Türk Tarihi Ve Siyasal-İdeolojik Tahrif |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Tarihi Ve Siyasal-İdeolojik TahrifTÜRK TARİHİ VE SİYASAL- İDEOLOJİK TAHRİF Baki ÖZ (Tarihçi-Yazar) 1) Anadolu’da Türklüğü Yoksaymanın Siyasal- İdeolojik Amacı: Türk tarihi ve kültürü son yıllarda birbakıma bombardıman edilmiştir Bu durum, özellikle son yılların ideolojik ve siyasal amaçlarının sonucudur Türk tarihi, dili ve kültürü tarihinin hiçbir döneminde bu ölçüde kıyıma uğramamış, sonuçta deforme edilmemiştir Ülkemizdeki etnikçi ve dinci akımlar siyasetleri ve ideolojileri uğruna Türk tarihini çıkarları doğrultusunda yorumlayarak bozmaktan kaçınmamış, kendi ideolojileri çerçevesinde bir yapı kazandırmaya çalışmışlardır Siyasetleri ve ideolojileri doğrultusunda bir Türk tarihi ve kültürü imajı yaratmışlardır İşin en acıklı yanı; sol çevreler de insan hakları ve özgürlükler gibi kavramların güzelliğine kapılarak bu bozuma çanak tutmuşlardır Bu nedenle, Kürtçü- etnikçi ile şeriatçı-İslamcı çevrelerin Türk kültürünü deforme etme çalışmaları koşar adımlarla gelişme olanağı bulmuştur![]() Sol çevrelerin Türk tarihini ve kültürünü sahiplenmemelerinin, yeterince benimsememelerinin arkasında bu alanın “milliyetçilik” olarak görülmesi, bu tür “milliyetçiliğin” ırkçılıkla bir tutularak şovenizm olarak nitelenmesinden ve yaşamı sadece eleştiriye dayayarak tarih karşısında “marjinal” kalınmasından, var olan tüm bilgi ve görüşlerin “resmi”, “devlet düzmesi” olarak nitelendirilmesinden kaynaklanmaktadır Kültürün bu dalının, özellikle Türk tarih ve kültürü alanının MHP- Ülkücüler gibi siyasal çevrelerce kucaklanması, ideolojilerinin odağına yerleştirmeleri, bu çevrelere siyasal olarak karşı olan sol çevrelerin bu alana soğuk bakmalarına ve uzak durmalarına neden olmuştur Doğllıkla bunun sonucu da kimi ayrılıkçı, etnikçi eğilimlerin işine yaramıştır Türk kültürüne karşı komplekse itilmiş sol kesimlerin milliyetçi akımlara karşıtlıklarından yararlanan Kürtçü- etnikçi akımlar; Türk solunun kimi kesimlerinin de desteğiyle Türk tarihini ve kültürünü “ilkel”, “gelişmemiş”, “barbar”, “göçer”, “yıkıcı” olarak göstermiş, Ortaasya’yı uygarlık merkezlerinin dışına itmiş, buna karşılık Mezopotamya’yı dünya uygarlığının “ilki” ve “merkezi” olarak benimsetmeye çalışmış, Kürtlerin ırkları olarak sahiplendiği Ari ırkı “en üstün ırk” olarak sunmaktan kaçınmamış, Türklerin eski ve ulusal dini Şamanlığın yerine ölü bir din olan ve katılığıyla bilinen Zerdüştlüğü geçirmiş, dahası Türklük öğelerini en açık biçimiyle günümüze taşıyan Aleviliğin Zerdüştlüğün -şöyle böyle- İslamlaşmış biçimi olduğu savlarını yaymış, Anadolu’da konuşulan yerel dilleri ve ağızları abartarak öne çıkarmış, dili etnik ve toplumsal oluşumda esas alan görüşler üretmiş, Kırmançço ve Zazaca gibi dilleri konuşan toplulukları etnik varlık olarak ortaya koymaya çalışmış ve bunu siyasal olarak