Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şah Beyitler-M.Nihat MalkoçŞAH BEYİTLER–1 TEVAZU Göğe değsin tevazu, kibir ateşte yansın Zavallılar kendini sırça köşklerde sansın GÜLÜN BUSESİ Hasretin dudağına değer gülün busesi Dağlar zikre durur da münkir duymaz bu sesi SEVDA MAHKEMESİ Sevda mahkemesinde yürek çekilir dara Üstüne tuz ektikçe iyileşir mi yara? MUHACİR HİSSİYAT Köz köz etti yüreği muhacir hissiyatım Fetihler yarım kaldı tökezleyince atım… DA-YANDIM Yürek kapılarına yalın kılıç dayandım Temmuzda pek üşürken zemherilerde yandım MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–2 AŞK NEFERİ Sevgi tükendiğinde söner gözlerin feri Ölümsüz kahramandır gönülde aşk neferi UMUT DAĞI Zamana yenilmeden umutlarım bir dağdı Hasretin hoyrat eli gönülden sitem sağdı ÖMRÜN YAMAÇLARI Pamuk tarlası sanma aklaşan saçlarını Dik nefes çıkacaksın ömrün yamaçlarını YENİ KAPI Hilkatin aynasıdır vücut denen bu yapı Bir kapı sürmelense açılır yeni kapı SEVGİ MÜREKKEBİ Sevgi mürekkebiyle ölümsüzlüğü yazdın Nefrete bulaşmadan kardan daha beyazdın MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–3 NEFRETİN BUZLARI Yediveren misali umut yürekte nakış Nefretin buzlarını çözer sıcak bir bakış CERAHAT Toprak ısıtsın teni, ruh tohumu çatlasın Cerahat dolu çıban büyümeden patlasın GÜL-DİKEN Vesveseler dikendir, gül varsa yoktur tasa İnsanı yaşatmaktır bizde uhrevî yasa KUNDAKTA Hayallerimiz taştı kundakta bebe iken Güle kavuşmak için engel değildir diken KABİRDE Eser bir deli rüzgâr, çınardan düşer yaprak Kabirde böcekler dost, yorgandır bize toprak MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–4 ŞAFAK Karanlıklar dağılıp şafak sökecek bir gün Zalimin saltanatı elbet çökecek bir gün DAĞ DELDİREN SEVDALAR Ölenlerin ardından canlandı hatıralar Firar etti gönülden dağ deldiren sevdalar HÜZÜN YASTIĞI Yastık ettik gurbette hicranı, hüzünleri Hayat değirmeninde ufaladık günleri ARASAT Nasıl geçti habersiz bir ömür, bunca sene? Arasat meydanında buluşacağız yine GARİB-İZ… Baki kalır cihanda kim bırakırsa bir iz Ruh sonsuzluğu özler, bu dünyada garibiz MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–5 DERBEDER Kavuşmak hayal olur, sarar ruhu bir keder Sevgisiz yürek gece, gönül aşksız derbeder SÜVARİ Gece bir yorgan gibi örter hissiyatını Gümüşten ufuklara sür süvari atını KARANFİLLER Tutuşur bahçelerde kan kırmızı çiçekler Sahipsiz karanfiller uzanacak el bekler U-YANMAK… Tamamlar noksanları aşk ateşiyle yanmak Ölüm dediğimiz şey sonsuzluğa uyanmak… BAHAR Gözlerde mor halkalar, yükseklerde kar olur Ruh bedenden ayrılır, mümine bahar olur MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–6 KIYAMET Güneş batıdan doğar, ummanlar doyar suya Can bedenden ayrılır, ruhun dalar uykuya GÖNÜL KOCAMAZ Bülbül yanar aşkından, bahçelerde solar gül Beden ihtiyarlasa yine kocamaz gönül AHİR ZAMAN Bin sene de yaşasan ömrün nihayeti var Ahir zaman gelince ölü diriye ağlar KEFENİN CEBİ Giden ne götürdü ki, cebi yoktur kefenin Tepilenin hakkı var üzerinde tepenin YOL Kırılır bir gün elbet kanadımız, kolumuz Nihayet bulur ömür, Hakk’a düşer yolumuz MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–7 A-YİNE Bir tel kopar ruhundan ahenk kesilir yine Sonsuzlukla paylaşır sırlarını ayine SULTAN MAKAMI Sultan makamındasın musallada bir anlık İman olan yürekte barınamaz karanlık VAKTİ KUŞANMAK Namazı eda edip bırakmazsan kazaya Vakti kuşanır yürek nefis gelir hizaya AKLISELİM İmanla cilalanır, paklanır aklıselim Çoraklaşan kalpleri duayla yeşertelim SIĞIN-AK Günde beş vakit ezan ruhuma sığınaktır Secdeye baş koyanın kalbi pak, alnı aktır MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–8 REHİN Kalplerimiz tamtakır, rehin düşmüş şeytana Alaşağı et nefsi ey mümin çık meydana! ELMA ŞEKERİ Aşk bir elma şekeri, elimde kaldı sapı Bulamadım gönlüme sığınacak bir kapı KÜHEYLAN Toy süvari elinde körpecik küheylandım Ben de Mevlana gibi hamdım, piştim ve yandım PASLI KILIÇ Geriye küller kaldı ruhumun yangınından Bilmem ne zaman çıkar paslı kılıç kınından YARALAR Dostun ağır bir sözü gonga gülü yaralar Firar eder muhabbet yürek giyer karalar MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–9 KELAM Hakk’ın tercümanıdır, kelam ruhun ilacı Toyun dilinde diken, zehirden daha acı VERA Vera ruhun sükûnu, anahtarı takvanın Allah görüyor bizi, lüzumu yok şekvanın RUHUN KANATLANIŞI Kanatlandı ruh tenden, konacak yer arar can Ömür erdi kemale ne kadar yanarsan yan! RUHUN İLACI Sevgi ruhun ilacı, her derdime dermandır Kalp sevmekle kocamaz, her gönül bir ummandır ÜMMET Her telden bir ses çıkar, ruhuma kasvet çöker Ümmetin zilletinden gözlerim kan yaş döker MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–10 EŞREF-İ MAHLÛKAT Gerçeği görmüyorsun, gözüne inmiş perde Ey eşref-i mahlûkat gölgen sürünür yerde NE DİYE İşi gücü bırakmış, hayaller kuruyorsun Yollar seni bekliyor, ne diye duruyorsun? TAŞ BAĞLAMAK Bugüne ağıt yakar Fatihlerim, çağlarım Düşman gülmesin diye bağrıma taş bağlarım VİCDANLAR Vicdanlar sağırlaşmış, bir hoş seda gelmiyor Tanzimat’tan bu yana Türk’ün yüzü gülmüyor ZEHİRLİ BAL Şifa diye sundular Türk’e zehirli balı Büküvermiş boynunu mahzun hilalin alı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–11 KÖRLE YATANLAR Her gün vatan kurtarır kuru sıkı atanlar Sabah şaşı uyanır gece körle yatanlar YANKI Her dem yankılanacak gök kubbede ezanlar İçine düşer bir gün Türk’e mezar kazanlar SABAH Pınarın başındayız, kabımız su dolmuyor Bu gönül mabedinde yine sabah olmuyor MENZİL Kaldık dağlar başında, yol menzile varmıyor Dost bellediklerimiz yaramızı sarmıyor LÂL Meydanlarda pervane sonra hayal oldular Hatip seçtiklerimiz kürsüde lâl oldular MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–12 G-AİLE Eşeler zihnimizi bin bir çeşit gaile Saygı sevgi demode, bu ne biçim aile? MASKARA İzzeti ve iffeti dönüştürüp paraya Eşref-i mahlûkatı çevirdik maskaraya GECELER Azgın nefis derbeder, kalp ölümü heceler Nice gizli günahın şahididir geceler SEMİRENLER Saatin tiktakları ömrümü kemiriyor Garibanın sırtından zenginler semiriyor AÇ GÖZÜNÜ Hatırla Âdemoğlu yeminini, sözünü İçi toprak dolmadan ey insan aç gözünü! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–13 İSYAN AHLAKI Koyma aynı kefeye, ayır siyahla akı İnattan besleniyor kokmuş isyan ahlakı TİLKİ ZİHNİYETİ Mühim değildir kulun kanı, kemiği, eti İlham vermiş bu çağa tilkinin zihniyeti YANGIN Yüzyıldır koşuyoruz bata çıka batıya Büyüdükçe büyüdü yangın vardı çatıya ALIKLAR Kalp gözünü köreltti kıymetsiz dünyalıklar Balıklama dalıyor mala mülke alıklar MAZLUM Müminin boynu bükük, öne eğik başları Zalimleri boğacak mazlumun gözyaşları MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–14 PİŞMANLIK Bu dünya meydanında diri, ölüden pişman Büyük küçükten aciz, ayna surete düşman ARAFTA Yerle gök arasında, arafta kaldı gönül İntizardaki yârdan beddua aldı gönül GURBETTEN SILAYA Melal çöker ruhuma, yakar gurbet ocağı Köz köz olmuş yarama derman sıla kucağı BİTARAF Ömür sayılı zaman, bir mum misali erir Taraf tutmaz aynalar çirkini de gösterir SOKAK YETİMLERİ Şehrin aynalarına bir yetim suret düşer Kaldırım emzirirken görmezden gelir beşer MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–15 ŞİMŞİR TARAK Elinde şimşir tarak kelini tarıyorsun İçindeki yitiği dışında arıyorsun ATEŞ Bir daha doğmayacak göğünde dünkü güneş Ateş senin içinde, cehennemde yok ateş… YI-KANMAK Sevgiyle beslenir ruh, gönül sevdaya kanmaz Bir ten aynı nehirde iki kere yıkanmaz GÖZ MENZİLİ Kavuşmaktan daha zor, seni unutmak seni Gözümün menzilinde unutmuşsun gölgeni MUHAYYİLE Tutuşturur zihnimi düşüncenin alevi Fikirle aydınlanır muhayyilenin evi MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–16 DİRENİŞ Erisin nefesinle, buza döndürme karı Direniş çiçekleri müjdeliyor baharı ÇİZGİLER Ruh aynasından yansır gözlerindeki mana Alnındaki çizgiler acep ne söyler sana? İNSA-NİYET Vefa kalplerin süsü, ölmesin insaniyet Amele dönüşmezse ne sağlar iyi niyet? ZENGİNLİK Ruhun genişlik ister, senin muhayyilen dar Yanında götürdüğün sağken verdiğin kadar KA-ZAN Zannın çoğundan sakın, içimiz dışımız zan Hesap verecek kadar; çok değil, helal kazan MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–17 SON YAPRAK Asra müjdeler olsun, tohum düştü toprağa Gökten boşaldı rahmet, can geldi son yaprağa TEBESSÜM İçime ayna tutar göklerin derinliği Ruh çölünü yeşertir tebessüm serinliği AŞK Aşk yürekte kıvılcım, aşk hasretle yanıştır Aşk gaflet uykusundan gerçeğe uyanıştır GÖRDÜK Işığını arayan kara geceler gördük Kendisini dev sanan nice cüceler gördük KAN-ATLAR Fetih düşünü görür içimde yorgun atlar Kanatır can evimi kırık dökük kanatlar… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–18 GÖNÜL Efkârın yangınında sırlara daldım gönül! Yolların kavşağında şaşırıp kaldım gönül! ALBAYRAK Tarih şahittir buna, Türk’ün kolu bükülmez Yürek semalarından al bayrağım çekilmez YAŞ KEMALE ERİNCE Yaş kemale erince kulaklar sağırlaşır Ömrün sonbaharında adımlar ağırlaşır DERDİMİZ Ariflerin sevgisi gönüllerinden taştı Dünyaya bağlandıkça derdimiz bini aştı GÖNÜL SAZIMIZ Genimize işlenmiş; kaderimiz, yazımız Can bedenden uçunca susar gönül sazımız MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–19 MALAYANİ Ölüm, fani kullara nefesinden de yakın Ya hak konuş, ya da sus; malayaniden sakın TÛL-İ EMEL Karşılığını görür hesap gününde amel Nefsi besler, büyütür, semirtir tûl-i emel HİCRET Yaradan’a kul olmak, yakışandır hilkate İblise vur silleyi, hicret et hakikate DİN NASİHATTİR Din nasihattir kula, payına düşeni al Terk et nefsin yolunu; Hak dairesinde kal ATLARINIZ HAZIR MI? Mümin, cihat deyince atı hazır olandır Bir öksüz gördüğünde gözüne yaş dolandır MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–20 GÖLGEMİN IZDIRABI Yıkma gönül Kâbe’mi, gönül Hakk’ın mihrabı Ağır geldi yollara gölgemin ızdırabı KIYAMETE ZORLAMAK Nasıl olsun bereket, şükreden yok nimete Asi kullar Allah’ı zorluyor kıyamete ÇELİŞKİ Kul, Yaradan’ı bilmez; bu ne kopuk ilişki Şükretmeden istersin bu ne yaman çelişki EBREHE Çağın Ebreheleri hissedin bu nefesi Duyulur Ebabil’in kanatlarının sesi LANET YAĞMURU İman şemsiyeni aç gökten lanet yağmadan Kalbin dönsün Allah’a gün batıdan doğmadan MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–21 GEMİ Anlayan beri gelsin; hasretimi, çilemi… Karaya oturacak böyle giderse gemi DA-YAN Yalandan hakikate hicret vaktidir bu an Ne kaldı ufuklara, dayan yüreğim dayan! KEYF-İNCE Sırat mümine geniş, değildir kıldan ince Cennet çağırır seni, karşıya geç keyfince VARLIĞIN ÖZÜ Varlığın özüsün sen, sen en büyük değersin Âlemin gözbebeği başını ne eğersin? MUHT/AÇ Varlığın idrakinde akıl yüreğe muhtaç Seccaden olsun dostun, kalbini Allah’a aç! