![]() |
Kadinlarda Süslenme Ve Dahasi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kadinlarda Süslenme Ve DahasiKADINLARDA SÜSLENME Bir âyette şöyle buyurulur: «(Nûr Sûresi 24:31) ‘ve lâ yübdîne zînetehünne’ “Ve zinetlerini izhar([166]) et*mesinler ![]() ![]() (Sure-i A’rafta 7:31) ‘ya benî âdeme huzû zîneteküm ınde külle mescidin’ âye*tinde zinet, elbise demek olduğu da geç*miştir ![]() ![]() ![]() «Kızlar ve kadınlar baştan aşağıya kadar ör*tün*dükten başka, yürürken de edeb-i vakar([169]) ile yü*rüsünler ![]() ![]() ![]() «Tesettür etmeyip de bütün güzellik ve süs*püsle*riyle kendini yabancı gözlere vaz’ ve teşhir eden bir kadın, tabiidir ki istiklal ve hürriyetini ve vakar ve izze*tini muhafaza edemez ![]() İLMİYE KIYAFETİ «İlmiye mensublarının giyiniş tarzları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müslümanların kıyafetlerinden birisi de sarık sar*maktır ![]() ![]() «Camilere sarıklı olarak gitmek, müslümanların si*ma*sından (alâmetinden) dir ![]() ZORLA KIYAFET TATBİKATLARI VE KAHRAMANCA DAVRANIŞ ÖRNEKLERİ Kıyafet meselesinde çok çeşitli zulümlere maruz kalan fakat İslâmî kıyafetini hiç değiştirmeyen eşsiz kahraman Bediüzzaman Hazretleri, tek parti devrinde herkese ibret ola*cak şu beyanlarda bulunmuştur ![]() ![]() «Sonra o zâlim, dünyaca büyük makamlarda bu*lu*nan bedbahtlar dediler: “Sen, yirmi senedir bir*tek defa takkemizi başına koymadın ![]() ![]() ![]() Ben de dedim: On yedi milyon değil, belki yedi mil*yon da değil, belki rızasıyla ve kalben kabu*lüyle ancak yedi bin Avrupa-perest([173]) sarhoşların kı*yafetlerine ruhsat-ı şer’iye ve cebr-i kanunî cihe*tiyle girmek*tense, azîmet-i şer’iye ve takvâ cihe*tiyle, yedi mil*yar zatların kıyafetlerine girmeyi ter*cih ede*rim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Son sözüm, ‘hasbünallahü ve ni’mel vekîl’([174]) ‘hasbiyellahü lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü’l arşi’l azîm’([175])» (Şualar sh: 290) KANUNLARI KİM KIRIYOR? Kıyafet konusunda bir husus da, “Kanun var, kanun böyle diyor ![]() ![]() ![]() Çağımıza damgasını vuran Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 1950 yıl*larından sonra Emirdağ’ında ikamet et*tiği vakit kendi kıyafetine yapılan müdahele ve dayatma karşı*sıda, bu meselede rol oynayan gizli komitelere dikkat çeker ![]() ![]() Bediüzzaman Hazretleri çok hakikatları muhtevi mek*tubunda diyor ki: «Gizli düşmanlarımız bu Ramazan-ı Şerifte, tek*rar adli*yeyi benim aleyhime sevk ettiler ![]() ![]() Birisi, bütün bütün kanun hilâfına olarak, beni tek ba*şımla ve yalnız olarak kırda ve dağda otu*rurken, üç silâhlı jandarma ile bir başçavuş yanı*ma gönderdiler ![]() ![]() Böyle beş vecihle kanunsuzluk edip, kanun na*mına beş vecihle İslâm kanunlarını kıran adam, hakikî kanun*suz*lukla itham edilmek lâzım gelir*ken, onların o acip kanunsuz*luğu ve bahanesiyle iki seneden beri vicdanî azap verdikle*rinden, el*bette mahkeme-i kübrâ-yı haşirde bu*nun cezasını çekecek*lerdir ![]() Evet, otuz beş senedir münzevî olduğu halde hiç çarşı ve kasabalarda gezmeyen bir adamı, “Sen frenk serpu*şunu([176]) giymiyorsun” diye itham etmeye dünyada hangi ka*nun mü*sa*ade eder? Yirmi sekiz senedenberi beş vilâyet ve beş mah*keme ve beş vilâyetin zabıtaları([177]) onun başına ilişme*dik*leri halde hususan bu defa İstanbul mahkeme-i âdi*lesinde yüzden ziyade polislerin gözleri önünde, hem iki ayda yaya olarak her yeri gezdiği halde, hiçbir polis ilişmediği ve Mahkeme-i Temyiz “Bere yasak değil” diye karar verdiği, hem bütün kadınlar ve başı açık gezenler ve bütün askerî ne*ferler ve va*zifedar memurlar giymeye mecbur olmadıkla*rından ve giy*mesinde hiçbir maslahat bulunmadığından ve benim resmî bir vazifem olmadığından—ki resmî bir libas*tır—bereyi giyen*ler de mes*’ul olmazlar denildiği halde, hu*susan münzevî ve in*sanlar arasına girmeyen ve Rama*zan-ı Şerifin içinde böyle hilâf‑ı kanun en çirkin birşeyle ruhunu meşgul etmemek ve dünyayı ha*tırına getirmemek için has dostlarıyla dahi gö*rüş*meyen, hattâ şiddetli hasta olduğu halde, ruhu ve kalbi vücu*duyla meşgul olmamak için ilâçları almayan ve hekimleri ça*ğırma*yan bir adama şapka giydir*mek, ecnebî papazlara ben*zetmek için ona teklif etmek ve adliye eliyle tehdit