ideolojileştirmişlerdir İşin kötüsü; sol, aydın(!) ve Kürt etnikçi çevrelerinden yeterince yandaş da edinmişleridir Türk tarihi ve kültürü bu çevrelerce yoksanmış, yadsınmış, küçümsenmiş ve karalanmıştır Asya’dan gelen Türk boyları Anadolu’nun yerleşik (otantik) halkı olarak sunulmuş, Anadolu halkının antik Anadolulular olduğu savunulmuştur Asya, Ortaasya, Türklük ve Türk kültürü… Türkiye toplumunun bilincinde silinmeye çalışılmıştır Bu durum Atatürk’e, Türk bayrağına saygısızlığa ve yurt/ülke bütünlüğüne zarar vermeye dek götürülmüştür İşin en üzücü yanı da budur![]() Bu saçmalıklara yeterli bir tepki var mıdır? Açıkça bunu göremiyoruz Bu kötüye gidiş, inkârcılık, Türklüğü toplumun bilincinde silme ve Türklüğe düşman bir Türkiye toplumu yaratma çabası karşısında Türk toplumu, aydını sağır ve dilsizdir Saçmalığı açık olduğu kadar, ideolojik ve siyasal amaçlı olduğu da bir okadar gerçek olan bu tür çabalar, savlar ve çalışmalar karşısında ne yurtsever çevrelerde, ne aydınlarda, ne üniversite çevrelerinde, ne yönetimde ve ne de Türkiye toplumunda hiçbir tepki gelmemekte, bu saçmalıkların önüne geçilmemektedir Batı’nın parmak sallamasıyla korkutulan tüm bu çevreler aymazlık uykusunda uyurken Kürtçü-etnikçi çevrelerle siyasal İslamcı ve şeriatçı çevreler Türklük olayına kendi açılarından kıymakta, her türlü tahrifatı yapmaktan kaçınmamaktadırlar Bu yıkıntı üzerinde biri Kürtlüğü/ Kürtçülüğü, öteki ise siyasal- şeriatçı İslamcılığı yapılandırmaya ve öne çıkarmaya çalışmaktadır Açıkça görüldüğü gibi; birinin hedefi ulusal sınırları parçalamakken, ötekininse hedefi doğrudan Cumhuriyet rejimidir İkisi de Atatürk’ün vurguladığı gibi; ülkenin kalbine yönelmiş “zehirli karasaplı hançer”lerdir Bu durum karşısında kabullenilemeyecek olan Türk aydınının ve Türk solunun aymazlığıdır “Özgürlük” ve “insan hakları” gibi sloganların tuzağına düşen Türk solu ve Türk aydını bu tür çevrelerin niyetini yeterince kavrayamamakta ve bu çevrelerin tuzağına düşmektedir Tepkisizliği, uyuşukluğu ve kabullenişliği bundandır Yoksa ayrılıkçı, etnikçi, Kürtçü ve şeriatçı çevrelerin yaptıkları somut olarak ortadadır Ülkeye verdikleri zararın acısını toplum olarak hep birlikte yaşamaktayız![]() Bunu görmemek, dahası kabullenmek akıl kârı değildir Öyle sanıyorum ki, artık Türk aydını ve bu ülkede yaşayanlar bu aymazlıktan kurtulmanın zamanının gelmiş ve geçmiş olduğunu görmek zorundadırlar İlk tepki de; Türk tarihi ve kültürünü bu tür çevrelerin ideolojik tahriflerinden kurtarmak, doğruları ortaya koymakla başlatılmalıdır Bu durumda; tarihçileri, toplum bilimcileri, siyasetçileri, aydınları ve yurtseverleri yeni görevler bekliyor İnsanın ülkesini, toplumunu, kültürünü, tarihini, kimliğini, benliğini savunması/ koruması; bozulmaktan, yıkılmaktan kurtarması utanılacak bir durum değildir Hele hele, şovenizm hiç değildir Dahası, insansal görevdir Bir aydın ve yurtsever