Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Şiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beyitlermnihat, malkoç, şah

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç




ŞAH BEYİTLER–1



TEVAZU


Göğe değsin tevazu, kibir ateşte yansın

Zavallılar kendini sırça köşklerde sansın



GÜLÜN BUSESİ


Hasretin dudağına değer gülün busesi

Dağlar zikre durur da münkir duymaz bu sesi



SEVDA MAHKEMESİ


Sevda mahkemesinde yürek çekilir dara

Üstüne tuz ektikçe iyileşir mi yara?



MUHACİR HİSSİYAT


Köz köz etti yüreği muhacir hissiyatım

Fetihler yarım kaldı tökezleyince atım…



DA-YANDIM


Yürek kapılarına yalın kılıç dayandım

Temmuzda pek üşürken zemherilerde yandım



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–2



AŞK NEFERİ


Sevgi tükendiğinde söner gözlerin feri

Ölümsüz kahramandır gönülde aşk neferi



UMUT DAĞI


Zamana yenilmeden umutlarım bir dağdı

Hasretin hoyrat eli gönülden sitem sağdı



ÖMRÜN YAMAÇLARI


Pamuk tarlası sanma aklaşan saçlarını

Dik nefes çıkacaksın ömrün yamaçlarını



YENİ KAPI


Hilkatin aynasıdır vücut denen bu yapı

Bir kapı sürmelense açılır yeni kapı



SEVGİ MÜREKKEBİ


Sevgi mürekkebiyle ölümsüzlüğü yazdın

Nefrete bulaşmadan kardan daha beyazdın



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–3



NEFRETİN BUZLARI


Yediveren misali umut yürekte nakış

Nefretin buzlarını çözer sıcak bir bakış



CERAHAT


Toprak ısıtsın teni, ruh tohumu çatlasın

Cerahat dolu çıban büyümeden patlasın



GÜL-DİKEN


Vesveseler dikendir, gül varsa yoktur tasa

İnsanı yaşatmaktır bizde uhrevî yasa



KUNDAKTA


Hayallerimiz taştı kundakta bebe iken

Güle kavuşmak için engel değildir diken



KABİRDE


Eser bir deli rüzgâr, çınardan düşer yaprak

Kabirde böcekler dost, yorgandır bize toprak




MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–4



ŞAFAK


Karanlıklar dağılıp şafak sökecek bir gün

Zalimin saltanatı elbet çökecek bir gün



DAĞ DELDİREN SEVDALAR


Ölenlerin ardından canlandı hatıralar

Firar etti gönülden dağ deldiren sevdalar



HÜZÜN YASTIĞI


Yastık ettik gurbette hicranı, hüzünleri

Hayat değirmeninde ufaladık günleri



ARASAT


Nasıl geçti habersiz bir ömür, bunca sene?

Arasat meydanında buluşacağız yine



GARİB-İZ…


Baki kalır cihanda kim bırakırsa bir iz

Ruh sonsuzluğu özler, bu dünyada garibiz



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–5



DERBEDER


Kavuşmak hayal olur, sarar ruhu bir keder

Sevgisiz yürek gece, gönül aşksız derbeder



SÜVARİ


Gece bir yorgan gibi örter hissiyatını

Gümüşten ufuklara sür süvari atını



KARANFİLLER


Tutuşur bahçelerde kan kırmızı çiçekler

Sahipsiz karanfiller uzanacak el bekler



U-YANMAK…


Tamamlar noksanları aşk ateşiyle yanmak

Ölüm dediğimiz şey sonsuzluğa uyanmak…



BAHAR


Gözlerde mor halkalar, yükseklerde kar olur

Ruh bedenden ayrılır, mümine bahar olur



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–6



KIYAMET


Güneş batıdan doğar, ummanlar doyar suya

Can bedenden ayrılır, ruhun dalar uykuya



GÖNÜL KOCAMAZ


Bülbül yanar aşkından, bahçelerde solar gül

Beden ihtiyarlasa yine kocamaz gönül



AHİR ZAMAN


Bin sene de yaşasan ömrün nihayeti var

Ahir zaman gelince ölü diriye ağlar



KEFENİN CEBİ


Giden ne götürdü ki, cebi yoktur kefenin

Tepilenin hakkı var üzerinde tepenin



YOL


Kırılır bir gün elbet kanadımız, kolumuz

Nihayet bulur ömür, Hakk’a düşer yolumuz



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–7



A-YİNE


Bir tel kopar ruhundan ahenk kesilir yine

Sonsuzlukla paylaşır sırlarını ayine



SULTAN MAKAMI


Sultan makamındasın musallada bir anlık

İman olan yürekte barınamaz karanlık



VAKTİ KUŞANMAK


Namazı eda edip bırakmazsan kazaya

Vakti kuşanır yürek nefis gelir hizaya



AKLISELİM


İmanla cilalanır, paklanır aklıselim

Çoraklaşan kalpleri duayla yeşertelim



SIĞIN-AK


Günde beş vakit ezan ruhuma sığınaktır

Secdeye baş koyanın kalbi pak, alnı aktır



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–8



REHİN


Kalplerimiz tamtakır, rehin düşmüş şeytana

Alaşağı et nefsi ey mümin çık meydana!



ELMA ŞEKERİ


Aşk bir elma şekeri, elimde kaldı sapı

Bulamadım gönlüme sığınacak bir kapı



KÜHEYLAN


Toy süvari elinde körpecik küheylandım

Ben de Mevlana gibi hamdım, piştim ve yandım



PASLI KILIÇ


Geriye küller kaldı ruhumun yangınından

Bilmem ne zaman çıkar paslı kılıç kınından



YARALAR


Dostun ağır bir sözü gonga gülü yaralar

Firar eder muhabbet yürek giyer karalar




MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–9



KELAM


Hakk’ın tercümanıdır, kelam ruhun ilacı

Toyun dilinde diken, zehirden daha acı



VERA


Vera ruhun sükûnu, anahtarı takvanın

Allah görüyor bizi, lüzumu yok şekvanın



RUHUN KANATLANIŞI


Kanatlandı ruh tenden, konacak yer arar can

Ömür erdi kemale ne kadar yanarsan yan!



RUHUN İLACI


Sevgi ruhun ilacı, her derdime dermandır

Kalp sevmekle kocamaz, her gönül bir ummandır



ÜMMET


Her telden bir ses çıkar, ruhuma kasvet çöker

Ümmetin zilletinden gözlerim kan yaş döker


MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–10



EŞREF-İ MAHLÛKAT


Gerçeği görmüyorsun, gözüne inmiş perde

Ey eşref-i mahlûkat gölgen sürünür yerde



NE DİYE


İşi gücü bırakmış, hayaller kuruyorsun

Yollar seni bekliyor, ne diye duruyorsun?



TAŞ BAĞLAMAK


Bugüne ağıt yakar Fatihlerim, çağlarım

Düşman gülmesin diye bağrıma taş bağlarım



VİCDANLAR


Vicdanlar sağırlaşmış, bir hoş seda gelmiyor

Tanzimat’tan bu yana Türk’ün yüzü gülmüyor



ZEHİRLİ BAL


Şifa diye sundular Türk’e zehirli balı

Büküvermiş boynunu mahzun hilalin alı




MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–11



KÖRLE YATANLAR


Her gün vatan kurtarır kuru sıkı atanlar

Sabah şaşı uyanır gece körle yatanlar



YANKI


Her dem yankılanacak gök kubbede ezanlar

İçine düşer bir gün Türk’e mezar kazanlar



SABAH


Pınarın başındayız, kabımız su dolmuyor

Bu gönül mabedinde yine sabah olmuyor



MENZİL


Kaldık dağlar başında, yol menzile varmıyor

Dost bellediklerimiz yaramızı sarmıyor



LÂL


Meydanlarda pervane sonra hayal oldular

Hatip seçtiklerimiz kürsüde lâl oldular




MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–12


G-AİLE


Eşeler zihnimizi bin bir çeşit gaile

Saygı sevgi demode, bu ne biçim aile?



MASKARA


İzzeti ve iffeti dönüştürüp paraya

Eşref-i mahlûkatı çevirdik maskaraya



GECELER


Azgın nefis derbeder, kalp ölümü heceler

Nice gizli günahın şahididir geceler



SEMİRENLER


Saatin tiktakları ömrümü kemiriyor

Garibanın sırtından zenginler semiriyor



AÇ GÖZÜNÜ


Hatırla Âdemoğlu yeminini, sözünü

İçi toprak dolmadan ey insan aç gözünü!



MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–13



İSYAN AHLAKI


Koyma aynı kefeye, ayır siyahla akı

İnattan besleniyor kokmuş isyan ahlakı



TİLKİ ZİHNİYETİ


Mühim değildir kulun kanı, kemiği, eti

İlham vermiş bu çağa tilkinin zihniyeti



YANGIN


Yüzyıldır koşuyoruz bata çıka batıya

Büyüdükçe büyüdü yangın vardı çatıya



ALIKLAR


Kalp gözünü köreltti kıymetsiz dünyalıklar

Balıklama dalıyor mala mülke alıklar



MAZLUM


Müminin boynu bükük, öne eğik başları

Zalimleri boğacak mazlumun gözyaşları



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–14



PİŞMANLIK


Bu dünya meydanında diri, ölüden pişman

Büyük küçükten aciz, ayna surete düşman



ARAFTA


Yerle gök arasında, arafta kaldı gönül

İntizardaki yârdan beddua aldı gönül



GURBETTEN SILAYA


Melal çöker ruhuma, yakar gurbet ocağı

Köz köz olmuş yarama derman sıla kucağı



BİTARAF


Ömür sayılı zaman, bir mum misali erir

Taraf tutmaz aynalar çirkini de gösterir



SOKAK YETİMLERİ


Şehrin aynalarına bir yetim suret düşer

Kaldırım emzirirken görmezden gelir beşer



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–15



ŞİMŞİR TARAK


Elinde şimşir tarak kelini tarıyorsun

İçindeki yitiği dışında arıyorsun



ATEŞ


Bir daha doğmayacak göğünde dünkü güneş

Ateş senin içinde, cehennemde yok ateş…



YI-KANMAK


Sevgiyle beslenir ruh, gönül sevdaya kanmaz

Bir ten aynı nehirde iki kere yıkanmaz



GÖZ MENZİLİ


Kavuşmaktan daha zor, seni unutmak seni

Gözümün menzilinde unutmuşsun gölgeni



MUHAYYİLE


Tutuşturur zihnimi düşüncenin alevi

Fikirle aydınlanır muhayyilenin evi



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–16



DİRENİŞ


Erisin nefesinle, buza döndürme karı

Direniş çiçekleri müjdeliyor baharı



ÇİZGİLER


Ruh aynasından yansır gözlerindeki mana

Alnındaki çizgiler acep ne söyler sana?



İNSA-NİYET



Vefa kalplerin süsü, ölmesin insaniyet

Amele dönüşmezse ne sağlar iyi niyet?



ZENGİNLİK


Ruhun genişlik ister, senin muhayyilen dar

Yanında götürdüğün sağken verdiğin kadar



KA-ZAN


Zannın çoğundan sakın, içimiz dışımız zan

Hesap verecek kadar; çok değil, helal kazan



MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–17



SON YAPRAK


Asra müjdeler olsun, tohum düştü toprağa

Gökten boşaldı rahmet, can geldi son yaprağa



TEBESSÜM


İçime ayna tutar göklerin derinliği

Ruh çölünü yeşertir tebessüm serinliği



AŞK


Aşk yürekte kıvılcım, aşk hasretle yanıştır

Aşk gaflet uykusundan gerçeğe uyanıştır



GÖRDÜK


Işığını arayan kara geceler gördük

Kendisini dev sanan nice cüceler gördük



KAN-ATLAR


Fetih düşünü görür içimde yorgun atlar

Kanatır can evimi kırık dökük kanatlar…



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–18



GÖNÜL


Efkârın yangınında sırlara daldım gönül!

Yolların kavşağında şaşırıp kaldım gönül!



ALBAYRAK


Tarih şahittir buna, Türk’ün kolu bükülmez

Yürek semalarından al bayrağım çekilmez



YAŞ KEMALE ERİNCE


Yaş kemale erince kulaklar sağırlaşır

Ömrün sonbaharında adımlar ağırlaşır



DERDİMİZ


Ariflerin sevgisi gönüllerinden taştı

Dünyaya bağlandıkça derdimiz bini aştı



GÖNÜL SAZIMIZ


Genimize işlenmiş; kaderimiz, yazımız

Can bedenden uçunca susar gönül sazımız



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–19



MALAYANİ


Ölüm, fani kullara nefesinden de yakın

Ya hak konuş, ya da sus; malayaniden sakın



TÛL-İ EMEL


Karşılığını görür hesap gününde amel

Nefsi besler, büyütür, semirtir tûl-i emel



HİCRET


Yaradan’a kul olmak, yakışandır hilkate

İblise vur silleyi, hicret et hakikate



DİN NASİHATTİR


Din nasihattir kula, payına düşeni al

Terk et nefsin yolunu; Hak dairesinde kal



ATLARINIZ HAZIR MI?


Mümin, cihat deyince atı hazır olandır

Bir öksüz gördüğünde gözüne yaş dolandır



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–20



GÖLGEMİN IZDIRABI


Yıkma gönül Kâbe’mi, gönül Hakk’ın mihrabı

Ağır geldi yollara gölgemin ızdırabı



KIYAMETE ZORLAMAK


Nasıl olsun bereket, şükreden yok nimete

Asi kullar Allah’ı zorluyor kıyamete



ÇELİŞKİ


Kul, Yaradan’ı bilmez; bu ne kopuk ilişki

Şükretmeden istersin bu ne yaman çelişki



EBREHE


Çağın Ebreheleri hissedin bu nefesi

Duyulur Ebabil’in kanatlarının sesi



LANET YAĞMURU


İman şemsiyeni aç gökten lanet yağmadan

Kalbin dönsün Allah’a gün batıdan doğmadan



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–21



GEMİ


Anlayan beri gelsin; hasretimi, çilemi…

Karaya oturacak böyle giderse gemi



DA-YAN


Yalandan hakikate hicret vaktidir bu an

Ne kaldı ufuklara, dayan yüreğim dayan!



KEYF-İNCE


Sırat mümine geniş, değildir kıldan ince

Cennet çağırır seni, karşıya geç keyfince



VARLIĞIN ÖZÜ


Varlığın özüsün sen, sen en büyük değersin

Âlemin gözbebeği başını ne eğersin?



MUHT/AÇ


Varlığın idrakinde akıl yüreğe muhtaç

Seccaden olsun dostun, kalbini Allah’a aç!



