![]() |
Allahu Tealanın Kudret Ve Azametnin Delilleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Allahu Tealanın Kudret Ve Azametnin Delilleri"Ağaçlar Kalem Denizler Mürekkep Olsa" Allah-u Teâlâ bütün kâinatı yaratan kudretin Zât-ı akdes'i olduğunu kâfirlerin de ikrar ve itirafa mecbur olduklarını Âyet-i kerime'sinde haber vermektedir: "Andolsun ki onlara: ‘Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sorsan, mutlaka: ‘Allah! ![]() ![]() ![]() De ki: Hamd Allah'a mahsustur ![]() Hayır, onların çoğu bilmezler ![]() İnsanlar kendi fıtratlarına döndüğü, kendi vicdanlarına danıştıkları zaman bu apaçık gerçeği görebilirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gökler ve yer Allah-u Teâlâ'nın mahluku olunca göklerde ve yerde bulunanlar da şüphesiz ki O'nundur ![]() "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır ![]() ![]() Bütün hamd ve övgüler O'na mahsustur ![]() ![]() ![]() ![]() O'nun ilim ve kudretinde bitmez-tükenmez incelikler, uçsuz-bucaksız sırlar vardır ![]() "Eğer yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, denizler de mürekkep olsa ve hatta buna yedi deniz daha eklense, yine de Allah'ın kelimeleri tükenmez ![]() Şüphe yok ki Allah Aziz'dir, hikmet sahibidir ![]() Hiçbir şey O'nun ezelî ilminden ve hikmetinden dışarı çıkamaz ![]() Allah-u Teâlâ burada azamet ve kibriyâsından, celâl ve kemâlinden, en güzel isimlerinden, ilâhî sıfatlarından, hiçbir beşerin künhüne ulaşamadığı tam ve mükemmel olan sözlerinden haber vermektedir ![]() Kelimât-ı ilâhiye'nin sonu yoktur ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ'nın kudretinin ve ezelî ilminin noksansız ve hudutsuz olduğunu gösteren bu Âyet-i kerime'ler, kâfirlerin ölüm sonrası dirilişi inkâr etmelerini boşa çıkarmaktadır ![]() "Sizin yaratılmanız da yeniden diriltilmeniz de ancak bir tek kişinin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir ![]() Şüphesiz ki Allah işitendir, görendir ![]() Çünkü Allah-u Teâlâ bir şeyin olmasını dilediği zaman ona "Ol!" der, o da derhal oluverir ![]() Bir tek şeyin yaratılışıyla bir çok şeyin yaratılışı arasında fark yoktur ![]() ![]() ![]() "Bizim emrimiz ancak bir göz açıp kapanana kadar bir tek andır ![]() Bir şeye ancak bir kere emreder ![]() ![]() Allah-u Teâlâ bir şeyi yaratmak istediği zaman; onu düşünüp tasarlamaya, zamana, mekâna ve numuneye muhtaç değildir ![]() ![]() Esmâ-i hüsnâ içinde mevcudatı yaratışını, düzenleyişini belirten mübarek isimleri mevcuttur ![]() "Hâlik"; her şeyi nizam ve intizam içinde yoktan var eden, yaratan ve tedbirini görüp ihtiyaçlarını yerleştiren demektir ![]() Her yarattığını birbirine uygun, yeni bir icat ile numunesiz olarak yoktan yarattığını belirten ism-i şerif'i ise "Bârî"dir ![]() Bir ism-i şerif'i de "Musavvir"dir ki; her şeye ihtimamla bir şekil ve hususiyet veren, düzenleyip en güzel bir biçimde tertip eden, güzelliğinin kemalini gösteren mânâsına gelir ![]() "O ki gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattı ![]() Yaratmak; bir anda dilemek ve meydana getirmek "Ol!" demekle oluvermekten ibaret olmakla birlikte, O bunların hepsini birden değil, ilâhî hikmetleriyle geliştire geliştire, olgunlaştıra olgunlaştıra yaratmıştır ![]() ![]() Bu şekilde yaratma da ilâhî kudrete delâlet etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günlerden maksat, yirmi dört saat süren dünya günleri değil, müddetini ancak O'nun bildiği merhaleler ve devrelerdir ![]() Çünkü gün, güneşin doğuş ve batışıyla ortaya çıkan bir durumdur ![]() ![]() Dünyanın İnsanoğluna Mekân Oluşu: İlâhi irade ezelî kudret ve ilmiyle tecellî edince insanoğlu için yerküreyi yarattı ![]() "O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır ![]() ![]() Burada "Göklerin ve yerin yaratıcısı" mânâsına gelen "Hâlik" yerine, "Yoktan var edicisi veya mucidi" mânâsında "Bedi'" ism-i şerifi kullanılmıştır ![]() ![]() "O iki doğunun ve iki batının Rabb'i'dir ![]() Mülkü olan bütün bu gökleri, yeri ve bunlardaki her şeyi Allah-u Teâlâ bir düzen üzere bir irade ile ve sadece "Ol!" demekle icad etmiştir ![]() ![]() İlk insan Adem Aleyhisselâm yaratılmadan, onun ve neslinin hayat sürecekleri yer hazırlandı ve adına "Dünya" denildi ![]() Dünya güneş sisteminde insanoğlunun yurdu olan gezegendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeryüzü jeolojik değişmelere uğradıktan sonra insan ve diğer canlıların yaşamasına elverişli duruma gelmiş, her devresi sırasıyla yedi günden birine tesadüf etmek üzere yedi devre geçirmiştir ![]() Ebu Hüreyre -radiyallahu anh- den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuştur: "Azîz ve Celîl olan Allah, yeri cumartesi günü yaratmış, o toprakta dağları pazar günü, ağaçları pazartesi günü, hoşa gitmeyecek şeyleri salı günü, nûru çarşamba günü yaratmış, yerin üzerine hayvanları perşembe günü yaymıştır ![]() ![]() Hadis-i şerif'te belirtildiği üzere yedinci devrede insan yaratılıp, hazırlanan dünyaya ayak basmıştır ![]() Allah-u Teâlâ Ayet-i kerime'lerinde kudret ve azametini gösteren delillerle kullarının dikkatlerini