan bir krizle veya pisikososyal problemle nitelenir

• Farklı dönemler bireyin güdülenmesinde farklılıklar oluşturur

Erikson’un pisikososyal gelişim kuramı çok yaygın kabul görmesine karşın, bazı eleştiriler de almıştır; öne sürdüğü görüşler genellikle kontrollü araştırmalara dayanmayan kişisel ve öznel yorumlardır B kuram ile ilgili olarak yapılan bir diğer eleşride çocukların bir dönemden diğerine nasıl geçtiklerinin yeterince açıklanmadığı konusundadır ( Biehler ve Snowman, 1986 )

Erikson’a göre dönemler şunlardır:

0-6 Yaş Arası Psikososyal Gelişim Erikson 0-6 yaşları arasında üç döneme yer vermektedir;

a ) Temel güvene karşı Güvensizlik ( 0 ile 15 yaş )

b ) Özerkliğe karşı Şüphe ve Utanç (15 ile 3 yaş )

c ) Girişkenliğe karşı Suçluluk ( 3 ile 6 yaş )





Temel Güvene Karşı Güvensizlik(0-18 Ay)


İlk dönem, doğumdan bir buçuk yaşına kadar süren bir dönemi kapsar Freud’un önerdiği gelişim dönemlerinden oral döneme denk düşer Bu dönem de haz bölgesi ağızdır Belli başlı davranış biçimi olarak emme, ya da içine alma gösterile bilir Bebek bu dönem de etrafındaki uyarıcıları içine alma gösterilebilir Bebek bu dönem de etrafındaki uyarıcıları içine almaya çalışır Bunu hem emme biçiminde, hem de diğer duyu organlarıyla yapmaya çalışır Örneğin gözleriyle etrafında gördüklerini içine almaya çalışır Bu dönemin ikinci kısmın da diş çıkarma ile birlikte ısırma davranışı görülmeye başlar Bu dönem uygun şekilde geçirilmediği takdirde, ağızla ve içe almayla ilgili bir takım davranışlar sıklıkla görülebilir: Sigara içme gibi
( Bacanlı, 1998; s 70 )

Erikson’a göre bebekler anne ya da bakıcılarının davranışlarında güvenilebilirlik sezdikleri zaman onlara karşı temel bir güven duygusu geliştirirler Örneğin, bebek ağladığı, acıktığı ve altını ıslattığında hemen rahatsızlığı gideriliyorsa, annesine ve yahut kendisine bakan kişiyi yanında bulmazsa ona karşı bir güvensizlik duygusu geliştirir Eğer bir çocuk annesi yanından ayrıldığında gereksiz bir korkuya kapılmaksızın sakin bir vaziyette durabiliyorsa, bu onun annesine karşı temel güven duygusu geliştirdiğinin bir göstergesidir Aksi halde, bebek ihtiyacı olmasa bile annesi yanından ayrılır ayrılmaz ağlamaya başlar Bura da “sana güvenmiyorum, beni bırakıp gideceksin, daha önce de böyle yapmıştın” mesajı vardırTemel güven duygusundan yoksun yetişmiş olan çocuklar, ileriki hayatlarında sosyal ilişki kurmaktan çekinen kendine güvensiz kişiler olabilirler Ancak, kişi daha sonraki dönemlerde bu eksikliğini telafi edebilirse sağlıklı sosyal ilişkiler kurabilen ve kendine güvenen bir insanda olabilir Bu Erikson’un antidetarminist yaklaşımının bir sonucudur







Özerkliğe Karşı Şüphe Ve Utanç(18 ay-3 yaş)

İkinci dönem bir buçuk yaşında başlayıp üç yaş civarında biten ve Freud’un anal dönemine karşılık gelir Anal dönem haz ve ilginin dışkılama ve bırakma davranışlarını yoğun bir şekilde kullanır Bu dönemde haz kaynağı dışkı bölgesi ve ilgili bu iki davranış biçimidir Erikson bu davranış biçimini tutma ve fırlatma olarak geniş anlamda eli almaktadır Bu dönem tuvalet eğitiminin ağır bastığı dönemdir
( Bacanlı, 1998 ; s 71 )

Bu dönemde yetişkinlerin çocuklar üzerinde baskı kurdukları bir konu da tuvalet eğitimidir Erikson bundan “tuvalet eğitimi savaşları şeklinde söz etmektedir: Tuvalet eğitiminde cezalandırıcı ve utandırmaya yönelik bir tutum izleyen ana babalar, çocuğun utanma ve şüphe duygularına yöneltmektedir Aşırıcı koruyucu, kısıtlayıcı ve cezalandırıcı ana baba tutumu da özerkliği engelleyen etkenler arasındadır
( Selçuk,1996; s 50 )