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–22



U/YANMALI


Kul, Allah’ın aşkıyla tutuşmalı, yanmalı

Musallanın üstüne konmadan uyanmalı



GARİBİN SALÂSI


Bir garibin salâsı seher vakti okunur

Ölümün gür sedası yüreklere dokunur



GÖK SOFRASI


Göçtü çok uzaklara insanların en hası

Maverada kurulmuş mümine gök sofrası



KANATLAR


Yeleleri rüzgârdan kır atlarımız vardı

Özgürlüğe yol alan kanatlarımız vardı



EBEMKUŞAĞI


Ne ifade eder ki köre ebemkuşağı?

Şeytan gafili atar uçurumdan aşağı



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–23



KIŞLARIM


Gönlünün kuytusunda kayboldu bakışlarım

Gölgen düşünce kalbe, yaza döndü kışlarım



SENSİZLİK


Sensizlik silahını şakağıma dayarım

Baktığın aynaları pek bahtiyar sayarım



HEDİYE


Suların cümbüşü var suretin düşmüş diye

Görmedi yakamozlar bundan büyük hediye



SEVDA


Nice gemiler yaktık, dönüşü yok bu yolun

Göklerin yangınına seherde tanık olun



HAYAT


Lanet etme, bir mum ol; karanlıklara inat

Nasırlı ellerinden akıp gidiyor hayat


MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–24



ŞEHRİN SOKAKLARI


Hasretin şavkı düşmüş şehrin sokaklarına

Zaman mührünü vurur, vurur şakaklarına



TOPRAK


Yağmur yağar, eser yel, dalından düşer yaprak

Kutlu misafirini sabırla bekler toprak…



OMUZLARDAKİ YÜK


Şahit tuttum sevdaya gece nazenin ayı

Cılız omuzlarıma yüklemişler dünyayı



ÇORAP ÖRMEK


Mazlumların başına onca çorap örülür

Zalimlerin hesabı musallada görülür



ZEMBEREK


Boşalır bir gün elbet saatin zembereği

Mahkemede her suçun düşünülür gereği



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–25



HÜZÜN ATEŞİ


Hazan yapraklarını hüznün ateşi sarsın

Ellerin şakağında aynalara bakarsın



AYAK İZİ


Gölgeni takip eder mazinin ayak izi

Uzun yol kavşağında yollar kuşatır bizi



ALLAH BİR…


Şeytanın fitne fesat küpünden sızar kibir

Cümle mevcudat birden haykırıyor: “Allah bir!



PETEK


Toprak uyandığında çiçeğe durdu dallar

Tarumar oldu petek arıda kaldı ballar



TETİK


Yürek yüz görmeyince yarasına tuz eker

Sevgi firar edince gönül tetiği çeker



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–26



ATEŞTEN GÖMLEK


Hasret ateşten gömlek, yüreğimde köz olsun

Sürünsün yerde nefis, bir incecik toz olsun



DÜĞÜM


Çözdüm çetin düğümü, dertte buldum devayı

Başıma taç eyledim bu mukaddes davayı



ÇORAK BAKIŞLAR


Nasıl görmez kör akıl Hakk’ın nakışlarını?

Şükürle sula her gün çorak bakışlarını



AKLAR


Saçına düşen aklar haber veriyor sana

Kalp gözünü açıp da ne olur anlasana!



BİR ÖMÜR


Bir ömür yalanlarla kandırdık kendimizi

Nefsin askerlerine çiğnettik bendimizi


MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–27



HAYAT KAZANI


Toprağa yağmur düşer, sen yâdıma düşersin

Hayat denen kazanda yanıp yanıp pişersin



SUÇLULAR


Düşünce suçluları mürekkepte boğulur

Dik yaşamalı insan, zira bir kez doğulur



KUSMUK


Cehalet konuşunca bütün kitaplar susar

Tefekkür ehli zevat kafatasını kusar



ŞİİR


Şiir düş definesi, gönül sazının teli

Yürekte açan çiçek, ebedî ve ezeli



BOYNUZLU


Yol tükenecek bir gün yolcu yolda kalacak

Boynuzsuz boynuzludan haklarını alacak



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–28



UYKUDAYKEN…


Sen uykuda yüzerken doğmayabilir güneş

Günah galerisini yakar, kavurur ateş


BOŞ


Rabbim bu bina senin, senden gayri hep boştur

Güldürürken de hoştur, öldürürken de hoştur



CEVHERLER


Hayatın çöplüğünde nice cevherler saklı

Yaradılış sırrına yetişmez beşer aklı



FİTNE KAZANI


Dudağında tebessüm, için fitne kazanı

Yarın yevmü’l mahşerde çekeceksin cezanı



G/EZERSİN


Kayırırsın zalimi, mazlumları ezersin

İnsanlar arasında böbürlenir gezersin



MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–29



TAĞUT


Gözün toprak dolmadan, ey insan aç gözünü!

Sırt çevir tağutlara, Hakk’a döndür yüzünü!



NİYAZ


Kul unutur Rabbini; cilve eder, naz eder

Kâinat vecde gelir, Hakk deyip niyaz eder



MÜEBBET


Boynumuza astılar müebbedi, idamı

Hiçbiri de değildi kalıbının adamı



AT GÖZLÜĞÜ


Çıkar at gözlüğünü, etrafına et nazar

Güç verir teslimiyet, şüphe imanı bozar



BÜYÜK GÜN…


Emin adımla yürü, koşan çabuk yorulur

Ettiklerin mahşerde birer birer sorulur



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–30



KUMAR


İmtihan için geldik, kim demiş hayat kumar?

İman ışığı yoksa gönül köşkü tarumar



AZGIN NEFİS


Semirir azgın nefis Hakk’a eğilmezse baş

Yarın mahşer gününde akar gözlerinden yaş



KEYİF SÜRENLER


Rabbim izin vermezse yaprak düşmez ağaçtan

Zenginler keyif sürer fakir ölürken açtan



GÖKDELENLER


İnsanlar alçaldıkça yükselir gökdelenler

Kafa yordunuz mu hiç nere gider ölenler?



GÜL DÜŞÜNCE


Gül düşünce toprağa şafakta gül kanıyor

Gözlerim yaşarıyor, yürek köz köz yanıyor


MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–31



FECR


Fecre taşı ruhunu bu cinnet batağından

Toprak çağırır seni kuş tüyü yatağından



GELECEK


Sığmaz içim içime, can evimden taşarım

Maziden kuvvet alıp geleceğe koşarım



GÜZ


Her sima bir kitaptır, aynadır bana her yüz

Bahar kaldı geride, yüzünü gösterdi güz



VE SON…


Omzumdadır kefenim, korkum yoktur ölümden

Gün düşmez pencereme, su çekildi gölümden



CANLAR


Kalp acıyı hissetmez, sağırlaşmış vicdanlar

Söyle kervancı başı nere gider bu canlar?





MNİHAT MALKOÇ















ŞAH BEYİTLER–32



ADANMIŞLIK


Adanmışlık bağında umutlar filizlenir

Tembellik ruhumuzun mahzeninde gizlenir



UMARSIZ


Kafa tutar tevhide, burnundan aldırmaz kıl

Umarsızlık çölünde vahye sığınır akıl



DEVRAN


Bir tel kopar ruhundan, tenin ışığı söner

Bugün yarına gebe, gün gelir devran döner



İRADE SİLGİSİ


İradenle siliver şeytanın izlerini

Yoksa mahşer gününde döversin dizlerini



EBABİL


Uçur gönül göğünde ebabil kuşlarını

Ulaştır hedefine pişmiş sert taşlarını



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–33



MESCİD-İ AKSA


Ümmetin yetimisin sen ey Mescid-i Aksa!

Öksüz kalır mısın hiç, mümin kıyama kalksa…



KABİLLER


Kanı kanla yuğuyor zamanın Kabilleri

Uyanın uykunuzdan çağın ebabilleri!



SAPAN TAŞI


Yakar da yüreğimi gözünden süzülen yaş

Gazzeli çocukların sapanında olsam taş



BAKIŞLAR


Seccademde yeşerir, can bulur gözyaşlarım

Göklere kilitlenir, dualı bakışlarım



ONUR


Yürekler yangın yeri, sabır çeşmesi kuru

Yerlerde sürünmekte Müslüman’ın onuru



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–34



KIYAM


Suların yangınında ateş düşer tenime

Ruhum kıyama durur, dar gelir bedenime



GAZZE’NİN YETİMLERİ


Gazze’nin yetimleri hangi suçtan öldüler?

Yürekler kan ağlarken vicdansızlar güldüler



FELLUCELİ


Felluceli yetimin payına kurşun düşer

Garibin ocağında gece gün çile pişer



İNİLTİLER


Yaş kemale erince ayna surete güler

Münzevi iniltiler uykularımı böler



İNŞİRAH


Gönüller yangın yeri, neredesin ümmet âh!

İnsin yağmur misali yüreklere inşirah!



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–35



VERDA


Yüreklerin yitiği, gönül çölünde verda

Adınla hayat bulur yürek kalınca darda



NİSYAN


Kula şükür yaraşır, yakışmaz kula isyan

Vefanın kumasıdır kalbin kezzabı nisyan



İKİ BÜKLÜM


Boyunlar iki büklüm, taş kesilmiş yürekler

Baykuş gökte uçarken bülbül yerde emekler



MENEKŞELER


Gözyaşı yağmurunda tohum çürür toprakta

Can verir menekşeler kan kırmızı şafakta



LEYLA


Dümende sağır sultan, dört yanımız vaveyla

Mecnun buldu yârini, uğurlar olsun Leyla!



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–36



GENÇLİK


Gençlik elden gidiyor, gençlik küfrün ağında

Cenneti umuyorsun sımsıcak yatağında!



KEFENSİZ GÖMÜLENLER


Toprağın sigortası kefensiz gömülenler

Beter olsun inşallah mazlumlara gülenler



KALEMİN FERYADI


Kâğıt bile duymuyor kalemin feryadını

Pelesenk et diline Yaradan’ın adını



DİYET


Kaç asırdan beridir müminler öder diyet

Kemirir zihinleri lanetlenmiş zihniyet



SIN/AV


Sabırlıdır şer ehli, bekler bin yıl avını

Müslümanlar kaybetti kardeşlik sınavını



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–37



ŞİDDET


Şiddetten beslenirsin, her gelene çatarsın

İyi fiyat verseler vicdanını satarsın



NEFRET


Şeytanın askerleri nefretini kusuyor

Dilleri salya sümük, vicdanları susuyor



İMAN GÜLÜ


Sen ukbaya talip ol, dünya onların olsun

Yeşersin iman gülü, yapma çiçekler solsun



YÜREK YANGINLARI


Yürek yangınlarını gözyaşları söndürür

İmansızlık kalpleri sert bir taşa döndürür



MAZİ


Bugünün enkazında arıyoruz maziyi

Tükettik sermayeyi, düne dair her iyi



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–38



U/TANIRIM


Melekliğe soyunmuş Firavunlar tanırım

Aynalara bakıp da kendimden utanırım



TERAZİ


Fikrin ağır yükünü çekemez bu terazi

Büyüdükçe büyüyor gözlerimizde mazi



MESAFELER


Kaybolur mesafeler, mana sese karışır

Perdelenir ufuklar suret sise karışır



FER/YÂDIMA


Aklım firar edince mazi düşer yâdıma

Dost bildiğim aynalar ses vermez feryadıma



ŞEYTANIN AVUKATI


Yoktur ötede bezi, bu dünyayla avunur

İçindeki şeytanı savundukça savunur



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–39



MAZLUMUN AHI


Fikir gönlümün gülü, damarlarımda kandır

Mazlumun ahı hançer, duaları volkandır



TÜKÜRÜN!


Tükürün ey yarenler zulmün kara yüzüne!

Fikir fahişesinin kim inanır sözüne?



VUSLAT


Ölüm sonsuzluğa göç, vuslattır ruh eşine

Bir bilsen takılırsın Azrail’in peşine…



RAHMET YAĞMURU


Teslimiyetten başka çare var mı ölüme?

Duayla sağnak sağnak rahmet yağar çölüme



YABAN ELLER


Mümin düşürmez dilden Hakk’ın yüce adını

Yaban elde uçanın kırarlar kanadını



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–40



NAFİLE


Ey ölümden kaçanlar, çırpınmanız nafile!

Perdelenmiştir gözü anlatmak zor gafile



KARA ÇALMAK


Kapanmaz kolay kolay hicran denilen yara

Silinmez alınlardan dostun çaldığı kara



DİLSİZ ŞEYTAN


Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır

Hasta ruhun ilacı zikre banmış imandır



TIKINMAK


Açları görmez gözün, tıkındıkça şişersin

Dilin şükre yabancı, sen ne zalim beşersin!



SİYAH


Ya Rab kaldır zulmeti, nereye baksam siyah!

Bu karanlık gecenin ertesi olsun sabah!



MNİHAT MALKOÇ

Alıntı Yaparak Cevapla

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç




ŞAH BEYİTLER–41


DUACI


Sofrandaki artıklar doyurur nice açı

Alan eller secdede veren ele duacı



GÜVER/CİN


Kimi, insan haliyle olmaya çalışır cin

Bu gönül olmak ister mağarada güvercin



TEK ŞERİT


Gayri dönüşü yoktur dünya tek şeritli yol

Ayrılır can bedenden yen içine düşer kol



SENSİZ


Gönül sensiz perişan, yokluğunun fakiri

Sünnetinle arınır kalplerimizin kiri



ELİF


İçindeki yangını söndürmezse gözyaşın

Öne eğilir bir gün elif gibi dik başın



MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–42



KEMİK PEŞİNDE


Kirli emeller için haysiyetini boşar

Sureti köpek değil, kemik peşinde koşar



SON LİMAN


Bahçemdeki dikeni gül sanarak ekmişim

Son limandan habersiz boşa kürek çekmişim



HAÇLI ARTIKLARI


Ey haçlı artıkları hilaledir kininiz!

Söndüremez tamuyu ‘Yuro’ denen dininiz



AZIK


Sermayeyi tükettim, tam takır amel kasam

Ebed yolculuğunda azığım oldu tasam



SON DURAK


Dualar ve âminler göklere direk oldu

Toprak ananın bağrı bize son durak oldu



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–43



VAHYİN ELİFBASI


Batı’nın yarasını deşiyor minareler

Vahyin elifbasında derdimize çareler



YATANLAR


Kanla sulanan toprak haysiyettir, vatandır

Aslında gizli düşman çalışmayıp yatandır



KİMSESİZLER KİMSESİ


Kimsesizler kimsesi, gönül sensiz virandır!