sorumluluğudur Kürtçü- etnikçi ve şeriatçı-İslamcı çevrelerin karalamalarına, yozlaştırmalarına karşı savaşım her Türk aydınının, ilericisinin, demokratının, laiğinin, çağdaşının, Atatürkçüsünün boynunun borcu olduğunu düşünüyorum Kürtçü- etnikçi ve şeriatçı- İslamcı çevrelerin yıllardan beri zaman zaman da silahla yürüttükleri kampanyaya karşı Türk aydını, Türk solu, siyasetçisi, yurtseveri, sağduyulu vatandaşı ve Türk toplumunun ülkesini seven her bireyinin bu karşı kampanyada yer alması, kültürel, düşünsel ve bilinçsel mücadele vermesi kaçınılmaz bir insanlık, vatandaşlık, yurtseverlik görevidir ve ayrıca bir ulusal zorunluluktur Ülke bu ayrılıkçı ve bozucu çevrelere karşı bilinç ve bilinçlendirme düzeyinde bir kültürel ulusal bağımsızlık savaşımı vermelidir![]() Bu siyasal- ideolojik çevreler Türk tarihini tümüyle yoksaymakta, amaçlı olarak Türk kültürünü küçümsemektedirler Bunu yaparken korkunç bir inkârcılık yapılmaktadır Bütün bunların, belli bir siyasal amacın ürünü olduğu açıktır Oysa; bu toplumlar uzun bir tarih sürecinde birlikte yaşamış, geleceklerini birlikte belirlemişlerdir Bu toplumların böyle birbirine düşürülmesi, bu toplumlara düşmanlıktan başka bir şey değildir Bu nedenle, Türkiye krıtik bir dönemden geçmektedir Kendine bilinçli bir siyaset seçmeli, ulusal birlikteliğin yollarını aramalı ve bunu ülke düzeyinde sağlamalıdır![]() 2) Anadolu Halkı Tümüyle Kürt müdür? Anadolu’da Tüklük Tümüyle Yok mudur?: Ayrılıkçı- etnikçi Kürtçülere göre Anadolu halkı tümüne yakın Kürt’tür Hele Aleviler tümüyle Kürt sayılmaktadır Bu doğrultuda, Anadolu’nun hiç umulmadık yerlerinin Kürt olduğu savunulur, Türklere hiç yer verilmez Bu kafalara göre, Türkler Anadolu’da silinmek istenir Ülkenin batı kesimlerinde Türklerin varlığı azçok kabul edilse de, Doğu, Güneydoğu ve İçanadolu silme Kürt olarak sunulmaya çalışılır Tümüyle ideolojik ve kasıtlı olan bu görüşler, tarihin ve sosyolojinin tümüyle kasıtlı olarak inkârıdır Bu durum, insanların açıkça kandırılması esasına dayanır Tarih boyu kardeşçe yaşayan Türkiye toplumuna düşmanlık tohumları sepmekten başka birşey değildir, bunlar Oysa, basit bir tarih bilgisi dahi bu savların uydurmadan ve insan kandırmadan başka birşey olmadığını ortaya koyacak durumdadır Kısaca, tarih bu etnikçi çevrelerin tersini söylemektedir Anadolu’ya Türklerin gelişlerine kısaca bakılırsa, bu sav sayılamayacak ve bilimsel hiçbir değeri olmayan karaçalmaların ve yoksaymaların ne ölçüde yalan oldukları görülecektir Tarihsel verilere başvurulması durumunda görülecektir ki; Sümerler, Asya toplumudur Asya’dan Kuzey Mezopotamya’ya gelmişlerdir M Ö 3 binli yıllardan beri bölgede siyasal kuruluş ve devlet olarak varlık göstermiş ve dünya uygarlığının başlatıcısı olarak önemli katkılar sunmuşlardır Bu dönemler Anadolu’nun önemli bir bölümü Sümerlerin egemenliğindedir Yine M Ö 2 binli yıllarda bir Asya toplumu olan