Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
denizcilik, gemicilik, osmanlıda

Osmanlıda Denizcilik Ve Gemicilik

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıda Denizcilik Ve Gemicilik



Osmanlıda Denizcilik ve Gemicilik


GİRİŞ
Anadolu’nun kuzeybatı bölgesinde küçük bir beylik olarak kurulan Osmanlılar, sınırlarını batıya ve kuzeye doğru genişleterek kısa zamanda sahillere ulaştılar Böylece dana önce buralarda faaliyet gösteren Karasioğulları, Aydınoğulları, Menteşoğulları ve Candaroğulları gibi Anadolu beyliklerinin denizcilik bilgi ve tecrübeleri ile tersanelerinden istifade ettiler Ayrıca Bizans’tan alınan İzmit, Karamürsel, Gemlik ve Edincik gibi deniz üslerinden yararlandılar Gelibolu’nun Osmanlı idaresine girmesi ve buradaki tamir edilmesi ile Yıldırım Beyazid tarafından yeniden inşa ve tamir edilmesi ile Osmanlı ilk defa büyük bir tersaneye kavuşmuş oldular Böylece denizlerdeki rakipleri olan Venedik ve Ceneviz donanmaları karşısında kendi topraklarını korumak amacıyla faaliyetlere başladılar

XV yüzyılın sonlarına doğru deniz gücünü giderek arttıran Osmanlılar, Batı’daki komşularının ve bilhassa Venediklerin deniz tecrübelerini ve denizcilik ıstılahlarını almışlar, kendi gemilerinin çeşit ve sayısını çoğaltarak XVI Yüzyılın yarısında Akdeniz’de hakimiyetlerini kurmuşlardır

Osmanlı donanmasını teşkil eden gemiler, kürekli ve yelkenli olarak iki gruba ayrılıyordu Kürek ve yelkenle yürüyen gemilere “Çekdiri”, “Çekdirir” veya “Çekdirme” tabir ediliyor Yalnız yelkenle yürüyen gemiler ise “yelkenli” veya “kalyon sınıfı gemiler” deniliyordu


BİRİNCİ BÖLÜM

1 OSMANLIDA DENİZCİLİK ve GEMİCİLİK

11Osmanlı’da Deniz ve Gemiciliğe Genel Bir Bakış
Türklerin Anadolu’ya yerleşmeye başladıktan (1071) kısa süre sonra sahil bölgelerine ulaştıkları ve İzmir civarını ele geçiren Çak Bey’in inşa ettirdiği kırk gemiden oluşan donanmasıyla deniz seferine çıktığı bilinmektedir Daha eski devirde kürklerin Hazar deniziyle Baykal gölünde gemicilikle uğraştıkları hakkındaki bilgiler Timur’un Yılıdırım Beyazid’e söylediği rivayet edilen “Sizin ceddiniz gemicilerdir” cümlesine dayandırılır Selçuklular ele geçirdikleri Anadolu yarımadasının coğrafi şartlarının bir gereği olarak gemi yama ihtiyacını duymuş Alanya ve Sinop’ta bir tersane kurmuşlardı Onların ardından denizcilik geleneğini Ege sahillerinde hüküm süren Türkmen beylikleri devam ettirdiler Özellikle Türk denizcilik tarihinde önemli bir yeri olan Aydınoğlu Umur Bey zamanında Aydınoğulları gibi diğer beyliklerden Karesi Saruhan, Menteşe ve Candaroğulları’nın da hakim oldukları bölgelerde çeşitli türlerde gemiler inşa etmiştir Bunları Rumeli’ye yerleştikten sonra kurdukları Gelibolu tersanesinde geliştirilen donanma ile Osmanlılar takip etti