Kalp göğünün güneşi, rehberimiz Kur’an’dır



KISKANÇ


Yaralanır yüreğim rüzgâr değse saçına

Ağustosta çığ düşer gönlümün yamacına



UFUKTA


Gidenler döner diye ufukta kaldı gözüm

Düşüme girmen için uykuya daldı gözüm



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–44



FEN


Konusu hakikattir pozitif ilmin, fenin

Elinde varken dağıt, cebi yoktur kefenin



GARABET


Dünün sömürgeleri bize kafa tutuyor

Akrep o cüssesiyle koca fili yutuyor



DÜŞTÜ


Gitti gelmez baharım, ömür hazana düştü

Hesap günü yaklaştı amel mizana düştü



HATIRALAR


Her güneş batımında sermayen azalıyor

Geriye acı tatlı hatıralar kalıyor



TAN VAKTİ


Tan vaktine gebedir içimdeki karanlık

Ne dün var, ne de yarın; hayatımız bir anlık



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–45



TAHT


Omuzlar üzerinde yükselir bir gün tahtın

Bu dünyada gülmedi ukbada gülsün bahtın



TASA


Bugünden çekme gönül yarının tasasını

Yol haritası eyle vicdanın yasasını



KALA/BALIK


Gönül hayal çöplüğü, zihinler kalabalık

Derya içinde yüzer deryayı bilmez balık



ÇÖPLÜK


Ceninde koca ömür, tohumda fidan uyur

Miden döndü çöplüğe biraz ruhunu doyur



ARARAT


Birileri Ağrı’ya söylemekte Ararat

İşkembeden konuşur, utanmaz, çirkef zevat



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–46



CENGİMİZ


Azrail’in önünde muma döner rengimiz

Toprakta yılanlarla başlar zorlu cengimiz



BUHRAN ANAFORU


Buhran anaforunda çöker üstüme damlar

Köşe başını tutmuş mukavvadan adamlar



ŞEHRİN MASKESİ


İnsaf kılıcı paslı, kısık vicdanın sesi

Güneş gülümseyince düştü şehrin maskesi



SAYAMIYORUM


Böler uykularımı nabzımın tiktakları

Sayamıyorum artık saçımdaki akları



KALBİN YİTİĞİ


Yanlış yerde arama kalbinin yitiğini

Değiştirmek muhaldir Allah’ın dediğini



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–47



RÜCU


Senin yüzün karaysa aynanın ne suçu var?

Ömrün nihayetinde Yaradan’a rücu var



ŞİRKE DÜŞMEK


Can kuşu uçtuğunda buz kesilecek beden

Şüphe ve vesvesedir şirke düşmeye neden



KAPALI KUTU


Zaman denen değirmen öğüttü asırları

Kabir kapalı kutu, toprak saklar sırları



SEVİYOR


Mübarek kitabında Hakk, mümini övüyor

Arşı tuttu rahmeti, kulunu çok seviyor




ÖLÜMÜ TATMAK


Boynu bükük garibi hor görmemeli insan

Ölümü tadacaktır dünyaya düşen her can



MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–48



GÜN BUGÜNDÜR


Can bedenden çıkmadan diner mi yürek sızın?

‘Gün bugündür demişler’, ömür biter ansızın



MUAMMA


Ömür bir muammadır, kim çözer bu düğümü?

Görenler beri gelsin dünyada gördüğümü!



TEMİZLENMEK


Günahın dağ olsa da umut kesme Allah’tan

Vaktin varken temizlen kul hakkından ve ahtan!



HER/KESE


Yeter Hakk’ın nimeti mümin kâfir herkese

Yoldaşın olur iman, dünyada kalır kese



KUŞKU


Yiğit kuşkuda gerek düşman uyusa bile

Postal yere değince dağ ve taş gelir dile



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–49



GÜZ ARTIĞI


Gün ufukta can verir; gün biter, bitmez âhım

Acılara gebedir güz artığı sabahım…



AYNALARDA


İsrafil sur’a üfler, borusunu çalar da

Hatıralar sessizce can verir aynalarda



HAFAKANLAR BASINCA


Hafakanlar basınca gönül göğüm puslanır

Sevgiyle cilalanır, aşksızlıktan paslanır



PU/SUDA


Hamsi çıktı kavağa, boğuldu balık suda

Bir çift göz unutulmuş, dağ başında pusuda



YA/SAKLADIM


Duru bakışlarını gözlerimde sakladım

İsyan sözcüklerini dilime yasakladım



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–50



MUSALLA


Duymadın hakikati, oyalandın masalla

Çenen kapandığında konuşacak musalla



SON UYKU


Şeytanın askerleri imana kurar pusu

Ebede uyanmaktır müminin son uykusu



EMANET


Azrail kapımızı çalacak elbet bir gün

Tendeki emaneti alacak elbet bir gün



MEZAR TAŞLARI


En büyük hakikati söyler mezar taşları

Kabirde zalimlerin eğilecek başları



HAVA YASTIĞI


Kızgın ateşten seni kurtaramaz putların

Yoktur hava yastığı buz gibi tabutların



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–51



OYUN


Ömür andan ibaret, dünyada yoktur vefa

‘Ölüm’ denilen oyun sahnelendi kaç defa



DÜŞLER PUSUDA


İçimdeki göllerde ceylanlar iner suya

Gecenin kör vaktinde düşler yatar pusuya



ZİKİR


Gönüller yangın yeri, yüreğimiz kanıyor

Kirlenen ruhlarımız zikirle yıkanıyor




ZOR BİLMECE


Sabahlardan beyhude gönlümün geceleri

Akılla çözemezsin bütün bilmeceleri



AŞK


‘Aşk’ karanlığın mumu, ışık olur geceye

Gönüllerden taşsa da sığar tek bir heceye



MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–52



AMEL KASASI


Doldur amel kasanı, göze inmeden perde

Haysiyetinle yaşa, muhtaç olma namerde



DÜNYEVİLEŞME


Dünyevileşme denen illet nefse bulaştı

Bu dünya gurbetinde dert birken bini aştı



KELEPÇE


Bağnazlar vurmak ister bilincime kelepçe

Yüreğim derin kuyu; beden kazan, ruh kepçe



ŞAİR


Dar vakitlerde şair, kuşanır kalemini

Yoğurur, söze döker; derdini, elemini



NEM


Şimdi uzaklardasın, tarumar gönül hanem

Yâr düştükçe aklıma, kurumaz kirpikte nem



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–53



BİZİM


Çölleşen yüreklere akar nurumuz bizim

Nefislerin putunu yıkar Sur’umuz bizim



GÖNÜL SÜVARİSİ


Sonsuza varmak için demir aldık sevgiden

Ey gönül süvarisi, geri döner mi giden?



KANDİLİMİZ


Kaskatı olur beden, dönmez olur dilimiz

Kabrin karanlığında nur saçar kandilimiz



GÖZLER


Bu dünya gurbetinde ruhlar sılayı özler

Ele verir yalanı kalbin aynası gözler



ZAMANIN NABZI


Çağa uymak yerine nabzını tut zamanın

Gözümden dökülse yaş taşar suyu ummanın



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–54



SANIK


Nefsin hâkim olunca sen tutuklu, sanıksın

Gözlerin açık diye sanma ki uyanıksın!



EYVAH!


Yarın mahşer gününde kıyama durur ervah

Tükettik sermayeyi, bir ömür geçti eyvah!



DUA


Yaş dökülsün gözünden, dua ateşe perde

Dua ölümden gayri dermandır her bir derde



TALAN


Üstüne titrediğin malın sonu talandır

Resulullah öldüyse billâh dünya yalandır



BİR GÜN


Hayatın zembereği elbet boşalır bir gün

Mazlumlar zalimlerden öcünü alır bir gün



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–55



KELEPÇE İZİ


Kalem tutan ellerde kelepçenin izi var

Zindanlar dile gelse ne çok şey söyler duvar



SÖZ


Geri dönmez bir daha ağızdan çıkınca söz

Söz vardır bahçede gül, söz vardır ateşte köz



AŞIMIZ


Bu dünyada tükendi sıcak aşımız bizim

Bekler bizi sabırla mezar taşımız bizim



KÖKSÜZLER


Mescitlerimiz yetim, minareler öksüzdür

Milletinin derdiyle dertlenmeyen köksüzdür



DEFTERİMİZ


Dizlerimizde derman, ağızda diş kalmadı

Defterimiz dürüldü, yapacak iş kalmadı



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–56



SAĞLIK


Barışık ol kendinle, güzellik var her yaşta

Para elinin kiri, sağlık gelir en başta



NEFİS GEMİSİ


Azgın nefis gemisi oturunca karaya

Düz yolda tökezlersin, dönersin maskaraya!



KALP NURU


İmana pusu kurar kapkaranlık geceler

Kalp nurunu söndürür sınırsız eğlenceler



KIZAK


Zaman, azgın nefsini çeker bir gün kızağa

Güvercin darı için düşüverir tuzağa



PERVANE


Pervane aşk uğruna kor ateşte yanıyor

Şafak vakti acılar uykudan uyanıyor



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–57



YARIŞ


Hayallerim yarışır rüzgârlarla dörtnala

Sırtım yere değiyor tutunsam hangi dala!



SİYAH İNCİ


Gözyaşıyla çizerim yalnızlığın resmini

Siyah inciyle yazdım bulutlara ismini



AY


Gecenin kuytusunda ay, karanlığı biçer

Gönül çağlayanından kana kana su içer



HASRET YÜKÜ


Yüreğin mahreminde hüznün eli dolaşır

Gönlümün katarları geceye hasret taşır



SABAHI KUSMAK


Şafağın dar vaktinde gece kusar sabahı

Mazlumlar ağladıkça gökleri tutar âhı



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–58



YÜZ AYNASI


İçindekiler yansır yüzünün aynasına

Boyanır hissiyatın yüreklerin yasına



MEVSİMLER


Albümde unutulmuş siyah beyaz resimler

Dörtken ikiye düştü içimdeki mevsimler



İKİ DÜŞÜN…


Yunusça bak dünyaya; kalmasın kin, düşmanlık

İki düşün bir söyle, faydasız son pişmanlık



ŞÜPHE


Aşkın zehridir şüphe, defterinden sil beni!

Derimi ayır tenden, parça parça dil beni



MİLENYUM SEVDALARI


Büyüttüğün sevgiyi ipek mendillere sar!

Milenyum sevdaları kelebek ömrü kadar…



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–59



GÖZLER


Gözleriyle konuşur bazen susunca insan

Gözlerin tılsımına muktedir değil lisan



ŞEHRİN ÖLÜSÜ


Bu şehrin ölüsünü sırtımda taşıyorum

Gölgeme çelme takıp zamanı aşıyorum



BOŞLUK


Dört duvar arasında fark etmezsin kuşluğu

Hiçbir şey dolduramaz içindeki boşluğu



SEHPA DEVRİLİNCE


Ayışığı damlarken düşlerim kundaklanır

Sehpa devrildiğinde mahkûm, suçtan aklanır



TASALANMA


Gül yüzlü bakışında evrenin nabzı atar

Tasalanma ey gönül, gün doğmak için batar!



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–60



ÖLÜMSÜZLÜK


Soluklar tükenmeden ölümsüzlüğü kuşan!

Doru atlar misali hedefe varır koşan



SAKSIDA BAHAR


Çiçekler boyun bükmüş, kovanda mahkûm arı

Yaşatmak beyhudedir saksılarda baharı



SAÇLARIN


Gönlü darağacına saçlarınla bağladım

Aşkın zehrini kusup yüreğimi dağladım



MUM GİBİ


Fikir taşar idrakten kutlu bir doğum gibi

Kelepçeler, zincirler erimekte mum gibi



BALYOZ


Varlık balyozuyla kır yokluğun duvarını

Erit aşk ateşiyle yüreklerin karını



MNİHAT MALKOÇ







ŞAH BEYİTLER–61



ÇELİŞKİ


Yüzer alkol içinde, akşam girer komaya

Bir şey olmamış gibi sabah gider cumaya



PERDE


Kavurucu ateşe perdedir güzel ahlak

Maziye sünger çeker gününü yaşar ahmak



MUHABBET TILSIMI


Muhabbetin tılsımı cana can katar gülüm

Ayrılıktır yaşamak vuslattır bize ölüm



AYRIK OTLARI


Uçuruma koşuyor körpe beyinler hızla

Tüm ayrık otlarını koparsalar cımbızla



PAYE


Para pul size kalsın, iman en büyük paye

Şöhret geçici heves, Hakk’a yaklaşmak gaye



MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER–62



NEDAMET HALKALARI


Nedamet halkaları dökülüyor dilimden

Vuslat arzulayanlar niçin korkar ölümden?



GİRYE


Aczimin giryeleri dökülüyor gözümden

Mahkeme-i Kübra’da utanırım sözümden



SANA DOĞRU


Heybemde günahlarla koşarım sana doğru

Geçit vermez dağları aşarım sana doğru



DARAĞACI


Vuslatsız sevdaları astım darağacına

Sol yanım paramparça dayanır mı acına?



PRANGALAR


Beynimizde pranga(lar), işgal altında yürek

Mevla’m minareleri eylemiş arşa direk



MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER–63



SÜRGÜN YÜREĞİM


Ayrılık çöllerinden aşka sürgün yüreğim

Ey sevdası köz olan, sana kırgın yüreğim!



