Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ilçesi, izmir, seferihisar

Seferihisar İlçesi (İzmir)

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seferihisar İlçesi (İzmir)



Seferihisar İlçesi (İzmir)







Seferihisar, İzmir'in güneybatısında ve Ege Bölgesi'nde yer almaktadır Seferihisar, Cumhuriyet öncesinde 1884 yılında ilçe olmuştur

Seferihisar'ın Beyler, Çamtepe, Düzce, Gödence, İhsaniye, Kavakdere, Orhanlı, Turgut ve Ulamış olmak üzere toplam 8 köyü ve Doğanbey ile Ürkmez beldeleri bulunmaktadır Çamtepe Güzelbahçe ilçesinden 2001 yılında Seferihisar'a bağlanmıştır Beyler, Orhanlı, Gödence, Çamtepe ve İhsaniye köyleri orman köyleridir Kavakdere köyü ise dağınık yerleşme yapısına sahiptir Orhanlı köyü 1979 tarihinden itibaren yeni yerleşim alanına kurulmuş, eski köyün yerinde bir mahalle kalmıştır Evliya Çelebi'nin de dediği gibi zeytin ve üzüm temel geçim kaynakları arasındadır

* Seferihisar Merkezi *



Seferihisar ilçe merkezi 6 mahalleye sahiptir Bunlar, Turabiye, Cami Kebir, Hıdırlık, Tepecik, Çolak İbrahim Bey, Sığacık ve Ulamış mahalleleridir




Tarihi

Seferihisar ilçesi topraklarında en eski yerleşim yeri Teos olup, burasının MÖ 2000 yıllarında Akalardan kaçan Giritliler tarafından kurulduğu ve Karyalıların bir kenti olduğu bilinmektedir Böylece yöreye 4000 yıldan bu yana yerleşildiği söylenebilir

Seferihisar’ın kuruluşu hakkında bir kaç tez bulunmaktadır Bunlardan ilkine göre; Seferihisar III Pön Savaşları (Roma – Kartaca Savaşları) sırasında Roma’ya yenilen Kartacalı Anibal’in, Suriye Selefkoslarına sığınmak üzere Anadolu’ya geçmesi (MÖ150-146) üzerine Roma donanması’nın Teos önlerinde Myonnesos açıklarında Kartaca donanması ile savaşırken, Romalı General Tysaferin’in konaklama yeri olarak askerlerine inşa ettirdiği üs olarak kurulmuş ve Tysaferinopolis adı verilmiştir

İkinci tez ise; MÖ7 yüzyılda Anadolu toprakları üzerinden, Roma’ya göçen, Hind-Avrupa ırkından Etrüskler tarafından kurulduğuna aittirAnadolu’ya geldiklerinde kıyılara yeterince yaklaşmak isteyen Etrüsksler’in Seferihisar’ı önce bir konaklama yeri olarak kurdukları, sonra büyük bir kısmının Teos ve Sığacık limanlarından yararlanarak İtalya’ya göçtükleri, bir kısmının ise burada kaldığı ve Seferihisar’ın da MÖ5yüzyılda güçlü bir kent olduğu ileri sürülmektedir

Seferihisar adının Romalı General Tysaferin’den geldiği, Selçuklulara kadar Tysaferin veya Tysaferinopolis olarak anıldığı, Anadolu’nun Türkleşmesi sırasında adına eklenen hisar kelimesiyle Tysaferinhisar’a dönüştügü sanılmaktadır Yüzyıllar boyunca kullanılan bu ad, bugün Seferihisar olarak karşımızdadır

Ege’nin diğer yöreleri gibi Seferihisar’da da MÖ7,-5, yüzyillar arasında Lidyalılar, İranlılar, Atinalılar ve Ispartalılar hüküm sürmüstür Daha sonra yöreye İranlılar, Bergama Krallığı, Makedonyalılar, Eski Yunanlılar, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuştur




Seferihisar 1084 yılında Selçuklu Komutanı Emir Çakabey tarafindan alınmıs, IIHaçlı Seferi (1147-1149) sonrasında, bölge Sultan Mesut tarafindan Selçuklu topraklarına katılmıştır Seferihisar, 1308 yılında Selçukluların dağılması ile 1320 de Aydınoguları’nın egemenliğine ardından 1394 yılında da Osmanlıların eline geçmistir 1402 Ankara Savaşı nihayetinde Moğolların işgaline uğrayan bölge, 1425 yılında tekrar Aydınoguları’nın elindedir, ancak Cüneyt Bey’in ölümünden sonra Seferihisar artık Osmanlıların olmuştur Seferihisar 14 – 15 – 16 yüzyıllarda Düce (Hereke) ‘deki medresisiyle bir ilim ve kültür ocağı haline gelmiştir

Osmanlı toprak bölünüşüne göre has arazi içerisinde bulunan Seferihisar’ın geliri IIIMurat’ın annesi Valide Sultan tarafından, Mekke’ye vakfedilmiştir Seferihisar 19 yüzyıl başlarında 20 bini aşkın nüfusa sahipken, köylerden çıkan veba hastalığı nüfusu kırmış, Seferihisar’ın dört beş köyü ortadan kalkmıştır

İzmir 1850 yılında, Aydın vilayeti’nin merkezi olunca, Seferihisar nahiyesi de 1884 yılında Belediye olmuştur

İlçe merkezinde Selçuklular ve Osmanlılardan kalma camiler bulunmaktadır

Bunlardan; Turabiye Camii (1197) yılında Selçuklular tarafından yapılmış (1783-1784) yıllarında Osmanlılar tarafından bakıma alınıp yeniden ibadete açılmıştır Osmanlı döneminde ise Güdük Minare Camii, Hıdırlık Camii (1767-1768)ve Ulu Cami (1816-1817) inşa edilmiştirBu camilerin hepsi çesitli tarihlerde onarım gördüklerinden günümüzde de ibadete açıktırlar Ayrıca Osmanlı Dönemin’den kalma ve bugün yıkıntı halde 2 hamam bulunmaktadır

* Hamam Kalıntıları *



Seferihisar ve çevresinde tesbit edilen tarihi değerlerden biride tümülüslerdir Bunlardan; Tepecik Mahallesindeki Güneşlikent Tümülüsü, yaklaşık 20 myüksekliğinde, 80 m çapındadır ve yoğun kaçak kazılara maruz kalmıştır Ayrıca Hıdırlık Mahallesinde birbirine yakın konumlarda ikisi tescilli, sekizi tescilsiz, toplam 10 tümülüs yer almaktadır

Seferihisar’da Cumhuriyet döneminde kayda değer bir olayda Kore Savaşları’na katılan Türk Kuvvetlerinin, ikinci kafileden itibaren, 1951-1960 yılları arasında on yıl, hazırlık eğitimini burada yapmış olmalarıdır

Seferihisar ilçe merkezinde Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyet döneminde şehit düşenlere ait bir Şehitlik ile ilçe merkezi girişinde, İzmir Caddesi üzerinde Şehitler Çeşmesi bulunmaktadır





Seferihisar'ın Kurtuluşu ve Çolak İbrahim Bey

15 Mayıs 1919 tarihine kadar Seferihisar’da yaklaşık %50 Rum, %50 yerli ve Mora göçmeni Türk ahali birlikte yaşamışlar, İzmir’in 15 Mayıs 1919 da Yunan işgaline uğramasıyla, işgal yılları başlamış, 11 Eylül 1922 de ilçe kurtarılmıştır





Harbiye’den yetişmiş Çolak İbrahim Bey, Musatafa Kemal Paşa’nın teklifini kabul ederek, maiyetindeki iki milis süvari alayı ile birlikte Kuvayı Milliye’ye katılmıştır Emrine bir nizamiye alayı ile bir dağ bataryası verilerek 1920 yılında 3Süvari Tümeni namıyla Garp Cephesi emrinde bir süvari tümeni yapılmıştır Çolak İbrahim Bey, Kızılçullu yakınlarından hareket ederek,Sefehisar’ın doğusundaki dağ geçitlerinden ilerlemiş ve 11 Eylül 1922 tarihinde öğleden sonra Seferihisar’a girmiştir Giriş yönü, Kocaçay tarafından bugünkü Kurtuluş Caddesi (o zaman ki Sığırtmaç Sokağı) üzeridir