çekerek Ayet-i kerime'lerinde şöyle buyurmaktadır: "Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize ibadet ediniz ki, korunasınız ![]() O'na ibadet etmek suretiyle Rububiyet'inin haklarını yerine getiriniz ![]() ![]() O öyle lütufkâr bir yaratıcıdır ki: "Yeryüzünü sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı ![]() İnsanları yeryüzünde yaratmış, her türlü rahatlarının sebeplerini temin etmiştir ![]() ![]() Eserden Müessire: Âdem Aleyhisselâm'dan bu güne kadar gelip geçmiş bütün canlılara döşeklik yapan yeryüzü, bundan sonra da kıyamete kadar bu vazifesini yapmaya devam edecektir ![]() Yeryüzünde bir çok değişikler olmakta, kevnî mucizeler gözler önünde parlayıp durmaktadır: Ayet-i kerime'de şöyle buyuruluyor: "Bizim yeryüzüne gelip, onu uçlarından eksilttiğimizi görmediler mi?" (Ra'd: 41) Ayaklarının altına serdiğimiz yeri aynı durumda bırakıyor muyuz? Üzerinde yaşadıkları, etrafından kudretimizle sarıp daraltmıyor muyuz? Çeşitli yeryüzü hadiseleri ile onu aşındırıp parçalamıyor muyuz? Gökyüzü de onun tavanı olarak bina edilmiş ve onu yeryüzünü muhafaza etme vazifesi verilmiştir ![]() "Yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı?" (Ğâşiye: 20) Nasıl yayılıp döşenmiş? Bunu böyle yayıp serenler insanlar değildir ![]() ![]() "Biz yeryüzünü bir döşek yapmadık mı?" (Nebe: 6) İnsanlar hep bu döşekte doğmuşlar ve bu döşekte hayatlarını sürdürmektedirler ![]() Yeryüzünün, başta insan olmak üzere mevcut canlıların yaşamasına uygun ölçü ve şartlarda yaratılması bir tesadüf değil, çok mükemmel bir plân ve programın mahsulüdür ![]() Dünya kendi mihveri etrafında döner ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya güneşin etrafında döner ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya ayrıca bütün güneş sistemiyle birlikte de hareket eder ![]() ![]() ![]() ![]() "Kesin olarak inananlar için yeryüzünde açık deliller vardır ![]() ![]() Meselâ dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi ve güneşin çevresinde belli bir mesafede elips çizerek hareketini sürdürmesi gece ile gündüzü ve mevsimleri meydana getirmektedir ![]() ![]() ![]() "De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ dünyayı içindekilerle beraber insanların istifadesine sunmuş, bir vakte kadar insanoğluna karargâh kılmış, yeryüzünün ıslahından sonra üzerinde azgınlığa sapmamalarını emir buyurmuştur: "Islah olmuşken yeryüzünde fesad çıkarmayın ![]() İnsanlar Allah-u Teâlâ'nın kurduğu düzeni ve dengeyi bozmaya kalkarlarsa, yaptıklarından sorumlu olmuş olurlar ![]() GÜNEŞ VE AY Işık ve Nur: Güneş, dünyanın da dahil olduğu güneş sisteminin merkezi, aynı zamanda dünyaya en yakın olan yıldızdır ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş kendi sistemindeki gezegenlerin merkezidir ![]() ![]() ![]() Güneşle, güneşin etrafındaki yörüngelerin üzerinde dolaşan gezegenler ve bu gezegenlere bağlı uyduların hep birlikte meydana getirdiği uyarlı ve hareketli topluluğa güneş sistemi adı verilmektedir ![]() Ay ise dünyanın tek uydusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ güneşin ve ayın; kudretinin kemâline, saltanatının büyüklüğüne işaret eden alâmetler olduğunu Âyet–i kerime'sinde beyan buyurmaktadır: "Gökte burçlar yaratan, orada ışık saçan güneşi ve nurlu ay'ı vâreden Allah, yüceler yücesidir ![]() Güneş bu burçlarda gezinir, dünyaya ışık saçar ![]() ![]() Kaynağı kendinden değil de başka bir cisimden alıp yansıttığı için aya nûr denilmiştir "Güneşi ışık, ay'ı nûr yapan O'dur ![]() Allah-u Teâlâ güneşten çıkan şualara "Işık", ayın şualarına da "Nur" adını vermiştir ![]() Ayın nuru, güneşin ışığının bir yansımasıdır ![]() ![]() Güneş ve Ay İçin Yörünge: Allah-u Teâlâ Ayet–i kerime'lerinde şöyle buyurmaktadır: "Ay için de konak yerleri tayin etmişizdir ![]() ![]() Ay, güneş gibi istikrarlı bir şekilde akıp gitmez ![]() ![]() "Güneş de kendi yörüngesinde akıp gider ![]() ![]() Kör bir tabiatın eseri değildir ![]() Sadece güneş değil, bütün yıldız ve gezegenler bir yöne doğru akıp gitmektedirler ![]() Bu takdir o kadar güzel ve bu vazife dağılımı o kadar yerindedir ki: "Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir ![]() Çünkü bu ışık saçan yıldızlardan her birisinin kendi için tayin edilmiş bir alanı vardır ![]() ![]() "Her birisi bir yörüngede yüzerler ![]() Vazifeleri o kadar güzel ve düzenli bir şekilde dağıtılmıştır ki, biri diğerine çarpmaz ![]() Bu gerçek, gözlere çarpıp durmaktadır ![]() ![]() "O, bilen insanlar için âyetlerini birer birer açıklar ![]() Tafsilatlı olarak bildirir ![]() ![]() "Tâ ki, Rabb'inize kavuşacağınıza kesin bilgi edinesiniz ![]() Yakînen bilesiniz ki, bir gün olup o yıldızlar gibi sizin de eceliniz gelecek, bugünkü hareketiniz sona erecek, yaptıklarınızın cezasını çekmek üzere ister istemez Rabb'inizin huzuruna çıkarılacaksınız ![]() Belirli Bir Vakte Kadar: Ay, güneş ve diğer gezegenler, Allah-u Teâlâ'nın ezelî ilminde belli olan bir zamana kadar dönmeye devam edeceklerdir ![]() "Güneşi ve ay'ı musahhar kılmıştır ![]() ![]() Gökyüzündeki cisimlerden her