Kassitler Orta Anadolu’ya yerleşmişlerdir Asya’daki İsa’dan önceki göçlerin Anadolu, Balkanlar, Ortadoğu ve Mısır’a doğru olduğu ve buralara önemli ölçüde Asya toplumlarının yerleşerek ilk uygarlıkları yeşerttikleri artık tarih bilimince kabul edilmektedir![]() Anadolu’ya İsa’dan sonraki dönemlerde de yoğun ölçüde Asyalı Türk göçü vardır 450’li yıllarda Karadeniz ve Hazardenizi’nin kuzeyindeki topraklarda egemen olan Hazarların Anadolu’ya kuzeyden girerek Ankara ve Antalya’ya kadar bölgeye ilerledikleri ve önemli bir bölümünün Anadolu’ya yerleştikleri bilinmektedir Anadolu, Bizans İmparatorluğu’un egemenliğindeyken ağır ağır bir Türk yurdu olmaya başlamıştır Bizans, Anadolu’ya yoğun Türk göçlerine engel olamamıştır IX yüzyılda Azerbaycan’da Babek olaylarına katılan Türk boyları daha bu tarihlerde Anadolu’ya göçerek yerleşmişlerdir Buna benzer Türk göçlerinin ardı arkası kesilmemiştir X yüzyılda Doğu ve Güneydoğu illerinin bir bölümü Abbasi İmparatorluğu’nun Avasım bölgesidir Buraya Abbasi hizmetini kabul etmiş Türk aileleri ve Türk boyları yerleştirilmiştir![]() 1071 Malazgirt Savaşı’ndan önce Anadolu’nun Ege gibi en batı ucuna dek Çağrı, Tuğrul, Afşin gibi daha birçok Türk akıncılarınca keşif gezileri ve akınlar düzenlenmiş, buralar Türklere uygun yurt olarak görülmüş ve buralara önemli ölçüde Türk boyları yerleştirilmiştir Zaten 1071 olayı bir dönüm noktası olur ve Anadolu kapıları tümüyle Türklere açılır Asya’da siyasal, toplumsal ve ekonomik bakımdan sıkışık olan Türk boyları gelip Anadolu’nun ve Suriye, İran, Irak gibi bugünkü Ortadoğu devletlerinin topraklarının çeşitli kesimlerinde beylik, atabeylik gibi siyasal organizasyonlar kurar ve yerleşirler Bunların onlarcası bilinmektedir![]() Anadolu’ya, Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya geçen Türk toplulukları da gelip yerleşmişlerdir XI yüzyılda İzmir’de Çaka Bey’in kurduğu beylik böyle oluşmuştur XIV yüzyılda Çanakkale- Balıkesir yöresinde kurulan Karesi Beyliği halkının çoğu da yine Doğu Avrupa ve Balkanlara önceden yerleşmiş olan Türk boylarının gelip yerleşmesiyle oluşmuştur![]() Bugün Kürt bölgesi olarak görülen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Malazgirt Savaşı’ndan önce ve sonra Türk boylarının yurt yeridir Türk akıncılarının önderliğindeki Türk boyları 1048’lerde Erzurum- Pasinler’de Bizans güçlerine karşı savaşmışlardır 1071 tarihinden itibaren burada Anadolu’nun ilk Türk devletleri kurulmuştur Bilindiği gibi Erzurum- Tercan- Bayburt topraklarında Saltukoğulları, Erzincan- Kemah- Divriği üzerinde Mengücekoğulları, Ankara- Sivas- Kayseri üzerinde Danişmendoğulları, Mardin, Elzığ, Diyarbakır gibi Güneydoğu Anadolu toprakları üzerinde ise Oğuz boylarından gelen Türklerden Dilmaçoğulları ile Artukoğulları gibi devletler kurulmuş, XV yüzyıla kadar ufak- tefek kesintilerle bölgeyi yönetmişlerdir![]() Türkiye’yi, özellikle Doğu ve Güneydoğu’yu