Çolak İbrahim Bey adı, Seferihisar’da eski Rum Mahallesi olan ve sonradan Rumeli göçmenlilerinin yerleştirildiği mahalleye verilmiştir 1982 yılında bir tanesi Çolak İbrahim Bey Mahallesindeki parka, diğeri de Şehitler Çeşmesi karşısında olmak üzere 2 büstü dikilmiştir





Atatürk’ün Seferihisar’ı Ziyareti


Seferihisar için önemli tarihlerden biri de 11 Nisan 1934 de Mustafa Kemal Atatürk’ün ilçe merkezini ve Sığacık’ı ziyaretleridirAtatürk ilçeye girmeden önce Sığacık’a geçmiş, sahilde incelemelerde bulunmuştur Karşılaştığı Sığacık İlkokul öğretmeninden not defterini istemiş, harf devrimine rağmen öğretmenin not defterinin eski yazıyla yazılmış olduğunu görünce üzülmüştür Sonra küçük öğrenci Mehmet İnce’ye sorular sorup, onu okşamış ve Seferihisar’a dönmüştür

Üzerinde yerli malı kumaştan golf elbise olan Atatürk, askeri gazinoda ağırlanıp, kahvesini içtikten sonra, halkı selamlayarak ilçeden ayrılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Seferihisar İlçesi (İzmir)

Eski 08-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seferihisar İlçesi (İzmir)



Coğrafi Konum

İl merkezine uzaklığı 45 km’dir Kuzeyde Urla ve Güzelbahçe, Doğuda Menderes ile çevrilidir İlçenin batısının ve güneyinin Ege Denizi’ne kıyısı olmakla birlikte ilçe merkezi denizden 5 km içeride bulunmaktadır İlçenin yüzölçümü 386 km²’dir Seferihisar’ın matematiksel konumu ise 26°45'00" doğu; 27°01'30" doğu boylamları ile 38°17'00" kuzey ve 38°02'00" kuzey enlemleridir

İlçe topraklarından demiryolu hattı geçmemekte, en yakın istasyon İzmir kent merkezinde (45 km) ve Adnan Menderes Havalimanı’nda (40 km) hizmet vermektedir

İlçenin deniz kıyısında yolcu ve yük taşımacılığına ait bir limanı bulunmazken, Sığacık’ta bir balıkçı barınağı ve 400 yat kapasiteli yat limanı bulunmaktadır



İlçe merkezinin kuruluş yeri deniz seviyesinden 18 m yükseltidedir Kent, kuzey-güney yönünde uzanan Kızıldağlar’ın (1080m) batısında , denize inen yamaçlar ve Kocaçay vadisinin düzlükleri üzerine kurulmuştur
Seferihisar ilçe merkezinin yakın çevresindeki yerleşmelere uzaklığı şöyledir:
  • Güzelbahçe :23 km
  • Konak (İzmir kent merkezi) :45 km
  • Urla :30 km
  • Çeşme :85 km
  • Ürkmez :23 km
  • Gümüldür :28 km
  • Özdere :38 km
  • Selçuk :60 km
  • Menderes :45 km
  • Kuşadası :70 km




Yer şekilleri

Seferihisar, Urla Yarımadası'nın alçak depresyonlarından biri üzerinde yer almaktadır Güzelbahçe'den Seferihisar'a doğru uzanan bu geniş depresyon alanı yer yer akarsularla parçalanmış olduğundan arızalı bir görünüm sunar Bu alan, daha sonra Ulamış, Düzce ve Turgut köylerinin bulunduğu geniş depresyonla birleşerek güneybatı yönünde düz ve düze yakın eğimlerle Azmak Ovasına ulaşır, oradan da denizle son bulur

Seferihisar morfolojik bakımdan bazı birimlere ayrılabilir İlk ayırt edilen birim aşınım yüzeyleridir Akarsu vadileriyle yarılan aşınım yüzeylerinin eteklerindeki yamaçlar ise ayrı bir morfolojik birim oluşturur

Seferihisar yöresinin yer şekillerinde akarsu aşındırması sonucu meydana gelen biriktirmenin rolü büyüktür Nitekim Azmak Dere, Yassı Çay ve kollarının biriktirme şekillerinden alüvyal ova düzlükleri oluşmuştur Azmak Dere ve kollarının oluşturduğu taban ovasına Azmak Ovası denilmekte, bir başka ova tabanı ilçe merkezinden başlayıp, Teos ören yerine kadar devam etmektedir

Seferihisar'da diğer bir morfolojik birim kıyılardır Kıyılar, Urla Yarımadası'nın diğer kıyıları gibi girintili çıkıntılıdır Bu kıyıların girintili çıkıntılı olmasının nedeni ; Dördüncü zaman (Kuaterner) glasyel dönemi sonunda deniz seviyesinin yükselmesi ve bu arada tektonik hareketler sonucu meydana gelen kırılmalara bağlanabilir
Sığacık ovası ve güneyindeki kıyılar düz ve girintisizdir Bu alanlar dereler tarafından getirilen alüvyonla dolmuş ve bugünkü şeklini almıştır

İlçe arazisinde en fazla yükselti 680 metre ile Çakmaktepe'dedir

Bölgenin eşsiz güzelliğe sahip gölü Karagöl; Sığacık yolu üzerinden Taşdibi istikametine doğru iki kilometre kadar içerdedir Gölün yanında MÖ den kalma Teos taşlarının işlenmemiş halleri bulunmaktadır Mesafe insanı şaşırtıyor Meden ocağı ve Teos kenti arasındaki uzun yoldan bu taşlar şehre nasıl götürülürdü her ziyaretçinin sorusu oluyor Karagöl'ün tam karşısında ki Taşdibi de, bu maden ocağının ikizidir Ama Teoslular ikiz tepelerin sadece birini kullanabilmişler








İklimi

İklim şartlarının belirlenmesinde planeter faktörlerden başka yükselti, rölyef, bakı, kıyı konumu, denizden uzaklık, kıyı akıntıları gibi fiziki coğrafya koşulları da etkili olmaktadır Seferihisar'da ise morfolojik bakımdan yüksek alanlar az olduğu için rölyefin ve yükseltinin pek etkisi yoktur Yörenin ikliminde en büyük etki denize aittir Denize yakınlık ve denizin ılıman etkisiyle sıcaklık kış aylarında pek düşmez

Seferihisar'da ortalama yıllık sıcaklık, meteoroloji istasyonunun 1929 - 1995 yılları arası kayıtlarına göre ; 164 C°, aylık ortalama maksimum sıcaklık Temmuz ayında 352 C°, aylık ortalama minimum sıcaklık 42 C° dir

Seferihisar ve çevresinde yüksek yaz sıcaklıkları yaşanırken kışlar ılık geçmektedir Bu duruma göre Seferihisar'ın Akdeniz termik rejim bölgesi içinde olduğu söylenebilir Çünkü yılın 4 ayında (Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül) sıcaklıklar 20 C° nin üstündedir

Seferihisar'da yıllık ortalama rüzgar hızı, yaklaşık olarak 3,5 m/sn civarındadır Ocak, Şubat, Mart aylarında rüzgar hızında nisbi bir artış gözlenirken Mart ayından Haziran ayına kadar bir azalma daha sonra tekrar yükselme gözlenmekte ise de bunlar önemli bir değer değildir Diğer yandan kışın ve geçiş mevsimlerinde rüzgarın hızı zaman zaman oldukça artmaktadır

Seferihisar'da yıllık ortalama bağıl nem %64 olup, aylara göre değişmektedir Sonbahar'dan itibaren bağıl nem oranı ilkbahar sonuna kadar yıllık ortalamadan fazla, Mayıs ayından itibaren yıllık ortalamanın altındadır Minimum nem durumuna bakıldığında; hiçbir ayda atmosfer neminin % 10 un altına düşmediği anlaşılır Batı sektörlü rüzgarların etkin olduğu, sıcaklığın azaldığı, bulutluluğun arttığı kış aylarında bağıl nem oranı artmakta, kuzey sektörlü rüzgarların görüldüğü ve bulutluluğun azaldığı yaz aylarında ise azalmaktadır Kısaca söylenebilir ki deniz etkisinde olan yörede bağıl nem değerleri her ay yüksektir

