Prof. Dr. Sinsi
|
Allah Sevgisi
Herkes, kendi varlığını, bunun olgunlaşmasını ve hiç yok olmadan devam etmesini ister Kendini ve Rabbini bilen, varlığının devam etmesinin kendi elinde olmadığını, ancak Allahü teâlânın dilemesiyle var olduğunu bilir
Varlıkların hepsi Allahü teâlânın kudretiyle vardır Hiç kimse, kendi kendini yaratıp, hayatını devam ettiremez O hâlde, kişinin, kendini yaratan, çeşitli ni'metler veren, yaşatan Rabbimizi sevmemesi mümkün değildir Eğer sevmiyorsa, kendi yaratılışını bilmediğinden, cehâletindendir Çünkü sevgi, ma'rifetin, (ya'nî bilmek, anlamak) meyvesidir
Bir şey önce bilinip anlaşıldıktan sonra sevilir Ya'nî ma'rifet olmadan sevgi olmaz Sevgi ma'rifete göredir Ma'rifet ne nisbette ise, sevgi de o nisbette olur Rabbini bilen elbette O'nu sever Çünkü kendini sevenin, kendini yaratanı sevmemesi düşünülemez
Güneşin yakıcı sıcağına mâruz kalan gölgeyi sever Gölgeyi seven de ister istemez, gölge veren ağaçları sever Kâinatta ne varsa, Allaha nisbetle, gölgenin ağaca nisbeti gibidir Gölgenin varlığı ağacın varlığına bağlı olduğu gibi, her şey Allahın eseri olup, hepsinin varlığı, O'nun varlığına bağlıdır
Herkes, kendine iyilik edeni sever Bir zengin, bütün mallarını birisine verse, "Bunları dilediğin gibi tasarruf et!" dese, bu ihsânı zenginden bilmek yanlış olur Zengini ve o malı yaratan, seni zengine sevdiren, sana mal vermesinin zengin için hayır olduğu düşüncesini veren kimdir? Eğer zengin, seni sevmeseydi, malı sana vermekle, dünya ve âhırette hiç bir kazancının olmıyacağını bilseydi, sana malının zerresini verir miydi?
Şu hâlde, Cenâb-ı Allah bu sebepleri yarattı Demek ki insana asıl ihsânda bulunan, bu işe zengini vâsıta edendir
Zengin, o malı sana vermekle peşin veya ilerisi için bir menfaat düşünmüştür Seni minnet altına almak, kendini övdürmek, cömertlikle meşhur olmak, gönülleri kendine bağlamak, herkese kendini sevdirmek ve saydırmak gibi peşin menfaati vardır
Ayrıca, âhırette çok sevâb kazanmak üzere ilerisi için yatırım yapmaktadır Yoksa hiç kimse, malını boşu boşuna vermez, bir maksat için verir Maksadı sen değilsin Sen onun maksadını yerine getirmek için bir vâsıtasın
Demek ki sana iyilik eden, sana değil, kendine iyilik etmiş olur Sonra, o verdiğinden fazlasını beklemektedir Çünkü o, Allahın en az bire on veya bire yedi yüz, hattâ daha fazla vereceğini biliyor Böyle bir ümidi olmasa sana bütün mallarını verir miydi?
İnsan, kendine faydası dokunmasa bile, iyilik edenleri sever Kendine zararı dokunmasa bile kötülük edenlerden de nefret eder O hâlde, bütün mahlûkatı yaratıp, onlara çeşitli ni'metler ihsân eden yalnız Allahtır Herkese iyilik eden de sevilir
Kendine hiç bir faydası olmasa da insan, güzeli, güzelliğinden dolayı sever Beş duyu ile de anlaşılmıyan; fakat kalb gözü ile görülen güzellikler de vardır Güzel ahlâk, böyledir İmâm-ı a'zam hazretlerini güzel vasıflarından dolayı severiz Demek ki güzel sevilir Mutlak güzel, ortağı, eşi, benzeri olmıyan, dilediğini yapan yalnız Allahtır
İnsan benzediği şeye meyleder Çocuk çocukla, büyük büyükle arkadaşlık kurar Âlim, âlimi, bir san'atkârdan daha çok sever İlim sahibi olan da herşeyi bilen Allahı sever Basîret sahipleri gerçek sevgiye lâyık olanın yalnız Allah olduğunu bildirmişlerdir
|