[color="gray"]Osmanlı kaynakları ve arşiv belgeleri gemi karşılığında Arapça “sefine-süfün”, Farsça “keşti” kelimelerin yaygın biçimde kullandıklarını görmekteyiz Osmanlı gemiciliği XVyüzyılın ilk yarısında bir deniz akıncılığı görünümünde iken İstanbul’un fethinden sonra kadırga ve haliç tersanelerindeki faaliyetler sonunda ve tecrübe kazanan kaptanlar sayesinde savaş stratejisine sahip gerçek bir denizciliğe dönüştü İstanbul kuşatması sonucunda irili ufaklı 400 civarında gemiden oluşan Osmanlı donanması faaliyet sahasını genişletti II Beyazıt döneminde büyük çapta harp gemilerinin inşası ile açık deniz filosunun temeli atıldı Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul’daki Haliç tersanesi genişletilerek aynı anda 150 kadar geminin yapımına imkan verecek şekilde donatıldı Burada ve önemli Osmanlı tersanelerinde gerek Barbaros Hayrettin Paşa’nın Kaptan-ı Deryalığı sırasında gerekse daha sonraları Akdeniz ve Karadeniz filolarının dışında Hint denizine kadar ulaşacak gemiler inşa edildi

[color="gray"]İstanbul’un fethi Osmanlı Devletini bir cihan devleti olma yolunda götürürken Osmanlı denizciliği de yeni bir merkeze kavuşmuş oldu Devletin yeni merkezi olan İstanbul, aynı zamanda Osmanlı denizciliğinin de üssü ve merkezi olarak genişlemeye başladı[2] Haliç’in durgun ve derin sularının bir tersane için son derece uygun olduğunu gören Fatih Sultan Mehmet, Kasımpaşa deresinin Hasköy tarafında bir tersane inşası için Kapudan-ı deryasına (Donanma komutanı) Hazma Paşa’yı görevlendirdi Böylece gemi inşa edebilmek için birkaç cami, divanhaneden ibaret olan ilk tersane kurulmuş oldu Bu tersanenin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için imparatorluğun kıyı bölgelerinden marangoz, gemici ve sanatkarlar getirildi XV asrın sonlarına ait resimlerde Haliç’te demirli kadırga ve kalyonlardan başka tamir olunan kadırgaların yer alması, tersanenin faaliyette olduğuna işaret etmektedir Bu dönemde henüz Osmanlı üssü olmaya devam eden Gelibolu ve yeni kurulan İstanbul Tersanesi’nde inşa olunan Osmanlı donanması Gedik Ahmet Paşa komutasında Karadeniz’de hakimiyeti sağladığı gibi İtalya’ya giderek Otranto’yu zaptettiler

12 Osmanlı’da Donanma ve Gemiciliğin Gelişmesi
XVI yy’da İstanbul Tersanesi’nin genişletilmesi Yavuz Sultan Selim zamanında oldu Karadaki galibiyetleri yanında denizlerde güçlü olmayı isteyen Sultan I Selim, büyük bir donanmaya sahip olmak amacıyla tersaneyi genişletmek istedi Çaldıran seferinden dönüşte veziri Piri Mehmet Paşa ile yaptığı görüşmelerde hemen bir tersane inşası ve kendi masrafımızla beşyüz harp gemisi donatılmasını ferman buyurulur[4]

Bu görüşmelerden sonra tersane ve donanma işlerine önem verildi Galata’dan Kağıthane deresine kadar olan yerde Cafer Kapuda’nın nezaretinde başlayan tersane inşası 1515’te tamamlandı Bu inşaatta her göz için 50000 akçe tahsis edilerek 150 gemi yapılması emredilmiştir Böylece Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar donanmanın inşaî ve idarî merkez üssü görevini yürütecek olan Galata (Haliç, İstanbul) tersanesi kurulmuş oldu

[color="gray"]Bu dönem Osmanlı padişahlarının denizciliğe büyük önem verdikleri ve II Beyazıt döneminden itibaren bir taraftan Kızıldeniz yani Hind denizlerine yönelik politikaların içinde yer almaya başladıkları görülmektedir

[color="gray"]Osmanlıların güney bölgelere yönelmeye başladıkları XVI, yüzyılın başlarında dönemin padişahı Yavuz Sultan Selim’in ünlü bilgini Kemal Paşazadeye bahriye ile ilgili bilgiler vermiştir Tersaneyi üçyüz adete çıkaracağını Hisar’dan, Kağıthane’ye kadar olacağı hakkında bilgi vermiştir