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–22 U/YANMALI Kul, Allah’ın aşkıyla tutuşmalı, yanmalı Musallanın üstüne konmadan uyanmalı GARİBİN SALÂSI Bir garibin salâsı seher vakti okunur Ölümün gür sedası yüreklere dokunur GÖK SOFRASI Göçtü çok uzaklara insanların en hası Maverada kurulmuş mümine gök sofrası KANATLAR Yeleleri rüzgârdan kır atlarımız vardı Özgürlüğe yol alan kanatlarımız vardı EBEMKUŞAĞI Ne ifade eder ki köre ebemkuşağı? Şeytan gafili atar uçurumdan aşağı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–23 KIŞLARIM Gönlünün kuytusunda kayboldu bakışlarım Gölgen düşünce kalbe, yaza döndü kışlarım SENSİZLİK Sensizlik silahını şakağıma dayarım Baktığın aynaları pek bahtiyar sayarım HEDİYE Suların cümbüşü var suretin düşmüş diye Görmedi yakamozlar bundan büyük hediye SEVDA Nice gemiler yaktık, dönüşü yok bu yolun Göklerin yangınına seherde tanık olun HAYAT Lanet etme, bir mum ol; karanlıklara inat Nasırlı ellerinden akıp gidiyor hayat MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–24 ŞEHRİN SOKAKLARI Hasretin şavkı düşmüş şehrin sokaklarına Zaman mührünü vurur, vurur şakaklarına TOPRAK Yağmur yağar, eser yel, dalından düşer yaprak Kutlu misafirini sabırla bekler toprak… OMUZLARDAKİ YÜK Şahit tuttum sevdaya gece nazenin ayı Cılız omuzlarıma yüklemişler dünyayı ÇORAP ÖRMEK Mazlumların başına onca çorap örülür Zalimlerin hesabı musallada görülür ZEMBEREK Boşalır bir gün elbet saatin zembereği Mahkemede her suçun düşünülür gereği MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–25 HÜZÜN ATEŞİ Hazan yapraklarını hüznün ateşi sarsın Ellerin şakağında aynalara bakarsın AYAK İZİ Gölgeni takip eder mazinin ayak izi Uzun yol kavşağında yollar kuşatır bizi ALLAH BİR… Şeytanın fitne fesat küpünden sızar kibir Cümle mevcudat birden haykırıyor: “Allah bir!” PETEK Toprak uyandığında çiçeğe durdu dallar Tarumar oldu petek arıda kaldı ballar TETİK Yürek yüz görmeyince yarasına tuz eker Sevgi firar edince gönül tetiği çeker MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–26 ATEŞTEN GÖMLEK Hasret ateşten gömlek, yüreğimde köz olsun Sürünsün yerde nefis, bir incecik toz olsun DÜĞÜM Çözdüm çetin düğümü, dertte buldum devayı Başıma taç eyledim bu mukaddes davayı ÇORAK BAKIŞLAR Nasıl görmez kör akıl Hakk’ın nakışlarını? Şükürle sula her gün çorak bakışlarını AKLAR Saçına düşen aklar haber veriyor sana Kalp gözünü açıp da ne olur anlasana! BİR ÖMÜR Bir ömür yalanlarla kandırdık kendimizi Nefsin askerlerine çiğnettik bendimizi MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–27 HAYAT KAZANI Toprağa yağmur düşer, sen yâdıma düşersin Hayat denen kazanda yanıp yanıp pişersin SUÇLULAR Düşünce suçluları mürekkepte boğulur Dik yaşamalı insan, zira bir kez doğulur KUSMUK Cehalet konuşunca bütün kitaplar susar Tefekkür ehli zevat kafatasını kusar ŞİİR Şiir düş definesi, gönül sazının teli Yürekte açan çiçek, ebedî ve ezeli BOYNUZLU Yol tükenecek bir gün yolcu yolda kalacak Boynuzsuz boynuzludan haklarını alacak MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–28 UYKUDAYKEN… Sen uykuda yüzerken doğmayabilir güneş Günah galerisini yakar, kavurur ateş BOŞ Rabbim bu bina senin, senden gayri hep boştur Güldürürken de hoştur, öldürürken de hoştur CEVHERLER Hayatın çöplüğünde nice cevherler saklı Yaradılış sırrına yetişmez beşer aklı FİTNE KAZANI Dudağında tebessüm, için fitne kazanı Yarın yevmü’l mahşerde çekeceksin cezanı G/EZERSİN Kayırırsın zalimi, mazlumları ezersin İnsanlar arasında böbürlenir gezersin MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–29 TAĞUT Gözün toprak dolmadan, ey insan aç gözünü! Sırt çevir tağutlara, Hakk’a döndür yüzünü! NİYAZ Kul unutur Rabbini; cilve eder, naz eder Kâinat vecde gelir, Hakk deyip niyaz eder MÜEBBET Boynumuza astılar müebbedi, idamı Hiçbiri de değildi kalıbının adamı AT GÖZLÜĞÜ Çıkar at gözlüğünü, etrafına et nazar Güç verir teslimiyet, şüphe imanı bozar BÜYÜK GÜN… Emin adımla yürü, koşan çabuk yorulur Ettiklerin mahşerde birer birer sorulur MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–30 KUMAR İmtihan için geldik, kim demiş hayat kumar? İman ışığı yoksa gönül köşkü tarumar AZGIN NEFİS Semirir azgın nefis Hakk’a eğilmezse baş Yarın mahşer gününde akar gözlerinden yaş KEYİF SÜRENLER Rabbim izin vermezse yaprak düşmez ağaçtan Zenginler keyif sürer fakir ölürken açtan GÖKDELENLER İnsanlar alçaldıkça yükselir gökdelenler Kafa yordunuz mu hiç nere gider ölenler? GÜL DÜŞÜNCE Gül düşünce toprağa şafakta gül kanıyor Gözlerim yaşarıyor, yürek köz köz yanıyor MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–31 FECR Fecre taşı ruhunu bu cinnet batağından Toprak çağırır seni kuş tüyü yatağından GELECEK Sığmaz içim içime, can evimden taşarım Maziden kuvvet alıp geleceğe koşarım GÜZ Her sima bir kitaptır, aynadır bana her yüz Bahar kaldı geride, yüzünü gösterdi güz VE SON… Omzumdadır kefenim, korkum yoktur ölümden Gün düşmez pencereme, su çekildi gölümden CANLAR Kalp acıyı hissetmez, sağırlaşmış vicdanlar Söyle kervancı başı nere gider bu canlar? MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–32 ADANMIŞLIK Adanmışlık bağında umutlar filizlenir Tembellik ruhumuzun mahzeninde gizlenir UMARSIZ Kafa tutar tevhide, burnundan aldırmaz kıl Umarsızlık çölünde vahye sığınır akıl DEVRAN Bir tel kopar ruhundan, tenin ışığı söner Bugün yarına gebe, gün gelir devran döner İRADE SİLGİSİ İradenle siliver şeytanın izlerini Yoksa mahşer gününde döversin dizlerini EBABİL Uçur gönül göğünde ebabil kuşlarını Ulaştır hedefine pişmiş sert taşlarını MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–33 MESCİD-İ AKSA Ümmetin yetimisin sen ey Mescid-i Aksa! Öksüz kalır mısın hiç, mümin kıyama kalksa… KABİLLER Kanı kanla yuğuyor zamanın Kabilleri Uyanın uykunuzdan çağın ebabilleri! SAPAN TAŞI Yakar da yüreğimi gözünden süzülen yaş Gazzeli çocukların sapanında olsam taş BAKIŞLAR Seccademde yeşerir, can bulur gözyaşlarım Göklere kilitlenir, dualı bakışlarım ONUR Yürekler yangın yeri, sabır çeşmesi kuru Yerlerde sürünmekte Müslüman’ın onuru MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–34 KIYAM Suların yangınında ateş düşer tenime Ruhum kıyama durur, dar gelir bedenime GAZZE’NİN YETİMLERİ Gazze’nin yetimleri hangi suçtan öldüler? Yürekler kan ağlarken vicdansızlar güldüler FELLUCELİ Felluceli yetimin payına kurşun düşer Garibin ocağında gece gün çile pişer İNİLTİLER Yaş kemale erince ayna surete güler Münzevi iniltiler uykularımı böler İNŞİRAH Gönüller yangın yeri, neredesin ümmet âh! İnsin yağmur misali yüreklere inşirah! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–35 VERDA Yüreklerin yitiği, gönül çölünde verda Adınla hayat bulur yürek kalınca darda NİSYAN Kula şükür yaraşır, yakışmaz kula isyan Vefanın kumasıdır kalbin kezzabı nisyan İKİ BÜKLÜM Boyunlar iki büklüm, taş kesilmiş yürekler Baykuş gökte uçarken bülbül yerde emekler MENEKŞELER Gözyaşı yağmurunda tohum çürür toprakta Can verir menekşeler kan kırmızı şafakta LEYLA Dümende sağır sultan, dört yanımız vaveyla Mecnun buldu yârini, uğurlar olsun Leyla! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–36 GENÇLİK Gençlik elden gidiyor, gençlik küfrün ağında Cenneti umuyorsun sımsıcak yatağında! KEFENSİZ GÖMÜLENLER Toprağın sigortası kefensiz gömülenler Beter olsun inşallah mazlumlara gülenler KALEMİN FERYADI Kâğıt bile duymuyor kalemin feryadını Pelesenk et diline Yaradan’ın adını DİYET Kaç asırdan beridir müminler öder diyet Kemirir zihinleri lanetlenmiş zihniyet SIN/AV Sabırlıdır şer ehli, bekler bin yıl avını Müslümanlar kaybetti kardeşlik sınavını MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–37 ŞİDDET Şiddetten beslenirsin, her gelene çatarsın İyi fiyat verseler vicdanını satarsın NEFRET Şeytanın askerleri nefretini kusuyor Dilleri salya sümük, vicdanları susuyor İMAN GÜLÜ Sen ukbaya talip ol, dünya onların olsun Yeşersin iman gülü, yapma çiçekler solsun YÜREK YANGINLARI Yürek yangınlarını gözyaşları söndürür İmansızlık kalpleri sert bir taşa döndürür MAZİ Bugünün enkazında arıyoruz maziyi Tükettik sermayeyi, düne dair her iyi MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–38 U/TANIRIM Melekliğe soyunmuş Firavunlar tanırım Aynalara bakıp da kendimden utanırım TERAZİ Fikrin ağır yükünü çekemez bu terazi Büyüdükçe büyüyor gözlerimizde mazi MESAFELER Kaybolur mesafeler, mana sese karışır Perdelenir ufuklar suret sise karışır FER/YÂDIMA Aklım firar edince mazi düşer yâdıma Dost bildiğim aynalar ses vermez feryadıma ŞEYTANIN AVUKATI Yoktur ötede bezi, bu dünyayla avunur İçindeki şeytanı savundukça savunur MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–39 MAZLUMUN AHI Fikir gönlümün gülü, damarlarımda kandır Mazlumun ahı hançer, duaları volkandır TÜKÜRÜN! Tükürün ey yarenler zulmün kara yüzüne! Fikir fahişesinin kim inanır sözüne? VUSLAT Ölüm sonsuzluğa göç, vuslattır ruh eşine Bir bilsen takılırsın Azrail’in peşine… RAHMET YAĞMURU Teslimiyetten başka çare var mı ölüme? Duayla sağnak sağnak rahmet yağar çölüme YABAN ELLER Mümin düşürmez dilden Hakk’ın yüce adını Yaban elde uçanın kırarlar kanadını MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–40 NAFİLE Ey ölümden kaçanlar, çırpınmanız nafile! Perdelenmiştir gözü anlatmak zor gafile KARA ÇALMAK Kapanmaz kolay kolay hicran denilen yara Silinmez alınlardan dostun çaldığı kara DİLSİZ ŞEYTAN Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır Hasta ruhun ilacı zikre banmış imandır TIKINMAK Açları görmez gözün, tıkındıkça şişersin Dilin şükre yabancı, sen ne zalim beşersin! SİYAH Ya Rab kaldır zulmeti, nereye baksam siyah! Bu karanlık gecenin ertesi olsun sabah! MNİHAT MALKOÇ |
Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şah Beyitler-M.Nihat MalkoçŞAH BEYİTLER–41 DUACI Sofrandaki artıklar doyurur nice açı Alan eller secdede veren ele duacı GÜVER/CİN Kimi, insan haliyle olmaya çalışır cin Bu gönül olmak ister mağarada güvercin TEK ŞERİT Gayri dönüşü yoktur dünya tek şeritli yol Ayrılır can bedenden yen içine düşer kol SENSİZ Gönül sensiz perişan, yokluğunun fakiri Sünnetinle arınır kalplerimizin kiri ELİF İçindeki yangını söndürmezse gözyaşın Öne eğilir bir gün elif gibi dik başın MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–42 KEMİK PEŞİNDE Kirli emeller için haysiyetini boşar Sureti köpek değil, kemik peşinde koşar SON LİMAN Bahçemdeki dikeni gül sanarak ekmişim Son limandan habersiz boşa kürek çekmişim HAÇLI ARTIKLARI Ey haçlı artıkları hilaledir kininiz! Söndüremez tamuyu ‘Yuro’ denen dininiz AZIK Sermayeyi tükettim, tam takır amel kasam Ebed yolculuğunda azığım oldu tasam SON DURAK Dualar ve âminler göklere direk oldu Toprak ananın bağrı bize son durak oldu MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–43 VAHYİN ELİFBASI Batı’nın yarasını deşiyor minareler Vahyin elifbasında derdimize çareler YATANLAR Kanla sulanan toprak haysiyettir, vatandır Aslında gizli düşman çalışmayıp yatandır KİMSESİZLER KİMSESİ Kimsesizler kimsesi, gönül sensiz virandır! Kalp göğünün güneşi, rehberimiz Kur’an’dır KISKANÇ Yaralanır yüreğim rüzgâr değse saçına Ağustosta çığ düşer gönlümün yamacına UFUKTA Gidenler döner diye ufukta kaldı gözüm Düşüme girmen için uykuya daldı gözüm MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–44 FEN Konusu hakikattir pozitif ilmin, fenin Elinde varken dağıt, cebi yoktur kefenin GARABET Dünün sömürgeleri bize kafa tutuyor Akrep o cüssesiyle koca fili yutuyor DÜŞTÜ Gitti gelmez baharım, ömür hazana düştü Hesap günü yaklaştı amel mizana düştü HATIRALAR Her güneş batımında sermayen azalıyor Geriye acı tatlı hatıralar kalıyor TAN VAKTİ Tan vaktine gebedir içimdeki karanlık Ne dün var, ne de yarın; hayatımız bir anlık MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–45 TAHT Omuzlar üzerinde yükselir bir gün tahtın Bu dünyada gülmedi ukbada gülsün bahtın TASA Bugünden çekme gönül yarının tasasını Yol haritası eyle vicdanın yasasını KALA/BALIK Gönül hayal çöplüğü, zihinler kalabalık Derya içinde yüzer deryayı bilmez balık ÇÖPLÜK Ceninde koca ömür, tohumda fidan uyur Miden döndü çöplüğe biraz ruhunu doyur ARARAT Birileri Ağrı’ya söylemekte Ararat İşkembeden konuşur, utanmaz, çirkef zevat MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–46 CENGİMİZ Azrail’in önünde muma döner rengimiz Toprakta yılanlarla başlar zorlu cengimiz BUHRAN ANAFORU Buhran anaforunda çöker üstüme damlar Köşe başını tutmuş mukavvadan adamlar ŞEHRİN MASKESİ İnsaf kılıcı paslı, kısık vicdanın sesi Güneş gülümseyince düştü şehrin maskesi SAYAMIYORUM Böler uykularımı nabzımın tiktakları Sayamıyorum artık saçımdaki akları KALBİN YİTİĞİ Yanlış yerde arama kalbinin yitiğini Değiştirmek muhaldir Allah’ın dediğini MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–47 RÜCU Senin yüzün karaysa aynanın ne suçu var? Ömrün nihayetinde Yaradan’a rücu var ŞİRKE DÜŞMEK Can kuşu uçtuğunda buz kesilecek beden Şüphe ve vesvesedir şirke düşmeye neden KAPALI KUTU Zaman denen değirmen öğüttü asırları Kabir kapalı kutu, toprak saklar sırları SEVİYOR Mübarek kitabında Hakk, mümini övüyor Arşı tuttu rahmeti, kulunu çok seviyor ÖLÜMÜ TATMAK Boynu bükük garibi hor görmemeli insan Ölümü tadacaktır dünyaya düşen her can MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–48 GÜN BUGÜNDÜR Can bedenden çıkmadan diner mi yürek sızın? ‘Gün bugündür demişler’, ömür biter ansızın MUAMMA Ömür bir muammadır, kim çözer bu düğümü? Görenler beri gelsin dünyada gördüğümü! TEMİZLENMEK Günahın dağ olsa da umut kesme Allah’tan Vaktin varken temizlen kul hakkından ve ahtan! HER/KESE Yeter Hakk’ın nimeti mümin kâfir herkese Yoldaşın olur iman, dünyada kalır kese KUŞKU Yiğit kuşkuda gerek düşman uyusa bile Postal yere değince dağ ve taş gelir dile MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–49 GÜZ ARTIĞI Gün ufukta can verir; gün biter, bitmez âhım Acılara gebedir güz artığı sabahım… AYNALARDA İsrafil sur’a üfler, borusunu çalar da Hatıralar sessizce can verir aynalarda HAFAKANLAR BASINCA Hafakanlar basınca gönül göğüm puslanır Sevgiyle cilalanır, aşksızlıktan paslanır PU/SUDA Hamsi çıktı kavağa, boğuldu balık suda Bir çift göz unutulmuş, dağ başında pusuda YA/SAKLADIM Duru bakışlarını gözlerimde sakladım İsyan sözcüklerini dilime yasakladım MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–50 MUSALLA Duymadın hakikati, oyalandın masalla Çenen kapandığında konuşacak musalla SON UYKU Şeytanın askerleri imana kurar pusu Ebede uyanmaktır müminin son uykusu EMANET Azrail kapımızı çalacak elbet bir gün Tendeki emaneti alacak elbet bir gün MEZAR TAŞLARI En büyük hakikati söyler mezar taşları Kabirde zalimlerin eğilecek başları HAVA YASTIĞI Kızgın ateşten seni kurtaramaz putların Yoktur hava yastığı buz gibi tabutların MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–51 OYUN Ömür andan ibaret, dünyada yoktur vefa ‘Ölüm’ denilen oyun sahnelendi kaç defa DÜŞLER PUSUDA İçimdeki göllerde ceylanlar iner suya Gecenin kör vaktinde düşler yatar pusuya ZİKİR Gönüller yangın yeri, yüreğimiz kanıyor Kirlenen ruhlarımız zikirle yıkanıyor ZOR BİLMECE Sabahlardan beyhude gönlümün geceleri Akılla çözemezsin bütün bilmeceleri AŞK ‘Aşk’ karanlığın mumu, ışık olur geceye Gönüllerden taşsa da sığar tek bir heceye MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–52 AMEL KASASI Doldur amel kasanı, göze inmeden perde Haysiyetinle yaşa, muhtaç olma namerde DÜNYEVİLEŞME Dünyevileşme denen illet nefse bulaştı Bu dünya gurbetinde dert birken bini aştı KELEPÇE Bağnazlar vurmak ister bilincime kelepçe Yüreğim derin kuyu; beden kazan, ruh kepçe ŞAİR Dar vakitlerde şair, kuşanır kalemini Yoğurur, söze döker; derdini, elemini NEM Şimdi uzaklardasın, tarumar gönül hanem Yâr düştükçe aklıma, kurumaz kirpikte nem MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–53 BİZİM Çölleşen yüreklere akar nurumuz bizim Nefislerin putunu yıkar Sur’umuz bizim GÖNÜL SÜVARİSİ Sonsuza varmak için demir aldık sevgiden Ey gönül süvarisi, geri döner mi giden? KANDİLİMİZ Kaskatı olur beden, dönmez olur dilimiz Kabrin karanlığında nur saçar kandilimiz GÖZLER Bu dünya gurbetinde ruhlar sılayı özler Ele verir yalanı kalbin aynası gözler ZAMANIN NABZI Çağa uymak yerine nabzını tut zamanın Gözümden dökülse yaş taşar suyu ummanın MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–54 SANIK Nefsin hâkim olunca sen tutuklu, sanıksın Gözlerin açık diye sanma ki uyanıksın! EYVAH! Yarın mahşer gününde kıyama durur ervah Tükettik sermayeyi, bir ömür geçti eyvah! DUA Yaş dökülsün gözünden, dua ateşe perde Dua ölümden gayri dermandır her bir derde TALAN Üstüne titrediğin malın sonu talandır Resulullah öldüyse billâh dünya yalandır BİR GÜN Hayatın zembereği elbet boşalır bir gün Mazlumlar zalimlerden öcünü alır bir gün MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–55 KELEPÇE İZİ Kalem tutan ellerde kelepçenin izi var Zindanlar dile gelse ne çok şey söyler duvar SÖZ Geri dönmez bir daha ağızdan çıkınca söz Söz vardır bahçede gül, söz vardır ateşte köz AŞIMIZ Bu dünyada tükendi sıcak aşımız bizim Bekler bizi sabırla mezar taşımız bizim KÖKSÜZLER Mescitlerimiz yetim, minareler öksüzdür Milletinin derdiyle dertlenmeyen köksüzdür DEFTERİMİZ Dizlerimizde derman, ağızda diş kalmadı Defterimiz dürüldü, yapacak iş kalmadı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–56 SAĞLIK Barışık ol kendinle, güzellik var her yaşta Para elinin kiri, sağlık gelir en başta NEFİS GEMİSİ Azgın nefis gemisi oturunca karaya Düz yolda tökezlersin, dönersin maskaraya! KALP NURU İmana pusu kurar kapkaranlık geceler Kalp nurunu söndürür sınırsız eğlenceler KIZAK Zaman, azgın nefsini çeker bir gün kızağa Güvercin darı için düşüverir tuzağa PERVANE Pervane aşk uğruna kor ateşte yanıyor Şafak vakti acılar uykudan uyanıyor MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–57 YARIŞ Hayallerim yarışır rüzgârlarla dörtnala Sırtım yere değiyor tutunsam hangi dala! SİYAH İNCİ Gözyaşıyla çizerim yalnızlığın resmini Siyah inciyle yazdım bulutlara ismini AY Gecenin kuytusunda ay, karanlığı biçer Gönül çağlayanından kana kana su içer HASRET YÜKÜ Yüreğin mahreminde hüznün eli dolaşır Gönlümün katarları geceye hasret taşır SABAHI KUSMAK Şafağın dar vaktinde gece kusar sabahı Mazlumlar ağladıkça gökleri tutar âhı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–58 YÜZ AYNASI İçindekiler yansır yüzünün aynasına Boyanır hissiyatın yüreklerin yasına MEVSİMLER Albümde unutulmuş siyah beyaz resimler Dörtken ikiye düştü içimdeki mevsimler İKİ DÜŞÜN… Yunusça bak dünyaya; kalmasın kin, düşmanlık İki düşün bir söyle, faydasız son pişmanlık ŞÜPHE Aşkın zehridir şüphe, defterinden sil beni! Derimi ayır tenden, parça parça dil beni MİLENYUM SEVDALARI Büyüttüğün sevgiyi ipek mendillere sar! Milenyum sevdaları kelebek ömrü kadar… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–59 GÖZLER Gözleriyle konuşur bazen susunca insan Gözlerin tılsımına muktedir değil lisan ŞEHRİN ÖLÜSÜ Bu şehrin ölüsünü sırtımda taşıyorum Gölgeme çelme takıp zamanı aşıyorum BOŞLUK Dört duvar arasında fark etmezsin kuşluğu Hiçbir şey dolduramaz içindeki boşluğu SEHPA DEVRİLİNCE Ayışığı damlarken düşlerim kundaklanır Sehpa devrildiğinde mahkûm, suçtan aklanır TASALANMA Gül yüzlü bakışında evrenin nabzı atar Tasalanma ey gönül, gün doğmak için batar! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–60 ÖLÜMSÜZLÜK Soluklar tükenmeden ölümsüzlüğü kuşan! Doru atlar misali hedefe varır koşan SAKSIDA BAHAR Çiçekler boyun bükmüş, kovanda mahkûm arı Yaşatmak beyhudedir saksılarda baharı SAÇLARIN Gönlü darağacına saçlarınla bağladım Aşkın zehrini kusup yüreğimi dağladım MUM GİBİ Fikir taşar idrakten kutlu bir doğum gibi Kelepçeler, zincirler erimekte mum gibi BALYOZ Varlık balyozuyla kır yokluğun duvarını Erit aşk ateşiyle yüreklerin karını MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–61 ÇELİŞKİ Yüzer alkol içinde, akşam girer komaya Bir şey olmamış gibi sabah gider cumaya PERDE Kavurucu ateşe perdedir güzel ahlak Maziye sünger çeker gününü yaşar ahmak MUHABBET TILSIMI Muhabbetin tılsımı cana can katar gülüm Ayrılıktır yaşamak vuslattır bize ölüm AYRIK OTLARI Uçuruma koşuyor körpe beyinler hızla Tüm ayrık otlarını koparsalar cımbızla PAYE Para pul size kalsın, iman en büyük paye Şöhret geçici heves, Hakk’a yaklaşmak gaye MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–62 NEDAMET HALKALARI Nedamet halkaları dökülüyor dilimden Vuslat arzulayanlar niçin korkar ölümden? GİRYE Aczimin giryeleri dökülüyor gözümden Mahkeme-i Kübra’da utanırım sözümden SANA DOĞRU Heybemde günahlarla koşarım sana doğru Geçit vermez dağları aşarım sana doğru DARAĞACI Vuslatsız sevdaları astım darağacına Sol yanım paramparça dayanır mı acına? PRANGALAR Beynimizde pranga(lar), işgal altında yürek Mevla’m minareleri eylemiş arşa direk MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–63 SÜRGÜN YÜREĞİM Ayrılık çöllerinden aşka sürgün yüreğim Ey sevdası köz olan, sana kırgın yüreğim! KATRE VE UMMAN Rabbim emir buyursa katreye sığar umman Kur’an kalbin ilacı, odur en büyük ferman VİCDAN KALPAZANLARI Bela yatar pusuya, uyarır azanları Fitne eker kalplere vicdan kalpazanları İSMİMİZ Sıfırlanır hafıza yok olunca cismimiz Eserimizle yaşar bu dünyada ismimiz UTANÇ Ta Kabil’e dayanır yürekteki ilk sancı Taşımakta zorlanır insanlık bu utancı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–64 ATEŞ-BARUT Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakarız Baruttan nehirlere ateş olup akarız ENİK Enik büyür, serpilir; kokmuş, pis ciğerlerle Kahramanlar