Seferihisar'da yıllık ortalama yağış miktarı 5881 mm dir En yağışlı mevsim kış mevsimi ve ne yağışlı ay Aralık ayıdır (142mm) En az yağış ise yaz aylarında görülür (Temmuz ayında 1 mm) Seferihisar yarı nemli, mezotermal, su noksanı yaz aylarında çok kuvvetli, deniz etkisi alan bir özelliğe sahiptir Mayıs - Eylül ayları arasında topraktaki su yetersizliği yörede tarım faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir Kasım ayından Nisan ayına kadar olan dönemde ise buharlaşma az olduğu ve yağış miktarları da yeterli olduğu için toprakta su bulunmaktadır







Bitki Örtüsü

Seferihisar ekolojik ve fizyonomik bakımından ortak özellikler gösteren bitki topluluklarına sahiptir Bitki toplulukları iki ana formasyonda görülür Bunlar; maki topluluğu ve orman topluluğudur Maki olarak ayırt edilen ve baskın türlerini, delice, menengiç, zakkum, katırtırnağı ve yer yer fundaların oluşturduğu formasyonda maki - garip şeklinde topluluklar da vardır Ayrıca küçük topluluklar halinde kızılçam ormanları ile yüksek yapılı, kalın gövdeli, tek ağaç şeklinde meşeler yayılış gösterir Doğal bitki örtüsü arasında kültür bitkilerinden zeytin ve narenciye ağaçları dikkati çeker





Nüfusu

2000 yılı Genel Nüfus Sayımı’na göre toplam nüfusu 34761’tür Bu nüfusun 17526’sı merkezde, 17235’i belde ve köylerde yaşamaktadır Seferihisar’da 20 ilköğretim okulu, 4 orta öğretim kurumu ve 1 yüksekokul bulunmakta; 4245 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda, 261 öğretmen görev yapmaktadır İlçede, sağlık hizmetleri , 4 sağlık ocağı, 1 sağlık evi ve 1 devlet hastanesi tarafından verilmektedir








Ekonomisi

Seferihisar ilçesi genelinde ekonomik faaliyetlerin temelini tarım ve onun içerisinde de zeytincilik oluşturmakta iken, narenciye ve enginar yetiştiriciliği ile süs bitkileri ağırlıklı seracılık, hayvancılık son yıllarda önemli gelir kaynağı olmaya başlamıştır Öte yandan balıkçılık devam ederken, turizm; günümüzde ilçe ekonomisine katkı veren en önemli sektörlerdenbiri haline gelmiştir Nüfusun % 80'i tarımla uğraşmaktadır




İlçenin sanayi ve ticaret hayatında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren işletme, fabrika, atölye ve imalathaneler bulunmaktadır Bunları saymak gerekirse; İlçe merkezinde tanzim et satış mağazası ve otobüs işletmesi olmak üzere 2 adet belediye iktisadi teşekkülü, 11 adet un fabrikası, 9 adet mandıra, 8 adet zeytinyağı fabrikası, 11 adet yaş meyve-sebze paketleme işletmesi, 2 adet beşer tonluk süt toplama merkezi, 50 adet marangoz imalathanesi, 10 adet soğuk demir atölyesi, 6 adet alüminyum ve 4 adet plastik imalathanesi bulunmaktadır Narenciye paketleme tesislerinde işlenen ürünler ihraç edilmekte, diğer imalathane ve atölyeler ise ancak ilçe ihtiyaçlarını karşılamaktadır




Kültürel Zenginlikler



Cami ve Mescitler:

1 Güdük Minare Cami (Seferihisar ilçe Merk)
2 Hıdırlık Cami (Seferihisar İlçe Merk)
3 Turabiye Cami (Seferihisar İlçe Merk)
4 Ulu Cami (Seferihiasar İlçe Merk)
5 Kasım Çelebi Cami (Düzce Köyü)
6 Sığacık Cami ve Sığacık Mescidi


Hamamlar Medreseler:

1 Hamam (Seferihisar İlçe Merk)
2 Sığacık Hamamı
3 Düzce Köyü Hamamı
4 Ulamış Köyü Hmamı
5 Kasım Çelebi Medresesi (Düce Köyü)


Çeşme –Anıt-Su Kemeri-Illıcalar:

1 Şehitler Çeşmesi (Seferihisar İlçe Merk)
2 Ulamış Köyü Şehitlik Anıtı
3 Su Kemeri (Beyler Köyü)
4 Cumalı Ilıcaları (Kavakdere Köyü)


Tümülüsler:

1 Güneşlikent Tümülüsü (Tepecik MahGemisuyu Mevki,Seferihisar İlçe Merk)
2 Tümülüs - A (Hıdırlık MahSazlıgöl Mevki,Seferihisar İlçe Merk)
3 Tümülüs - B (Hıdırlık MahSazlıgöl Mevki,Seferihisar İlçe Merk)


Antik Kent ve Sit Bölgeleri

1 Teos Antik Kenti
2 Lebedos Antik Kenti
3 Karaköse Harabeleri
4 Myonnesos Adası





Alıntı Yaparak Cevapla

Seferihisar İlçesi (İzmir)

Eski 08-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seferihisar İlçesi (İzmir)



Teos







İzmir'in Seferihisar İlçesi'ne 5 kilometre uzaklıktaki Sığacık Köyü'nün bir kilometre güneyinde deniz kenarında bulunan Teos'un MÖ 1000 yıllarında İon kolonisi olarak kurulmuştur Kurucusu Dioysos'un oğlu Athames olarak bilinir Teos önce Pers yönetiminde kalmış, sonra Lidyalıların, ardından yine Pers yönetimine geçmiştir

İonlarla birlikte Teos bağımsızlığını kazanmış ve mimari alan ile ticarette önemli bir yer haline gelmiştir Kentinin en önemlileri olan Teos'te Hellenistik ve Roma dönemi kalıntıları bulunmaktadır Ziyarete açık olan Teos'ta en önemli antik eser olarak bilinen, antik dünyanın en büyük Dionysos Tapınağıdır Diğer önemli kalıntılar ise Agora, tiyatro, odeon, surlar ve liman kalıntılarıdır

Tarihi ve doğal çevre zenginliği Teos'un değerini artırmaktadır Teos'a giderken içinden geçeceğiniz Sığacık'ta bulunan 16yy'da Osmanlı Kalesi'ni de görebilirsiniz Ayrıca doğal bir liman görünümündeki Sığacık Körfezi'nde günbatımının enfes güzelliğini yaşayabilirsiniz

Teos, Anadolu ve Ege Adaları üzerindeki 12 İon kentinin en önemlilerinden biridir Yaklaşık olarak MÖ 5 yüzyıl kaynaklı olan geleneksel öyküye göre Teos MÖ 11 yüzyılda Boeotia Orchomenos' tan gelen Minyaslılar tarafından kurulmuştur Efsanevi kurucusu olarak Athamas bilinmektedir Onları Kodrus oğullarının soyundan gelen Atinalı' lar izlemiştir MÖ 7 yy,da Milet'li Thales'in 12 İon kentinin Teos'ta ortak bir meclis kurmasını önermesi,Teos'un o çağlarda ki kuvvetli durumunu simgeler MÖ 6 yyda Pers istilasının başlamasıyla Teos da diğer İon kentleri gibi düşmüş,bunun üzerine Teoslular, gemilerle adalara geçerek kurdukları kolonilere yerleşmişlerdir

MÖ 494'de Lade Savaşı'nda koloniler yeniden zafer elde ettikleri için , Teos kısa zamanda toparlamış, gidenler geri dönmüş ve deniz aşırı ticaret sayesinde Teos tekrar zengin bir kent haline gelmiştir MÖ 304'de bütün İon kentlerini etkileyen depremden sonra Antiganus, lebedos'un bütün nüfusunu toplayıp teos'a götürmeyi teklif etmiştir Bu konuyla ilgili planlar seferihisar'da bulunan uzun bir kitabede mevcutturAncak Antiganus planlarını gerçekleştiremeden Teos , MÖ 302' de Büyük İskender'in generali Lysimachus tarafından ele geçirilmiş, Lysimachus yeniden inşa ettirdiği efes'de yerli nüfus olmadığı için Teos'daki ve lebedos'daki nüfusun bir kısmını buraya naklettirmiştir

