Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
türk, şövalyeleri

Türk Şövalyeleri

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Şövalyeleri



Türk Şövalyeleri




The World of Islam (Bernard Lewis)




Adsızlar, ortaçağın seyyar şövalyeleri gibi yollara düşen, talihlerini denemeye çıkan Türk şövalyeleridir Adlarını gizlerler ve birbirlerini “adsız” çağırırlar Bir adsız, kılıcını kuşanır, ok mahfazasını beline, yayını omzuna takar, kargısını eline alır, atına biner obasına veda eder Cesaretini ve askeri maharetini kiraya verir Çin müfrezelerini eğitir Adsız yine de her şeyden önce kendine bir ad arar Ama ad verilmez kazanılır

Türk Şövalyeleri “Adsızlar” başlığı altında Türk akıncılarını anlatan aşağıdaki metin Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin Öksüz Turgut adlı eserine dayanmaktadırYazar Batı emperyalizminin etkin olduğu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun çözüldüğü bir dönemde yaşamıştır Dünya harbinin başladığı yıl vefat eder Fransız İhtilali’nin ardından imparatorlukların dağılmasında önemli bir rol oynayan milliyetçilik akımının yükseldiği bir dönemde Şehbenderzade’nin dilinden 19 yüzyıl Osmanlı aydınının Türk atalarına bakışına, leziz ve enteresan bir konu eşliğinde bakalım







Burak Çetintaş Arşivi




Türklerin kendilerine mahsus miras taksimi usulleri vardı Görenekler gereğince baba ocağını nasıl varisi en küçük oğuldu Oba, çadır küçüğe kalırdı Yani ailenin başı büyük oğul değil, küçüğü olurdu Yalnız Türklerde görülen bu görenek ilk önce kulağa biraz garip gelsede, iyi düşünülürse dedelerimizin gayet doğru bir iş yaptığını itiraf etmek gerekir Bir ailenin büyük oğlu bir dereceye kadar kendini kurtarmış ve yaşamanın yolunu bulmuş demektirÇünkü büyük oğullar, genellikle babalarının kanatları altında büyüdükleri, babalarından birçok sermaye aldıkları ve yardım gördükleri halde, küçük oğullar bunlara nail olmaya vakit bulamadan babaları vefat eder Küçük oğul kendisine yuva ve geçim kuramadan rehberini kaybetmiş olur Demek ki ona hazır bir ocak vermek yerinde olacaktır İşte Türkler bu düşünceler sebebiyle obalarını en küçük oğullarına bırakırlardı Büyük oğul babasının silahlarına ve kavga atına sahip olurdu Ortancalar ise çok kere büyük bir şeye nail olamayarak kendi çalışmasıyla, kendi gücüyle bir şeyler yapmaya mecbur kalırdı

Bunlar ortaçağın seyyar şövalyeleri gibi vukuat ve servet aramaya, talihlerini denemeye çıkarlardı Bu tür şövalyeler adlarını gizler ve kendilerini “adsız” çağırırlardı Adsız, kılıcını kuşanır, ok mahfazasını beline, yayını omzuna takar, kargısını eline alır, atına biner, obasına veda ederdi







Burak Çetintaş Arşivi




Adsızlar genellikle Çin sınırlarına ve çok kere Çin içlerine kadar gider, her türlü vukuata karışırdıAdsız muhtaç olanlara cesaretini ve askeri maharetini kiraya verirdi İntizamdan yoksun Çin asker müfrezelerini talim ve terbiye ederdiZengin bir Çin derebeyinin muhafızı, muhafız bölüğü kumandanı olurdu Adsız, çok kere bulunduğu yerde evlenir ve kendi oba halkından birçok kişiyi oraya getirirdi Bu şekilde Türkler Çin’in kuzeyindeki ahalinin bir kısmını meydana getirmiş olduİsmi yok, mahareti çok

Adsız, çok kere kendi nefsini birine satardıBağdat halifelerine çok kere köle namıyla gidip, sonra hükümet ve saltanatı zapt edip yönetici olan Türklerin bir kısmını “adsızlar”oluşturuyordu Lakin bir “Türk adsızı” herşeyden evvel bir “ad” arardı