KATRE VE UMMAN


Rabbim emir buyursa katreye sığar umman

Kur’an kalbin ilacı, odur en büyük ferman



VİCDAN KALPAZANLARI


Bela yatar pusuya, uyarır azanları

Fitne eker kalplere vicdan kalpazanları



İSMİMİZ


Sıfırlanır hafıza yok olunca cismimiz

Eserimizle yaşar bu dünyada ismimiz



UTANÇ


Ta Kabil’e dayanır yürekteki ilk sancı

Taşımakta zorlanır insanlık bu utancı



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER–64



ATEŞ-BARUT


Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakarız

Baruttan nehirlere ateş olup akarız



ENİK


Enik büyür, serpilir; kokmuş, pis ciğerlerle

Kahramanlar yükselir mukaddes değerlerle



SUSUYOR


Kalem hançer misali, öfkesini kusuyor

Konuşması gereken ne yazık ki susuyor




K/ÖKSÜZLÜK


Geçmişinden utanmak ahmaklık, köksüzlüktür

Bir davası olmamak en büyük öksüzlüktür



ÖLÜ ETİ


Hayat değirmeninde düşlerimiz un ufak

Ölü etidir gıybet, bin başlı ejder nifak



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER–65



İPİN UCU


Hakk’ı söylesin dilin, bitir söz orucunu

Onursuzun eline verme ipin ucunu



DÖNÜ/YORUM


Sazların teli bozuk, yoruma muhtaç yorum

Kör hissiyatı kusup kendime dönüyorum



O’NUN ÜMMETİ


Evrenin gözbebeği, şerefisin varlığın

O’nun ümmetindensin, budur bahtiyarlığın



EMELLER


Sonsuzluğa talip ol, dünya olsun ellerin

Biter sayılı günler, tükenmez emellerin



TABİP


Teslim olsaydın Hakk’a, sığınsaydın Habib’e

Şifa bulur hasta ruh, gerek duymaz tabibe



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER–66



ENDİŞE


Zaman geçer sırları dökülür aynaların

Güneş gülen yüzüyle doğmayabilir yarın



ÖZLEDİM


Yolcu ettiklerimi bilsen nasıl özledim…

Elimde kırmızı gül yollarını gözledim



TEMMUZDA KARDELENLER


Temmuzun şafağında kardelenler açardı

Soluklarım kesilir, gölgem benden kaçardı



ZAMANIN YÜZÜ


Yedi kocalı zaman ihanet doğurmakta

Nefretin hamurunu kezzapla yoğurmakta



SIRÇA FANUS


Kâğıttan gemilerle açıldık okyanusa

Aşkı ipeğe sarıp koyduk sırça fanusa



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER-67



K/ÖKSÜZLÜK


Rüzgarda kuru yaprak, felakettir köksüzlük

Ölümden daha beter, budur asıl öksüzlük



HIZIR


Kılını kıpırdatma, bekle Hızır gelecek!

Doyacak aş kazanın, solan yüzün gülecek!




NEMRUT YÜZLÜLER


Ruhunu kalıplardan kurtar ki kanatlansın

Nemrut’un ateşinde Nemrut yüzlüler yansın




SONSUZA DOĞMAK


Ruh bedenden çıkınca sonsuzluğa doğarız

Gönül sahralarına rahmet olup yağarız




YOL ARKADAŞI


Seçme sakın kendine korkak yol arkadaşı!

Menzile varmak için aşmalı dağı, taşı…



M NİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-68



KIRBAÇ


Nefis atına indir irade kırbacını

Muhasebe yapmayan bir gün yolar saçını



YOL


Hakikate giden yol dikenlidir, çetindir

Bu yola revan olan serdengeçti, metindir



SÜVARİ


Sür atını süvari sevgi ufuklarına!

Neşeden nasiplenip umut taşı yarına!



BİR GÜN…


Bir gün ten güzelliğin bir acuzeye döner

Kırışır güzel yüzün, gözünün feri söner



ÇÖP


Sanma yaşadığını, gördüğümüz bir rüya!

Hakikat nazarında bir çöpe değmez dünya



M NİHAT MALKOÇ












ŞAH BEYİTLER-69



KADER OKU


Dünya bir su misali, ne renk var ne de koku

Yaralı yüreğine saplanır kader oku…



BATI


Şark küllükte uyurken arşa tırmanır Batı

Tüyü dökülmüş eşek beğenmez yağız atı



SAPANLAR


Hakk yolundan sapanlar uçuruma giderler

Noel yortusu kutlar, hindi kurban ederler



DEVLET


Mikrop girer vücuda, teni bitirir illet

Şayet çökerse devlet altında kalır millet



DEBDEBE


Aç yanında tok yatmak mugayirdir edebe

Şarkın yumuşak karnı gösteriş ve debdebe



M NİHAT MALKOÇ







ŞAH BEYİTLER-70



ARASAT


Derdin ilacı zaman, sermayemiz vakittir

İman denilen cevher arasatta nakittir



ZAVALLI


Kendini ne sanırsın, bir zavallı beşersin

Tut düşenin elinden, bir gün sen de düşersin



HAYAT


Uhrevî hazlar taze, dünyevi hazlar bayat

Doğarken ölür insan, ölürken başlar hayat



BAHANE


Akıl darağacında, ihtiraslar divane…

Kul eceliyle ölür, hastalıklar bahane



VUSLAT


Hasret çıra misali, köz gibi yanar durur

Doğar vuslat güneşi; gözyaşlarımız kurur



MNİHAT MALKOÇ









ŞAH BEYİTLER–71



SÖZ BİTİNCE


Öfkeler dile gelir sözün bittiği yerde

Hoşgörü ve kardeşlik devadır her bir derde



FERASET


Vicdanlarda kör kurşun, kalbin kezzabı haset

Aklın aydınlığında yol almaktır feraset



IŞIĞIMIZ


Karanlığın koynunda ışığımız sönerken

Maziye sığınırız bahar güze dönerken



NABIZ


Zifiri karanlıkta gölgeler koyulaşır

Nabız atışlarımız bizi sonsuza taşır



U/SANDIK


Meğer rüyaymış hayat, onu hakikat sandık

Huzura pusu kuran kalleşlerden usandık



MNİHAT MALKOÇ







ŞAH BEYİTLER-72



SON FASIL


Ömrünün son faslıdır aman efendim aman!

Kıyamete beş kala çürüdü, koktu zaman



AYYAŞ


İçki medeniyettir ayyaşın nazarında!

Haya etmez, tepinir ceddinin mezarında



UZAKLAR


Muzdarip ruhumuzu çağırıyor uzaklar

İblis kurar imana pusular ve tuzaklar…



MİHNET


Mihnet ruhun zehridir, mihnet ölümden beter

İman, heybemde azık; aç ruhuma o yeter!



HÜZÜN İSTİFİ


Kat kat istifliyorum gönülde hüzünleri

Ömürden saymıyorum yaşanmamış günleri



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-73



MAKSADIMIZ


Bu dünya gurbetinde unutulur adımız

Servet kazanmak değil, kulluktur maksadımız



MAZİ


Ruhumuz kanatlanır mazi gelirken dile

Emsalsiz hazineye değer hayali bile



CAMLAR


İçimdeki kasveti artırırken akşamlar

Aynalar derin kuyu, üstüme gelir camlar



BEYİNLER


Bu ne büyük çelişki, manzarası pek yaman

Zerre kadar beyinler, mideler koskocaman…



EBABİL’İN TAŞLARI


İçime akar durur ruhumun gözyaşları

Müminlerin umudu Ebabil’in taşları!



MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-74



SONSUZLUK


Sığmıyor aynalara içimdeki sonsuzluk

Çöller suya kanarken pınar çeker susuzluk



SAHNE


Yaşam renkli bir oyun, bir sahnedir bu dünya

Tel kopar can evinden, o an biter bu rüya



ÖMÜR


Ömür dediğimiz şey bir muamma, bir düştür

Bazen ağlama vakti, bazen de bir gülüştür



AKDİMİZ


Bu mülkün sultanıyla vardır akdimiz bizim…

Yazık, malayaniyle geçer vaktimiz bizim!



EŞEK


Kıymet hükümlerimiz değişiyor zamanla

Eşek külçe altını değiştirir samanla



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-75



TABİP


Tabip derman bulamaz sol yanımız yaralı

Gönlümün kırsalında gezer aşkın maralı



SÖZLERİN


Sükut düşer dilime konuşunca gözlerin

Bıçak gibi saplanır sol yanıma sözlerin



BİGANE


Akıl terazisinde divanedir bu gönül!

Yürek yaralarına biganedir bu gönül!



TUTSAK


Tutsak olmuş bu gönül saçının tellerinde

Parçalanır bu yürek el görse ellerinde…



BUBİ TUZAĞI


Gamzen bubi tuzağı , bir aynasın yüzümde

Geceme düşen mehtap, güneşsin gündüzümde



MNİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-76



DÜŞTEYİZ


Hepimiz bir düşteyiz, dünyada her şey bayat

Silik çıkıyor suret, fotokopidir hayat!



U/YANIN!


Uyanın ey yarenler, uyumaya gelmedik!

Bu gaflet uykusunda bir gün bile gülmedik



DUALARA TUTUNMAK


Bela uçurumunda dualara tutunduk

Gönülde kiri pası, sevgi suyuyla yunduk



SÖZ YANGINI


Nefrete dair sözler, söz yangınında yandı

İçimdeki sözcükler dirilişe uyandı



YULAR


Sevgi denizlerinde ateşi öper sular

Eşek senin olsa da elin elinde yular



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-77



KİLİT


Aşkla kırılır ancak dilin paslı kilidi

Düne dönüşen günün evveli yarın idi



KU/SUR


Koruduk kör şeytanı korunaklı surlarla

Uçamaz iman kuşu bu ağır kusurlarla



ŞEHREMİNİ


İçimdeki kentleri eşkıyalar basardı

Şehremini, gönlümü iman zırhıyla sardı



YALANCI


Sancı dindirir ancak içimdeki sancıyı

Elbette yalancılar doğrular yalancıyı



YETİM AYNA


Zifiri gecelerde ayna yetim, ben yetim…

Karanlık gölgelere dönüşüyor suretim…



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-78



MABET


İçimdeki mabette ezanlar yankılanır

Hakk’a söz veren gönül bu munis sesi tanır



ÇAĞIN MASKESİ


Batılın hükmü geçmez, düşer çağın maskesi

Bülbül şakıdığında kesilir karga sesi…



OYUN


Aslında bir oyundu, her şey yaşandı bitti

Zaman alevi, teni bir mum gibi eritti



AKREP


Gece gün döner akrep zamanın ensesinde

Gül hasretini taşır bülbül titrek sesinde…



MENZİL


Suretin asılıdır gözümün menziline

Gün uzar yüzyıl olur; sensiz her gün bir sene



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-79



SÖZ


Ruhumu çepeçevre sarar hasretin közü

Ayna tutar yüreğe söz ele verir özü…



ŞEYTANIN MABEDİ


Yıkıp viran eyleyin şeytanın mabedini

Hakikatin nuruyla arındır niyetini!



GEÇEN YILLAR


Ölümü kundağında büyütür geçen yıllar

Hayat değirmeninde ömrü öğütür yollar



ÇOCUK


Çocuk toprakta tohum, habersizdir ölümden

O da payını alır fazlasıyla zulümden…



SİL/ÂHLAR


Yankısı göğe değer yüreklerde âhların

İçimizi kanatır gölgesi silahların…



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-80



ARAMAK


Eşyanın hakikati aramakla bulunur

Bir yastığın uğruna onlarca kaz yolunur



ŞÜKÜR


Gün gelir döner devran, ağlarsın güldüğüne

Ahir zamanı gören şükreder öldüğüne



ÖLÇÜ


İnsanın en iyisi işinde belli olur

Şaşmaz ilahî ölçü, kul ettiğini bulur



KİMSESİZLER


Boştur davulun içi, ondan çok çıkar sesi

Kimsesize kol kanat, kimsesizler kimsesi



HADDİNİ BİLMEK


Başkası bildirmeden sen sen ol haddini bil

Yoktur dilin kemiği, en büyük afettir dil



MNİHAT MALKOÇ

Alıntı Yaparak Cevapla

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç




ŞAH BEYİTLER–41

DUACI

Sofrandaki artıklar doyurur nice açı
Alan eller secdede veren ele duacı


GÜVER/CİN

Kimi, insan haliyle olmaya çalışır cin
Bu gönül olmak ister mağarada güvercin


TEK ŞERİT

Gayri dönüşü yoktur dünya tek şeritli yol
Ayrılır can bedenden yen içine düşer kol


SENSİZ

Gönül sensiz perişan, yokluğunun fakiri
Sünnetinle arınır kalplerimizin kiri


ELİF

İçindeki yangını söndürmezse gözyaşın
Öne eğilir bir gün elif gibi dik başın


MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–42


KEMİK PEŞİNDE

Kirli emeller için haysiyetini boşar
Sureti köpek değil, kemik peşinde koşar


SON LİMAN

Bahçemdeki dikeni gül sanarak ekmişim
Son limandan habersiz boşa kürek çekmişim


HAÇLI ARTIKLARI

Ey haçlı artıkları hilaledir kininiz!
Söndüremez tamuyu ‘Yuro’ denen dininiz


AZIK

Sermayeyi tükettim, tam takır amel kasam
Ebed yolculuğunda azığım oldu tasam


SON DURAK

Dualar ve âminler göklere direk oldu
Toprak ananın bağrı bize son durak oldu


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–43


VAHYİN ELİFBASI

Batı’nın yarasını deşiyor minareler
Vahyin elifbasında derdimize çareler


YATANLAR

Kanla sulanan toprak haysiyettir, vatandır
Aslında gizli düşman çalışmayıp yatandır


KİMSESİZLER KİMSESİ

Kimsesizler kimsesi, gönül sensiz virandır!
Kalp göğünün güneşi, rehberimiz Kur’an’dır


KISKANÇ

Yaralanır yüreğim rüzgâr değse saçına
Ağustosta çığ düşer gönlümün yamacına


UFUKTA

Gidenler döner diye ufukta kaldı gözüm
Düşüme girmen için uykuya daldı gözüm


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–44


FEN

Konusu hakikattir pozitif ilmin, fenin
Elinde varken dağıt, cebi yoktur kefenin


GARABET

Dünün sömürgeleri bize kafa tutuyor
Akrep o cüssesiyle koca fili yutuyor


DÜŞTÜ

Gitti gelmez baharım, ömür hazana düştü
Hesap günü yaklaştı amel mizana düştü


HATIRALAR

Her güneş batımında sermayen azalıyor
Geriye acı tatlı hatıralar kalıyor


TAN VAKTİ

Tan vaktine gebedir içimdeki karanlık
Ne dün var, ne de yarın; hayatımız bir anlık


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–45


TAHT

Omuzlar üzerinde yükselir bir gün tahtın
Bu dünyada gülmedi ukbada gülsün bahtın


TASA

Bugünden çekme gönül yarının tasasını
Yol haritası eyle vicdanın yasasını


KALA/BALIK

Gönül hayal çöplüğü, zihinler kalabalık
Derya içinde yüzer deryayı bilmez balık


ÇÖPLÜK

Ceninde koca ömür, tohumda fidan uyur
Miden döndü çöplüğe biraz ruhunu doyur


ARARAT

Birileri Ağrı’ya söylemekte Ararat
İşkembeden konuşur, utanmaz, çirkef zevat


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–46


CENGİMİZ

Azrail’in önünde muma döner rengimiz
Toprakta yılanlarla başlar zorlu cengimiz


BUHRAN ANAFORU

Buhran anaforunda çöker üstüme damlar
Köşe başını tutmuş mukavvadan adamlar


ŞEHRİN MASKESİ

İnsaf kılıcı paslı, kısık vicdanın sesi
Güneş gülümseyince düştü şehrin maskesi


SAYAMIYORUM

Böler uykularımı nabzımın tiktakları
Sayamıyorum artık saçımdaki akları


KALBİN YİTİĞİ

Yanlış yerde arama kalbinin yitiğini
Değiştirmek muhaldir Allah’ın dediğini


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–47


RÜCU

Senin yüzün karaysa aynanın ne suçu var?
Ömrün nihayetinde Yaradan’a rücu var


ŞİRKE DÜŞMEK

Can kuşu uçtuğunda buz kesilecek beden
Şüphe ve vesvesedir şirke düşmeye neden


KAPALI KUTU

Zaman denen değirmen öğüttü asırları
Kabir kapalı kutu, toprak saklar sırları


SEVİYOR

Mübarek kitabında Hakk, mümini övüyor
Arşı tuttu rahmeti, kulunu çok seviyor



ÖLÜMÜ TATMAK

Boynu bükük garibi hor görmemeli insan
Ölümü tadacaktır dünyaya düşen her can


MNİHAT MALKOÇ















ŞAH BEYİTLER–48


GÜN BUGÜNDÜR

Can bedenden çıkmadan diner mi yürek sızın?
‘Gün bugündür demişler’, ömür biter ansızın


MUAMMA

Ömür bir muammadır, kim çözer bu düğümü?
Görenler beri gelsin dünyada gördüğümü!