MÖ 190 yılında Romalılar ile Teos'un yöneticisi Antiochus III'ün arasında kıyılarda egemenlik çekişmesi vardı Antiochus III'ün askerleri için ayırdığı büyük gıda stokları Romalıların dikkatini çekmiş ve Teoslulara bu stokları vermelerini, aksi taktirde düşman muamelesi göreceklerini bildirmişlerdirTeoslular bu teklifi kabul etmişler, ancak Doğanbey adası arkasındaki koyda Roma donanmasına tuzak hazırlamışlardır Romalıların yükleme işini kentin güneyinden başka bir koyda yapmaları üzerine planları bozulmuş, durumu öğrenen Romalılar Teos donanmasına saldırarak yenmiş ve onları barış antlaşması yapmaya zorlamışlardır Bu olay Teos'un tarihteki son belgesidir Roma idaresi altındaki Teos, tarihteki olayların akışı içinde silinip kaybolmuştur

Teos'un kuzey ve güneyinde iki limanı ve her iki limandan ortalama 15 km uzaklıkta ortadaki bir tepe üzerinde akropolü vardırEn eski surlar bu tepe üzerindedir Kent, akropol ile güney liman arasında gelişmiştir MÖ 3 yüzyıla ait sur duvarları düz hatlar ve dik kırıklıklarla devam eder Güneyde limana ait bazı kalıntılar vardırAynı şekilde kuzeyde Sığacık kale surları altından denize girmiş bazı liman kalıntıları mevcuttur Surların hemen yanında inşa edilen tapınak , Teos'un büyük tanrısı Dionysos için yapılmıştır Tapınak, batı kesiminde duvar içindedir Mimarı MÖ 2 yüzyılda yaşamış priene'li Hermogenes'tir1924 yılında yapılan kazılardan sonra Mabedin mermerleri hemen yakında kurulan bir mermer atölyesinde işlenip satıldığından günümüze çok az kalıntı kalmıştır

Dionysos şenliklerinin düzenlendiği bu kentte en önemli yapı olan tiyatro, kentin güneyindedir Helenistik yapıdaki tiyatroda oturma yerleri (auditorium) bugüne ulaşmamıştır Tiyatronun olduğu yerden çevreyi seyretmek çok uygundur Tiyatro manzarası Myonnessus'u içermektedir Odeion 1964 yılında bulunmuşturTiyatroya benzeyen bu yapıda on bir oturma sırası görülmektedirİki kişi onuruna Roma döneminde dikilen heykellerin yazılı altlıklarıburada bulunmuştur Odeion o dönemde genellikle müzik dinlenilen , üstü kapalı bir mekandır Kent merkezinin kuzey doğusundaki büyük yıkıntı alan ise Gymnasion'dur Burada bulunan yazıtlardan anlaşıldığına göre kız ve erkek öğrencilerin devam ettiği bu okulda üç öğretmen vardır Tapınağın güneyinde günümüzde hala ayakta kalmış olan su deposu vardırYaklaşık 45m boyundaki bu yapı yamaca inşa edilmiştirDepoya su güney batıdaki Çeşmebaşı kaynağından künklerle getirilmiş, buradan planlı bir sistemle tüm kent ve limana dağıtılmıştır

Teos'daki binalar sert kireç taşından yapılmıştır Bu taşlar Seferihisar'dan 15 km kadar uzaklıkta bugünkü adı Taşdibi olan bir tepeden çıkarılmıştır Karagöl denilen yerde günümüzde bile pek çok inşaat artığının bulunması taşların çıkarıldıktan sonra işlenerek inşaat yerine götürüldüğünü göstermektedir


Teos'un coğrafyası ve komşuları:

İlkçağ Teos kenti, kıyıdan içerde olan ilçe merkezi Seferihisarın 5 km kadar batısında, Urla Yarımadası'nın biraz altında Ege Denizi'ne uzanan ve kendisiyle Urla Yarımadası arasında Sığacık Körfezi'ni oluşturan küçük bir yarımadanın tam kıstağında idiBu nedenle iki limanı vardı; kuzey limanın yerinde Ortaçağda ve sonrasında, Sığacık yerleşimi oluşmuş Kanuni Sultan Süleyman zamanında burası bir hisar içine alınmıştırAncak kent daha çok,güney bölüme yayılmıştır; günümüze ulaşan başlıca kalıntıları da oradadır

Bugün Sığacık adını taşıyan büyük körfez, Korykos (Kıran) Dağı'nın hemen doğusundadır Bu dağın kuzeyinde Teos'a ait son kasaba durumundaki, küçük fakat en azından İ Ö 8 yüzyılın sonlarından beri iskan edilmiş Airai (Demircili/Ada) yer alıyordu Thoukydides ve Strabon'da Erai adıyla anılan bu küçük kasaba bir yarımada üzerine kurulmuştu ve iki doğal limana sahipti





Sığacık Körfezi'nin doğu kıyıları boyunca güneye doğru gidilirse, Makria (Doğanbey) Burnu'na gelmeden önce, kayalık bir ada üzerindeki Myonnesos (Çıfıt Kale) kasabasına ulaşılır Thoukydides'e göre, Teos'a bağımlı olan kasaba eskiden ana karaya bir yolla birleşikti Bergama kralı I Attalos'un buyruğuyla bir süre, Ephesos'tan çıkarılan İonialı Dionysos Sanatçıları'nın barınağı oldu

TEOS'un Kuruluşu

12 İon kentinden birisi olan Teos'u ilkkez MÖ1080lerde Athamas?ın kurduğu biliniyor Küçük Asya Tarihi adlı eserin yazarı, Sarl Teksiye Teos'u İ Ö 2000 yıllarında Akhalar'dan kaçan Giritliler tarafından kurulmuş olan Karyalıların bir şehri olarak gösterir İ Ö 1190 yıllarında Dorların önünden kaçan Akhalar ve bazı Yunan kavimleri Batı Anadolu sahillerine göçmeye başladılar (İlk kafile Athamas'ın başkanlığında Teos'a çıktı Ve çok iyi karşılandı Bu iyi kabul, duyulunca İon kolonizasyonu sırasında Kodrosun meşru olmayan oğlu Nauklos ve daha sonra Atinalı Apoikos ve Damasos ve Boiotialı Geres tarafından ikinci kafile Teos'a geldi Yerlileri azınlıkta kalan Teos böylece bir Karya şehri olmaktan çıktı ve İon şehri oldu Büyük Dünya Tarihi adlı eserin yazarı Jak Pirenni'ye göre Teos, en parlak devrini İ Ö 900 yıllarında Asurluların tesis ettiği barış döneminde yaşadı Bu dönemde İon kolonileri; Teos, Miletos, Priene, Ephesos, Kolophon, Klazomenai, Khios, Samos, Phokaia, Lebedos, Myous ve Eryhtrai birleşerek Panionion adı verilen İon konfedarasyonunu kurdular Dodekapolis olarak da anılan bu on iki kent devletinin din merkezi ve toplanma yeri, Samos Adası'nın karşısında, anakaradaki Panionion (Kuşadası-Davutlar)da bulunmaktaydı Birlik üyeleri sadece soy ve dine bağlılık anlamında bir araya geliyorlar, dış politika ve aralarındaki siyasi ilişkilerde özgür davranıyorlardı Bu yüzden Pers saldırılarına karşı etkili bir savunma gerçekleştiremediler Bu fedorasyon, maden işlemede, deniz ticaretinde ve kara ticaretinde dünyaca ün aldı Kente atfedilen, üzerinde ISOM yazılı, grifon başı işlenmiş altın Phokaia stateri sayılmaz ise, Teos'a mal edilebilecek en eski sikke 9 gram elektrondan üzerinde griffon başı bulunmaktadır Kentin asıl tanrısı Dionysos kültünü sembolize eden griffonun Teos'un kolonisi Abdera sikkelerinde de benimsenmesi para basımının Teos'ta erken bir devirde başladığını gösterir



Taşdibi Tepesi ve yakınında bulunan Karagöl'deki taş ocaklarındaki buluntular, kolay taşınması ve ekonomik olması amacı ile ilginç bir şekilde kesilmiş kireçtaşı bloklardan oluşur Üzerindeki Yunanca yazıtlarda bölge valisinin adı, ocak numarası okunabilmektedir

Teos halkı başlangıçtan beri Dionysos'u kentin baş tanrısı olarak kabul etmiş ve yüzyıllar boyunca ona kentin baş tanrısı olarak saygı duymuştur Dionysos kültü asıl saygıyı tekhnitlerin (tiyatro oyuncuları ya da Dionysos rahipleri) İ Ö 3yüzyılın 2 yarısından itibaren Teos'u merkez etmesiyle kazanmıştır