Osmanlı devleti kuruluşu sırasında bir deniz gücüne sahip değildi Ancak deniz kıyısı olan beyliklerin ve imparatorlukların Osmanlı’ya katılması ise Rumeli’ye kesin olarak yerleşmesi bir donanmanın bulundurulmasını zorunlu kıldı Osmanlıların hakimiyetleri altına aldığı Karesi, Menteşe ve Aydın beyliklerinin donanmasıyla Osmanlı donanmasının çekirdeği kurulmuş oldu Osmanlıda tersane ise donanmada çalışanlara “tersane hakkı” denirdi Bunlar üç ayda bir maaş alan “Azablar, kalafatçılar ve Hummacılar”dı

2 OSMANLIDA GEMİ YAPIMI
Gemi yapımı Osmanlıda savaş gemileri Gelibolu ve İstanbul tersaneleri dışında Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de bulunan tersanelerde yapılırdı Yapılacak olan gemilerin çeşidini ve miktarı İstanbul’dan hükümet tarafından belirlenip o bölgenin kadına bildirilirdi ve bunun için gerekli olan malzemeler ve eleman bölgeye gönderilirdi Yükselme döneminde yapılacak gemilerin bütün malzemeleri imparatorluk içinden temin edilirdi Bunlar için her tersaneye ocaklılar verilmişti Mesela İstanbul tersanesinin ocaklığı Kocaeli sancağı idi

İlk zamanlarda Karamürsel Edincik ve İzmit’teki gemi inşa tezgahları Sultan I Beyazıt Han (138-1402) zamanında Gelibol-Sultan I Selim Han (1512-1520) zamanında Haliç, Sultan I Süleyman Han (1520-1566) zamanında Süveyş ve zamanla Rusçuk, Birecik tersaneleri kuruldu Bu tersanelerde kürekli ve yelkenli gemiler imal ediliyordu Buharlı gemilerin keşfiyle 1827’de donanma, Buğu denilen bu gemilerle de donatıldı

İKİNCİ BÖLÜM
1 TERSANELER
[color="gray"]Gemi inşa etmek ve seferden dönen gemilerin kış mevsiminde muhafazasını sağlamak üzere üstleri kızaklardan meydana gelen gözler için XVII asrın ortalarında kader tersane tabiri kullanılıyordu Nitekim kitabı bahriyedeki planda tersane gözleri kastedilerek tersaneler denildiği gibi Tersane-i Amire’ye ait muhasebe defterlerinin tamirle alakalı kısımlarında da aynı ifadeler yer almaktadır

Tersane gözlerinin inşasında tuğla, kiremit, kurşun kullanılıyordu

11 Mahsenler
Gemi ve tersane levazımatının muhafaza edildiği mahzen-i sürbdeki eşyalar arasında çeşitli demirler, çiviler, bakırlar, kurşun levhalar, kendir ve halatlar, variller, yelken, tente, lenger, top, fanus ve kağıt gibi malzemeler bulunurdu

12 Mahsenler
Tersane-i Amire’de Paşa, Tersane Kethüdası, Tersane Emini, Tersane Ağası, Kurşunlu Mahzen Katibi ve benzeri zevat’ın odaları bulunmaktadır Tersanede ayrıca Divanhane-zindan bulunmaktaydı

2 OSMANLI TERSANELERİ
Gelibolu Tersanesi: Düzenli ve Büyük ilk Osmanlı tersanesi Gelibolu’da inşa edilmiştir 1390 senesinde başlayan inşaat sırasında Gelibolu’nun harap olan dış kalesi yıkılarak bir tepe üzerindeki iç kalesi takviye edilmiş, gemilerin barınması için iç içe iki havuzdan müteşekkil sun-i liman temizlenmiş ve gerektiğinde zincirle kapatılabilen limanın ağzına muhafaza maksadıyla iki de kule yapılmıştır Bu limanla birlikte yapılan gemi inşa tezgahları, malzeme muhafaza depoları, gemilerin su ihtiyacını temin etmek için sahile yakın çeşmeleri, peksimet fırınları ve baruthaneleri ile Gelibolu Tersanesi tam teşekküllü bir devlet tersanesi halini almıştır

21 Sinop Tersanesi
Sinop, Karadeniz kıyısındaki tek tabi liman olması ve gemi inşası için lüzumlu kaynaklara sahip bulunması sebebiyle tersane için ideal bir yerdir Başta kereste olmak üzere, kendir, zift, üstüpü, Sinop ve civarından temin edilmekteydi