TEMİZLENMEK

Günahın dağ olsa da umut kesme Allah’tan
Vaktin varken temizlen kul hakkından ve ahtan!


HER/KESE

Yeter Hakk’ın nimeti mümin kâfir herkese
Yoldaşın olur iman, dünyada kalır kese


KUŞKU

Yiğit kuşkuda gerek düşman uyusa bile
Postal yere değince dağ ve taş gelir dile


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–49


GÜZ ARTIĞI

Gün ufukta can verir; gün biter, bitmez âhım
Acılara gebedir güz artığı sabahım…


AYNALARDA

İsrafil sur’a üfler, borusunu çalar da
Hatıralar sessizce can verir aynalarda


HAFAKANLAR BASINCA

Hafakanlar basınca gönül göğüm puslanır
Sevgiyle cilalanır, aşksızlıktan paslanır


PU/SUDA

Hamsi çıktı kavağa, boğuldu balık suda
Bir çift göz unutulmuş, dağ başında pusuda


YA/SAKLADIM

Duru bakışlarını gözlerimde sakladım
İsyan sözcüklerini dilime yasakladım


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–50


MUSALLA

Duymadın hakikati, oyalandın masalla
Çenen kapandığında konuşacak musalla


SON UYKU

Şeytanın askerleri imana kurar pusu
Ebede uyanmaktır müminin son uykusu


EMANET

Azrail kapımızı çalacak elbet bir gün
Tendeki emaneti alacak elbet bir gün


MEZAR TAŞLARI

En büyük hakikati söyler mezar taşları
Kabirde zalimlerin eğilecek başları


HAVA YASTIĞI

Kızgın ateşten seni kurtaramaz putların
Yoktur hava yastığı buz gibi tabutların


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–51


OYUN

Ömür andan ibaret, dünyada yoktur vefa
‘Ölüm’ denilen oyun sahnelendi kaç defa


DÜŞLER PUSUDA

İçimdeki göllerde ceylanlar iner suya
Gecenin kör vaktinde düşler yatar pusuya


ZİKİR

Gönüller yangın yeri, yüreğimiz kanıyor
Kirlenen ruhlarımız zikirle yıkanıyor



ZOR BİLMECE

Sabahlardan beyhude gönlümün geceleri
Akılla çözemezsin bütün bilmeceleri


AŞK

‘Aşk’ karanlığın mumu, ışık olur geceye
Gönüllerden taşsa da sığar tek bir heceye


MNİHAT MALKOÇ















ŞAH BEYİTLER–52


AMEL KASASI

Doldur amel kasanı, göze inmeden perde
Haysiyetinle yaşa, muhtaç olma namerde


DÜNYEVİLEŞME

Dünyevileşme denen illet nefse bulaştı
Bu dünya gurbetinde dert birken bini aştı


KELEPÇE

Bağnazlar vurmak ister bilincime kelepçe
Yüreğim derin kuyu; beden kazan, ruh kepçe


ŞAİR

Dar vakitlerde şair, kuşanır kalemini
Yoğurur, söze döker; derdini, elemini


NEM

Şimdi uzaklardasın, tarumar gönül hanem
Yâr düştükçe aklıma, kurumaz kirpikte nem


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–53


BİZİM

Çölleşen yüreklere akar nurumuz bizim
Nefislerin putunu yıkar Sur’umuz bizim


GÖNÜL SÜVARİSİ

Sonsuza varmak için demir aldık sevgiden
Ey gönül süvarisi, geri döner mi giden?


KANDİLİMİZ

Kaskatı olur beden, dönmez olur dilimiz
Kabrin karanlığında nur saçar kandilimiz


GÖZLER

Bu dünya gurbetinde ruhlar sılayı özler
Ele verir yalanı kalbin aynası gözler


ZAMANIN NABZI

Çağa uymak yerine nabzını tut zamanın
Gözümden dökülse yaş taşar suyu ummanın


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–54


SANIK

Nefsin hâkim olunca sen tutuklu, sanıksın
Gözlerin açık diye sanma ki uyanıksın!


EYVAH!

Yarın mahşer gününde kıyama durur ervah
Tükettik sermayeyi, bir ömür geçti eyvah!


DUA

Yaş dökülsün gözünden, dua ateşe perde
Dua ölümden gayri dermandır her bir derde


TALAN

Üstüne titrediğin malın sonu talandır
Resulullah öldüyse billâh dünya yalandır


BİR GÜN

Hayatın zembereği elbet boşalır bir gün
Mazlumlar zalimlerden öcünü alır bir gün


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–55


KELEPÇE İZİ

Kalem tutan ellerde kelepçenin izi var
Zindanlar dile gelse ne çok şey söyler duvar


SÖZ

Geri dönmez bir daha ağızdan çıkınca söz
Söz vardır bahçede gül, söz vardır ateşte köz


AŞIMIZ

Bu dünyada tükendi sıcak aşımız bizim
Bekler bizi sabırla mezar taşımız bizim


KÖKSÜZLER

Mescitlerimiz yetim, minareler öksüzdür
Milletinin derdiyle dertlenmeyen köksüzdür


DEFTERİMİZ

Dizlerimizde derman, ağızda diş kalmadı
Defterimiz dürüldü, yapacak iş kalmadı


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–56


SAĞLIK

Barışık ol kendinle, güzellik var her yaşta
Para elinin kiri, sağlık gelir en başta


NEFİS GEMİSİ

Azgın nefis gemisi oturunca karaya
Düz yolda tökezlersin, dönersin maskaraya!


KALP NURU

İmana pusu kurar kapkaranlık geceler
Kalp nurunu söndürür sınırsız eğlenceler


KIZAK

Zaman, azgın nefsini çeker bir gün kızağa
Güvercin darı için düşüverir tuzağa


PERVANE

Pervane aşk uğruna kor ateşte yanıyor
Şafak vakti acılar uykudan uyanıyor


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–57


YARIŞ

Hayallerim yarışır rüzgârlarla dörtnala
Sırtım yere değiyor tutunsam hangi dala!


SİYAH İNCİ

Gözyaşıyla çizerim yalnızlığın resmini
Siyah inciyle yazdım bulutlara ismini


AY

Gecenin kuytusunda ay, karanlığı biçer
Gönül çağlayanından kana kana su içer


HASRET YÜKÜ

Yüreğin mahreminde hüznün eli dolaşır
Gönlümün katarları geceye hasret taşır


SABAHI KUSMAK

Şafağın dar vaktinde gece kusar sabahı
Mazlumlar ağladıkça gökleri tutar âhı


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–58


YÜZ AYNASI

İçindekiler yansır yüzünün aynasına
Boyanır hissiyatın yüreklerin yasına


MEVSİMLER

Albümde unutulmuş siyah beyaz resimler
Dörtken ikiye düştü içimdeki mevsimler


İKİ DÜŞÜN…

Yunusça bak dünyaya; kalmasın kin, düşmanlık
İki düşün bir söyle, faydasız son pişmanlık


ŞÜPHE

Aşkın zehridir şüphe, defterinden sil beni!
Derimi ayır tenden, parça parça dil beni


MİLENYUM SEVDALARI

Büyüttüğün sevgiyi ipek mendillere sar!
Milenyum sevdaları kelebek ömrü kadar…


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–59


GÖZLER

Gözleriyle konuşur bazen susunca insan
Gözlerin tılsımına muktedir değil lisan


ŞEHRİN ÖLÜSÜ

Bu şehrin ölüsünü sırtımda taşıyorum
Gölgeme çelme takıp zamanı aşıyorum


BOŞLUK

Dört duvar arasında fark etmezsin kuşluğu
Hiçbir şey dolduramaz içindeki boşluğu


SEHPA DEVRİLİNCE

Ayışığı damlarken düşlerim kundaklanır
Sehpa devrildiğinde mahkûm, suçtan aklanır


TASALANMA

Gül yüzlü bakışında evrenin nabzı atar
Tasalanma ey gönül, gün doğmak için batar!


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–60


ÖLÜMSÜZLÜK

Soluklar tükenmeden ölümsüzlüğü kuşan!
Doru atlar misali hedefe varır koşan


SAKSIDA BAHAR

Çiçekler boyun bükmüş, kovanda mahkûm arı
Yaşatmak beyhudedir saksılarda baharı


SAÇLARIN

Gönlü darağacına saçlarınla bağladım
Aşkın zehrini kusup yüreğimi dağladım


MUM GİBİ

Fikir taşar idrakten kutlu bir doğum gibi
Kelepçeler, zincirler erimekte mum gibi


BALYOZ

Varlık balyozuyla kır yokluğun duvarını
Erit aşk ateşiyle yüreklerin karını


MNİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER–61


ÇELİŞKİ

Yüzer alkol içinde, akşam girer komaya
Bir şey olmamış gibi sabah gider cumaya


PERDE

Kavurucu ateşe perdedir güzel ahlak
Maziye sünger çeker gününü yaşar ahmak


MUHABBET TILSIMI

Muhabbetin tılsımı cana can katar gülüm
Ayrılıktır yaşamak vuslattır bize ölüm


AYRIK OTLARI

Uçuruma koşuyor körpe beyinler hızla
Tüm ayrık otlarını koparsalar cımbızla


PAYE

Para pul size kalsın, iman en büyük paye
Şöhret geçici heves, Hakk’a yaklaşmak gaye


MNİHAT MALKOÇ

ŞAH BEYİTLER–62


NEDAMET HALKALARI

Nedamet halkaları dökülüyor dilimden
Vuslat arzulayanlar niçin korkar ölümden?


GİRYE

Aczimin giryeleri dökülüyor gözümden
Mahkeme-i Kübra’da utanırım sözümden


SANA DOĞRU

Heybemde günahlarla koşarım sana doğru
Geçit vermez dağları aşarım sana doğru


DARAĞACI

Vuslatsız sevdaları astım darağacına
Sol yanım paramparça dayanır mı acına?


PRANGALAR

Beynimizde pranga(lar), işgal altında yürek
Mevla’m minareleri eylemiş arşa direk


MNİHAT MALKOÇ

ŞAH BEYİTLER–63


SÜRGÜN YÜREĞİM

Ayrılık çöllerinden aşka sürgün yüreğim
Ey sevdası köz olan, sana kırgın yüreğim!


KATRE VE UMMAN

Rabbim emir buyursa katreye sığar umman
Kur’an kalbin ilacı, odur en büyük ferman


VİCDAN KALPAZANLARI

Bela yatar pusuya, uyarır azanları
Fitne eker kalplere vicdan kalpazanları


İSMİMİZ

Sıfırlanır hafıza yok olunca cismimiz
Eserimizle yaşar bu dünyada ismimiz


UTANÇ

Ta Kabil’e dayanır yürekteki ilk sancı
Taşımakta zorlanır insanlık bu utancı


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER–64


ATEŞ-BARUT

Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakarız
Baruttan nehirlere ateş olup akarız


ENİK

Enik büyür, serpilir; kokmuş, pis ciğerlerle
Kahramanlar yükselir mukaddes değerlerle


SUSUYOR

Kalem hançer misali, öfkesini kusuyor
Konuşması gereken ne yazık ki susuyor



K/ÖKSÜZLÜK

Geçmişinden utanmak ahmaklık, köksüzlüktür
Bir davası olmamak en büyük öksüzlüktür


ÖLÜ ETİ

Hayat değirmeninde düşlerimiz un ufak
Ölü etidir gıybet, bin başlı ejder nifak


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER–65


İPİN UCU

Hakk’ı söylesin dilin, bitir söz orucunu
Onursuzun eline verme ipin ucunu


DÖNÜ/YORUM

Sazların teli bozuk, yoruma muhtaç yorum
Kör hissiyatı kusup kendime dönüyorum


O’NUN ÜMMETİ

Evrenin gözbebeği, şerefisin varlığın
O’nun ümmetindensin, budur bahtiyarlığın


EMELLER

Sonsuzluğa talip ol, dünya olsun ellerin
Biter sayılı günler, tükenmez emellerin


TABİP

Teslim olsaydın Hakk’a, sığınsaydın Habib’e
Şifa bulur hasta ruh, gerek duymaz tabibe


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER–66


ENDİŞE

Zaman geçer sırları dökülür aynaların
Güneş gülen yüzüyle doğmayabilir yarın


ÖZLEDİM

Yolcu ettiklerimi bilsen nasıl özledim…
Elimde kırmızı gül yollarını gözledim


TEMMUZDA KARDELENLER

Temmuzun şafağında kardelenler açardı
Soluklarım kesilir, gölgem benden kaçardı


ZAMANIN YÜZÜ

Yedi kocalı zaman ihanet doğurmakta
Nefretin hamurunu kezzapla yoğurmakta


SIRÇA FANUS

Kâğıttan gemilerle açıldık okyanusa
Aşkı ipeğe sarıp koyduk sırça fanusa


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER-67


K/ÖKSÜZLÜK

Rüzgarda kuru yaprak, felakettir köksüzlük
Ölümden daha beter, budur asıl öksüzlük


HIZIR

Kılını kıpırdatma, bekle Hızır gelecek!
Doyacak aş kazanın, solan yüzün gülecek!



NEMRUT YÜZLÜLER

Ruhunu kalıplardan kurtar ki kanatlansın
Nemrut’un ateşinde Nemrut yüzlüler yansın



SONSUZA DOĞMAK

Ruh bedenden çıkınca sonsuzluğa doğarız
Gönül sahralarına rahmet olup yağarız



YOL ARKADAŞI

Seçme sakın kendine korkak yol arkadaşı!
Menzile varmak için aşmalı dağı, taşı…


M NİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-68


KIRBAÇ

Nefis atına indir irade kırbacını
Muhasebe yapmayan bir gün yolar saçını


YOL

Hakikate giden yol dikenlidir, çetindir
Bu yola revan olan serdengeçti, metindir


SÜVARİ

Sür atını süvari sevgi ufuklarına!
Neşeden nasiplenip umut taşı yarına!