Dionysos Sanatçıları

Teos'un baş tanrısı Dionysos'du Dionysos'a gösterilen büyük saygı, İ Ö 3 yüzyıl sonlarında kentin itibarını büyük ölçüde arttırmıştı Teos, Dionysos Sanatçılarının Batı Anadolu koluna merkez seçildi; toprakları kutsal ve dokunulmaz sayıldı Sözünü ettiğimiz Dionysos Sanatçıları tüm Yunan dünyasında düzenlenen tiyatro ve müzik şenliklerine paralı sanatçılar sağlayan bir profesyonel oyuncular ve müzisyenler loncası idi Dionysos Sanatçıları'nın diğer önemli merkezleri, Yunanistan'da Atina ve Tebai, İtalya'da Syrakusa ve Mısırda Ptolemais kentlerinde bulunmaktaydı Teos'daki merkezin yanı sıra bir çok kentte de yakın çevreye hizmet götüren ve tragedya, komedya, müzik, şarkı ve başka dallarda yapılan yarışmalarda ödül için boy ölçüşen yöresel şubeler kurulmuştu Tiyatronun daima Dionysos'un koruması altında bulunması yüzünden, Dionysos Sanatçıları yalnız profesyonel değil, aynı zamanda dinsel bir topluluk niteliği taşıdılar ve vergi bağışıklığı ile can güvenliği başta olmak üzere, her yerde tanınan bazı evrensel haklardan yararlandılar Her şubenin kendine özgü bir düzeni vardı ve bağlı olduğu kentten geniş ölçüde özerk bir yapıya sahipti Sanatçılar birliği ile söz konusu kent arasında ilişkiler özel bir anlaşma ile düzenleniyordu Ne var ki Sanatçıların kolay insanlar olmadığını herkes bilir Toplumun asla göz ardı edemeyeceği Dionysos Sanatçıları da kendilerini aşırı derecede önemsediler; bu yüzden adları sorun yaratan bir topluluk olarak kötüye çıktı Philostratos onları, çok saldırgan bir grup sözcükleri ile tanımlar ve güçlükle bir düzene sokulabildiklerinisöyler Aristotelesin problemlerinden biri, Dionysos Sanatçıları neden kötü insanlardır? sorusuna ayrılmıştır Düşünürün önerdiği çözüm, Sanatçıların çoğu zaman kuralsız bir yaşam sürdürdükleri ve sanatlarını sanat için değil, ekmeklerini kazanmak için yaptıkları, böylece bilgeliğe erişme çabalarına adayacak hemen hiç zamanların kalmadığı yolundadır

İonia'daki loncanın tarihçesi, bu yargıyı hiçbir şekilde çürütmez Başlangıçta her şey iyi gider Teoslular bir talent değerinde bir arazi satın alıp, iyi dilekler ve dualarla Dionysos Sanatçılarına armağan ederler Fakat çok geçmeden kavgalar başlar ve giderek sıklaşır İ Ö 152de patlak veren isyan sonucunda Dionysos Sanatçıları kentten kovulur Sanatçılar Efes'e taşınmak zorunda kalırlar Anlaşılan, Sanatçılar orada da pek sevilmemişlerdir Pergamon Kralı IIAttalos onları Myonnesos'a gönderir Bunun üzerine Teoslular Romalılar'a başvurarak kendi haklarının, sınırlarındaki başka bir kente verilmesinden yakınırlar Sanatçılar bu kez Lebedos'a götürülürler Sonunda iyi karşılandıkları bir yer bulmuşlardır Çok az nüfusa sahip Lebedos, elindeki insan gücünü arttıran her türlü katılıma kucak açmaktadır Ancak Marcus Antonius bir gün onlara Priene'ye taşınmalarını emreder Neyse ki Kleopatra yararına yapılan bir çağrıdır Kısa bir süre sonra Dionysos sanatçıları, Lebedos'a dönerler

TEOS Kütüphanesi

Anadoluda İonia bölgesindeki Teos kentinde bir gymnasium kütüphanesinin bulunduğu konusunda bazı bilgilere rastlanmıştır İ Ö 1yüzyıllara tarihlenen bir yazıta göre, bu kentte bir gymnasium bulunmakta ve buranın Paidesinde öğrenciler için Grammatikos'un denetiminde kütüphane yararına kitap yazma ya da kopya etme konusunda yarışmalar düzenlendiği belirtilmektedir Fakat bu yazıt kötü durumda olduğu için fazla bilgi edinemiyoruz C Wendel'e göre, ayrıca burada kaligrafi dersi de veriliyordu

Teos'lu Apellikon'un Kütüphanesi

Strabon'un verdiği bilgiye dayanarak, Aristoteles'in topladığı kitaplar önce Theophrastos'a sonra da onun öğrencisi Neleus'a kalmıştır Bu kişi tarafından Troas'tan Skepsis'e taşınan kitaplar, varisleri tarafından iyi bakılmamış daha sonra Bergama Kütüphanesi için yapılan zoraki toplamalardan korunmak için yer altında, rutubetli bir ortamda saklanmışlardır İ Ö 100 yıllarında Apellikon tarafından satın alınan kitaplar kısmen bozulmuştur

Fakat bir filozof olmaktan çok, sadece bir kitapsever olan Apellikon, bu kitapların bozulmuş olan yerlerini hatalı olarak tamamlayıp çoğaltmıştır Sonraları Atina'nın alınması sırasında, Apellikon'un kendi malı durumunda olan bu kitapları Romalı komutan Sulla, Eski Yunan kültürüne önem verdiği için Atina'dan alıp Romaya savaş ganimeti olarak getirmiştir (MÖ 86) Ve Romada, Tyrannion adlı bir bilgin kitapları yeniden gözden geçirerek formalar halinde yayımlamıştır Strabon'un verdiği bu bilgiden sonra Posidon da Athenaios'a dayanarak, Apellikon'un kütüphanesinden söz etmektedir Ona göre, aslında Teos'lu olan Apellikon belki de Roma'ya duyduğu antipatiden dolayı Atina vatandaşı olmuştur Parlak ve maceralı bir meslek arayan Apellikon, Peripatoscuların felsefe okuluna devam etmiştir Zengin olan Apellikon daha sonra filozof Aristoteles'in kitapları ile birlikte daha pek çok kitabı satın almıştırDelos'taki tapınağı yağmalamasına rağmen, İ Ö 88 yılında, burada Romalıları yenmesi amaçlanarak, Peripatoscu Aristion tarafından kendisine komutanlık görevi verilmiştir Ayrıca Metroon'da depolanmış olan eski belgeleri de mülkiyetine geçirmiştir Fakat bu hırsızlığı Atina'da öğrenilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Seferihisar İlçesi (İzmir)

Eski 08-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seferihisar İlçesi (İzmir)



TEOS Akropolü






Akropol


Kocakır Tepesi olarak isimlendirilen akrapol üzerinde Teos'un bilinen en eski anıtsal yapı kalıntıları bulunmaktadır 1925 yılı Fransız kazıları sırasında bu alanda çalışılmış, görünen yapı kalıntılarının krokisi çizilmiştir Dr Mustafa Uz tarafından tapınak ve altarın rölöve çalışmaları 1989 yılından beri sürdürülmekte idiAkropolün taç kısmı ve doğu eteğindeki Arkaik teras duvarları ve Arkaik yapı izlerinde eski araştırmacıların belgelediği durumdan günümüze, diğer kalıntılarda görülenin aksine, fazla bir değişiklik bulunmamaktadır

Akropol'ün taç kısmı teras halinde düzenlenmiştir; tepenin kayalık dik kenarı ile uyumlu çevre duvarı ile belirlenmiş oval biçimli bu alan yaklaşık 125 m genişliğindedir Duvar kalınlığı kuzey kenarda ortalama 140 m, batıda 182 mdir Yapı taşı olarak iri gözenekli, sert yerel kalker kullanılmıştır Çevre duvarları ocak kesimli olarak bırakılan, arkalı önlü çift orthostat tarzında dikilen, arası toprak/kırma taş doldurulan bir yapı tekniği gösterir Düzensiz çokgen, iri dörtgen örgülüdür Bu duvarlar İonia'daki bilinen en eski duvar yapım tekniğindeki örneklerden biridir