Osmanlı İmparatorluğu, Sinop’taki tersaneyi Candaroğullarından tevarüs etmiş ve XVIyüzyılda ihtiyacı olan bir çok harp gemisini burada yaptırmıştır

22 İzmit Tersanesi
İzmit tersanesi, gemi tezgahları ise kereste mahzenleri olan bir tersane idi

23 Süveyş Tersanesi
Osmanlılar, Mısır’ın fethinden çok önceleri Kızıldeniz’e gelen Portekizlere karşı Memlük Donanmasına yardım maksadıyla Süveyş’te donanma inşasına başlamışlardır Daha 1513’te bir Osmanlı denizcisi olan Selman Reis’in nezareti altında inşası tamamlanan 20 gemi Memlük Sultanı Kansu Gavri’nin huzurunda denize indirilmiştir 1517 Mısır’ın fethiyle Kızıldeniz ve bilhassa Hicaz’ın muhafazasını Osmanlılar deruhde edince 1526’da Yemen, 1538’de Aden raptedilerek bölgede kontrol tesis edilmeye çalışıldı ve Süveyş kapudanlığı ile tersanesi, Kızıldeniz ve Hind Okyanusu için bir donanma üssü haline geldi

3 OSMANLI BAHRİYESİNDE KULLANILAN GEMİLER
Osmanlılar, devletin kurulmasından itibaren denizle alakaları ve deniz sahillerinin genişliği nisbetinden donanmalarına fedrici suretle ehemmiyet verip muasır devletleri ve bilhassa Venediklileri örnek alarak gemilerinin nevi ve adetlerini arttırmışlar ve Akdeniz’de muazzam bir donanmaya mali olan Venedik’e galebe çala çala onaltıncı asrın ilk yarısında bu denizde hakimiyet elde etmişlerdir

Osmanlıların kullandıkları gemiler muasırı olan denizci devletlerindeki gibi (Fırkate, kalite, kadırga, mavuna yani çekdiri nevinden) kürekli ve yelkenli olarak iki nevi idi Kürekle yürüyen gemilere umumi tabirle çekdiri denilir ve oturak (bank) adedi itibariyle bunlar müteaddit sınıflara ayrılırdıÇekdirilerin en küçüğü Karamürsel ve en büyüğü ise Başterde idi[8]

İnce donanma gemileri meşhurları aşağıda gösterilmiştir

31 Kürekle Yürüyen Gemiler
32 Kürekle Yürüyen Gemiler
İnce donanmadan olup süratli kayıktır

33 Varna Beş Çiftleri
Bu ince hafif donanmadandı

34 Karamürsel
Çekdiri envarından olup İstanbul ve Marmara sahilleri arasında izleyen bir buçuk direkli sivri müselles yelkenli yarım güverteli Marmara kayıklarıdır Hem kürek hem de yelkenle hareket ederdi Venediklileri takliden müteaddit nevileri vardı

35 Aktarma
Tuna muhafazasında bulunan nehir gemilerindendi Donanmadan alınıp yedekte çekilen gemilere de Aktarma denilirdi

36 Kürekle Yürüyen Gemiler
Tuna gemilerinden olup bir dümenci ve sekiz kürekçisi vardı Bunlar Tuna’nın bir çok iskelelerinde bulunurdu

37 Çete Kayığı
Bunlar nehirlerdeki topçeken kayıklardandı

38 Brolik
Sığ yerlere girebilen hafif donanmadan olup muharif yedi levend vardır

39 Celiyye
İnce donanma gemilerindendi Nehir ve ırmaklarda kullanılırdı
310 Çamlıca
Tuna’da işleyen nakliye gemilerindendi Onsekizinci asır sonlarında İstanbul Tersanesinde yirmisekiz arşın uzunluğunda yeni tarzda bir çamlıca yaptırılmıştı

311 Kütük
Şimdi gördüğümüz mavnadan küçük altları nisbeten düz şekli içleri döşemeli ve başları kalkık ve içeriye bükülmüş sığ sularda ve çıkarma işlerinde kullanılan gemidir

312 At-Kayığı
Eski salapurya içleri döşemeli olup baş ve arka tarafları rampalıdır Rampalar hayvanların kaymaları için çıtalıdır İki baş ve iki arka tarafta dört küreği vardır