Osmanlı’nın son döneminde yaşamış olan önemli mütefekkirlerden Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi “Adsızlar”dan bahsettiği Öksüz Turgut isimli eserini 1909’da kaleme aldı


Biraz dolaştıktan ve dövüş fenninde usta olduktan sonra genç adsız, kahramanlıkla meşhur ve obası halkı arasında hatırlı beylerden birinin çadırına gider, beyin orada olmadığı bir sırada karısının yanına varıp bir ad isterdi Hanım ile adsız arasında şöyle bir konuşma geçerdi:

—Adın ne? Kimsin?
—Türk’üm, adsızım
—Ne istersin?
—İsterim ki sen benim anam olasın, isterim ki kocan bana bir “ad” versin

Burada adsız, kadının ellerini öper, kadın adsıza himaye verir “ad” vaat eder Bey çadıra geldiği vakit bu yabancıyı görür, karısına kim olduğunu sorar Kadın adsızın ne istediğini söyler,bey karısının sorduğu soruları tekrarladıktan sonra der ki:

—Ad, verilmez, kazanılır
—Kazanacağım
—Benim adım, lekesiz şanlı bir addır, çok pahalıdır
—Ben de ona göre çalışacağım
—Peki, hele bakalım







The World of Islam (Bernard Lewis)





O günden itibaren adsız çadırın en fedakârve en çalışkan adamı olur Artık adsız,beyin kölesi ve sahip olduğu eşyasından bir şey hükmüne girmiştir Gece ve gündüz vaktini hizmetle, atlara bakmakla, koyunları gütmekle, süt sağmak ve kımız yapmakla geçirir Şurasını da unutmamalı kibir “adsız” kendi soyunun temizliğinden ve ehemmiyetinden daha üstün bir beye; kendi kabilesinden daha itibarlı ve temiz bir kabileye müracaat etmez, mesela alelade bir “Kâlâç” adsızı, bir “Barlas”a bir “Kayı Kanıklı”ya gidip ad istemez Adsızların çadırlarda geçirecekleri asude çoban hayatı çok sürmez Günün birinde “han” ya Çin’e yahut komşu memleketlerden birine akın etmek lüzumu görür Oba ve ulus beylerine buyruk yollar, beyler kendi kabile efradını alıp hanın yanına gider Böyle bir gün, adsız için bayram sayılır Artık yararlık göstereceği,kılıcıyla bir ad satın alacağı zaman gelmiştir Adsız adını almak istediği beyins ilahşorü demektir










Türklerin akını dehşetli olurdu Ölümseli gibi akıp giden Türk kahramanlarının önünü kesecek, onları yolundan çevirecek milletler pek az görülmüştür Akınlar, düzenli bir savaş anlamına gelmez Amaçları,toprakları verimsiz olan, bir şey yetiştirmeyen Türklere yiyecek ve giyecek tedarik etmektir Onun için Türklerin akını dehşetli bir kasırgaya, şiddetli bir fırtınaya benzerve lakin çok defa uzun sürmezdi Fakat bu akınlarda kan dökülmediği nadir olurdu İş bittikten, yurda dönüldükten sonra şayet ölmemiş ve ölü gibi söz söyleyemeyecek bir hale gelmemiş, yaralanmamış ise adsız,akından kazandığını efendisine takdimederdi Oysa akından, kavgadan yarasız dönen adsız görülmemiş bir şeydi Beyin gözü önünde aslan oğlu aslan olduğunu ispateden bir adsız, artık beyin adını taşır, onun evlatlığı olurdu Bütün bu hale çok kere aşkda karışırdı Çadırın kızı adsızı severdi ama Türklerde fuhuş bilinmediğinden bu aşkın ilk tezahürü kız tarafından, adsızın yaralarının tımar edilmesinden ibaret kalır ve ölümden kurtulabilen adsız, çok kere beyin damadı olurdu…







Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.