Bu duvar sistemi yer yer çift sıra halinde rampalar ve yollar ile akropolün taç kısmında bir temenos alanı oluşturmaktadırKuzey ve batıda bir bölüm olmak üzere çevre duvarı iyi izlenmekte, güneye doğru eğimle beraber izlenmesi güçleşmektedir; daha sonra yapılan ekler ve modern tarla duvarı düzenlemelerinden ayırmak zorlaşır Bu duvarlar A Akarca tarafından İÖ4 yüzyıla tarihlenmektedir

Terasın ortasına doğru bir kayalık bulunmaktadır Akrapolün bu sivri ucuna dayanmış doğu-batı ekseninde ince uzun yapı kalıntısı kabaca 37x75 m boyutlarındadır Hekatompedos (100 ayak) ölçülerinde bir tapınağa ait bu yapı doğu girişlidir, yer yer ana kayaya oyulmuş yer yer de kabaca yonulmuş uzun dikdörtgen taşlardan yapılma bir alt yapıya sahiptir Anadoluda bilinen tek örnek olan bu anıtsal yapının plan tarzı İ Ö 7 yüzyıl Sisam adası tapınağını andırmaktadırFransız araştırmacılar ve Dr Duran M Uz tarafından yüzeyde saptanan mimari parçalara göre, Teos Yarımadası Killik Burnu mevkiindeki ocaklardan gelen ince grenli kireç taşı malzemeden bu yapıya üst yapı inşa edildiği anlaşılmaktadır

Tapınakın girişinden 15 m daha doğuda Arkaik Çağa ait sunak yapı kalıntısı yer alır Fransızlar tarafından eskisi çıkarılan sunak yapısının Dr M Uz tarafından rölövesi çıkartılmıştır Kuzey-güney ekseninde olan sunak, tapınağın doğu-batı eksenini ortalamaktadır Yapı 1940x1462 m boyutlarındadır Kaba yontulmuş yerel kalker bloklardan euthynteria döşemesi yer yer ana kayaya oturmakta; hemen doğu kenar boyunca dikdörtgen örgülü taş blok sırası daha geç bir döneme ait olmalıdır

Akropoldeki eski duvar sistemi eğim doğrultusunda 100 m batı yönünde bir noktada Hellenistik savunma duvarlarına bağlanmaktadır Akropolün 150 m kuzeydoğusunda çokgen kenarlı örülmüş teras duvarı köşesi en eski savunma duvar sistemine ait olmalıdır Arkaik çağ teras duvarları kuzeydeki daha geç çağın savunma duvarı sistemine bağlantısı açık değildir




Teos Dionysos Tapınağı




Teoslular'ın baş tanrısı Dionysosun ünlü tapınağı kentin batısında surların hemen içindedir Tapınak, tiyatrodan uzak, Hellenistik kent duvarlarına yakın bir şekilde yerleştirilmiştir Etrafı stoa ile çevrelenmiş bulunan bir temenos alanın batısında yer alır Stoa kuzey ve güney yanlarda Dor, doğu ve batıda ise, İon düzeninde inşa edilmiştir





Temenosa girişin kuzeybatı ve güneybatı köşelerdeki anıtsal kapılarla sağlandığı düşünülmektedir Temenos alanı doğuya doğru alçaldığı için buraya bakan giriş bölümünde basamaklar yanlara oranla daha fazladır Krepidoma önde 12, diğer taraflarda ise 6 basamaklıdır Tapınak 11x6 sütunu ile bir hexastyle peripterosdur Tapınakta Hermogenes'in tercih etmiş olduğu sistem olan eustyle kullanılmıştır





Sur Duvarları


Teos'un Arkaik dönem surları çoğunlukla akropol çevresinde görülmektedir Kyklopik tarzda yapılan duvarlar hakkındaki tarihsel bilgiyi Herodot'dan öğreniyoruz İ Ö 545 yılındaki Pers istilasında komutan Harpagos tarafından yapılan yığma tepeler sayesinde Teos'un surları aşılabilmiştir Hellenistik surlar son yıllarda Prof Dr Numan Tuna tarafından yapılan araştırmalar sayesinde geniş ölçüde ortaya çıkmıştır Daha önceleri kent planına bağlı olarak dikdörtgen olduğu düşünülen surların, düzensiz bir şekilde geliştiği görülmektedir İsodomos duvar tekniği ile yapılan duvarlar en fazla korunmuş haliyle Dionysos Tapınağının batı tarafında bulunmaktadır Burada yapılan sondajlarda İ Ö X yüzyıla kadar inen seramik buluntuları ele geçmiştir Dionysos Tapınağının batısında kalan sur duvarlarının iç kısmında 1962 yılında yapılan kazılarda sur duvarı tabakalaşması hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir Duvarlar boyunca temele kadar inen buluntular, Hellenistik dönemden Arkaik döneme kadar olan bir zaman dilimine tarihlenmektedir Fakat temelden sonra ana kayaya kadar olan, 80 cm tabakada ise İ Ö 6 yüzyıldan başlayarak Geometrik döneme kadar süren buluntular tespit edilmiştir Böylece mevcut sur duvarlarının İ Ö 6 yüzyıldan itibaren kullanıldığı, daha erken dönemlere ait surların başka bir yerde olduğu ortaya çıkmıştır Fakat ele geçen seramik buluntular, şekil ve süsleme bakımından Miletos'ta bulunan Geometrik çanak çömleğe benzemektedir Böylece Teos'un ilk yerleşim tarihi, İÖ 6 yüzyıldan 10 yüzyıla çekilmiştir





Tiyatro


Akropolis Tepesinin güney ucunda Dionysos Sanatçıları için özel bir önemi olan tiyatro yer alır Tiyatrodan bütün ören yerini, limanı ve Myonnesos burnuna dek uzanan kıyıyı görmek mümkündür (40) 1963 yılında Prof Dr Yusuf BOYSAL ve Prof Dr Baki ÖĞÜN ekibi tarafından özellikle skenenin(Sahne binası) 2/3 ü, kısmen de orkestra bölümü kazılarak, tarihleme için çok önemli bilgilerin açığa çıkması sağlanmıştır Tiyatro doğal eğim kullanılarak kurulmuştur Eğimin yetersiz olduğu durumlarda tonozlu geçitler yapılmıştır Sahne binası mimari elemanları korunmuş olmasına rağmen caveaya(Basamaklar) ait bloklar tahrip olmuştur Tiyatro at nalı biçimindeki planı ve yamaç eğimini kullanması sebebiyle Hellenistik özellikler gösterir Roma Çağında doğal yamacın el verdiği cavea kapasitesine eklenen yeni oturma sıraları için gerekli olan yüksekliği ve eğimi sağlayan alt yapı üzerine oturtularak genişletilmiş olduğu görülmektedir Caveayı yükseltebilmek için altına tonozlu geçitler ( vomitorium ) yapılmıştır Tiyatro yakınında bulunan mimari elemanlar sayesinde, Hellenistik dönemde, İon düzeninde skenesi olduğu, Roma döneminde ise İon ve Korinth düzenlerinin kullanıldığı iki katlı scaenae fronsa sahip olduğu söylenebilir Orkestrada bulunan pişmiş toprak künk tesisat ise Roma Çağının en son evresinde yapılmış olduğu düşünülüyor

Yakınındaki Sığacık Kalesi yapımında kullanılmış olduğu tahmin edilen tiyatro oturma sıralarının daha Fransız araştırmacıları döneminde bütünüyle sökülmüş oldukları bilinmektedir Roma Çağında farklı dönemlerde değişime uğradığı yapım eklerinden görülen Teos tiyatro yapısında en önemli yapım evresinin Hadrian döneminde gerçekleştiği, skene yapısına ait çok sayıda bezemeli mimari üst yapı elemanlarından anlaşılmaktadır








Bouleuterion/(Odeion)


Bouleuterion, kentle ilgili önemli kararları alan meclisin bulunduğu yapıdır Fakat Teos'daki yapı 850 kişilik oturma kapasitesi ve agoraya yakınlığı nedeniyle farklı işlevler (odeion, tiyatro, müzik, sivil toplantılar) için de kullanılmış olabilir Yapı içinde agora yöneticilerinin isimlerinin yazılı olduğu iki kare sunak bulunmaktadır
Agoranın kuzey köşesinde yer alır Doğal zeminden 4-5 m yükselen ve yaklaşık 3 m kalınlığında teras duvarı ile oluşturulan dolgu üzerine oturtulmuştur