yükselir mukaddes değerlerle SUSUYOR Kalem hançer misali, öfkesini kusuyor Konuşması gereken ne yazık ki susuyor K/ÖKSÜZLÜK Geçmişinden utanmak ahmaklık, köksüzlüktür Bir davası olmamak en büyük öksüzlüktür ÖLÜ ETİ Hayat değirmeninde düşlerimiz un ufak Ölü etidir gıybet, bin başlı ejder nifak MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–65 İPİN UCU Hakk’ı söylesin dilin, bitir söz orucunu Onursuzun eline verme ipin ucunu DÖNÜ/YORUM Sazların teli bozuk, yoruma muhtaç yorum Kör hissiyatı kusup kendime dönüyorum O’NUN ÜMMETİ Evrenin gözbebeği, şerefisin varlığın O’nun ümmetindensin, budur bahtiyarlığın EMELLER Sonsuzluğa talip ol, dünya olsun ellerin Biter sayılı günler, tükenmez emellerin TABİP Teslim olsaydın Hakk’a, sığınsaydın Habib’e Şifa bulur hasta ruh, gerek duymaz tabibe MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–66 ENDİŞE Zaman geçer sırları dökülür aynaların Güneş gülen yüzüyle doğmayabilir yarın ÖZLEDİM Yolcu ettiklerimi bilsen nasıl özledim… Elimde kırmızı gül yollarını gözledim TEMMUZDA KARDELENLER Temmuzun şafağında kardelenler açardı Soluklarım kesilir, gölgem benden kaçardı ZAMANIN YÜZÜ Yedi kocalı zaman ihanet doğurmakta Nefretin hamurunu kezzapla yoğurmakta SIRÇA FANUS Kâğıttan gemilerle açıldık okyanusa Aşkı ipeğe sarıp koyduk sırça fanusa MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-67 K/ÖKSÜZLÜK Rüzgarda kuru yaprak, felakettir köksüzlük Ölümden daha beter, budur asıl öksüzlük HIZIR Kılını kıpırdatma, bekle Hızır gelecek! Doyacak aş kazanın, solan yüzün gülecek! NEMRUT YÜZLÜLER Ruhunu kalıplardan kurtar ki kanatlansın Nemrut’un ateşinde Nemrut yüzlüler yansın SONSUZA DOĞMAK Ruh bedenden çıkınca sonsuzluğa doğarız Gönül sahralarına rahmet olup yağarız YOL ARKADAŞI Seçme sakın kendine korkak yol arkadaşı! Menzile varmak için aşmalı dağı, taşı… M NİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-68 KIRBAÇ Nefis atına indir irade kırbacını Muhasebe yapmayan bir gün yolar saçını YOL Hakikate giden yol dikenlidir, çetindir Bu yola revan olan serdengeçti, metindir SÜVARİ Sür atını süvari sevgi ufuklarına! Neşeden nasiplenip umut taşı yarına! BİR GÜN… Bir gün ten güzelliğin bir acuzeye döner Kırışır güzel yüzün, gözünün feri söner ÇÖP Sanma yaşadığını, gördüğümüz bir rüya! Hakikat nazarında bir çöpe değmez dünya M NİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-69 KADER OKU Dünya bir su misali, ne renk var ne de koku Yaralı yüreğine saplanır kader oku… BATI Şark küllükte uyurken arşa tırmanır Batı Tüyü dökülmüş eşek beğenmez yağız atı SAPANLAR Hakk yolundan sapanlar uçuruma giderler Noel yortusu kutlar, hindi kurban ederler DEVLET Mikrop girer vücuda, teni bitirir illet Şayet çökerse devlet altında kalır millet DEBDEBE Aç yanında tok yatmak mugayirdir edebe Şarkın yumuşak karnı gösteriş ve debdebe M NİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-70 ARASAT Derdin ilacı zaman, sermayemiz vakittir İman denilen cevher arasatta nakittir ZAVALLI Kendini ne sanırsın, bir zavallı beşersin Tut düşenin elinden, bir gün sen de düşersin HAYAT Uhrevî hazlar taze, dünyevi hazlar bayat Doğarken ölür insan, ölürken başlar hayat BAHANE Akıl darağacında, ihtiraslar divane… Kul eceliyle ölür, hastalıklar bahane VUSLAT Hasret çıra misali, köz gibi yanar durur Doğar vuslat güneşi; gözyaşlarımız kurur MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–71 SÖZ BİTİNCE Öfkeler dile gelir sözün bittiği yerde Hoşgörü ve kardeşlik devadır her bir derde FERASET Vicdanlarda kör kurşun, kalbin kezzabı haset Aklın aydınlığında yol almaktır feraset IŞIĞIMIZ Karanlığın koynunda ışığımız sönerken Maziye sığınırız bahar güze dönerken NABIZ Zifiri karanlıkta gölgeler koyulaşır Nabız atışlarımız bizi sonsuza taşır U/SANDIK Meğer rüyaymış hayat, onu hakikat sandık Huzura pusu kuran kalleşlerden usandık MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-72 SON FASIL Ömrünün son faslıdır aman efendim aman! Kıyamete beş kala çürüdü, koktu zaman AYYAŞ İçki medeniyettir ayyaşın nazarında! Haya etmez, tepinir ceddinin mezarında UZAKLAR Muzdarip ruhumuzu çağırıyor uzaklar İblis kurar imana pusular ve tuzaklar… MİHNET Mihnet ruhun zehridir, mihnet ölümden beter İman, heybemde azık; aç ruhuma o yeter! HÜZÜN İSTİFİ Kat kat istifliyorum gönülde hüzünleri Ömürden saymıyorum yaşanmamış günleri MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-73 MAKSADIMIZ Bu dünya gurbetinde unutulur adımız Servet kazanmak değil, kulluktur maksadımız MAZİ Ruhumuz kanatlanır mazi gelirken dile Emsalsiz hazineye değer hayali bile CAMLAR İçimdeki kasveti artırırken akşamlar Aynalar derin kuyu, üstüme gelir camlar BEYİNLER Bu ne büyük çelişki, manzarası pek yaman Zerre kadar beyinler, mideler koskocaman… EBABİL’İN TAŞLARI İçime akar durur ruhumun gözyaşları Müminlerin umudu Ebabil’in taşları! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-74 SONSUZLUK Sığmıyor aynalara içimdeki sonsuzluk Çöller suya kanarken pınar çeker susuzluk SAHNE Yaşam renkli bir oyun, bir sahnedir bu dünya Tel kopar can evinden, o an biter bu rüya ÖMÜR Ömür dediğimiz şey bir muamma, bir düştür Bazen ağlama vakti, bazen de bir gülüştür AKDİMİZ Bu mülkün sultanıyla vardır akdimiz bizim… Yazık, malayaniyle geçer vaktimiz bizim! EŞEK Kıymet hükümlerimiz değişiyor zamanla Eşek külçe altını değiştirir samanla MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-75 TABİP Tabip derman bulamaz sol yanımız yaralı Gönlümün kırsalında gezer aşkın maralı SÖZLERİN Sükut düşer dilime konuşunca gözlerin Bıçak gibi saplanır sol yanıma sözlerin BİGANE Akıl terazisinde divanedir bu gönül! Yürek yaralarına biganedir bu gönül! TUTSAK Tutsak olmuş bu gönül saçının tellerinde Parçalanır bu yürek el görse ellerinde… BUBİ TUZAĞI Gamzen bubi tuzağı , bir aynasın yüzümde Geceme düşen mehtap, güneşsin gündüzümde MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-76 DÜŞTEYİZ Hepimiz bir düşteyiz, dünyada her şey bayat Silik çıkıyor suret, fotokopidir hayat! U/YANIN! Uyanın ey yarenler, uyumaya gelmedik! Bu gaflet uykusunda bir gün bile gülmedik DUALARA TUTUNMAK Bela uçurumunda dualara tutunduk Gönülde kiri pası, sevgi suyuyla yunduk SÖZ YANGINI Nefrete dair sözler, söz yangınında yandı İçimdeki sözcükler dirilişe uyandı YULAR Sevgi denizlerinde ateşi öper sular Eşek senin olsa da elin elinde yular MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-77 KİLİT Aşkla kırılır ancak dilin paslı kilidi Düne dönüşen günün evveli yarın idi KU/SUR Koruduk kör şeytanı korunaklı surlarla Uçamaz iman kuşu bu ağır kusurlarla ŞEHREMİNİ İçimdeki kentleri eşkıyalar basardı Şehremini, gönlümü iman zırhıyla sardı YALANCI Sancı dindirir ancak içimdeki sancıyı Elbette yalancılar doğrular yalancıyı YETİM AYNA Zifiri gecelerde ayna yetim, ben yetim… Karanlık gölgelere dönüşüyor suretim… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-78 MABET İçimdeki mabette ezanlar yankılanır Hakk’a söz veren gönül bu munis sesi tanır ÇAĞIN MASKESİ Batılın hükmü geçmez, düşer çağın maskesi Bülbül şakıdığında kesilir karga sesi… OYUN Aslında bir oyundu, her şey yaşandı bitti Zaman alevi, teni bir mum gibi eritti AKREP Gece gün döner akrep zamanın ensesinde Gül hasretini taşır bülbül titrek sesinde… MENZİL Suretin asılıdır gözümün menziline Gün uzar yüzyıl olur; sensiz her gün bir sene MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-79 SÖZ Ruhumu çepeçevre sarar hasretin közü Ayna tutar yüreğe söz ele verir özü… ŞEYTANIN MABEDİ Yıkıp viran eyleyin şeytanın mabedini Hakikatin nuruyla arındır niyetini! GEÇEN YILLAR Ölümü kundağında büyütür geçen yıllar Hayat değirmeninde ömrü öğütür yollar ÇOCUK Çocuk toprakta tohum, habersizdir ölümden O da payını alır fazlasıyla zulümden… SİL/ÂHLAR Yankısı göğe değer yüreklerde âhların İçimizi kanatır gölgesi silahların… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-80 ARAMAK Eşyanın hakikati aramakla bulunur Bir yastığın uğruna onlarca kaz yolunur ŞÜKÜR Gün gelir döner devran, ağlarsın güldüğüne Ahir zamanı gören şükreder öldüğüne ÖLÇÜ İnsanın en iyisi işinde belli olur Şaşmaz ilahî ölçü, kul ettiğini bulur KİMSESİZLER Boştur davulun içi, ondan çok çıkar sesi Kimsesize kol kanat, kimsesizler kimsesi HADDİNİ BİLMEK Başkası bildirmeden sen sen ol haddini bil Yoktur dilin kemiği, en büyük afettir dil MNİHAT MALKOÇ |
Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç |
08-02-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şah Beyitler-M.Nihat MalkoçŞAH BEYİTLER–41 DUACI Sofrandaki artıklar doyurur nice açı Alan eller secdede veren ele duacı GÜVER/CİN Kimi, insan haliyle olmaya çalışır cin Bu gönül olmak ister mağarada güvercin TEK ŞERİT Gayri dönüşü yoktur dünya tek şeritli yol Ayrılır can bedenden yen içine düşer kol SENSİZ Gönül sensiz perişan, yokluğunun fakiri Sünnetinle arınır kalplerimizin kiri ELİF İçindeki yangını söndürmezse gözyaşın Öne eğilir bir gün elif gibi dik başın MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–42 KEMİK PEŞİNDE Kirli emeller için haysiyetini boşar Sureti köpek değil, kemik peşinde koşar SON LİMAN Bahçemdeki dikeni gül sanarak ekmişim Son limandan habersiz boşa kürek çekmişim HAÇLI ARTIKLARI Ey haçlı artıkları hilaledir kininiz! Söndüremez tamuyu ‘Yuro’ denen dininiz AZIK Sermayeyi tükettim, tam takır amel kasam Ebed yolculuğunda azığım oldu tasam SON DURAK Dualar ve âminler göklere direk oldu Toprak ananın bağrı bize son durak oldu MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–43 VAHYİN ELİFBASI Batı’nın yarasını deşiyor minareler Vahyin elifbasında derdimize çareler YATANLAR Kanla sulanan toprak haysiyettir, vatandır Aslında gizli düşman çalışmayıp yatandır KİMSESİZLER KİMSESİ Kimsesizler kimsesi, gönül sensiz virandır! Kalp göğünün güneşi, rehberimiz Kur’an’dır KISKANÇ Yaralanır yüreğim rüzgâr değse saçına Ağustosta çığ düşer gönlümün yamacına UFUKTA Gidenler döner diye ufukta kaldı gözüm Düşüme girmen için uykuya daldı gözüm MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–44 FEN Konusu hakikattir pozitif ilmin, fenin Elinde varken dağıt, cebi yoktur kefenin GARABET Dünün sömürgeleri bize kafa tutuyor Akrep o cüssesiyle koca fili yutuyor DÜŞTÜ Gitti gelmez baharım, ömür hazana düştü Hesap günü yaklaştı amel mizana düştü HATIRALAR Her güneş batımında sermayen azalıyor Geriye acı tatlı hatıralar kalıyor TAN VAKTİ Tan vaktine gebedir içimdeki karanlık Ne dün var, ne de yarın; hayatımız bir anlık MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–45 TAHT Omuzlar üzerinde yükselir bir gün tahtın Bu dünyada gülmedi ukbada gülsün bahtın TASA Bugünden çekme gönül yarının tasasını Yol haritası eyle vicdanın yasasını KALA/BALIK Gönül hayal çöplüğü, zihinler kalabalık Derya içinde yüzer deryayı bilmez balık ÇÖPLÜK Ceninde