BİR GÜN…

Bir gün ten güzelliğin bir acuzeye döner
Kırışır güzel yüzün, gözünün feri söner


ÇÖP

Sanma yaşadığını, gördüğümüz bir rüya!
Hakikat nazarında bir çöpe değmez dünya


M NİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER-69


KADER OKU

Dünya bir su misali, ne renk var ne de koku
Yaralı yüreğine saplanır kader oku…


BATI

Şark küllükte uyurken arşa tırmanır Batı
Tüyü dökülmüş eşek beğenmez yağız atı


SAPANLAR

Hakk yolundan sapanlar uçuruma giderler
Noel yortusu kutlar, hindi kurban ederler


DEVLET

Mikrop girer vücuda, teni bitirir illet
Şayet çökerse devlet altında kalır millet


DEBDEBE

Aç yanında tok yatmak mugayirdir edebe
Şarkın yumuşak karnı gösteriş ve debdebe


M NİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-70


ARASAT

Derdin ilacı zaman, sermayemiz vakittir
İman denilen cevher arasatta nakittir


ZAVALLI

Kendini ne sanırsın, bir zavallı beşersin
Tut düşenin elinden, bir gün sen de düşersin


HAYAT

Uhrevî hazlar taze, dünyevi hazlar bayat
Doğarken ölür insan, ölürken başlar hayat


BAHANE

Akıl darağacında, ihtiraslar divane…
Kul eceliyle ölür, hastalıklar bahane


VUSLAT

Hasret çıra misali, köz gibi yanar durur
Doğar vuslat güneşi; gözyaşlarımız kurur


MNİHAT MALKOÇ








ŞAH BEYİTLER–71


SÖZ BİTİNCE

Öfkeler dile gelir sözün bittiği yerde
Hoşgörü ve kardeşlik devadır her bir derde


FERASET

Vicdanlarda kör kurşun, kalbin kezzabı haset
Aklın aydınlığında yol almaktır feraset


IŞIĞIMIZ

Karanlığın koynunda ışığımız sönerken
Maziye sığınırız bahar güze dönerken


NABIZ

Zifiri karanlıkta gölgeler koyulaşır
Nabız atışlarımız bizi sonsuza taşır


U/SANDIK

Meğer rüyaymış hayat, onu hakikat sandık
Huzura pusu kuran kalleşlerden usandık


MNİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-72


SON FASIL

Ömrünün son faslıdır aman efendim aman!
Kıyamete beş kala çürüdü, koktu zaman


AYYAŞ

İçki medeniyettir ayyaşın nazarında!
Haya etmez, tepinir ceddinin mezarında


UZAKLAR

Muzdarip ruhumuzu çağırıyor uzaklar
İblis kurar imana pusular ve tuzaklar…


MİHNET

Mihnet ruhun zehridir, mihnet ölümden beter
İman, heybemde azık; aç ruhuma o yeter!


HÜZÜN İSTİFİ

Kat kat istifliyorum gönülde hüzünleri
Ömürden saymıyorum yaşanmamış günleri


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-73


MAKSADIMIZ

Bu dünya gurbetinde unutulur adımız
Servet kazanmak değil, kulluktur maksadımız


MAZİ

Ruhumuz kanatlanır mazi gelirken dile
Emsalsiz hazineye değer hayali bile


CAMLAR

İçimdeki kasveti artırırken akşamlar
Aynalar derin kuyu, üstüme gelir camlar


BEYİNLER

Bu ne büyük çelişki, manzarası pek yaman
Zerre kadar beyinler, mideler koskocaman…


EBABİL’İN TAŞLARI

İçime akar durur ruhumun gözyaşları
Müminlerin umudu Ebabil’in taşları!


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-74


SONSUZLUK

Sığmıyor aynalara içimdeki sonsuzluk
Çöller suya kanarken pınar çeker susuzluk


SAHNE

Yaşam renkli bir oyun, bir sahnedir bu dünya
Tel kopar can evinden, o an biter bu rüya


ÖMÜR

Ömür dediğimiz şey bir muamma, bir düştür
Bazen ağlama vakti, bazen de bir gülüştür


AKDİMİZ

Bu mülkün sultanıyla vardır akdimiz bizim…
Yazık, malayaniyle geçer vaktimiz bizim!


EŞEK

Kıymet hükümlerimiz değişiyor zamanla
Eşek külçe altını değiştirir samanla


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-75


TABİP

Tabip derman bulamaz sol yanımız yaralı
Gönlümün kırsalında gezer aşkın maralı


SÖZLERİN

Sükut düşer dilime konuşunca gözlerin
Bıçak gibi saplanır sol yanıma sözlerin


BİGANE

Akıl terazisinde divanedir bu gönül!
Yürek yaralarına biganedir bu gönül!


TUTSAK

Tutsak olmuş bu gönül saçının tellerinde
Parçalanır bu yürek el görse ellerinde…


BUBİ TUZAĞI

Gamzen bubi tuzağı , bir aynasın yüzümde
Geceme düşen mehtap, güneşsin gündüzümde


MNİHAT MALKOÇ

Alıntı Yaparak Cevapla

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç




ŞAH BEYİTLER-76


DÜŞTEYİZ

Hepimiz bir düşteyiz, dünyada her şey bayat
Silik çıkıyor suret, fotokopidir hayat!


U/YANIN!

Uyanın ey yarenler, uyumaya gelmedik!
Bu gaflet uykusunda bir gün bile gülmedik


DUALARA TUTUNMAK

Bela uçurumunda dualara tutunduk
Gönülde kiri pası, sevgi suyuyla yunduk


SÖZ YANGINI

Nefrete dair sözler, söz yangınında yandı
İçimdeki sözcükler dirilişe uyandı


YULAR

Sevgi denizlerinde ateşi öper sular
Eşek senin olsa da elin elinde yular


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-77


KİLİT

Aşkla kırılır ancak dilin paslı kilidi
Düne dönüşen günün evveli yarın idi


KU/SUR

Koruduk kör şeytanı korunaklı surlarla
Uçamaz iman kuşu bu ağır kusurlarla


ŞEHREMİNİ

İçimdeki kentleri eşkıyalar basardı
Şehremini, gönlümü iman zırhıyla sardı


YALANCI

Sancı dindirir ancak içimdeki sancıyı
Elbette yalancılar doğrular yalancıyı


YETİM AYNA

Zifiri gecelerde ayna yetim, ben yetim…
Karanlık gölgelere dönüşüyor suretim…


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-78


MABET

İçimdeki mabette ezanlar yankılanır
Hakk’a söz veren gönül bu munis sesi tanır


ÇAĞIN MASKESİ

Batılın hükmü geçmez, düşer çağın maskesi
Bülbül şakıdığında kesilir karga sesi…


OYUN

Aslında bir oyundu, her şey yaşandı bitti
Zaman alevi, teni bir mum gibi eritti


AKREP

Gece gün döner akrep zamanın ensesinde
Gül hasretini taşır bülbül titrek sesinde…


MENZİL

Suretin asılıdır gözümün menziline
Gün uzar yüzyıl olur; sensiz her gün bir sene


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-79


SÖZ

Ruhumu çepeçevre sarar hasretin közü
Ayna tutar yüreğe söz ele verir özü…


ŞEYTANIN MABEDİ

Yıkıp viran eyleyin şeytanın mabedini
Hakikatin nuruyla arındır niyetini!


GEÇEN YILLAR

Ölümü kundağında büyütür geçen yıllar
Hayat değirmeninde ömrü öğütür yollar


ÇOCUK

Çocuk toprakta tohum, habersizdir ölümden
O da payını alır fazlasıyla zulümden…


SİL/ÂHLAR

Yankısı göğe değer yüreklerde âhların
İçimizi kanatır gölgesi silahların…


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-80


ARAMAK

Eşyanın hakikati aramakla bulunur
Bir yastığın uğruna onlarca kaz yolunur


ŞÜKÜR

Gün gelir döner devran, ağlarsın güldüğüne
Ahir zamanı gören şükreder öldüğüne


ÖLÇÜ

İnsanın en iyisi işinde belli olur
Şaşmaz ilahî ölçü, kul ettiğini bulur


KİMSESİZLER

Boştur davulun içi, ondan çok çıkar sesi
Kimsesize kol kanat, kimsesizler kimsesi


HADDİNİ BİLMEK

Başkası bildirmeden sen sen ol haddini bil
Yoktur dilin kemiği, en büyük afettir dil


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-81


KAİNAT KİTABI

Kâinat kitabında her zerre Allah diyor
Gıybet ettikçe insan, ölü etini yiyor


ÜSTÜNLÜK

Zalimlerin üstüne taş yağacak göklerden
Hakk’a kul olan insan üstündür meleklerden


FİŞ

Bu çile dünyasında kim bitirdi işini?
Bir gün çeker Azrail can evinin fişini


İNKIRAZ

O büyük yolculukta amellerin azıktır
Hakk’tan habersiz ömür inkırazdır, yazıktır


KAVMİYET

Dinin esası takva İslam’da yok kavmiyet
Kula kulluk etmeyi reddeder İslamiyet


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-82


YASA

Hayat dediğimiz şey bir bakış kadar kısa
Kılavuz olsun sana Hakk’ın koyduğu yasa


DARAĞACI

Ruhum darağacında, göğe yükselir âh’ım…
İsyanım rahmetinden büyük değil Allah’ım!


NEDEN

Sinsice bir gün çalar, her doğan gün ömürden
Tükenmişse sermayen ölmeye var bin neden


ÜÇ GÜNLÜK ÖMÜR

Zifiri karanlığa meydan okur gökte ay…
Üç günlük ömür için gerekir mi köşk saray?


HAYATI TEMİZE ÇEKMEK

Bir mahkumuz içinde dünya denen kafesin
Hayatı çek temize bu belki son nefesin


MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-83


ÂLİM

Sırtını döner Hakk’a kendini sanar âlim
Fezaya çengel atar, kendini bilmez zalim


KEMALE ERİNCE

Kemale erince yaş, ateş düşer yaprağa
Vakit gelince verdik eşi dostu toprağa


UZAKLAR

Ufuklar çağırınca meçhule gider gemi
Uzaklarda arama cenneti, cehennemi


ÇİLEHANE

Dünya bir çilehane, derdim dermandır bana
Rabbim ne emretmişse şeksiz fermandır bana


EMR-İ HAKK

Zalimlerin başına çorap örülür bir gün…
Emr-i Hakk vaki olur, defter dürülür bir gün…


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-84


ZEHİRLİ YILAN

Ezmelisin başını, nefis zehirli yılan
Ecelin tuzağından var mıdır hiç kurtulan?


HESAP

Nasıl ölmüşse insan öylece dirilecek
Arasat’ta zalimin hesabı görülecek…


ÂHLARIM

Kurşundan daha ağır hüzünlerim, âhlarım
Kararttı süveydayı hesapsız günahlarım


ANAHTAR

Kalpler Allah’ın evi, anahtar ol kapıya
Rabbim mührünü vurmuş beden denen yapıya


SUSUZ

Başındayım pınarın, sanki çölde susuzum
Bu gaflet uykusunda bir ömür uykusuzun


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-85


MUM MİSALİ

Çağ aydınlansın diye, mum misali erirsin
Yükselttiğin bayrağı sonrakine verirsin


DESTANIMIZ

Bin yıllık destanımız dönüşünce ağıda
İçimizdeki efkar billah sığmaz kağıda


SONSUZLUĞU KUŞANMAK

Şaha kalkmış bekliyor gök yeleli atımız
Sonsuzluğu kuşanmak nihai muradımız


HÜZÜN

Bağdaş kurmuş yürekte, keder artığı hüzün
Kalp gözün kapanmışsa farkı yoktur gündüzün


BU ÇAĞIN HASTALIĞI

Kemiriyor ruhları, endişe ve şaşkınlık
Bu çağın hastalığı kuralsızlık, taşkınlık…


MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-86


AHMAK

Alnımıza yazılmış ölüm nihai karar
Ahmak dediğin o ki Hakk’tan gayri dost arar


METAL ÇAĞI

Kaybettik kendimizi ihtirasın ağında
Manaya sırt çevirdik bu kör metal çağında


ALEVİ ÖPMEK

Sevgiyle nazar etsek alevi öper sular
Değerlenir mi eşek taksa ipekten yular?


MENZİL

Karıncalar da bir gün elbet varır menzile
Gönlümüzde ne varsa an gelir düşer dile


YİTİK HAZİNE

Şükür yitik hazine, dört bir yanımız isyan
Gönül aynası puslu, ruhumuz dolmuş katran



MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-87


TOHUM

Filiz vermedi tohum, bahçe tarumar oldu
Nerdesin ey sevgili, elimizde gül soldu!


YOLCU

Belki gelirsin diye nice hayaller kurdum
Yolların kavşağında yolcuyu yoldan sordum


AKIN

Mukavvadan askerler ruhuma eyler akın
Ümitvar ol ey mümin, güzel günler pek yakın!


TAŞANLAR

Güneşin yangınında kurudu gonca güller
Gönlümün kıyısında taştı denizler, göller


ZEMHERİ

Meyveye dururken dal; ruhumda fırtına, kar…
Dışarıda ağustos, içimde zemheri var…


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-88


MÜHÜRLÜ KALPLER

Kalbi mühürlenenler hiç gelir mi hizaya?
Kuşatır kainatı, ruhum sığmaz fezaya


KARANLIK

Tükenir sermayemiz, gün gelir devran döner
Bir gün çöker karanlık, gözünün feri söner


GÖNÜL TASI

Dolar gönül tasımız mazi denen ırmaktan
Ayırmasın Hakk bizi ezandan ve bayraktan!


VİCDAN AZABI

İnanca duvar örmek müminlere ezadır
Bazen vicdan azabı en büyük bir cezadır


NEVBAHAR

Hasret sarmaşıkları yüreklerde hâr olur
Kışa sabredenlere yarın nevbahar olur


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-89


ANADOLU

Ülkemin dört bir yanı yiğitler otağıdır
Güzel Anadolu’muz aşıklar yatağıdır


KELAM

Kelam ruhun aynası, haber verir halinden
Söz heybende ne varsa o dökülür dilinden


AKIL BAĞI

Çözülür aklın bağı, çıkar öfke kınından
Rüyalar soluklanır cedlerin akınından


DEVLER

Sevgi darağacında, nerde huzurlu evler?
Cüceler devleşirken cüceye döndü devler


NAZAR

İbret al belalardan, eyle dünyaya nazar
Acaba hâl diliyle ne söyler bize mezar?