Buna göre, Teos meclis yapısının İ Ö yaklaşık 170lerde yapılmış Miletos bouleuterionunda olduğu gibi oturma sıraları üzerine dayanan kalın ahşap dikmelere sahip olmadığı anlaşılmıştır Buna karşılık, Priene'deki bouleuterion yapısına benzer bir şekilde iç mekanda batı duvarı boyunca görülen fil ayakları ile çatı yükünün taşınması sağlanmış olmalıdır





Gymnasium



Kentin gymnasium kısımlarında çok az araştırma yapılmıştır Akropolün kuzeydoğusunda yer alan gymnasiumun büyük bir bölümü halen toprak altındadır Küçük sondajlar ve yüzey buluntuları ışığında, gymnasiumun Hellenistik dönemde inşa edildiği ve Roma döneminde değişikliğe uğradığı düşünülmektedir





Antik Liman





Çok iyi korunmuş olan Teos antik limanının güney savunma duvarları doğu-batı ekseninde kayma yaparak, dalgakıran olarak devam etmektedir Burada en sık esen kuzey-kuzeybatı rüzgarlarına karşı doğal olarak korunmuş, ancak şiddetli esen lodosa karşı da dalgakıran ile güvenilir bir liman oluşturulmuştur Dalgakıran yaklaşık 200 m uzunluğundadır Dalgakıranın denize bakan bölümü kıyı sürüntü hareketleri sonucu kum ile kaplıdır Küçük bir akarsu ve kıyı sürüntü hareketleri ile limanın içi de dolmuştur Dalgakırana koşut uzanan rıhtımın 87 mlik bölümü korunmuş, doğu ucu ise dağılmış ve kısmen su altındadır





Rıhtım üzerinde gemi bağlama taşları oldukça iyi korunmuştur Gemi bağlama taşları rıhtım duvar örgüsünü oluşturan dikdörtgen blok sırasına, dikine bağlantılıdır Günümüzde rıhtımın gemi bağlama taşları su seviyesine batar duruma gelmiştir Rıhtımın yapıldığı İ Ö 3 yüzyıldan günümüze yerel tektonik hareketlerin özel durumu dışında Batı Anadolu kıyılarında deniz seviyesi değişimi olmadığı, ancak Arkaik ve Klasik Çağlara göre genelde denizin yükseldiği görülmüştür 1962-1965 Boysal-Öğün kazılarında agorada yapılan A açmasında 15 m derinde bulunan taban suyu altında Hellenistik ve öncesine ait yapı katlarının durumu bu saptamayı doğrular niteliktedir

1993 yılında Prof Dr Sencer Şahin tarafından okunan, Seferihisar'da bir bağ evinde bulunan önemli tarihi yazıt Hellenistik Çağa ait 102 satırlık bir meclis kararını bildirmektedir Yazıt, İÖ 3 yüzyıl başlarında Teos kentini basan deniz korsanlarının talep ettikleri haraç miktarının nasıl ödeneceği üzerine Teos meclis kararını ve ödenti listesinin bir bölümünü de içermektedir







Nekropol


Yarımadanın batısında kalan bugün bozulmuş orman karakteri gösteren engebeli arazi, denizden gelebilecek bir müdahaleye açık bırakılmıştır Bu kısımda şehrin nekropolüne ait çeşitli kalıntılar bulunmaktadır Hemen her yerde pişmiş toprak lahitler, özellikle Klazomenai tipi İ: Ö 6 yüzyıla ait boyalı bir örnek ile daha geç dönemlerin kesme taş sandukaları yer yer açılmış olarak görülebilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Seferihisar İlçesi (İzmir)

Eski 08-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seferihisar İlçesi (İzmir)



Lebedos

Antik çağda İon birliğini oluşturan on iki Yunan şehir devletinden biri olan Lebedos'un kuruluş tarihi MÖ 7 yüzyıl olarak tahmin edilmektedir Ancak 2004 yılında sur duvarlarının bulunduğu yarım ada üzerinde yapılan bazı yüzey araştırmalarında, işlenmiş küçük bir obsidyen yonganın bulunmuş olması buranın Koloniler Öncesi döneme ait ve muhtemelen Neolitik Çağda yerleşilmiş bir yer olduğunu akla getirmektedir Önümüzdeki yıllarda bu şehirde yapılacak kapsamlı bir araştırma ile bütün bu soruların cevaplanacağı aşikardır




İonia bölgesi antik kentlerinden Lebedos, bugün Seferihisar ile Selçuk arasındaki kıyıda Ürkmez Köyü’nün (Kısık Köyü) yanı başındaki küçük bir tepenin üzerinde kurulmuştur Kolophon’un kuzeyinde, Kral Kodros’un oğullarından Andropompos tarafından kurulan Lebedos, İon göçü sırasında Helenlerin eline geçen ilk Anadolu kentlerindendir İonia Birliği’nin on iki üyesinden biri olmasına karşılık komşusu Myus ile birlikte diğerlerinden sönük kalmıştır

Lebedos antik kenti 175 m uzunluğunda, alçak ve kayalık bir yarımada üzerinde kurulmuştur Burası 201 m genişliğindeki bir kara parçası ile ana karaya bağlanmıştır Akropol 61 m yüksekliğindeki bir tepededir Kentin coğrafi konumu, iyi bir limanı olmayışı, çevresinde Kolophon ve Tlos gibi gelişmiş kentlerin oluşu Lebedos’u engellemiştir Bu yüzden deniz ticaretinden pay alamamış, diğer İon kentlerinin yaptığı gibi dış topraklarda koloni kuramamış, sanatçı ve bilim adamı yetiştirememiştir MÖ 5 yüzyılda Atina delos Deniz Birliği’ne önceleri üç talent vergi ödemiş, sonra da bu vergi bir talente düşürülmüştür

Horatius’un “Tekedilmiş Köy” olarak tanımladığı Lebedos, Klasik dönemde sikke basmayan tek İon kenti olmuştur Helenistik dönemde isminden hiç söz edilmemiş, Kral Antigonos bu kenti Teos topraklarına katmayı düşünmüştür Lysimakhos’un buradaki halkı Ephesos’a yerleştirdiği ve lebedos’u tamamen ortadan kaldırdığından söz etmiştir Buna rağmen kent varlığını sürdürmüş, MÖ 226'da Mısır kralı II Ptolomaios’un egemenliğini kabul etmek zorunda kalmıştır Bundan dolayı da 60 yıllık bir süre “Ptolemais” ismi ile anılmıştır MÖ 2 yüzyılda Teos, Ephesos ve Myonnesos’dan kovulan dionysos sanatçıları buraya yerleşmiş ve kentin kalkınmasında biraz da olsa katkıları olmuştur

Lebedos’ta arkeolojik araştırma yapılmadığından geçmiş tarihi ile ilgili bilgi oldukça yetersizdir Günümüze ulaşabilen kalıntıları yok denecek kadar azdır Yalnızca yarımadayı çepeçevre kuşatan surların kalıntıları günümüze gelebilmiştir

Lebedos’un karşısındaki ana karanın yamaçlarında, yüzeyde çok sayıda çanak çömlek parçaları ve duvar izlerine rastlanmıştır Ayrıca buradaki düz bir tepenin üzerinde de oldukça büyük bir yapının temellerine rastlanmıştır




Karakoç Kaplıcaları


Karakoç'taki sağlık ılıcaları üçbin yıldan beri kullanılmaktadır Erken bizans döneminde gözde olan kaplıcaların görkemli ılıca yapısının kalıntıları hala durmaktadır




Yapılan araştırmalara göre Karakoç Kaplıcası'nın sularında bol miktarda karbon dioksit, sodyum klorür ve bikarbonat bulunur Romatizma, cilt ve raşitizm hastalıklarının tedavisinde etkilidir İçmesuyu olarak kullanıldığı ise mide ve bağırsak bozukluklarına, böbrek taşlarına iyi geldiği bilinmektedir






