Prof. Dr. Sinsi
|
Kadin Üzerinden İslam'İ Vurmaya Kalkişmak
8 Mart Kadınlar Günü, kadına verilmiş bir rüşvettir Mütecavizin, tecavüz mağduresine taktığı takı (!) hükmündedir Vahşi kapitalizm, kadını önce sömürmüş ve metalaştırmış, sonra da sus payı vermiştir Delil isteyen, 8 Mart 1857de New York'ta ne olmuş ona baksın
Kadına gün ihdas ederek ''cinsiyetçilik'&# 39; yapan mantık, kadını peşinen ''Dünyanın Kandıralısı'' ilan etmiştir Anlayacağınız, ''Bölük dur! Kandıralı, sen de dur!'' hesabı Kadına karşı en büyük ayrımcılık, kadını insan türü içinden çekip çıkararak ayrı bir kategori gibi sunan modern yaklaşımdır Bu zevkperestliğe ve değersizleşmeye dayalı modernizmin, kadını ''şehvet nesnesi'' haline getirme sürecinin bir parçasıdır
Tesettürlü Müslüman kadına ''kamusal alan'' işkencesi yapan akıl, kadını ''kamu malına'' dönüştürmeye çalışan aklın ta kendisidir Bu akıl, İslam'ı kadın üzerinden vurma çabasındadır Bu şeytani bir hokus-pokustur
Oysaki Kur'an, ''cinsiyet'' değil ''insiyet'' (insanlık) merkezli bir dil kullanır Karşılıklı hak ve sorumlulukları hatırlatır: ''Erkeğin kadın üzerinde hakları olduğu gibi, kadının da erkek üzerinde hakları vardır'' der İyi davranışlara verilecek ödüllerin zikredildiği bir ayette ''Kadın olsun erkek olsun, fark etmez'' denilir ve eklenir: ''Siz birbirinizdensiniz'' Ba'dukum min ba'd şeklindeki bu kalıp ifade, ''ancak bir araya gelince bir bütün oluşturan iki yarımın, birinin diğerine kategorik üstünlüğünü reddeden'' bir ifadedir
Kur'an'da kadının kavramsal çerçevesi de, yukarıdaki genel hükümleri tasdik eder
Kur'an kadını nisa' olarak anar İbn Abbas'a göre bu kök ''insan'' kelimesinin üretildiği köktür Yani kadın ''insan türünün temelidir'' Yine mer'e olarak anar ''Kişi'', ''kişioğlu'', ''insanoğlu'' anlamına gelen mer' köküne nisbet edilir ''Zevc'' olarak anar Bu kelime kadını da erkeği de ifade eder Büyük lügatler, bu kelimeye örnek olarak zevcâ na'lin cümlesini kullanırlar: ''Bir çift ayakkabının teki'' Bu örnek cümle sağ teki veya sol teki değil, her ikisini de ayrı ayrı ifade eder
Erkek ve kadının ontolojik üstünlük iddialarına verilmiş bir cevap gibidir bu etimoloji Bu cevabı biz şöyle de okuyabiliriz: Ey ''Erkek mi üstün, kadın mı?'' gibi boş işlerle oyalanan şaşkın! Erkekle kadın bir çift ayakkabıya benzer Eştir, hatta eşittir, ama asla ''aynı'' değildir İsteyen, ayağındaki kundurayı ters giysin O zaman anlar abes iş işlediğini ''Nasılsa aynıdır'' diye kundurasının sağını sola solunu sağa giyen, hem ayakkabıya hem ayağa zulmetmiş olur
Kur'an'ın savaş mağdurlarının mağduriyetini gidermek için özel şartlarda izin verdiği, hatta teşvik ettiği ''çok evlilik'', libidonun kulu olmuş şehvetperestlerin anladığından çok farklı bir hakikate sahiptir Zinayı hayat tarzı haline getirmiş bir kafa ile bu hakikat anlaşılamaz
Hakeza, cahil cühelanın elinde İslam'ın pak alnına çalınacak bir kara olarak görülen kadının mirası bahsi de öyle Cahiliyye dönemi standartlarına göre kadın mirastan hiç pay alamazdı Muhammedi davet (İslam'ın tarihi insanlıkla yaşıt olduğu ve İslam Hz Muhammed ile başlamadığı için bu tabiri kullanıyorum) öncesinde, babanın malı büyük oğula kalır, o yoksa amcalar arasında paylaştırılırdı
Kur'an vahyi ilk defa kadına mirastan pay ayırdı Bu, erkeğe ayrılan payın yarısı idi (4:11) Bu yarım pay dahi, henüz vahyi tam sindirememiş bazıları tarafından gönülsüz karşılandı ''Bizimle savaşa mı gidiyorlar ki mirastan pay alacaklar?'' diyenler bile oldu Tüm gelir kaynaklarının ''savaş - ticaret - miras'' gibi üç alana münhasır olduğu, bu üç alana da erkeklerin hâkim olduğu bir sosyal yapıda, bu anlaşılabilir bir durum
Fakat ''vahyin teşri yönü'' açık Sanki önceden kadına erkekle aynı oran veriliyormuş da, Kur'an bunu yarıya indirmiş gibi Ama bu haksızlık Kur'an hiç almayan kadına erkekten kestiği yarıyı vererek süreci başlattı Vahyin teşri yönü dediğim bu Şimdi soru şu: Kur'an'ın erkek ve kadın için koyduğu ½ oranı haddi mutlak mıdır, haddi mukayyet midir?
Bu sualin cevabı, bu hükmün ''illete mebni bir hüküm'' olup olmadığına bağlı olarak değişir Eğer bu hüküm illete mebni değilse, oran ''haddi mutlak''tır, hiçbir hal ve şartta değişmez Eğer illete mebni hükümse, genel kural gereği illeti değişince malul/hüküm de değişir
Allahu a'lem, bizce bu oran illete mebnidir Zira miras hukukunda maksat ''hakkın tahakkuku'' ve ''adaletin ifası''dır Miras hukukunu beyan eden 4:11-12 ayetlerde mirasın ''vasiyetten arta kalandan'' yapılması vurgulandığı halde Allah Rasulü'nün ''Artık varise vasiyet yoktur '' sözünü de, Ömer b Abdülaziz dahil bir çok müçtehidin dede yetimine varislerin iznine bakılmaksızın ''zorunlu vasiyet'' (el-vasiyyetu'l-vacibe) uygulamasını da, ''maksada riayet'' bağlamında anlamak icap eder
Bizce hükmün illeti, aynı surenin 32 ayetindeki ''iktisab'' (kazanç)tır Orada erkeğin de kadının da kazandıklarından kendilerine pay olduğu vurgulanmıştır Dolayısıyla, kadının erkeğe nisbetle ½ olan hakkı ''haddi mutlak'' değil, ''haddi edna''dır (en aşağı had); fakat ''haddi a'la'' (en yüksek had) değildir Allah, en doğrusunu bilir
Bunlara neden mi değindik? Kadın üzerinden İslam'ı vurmak istismardır da, ondan
|