biri, kendine mahsus bir program ve düzen içinde kendi yörüngesinde, yolunu şaşırmadan belli bir hedefe doğru yol alıp gidiyor ![]() "Adetleri üzere seyreden güneşi ve ay'ı size musahhar kılmıştır ![]() Herbirinin belli olan eceli gelince o hareket duracaktır ![]() "İşte Rabb'iniz olan Allah budur ![]() ![]() Bütün mükevvenat O'nun hakimiyeti ve mülkiyeti altında bulunmaktadır ![]() Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gün güneşin battığı bir sırada Ebu Zerr -radiyallahu anh-e: "Güneş nereye gider bilir misin?" diye sordu ![]() ![]() "Güneş gider, arşın altında secde eder ve tekrar doğmak için izin ister, izin verilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hadise kıyametin kopmasının bir bakıma başlangıcı olacaktır ![]() Tefekkür: Güneş ve ay, bir tür hesabın işaretidirler ![]() "Güneşi ve ay'ı da hesap için bir ölçü kılmıştır ![]() Gündüzün alâmeti olan güneş ile gecenin alâmeti olan ay hesap vasıtalarıdır, zamanın hesabı onların hareketleriyle bilinir ![]() ![]() Canlılar güneşin yeryüzünden belli mesafede tutulması sebebiyle varlıklarını sürdürebilmektedirler ![]() ![]() "Güneş de ay da bir hesap ile (yürümekte)dir ![]() Gökyüzündeki milyarlarca yıldızdan bir tanesi de güneştir ![]() ![]() Dünyaya olan uzaklığı 149,5 milyon km ![]() ![]() Ay ise dünyaya ortalama 384 bin km ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünyadan elli defa küçük olan ay, saatte 3600 km ![]() ![]() ![]() Ay kendisi ısı ve ışık kaynağı değildir, ancak güneşten aldığı ışıkla ısınır ![]() ![]() "İşte bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir ![]() Bu nizam ve intizam olmamış olsaydı, yeryüzünde bu tarz bir hayat görülmezdi ![]() Güneşin doğuşundaki ve batışındaki sonsuz hikmetleri bir düşün! Eğer güneş olmasaydı, dünya karanlık olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() Güneşin hareketi olmasaydı, devamlı gündüz olacağından insanlar durup dinlenmez, gündüzden faydalanmak için devamlı çalışırlardı ![]() Geceleyin çalışmaya mecbur olduğumuz zamanlarda ay ışığından faydalanırız ![]() ![]() ![]() Bir düşün! Allah-u Teâlâ geceyi istirahat zamanı, gündüzü de maişet zamanı olarak tayin etti ![]() Güneşi her gün doğudan doğduruyor, tâ batıya kadar hiçbir boşluk bırakmadan ısısını ve ışınlarını her yere ve her canlıya ulaştırıyor ![]() ![]() Bir bak! Mevsimlerin meydana gelmesi için güneşin eksenini nasıl eğik tuttu? Mevsimler sayesinde insanlar, hayvanlar ve bitkiler muhtaç oldukları yaşama zeminini bulurlar ![]() Kış mevsiminde ağaç ve bitkilerdeki ısı azalır, bu suretle ağaç ve bitkilerin tomurcukları husule gelir ![]() ![]() İlkbaharda tomurcuklar harekete geçer ![]() ![]() Yazın havalar ısınır, meyveler olgunlaşır, hasat yapılır ![]() Sonbaharda hava ılır, geceler uzamaya başlar ![]() Bütün bunlar Allah-u Teâlâ'nın Ulûhiyet'ini ve Samediyet'ini açıkça gözler önüne serer ![]() ![]() GECE ve GÜNDÜZ İki Alâmet: Karanlığı ile gecenin, aydınlığı ile gündüzün birbirini takip etmesi, dünyanın yaratıldığı andan bugüne kadar sürüp gelmektedir ve kıyamete kadar da bu düzen devam edecektir ![]() "Yemin ederim şafak vaktine!" (İnşikâk: 16) Şafak, akşam güneş battıktan sonra ufukta görünen kırmızılığın adıdır ![]() "Yemin ederim geceye ve derleyip topladığı şeylere!" (İnşikâk: 17) Gecede bütün mahlukat sükuna erer, her biri kendi yerine ve barınağına sığınıp girer ![]() "Güneşi ortaya çıkaran gündüze andolsun!" (Şems: 3) Bu güneş ışığının tam bir yayılma ile diğer bir durumuna yemindir ![]() "Onu örten geceye andolsun!" (Şems: 4) Bu da gecenin güneşi ve bütün ufukları sarıp kaplayarak ışığı tamamen örtmeye başladığı halindeki koyu karanlık zamana yemindir ![]() "Kararmaya yüz tuttuğu zaman geceye andolsun!" (Tekvir: 17) Gecenin gelme vakti, kararmaya başladığı ilk saatlerdir ![]() ![]() "Ağarmaya başladığında sabaha andolsun!" (Tekvir: 18) Aydınlığı genişleyip her tarafa yayılan ve neticede apaçık gündüz hâline gelen sabaha yemindir ![]() Allah-u Teâlâ gecenin karanlığını gündüzün ışığıyla, gündüzün ışığını gecenin karanlığı ile giderir ![]() ![]() ![]() ![]() İlâhî İbretler Rabbânî Hikmetler: Bütün bunlar O'nun yarattıkları hakkında dilemiş olduğu hikmet ve takdire göre olmakta, son derece hassas ve mükemmel bir şekilde cereyan edip durmaktadır ![]() "Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın!" (Al-i imrân: 27) Bir yandan gece kırpılıyor, gündüze ekleniyor; bir yandan da gündüz kesiliyor, geceye ekleniyor ![]() ![]() Kış mevsiminin başlangıcında yavaş yavaş geceler uzuyor ve gündüzden kırpmaya başlıyor ![]() ![]() "Allah gece ile gündüzü çevirir ![]() ![]() Allah-u Teâlâ burada hususiyetle kalp gözleri açık olan basiret sahiplerini anmıştır ![]() ![]() ![]() "İbret almak ve şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur ![]() Sabah akşam, yaz ve kış, bu tabii hadise ile insanlar her gün karşılaşırlar ![]() ![]() ![]() ![]() "Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selim sahipleri için elbette deliller vardır ![]() Ki bu deliller bütün kâinatın O'na mahsus olduğuna ve