313 Kancabaş
Hafif filodan olup şayka ise üstü açık ve sair ince donanım gemileri gibi sahillere sokulurlar ve nehirlere kadar girerlerdi
314 Şayka
Altı düz büyük kayık olup şayıka da denilirdi 20 ile 50 muharip alırdı Tuna’da işleyen gemilerdi Osmanlı şaykaları nehir sahillerini muhafaza ederlerdi

315 İskampavya
İnce donanmadan ise aynı zamanda Tuna gemilerindendi Haberci gemisi olarak da kullanılmıştı

316 Şahtur
İnci donanma gemilerindendi Fırat nehri eşya naklinde de kullanılırdı

317 Cevelve
2 direkli ve 23 arşın boyunda olup bahriyenin büyük filike ve yük gemilerindendi

318 Kırlangıç
İnce donanmadan ve çekdirilerin firkateynin küçüğü idi Kırlangıçlar muharebe ve karakol hizmetlerinde kullanılırdı

319 Frıkate
Hafif donanma çektirisi ve Fragat’tan bozma olan fırkate, on ila yedi oturaklı idiher küreğine ikişer üçer kişi çekerdi, fırkate ince donanma denilen sınıftan olup nehirlerde de kullanılırdı 18 asır başlarında Tuna nehrinde 5 büyük 28’i küçük olan 33 firkate vardı

Çekdirilerin büyükleri de şunlardır

320 Kalite
Buna ecnebiler kalyota, galita, galyot derlerdi Çekdirileri nevinden olan kalite 19 ila 24 oturaklı bir gemi olup boyu 33 zira idi Büyük donanmadan başka Tuna donanmasında da on sekizinci asır başında 19 kalite vardı Bu gemiler muharebe zamanında düşmanı takip ettikleri için baş tarafında topu bulunurdu

321 Pergende
Ecnebi donanmalarındaki Brigantin isimli gemiye bizce verilen ad Pergende 18 veya 19 oturaklı olup boyu 33 ila 40 zira kadar olup harp gemilerindendi

322 Mavna
Yirmialtı oturak yani çift kürekli ve iki katlı olup kadırgadan daha yüksek ve daha genişti Boyu altmışbeş ziradı Her küreğini yedişer kişi çekerdi Bütün tayfasıyla beraber mevcudu 600 kadardı Mavna’da 24 pare top ile 30 topçu vardı

323 Gırabi
Uzun, başı sivri ve keskin olup kadırga tarzında ise de kadırganınki gibi yukarı kanadı ve arka tarafında şahnişini yoktu Kürekler mangal deliğinden geçirilmişti Güverte altından kürek çekiliyordu Direği kadırgaya benzerdi Bunlar Basra Körfeziyle Umman denizinde ve Dicle’de kullanılırlardı

324 Kadırga
Buna ecnebi donanmalarında goli ve galer de denilmektedir Marsigli kadırgalar zakda ve bey kadırgaları namiyle iki sınıf göstermekte ve birincilerinin hükümet ve diğerlerinin deryabeyleri tarafından yapılıp idare edildiklerini beyan edilmektedir

Kadırganın her küreğini dörder beşer kürekçi çekerdi Kadırgalar gayet uçun ve ensiz ve hemen su ile beraber denecek kadar alçak ve hareketleri pek seridir Osmanlı kadırgalarının boyu 165 ila 168 ve arzları 21 ila 22 kademdi

Onbeşinci asır sonlarında bir kadırgada bir büyük top ile dört darbazen ve 8 adet de prankı topu bulunuyordu

325 Başterde
Kadırga nevinden olan, orta ve yarım diye iki sınıf olarak gösterilen Barterde, yirmi altı ila otuz altı oturak ve çift kürekli idi Her küreğini beş ila dört kürekçi çekerdi Yirmi altı oturaklı olan yarım başterdenin boyu elli yedi zira olup kaptan paşa başterdesinin boyu ise yetmiş ve yetmiş iki arın idi ve her küreği yedişer kişi çekiyordu

Kürekçilerdin arasında üçer cenkçi bulunurdu Paşa başterdesinin arkasının üzerinde üç feneri vardı