tümüyle Kürt görenlere sormak gerekir, ne oldu bu Artuk, Dilmaç, Mengücek, Saltukluların halkına, tümüyle yok mu oldular? Bunlardan önce bölgeye gelen akıncı birliklerinin getirip yöreye yerleştirdikleri topluluklar hani? Bunların yaşattıkları kültür tümüyle silindi mi? Herşey bir yana, Ahlat mezarlılarına bir bakılsın Türk kültürünün izleri tüm açıklığıyla görülecektir Bu Türk halkı nerede? Bu kadar Türk varlığına karşın buralar daha nasıl tümüyle konuşulan dile, ağıza v s bakılarak Kürt görülür? Tarihsel doğrular bu kadar tersyüz edilemez Edilmesi için neden de yoktur Anadolu’nun bu yaşayan halklarının bu ölçüde inkâra ve asimilasyona tutularak yoksayılması kimseye yarar getirmez![]() Anadolu’da XI yüzyıldan itibaren kurulan Selçuklu Devleti tümüyle Türk’tür ve Oğuzların kurduğunu dünya- âlem biliyor Bu devletin XIV yüzyılın başlarında yıkılmasıyla yıkıntıları üzerinde Anadolu’nun çeşitli yörelerinde kurulan; Karamanoğuklları, Candaroğulları, Germiyanoğulları, Menteşoğulları, Aydınoğulları, Eratnaoğuları, Dulkadıroğulları ve diğerleri tümüyle Oğuz boylarının kurdukları beylik ve devletlerdir Anadolu’yu kültürüyle, inancıyla, diliyle, ekonomisiyle ve yaşantısıyla bir Türk yurdu haline getirmişlerdir Bunlar arasında egemen duruma geçen Osmanoğulları yine bilindiği gibi bir Oğuz boyu ve boylerının devletidir Bütün bunlar nasıl görmezlikten gelinerek, Anadolu’da “Türk yoktur, tümüyle Kürt vardır” denilebilir? Doğallıkla Kürtler de var Bunu yadsımıyoruz Ama bu kadar somut biçimiyle Türk varlığını yok saymak hangi mantığın ürünüdür, akılalmaz buluyoruz Bütün bunlar sadece cahilene bir inkârcılık ve emperyalizmin isteğinin yerine getirilmesidir Bunun başka bir anlamı da yoktur![]() İran, Irak, İçanadolu’ya kadar Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerini kapsayan Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri halkıyla ve yönetimleriyle tümüyle Türk’türler ve Türk boylarının kurdukları devletlerdir Bu devletler, XV yüzyılda bölgede en güçlü dönemlerini yaşamışlardır Bölgenin her dağında-taşında, mezarındaki koç-koyun heykellerine kadar bu devletlerin kültürel izleri görülür Bunlar nasıl görülmezlikten gelinecektir? İran ve Doğu Anadolu’da kurulan Safevi Devleti, Osmanlı’dan daha çok bir Türk devletidir ve halkı tümüyle çeşitli Türk boyları ve topluluklarından oluşmuştur Dahası bu devleti, Anadolu’dan giden Türk boyları İran coğrafyasında kurmuşlardır Bütün bu veriler karşısında Türklük nasıl bölgede yoksayılabilir? Bu yaklaşım, halkın kimliksel ve varoluş hakkının gasbı değil midir? Bu; aynı topraklarda birlikte uzun bir tarih içeresinde kardeşçe, komşuca yaşanılan halka saygısızlık ve haksızlık sayılmaz mı? İnsan hakları gibi çağdaş ilkelere bağvuran bu tür savların sahiplerinin Türklere de aynı hakları tanımaları gerekmez mi? Aksi durumda bu tür çağdaş insanlık ilkelerini kendi özel çıkarları için istismar