O'nun kudretinin kemaline, büyüklük ve azametine delâlet ederler ![]() Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu Âyet-i kerime nâzil olduğu gece gözyaşları sakal-ı şeriflerini ıslatacak derecede ağlamışlar ve: "Bunu okuyup da bu hususta düşünmeyenlere yazıklar olsun!" buyurmuşlardır ![]() Allah-u Teâlâ bir çok Ayet-i kerime'lerinde tefekkürü emir buyurmuş ve tefekkür edenleri övmüştür ![]() "Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah'ı zikrederler ![]() Ey Rabb'imiz! Sen bunu boşuna yaratmadın ![]() ![]() ![]() Ey Rabb'imiz! Sen kimi ateşe koyarsan, onu rezil etmiş rüsvây etmiş olursun ![]() ![]() Ey Rabb'imiz! Doğrusu biz: ‘Rabb'inize inanın!' diye imana çağıran bir davetçiyi işittik, hemen iman ettik ![]() Ey Rabb'imiz! Günahlarımızı bize bağışla! Kötülüklerimizi ört! Canımızı iyilerle beraber al ![]() Ey Rabb'imiz! Bize peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil etme, rüsvây etme! Şüphesiz ki sen vâdinden caymazsın ![]() Allah-u Teâlâ'nın emir buyurduğu bu tefekkür, O'nun yarattıkları üzerinde yapılması gereken tefekkürdür, Zât-ı Ecell-ü âlâ'sı hakkında tefekkür câiz değildir ![]() Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyururlar: "Allah'ın yarattıkları hakkında tefekkür ediniz, zâtı hakkında tefekkür etmeyiniz ![]() İnsan her yerde Allah-u Teâlâ'nın eserlerini görecek ![]() ![]() GÖLGE Cisimlerin gün boyunca güneş ışıklarına karşı aldığı şekillere gölge denilmektedir ![]() ![]() "Allah yarattığı şeylerden sizin için gölgeler yaptı ![]() Gölge, ışık ile karanlık arasında hoş bir durumdur ![]() Gölgelerin uzanıp kısalmasını gözlemek, insan ruhuna sükunet verir ![]() ![]() "Rabb'ini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzattı?" (Furkân: 45) Allah-u Teâlâ'nın hitabına muhatap olan Enbiyâ-i izam hazeratı gibi, has kulların da içten nazarları olduğu Âyet-i kerime'de işaret edilmektedir ![]() "İçinizde ![]() ![]() ![]() Demek ki gören var ![]() ![]() ![]() ![]() Nefs-i emmâre'de bulunan kişinin imanı suretâdır ![]() ![]() ![]() YILDIZLAR Yıldız ve Gezegen: Kendinden ışık neşreden ve aslında birer güneş olan ecrâma yıldız denildiği gibi; böyle olmayıp da herhangi bir yıldızdan yani güneşten ışık alıp ona tâbi olan kütlelere de "gezegen" adı verilir ![]() Allah-u Teâlâ Ayet-i kerime'sinde, hareket halinde iken yıldızların mesken edindiği yüksek menzilleri bulunan göğe, şeref ve değerlerini ortaya koymak için yemin etmektedir ![]() "Andolsun burçlar sahibi gökyüzüne!" (Bürûc: 1) Bu burçlar, gezegen yıldızların menzil ve meskenleridir ![]() Kur'an-ı kerim'de herbiri birer güneş olan yıldızlardan sözedilmiş ve hatta bunların bir gün sönüp kararacakları bildirilmiştir ![]() Yine Kur'an-ı kerim'de on dört yerde yıldız mânâsına gelen "Necm" kelimesi; beş yerde ise "Kevkeb" kelimesi geçmektedir ![]() ![]() "Hayır! Yıldızların yerleri üzerine andolsun ki!" (Vâkıa: 75) Kur'an-ı kerim'in verdiği bu bilgi, yıldızların yerlerinin büyüklüğünü göstermektedir ![]() Milyonlarca yıldız ve gezegen arasında çıplak gözle görülebilenler olduğu gibi, teleskoplarla da görülemeyenler vardır ![]() ![]() Halbuki ışığın saniyedeki hızı üç yüz bin kilometredir ve ışık dünyanın çevresini bir saniye zarfında 7 ![]() ![]() "Hayır! (Gündüz) kaybolan yıldızlara andolsun! (Gece) ortaya çıkıp gözükenlere!" (Tekvir: 15-16) Ötekinden alabildiğine uzak bir yerde duran her bir yıldız bir hikmet ve takdir ile yerine konulmuştur ![]() ![]() "Yıldızlar da O'nun buyruğuna boyun eğmiştir ![]() ![]() Dünya güneş sisteminin bir parçasıdır ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ azametli kudretine dikkatleri çekerek Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır: "Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, biz onu nasıl bina ettik ve nasıl süsledik?" (Kâf: 6) Başlarının üzerindeki nice yıldızlar deveran edip durmaktadırlar ![]() "Onun hiçbir çatlağı da yoktur!" (Kâf: 6) Dünyadan yüzbinlerce defa daha büyük gezegenler bu kâinat içinde yüzer dururlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RÜZGARLAR Estikçe Esenler, Savurdukça Savuranlar: Rüzgâr, hareket halinde bulunan hava demektir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ise şüphesiz ki kör bir tesadüf değil, her şeyi en ince teferruatı ile bilen Allah-u Teâlâ'nın takdiridir ![]() "Estikçe esenlere andolsun ki!" (Mürselât: 2) Öyle rüzgârlar ki her tarafa süratle dağılıp gider, ağaçları kökünden söker ![]() "Savurdukça savuranlara andolsun ki!" (Zâriyât: 1) Rüzgârların gönderilmesi Allah-u Teâlâ'nın kudretine bir delil olduğu gibi, insanlar için de büyük bir nimettir ![]() "Rüzgârları (yağmurun yağacağına, aşılamanın yapılacağına) müjdeciler olarak göndermesi O'nun delillerindendir ![]() Yağmurun yağdırılması, buna bağlı olarak mahsullerdeki verimlilik ve rüzgârın esmesi ile birlikte gelen huzur, Allah-u Teâlâ'nın rahmetinin eserlerinden başka bir şey değildir ![]() "Allah odur ki rüzgârları gönderip bulutları yürütür, onları dilediği gibi gökte yayar ve parça parça eder ![]() Dilediği taraflara dağıtır, uzun