326 Baştarde-i Hümayun
Orta ve kaptan Baştardesinden başka bazı padişahların yaptıkları hünkar başterdesi denilen her şeyi yeşil boyalı olan bir baştarde daha vardı Sarayburnunda Hasbahçe’de Kanuni Sultan Süleyman bir tersane yaptırıp arada kendisi için bir yeşil başterde inşa ettirmişti

Yelkende yürüyen gemiler;

Yelkenli deniz kuvvetleri iki ve üç direkli olurdu İki sınıflı bunlardan şalape, brik, uskuma iki direkli ise kalya, fırkateyn, korvat üç direkli idiler 2 direkli gemilerin başlıcaları şunlardır

327 Ateş Gemisi
Bunlar muharebe zamanında düşman donanmasını yakmak için kullanılırdı İçleri mevadd-ı nariye ile dolu olup hususi surette yapılmışlardı

328 Şalape
Küçük yelkenli ve ambarsız gemilerden olup muharebe işlerinde kullanılırdı İki direkli ve yirmi yedi zira olurdu

329 Brik
Yelkenli gemilerin iki direkli ambarsız (tek ambarlı) olanlarına birik denir Brikler yarım armalı zamanın an seri harp gemilerinden olup küpeşte lumalarında topu vardı Brik’in her iki direği kaba sofra denilen dört köşe yelkenli idi

330 Uskuna
Bu da iki direkli yelkenlerden olup 27 zira halinde idi Bunun birinci direğinde kabasarto ve ikinci direğinde sülaye denilen düz yelken vardı


SONUÇ
Küçük bir beylikten büyük bir imparatorluk halinde gelen Osmanlı Devleti’nin bünyesinde en büyük faktörlerden birisi de donanmaydı ve donanma için en önemli bir unsur olan gemilerdir

Zaman şartlarına göre modern gemiler kullanmaya başlayan Osmanlı Devleti, kendi imkanları çerçevesinde savaşlarda ve fetihlerde karadan ulaşılması güç yerlere ve deniz devletleriyle yapılan savaşlarda bu gemilerden yararlanmışlardır

Osmanlı Devleti XVyüzyılın ilk yarısında bir deniz akıncılığı görünümündeyken İstanbul’un fethinden sonra kadırga ve Haliç tersanelerindeki faaliyetler sonunda ve tecrübe kazanan kaptanlar sayesinde savaş stratejisine sahip gerçek bir denizciliğe dönüştü


BİBLİYOGRAFYA

1) BOSTAN, İdris; “Osmanlı Donanması”, Osmanlı, C15, Ankara 19992) BOSTAN, İdris; “XVI-XVII Yüzyıllarda Osmanlı Tersaneleri ve Gemi İnşa Teknolojisi”, Osmanlı, C6, Ankara 19993) HÜLAGÜ, MMetin, “Osmanlı Donanması Hakkında Bir Değerlendirme”, Türkler, C13, Ankara 20024) stfatihedutr/kozyavas/orduhtm_9k5) UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı; “Osmanlı Donanması”, Osmanlı Tarihi, CI, Ankara 19566) UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı; Osmanlı Devleti Merkezi ve Teşkilatı, CI, Ankara 19487)


--------------------------------------------------------------------------------

[1] İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Devleti Merkezi ve teşkilatı, CI, Ankara, 1948, s612

[2] stfatihedutr/kozyavas/orduhtm_9k

[3] İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Devleti Merkezi ve Teşkilatı, CI, Ankara, 1948

[4] MMetin Hülagü; “Osmanlı Donanması Hakkında Bir Değerlendirme”, Türkler, C13, Ankara, 2002, s823

[5] İdris Bostan; “XVI-XVII Yüzyıllarda Osmanlı Tersaneleri ve Gemi İnşa Teknolojisi”, Osmanlı, C6, Ankara 1999, s612

[6] İsmail Hakkı Uzunçarşılı; “Osmanlı Donanması”, Osmanlı Tarihi, CI, Ankara 1956, s224

[7] İdris Bostan; “XVI-XVII Yüzyıllarda Osmanlı Tersaneleri ve Gemi İnşa Teknolojisi”, Osmanlı, C6, Ankara 1999, s614

[8] İsmail Hakkı Uzunçarşılı; “Osmanlı Donanması”, Osmanlı Tarihi, C1, Ankara, 1956, s825

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.