Aynı zamanda bu dönem inatçılık dönemidir Bu dönemde çocuklar inatla bir şeyi ellerine alır, inatla onu savunur ve korur veya istemedikleri şeyleri de ve inatla fırlatır, atarlar İstemedikleri şeyi tutturmak da istedikleri şeyi ellerinden almak da zor olur Çocuklar genellikle bu iki davranışı birbirlerinden ayırmazlar Yani çocuk hem alır hem atar Şimdi aldığı bir şeyi hemen de atabilir





Girişkenliğe Karşı Suçluluk(3-6 Yaş)

Üçüncü dönem üç ile altı yaş arasını kapsar Freud’a göre fallik dönemdir Fallus erkek cinsel organı anlamına gelir Dolayısıyla, bu dönemde kişinin dikkati, ilgisi ve haz duygusu cinsel organlarına yönelmiştir Freud, kuramını bu dönemde yaşandığını düşündüğü Oedipus kompleksi üzerine kurmuştur Oedipus kompleksi, erkek çocuğun annesine karşı (cinsel) bir istek duyması ve babasını rakip olarak algılaması demektir
( Bacanlı, 1998 ; s 71 )

Girişkenliğe karşı suçluluk dönemindeki çocuk kendisinin ve aile üyelerinin rollerini daha açık bir şekilde kavramaya başlar Çevresindeki bireylerle yakın ilişkiler kurar ihtiyaçlarını karşılarken daha aktif ve saldırgandır Cinsiyet organları konusunda bazı meraklarını gidermek çabasındadırlar

Üç ile altı yaşlarındaki çocuklar motor becerileri geliştiği için sosyal ilişkilere daha fazla katılırlar Bunun yanı sıra merak ve araştırma duygularını tatmin etmek için çeşitli faaliyetlerde bulunurlar Bu faaliyetlerde başarısız olurlarsa suçluluk duygusu geliştire bilirler Çocuğun yaptığı işlerin yetişkinler tarafından engellenmesi, ana babanın yanlış eğitim yöntemleri kullanması da suçluluk duygusuna yönelten etkenler arasındadır





Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu(6-12 Yaş)

Dördüncü dönem Freud, kuramını cinsellik ve özelde çocuk cinselliği üzerine kurduğu için, bu dönemi de cinsellik açısından yorumlamaktadır Bu dönemde cinsellik örtülür Bu yüzden Freud bu döneme örtülü (latent) dönem adını vermiştir Hakikaten, çocuk bu dönem de cinsel meraklarını ansızın unutur, hatta karşı cinsi düşman cins ilan eder Çocuklar bu dönemde kendi cinleri ile bir araya gelir ve oynarlar

Erikson bu dönemi çalışkanlık duygusunun edinildiği dönem olarak tanımlamıştır Bu dönem okuma, yazma, hesap gibi temel konuların öğrenildiği dönemdir Çocuk bu bilgileri edinirken kendi ile aynı yaşlarda olan diğer çocuklarla kendini karşılaştırır ve kendisinin çalışkan olup olmadığına karar verir Her ne kadar genel olarak çocuğun bu şekilde başkaları ile karşılaştırılmaları tavsiye edilmez ise de gerek öğretmen, gerek ana baba gerek tanıdıklar gerekse çocuğun kendisi onu başkaları ile karşılaştırır Eğitimciler çocuğun başkaları ile değil, kendi başarıları ile değerlendirilmesi ve karşılaştırılması ve çocuğun yanlışlarının değil, doğrularının üzerinde durulması gerektiğini söylerler Ayrıca herkesin iyi yaptığı iş vardır, önemi olan bu işin bulunmasıdır O zaman çocuğun aşağılık duygusu edinmemesi sağlanabilir





Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karışıklığı(12-18 Yaş)

Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası dönemi on iki on sekiz yaş arasını kapsar Ergenlik dönemi sırasında “ben kimim ? “ sorusu çok önemli hale gelir Ergen, bu soruyu cevaplarken ana babasından çok, akran gruplarından etkilenir Hızlı bir fizyolojik ve fiziksel değişme içindeyken aynı zamanda gelecekteki eğitimi, kariyeri hakkında yeni kararlar verme baskısı, daha önce oluşturduğu psiko-sosyal kimliğini gözden geçirmeye zorlar Ergenlik dönemi değişme zamanıdır

Ergen, bu dönemde arayış içindedir ve akran gruplarına körü körüne güvenir Bu nedenle ergen, akran grupları istediği için antisosyal davranışlar gösterebilirErgenin cevap bulması gereken birçok soru vardırBunlardan bazıları, “çocuk mu, yoksa yetişkin miyim ? “ “bir gün anne yada baba olacak mıyım, başarılı mı, yoksa başarısız mı olacağım ? “ vb Bütün bu soruları ve duyguları açıklığa kavuşturmada, çözümlemede öğretmen ve ana babalar,ergene yardım edebilirler Öğretmen ve ana babalar, ergene bir yetişkin olarak davranmalı ; onunla sevgi ve saygı temeline dayalı bir dostluk kurmalıdırlar Ergenin sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanmasında, çevresinde uygun özdeşimler kurabileceği (model alabileceği ) yetişkinlerin bulunması önem taşımaktadır