veya kısa bir müddet havada tutar ![]() ![]() "Sonra da bulutların arasından yağmurun çıktığını görürsün ![]() Yeryüzüne şeffaf damlalar halinde dökülmeye başlar ![]() "Kullarından dilediğine yağmuru verdiğinde, onlar hemen sevinirler ![]() Yağmura ihtiyaçları sebebiyle, yağmur yağdığından dolayı yüzlerinde sevinç parıldar ![]() "Oysa onlar, daha önceden üzerlerine yağmur indirilmesinden iyice ümitlerini kesmişlerdi ![]() Artık yağmurların yağmayacağına, mahsullerin yetişmeyeceğine, kendilerinin ihtiyaç ve zaruret içinde kalacaklarına kanaat getirmiş bulunuyorlardı ![]() Artık yağmurdan bütünüyle ümitlerini kestikleri bir anda birden yağmur yağmaya başlamış, arazileri kuruduktan sonra yeşermiş, en güzel bitkilerden bitirmeye başlamıştır ![]() Bu sebepledir ki Allah-u Teâlâ Ayet-i kerime'sinde şöyle buyurur: "Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz ki O, ölüleri de mutlaka diriltecektir ![]() ![]() Hazana uğrayıp ölü hale geldikten sonra Allah-u Teâlâ yeryüzünü nasıl bitki bitirir hale getiriyor, çeşitli meyvelerle nasıl canlandırıyor? Kurumuş, ruhsuz ceset gibi olan toprağa hayat vermeye, otlarla ve çiçeklerle süslemeye kâdir olan Allah-u Teâlâ'nın, öldükten sonra da insanları diriltmeye kâdir olduğu apaçık bir gerçektir ![]() ![]() Aşılama: Rüzgârlar taşıyıcı ve dağıtıcı oldukları için, faydalarından birisi de ağaçları ve bitkileri aşılamasıdır ![]() "Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ![]() ![]() Bitkilerin üreme organları çiçeklerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun meydana gelmesi için de rüzgârın belirli bir miktar ile uygun ve yumuşak bir şekilde esmesi gerekir ![]() ![]() ![]() Bitkilerde rüzgârın yapabileceği bir aşılama yakın zamanlara kadar bilinmiyordu ![]() ![]() Su olmasaydı bu aşılar hükümsüz olurdu ![]() "Gökten de su indirdik, onunla sizi suladık ![]() Tesadüfe kalsaydı ne rüzgâr eser, ne aşılama olur, ne de yağmur yağardı ![]() "Yoksa o suyu siz depolayamazdınız ![]() O suyu indiren, kuyularda, pınarlarda, göllerde muhafaza eden de O'dur ![]() Rüzgâr ve Yağmur: Yağmurun bulutlardan gelebilmesi için bulutların su buharı ile yüklenmesi ve rüzgârlar tarafından taşınması gerekir ![]() "Allah gökten su indirir de dereler kendi miktarınca dolup taşar ![]() Hayatın kaynağı olan su bir çok değişikliklere uğrasa da, sonunda yine buharlaşır, kendisine karışan yabancı maddelerden arınır ve bulutları meydana getirir, sonra tekrar yeryüzüne inerek devr-i daim yapar ![]() ![]() "Size gökten su indiren O'dur ![]() ![]() ![]() Suyun içinde bulunan bazı maddeler, bitkilerin gıda almalarını sağlarlar ![]() ![]() "Gökten su indirdik ve orada her güzel çiftten bitirdik ![]() Bunlar ne kadar güzel, lâtif birer manzara teşkil ediyorlar! Beşeriyet bunlardan ne kadar istifade ediyorlar! İbret ve Deliller: İnsanları korkuya ve ümide düşüren şimşekler, gökten yağdırılan yağmurlar ile yeryüzünün yeniden hayat bulması, Allah-u Teâlâ'nın birliğine ve gücüne delâlet etmektedirler ![]() "O'nun delillerinden biri de, size hem korku hem de ümit vermek için şimşeği göstermesi, gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzüne hayat vermesidir ![]() Yıldırımlardan korkmanız ve yağmuru beklemeniz için size şimşeği göstermesi; yeryüzü ekinsiz ve bitkisiz bir halde iken gökten yağmur yağdırıp yeryüzünde bitkiler bitirmesi de vahdaniyetine ve ulûhiyetine delâlet eden delillerdendir ![]() "Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir topluluk için ibretler vardır ![]() Gök gürültüsü ve şimşek, yağmurun geleceğini ve mahsulün iyi olacağını müjdeler, fakat bunun yanında bir yerlere yıldırım düşeceği veya şiddetli bir yağmur yağarak âfet olacağı hususunda da korku uyandırır ![]() Hayat Kaynağı: Su her canlının hayat kaynağıdır ![]() ![]() "Biz gökten tertemiz bir su indirdik ![]() Yağmurla birlikte suyun bütün kirlerden arınmış hususuyeti de belirtilmektedir ![]() "Ki o su ile ölü toprağa can verelim, yarattığımız hayvanları ve bir çok insanları onunla sulayalım ![]() Bütün bunların ardında âlemlerin Rabb'i olan Allah-u Teâlâ'nın hikmet ve kudreti gizlidir ![]() Toprak, su, hava ve mevsim unsurları münasip bir şekilde bir araya geldiği zaman, bitkiler büyümeye ve gelişmeye başlarlar ![]() ![]() Akıl sahibi bir insan, böyle muazzam bir nizamın bir tesadüf eseri olduğunu düşünemez ![]() Buhar: Suyu güneş harareti vasıtasıyla buharlaştırıp bulutlaştıran ve yağmur halinde indiren, bütün canlıların hayatının devamını sağlayan ve buna muktedir olan sadece Allah-u Teâlâ'dır ![]() ![]() ![]() Rüzgârlar bulutları O'nun emriyle sürüklerler ve belli bölgelerde yine O'nun tayin ettiği zamanlarda yağmur yağdırırlar ![]() "İçmekte olduğunuz suyu da söyleyin bana! Onu buluttan indiren siz misiniz, yoksa biz miyiz?" (Vâkıa: 68-69) İnsan hayatı için, ekmekten daha mühim olan suyu insanoğlunun istifadesi için yaratmış, onun tatlı olmasını da takdir buyurmuştur ![]() "Eğer dileseydik, onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık ![]() Suyun bir özelliği de belli bir derece ısıda