koca ömür, tohumda fidan uyur Miden döndü çöplüğe biraz ruhunu doyur ARARAT Birileri Ağrı’ya söylemekte Ararat İşkembeden konuşur, utanmaz, çirkef zevat MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–46 CENGİMİZ Azrail’in önünde muma döner rengimiz Toprakta yılanlarla başlar zorlu cengimiz BUHRAN ANAFORU Buhran anaforunda çöker üstüme damlar Köşe başını tutmuş mukavvadan adamlar ŞEHRİN MASKESİ İnsaf kılıcı paslı, kısık vicdanın sesi Güneş gülümseyince düştü şehrin maskesi SAYAMIYORUM Böler uykularımı nabzımın tiktakları Sayamıyorum artık saçımdaki akları KALBİN YİTİĞİ Yanlış yerde arama kalbinin yitiğini Değiştirmek muhaldir Allah’ın dediğini MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–47 RÜCU Senin yüzün karaysa aynanın ne suçu var? Ömrün nihayetinde Yaradan’a rücu var ŞİRKE DÜŞMEK Can kuşu uçtuğunda buz kesilecek beden Şüphe ve vesvesedir şirke düşmeye neden KAPALI KUTU Zaman denen değirmen öğüttü asırları Kabir kapalı kutu, toprak saklar sırları SEVİYOR Mübarek kitabında Hakk, mümini övüyor Arşı tuttu rahmeti, kulunu çok seviyor ÖLÜMÜ TATMAK Boynu bükük garibi hor görmemeli insan Ölümü tadacaktır dünyaya düşen her can MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–48 GÜN BUGÜNDÜR Can bedenden çıkmadan diner mi yürek sızın? ‘Gün bugündür demişler’, ömür biter ansızın MUAMMA Ömür bir muammadır, kim çözer bu düğümü? Görenler beri gelsin dünyada gördüğümü! TEMİZLENMEK Günahın dağ olsa da umut kesme Allah’tan Vaktin varken temizlen kul hakkından ve ahtan! HER/KESE Yeter Hakk’ın nimeti mümin kâfir herkese Yoldaşın olur iman, dünyada kalır kese KUŞKU Yiğit kuşkuda gerek düşman uyusa bile Postal yere değince dağ ve taş gelir dile MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–49 GÜZ ARTIĞI Gün ufukta can verir; gün biter, bitmez âhım Acılara gebedir güz artığı sabahım… AYNALARDA İsrafil sur’a üfler, borusunu çalar da Hatıralar sessizce can verir aynalarda HAFAKANLAR BASINCA Hafakanlar basınca gönül göğüm puslanır Sevgiyle cilalanır, aşksızlıktan paslanır PU/SUDA Hamsi çıktı kavağa, boğuldu balık suda Bir çift göz unutulmuş, dağ başında pusuda YA/SAKLADIM Duru bakışlarını gözlerimde sakladım İsyan sözcüklerini dilime yasakladım MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–50 MUSALLA Duymadın hakikati, oyalandın masalla Çenen kapandığında konuşacak musalla SON UYKU Şeytanın askerleri imana kurar pusu Ebede uyanmaktır müminin son uykusu EMANET Azrail kapımızı çalacak elbet bir gün Tendeki emaneti alacak elbet bir gün MEZAR TAŞLARI En büyük hakikati söyler mezar taşları Kabirde zalimlerin eğilecek başları HAVA YASTIĞI Kızgın ateşten seni kurtaramaz putların Yoktur hava yastığı buz gibi tabutların MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–51 OYUN Ömür andan ibaret, dünyada yoktur vefa ‘Ölüm’ denilen oyun sahnelendi kaç defa DÜŞLER PUSUDA İçimdeki göllerde ceylanlar iner suya Gecenin kör vaktinde düşler yatar pusuya ZİKİR Gönüller yangın yeri, yüreğimiz kanıyor Kirlenen ruhlarımız zikirle yıkanıyor ZOR BİLMECE Sabahlardan beyhude gönlümün geceleri Akılla çözemezsin bütün bilmeceleri AŞK ‘Aşk’ karanlığın mumu, ışık olur geceye Gönüllerden taşsa da sığar tek bir heceye MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–52 AMEL KASASI Doldur amel kasanı, göze inmeden perde Haysiyetinle yaşa, muhtaç olma namerde DÜNYEVİLEŞME Dünyevileşme denen illet nefse bulaştı Bu dünya gurbetinde dert birken bini aştı KELEPÇE Bağnazlar vurmak ister bilincime kelepçe Yüreğim derin kuyu; beden kazan, ruh kepçe ŞAİR Dar vakitlerde şair, kuşanır kalemini Yoğurur, söze döker; derdini, elemini NEM Şimdi uzaklardasın, tarumar gönül hanem Yâr düştükçe aklıma, kurumaz kirpikte nem MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–53 BİZİM Çölleşen yüreklere akar nurumuz bizim Nefislerin putunu yıkar Sur’umuz bizim GÖNÜL SÜVARİSİ Sonsuza varmak için demir aldık sevgiden Ey gönül süvarisi, geri döner mi giden? KANDİLİMİZ Kaskatı olur beden, dönmez olur dilimiz Kabrin karanlığında nur saçar kandilimiz GÖZLER Bu dünya gurbetinde ruhlar sılayı özler Ele verir yalanı kalbin aynası gözler ZAMANIN NABZI Çağa uymak yerine nabzını tut zamanın Gözümden dökülse yaş taşar suyu ummanın MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–54 SANIK Nefsin hâkim olunca sen tutuklu, sanıksın Gözlerin açık diye sanma ki uyanıksın! EYVAH! Yarın mahşer gününde kıyama durur ervah Tükettik sermayeyi, bir ömür geçti eyvah! DUA Yaş dökülsün gözünden, dua ateşe perde Dua ölümden gayri dermandır her bir derde TALAN Üstüne titrediğin malın sonu talandır Resulullah öldüyse billâh dünya yalandır BİR GÜN Hayatın zembereği elbet boşalır bir gün Mazlumlar zalimlerden öcünü alır bir gün MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–55 KELEPÇE İZİ Kalem tutan ellerde kelepçenin izi var Zindanlar dile gelse ne çok şey söyler duvar SÖZ Geri dönmez bir daha ağızdan çıkınca söz Söz vardır bahçede gül, söz vardır ateşte köz AŞIMIZ Bu dünyada tükendi sıcak aşımız bizim Bekler bizi sabırla mezar taşımız bizim KÖKSÜZLER Mescitlerimiz yetim, minareler öksüzdür Milletinin derdiyle dertlenmeyen köksüzdür DEFTERİMİZ Dizlerimizde derman, ağızda diş kalmadı Defterimiz dürüldü, yapacak iş kalmadı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–56 SAĞLIK Barışık ol kendinle, güzellik var her yaşta Para elinin kiri, sağlık gelir en başta NEFİS GEMİSİ Azgın nefis gemisi oturunca karaya Düz yolda tökezlersin, dönersin maskaraya! KALP NURU İmana pusu kurar kapkaranlık geceler Kalp nurunu söndürür sınırsız eğlenceler KIZAK Zaman, azgın nefsini çeker bir gün kızağa Güvercin darı için düşüverir tuzağa PERVANE Pervane aşk uğruna kor ateşte yanıyor Şafak vakti acılar uykudan uyanıyor MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–57 YARIŞ Hayallerim yarışır rüzgârlarla dörtnala Sırtım yere değiyor tutunsam hangi dala! SİYAH İNCİ Gözyaşıyla çizerim yalnızlığın resmini Siyah inciyle yazdım bulutlara ismini AY Gecenin kuytusunda ay, karanlığı biçer Gönül çağlayanından kana kana su içer HASRET YÜKÜ Yüreğin mahreminde hüznün eli dolaşır Gönlümün katarları geceye hasret taşır SABAHI KUSMAK Şafağın dar vaktinde gece kusar sabahı Mazlumlar ağladıkça gökleri tutar âhı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–58 YÜZ AYNASI İçindekiler yansır yüzünün aynasına Boyanır hissiyatın yüreklerin yasına MEVSİMLER Albümde unutulmuş siyah beyaz resimler Dörtken ikiye düştü içimdeki mevsimler İKİ DÜŞÜN… Yunusça bak dünyaya; kalmasın kin, düşmanlık İki düşün bir söyle, faydasız son pişmanlık ŞÜPHE Aşkın zehridir şüphe, defterinden sil beni! Derimi ayır tenden, parça parça dil beni MİLENYUM SEVDALARI Büyüttüğün sevgiyi ipek mendillere sar! Milenyum sevdaları kelebek ömrü kadar… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–59 GÖZLER Gözleriyle konuşur bazen susunca insan Gözlerin tılsımına muktedir değil lisan ŞEHRİN ÖLÜSÜ Bu şehrin ölüsünü sırtımda taşıyorum Gölgeme çelme takıp zamanı aşıyorum BOŞLUK Dört duvar arasında fark etmezsin kuşluğu Hiçbir şey dolduramaz içindeki boşluğu SEHPA DEVRİLİNCE Ayışığı damlarken düşlerim kundaklanır Sehpa devrildiğinde mahkûm, suçtan aklanır TASALANMA Gül yüzlü bakışında evrenin nabzı atar Tasalanma ey gönül, gün doğmak için batar! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–60 ÖLÜMSÜZLÜK Soluklar tükenmeden ölümsüzlüğü kuşan! Doru atlar misali hedefe varır koşan SAKSIDA BAHAR Çiçekler boyun bükmüş, kovanda mahkûm arı Yaşatmak beyhudedir saksılarda baharı SAÇLARIN Gönlü darağacına saçlarınla bağladım Aşkın zehrini kusup yüreğimi dağladım MUM GİBİ Fikir taşar idrakten kutlu bir doğum gibi Kelepçeler, zincirler erimekte mum gibi BALYOZ Varlık balyozuyla kır yokluğun duvarını Erit aşk ateşiyle yüreklerin karını MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–61 ÇELİŞKİ Yüzer alkol içinde, akşam girer komaya Bir şey olmamış gibi sabah gider cumaya PERDE Kavurucu ateşe perdedir güzel ahlak Maziye sünger çeker gününü yaşar ahmak MUHABBET TILSIMI Muhabbetin tılsımı cana can katar gülüm Ayrılıktır yaşamak vuslattır bize ölüm AYRIK OTLARI Uçuruma koşuyor körpe beyinler hızla Tüm ayrık otlarını koparsalar cımbızla PAYE Para pul size kalsın, iman en büyük paye Şöhret geçici heves, Hakk’a yaklaşmak gaye MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–62 NEDAMET HALKALARI Nedamet halkaları dökülüyor dilimden Vuslat arzulayanlar niçin korkar ölümden? GİRYE Aczimin giryeleri dökülüyor gözümden Mahkeme-i Kübra’da utanırım sözümden SANA DOĞRU Heybemde günahlarla koşarım sana doğru Geçit vermez dağları aşarım sana doğru DARAĞACI Vuslatsız sevdaları astım darağacına Sol yanım paramparça dayanır mı acına? PRANGALAR Beynimizde pranga(lar), işgal altında yürek Mevla’m minareleri eylemiş arşa direk MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–63 SÜRGÜN YÜREĞİM Ayrılık çöllerinden aşka sürgün yüreğim Ey sevdası köz olan, sana kırgın yüreğim! KATRE VE UMMAN Rabbim emir buyursa katreye sığar umman Kur’an kalbin ilacı, odur en büyük ferman VİCDAN KALPAZANLARI Bela yatar pusuya, uyarır azanları Fitne eker kalplere vicdan kalpazanları İSMİMİZ Sıfırlanır hafıza yok olunca cismimiz Eserimizle yaşar bu dünyada ismimiz UTANÇ Ta Kabil’e dayanır yürekteki ilk sancı Taşımakta zorlanır insanlık bu utancı MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–64 ATEŞ-BARUT Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakarız Baruttan nehirlere ateş olup akarız ENİK Enik büyür, serpilir; kokmuş, pis ciğerlerle Kahramanlar yükselir mukaddes değerlerle SUSUYOR Kalem hançer misali, öfkesini kusuyor Konuşması gereken ne yazık ki susuyor K/ÖKSÜZLÜK Geçmişinden utanmak ahmaklık, köksüzlüktür Bir davası olmamak en büyük öksüzlüktür ÖLÜ ETİ Hayat değirmeninde düşlerimiz un ufak Ölü etidir gıybet, bin başlı ejder nifak MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–65 İPİN UCU Hakk’ı söylesin dilin, bitir söz orucunu Onursuzun eline verme ipin ucunu DÖNÜ/YORUM Sazların teli bozuk, yoruma muhtaç yorum Kör hissiyatı kusup kendime dönüyorum O’NUN ÜMMETİ Evrenin gözbebeği, şerefisin varlığın O’nun ümmetindensin, budur bahtiyarlığın EMELLER Sonsuzluğa talip ol, dünya olsun ellerin Biter sayılı günler, tükenmez emellerin TABİP Teslim olsaydın Hakk’a, sığınsaydın Habib’e Şifa bulur hasta ruh, gerek duymaz tabibe MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–66 ENDİŞE Zaman geçer sırları dökülür aynaların Güneş gülen yüzüyle doğmayabilir yarın ÖZLEDİM Yolcu ettiklerimi bilsen nasıl özledim… Elimde kırmızı gül yollarını gözledim TEMMUZDA KARDELENLER Temmuzun şafağında kardelenler açardı Soluklarım kesilir, gölgem benden kaçardı ZAMANIN YÜZÜ Yedi kocalı zaman ihanet doğurmakta Nefretin hamurunu kezzapla yoğurmakta SIRÇA FANUS Kâğıttan gemilerle