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-90


PAS

Ölümü hatırlamaz, mala mülke yaslanır
Dünyayı çok sevenin kalbi bir gün paslanır


PEÇETE

Dünyanın malı mülkü sümüklü peçetedir
Peygamberin sünneti manevî reçetedir


KUR’AN

Körelen itikadı, imanı biler Kur’an
Cilalar kalbimizi, pasını siler Kur’an


MİHENK TAŞI

Resulullah’a uymak saadetin başıdır
İman kalbin ışığı, iman mihenk taşıdır


KAHKAHA

Sırlara vakıf âlim, zalim kendini bilmez
Kahkahayla gülenler, ahir ömürde gülmez


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-91


ÜSTÜNLÜK

Kainat kitabını okumak marifettir
İnsanı üstün kılan şahsiyet ve iffettir


LÂL

Susar çığlık çığlığa, an gelir dil lâl olur
Yaş kemale erince imkanlar muhal olur


ZAMANSIZ

Hastalıklar işaret, tükeniş amansızdır
Yüz yaşında gelse de her ölüm zamansızdır


HÜZÜN DAĞI

Hüzünler dağ misali, yürekler dar geliyor
İçimiz kan ağlarken suretimiz gülüyor


GÖNÜL GERGEFİ

Varlığın tatlı bahar, yokluğun karakıştır
Gönlümün gergefinde sevgin sırma nakıştır


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-92


MECNUN OLANLAR

Güzellik izafidir, boşa dil yorar canlar
Leyla, güzelliğini Mecnun olanlar anlar!…


AYRIK OTLARI

Bakıma al kalbini, ayrık otlarını yol
Mevlana gibi müşfik, Yunus gibi haktan ol


NİYAZ

Ömrümün kışındayım, ne kaldı geçmiş yazdan?
Beslenir aç ruhumuz namazdan ve niyazdan…


KUŞLUK

Nefretini hapseyle içindeki boşluğa
Güneşten erken uyan, yakalanma kuşluğa!


GAFLET PERDESİ

Teslim ol hakikate, yırt gaflet perdesini!
Ulaştır hedefine mazlumların sesini!


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-93


VAHŞİ KAPİTALİZM

Daha çok kazanç için her gün aşılır çizme
Vız gelir günah sevap vahşi kapitalizme


HOŞGÖRÜ AĞACI

Kökleri kurumakta hoşgörü ağacının
Paçavraya dönüşsün coğrafyası acının


MENFAAT HANÇERİ

Gün olur devran döner, kabuk bağlar yaralar
Menfaat hançeriyle bozuluyor aralar


EŞEĞİN EMEĞİ

Garibanların âh’ı tutar mavi gökleri
Atın keyfi içindir eşeğin emekleri


HENGAME

Bırak huzur dolasın, dünya hengamesini
Yüreğine bayrak yap vicdanının sesini


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-94


ÖMÜR ÇEKİ

Ne de çabuk harcadın ömür denilen çeki…
Sonsuzluktur ahiret , dünya dediğin ne ki?


RUH CEVHERİ

Hep mide zannettiler acıkan yerimizi
Unuttular görünmez o ruh cevherimizi


MİSAFİR

Akrebi kovalarken yelkovan yorgun düşer
Misafirdir dünyada, kalıcı değil beşer


ŞAHSİYET

Kim ki hakikat varken yalanlara yaslanır
Şahsiyet yaralanır, ruh cevheri paslanır


BİSMİLLAH

‘Bismillah’ kutlu miftah, hayırların başıdır
Huzurun sığınağı, aç ruhların aşıdır


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-95


TEMİZE ÇEK

Temize çek kalbini, sanma hesap uzaktır
Aç basiret gözünü, dünyalıklar tuzaktır


SÖZÜN HÜKMÜ

Kalır mı sözün hükmü bozulunca yeminler?
Hakikat konuşunca mevcudat susar, dinler


SON DEM

Şakakların kar beyaz, ömrün son demindeyiz
Ruh sıla özleminde, hicran matemindeyiz


AHDİMİZ

Kal-ü beladan beri geçer ahdimiz bizim
Hakk’a kul olmadıkça gülmez bahtımız bizim


KABRİMİZ

Kabrimiz gönüllere aşkla kazılır bir gün
İsrafil’in suruyla oyun bozulur bir gün


MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-96


ÇAĞLAYAN

Vara yağa gülenler bir gün ‘ağlayan’ olur
Nedamet gözyaşları coşar, çağlayan olur


TAŞ OLSAM

Ebabil kuşlarının yağdırdığı taş olsam…
Mazlumların gözünden akan kanlı yaş olsam…


İRADE GEMİSİ

İrade gemisinin dümeninde akıl var
İffetin sarayında en asil duygudur ar…


(D)İŞLERİN…

Sanırsın düz gidecek ömür boyu işlerin
Boş kalır aş kazanın dökülünce dişlerin…


NOT DÜŞMEK

Bil ki imtihan sırrı, ne gelirse başına…
Onurlu hayatınla not düş mezar taşına!


MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-97

SONSUZ
Sür atını süvari; zaman kısa, yol uzun…
Özgürlüğü yakala kollarında sonsuzun

UFKUN AYNALARI
Seyreyle sonsuzluğu ufkun aynalarında
Hazırlıklı ol kışa ömrünün baharında

KÂİNATIN SAHİBİ
Kainatın sahibi ebedî ve ezeli
Serilmiş önümüze her şeyin en güzeli

DÖN!…
Karanlık gecelerden dön yüzünü Kabe’ye
Kirden arınır ruhun benzersin sahabeye

BAKANLAR VE GÖRENLER
Kuşatır kâinatı sarar uhrevî ahenk
Bakanlar ve görenler olmaz birbirine denk

MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-98


USTURA GİBİ

Sırat ustura gibi, altı cehennem, ateş…
Derman olmaz derdine ne ana, ne de kardeş


ONUN

Gördüğün her ne varsa büyük küçük O’nundur
Ölürse beden ölür, sanma ölüm sonundur…


LAFTA…

Sözler bayağılaştı, şairlik kaldı lafta
Mücevherin kıymeti belli olur sarrafta


ELALEM

Dalda meyve arama, ömrümüz oldu heder
Yürü Hakk’ın yolunda, “elalem ne derse der!…


YARIŞ

Öfkeleriniz değil, idealler yarışsın
Yol nefretin saçını kin tarihe karışsın


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-99


KÜRESEL SALTANAT

Battık balçık çamura gece gün derken Batı
Bizi bizden kopardı küresel saltanatı


KU/SURLAR

Kılıçlara sor bizi, çocuğuyuz surların…
Tövbe ne işe yarar olmazsa kusurların


ÇAKAL

Sofu görünmek için bırakır çember sakal
Şehirlerde dolaşır orman kaçkını çakal


SERDENGEÇTİ

Serdengeçti dediğin uzağı yakın eder
Canını kor ortaya hedefe akın eder


ÇIRA GİBİ

Rüzgar nerden eserse o tarafa dönersin!
Güneş doğar ufuktan çıra gibi sönersin


MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-100


SANIK/TANIK

Sanık sandalyesinde oturtulursa tanık
İnsanlık davasında hepimiz suçlu, sanık


GECE/GÜN

Bahçeyi sele verdik, gülü zakkuma sattık
Geceleri oturduk, güneş doğunca yattık


ARASAT

Heybetli olsa da dağ, yol üstünden aşacak
Mahşer günü Arasat dolup dolup taşacak


SESİMİZ

Asık suratlı çağda yankılanır sesimiz
Nefretin buz dağını eritir nefesimiz


ŞEHİR

İsyan ağı misali, sabır bize panzehir
Zaman değirmeninde eziyor beni şehir!


MNİHAT MALKOÇ

Alıntı Yaparak Cevapla

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç




ŞAH BEYİTLER-101


TESLİM

Her şey yalana teslim, hakikat susturuldu
Gül yüzlü düşünceler bellekten kusturuldu


HAKİKİ DOST

Hakiki dost odur ki çağırmadan gelecek
Damla yere düşmeden gözyaşını silecek


HAYATTA

Kendin olmayı dene, taklit olmaz sanatta
Paradan daha evvel dost biriktir hayatta


AŞK ADAMI

Nisyana isyan edip çöktü ruhunun damı
Her dem yeniden doğar fikir ve aşk adamı


TEBLİĞ

İnsan çekiştirmekle gönül aynan tutar kir
Tenkit etmeden evvel tebliğ etmek gerekir


MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-102


YARIŞ

Cüzdan şişirmek için bitmeyecek bu yarış
Mezarın dokuz perde, kefenin dokuz karış…


HURAFE

Bu dünyayla ahreti koyma aynı kefeye
Cahillerin elinde din dönmüş hurafeye


İMAN GÜNEŞİ

Esse de deli rüzgar sönmez iman güneşi
İbrahim’e gülistan Nemrut’un kor ateşi


DİŞ BİLEMEK

Zalim diş gıcırdatır, mazlumlara diş biler
Gaypten uzanan bir el gözyaşlarını siler


SIRLAR

Sıfatları yansımış mahlukata ‘güzel’in
Kim çözmüş ki sırrını ebedin ve ezelin?


MNİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-103


NAZAR

Lisan-ı hâlleriyle ne çok şey söyler mezar
Kalp gözün kapanmadan hakikate et nazar!


EMEL

Doldur sevap kasanı kesilmeden amelin
Seni Hakk’tan koparır dünyada her emelin


DENEME

Hüzünler damla damla saklıdır gözyaşında
Habersiz denemeli insanı iş başında…


AZIK

Cennet, yolunu gözler doluysa amel kasan
Azığın yoksa yolcu, görürsün karabasan


ECEL ŞERBETİ

Azrail’in elinden ecel şerbetini iç!
Hakk istemişse canı vermemek olur mu hiç?


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-104


SÖZE İHANET

Susmak söze ihanet, söylenecek söz varsa…
Elbet bir gün tutuşur ocağında köz varsa…


GÜLİSTAN

Esti bir deli poyraz; gülistan harap oldu
Ruh kanatlanıp uçtu, gönüller türap oldu


ZİKİR HALKALARI

Zikir halkalarında ‘Hakk’ deyip çarpar sine
Ruhunu et terbiye, esir olma nefsine!


TEDBİR/TAKDİR

Tükenir tahammüller, gün gelir sabır taşar
Tedbir silmez takdiri, kul kaderini yaşar


VAHİY AZIĞI

Vahiy olsun azığın, ateştir heva heves
Diline dolansın ‘Hakk’, zikreylesin her nefes


MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-105


KORKU/ÜMİT

Korku-ümit arası yürürüz yayan, atlı…
Her biri bir kanattır, uçulmaz tek kanatlı


MAZLUMUN ÂHI

Büyük balık her zaman küçük balığı yutar
İncitme garibanı, mazlumun âhı tutar


ÜMMETİN BAĞRI

Müminler bölük pörçük, ümmetin bağrı yanar
Balıklar baştan kokar, baştan bulanır pınar


HARAMİLER

Kentin orta yerinde haramiler yol keser
Kökünden kopar çınar, bir deli poyraz eser


AĞLA GÖNÜL!

Gidişat doğru değil; fikreyle, ağla gönül!
Titre ve kendine dön; tufan ol, çağla gönül!


MNİHAT MALKOÇ

ŞAH BEYİTLER-106


LAMBA

Karardı gönül köşkü lambanın gazı bitti
Bir ‘elveda’ demeden ruh ötelere gitti


TAŞ YASTIK

Başını taş yastığa koyanlardan ibret al!
Derinlere konmadan derin düşünceye dal…


UYANIŞ

Tabiat uyanınca meyveye durur dallar
Uyumaz işçi arı petekten taşar ballar


DERİN KUYU

Güneşin yangınında tutuşur, yanar sular
Nefis bir derin kuyu, bitimsizdir arzular


HANCI

Çok kalıcı değilim; ‘dün, bugün, yarın’ hancı
Hepimiz misafiriz, bu dünyada yabancı…


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-107


BEKLENEN NESİL

Devekuşu misali sokma başını kuma!
Sensin beklenen nesil, gün ortası uyuma!


HASRET GÖMLEĞİ

Hasret denen gömleği giymek zor, çıkarmak zor…
Hicran kurşundan ağır, yüreklere düşen kor…


BOZGUNCULAR

Prangaya vurdular pembe düşlerimizi
Bozdular baştanbaşa bütün işlerimizi


YOR/UM

Gece uzar, yıl olur; bunu bir de bana sor
Uyandır kabuslardan, rüyamı gel hayra yor!


MEVLANA GİBİ

Bu günahkâr halimle Rabbim adını andım!
Ben de Mevlana gibi hamdım, piştim ve yandım


MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-108


ZİKİRDE…

Yaratılan ne varsa cümlesi “Allah” diyor
Kainat zikirdeyken kul birbirini yiyor


CAHİL CESARETİ

Kullukla kurtulursun nefsin esaretinden
Kime hayır gelmiş ki cahil cesaretinden?


TAŞLAR VE KUŞLAR

Ebabil’in ağzında taşlar gelirken dile
Hakk’ın azametine “Allah” der kuşlar bile


ANA

Ana gibi yâr olmaz, ana başların tacı
Odur ruhların süsü, gönüllerin ilacı


ÖTEKİ

Ben merkezli yaşama, saygı duy ötekine!
Sevgiyi bayraklaştır; dur de nefrete, kine




MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-109


LİMAN

Uğurladık yolcuyu, yalnız kaldık limanda
Rabbim mümin kulları daim kılsın imanda


GECENİN SIRLARI

Gecenin sırlarını karanlıklar örtüyor
Yüzerken uykularda bir el beni dürtüyor


SUYA YAZI YAZMAK…

Ömür an kadar kısa yazı yazmaktır suya
Yüzleşiriz gerçekle bittiğinde bu rüya


KIYAM VAKTİ

Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir
Ruhların kıyam vakti beklenti bitincedir


ÇARMIH

Yağmur yüklü bulutlar gölgemi yere serdi
Özgürlükçü abiler fikri çarmıha gerdi!