buharlaştığında, içinde buharlaşan suyun saf olmasıdır ![]() ![]() Bir düşünün! Denizlerde yaşayan varlıklar tuzlu suda hayatlarını devam ettirebilirlerken, karada yaşayan varlıklar ise yağmur vasıtasıyla tatlı su elde ederek hayatlarını sürdürebilmektedirler ![]() "Size tatlı sular içirdik ![]() Tatlı suları bulutlardan O indirmiş, pınarlardan kuyulardan O çıkarmıştır ![]() Allah-u Teâlâ bu şartları hazırlamasaydı, dünyada yaşamak mümkün olmayacaktı ![]() O'nun mülkünde yaşayan, O'nun verdiği rızık ve O'nun bahşettiği su ile beslenen insan, nasıl olur da kendisini Rabb'inden müstağnî görür? DAĞLAR Dünyanın Dengeleri: Allah-u Teâlâ Kur'an-ı kerim'in dört Ayet-i kerime'sinde insanları sarsmaması için yeryüzünde sâbit dağlar yarattığını, yedi Âyet-i kerime'sinde ise yeryüzüne sâbit dağlar yerleştirdiğini beyan buyurmaktadır: "Yer onları sarsmasın diye, onun üstünde sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık ![]() Toprak kütlesinin yaratılması ve dağların kazık gibi oturtulması ile, yeryüzü insanların yaşaması için oturulabilir bir hale getirilmiştir ![]() ![]() Dünya ekvator itibariyle dakikada 27 km ![]() ![]() ![]() ![]() Ayet-i kerime'ler dünyanın bu üç ayrı hareketiyle insanları sarsmadığının sebep ve hikmetini açıklamaktadır ![]() ![]() ![]() "O gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı ![]() ![]() Dağların yaratılması, insan hayatına sayısız nimetleri de beraberinde getirmiştir ![]() Yeryüzünü canlıların ve bitkilerin yaşamalarına elverişli verimlilikte yayıp hazırlayan Allah-u Teâlâ; yarattığı her canlıya, yaratılışındaki hususiyete göre bir yaşama zemini hazırlamıştır ![]() Şöyle ki; dağlarda ve soğuk iklimlerde yaşayan ve yetişen bazı hayvan ve bitki türleri, ovalarda ve çöllerde yaşayamazlar ![]() Diğer yandan dağlarda sıcaklığın azalmasıyla birlikte nemlilik de artar ![]() ![]() Üstünde yetişen bitki çeşitlerinin zenginliği, havasının temizliği, insan sağlığı için çok lüzumlu olan oksijeni yayması, kirli havayı temizlemesi, her mevsimde değişen görüntüsü ayrı bir özellik arzetmektedir ![]() Bütün bunlar kör bir tesadüfün eseri olamaz ![]() Tefekküre Dâvet: Allah-u Teâlâ Ayet-i kerime'lerinde vahdaniyetini, azamet ve hâkimiyetini insanların ibret nazarlarına arzediyor, bütün beşeriyeti tefekküre ve insafa dâvet buyuruyor: "Allah mı hayırlıdır, yoksa ortak koştukları şeyler mi?" (Neml: 59) Onların Allah-u Teâlâ'ya şirk koştukları şeylerde hayır namına hiçbir şey olmadığı apaçık ortadadır ![]() ![]() Bu başa kakmanın kuvvetini derece derece artırmak ve bu husustaki aklî delilleri beyan etmek üzere, devam eden Âyet-i kerime'lerde şöyle buyurulmaktadır: "Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten sizin için su indirip onunla bir ağacını dahi bitiremeyeceğiniz nice bahçeler meydana getiren mi? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? Hayır, onlar Hakk'tan ayrılan bir güruhtur ![]() Göz göre göre Hakk'tan sapıyorlar, bu apaçık delil ve işaretleri göz önünde bulundurmuyorlar ![]() ![]() O güzel bahçelerin yetişmesinde insanların da hizmeti olmaktadır ![]() ![]() Tatlı sular ile tuzlu suların birbirlerine karışmasını önleyen engel kılması da O'nun nimetleri arasındadır ![]() Akıllı bir kimseye layık mıdır ki Yaratıcı'sını inkâr etsin, O'na ibadeti terketsin de yaratılmışlara gönül bağlasın! Dağların Tesbihi: Allah-u Teâlâ Ayet-i kerime'lerinde dağların tesbih ettiklerini, Davud Aleyhisselâm'ın Allah-u Teâlâ'yı tesbih etmesine katıldıklarını beyan buyurmaktadır: "Biz dağları (Davud'un) emrine vermiştik ![]() ![]() Kendilerine mahsus bir hayat ile yaratılan o cesim dağlar, Davud Aleyhisselâm ile birlikte zikrediyorlardı ![]() "Davud'a dağları ve kuşları musahhar kıldık, onunla beraber tesbihte bulunurlardı ![]() Bunları yapan bizdik ![]() Dağların ve kuşların Davud Aleyhisselâm'a yönelişi ve onunla birlikte tesbih edişleri şu ilâhî emrin icabı idi ![]() "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin ![]() Bu ilâhî emri alan dağlar ve kuşlar, Davud Aleyhisselâm'ın zikrine iştirak etmişlerdir ![]() Dağlar ve Emanet: Kur'an-ı kerim'de ilâhî emanetin dağlara verildiği, ancak dağların bunu kabul etmediği beyan buyurulmaktadır: "Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korkup endişeye düştüler ![]() Emanet göklerin, yerin ve dağların dayanamayacakları derecede ağır, yerine getirilmesi zor, mesuliyet getiren büyük bir yüktür ![]() Enes bin Mâlik -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır: "Allah yeryüzünü yaratıp düzenlediğinde, yeryüzü sallanıyordu ![]() ![]() ![]() Melekler dağların ağırlığına hayret ettiler ve: "Yâ Rabb'i! Yarattıklarının içinde dağlardan daha kuvvetli olan bir şey var mıdır?" diye sordular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah onlara şöyle buyurdu: "Evet! İnsanoğlu sağ eliyle sadaka verir de onu sol elinden gizlerse, o daha güçlü ve kuvvetlidir ![]() DENİZLER Bol Bir Nimet: Yeryüzünün dörtte üç kadar büyük bir kısmını denizler ve okyanuslar kaplamaktadır ![]() Dünya girintili ve çıkıntılı olduğu için alçak