Karaköse Harabeleri


Karakoç Kaplıcalarına yaklaşık 15 km, Lebedos antik kentine 4 kmuzaktadaki harabelerin olduğu yere Karaköse denildiği gibi, halk arasında Karakisse şeklinde de söylenmektedir Muhtemelen Hellenistik döneme tarihlendirilen, ancak araştıması henüz yapılmamış bir tapınak ve hamam kalıntısı bulunmaktadır Çevrede yapılan temel kazılarında ortaya çıktığı gibi, buraya en yakın Hamamönü Kaplıcası' nın şifalı sularının hamama büzlerle getirildiği sanılmaktadır





Myonnesos


Doğanbey körfezinden 1 km kadar kuzeyde Myonnesos' un olduğu yer, günümüzde Çıfıtkale veya Sıçan Adası olarak bilinmektedir




Myonneso , tarihte ancak birkaç kere ortaya çıkmıştır MÖ 190 yılında Antiocus III, kıyıları korumaya çalışırken Teos 'a yönelmiş olan Roma Donanması karşısında birçok gemi görür Önce kralın donanması zannedilir, ancak daha sonra korsan gemileri olduğu anlaşılır Korsanlar Roma donanmasından kaçarak Myonnesos' a sığınmayı başarırlar Tarihte " geniş bir tabandan piramit gibi yükselen ve karadan çok dar bir patikayla ulaşılan sarp bir kaya" olarak anlatılan Myonnesos için aynı zamanda, deniz kıyısında ki kayaların deniz tarafından oyulmasıyla sivri çıkıntılara sahip olduğundan bahsedilir Miletli Hecataeus MÖ 500' de Myonnesos' tan bir kent olarak bahseder Buna karşılık Efes' li Artemidorus burayı sadece bir yer olarak tanımlar Tarihçi Pliny ise buranın eskiden bir kasaba iken kendi devrinde sönmüş olduğunu anlatır Bir zamanlar Dionysos sanatçılarının barındığı yer olarak da adı geçen adanın ana kara ile bağlantısı güneyde 25-30 cm su altında kalmış olan antik yol ile sağlanmaktadır

Düz alanlardan yoksun kayalık adada görülen Myonnesos' ait tek yapı kalıntısı 25-3 m yüksekliğinde ve 5-6 m uzunluğunda olan antik duvardır Çok büyük boyutlu taşlarla inşa edilen bu duvar MÖ 500' lü yıllara tarihlenir Üst kısımlarda mevcut kalıntılar ise 16 yüzyıla ait Türk yapılarından kalmıştır Dionysos artistleri büyük olasılıkla adanın karşısında bulunan verimli vadiye yerleşmişlerdir Ancak buralarda herhangibir kalıntıya rastlanmaması artistler grubunun büyük inşaatlar yapmadıklarını ortaya koyar






Myonnesos' da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izlere de rastlamak mümkündür Selçuklular döneminde İpsilihisar olarak anılan ada, tarihte Cüneyt Bey olayı olarak bahsedilen olaylar dizisine kadar Aydınoğullarının son beyi olan Cüneyt Bey' in kalesi olmuştur Ada bu yenilgiden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır Tepenin hemen üstünde yer alan sıvaları korunmuş olan üç sarnıç ile bazı yapı kalıntıları Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine aittir





Hereke / Düzce


Seferihisar' ın 6 km kuzeyinde bulunan Düzce köyünün eski adı Hereke' dir ve halk arasında "Herakles" den geldiği ve köyün doğrudan Heraklia antik kenti üzerine kurulduğu görüşü yaygındır Diğer taraftan böyle bir kentin varlığına bilimsel literatürde rastlanılmadığı için şüpheyle de bakılmaktadır Antık kentten görebileceğimiz yalnızca yörede kullanılmış bol miktardaki taşlardır Bunlardan en ilginci Erken Osmanlı döneminden kalma hamamın batı duvarında yer alan tanrı Herakles' e Gymnasion başkanının adadığı sunaktır Yörede bulunan frizler İzmir Arkeoloji Müzesi' ne götürülmüştür Düzce' de en fazla dikkati çeken eserler, 15 yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Kasım Çelebi Medresesi ve Camii' dir Mederese ile aynı avluyu paylaşan cami, avlunun güneyindedir ve orjinal yapısından yalnızca minarenin alt kaidesi ve minareye bitişik köşe duvarları kalmıştır






Medrese ise avlunun kuzeydoğusunda yer almakta ve kalıntısından L formunda olduğu anlaşılmaktadır Medresenin iki yönlü kolunda toplam dokuz adet küçük birimin içinde birer ocak ve ikişer niş bulunmaktadır Birimlerin önünde sütunlar ile taşınan ve sivri kemerlerle birbirine bağlanan revak sırası mevcuttur Revakların ve birimlerin üzeri tuğla malzemeli kubbe ile örtülmüştür





Beyler Su Kemeri


Seferihisar ilçe merkezinin 16 km doğusundaki Beyler Köyünde, köyün kuzeydoğusunda büyük bölümü ayakta olan büyük bir su kemeri dikkati çekmektedir Yapının, Roma döneminde inşa edildiği ve büyüklüğüne göre de yöre için oldukça önemli bir yerleşmeye dağdan su getirmek amacıyla yapıldığı anlaşilmaktadır Söylentilere göre burası Teos halkı tarafından yayla olarak kullanılmıştır Üç adet kemeri hala ayakta olan su kemerine köyde "Yedi Kızlar" denilmektedir





Sığacık


Bugün Seferihisar'ın bir mahallesi durumunda olan Sığacık, ilçe merkezinin 5 km batısında, 16 yüzyılda inşa edilmiş bir kalenin surları içinden çevreye doğru yayılarak, tarihle iç içe bir yerleşim dokusu özelliği kazanmıştır Tarihi yerleşme Teos'un kuzey limanını oluşturan koydadır




Sığacık kalesi ve sur duvarları 1521-1522 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman' ın emri üzerine Rodos seferine hazırlık olması amacıyla donanma komutanı Parlak Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiştir O dönemde meskun bir yer olan Sığla/Sığala ( Sığacık)' ya bir dış kale bir de koğuş tabir edilen askerlerin günlük hayatını ve eğitimini geçirdiği iç kaleden oluşan bir kale yapılmıştır İç kalenin denize bakan kısmında iki burç ve iki kapı bulunmaktadır Dış kale ise Kuşadası, Ayasuluk ve Seferihisar adlı üç kapıya sahiptir Aslında İki katlı olan kalenin kalan tek katının surlarına iki kulenin gizli merdivenlerinden tırmanılır

1953 tarihli Sığla Sancağı' na ait bir İcmal Defteri' nde önemi belirtilen kıyı kaleleri arasında, Ayasuluğ-Çeşme deniz hattında küçük teknelerin ilk uğrak yeri olarak Sığacık' ın adı geçmektedir XVI yüzyılda Urla ve Sığacık İskeleleri hububat ve kuru meyve naklinde kullanılmaktaydı






Sığacık kalesi bir yerleşme yerini savunmaktan çok bir deniz üssü olarak hizmet vermiş, daha sonraları gümrük kontrol merkezi olarak kullanılmıştır Kalenin surları ve iki kulesinden başka içinde Süleyman Han Cami, hamam ve mescit vardır Surların yapımında Teos antik kentinin taşlarından yararlanılmış olup, duvarlarda Teos'tan gelme kitabelere rastlamak mümkündür Kale içinde evler bitişik düzende olup, bazıları tek bazıları da iki katlıdır Evlerin çoğu kerpiçtendir ve büyük bölümünde iç avlu bulunmaktadır İki katlı evlere cumbalar ve tahta panjurlar eklenmiş, içerdeki merdivenler ve kapılar ahşaptan yapılmıştır





Akkum






Dünyaca ünlü Akkum plajı Sığacık mahallesinde bulunmaktadır Küçük ve Büyük Akkum olarak iki plaja ayrılan bu iki muhteşem plajda Rüzgar sörfü yapılmaktadır Üç ayrı tatil köyü bulunan Akkum bir de yeni yapılan beş yıldızlı oteli ile tatilcilere hizmet vermektedir












Akarca






Yaz aylarında İlçenin nüfusunu beşe katlayan Akarca mevki yazlık konutlarla ve muhteşem plajı ile karşımıza çıkmaktadır Akarca'da ev sahibi olmak bir çok kişinin rüyalarını süslerken sitelerde yoğunluklu olarak Ankara, Denizli, Manisalı vatandaşlar yaşamaktadır








Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.