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-110


KELEPÇELİ FİKİRLER

Damlalar bütünleşir, hayat bulur ırmakta
Kelepçeli fikirler zincirini kırmakta


CÜCE

Aydınlık şafaklara tafra satıyor gece
Kendini dağ sanıyor dev aynasında cüce


HEY/KEL

Sırma saçlıyım sanır, ahmak görmez kelini
Süründürür yerlerde ruhunun heykelini


DÜŞÜNCE FAHİŞESİ

Cüzdanı dolduğunda ancak gelir neşesi
Kucak kucak dolaşır düşünce fahişesi


BEKLEYENLER

Vakit yaklaştı artık, ruhum taşımaz teni
Dostlarımın birçoğu ötede bekler beni


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-111


VADE

Hakk, yolunu bul diye vermiş cüzi irade
Sayılı gündür ömür gün gelir dolar vade


RAHMET

Düz yola alışanlar yokuşlarda koşamaz
Günah, Hakk rahmetini, dağ olsa da aşamaz


KEPENK

Azrail kapatınca hayatın kepengini
Kul ektiğini biçer herkes bulur dengini


HEVES

Dünyada başarının anahtarı hevestir
Geceyi gündüze kat tepende rüzgar estir


SONSUZA UYANMAK

Nemrut’un üflediği kor ateşte yanayım
Gaflet uykularından sonsuza uyanayım


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-112


HARAÇ MEZAT

Uçur ten kafesinden eyle ruhunu azat
Geride her ne varsa satılsın haraç mezat


HABERSİZ

İbadettir çalışmak, olmaz alınlar tersiz
Nefes alıp durursun ötelerden habersiz


KAHRAMAN

Yozlaştı her ne varsa, kokuştu ahir zaman
Bu çağın mazlumları bekliyor bir kahraman


İHTİMAL

Bugünden yarınlara çıkamayabilirsin
Bir daha gökyüzüne bakamayabilirsin


K/OLAY

Sükun içinde yaşa, olaylardan uzak ol!
Zor olanı tercih et, kolaylardan uzak ol!


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-113


SARP YOKUŞLAR

Sen uykuda yüzerken Hakk’ı zikreder kuşlar
Sanma hep düzdür bu yol, bekliyor sarp yokuşlar


KAN/DİL

Duanız olmasaydı neye yarar diliniz?
Tecelli etmese Hakk, sönerdi kandiliniz


ÇIKMAZ

Kâinatta kendini yalnız mı sanıyorsun?
İş çıkmaza girince Allah’ı anıyorsun!


DENGİMİZ

Siyah-beyaz fark etmez, insanlıktır rengimiz
Amel terazisinde belli olur dengimiz


GÖNÜL ADAMI

Gönül adamlarının kitabında ‘aşk’ yazar
Aşk ehli yüreklerden eksik olmaz âh û zâr


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-114


OYUN

Ömür sermayen varken değişsin kötü huyun!
Musallada bitecek oynadığın bu oyun…


GÖÇ

Marifet bu dünyadan ölmeden göçebilmek…
En büyük kahramanlık nefisten kaçabilmek…


EMANET

Nefes almaktan maksat, kul olmaktır gayemiz
Çoğalır harcadıkça bu gönül sermayemiz


KÖR

Zaman nehir misali; kıvrılır, akar, geçer…
Tartarken başkasını kör kendinden pay biçer


KEMİK

Aynı dili konuşur, ayrı telden çalarlar
Adi bir kemik için birbirine dalarlar

MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-115

ZAYİ
Baygındır insanoğlu, öldüğünde ayılır
Namaz kılmadığın gün zayi olmuş sayılır

HAKİKAT DÜŞMANI
Hakikat düşmanını isyanından tanırsın
Allah’a kul olmayı esaret mi sanırsın?

KARTAL
Okyanuslara açıl, engin denizlere dal
Gökler seni bekliyor çelik kanatlı kartal

ADEMOĞLU
Biz ki Ademoğluyuz, yaratıldık çamurdan
Hem Habil hem de Kabil yoğrulmuş bir hamurdan

GÖNÜL EHLİ
Gönül ehli gece gün yüzer aşk denizinde
Hakk daim kılsın kulu hakikatin izinde

MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-116


KAYBEDİLMİŞ NESİL

İstiğfar fırçasıyla gönül aynanı sildir
Uykularımı bölen kaybedilmiş nesildir


GENÇLİK

Tanımaz büyüğünü, dinlemez gönül hatır…
Gençliğin bu gidişi yüreğimi kanatır


VİCDAN

Ezileni tut kaldır, hiç kimseyi görme hor
Karar vermeden evvel bir de vicdanına sor


ALIN TERİ

Boncuk boncuk akarken bezer düştüğü yeri
Emeğin göstergesi mis kokar alın teri


SENET

Emrin altındakini adalet ile yönet!
Yemin düşsün dilinden, sözlerin olsun senet


MNİHAT MALKOÇ

ŞAH BEYİTLER-117


KARANLIKLAR

Zifiri karanlıklar gece mehtabı içer
Güneş gülümseyince başka diyara göçer


ÇINAR

Bahar günün sonunda göç edince çınardan
Kurur bütün çeşmeler, su kesilir pınardan


YALAN

Gönül sarayımızda sevgi kandili yanar
Yalan nedir bilmeyen yalana çabuk kanar


BÜLBÜL

Karanlık meydan bulur güneş battığı yerde
Bülbül yanık sesiyle güle ağlar seherde…


HAKİKAT ÇEŞMESİ

Hakikat çeşmesinden içeriz kana kana
Kendini insan bilen teslim olmaz yalana


MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-118


ŞAFAK VAKTİ

Dağılın karanlıklar, şafak sökme vaktidir!
Kem gözlere şiş sokma, kurşun dökme vaktidir


TUT KOLUMDAN

Şeytana uydu diye kovuldu Havva-Âdem
Beni bana bırakma, tut kolumdan seccadem


GÖÇENLER

Hicranın meşakkati bizi dertlere saldı
Göç etti sevilenler vuslat mahşere kaldı


KUDURMAK

Geri gelmez günlere hayıflanır durursun
Ders almazsın hatadan; azarsın, kudurursun


MELÂL

Gün ufukta tükenir, kahır içime dolar
Dert abanır ruhuma, melâl saçımı yolar


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-119


ATLILAR

Çağa mührünü vurur, gök yeleli atlılar
Gözleri bulut bulut, rüzgardan kanatlılar


GÜN DOĞACAK

Kula kulluk edenler medet ummasın Hakk’tan
Nefes alanlar için gün doğacak şafaktan!


KÖREBE

Dünya denen sahnede oynuyoruz körebe
Oyuncular ne bilsin yarınlar neye gebe…


SIRNAŞIK

Bekleme doğsun güneş, karanlığa ol ışık!
Düstur et ciddiyeti, olma öyle sırnaşık!


MİRAC

Mirac vuku bulurken nura gark oldu gökler
Allah’ın Habib’ine selam durdu melekler


MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-120


MİNARELER

Ezan sesinden mahrum kalırsa minareler
Artar gönlümün derdi; azar, kanar yareler


GÜÇLÜ

Ahlak olmayan yerde emin olun biz yoğuz
Birlik ve beraberlik varsa güçlüyüz, çoğuz


KEPÇE

Zalimlerin elinde dile gelir kelepçe
Fakir kaşıkla yerken zengin kullanır kepçe


CUMA

Müminin bayramıdır günlerin hası Cuma
Toplar şer ordusunu, şeytan geçer hücuma


BİRİZ

Cümlemizin hamuru bir teknede yoğrulur
Namaz vaktinde herkes bir kıbleye doğrulur


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-121


HÜZÜN DUVARLARI

Aşamadım bir türlü hüzün duvarlarını
Şükür sebebi kıldım ömrümün varlarını


İNSANLIK

Kaybedilen insanlık küllerinden doğacak
Kalpte sevgi güneşi karanlığı boğacak


UMUTLAR

Toprağa hayat verir yağmur yüklü bulutlar
Tükense de sermaye, hiç tükenmez umutlar


YOKUŞLAR

Mavi göklere saldım içimdeki kuşları
Saçıma ak düşünce fark ettim yokuşları


ÖFKE KILICI

Yüreğimiz yanarken benzin oldun yangına
Keskin öfke kılıcı artık zor sığar kına


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-122


KANDIK

Şeytanın bin bir çeşit yalanlarına kandık
Bu ömür sermayesi hiç bitmeyecek sandık


PETEKLER

Bağ bozuk, bağban yasta; boyun bükmüş çiçekler
Göç eden arılara yas tumakta petekler…
YÜREĞİM

Kanadı kırık serçe, uzağında yüreğim
Son nefesini verir tuzağında yüreğim


HELALLEŞ-MEK…

Helalleş ev halkıyla sabah giderken işe!
Akıl erdiren var mı gidip de gelmeyişe…


NE YAPTIN?

‘Rabbin için ne yaptın’ hesap et her yatışta!…
‘Allah’ desek yeridir nabızlar her atışta…


MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER-123


İKİYÜZLÜLER

Konuşulacak yerde lâl kesilir, susarsın
Soframızda yer, doyar; nefretini kusarsın


İLİM

Uçurumdan bıraktı ellerinden tuttuğun…
Müminlerin yitiği, ilimdi unuttuğun…


İZİMİZ

Hakikatin yolunda nice izimiz vardır
Sözün bittiği yerde bizim sözümüz vardır


SUALLER

Başlar büyük imtihan ruh ayrılınca tenden
Kabirde Münker-Nekir sormaz kimyadan, fenden


K/ESER

Hep kendisine yontar nalıncının keseri
Sanatkar sustuğunda konuşmalı eseri


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-124


CÜMLELER

Her cümleyi ölç ve biç, Hakk söz çıksın dilinden
Olma zalimden yana, tut mazlumun elinden


GÜNAH

Ateşten kaçar gibi kaç mazlumun âhından
Tövbe ederek kurtul dağ gibi günahından


GIYBET

Söner iman ışığı gıybet ruhu sarınca
Silinir sevapların gıybetin miktarınca


KİMSESİZ

Yeter ki iyilik yap, istersen at denize
Akmasın gözünden yaş, kimse ol kimsesize…


EY NEBİ!

Ahir zaman Nebisi, başsız kaldık, duy bizi!
Günahkâr hâlimizle, ümmetinden say bizi!


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-125


İZİN

Zalimlerin öfkesi hızımızı kesemez
Hakk’tan izin almadan rüzgar bile esemez


UHUVVET BAHÇESİ

Teslimiyet bayrağı, ölüm yâre ermektir
Uhuvvet bahçesinden gonca güller dermektir


ŞAHİT

İbretli bakışlarla nazar eyle âleme
Şahit kıl hakikati kağıda ve kaleme


MİRAC

Müminin miracıdır günde beş vakit namaz
Gaflet uykusundayken geldi geçti bahar yaz


HATA

Yaşın almış gidiyor, hata üstüne hata…
Tükettin koca ömrü, ne gördün bu dünyada?


MNİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-126


GİZLER

Çöz basiret gözüyle hayatın gizlerini
Allah dostlarıyla ol, iz eyle izlerini


SEFER

Şeytan ile savaşta her mümin bir neferdir
Allah yolunda ölüm ne mübarek seferdir


ŞÜKRÜN TADI

Her dem zikret, unutma Yaradan’ın adını
“Elhamdülillah” verir şükrün eşsiz tadını


BAKIŞ

Ayrı bir güzellik var; yazda, baharda, kışta
Kainatın mânâsı gizlidir her bakışta


MUHABBET ŞERBETİ

Muhabbet şerbetinden içmeyen olur sarhoş
Zaman akar su gibi, amel kasası bomboş


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-127


YEN/İLGİ

Zafer için çık yola, unut gitsin yenilgi
Hak etmeyen kişiye ziyandır fazla ilgi


DOSTLAR

Dağılır dostlar bir bir, taşar gözünden yaşın
Uyku tutmaz gözlerin, kabusa döner düşün


RİYA

Karanlığı hançerler güneşten akan ziya
Başköşede oturur ikiyüzlüde riya


BİR ZAMAN

Aynalara bakınca çatarsın kaşlarını
Başkaldırır anılar, silersin yaşlarını


KUTSAL

Dil uzatma hakkın yok kimsenin kutsalına
Gerçekten uzaklaşan inanır masalına

MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-128


DİLİN SÜRGÜSÜ

Dilinin sürgüsünü her daim kapalı tut!
Geçit verme gıybete, duyduklarını unut!


MÜREKKEP

Simsiyah mürekkebin her damlası nur dolsun
Hakk’ı haykırmıyorsa kelimeler lâl olsun


MUHACİR

Dürüstlüğü sermaye bilir akıllı tacir
Sığınacak yer arar içimdeki muhacir


SON NEFES

Temiz ruhumla sana kavuşmaktır hevesim…
Kelime-i tevhitle tükensin son nefesim…


TAV/AF

Ümmet vakfeye durur, Kâbe’yi eyler tavaf
Semaya kalkan eller göklerden devşirir af…


MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-129


İRADE BEŞİĞİ

Bir tek ‘Hakk’ sözü yeter tüm sözleri unutsam…
Nefsimi irademin beşiğinde uyutsam…


SECDE İZİ

Dilin ‘Allah’ dedikçe kurur günah denizi
Şahitlik eder sana alnında secde izi


GİZLİ-SAKLI

‘Nasıl’ ve ‘niçin’lerle bulandırma aklını
Seni yaratan bilir gizlini ve saklını…


SECDEDE

Kulluğa değişirim şöhretimi şanımı
Rabbim günahta değil, secdede al canımı!


İZ SÜRMEK

Kader süvarisinin izini sürüyorum
Kainat aynasında Rabbimi görüyorum


MNİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-130


CİNNET

Kaybedilen huzuru arayanlar maddede…
Cinnet üstüne cinnet geçirir son raddede


MİZAN

Sen ne söylersen söyle ‘O’ ne derse o olur
Mizan terazisinde kul layıkını bulur


KE/FEN

Çare bulmaktan aciz ölüme bilim ve fen
Dünyadan götürdüğün üç kuruşluk bir kefen


İMAN ÇIRASI

Aynada suretine ibret nazarıyla bak!
Kalbin sönen mumunu iman çırasıyla yak!


PARÇA-BÜTÜN

Parça bütüne hasret, ruh sıla yolu gözler
Balçıktan yaratılan ten toprağını özler


MNİHAT MALKOÇ








ŞAH BEYİTLER-131


UYANDIR

Sözünün temelini hakikate dayandır
Derin kış uykusunda bilincini uyandır


MİNNET

Akıl savuştuğunda galebe çalar cinnet
Paçavraya çevirir kişiliğini minnet…


FİKİR KOMASI

Bir fikir komasında debeleniyor ümmet
Şükür eksik kalınca uçup gidiyor nimet



BA/KIŞ

Hasret döllenir durur özleyen her bakışta
Yazın buz tutar gönül yanıp kavrulur kışta


MNİHAT MALKOÇ

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.