ve yüksek alanlar bulunduğundan, girinti ve çökük alanlarda sular birikmiş, böylece göller, denizler ve okyanuslar meydana gelmiştir ![]() Su, Allah-u Teâlâ'nın kulları için yarattığı nimetlerin en büyüklerindendir ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı kerim'de bir çok Ayet-i kerime'lerde denizlerin insanlara musahhar kılındığı haber verilmiştir ![]() "Allah, emriyle içinde gemilerin yüzmesi ve lütfundan (nasibinizi) aramanız için denizi size boyun eğdirendir ![]() Buna O'ndan başka kimsenin gücü yetmez ![]() Allah-u Teâlâ hava basıncını, rüzgârın hızını, yeryüzünün çekim gücünü tanzim etmiş, gemilerin yüzmesini sağlayan daha bir çok özellikler bahşetmiştir ![]() ![]() "Tâ ki size rahmetinden tattırsın, gemiler O'nun emriyle yüzsün ve siz O'nun lütfundan (nasibinizi) arayasınız ![]() Gemiler rüzgârlar sayesinde yüzer, rüzgârlar da O'nun emri ile hareket eder ![]() ![]() "Umulur ki şükredersiniz ![]() Bu nimetlerin yalnız O'nun olduğunu bilip mâbud olarak yalnız O'nu tanıyasınız, emir ve yasaklarına uyarak O'na kulluk edesiniz, nankörlükten kaçınasınız ![]() Elbette ki böyle pek faydalı nimetler ihsan buyuran Allah-u Teâlâ'ya arz-ı şükranda bulunmak icabeder ![]() Deniz ve Gemiler: Bir hikmet sahibinin hikmeti ve bir Kâdir-i mutlak'ın muhteşem kudreti olmadan böyle bir sistemin meydana gelmesi düşünülemez ![]() "Görmez misin ki, gemiler denizde Allah'ın nimetleriyle akıp gider ![]() ![]() Allah-u Teâlâ suda gemileri kaldıracak bir güç yaratmış olmasaydı, hiç şüphesiz ki gemiler denizin kabaran dalgalarını yararak akıp gidemezlerdi ![]() "Bunlarda pek sabırlı ve çok şükreden kimseler için âyetler (işaretler) vardır ![]() Bu gemilerin musahhar kılınmasında ve taşıdıkları erzak ve ticaret mallarında, Allah'a yönelen, sıkıntı anında çok sabırlı, bolluk anında çok şükreden her kul için apaçık ibret ve alâmetler vardır ![]() "O'nun izniyle denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, nehirleri de size musahhar kıldı ![]() Gemileri insanlar yaptığı halde Allah-u Teâlâ insanlara musahhar kıldığını beyan buyurmaktadır ![]() ![]() ![]() "Denizde koca dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nundur ![]() Büyüklükleri itibariyle dağları andıran gemileri Allah-u Teâlâ insana musahhar kılmıştır ![]() ![]() Dağlar kadar gemilerin, demirden yapılmış uçakların ve diğer çeşit çeşit nakil vasıtalarının hepsi de ilâhî birer kudret eseridir ![]() ![]() ![]() İnsan Fıtratı: Allah-u Teâlâ Ayet-i kerime'lerinde denizlerdeki gemilerin akıp gittiklerini, temin ettikleri faydaları, ara sıra maruz kaldıkları tehlikeli durumları veciz üsluplarla hatırlatmaktadır: "Rabb'iniz O'dur ki, lütfundan (nasip) aramanız için gemileri denizde sizin için yüzdürüyor ![]() Çünkü O size, çok merhametlidir ![]() Dolayısıyla kulları için rızık yollarını kolaylaştırmıştır, nimetlerin en lâtifini ve büyüğünü onlara bahşeder ![]() "Denizde başınıza bir musibet (boğulma tehlikesi) geldiği zaman, Allah'tan başka bütün yalvardıklarınız kaybolur gider ![]() ![]() İnsanoğlunun durumu gerçekten hayret vericidir ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat insan yine insandır ![]() ![]() ![]() ![]() "Gerçekten insan çok nankördür ![]() Allah'tan yana olanların ise kalpleri nûrludur, onlar müstesnâdır ![]() ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ sonra gelen Âyet-i kerime'lerde emniyet ve huzurun ancak hıfz-u himayede bulunabileceğini ve bu ilâhî sığınağın, denizde de, karada da, dalgaların arasında da, büyük fırtınalar karşısında da, en muhkem kalelerde de değişmeyeceğini beyan buyuruyor: "Sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden veya başınıza taş yağdırmayacağından emin mi oldunuz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız ![]() Karaya ayak basmakla denizde boğulmaktan kurtuldunuz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Yahut sizi tekrar denize gönderip de üzerinize bir kasırga salarak, inkâr etmenizden ötürü sizi boğmayacağından emin mi oldunuz? Sonra bize karşı, onun öcünü alacak bir kimseyi de bulamazsınız ![]() Bütün bunlar olduktan sonra sizi savunacak bir vekil bulamadığınız gibi, başınıza gelen felâketin hesabını soracak bir takipçi de bulamazsınız ![]() Allah-u Teâlâ'dan intikam almak isteyecek kim olabilir? "Dilersek onları suda boğarız ![]() ![]() Onları boğulmaktan kurtaracak herhangi bir kimse de olmaz ![]() "Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ile ve bir süreye kadar geçinmeleri müstesnâ ![]() Ancak o takdirde kurtarılırlar ![]() Denizlerde Hayat: Allah-u Teâlâ dünyaya daha ilk yaratılışından itibaren belli ölçüde su tahsis etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Kutup bölgesinde soğuyan üst sular ağırlaşarak dibe inerler ve buradan da ekvatora doğru ilerler ![]() ![]() ![]() ![]() Bir hikmet sahibinin hikmeti ve bir Kâdir-i mutlak'ın muhteşem kudreti olmadan böyle bir ahenkli sistem düşünülemez ![]() Denizlerde yaşayan canlıların çeşidi pek çoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ yarattığı şeyleri muhtelif