![]() |
Osmanlılarda Neden Ekonomik Kriz Olmazdı? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanlılarda Neden Ekonomik Kriz Olmazdı?Osmanlılarda Neden Ekonomik Kriz Olmazdı? Önce Osmanlı maliyesi hakkında birkaç söz ![]() ![]() ![]() Osmanlılardaki ilk düzenli maliye teşkilâtı Murad Hüdavendigâr (I ![]() ![]() Osmanlı maliyesinin daha kuruluş dönemlerinden itibaren titizlikle ele alındığı ve çok önem verildiği belgelerden anlaşılmaktadır ![]() ![]() Fatih, “Bu kanunnâme atam ve dedem kanunudur ve benim dahi kanunumdur” diyerek, kendisinden önceki Osmanlı padişahlarının, yazılmamış töre ve geleneklere göre devleti yönettiklerini vurguladıktan sonra, ekonomik konuların hassasiyetine temas ediyor ve şöyle diyor: “Ve yılda bir kerre rikâb-i hümâyunuma defterdarlarım (Maliye Bakanlarım) irad ve masarifim okuyalar hil'at-i fahire giyeler ![]() ![]() ![]() “Ve hazineme dahil ve hariç olan akça, defterdarlarım emri ile dahil-hariç olsun ![]() Bu ifadeler, Osmanlıların maliye teşkilâtına ve mali disipline ne kadar önem verdiklerini gösteriyor ![]() Osmanlı maliye teşkilâtının başında “Defterdâr” bulunmaktadır ![]() ![]() Bir bakıma, daha geniş yetkilerle, Maliye Bakanlığı görevini yürütürler ![]() Önceleri teşkilatın başında bir “Başdefterdar”la, onun maiyeti bulunurdu ![]() ![]() Ancak zaman içinde devletin genişlemesi defterdar sayısını ikiye çıkarma zarureti doğurdu ![]() Defterdarlar hazineyi ve harcamaları titizlikle denetler, gerekirse padişahların bile önünü keserlerdi ![]() ![]() Yıkılış sürecine kadar Osmanlılarda ekonomik krizler yaşanmadı ![]() ![]() ![]() “İnfak”, yani yardımlaşma ahlâkı; hasedi, kini, kıskançlığı en asgari düzeye indirir ![]() ![]() ![]() ![]() Yardımlaşma belli bir sistem içinde toplumun tüm katmanlarını kuşatıp kucaklar ![]() ![]() ![]() ![]() “Dilencisi olmayan toplum” ifadesi, Osmanlı Devleti’ni gezmeye gelen Fransız gezgin Du Loir’ındır ![]() ![]() “Türkiye’de dilenci nadir görülür ![]() ![]() “Hayırda yarışınız” mealindeki âyetin hükmünü Osmanlı insanı derinden hissedip yaşamakta, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olan, malın en hayırlısı Allah yolunda harcanan, Allah yolunda harcananın da en hayırlısı halkın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi karşılayandır” anlayışı çerçevesinde, hayatını yaradılış hikmetinin hizmetine vakfetmektedir ![]() Devlet, insanının bu ulvi çabasından öylesine etkilendi ki, bizatihi kendisi devasa bir vakfa dönüşüp din, dil, renk, ırk, kıyafet farkı gözetmeksizin, tüm gücünü, yönettiği insanların hizmetine sundu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kişinin malını-mülkünü hiç tanımadığı insanların hizmetine sunması, insanı tüm teferruatı ve kıymetiyle kavramakla mümkündür! ![]() ![]() Belli ki bu idrak Osmanlı insanında mevcuttu ![]() ![]() ![]() Bu yapının dayanağını, Du Loir’ın Corneille Le Bruyn isimli yurttaşı açıklıyor: “Türklerin hayrat ve hasenata çok düşkün olduklarını ve hatta Hıristiyanlardan çok fazla hayrat vücuda getirdiklerini inkâra imkân yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bunların ışığında kısaca şunu söyleyebiliriz: Osmanlı asırlarında ekonomik krizlerin çıkmasını önleyen sebeplerin başında işte bu toplumsal yapı geliyor ![]() alıntı |
![]() |
![]() |
|