etmek, el*bette zerre kadar vicdanı olan bun*dan nefret eder ![]() Meselâ, ona teklif eden demiş: “Ben emir kulu*yum ![]() ’ya eyyühellezine âmenû etîûllahe ve etîû’r resûle ve ûlî’l emri minküm’([180]) âyeti ulü’l-emre itaati emreder ![]() ![]() ![]() Benim gibi kabir kapısında, gayet hasta, gayet ihtiyar, garip, fakir, münzevî, Sünnet-i Seniyeye muhalefet et*me*mek için otuz beş seneden beri dünyayı terk eden bir adama bu tarz muameleler, kat’iyen şek ve şüphe bırak*madı ki, komü*nist perdesi altında anarşilik hesabına vatan ve millet ve İslâmiyet ve din aleyhinde müt*hiş bir suikast eseri ol*duğu gibi, İslâmiyete ve vatana hizmete niyet eden ve müt*hiş haricî tahri*bata karşı cephe alan dindar mebuslar ve Demokratlara dahi bü*yük bir suikasttır ![]() ![]() HAŞİYE: Rusun Başkumandanı kasten önünden üç defa geçtiği halde ayağa kalkmayan ve tenezzül etme*yen ve onun idam tehdidine karşı izzet-i İslâmiyeyi muhafaza için ona başını eğmeyen; İstanbul’u istilâ eden İngiliz Başkumandanına ve onun vasıtasıyla fetva verenlere karşı, İslâmiyet şerefi için, idam tehdidine beş para ehemmiyet ver*meyen ve “Tükürün zâlimlerin o hayâsız yüzüne!” cüm*lesiyle ve matbuat lisanıyla karşılayan; ve Mustafa Kemal’in elli me*bus içinde hiddetine ehemmiyet vermeyip, “Namaz kılmayan haindir” di*yen; ve Divan-ı Harb-i Örfî’nin dehşetli suallerine karşı, “Şeriatın tek bir mesele*sine ruhumu feda etmeye hazı*rım” deyip dalkavukluk etme*yen; ve yirmi sekiz sene, gâvur*lara benzememek için inzi*vayı ihtiyar eden bir İslâm fedaisi ve hakikat-ı Kur’âniyenin fedakâr hizmetkârına maslahatsız, kanunsuz denilse ki, “Sen Yahudi ve Hıristiyan papazlarına benzeyeceksin, onlar gibi başına şapka giyeceksin, bütün İslâm ulemasının icma*ına muhalefet edeceksin; yoksa ceza verece*ğiz” de*nilse, el*bette öyle herşeyini hakikat-i Kur’âniyeye feda eden bir adam, değil dünyevî hapis veya ceza ve işkence, belki parça parça bı*çakla kesilse, Cehenneme de atılsa, kat’iyen; yüz ruhu da olsa, bütün tarihçe-i hayatının şehadetiyle, feda edecek ![]() ![]() ![]() Acaba, bu vatan ve dinin gizli düşmanlarının bu eşedd‑i zulm-ü nemrudanelerine karşı, manevî pek çok kuvveti bulu*nan bu fedakârın tahammülü ve maddî kuvvetle ve menfî ci*hette mukabele etmemesinin hik*meti nedir? İşte bunu size ve umum ehl-i vicdana ilân ediyorum ki, yüzde on zındık dinsizin yüzünden doksan mâsuma za*rar gelmemek için, bütün kuvvetiyle dahildeki emniyet ve âsâyişi muhafaza etmek için, Nur dersleriyle herkesin kal*bine bir ya*sakçı bırakmak için Kur’ân-ı Hakîm ona o dersi vermiş ![]() ![]() ![]() İşte bu davranış ve cevap, kıyafetimiz konusunda bir baskıya veya zorlamaya muhatab olduğumuz zaman nasıl davranmamız gerekir sualine, yaşanmış ve netice alınmış en büyük örnektir ![]() İLÂHÎ CEZALAR Müslüman milletimizin millî ahlâkını bozarak Türkiye’yi ele geçirmek isteyen emperyalist ifsat komitesi, bu emellerine ulaşmak için her vasıtayı kullanırlar ![]() Bu ifsad komitesiyle çalışan tiyatrocuların çirkin bir hadisesine, İlâhî tokat olarak gelen zelzeleyi, Bediüzzaman Hazretleri ibret nazarına şöylece arzeder: «Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesinden bir zat yazı*yor ki: “Adapazarı zelzelesinin aynı gününde, zelzele*den birkaç saat evvel, umumî ve herkese göstermek için, bir büyük tiyatro teşekkülüyle ve oyuncu kızlardan dört güzelini çırıl çıplak olarak âlâyişle çarşı ve pa*zarda gezdirerek, o câzibedar*lara kapılan tiyatro binasında toplanan bin kişi*den fazla seyirciler, oyun başlarken, birdenbire arz, kemâl-i hiddet ve gayz([181]) ile onların hayasız yüzlerini dehşetli tokat*ladı, mahvedip zîr ü zeber([182]) etti ![]() ![]() Ben, dünyanın bu nevi hâdiselerinden iki sene*dir hiç haberim yoktu, bakmıyordum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() NETİCE Netice olarak, tesettürde en ehem*miyetli bir husus şu*dur ki: Müslüman erkek ve kadınların kıya*fet ve te*set*türde kusurları olsa da düşünce*leri, tam şer’î tesettürü tasvib etmeli ve Avrupaî hayat alışkanlıkları ile tam riayet edemedikleri şer’î kıyafet ve teset*türü hafife alır tarzda bir anlayış olmamalı ve azimet ve takvaya uygun yaşamayı ve böyle yaşayanları sevmelidir*ler ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|