şekillerde yaratmasındaki ilâhî kudretine dikkatleri çekerek Ayet–i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır: "İki deniz bir değildir ![]() ![]() ![]() Kaynak ve kuyu suyu gibi toprak altı suları ile, nehir ve göl gibi yer üstü suları tatlı ve serinleticidir ![]() ![]() "Böyle iken her birinden taze balık yersiniz ![]() Tuzlu denizde de balık oluyor, tatlı sularda da oluyor ![]() ![]() ![]() ![]() Balıklar; insanlar, kuşlar ve bizzat kendi cinsleri için rızık kaynağı olduğu için, Allah-u Teâlâ onları çok çok üretmiştir ![]() Okyanuslarda büyük balıklara gıda vasıtası olan savunmasız balıklar olduğu gibi, okyanusu bir baştan öbür başa rahatlıkla dolaşan balıklar da vardır ![]() Allah-u Teâlâ topraktan hububat ve güzel kokulu bitkiler çıkardığı gibi; sudan da insanlar için inci ve mercan çıkarmaktadır ![]() "Bu iki denizden de inci ve mercan çıkar ![]() Bu cevherler süs eşyası olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda ticaret nimetlerindendir ![]() ![]() ATEŞ Ateş, ısıtma ve aydınlatmayı sağlayan ilâhî bir nimet, aynı zamanda Allah-u Teâlâ'nın fâil-i mutlak olduğunu belgeleyen bir delildir ![]() "O ki, sizin için yeşil ağaçtan ateş çıkardı ![]() ![]() Allah-u Teâlâ bu ilâhî beyanı ile ağaçtaki odun ve kömürün yanıcılığını değil, sürtme ve temas ile yeşil ağaçtan meydana gelen hararet ve tutuşmayı haber vermektedir ![]() ![]() ![]() Ağaç anılırken yeşil sıfatına yer verilmesi, yeryüzünü kaplayan bitki tabakasının durmadan yakıcı madde olan oksijen neşrettiğini, yanmanın oksijenle gerçekleşebileceğini belirtmektedir ![]() İki zıddı bir arada toplaması, Allah-u Teâlâ'nın kudretinin sırlarındandır ![]() ![]() "Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi!" (Vâkıa: 71) Yanan ağacın asıl maddesi ve bu maddenin yanmaya elverişli duruma gelmesi, Allah-u Teâlâ'nın değişmez kanunlarından ve hikmetlerinden biridir ![]() "Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan?" (Vâkıa: 72) Allah-u Teâlâ cisimleri bu özelliği ile yaratmamış olsaydı, hiçbir şekilde ateş meydana çıkmaz, elektrik üretimi kabil olmazdı ![]() ![]() "Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık ![]() Geçim sebeplerini ateşe bağlı kılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat şuurlu insanlar bu ilâhî nimetin kıymetini her an için takdir ettikleri gibi, ahiret ateşini hatırlatan bir ibret olarak görürler ![]() Allah-u Teâlâ ateşin çok ve yaygın olmasının dünyada huzursuzluğa ve felâketlere sebep olacağını bildiği için, bir lütuf olarak, ihtiyaç sahiplerine ihtiyaçlarını giderecek kadar hesaplı bir şekilde ve istedikleri gibi kullanabilecekleri şekilde yaratmıştır ![]() ![]() Gözümüzle görmekteyiz ki, ateşi kibritin içine gizlemiş ![]() Büyük bir meydana benzin döküyorsunuz, bir kibrit çakıyorsunuz, bir anda her taraf ateş içinde kalıyor ![]() ![]() Ateşin yakıcılığı ilâhî kudretin mutlak kontrolü altındadır ![]() ![]() Cehennemin en bâriz unsuru ateştir ![]() ![]() Cehennem ateşi bizim bildiğimiz dünya ateşi gibi değildir ![]() ![]() Cehennem ateşi dünya ateşinden yetmiş misli daha yoğundur ![]() Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır: "Yaktığınız bu ateş var ya, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır ![]() Diğer bir Hadis-i şerif'lerinde, insanların ondan yararlanabilmeleri için iki defa suya vurulduğunu söylemişlerdir ![]() HAVA Çeşitli gazların karışımından teşekkül eden hava, dünyanın çevresini saran atmosferi meydana getirir ![]() ![]() ![]() "Göğü kendi ellerimizle biz bina ettik ve biz onu elbette genişleticiyiz ![]() Gökyüzünü hiç kimsenin yardımı olmadan kendi gücü ile yaratmıştır ![]() ![]() ![]() Dünyayı yüz mil yükseklikte bir atmosfer tabakası kaplamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir litre havanın ağırlığı 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün vücut yüzeyi hesaplanırsa, insan vücudu onbeş tonluk bir hava basıncı altındadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlim bu hususu ancak son senelerde keşfetmiştir ![]() "Allah kime hidayet etmek isterse, onun göğsünü İslâm'a açar ![]() ![]() Allah inanmayanların üzerine işte böyle murdarlık indirir ![]() En rahat nefes deniz seviyesinde alınır ![]() ![]() Havanın hareketleri çeşitli tabiat hadiselerini meydana getirir ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ'nın lütfu olan rüzgâr ve hava olmasaydı, bulutlar yerlerinde sabit kalır, yeryüzü yağmurlardan mahrum kalırdı ![]() Havadaki letâfet ve hoşluğa bakın ki, her yere giriyor, ince hareketleriyle âlemin her parçasındaki pis kokuları temizliyor ![]() İnsanlarda solunum yoluyla kanın temizlenmesine yaradığı gibi, alınan besinlerin yanmasına da yarar ![]() ![]() ![]() Allah-u Tealâ'nın kâinatı idare edişinde en ufak bir kusur ve tedbirsizlik görülmez ![]() ![]() ![]() "Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah'ındır ![]() İstediğini emreder, istediğiyle hükmeder ![]() "Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır ![]() O ne güzel bir dost, ne güzel bir yardımcıdır! |
![]() |
![]() |
|