ettikleri ortaya çıkmış olmaz mı?Moğol baskısı üzerine Asya’dan Anadolu’ya özellikle “Horasan Erenleri” denilen mutasavvıf dervişlerin önderliğinde önemli ölçüde Türk boyları ve toplulukları getirilerek yerleştirilmiş, yer-yurt sahibi edilmiştir Anadolu’da günümüz inançlarını ve kültürlerini özellikle bunlar yoğurmuşlardır Hacı Bektaş da bunlardan biridir Bütün bunları inkâr olası mı?Cengiz Han’ın önünden kaçan Celâlettin Harzemşah tüm Harzem Türk halkını ve askerini Anadolu’ya getirmiştir Harzem halkı Erzurum, Erzincan, Sivas ve Dersim’e yerleşmiştir Bunların bir bölümüne daha sonraları Niğde ve Amasya ikta olarak verilmiş ve oralara yerleştrilenler de olmuştur Anadolu’ya gelen ve özellikle 1230’larda Harzem sultanının Selçuklu sultanı karşısında yenilmesi üzerine Doğu Anaodolu’ya yerleşen, Anadolu’da günümüzde Hormek aşireti olarak adlandırılan bu Harzem Türk halkını yok saymak ne ölçüde akılcı olur ve tarihsel doğrularla uyuşur? Koskoca Harzem halkı ne oldu? Böyle bir yoksayma insanlıkla bağdaşır mı? Bu olsa olsa ideolojik köleliktir Emperyalizmin arzularını körü körüne yerine getirmektir Siyasi çıkarcılık uğruna her şeyi görmezlikten gelmek ve inkâr etmektir![]() Bugün Doğu Anadolu’nun önemli aşiretleri Güney Hun (Eftalit)ların Anadou’ya gelen kesimleri olan Abdalan aşireti ile Doğu Türkistan halkı olan ve burada kent yaşamına ulaşmış tarihi Lolan halkıdır ki, Lolan aşireti ile Abdalan aşireti Doğu Anadolu Bölgesi’nde önemli bir nüfusa sahiptirler Ortaasya’da kent kalıntıları halen duran bu halkı inkâr etmek akıl işi midir? Anadolu’da günümüzde de yaşayan bir Hun kolu ile Doğu Türkistan’da kent kalıntıları halen duran bir Türk halkını Kürt saymak akıl ve mantıkla bağdaşır mı? Bütün bunlar neden yapılmaktadır? Düşündürücüdür![]() Bütün bu inkârcılık emperyalizmin ürünüdür Bu yollu davranmak emperyalizmin ülkemizi “böl-yönet” siyasasına uşaklıktan başka bir şey değildir Emperyalizm, uzun bir tarih sürecinde etle tırnak gibi kenetlenmiş Türkiye insanını bölmenin, birbirine düşürmenin yolunu böyle bulmuştur Bu oyun, tarih boyu da oynanmaktadır Türkiye toplumunun birbirini inkâr etmesinin bir anlamı yoktur Birlikte yaşamış, ortak bir kültür üretmişlerdir Bu kültür, Anadolu merkezli Türkiye insanının kültürüdür Ayrıntıların abartılarak siyaset ve ideoloji gereci edilmesi toplumumuzu yıkıma götürür Emperyalizmde bunu istemektedir![]() Bağımsız devlet olmak istiyorsak bunu bilmek zorundayız Türk kültürünü ve tarihini tahrif ederek, bölgedeki varlığını yoksayarak siyaset üretmenin bölge insanına yararı olmayacaktır Bütün bunlar bilimsel de değildir Toplumda zıtlaşmayı yaratmaktan başka bir sonuç da doğurmaz Dünyanın en stratejik noktalarından birinin üzerinde olan Türkiye insanı herkesten çok akıllı ve akılcı olmak zorundadır Sağduyulu olmak bu ülkede yaşayan bütün insanların boynunun borcudur![]() Baki ÖZ (Tarihçi-Yazar |
|
|
|