Erikson’a göre bu dönemde ergen başarılı bir şekilde kimlik kazanma sorununu çözerse, kendine güvenen, kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdüre bilir ve başarılı olur Aksi durumda ise rol karmaşası, yaşamın gelecek dönemlerinde de bu kriz çözümleninceğe kadar sürecektir Örneğin; ne yapmak istediğine karar veremeyen, bir işten öbürüne atlayıp bocalayan, çocuk gibi davranan yetişkinler, henüz kimlik kazanma krizini çözümleyememiş kişilerdir





Yakınlığa Karşı Yalnızlık

Ergenlik dönemindeki kimlik kazanma çabaları bu dönemde büyük ölçüde ortadan kalmaktadır Genç, artık çevresindeki insanlarla yakın ilişkiler kurmaya ve sorumluluk almaya hazırdır Bu dönemde dostluk sevgi ve cinsiyet ilişkileri önem kazanmaktadır Birey bu ilişkileri içinde bulunduğu toplumun kuralları çerçevesinde yürütmeye çalışmaktadırÇünkü artık daha gerçekçi olmaya başlamış ve toplumla arasındaki çatışmaya bir son vermiştir Kurulan dostluklar ve arkadaşlıklar daha gerçekçi temellere oturtulur ve yapılan işlerde bir süreklilik görülür Duygusal yapıdaki oynaklık yerini bir sükunete bırakır

Bu dönemde karşılaşılan meselelerden biri de eş seçimidir Birey ergenlik dönemindeki karşı cins anlayışını bir kenara bırakarak, gerçek sevgiye ve paylaşmaya dayalı bir evlilik yapma isteğini taşır Bu dönemde dikkati çeken bir başka konu da meslek seçimidir Kişi kendi yeteneklerine ve kişiliğine uygun bir meslek seçme arzusundadır

Arkadaşlık kurma, evlilik ve meslek seçimi gibi konularda başarısız olan bireyler, yakın ilişkiler kurmadıkları için yalnızlığa düşer ve kendilerini mutsuz hissederler Çevrelerindeki insanlarla kurdukları ilişkiler yalın ve yüzeyseldir
Üretkenliğe Karşı Durgunluk

Bu dönem, orta yetişkinlik yıllarını kapsar Kişi önceki evreleri başarılı olarak atlatmışsa bu dönemde üretken, verimli ve yaratıcıdır Çocukları yoluyla neslini devam ettirmek önem taşır Kişi evi dışında da topluma yararlı işler yapabileceği, kendinden sonraki kuşaklara rehberlik edebildiği sürece üretkendir Bunlardan mahrum olan bireyler üretkenliğin aksine bir işe yaramama duygusuna kapılabilir ve durgunluk dönemine girebilirler Sahte, köksüz ilişkiler kurar kendi doyumunu ve çıkarını öncelikle gözetirler

Bu dönemdeki krizi, bireyin olumlu bir şekilde atlatmasında evini, işini paylaştığı kişilerle, yani çevresinde yoğun etkileşimde bulunduğu bireylere önemli roller düşmektedir Bireye, işe yaradığı, toplum için, başkaları için gerekli olduğu duygusu yaşatılmalıdır Ev ve ev dışındaki çalışmaları ödüllendirilmelidir

Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk

Bu dönem, insan hayatının yaşlılık dönemini kapsar Hayatının bu son döneminde birey önceki dönemlerde yaptıklarının bir muhasebesini yapar ve bir senteze ulaşmaya çalışır Bu amaçla anlamlı ve değerli bir hayat geçirip geçirmedikleri konusunda öz eleştiri yaparlar

Bilhassa bir önceki dönemde üretken olmuş insanlar bu dönemi daha rahat geçirebilir Böyle kişiler geçmişte yaptıkları iyi ve kötü şeyleri kullanabilir ve bütünlüğe ulaşabilir ve kendilerini kabul ettikleri ve başkalarından da kabul gördükleri için mutludurlar

Buna karşılık üretken olamamış kimliğini bulamamış kişiler hayatlarını boşa geçirdiklerini düşünerek umutsuzluğa düşerler Umutsuzluk içindeki bir yaşlı ölümden korkar, uyumsuz bir insan olur ve “keşke geçmişte şöyle yapmasaydım” düşüncesi ağırlık kazanır Bireyler bu dönemde daha dindarlaşır, hacca gider, dini etkinliklere daha sık katılmaya başlarlar

Alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.