açıldık okyanusa Aşkı ipeğe sarıp koyduk sırça fanusa MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-67 K/ÖKSÜZLÜK Rüzgarda kuru yaprak, felakettir köksüzlük Ölümden daha beter, budur asıl öksüzlük HIZIR Kılını kıpırdatma, bekle Hızır gelecek! Doyacak aş kazanın, solan yüzün gülecek! NEMRUT YÜZLÜLER Ruhunu kalıplardan kurtar ki kanatlansın Nemrut’un ateşinde Nemrut yüzlüler yansın SONSUZA DOĞMAK Ruh bedenden çıkınca sonsuzluğa doğarız Gönül sahralarına rahmet olup yağarız YOL ARKADAŞI Seçme sakın kendine korkak yol arkadaşı! Menzile varmak için aşmalı dağı, taşı… M NİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-68 KIRBAÇ Nefis atına indir irade kırbacını Muhasebe yapmayan bir gün yolar saçını YOL Hakikate giden yol dikenlidir, çetindir Bu yola revan olan serdengeçti, metindir SÜVARİ Sür atını süvari sevgi ufuklarına! Neşeden nasiplenip umut taşı yarına! BİR GÜN… Bir gün ten güzelliğin bir acuzeye döner Kırışır güzel yüzün, gözünün feri söner ÇÖP Sanma yaşadığını, gördüğümüz bir rüya! Hakikat nazarında bir çöpe değmez dünya M NİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-69 KADER OKU Dünya bir su misali, ne renk var ne de koku Yaralı yüreğine saplanır kader oku… BATI Şark küllükte uyurken arşa tırmanır Batı Tüyü dökülmüş eşek beğenmez yağız atı SAPANLAR Hakk yolundan sapanlar uçuruma giderler Noel yortusu kutlar, hindi kurban ederler DEVLET Mikrop girer vücuda, teni bitirir illet Şayet çökerse devlet altında kalır millet DEBDEBE Aç yanında tok yatmak mugayirdir edebe Şarkın yumuşak karnı gösteriş ve debdebe M NİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-70 ARASAT Derdin ilacı zaman, sermayemiz vakittir İman denilen cevher arasatta nakittir ZAVALLI Kendini ne sanırsın, bir zavallı beşersin Tut düşenin elinden, bir gün sen de düşersin HAYAT Uhrevî hazlar taze, dünyevi hazlar bayat Doğarken ölür insan, ölürken başlar hayat BAHANE Akıl darağacında, ihtiraslar divane… Kul eceliyle ölür, hastalıklar bahane VUSLAT Hasret çıra misali, köz gibi yanar durur Doğar vuslat güneşi; gözyaşlarımız kurur MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER–71 SÖZ BİTİNCE Öfkeler dile gelir sözün bittiği yerde Hoşgörü ve kardeşlik devadır her bir derde FERASET Vicdanlarda kör kurşun, kalbin kezzabı haset Aklın aydınlığında yol almaktır feraset IŞIĞIMIZ Karanlığın koynunda ışığımız sönerken Maziye sığınırız bahar güze dönerken NABIZ Zifiri karanlıkta gölgeler koyulaşır Nabız atışlarımız bizi sonsuza taşır U/SANDIK Meğer rüyaymış hayat, onu hakikat sandık Huzura pusu kuran kalleşlerden usandık MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-72 SON FASIL Ömrünün son faslıdır aman efendim aman! Kıyamete beş kala çürüdü, koktu zaman AYYAŞ İçki medeniyettir ayyaşın nazarında! Haya etmez, tepinir ceddinin mezarında UZAKLAR Muzdarip ruhumuzu çağırıyor uzaklar İblis kurar imana pusular ve tuzaklar… MİHNET Mihnet ruhun zehridir, mihnet ölümden beter İman, heybemde azık; aç ruhuma o yeter! HÜZÜN İSTİFİ Kat kat istifliyorum gönülde hüzünleri Ömürden saymıyorum yaşanmamış günleri MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-73 MAKSADIMIZ Bu dünya gurbetinde unutulur adımız Servet kazanmak değil, kulluktur maksadımız MAZİ Ruhumuz kanatlanır mazi gelirken dile Emsalsiz hazineye değer hayali bile CAMLAR İçimdeki kasveti artırırken akşamlar Aynalar derin kuyu, üstüme gelir camlar BEYİNLER Bu ne büyük çelişki, manzarası pek yaman Zerre kadar beyinler, mideler koskocaman… EBABİL’İN TAŞLARI İçime akar durur ruhumun gözyaşları Müminlerin umudu Ebabil’in taşları! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-74 SONSUZLUK Sığmıyor aynalara içimdeki sonsuzluk Çöller suya kanarken pınar çeker susuzluk SAHNE Yaşam renkli bir oyun, bir sahnedir bu dünya Tel kopar can evinden, o an biter bu rüya ÖMÜR Ömür dediğimiz şey bir muamma, bir düştür Bazen ağlama vakti, bazen de bir gülüştür AKDİMİZ Bu mülkün sultanıyla vardır akdimiz bizim… Yazık, malayaniyle geçer vaktimiz bizim! EŞEK Kıymet hükümlerimiz değişiyor zamanla Eşek külçe altını değiştirir samanla MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-75 TABİP Tabip derman bulamaz sol yanımız yaralı Gönlümün kırsalında gezer aşkın maralı SÖZLERİN Sükut düşer dilime konuşunca gözlerin Bıçak gibi saplanır sol yanıma sözlerin BİGANE Akıl terazisinde divanedir bu gönül! Yürek yaralarına biganedir bu gönül! TUTSAK Tutsak olmuş bu gönül saçının tellerinde Parçalanır bu yürek el görse ellerinde… BUBİ TUZAĞI Gamzen bubi tuzağı , bir aynasın yüzümde Geceme düşen mehtap, güneşsin gündüzümde MNİHAT MALKOÇ |
Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç |
08-02-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şah Beyitler-M.Nihat MalkoçŞAH BEYİTLER-76 DÜŞTEYİZ Hepimiz bir düşteyiz, dünyada her şey bayat Silik çıkıyor suret, fotokopidir hayat! U/YANIN! Uyanın ey yarenler, uyumaya gelmedik! Bu gaflet uykusunda bir gün bile gülmedik DUALARA TUTUNMAK Bela uçurumunda dualara tutunduk Gönülde kiri pası, sevgi suyuyla yunduk SÖZ YANGINI Nefrete dair sözler, söz yangınında yandı İçimdeki sözcükler dirilişe uyandı YULAR Sevgi denizlerinde ateşi öper sular Eşek senin olsa da elin elinde yular MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-77 KİLİT Aşkla kırılır ancak dilin paslı kilidi Düne dönüşen günün evveli yarın idi KU/SUR Koruduk kör şeytanı korunaklı surlarla Uçamaz iman kuşu bu ağır kusurlarla ŞEHREMİNİ İçimdeki kentleri eşkıyalar basardı Şehremini, gönlümü iman zırhıyla sardı YALANCI Sancı dindirir ancak içimdeki sancıyı Elbette yalancılar doğrular yalancıyı YETİM AYNA Zifiri gecelerde ayna yetim, ben yetim… Karanlık gölgelere dönüşüyor suretim… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-78 MABET İçimdeki mabette ezanlar yankılanır Hakk’a söz veren gönül bu munis sesi tanır ÇAĞIN MASKESİ Batılın hükmü geçmez, düşer çağın maskesi Bülbül şakıdığında kesilir karga sesi… OYUN Aslında bir oyundu, her şey yaşandı bitti Zaman alevi, teni bir mum gibi eritti AKREP Gece gün döner akrep zamanın ensesinde Gül hasretini taşır bülbül titrek sesinde… MENZİL Suretin asılıdır gözümün menziline Gün uzar yüzyıl olur; sensiz her gün bir sene MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-79 SÖZ Ruhumu çepeçevre sarar hasretin közü Ayna tutar yüreğe söz ele verir özü… ŞEYTANIN MABEDİ Yıkıp viran eyleyin şeytanın mabedini Hakikatin nuruyla arındır niyetini! GEÇEN YILLAR Ölümü kundağında büyütür geçen yıllar Hayat değirmeninde ömrü öğütür yollar ÇOCUK Çocuk toprakta tohum, habersizdir ölümden O da payını alır fazlasıyla zulümden… SİL/ÂHLAR Yankısı göğe değer yüreklerde âhların İçimizi kanatır gölgesi silahların… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-80 ARAMAK Eşyanın hakikati aramakla bulunur Bir yastığın uğruna onlarca kaz yolunur ŞÜKÜR Gün gelir döner devran, ağlarsın güldüğüne Ahir zamanı gören şükreder öldüğüne ÖLÇÜ İnsanın en iyisi işinde belli olur Şaşmaz ilahî ölçü, kul ettiğini bulur KİMSESİZLER Boştur davulun içi, ondan çok çıkar sesi Kimsesize kol kanat, kimsesizler kimsesi HADDİNİ BİLMEK Başkası bildirmeden sen sen ol haddini bil Yoktur dilin kemiği, en büyük afettir dil MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-81 KAİNAT KİTABI Kâinat kitabında her zerre Allah diyor Gıybet ettikçe insan, ölü etini yiyor ÜSTÜNLÜK Zalimlerin üstüne taş yağacak göklerden Hakk’a kul olan insan üstündür meleklerden FİŞ Bu çile dünyasında kim bitirdi işini? Bir gün çeker Azrail can evinin fişini İNKIRAZ O büyük yolculukta amellerin azıktır Hakk’tan habersiz ömür inkırazdır, yazıktır KAVMİYET Dinin esası takva İslam’da yok kavmiyet Kula kulluk etmeyi reddeder İslamiyet MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-82 YASA Hayat dediğimiz şey bir bakış kadar kısa Kılavuz olsun sana Hakk’ın koyduğu yasa DARAĞACI Ruhum darağacında, göğe yükselir âh’ım… İsyanım rahmetinden büyük değil Allah’ım! NEDEN Sinsice bir gün çalar, her doğan gün ömürden Tükenmişse sermayen ölmeye var bin neden ÜÇ GÜNLÜK ÖMÜR Zifiri karanlığa meydan okur gökte ay… Üç günlük ömür için gerekir mi köşk saray? HAYATI TEMİZE ÇEKMEK Bir mahkumuz içinde dünya denen kafesin Hayatı çek temize bu belki son nefesin MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-83 ÂLİM Sırtını döner Hakk’a kendini sanar âlim Fezaya çengel atar, kendini bilmez zalim KEMALE ERİNCE Kemale erince yaş, ateş düşer yaprağa Vakit gelince verdik eşi dostu toprağa UZAKLAR Ufuklar çağırınca meçhule gider gemi Uzaklarda arama cenneti, cehennemi ÇİLEHANE Dünya bir çilehane, derdim dermandır bana Rabbim ne emretmişse şeksiz fermandır bana EMR-İ HAKK Zalimlerin başına çorap örülür bir gün… Emr-i Hakk vaki olur, defter dürülür bir gün… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-84 ZEHİRLİ YILAN Ezmelisin başını, nefis zehirli yılan Ecelin tuzağından var mıdır hiç kurtulan? HESAP Nasıl ölmüşse insan öylece dirilecek Arasat’ta zalimin hesabı görülecek… ÂHLARIM Kurşundan daha ağır hüzünlerim, âhlarım Kararttı süveydayı hesapsız günahlarım ANAHTAR Kalpler Allah’ın evi, anahtar ol kapıya Rabbim mührünü vurmuş beden denen yapıya SUSUZ Başındayım pınarın, sanki çölde susuzum Bu gaflet uykusunda bir ömür uykusuzun MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-85 MUM MİSALİ Çağ aydınlansın diye, mum misali erirsin Yükselttiğin bayrağı sonrakine verirsin DESTANIMIZ Bin yıllık destanımız dönüşünce ağıda İçimizdeki efkar billah sığmaz kağıda SONSUZLUĞU KUŞANMAK Şaha kalkmış bekliyor gök yeleli atımız Sonsuzluğu kuşanmak nihai muradımız HÜZÜN Bağdaş kurmuş yürekte, keder artığı hüzün Kalp gözün kapanmışsa farkı yoktur gündüzün BU ÇAĞIN HASTALIĞI Kemiriyor ruhları, endişe ve şaşkınlık Bu çağın hastalığı kuralsızlık, taşkınlık… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-86 AHMAK Alnımıza yazılmış ölüm nihai karar Ahmak dediğin o ki Hakk’tan gayri dost arar METAL ÇAĞI Kaybettik kendimizi ihtirasın ağında Manaya sırt çevirdik bu kör metal çağında ALEVİ ÖPMEK Sevgiyle nazar etsek alevi öper sular Değerlenir mi eşek taksa ipekten yular? MENZİL Karıncalar da bir gün elbet varır menzile Gönlümüzde ne varsa an gelir düşer dile YİTİK HAZİNE Şükür yitik hazine, dört bir yanımız isyan Gönül aynası puslu, ruhumuz dolmuş katran MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-87 TOHUM Filiz vermedi tohum, bahçe tarumar oldu Nerdesin ey sevgili, elimizde gül soldu! YOLCU Belki gelirsin diye nice hayaller kurdum Yolların kavşağında yolcuyu yoldan sordum AKIN Mukavvadan askerler ruhuma eyler akın Ümitvar ol ey mümin, güzel günler pek yakın! TAŞANLAR Güneşin yangınında kurudu gonca güller Gönlümün kıyısında taştı denizler, göller ZEMHERİ Meyveye dururken dal; ruhumda fırtına, kar… Dışarıda ağustos, içimde zemheri var… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-88 MÜHÜRLÜ KALPLER Kalbi mühürlenenler hiç gelir mi hizaya? Kuşatır kainatı, ruhum sığmaz fezaya KARANLIK Tükenir sermayemiz, gün gelir devran döner Bir gün çöker karanlık, gözünün feri söner GÖNÜL TASI Dolar gönül tasımız mazi denen ırmaktan Ayırmasın Hakk bizi ezandan ve bayraktan! VİCDAN AZABI İnanca duvar örmek müminlere ezadır Bazen vicdan azabı en büyük bir cezadır NEVBAHAR Hasret sarmaşıkları yüreklerde hâr olur Kışa sabredenlere yarın nevbahar olur MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-89 ANADOLU Ülkemin dört bir yanı yiğitler otağıdır Güzel Anadolu’muz aşıklar yatağıdır KELAM Kelam ruhun aynası, haber verir halinden Söz heybende ne varsa o dökülür dilinden AKIL BAĞI Çözülür aklın bağı, çıkar öfke kınından Rüyalar soluklanır cedlerin akınından DEVLER Sevgi darağacında, nerde huzurlu evler? Cüceler devleşirken cüceye döndü devler NAZAR İbret al belalardan, eyle dünyaya nazar Acaba hâl diliyle ne söyler bize mezar? MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-90 PAS Ölümü hatırlamaz, mala mülke yaslanır Dünyayı çok sevenin kalbi bir gün paslanır PEÇETE Dünyanın malı mülkü sümüklü peçetedir Peygamberin sünneti manevî reçetedir KUR’AN Körelen itikadı, imanı biler Kur’an Cilalar kalbimizi, pasını siler Kur’an MİHENK TAŞI Resulullah’a uymak saadetin başıdır İman kalbin ışığı, iman mihenk taşıdır KAHKAHA Sırlara vakıf âlim, zalim kendini bilmez Kahkahayla gülenler, ahir ömürde gülmez MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-91 ÜSTÜNLÜK Kainat kitabını okumak marifettir İnsanı üstün kılan şahsiyet ve iffettir LÂL Susar çığlık çığlığa, an gelir dil lâl olur Yaş kemale erince imkanlar muhal olur ZAMANSIZ Hastalıklar işaret, tükeniş amansızdır Yüz yaşında gelse de her ölüm zamansızdır HÜZÜN DAĞI Hüzünler dağ misali, yürekler dar geliyor İçimiz kan ağlarken suretimiz gülüyor GÖNÜL GERGEFİ Varlığın tatlı bahar, yokluğun karakıştır Gönlümün gergefinde sevgin sırma nakıştır MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-92 MECNUN OLANLAR Güzellik izafidir, boşa dil yorar canlar Leyla, güzelliğini Mecnun olanlar anlar!… AYRIK OTLARI Bakıma al kalbini, ayrık otlarını yol Mevlana gibi müşfik, Yunus gibi haktan ol NİYAZ Ömrümün kışındayım, ne kaldı geçmiş yazdan? Beslenir aç ruhumuz namazdan ve niyazdan… KUŞLUK Nefretini hapseyle içindeki boşluğa Güneşten erken uyan, yakalanma kuşluğa! GAFLET PERDESİ Teslim ol hakikate, yırt gaflet perdesini! Ulaştır hedefine mazlumların sesini! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-93 VAHŞİ KAPİTALİZM Daha çok kazanç için her gün aşılır çizme Vız gelir günah sevap vahşi kapitalizme HOŞGÖRÜ AĞACI Kökleri kurumakta hoşgörü ağacının Paçavraya dönüşsün coğrafyası acının MENFAAT HANÇERİ Gün olur devran döner, kabuk bağlar yaralar Menfaat hançeriyle bozuluyor aralar EŞEĞİN EMEĞİ Garibanların âh’ı tutar mavi gökleri Atın keyfi içindir eşeğin emekleri HENGAME Bırak huzur dolasın, dünya hengamesini Yüreğine bayrak yap vicdanının sesini MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-94 ÖMÜR ÇEKİ Ne de çabuk harcadın ömür denilen çeki… Sonsuzluktur ahiret , dünya dediğin ne ki? RUH CEVHERİ Hep mide zannettiler acıkan yerimizi Unuttular görünmez o ruh cevherimizi MİSAFİR Akrebi kovalarken yelkovan yorgun düşer Misafirdir dünyada, kalıcı değil beşer ŞAHSİYET Kim ki hakikat varken yalanlara yaslanır Şahsiyet yaralanır, ruh cevheri paslanır BİSMİLLAH ‘Bismillah’ kutlu miftah, hayırların başıdır Huzurun sığınağı, aç ruhların aşıdır MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-95 TEMİZE ÇEK Temize çek kalbini, sanma hesap uzaktır Aç basiret gözünü, dünyalıklar tuzaktır SÖZÜN HÜKMÜ Kalır mı sözün hükmü bozulunca yeminler? Hakikat konuşunca mevcudat susar, dinler SON DEM Şakakların kar beyaz, ömrün son demindeyiz Ruh sıla özleminde, hicran matemindeyiz AHDİMİZ Kal-ü beladan beri geçer ahdimiz bizim Hakk’a kul olmadıkça gülmez bahtımız bizim KABRİMİZ Kabrimiz gönüllere aşkla kazılır bir gün İsrafil’in suruyla oyun bozulur bir gün MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-96 ÇAĞLAYAN Vara yağa gülenler bir gün ‘ağlayan’ olur Nedamet gözyaşları coşar, çağlayan olur TAŞ OLSAM Ebabil kuşlarının yağdırdığı taş olsam… Mazlumların gözünden akan kanlı yaş olsam… İRADE GEMİSİ İrade gemisinin dümeninde akıl var İffetin sarayında en asil duygudur ar… (D)İŞLERİN… Sanırsın düz gidecek ömür boyu işlerin Boş kalır aş kazanın dökülünce dişlerin… NOT DÜŞMEK Bil ki imtihan sırrı, ne gelirse başına… Onurlu hayatınla not düş mezar taşına! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-97 SONSUZ Sür atını süvari; zaman kısa, yol uzun… Özgürlüğü yakala kollarında sonsuzun UFKUN AYNALARI Seyreyle sonsuzluğu ufkun aynalarında Hazırlıklı ol kışa ömrünün baharında KÂİNATIN SAHİBİ Kainatın sahibi ebedî ve ezeli Serilmiş önümüze her şeyin en güzeli DÖN!… Karanlık gecelerden dön yüzünü Kabe’ye Kirden arınır ruhun benzersin sahabeye BAKANLAR VE GÖRENLER Kuşatır kâinatı sarar uhrevî ahenk Bakanlar ve görenler olmaz birbirine denk MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-98 USTURA GİBİ Sırat ustura gibi, altı cehennem, ateş… Derman olmaz derdine ne ana, ne de kardeş ONUN Gördüğün her ne varsa büyük küçük O’nundur Ölürse beden ölür, sanma ölüm sonundur… LAFTA… Sözler bayağılaştı, şairlik kaldı lafta Mücevherin kıymeti belli olur sarrafta ELALEM Dalda meyve arama, ömrümüz oldu heder Yürü Hakk’ın yolunda, “elalem ne derse der!… YARIŞ Öfkeleriniz değil, idealler yarışsın Yol nefretin saçını kin tarihe karışsın MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-99 KÜRESEL SALTANAT Battık balçık çamura gece gün derken Batı Bizi bizden kopardı küresel saltanatı KU/SURLAR Kılıçlara sor bizi, çocuğuyuz surların… Tövbe ne işe yarar olmazsa kusurların ÇAKAL Sofu görünmek için bırakır çember sakal Şehirlerde dolaşır orman kaçkını çakal SERDENGEÇTİ Serdengeçti dediğin uzağı yakın eder Canını kor ortaya hedefe akın eder ÇIRA GİBİ Rüzgar nerden eserse o tarafa dönersin! Güneş doğar ufuktan çıra gibi sönersin MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-100 SANIK/TANIK Sanık sandalyesinde oturtulursa tanık İnsanlık davasında hepimiz suçlu, sanık GECE/GÜN Bahçeyi sele verdik, gülü zakkuma sattık Geceleri oturduk, güneş doğunca yattık ARASAT Heybetli olsa da dağ, yol üstünden aşacak Mahşer günü Arasat dolup dolup taşacak SESİMİZ Asık suratlı çağda yankılanır sesimiz Nefretin buz dağını eritir nefesimiz ŞEHİR İsyan ağı misali, sabır bize panzehir Zaman değirmeninde eziyor beni şehir! MNİHAT MALKOÇ |
Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç |
08-02-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şah Beyitler-M.Nihat MalkoçŞAH BEYİTLER-101 TESLİM Her şey yalana teslim, hakikat susturuldu Gül yüzlü düşünceler bellekten kusturuldu HAKİKİ DOST Hakiki dost odur ki çağırmadan gelecek Damla yere düşmeden gözyaşını silecek HAYATTA Kendin olmayı dene, taklit olmaz sanatta Paradan daha evvel dost biriktir hayatta AŞK ADAMI Nisyana isyan edip çöktü ruhunun damı Her dem yeniden doğar fikir ve aşk adamı TEBLİĞ İnsan çekiştirmekle gönül aynan tutar kir Tenkit etmeden evvel tebliğ etmek gerekir MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-102 YARIŞ Cüzdan şişirmek için bitmeyecek bu yarış Mezarın dokuz perde, kefenin dokuz karış… HURAFE Bu dünyayla ahreti koyma aynı kefeye Cahillerin elinde din dönmüş hurafeye İMAN GÜNEŞİ Esse de deli rüzgar sönmez iman güneşi İbrahim’e gülistan Nemrut’un kor ateşi DİŞ BİLEMEK Zalim diş gıcırdatır, mazlumlara diş biler Gaypten uzanan bir el gözyaşlarını siler SIRLAR Sıfatları yansımış mahlukata ‘güzel’in Kim çözmüş ki sırrını ebedin ve ezelin? MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-103 NAZAR Lisan-ı hâlleriyle ne çok şey söyler mezar Kalp gözün kapanmadan hakikate et nazar! EMEL Doldur sevap kasanı kesilmeden amelin Seni Hakk’tan koparır dünyada her emelin DENEME Hüzünler damla damla saklıdır gözyaşında Habersiz denemeli insanı iş başında… AZIK Cennet, yolunu gözler doluysa amel kasan Azığın yoksa yolcu, görürsün karabasan ECEL ŞERBETİ Azrail’in elinden ecel şerbetini iç! Hakk istemişse canı vermemek olur mu hiç? MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-104 SÖZE İHANET Susmak söze ihanet, söylenecek söz varsa… Elbet bir gün tutuşur ocağında köz varsa… GÜLİSTAN Esti bir deli poyraz; gülistan harap oldu Ruh kanatlanıp uçtu, gönüller türap oldu ZİKİR HALKALARI Zikir halkalarında ‘Hakk’ deyip çarpar sine Ruhunu et terbiye, esir olma nefsine! TEDBİR/TAKDİR Tükenir tahammüller, gün gelir sabır taşar Tedbir silmez takdiri, kul kaderini yaşar VAHİY AZIĞI Vahiy olsun azığın, ateştir heva heves Diline dolansın ‘Hakk’, zikreylesin her nefes MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-105 KORKU/ÜMİT Korku-ümit arası yürürüz yayan, atlı… Her biri bir kanattır, uçulmaz tek kanatlı MAZLUMUN ÂHI Büyük balık her zaman küçük balığı yutar İncitme garibanı, mazlumun âhı tutar ÜMMETİN BAĞRI Müminler bölük pörçük, ümmetin bağrı yanar Balıklar baştan kokar, baştan bulanır pınar HARAMİLER Kentin orta yerinde haramiler yol keser Kökünden kopar çınar, bir deli poyraz eser AĞLA GÖNÜL! Gidişat doğru değil; fikreyle, ağla gönül! Titre ve kendine dön; tufan ol, çağla gönül! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-106 LAMBA Karardı gönül köşkü lambanın gazı bitti Bir ‘elveda’ demeden ruh ötelere gitti TAŞ YASTIK Başını taş yastığa koyanlardan ibret al! Derinlere konmadan derin düşünceye dal… UYANIŞ Tabiat uyanınca meyveye durur dallar Uyumaz işçi arı petekten taşar ballar DERİN KUYU Güneşin yangınında tutuşur, yanar sular Nefis bir derin kuyu, bitimsizdir arzular HANCI Çok kalıcı değilim; ‘dün, bugün, yarın’ hancı Hepimiz misafiriz, bu dünyada yabancı… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-107 BEKLENEN NESİL Devekuşu misali sokma başını kuma! Sensin beklenen nesil, gün ortası uyuma! HASRET GÖMLEĞİ Hasret denen gömleği giymek zor, çıkarmak zor… Hicran kurşundan ağır, yüreklere düşen kor… BOZGUNCULAR Prangaya vurdular pembe düşlerimizi Bozdular baştanbaşa bütün işlerimizi YOR/UM Gece uzar, yıl olur; bunu bir de bana sor Uyandır kabuslardan, rüyamı gel hayra yor! MEVLANA GİBİ Bu günahkâr halimle Rabbim adını andım! Ben de Mevlana gibi hamdım, piştim ve yandım MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-108 ZİKİRDE… Yaratılan ne varsa cümlesi “Allah” diyor Kainat zikirdeyken kul birbirini yiyor CAHİL CESARETİ Kullukla kurtulursun nefsin esaretinden Kime hayır gelmiş ki cahil cesaretinden? TAŞLAR VE KUŞLAR Ebabil’in ağzında taşlar gelirken dile Hakk’ın azametine “Allah” der kuşlar bile ANA Ana gibi yâr olmaz, ana başların tacı Odur ruhların süsü, gönüllerin ilacı ÖTEKİ Ben merkezli yaşama, saygı duy ötekine! Sevgiyi bayraklaştır; dur de nefrete, kine MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-109 LİMAN Uğurladık yolcuyu, yalnız kaldık limanda Rabbim mümin kulları daim kılsın imanda GECENİN SIRLARI Gecenin sırlarını karanlıklar örtüyor Yüzerken uykularda bir el beni dürtüyor SUYA YAZI YAZMAK… Ömür an kadar kısa yazı yazmaktır suya Yüzleşiriz gerçekle bittiğinde bu rüya KIYAM VAKTİ Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir Ruhların kıyam vakti beklenti bitincedir ÇARMIH Yağmur yüklü bulutlar gölgemi yere serdi Özgürlükçü abiler fikri çarmıha gerdi! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-110 KELEPÇELİ FİKİRLER Damlalar bütünleşir, hayat bulur ırmakta Kelepçeli fikirler zincirini kırmakta CÜCE Aydınlık şafaklara tafra satıyor gece Kendini dağ sanıyor dev aynasında cüce HEY/KEL Sırma saçlıyım sanır, ahmak görmez kelini Süründürür yerlerde ruhunun heykelini DÜŞÜNCE FAHİŞESİ Cüzdanı dolduğunda ancak gelir neşesi Kucak kucak dolaşır düşünce fahişesi BEKLEYENLER Vakit yaklaştı artık, ruhum taşımaz teni Dostlarımın birçoğu ötede bekler beni MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-111 VADE Hakk, yolunu bul diye vermiş cüzi irade Sayılı gündür ömür gün gelir dolar vade RAHMET Düz yola alışanlar yokuşlarda koşamaz Günah, Hakk rahmetini, dağ olsa da aşamaz KEPENK Azrail kapatınca hayatın kepengini Kul ektiğini biçer herkes bulur dengini HEVES Dünyada başarının anahtarı hevestir Geceyi gündüze kat tepende rüzgar estir SONSUZA UYANMAK Nemrut’un üflediği kor ateşte yanayım Gaflet uykularından sonsuza uyanayım MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-112 HARAÇ MEZAT Uçur ten kafesinden eyle ruhunu azat Geride her ne varsa satılsın haraç mezat HABERSİZ İbadettir çalışmak, olmaz alınlar tersiz Nefes alıp durursun ötelerden habersiz KAHRAMAN Yozlaştı her ne varsa, kokuştu ahir zaman Bu çağın mazlumları bekliyor bir kahraman İHTİMAL Bugünden yarınlara çıkamayabilirsin Bir daha gökyüzüne bakamayabilirsin K/OLAY Sükun içinde yaşa, olaylardan uzak ol! Zor olanı tercih et, kolaylardan uzak ol! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-113 SARP YOKUŞLAR Sen uykuda yüzerken Hakk’ı zikreder kuşlar Sanma hep düzdür bu yol, bekliyor sarp yokuşlar KAN/DİL Duanız olmasaydı neye yarar diliniz? Tecelli etmese Hakk, sönerdi kandiliniz ÇIKMAZ Kâinatta kendini yalnız mı sanıyorsun? İş çıkmaza girince Allah’ı anıyorsun! DENGİMİZ Siyah-beyaz fark etmez, insanlıktır rengimiz Amel terazisinde belli olur dengimiz GÖNÜL ADAMI Gönül adamlarının kitabında ‘aşk’ yazar Aşk ehli yüreklerden eksik olmaz âh û zâr MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-114 OYUN Ömür sermayen varken değişsin kötü huyun! Musallada bitecek oynadığın bu oyun… GÖÇ Marifet bu dünyadan ölmeden göçebilmek… En büyük kahramanlık nefisten kaçabilmek… EMANET Nefes almaktan maksat, kul olmaktır gayemiz Çoğalır harcadıkça bu gönül sermayemiz KÖR Zaman nehir misali; kıvrılır, akar, geçer… Tartarken başkasını kör kendinden pay biçer KEMİK Aynı dili konuşur, ayrı telden çalarlar Adi bir kemik için birbirine dalarlar MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-115 ZAYİ Baygındır insanoğlu, öldüğünde ayılır Namaz kılmadığın gün zayi olmuş sayılır HAKİKAT DÜŞMANI Hakikat düşmanını isyanından tanırsın Allah’a kul olmayı esaret mi sanırsın? KARTAL Okyanuslara açıl, engin denizlere dal Gökler seni bekliyor çelik kanatlı kartal ADEMOĞLU Biz ki Ademoğluyuz, yaratıldık çamurdan Hem Habil hem de Kabil yoğrulmuş bir hamurdan GÖNÜL EHLİ Gönül ehli gece gün yüzer aşk denizinde Hakk daim kılsın kulu hakikatin izinde MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-116 KAYBEDİLMİŞ NESİL İstiğfar fırçasıyla gönül aynanı sildir Uykularımı bölen kaybedilmiş nesildir GENÇLİK Tanımaz büyüğünü, dinlemez gönül hatır… Gençliğin bu gidişi yüreğimi kanatır VİCDAN Ezileni tut kaldır, hiç kimseyi görme hor Karar vermeden evvel bir de vicdanına sor ALIN TERİ Boncuk boncuk akarken bezer düştüğü yeri Emeğin göstergesi mis kokar alın teri SENET Emrin altındakini adalet ile yönet! Yemin düşsün dilinden, sözlerin olsun senet MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-117 KARANLIKLAR Zifiri karanlıklar gece mehtabı içer Güneş gülümseyince başka diyara göçer ÇINAR Bahar günün sonunda göç edince çınardan Kurur bütün çeşmeler, su kesilir pınardan YALAN Gönül sarayımızda sevgi kandili yanar Yalan nedir bilmeyen yalana çabuk kanar BÜLBÜL Karanlık meydan bulur güneş battığı yerde Bülbül yanık sesiyle güle ağlar seherde… HAKİKAT ÇEŞMESİ Hakikat çeşmesinden içeriz kana kana Kendini insan bilen teslim olmaz yalana MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-118 ŞAFAK VAKTİ Dağılın karanlıklar, şafak sökme vaktidir! Kem gözlere şiş sokma, kurşun dökme vaktidir TUT KOLUMDAN Şeytana uydu diye kovuldu Havva-Âdem Beni bana bırakma, tut kolumdan seccadem GÖÇENLER Hicranın meşakkati bizi dertlere saldı Göç etti sevilenler vuslat mahşere kaldı KUDURMAK Geri gelmez günlere hayıflanır durursun Ders almazsın hatadan; azarsın, kudurursun MELÂL Gün ufukta tükenir, kahır içime dolar Dert abanır ruhuma, melâl saçımı yolar MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-119 ATLILAR Çağa mührünü vurur, gök yeleli atlılar Gözleri bulut bulut, rüzgardan kanatlılar GÜN DOĞACAK Kula kulluk edenler medet ummasın Hakk’tan Nefes alanlar için gün doğacak şafaktan! KÖREBE Dünya denen sahnede oynuyoruz körebe Oyuncular ne bilsin yarınlar neye gebe… SIRNAŞIK Bekleme doğsun güneş, karanlığa ol ışık! Düstur et ciddiyeti, olma öyle sırnaşık! MİRAC Mirac vuku bulurken nura gark oldu gökler Allah’ın Habib’ine selam durdu melekler MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-120 MİNARELER Ezan sesinden mahrum kalırsa minareler Artar gönlümün derdi; azar, kanar yareler GÜÇLÜ Ahlak olmayan yerde emin olun biz yoğuz Birlik ve beraberlik varsa güçlüyüz, çoğuz KEPÇE Zalimlerin elinde dile gelir kelepçe Fakir kaşıkla yerken zengin kullanır kepçe CUMA Müminin bayramıdır günlerin hası Cuma Toplar şer ordusunu, şeytan geçer hücuma BİRİZ Cümlemizin hamuru bir teknede yoğrulur Namaz vaktinde herkes bir kıbleye doğrulur MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-121 HÜZÜN DUVARLARI Aşamadım bir türlü hüzün duvarlarını Şükür sebebi kıldım ömrümün varlarını İNSANLIK Kaybedilen insanlık küllerinden doğacak Kalpte sevgi güneşi karanlığı boğacak UMUTLAR Toprağa hayat verir yağmur yüklü bulutlar Tükense de sermaye, hiç tükenmez umutlar YOKUŞLAR Mavi göklere saldım içimdeki kuşları Saçıma ak düşünce fark ettim yokuşları ÖFKE KILICI Yüreğimiz yanarken benzin oldun yangına Keskin öfke kılıcı artık zor sığar kına MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-122 KANDIK Şeytanın bin bir çeşit yalanlarına kandık Bu ömür sermayesi hiç bitmeyecek sandık PETEKLER Bağ bozuk, bağban yasta; boyun bükmüş çiçekler Göç eden arılara yas tumakta petekler… YÜREĞİM Kanadı kırık serçe, uzağında yüreğim Son nefesini verir tuzağında yüreğim HELALLEŞ-MEK… Helalleş ev halkıyla sabah giderken işe! Akıl erdiren var mı gidip de gelmeyişe… NE YAPTIN? ‘Rabbin için ne yaptın’ hesap et her yatışta!… ‘Allah’ desek yeridir nabızlar her atışta… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-123 İKİYÜZLÜLER Konuşulacak yerde lâl kesilir, susarsın Soframızda yer, doyar; nefretini kusarsın İLİM Uçurumdan bıraktı ellerinden tuttuğun… Müminlerin yitiği, ilimdi unuttuğun… İZİMİZ Hakikatin yolunda nice izimiz vardır Sözün bittiği yerde bizim sözümüz vardır SUALLER Başlar büyük imtihan ruh ayrılınca tenden Kabirde Münker-Nekir sormaz kimyadan, fenden K/ESER Hep kendisine yontar nalıncının keseri Sanatkar sustuğunda konuşmalı eseri MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-124 CÜMLELER Her cümleyi ölç ve biç, Hakk söz çıksın dilinden Olma zalimden yana, tut mazlumun elinden GÜNAH Ateşten kaçar gibi kaç mazlumun âhından Tövbe ederek kurtul dağ gibi günahından GIYBET Söner iman ışığı gıybet ruhu sarınca Silinir sevapların gıybetin miktarınca KİMSESİZ Yeter ki iyilik yap, istersen at denize Akmasın gözünden yaş, kimse ol kimsesize… EY NEBİ! Ahir zaman Nebisi, başsız kaldık, duy bizi! Günahkâr hâlimizle, ümmetinden say bizi! MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-125 İZİN Zalimlerin öfkesi hızımızı kesemez Hakk’tan izin almadan rüzgar bile esemez UHUVVET BAHÇESİ Teslimiyet bayrağı, ölüm yâre ermektir Uhuvvet bahçesinden gonca güller dermektir ŞAHİT İbretli bakışlarla nazar eyle âleme Şahit kıl hakikati kağıda ve kaleme MİRAC Müminin miracıdır günde beş vakit namaz Gaflet uykusundayken geldi geçti bahar yaz HATA Yaşın almış gidiyor, hata üstüne hata… Tükettin koca ömrü, ne gördün bu dünyada? MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-126 GİZLER Çöz basiret gözüyle hayatın gizlerini Allah dostlarıyla ol, iz eyle izlerini SEFER Şeytan ile savaşta her mümin bir neferdir Allah yolunda ölüm ne mübarek seferdir ŞÜKRÜN TADI Her dem zikret, unutma Yaradan’ın adını “Elhamdülillah” verir şükrün eşsiz tadını BAKIŞ Ayrı bir güzellik var; yazda, baharda, kışta Kainatın mânâsı gizlidir her bakışta MUHABBET ŞERBETİ Muhabbet şerbetinden içmeyen olur sarhoş Zaman akar su gibi, amel kasası bomboş MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-127 YEN/İLGİ Zafer için çık yola, unut gitsin yenilgi Hak etmeyen kişiye ziyandır fazla ilgi DOSTLAR Dağılır dostlar bir bir, taşar gözünden yaşın Uyku tutmaz gözlerin, kabusa döner düşün RİYA Karanlığı hançerler güneşten akan ziya Başköşede oturur ikiyüzlüde riya BİR ZAMAN Aynalara bakınca çatarsın kaşlarını Başkaldırır anılar, silersin yaşlarını KUTSAL Dil uzatma hakkın yok kimsenin kutsalına Gerçekten uzaklaşan inanır masalına MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-128 DİLİN SÜRGÜSÜ Dilinin sürgüsünü her daim kapalı tut! Geçit verme gıybete, duyduklarını unut! MÜREKKEP Simsiyah mürekkebin her damlası nur dolsun Hakk’ı haykırmıyorsa kelimeler lâl olsun MUHACİR Dürüstlüğü sermaye bilir akıllı tacir Sığınacak yer arar içimdeki muhacir SON NEFES Temiz ruhumla sana kavuşmaktır hevesim… Kelime-i tevhitle tükensin son nefesim… TAV/AF Ümmet vakfeye durur, Kâbe’yi eyler tavaf Semaya kalkan eller göklerden devşirir af… MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-129 İRADE BEŞİĞİ Bir tek ‘Hakk’ sözü yeter tüm sözleri unutsam… Nefsimi irademin beşiğinde uyutsam… SECDE İZİ Dilin ‘Allah’ dedikçe kurur günah denizi Şahitlik eder sana alnında secde izi GİZLİ-SAKLI ‘Nasıl’ ve ‘niçin’lerle bulandırma aklını Seni yaratan bilir gizlini ve saklını… SECDEDE Kulluğa değişirim şöhretimi şanımı Rabbim günahta değil, secdede al canımı! İZ SÜRMEK Kader süvarisinin izini sürüyorum Kainat aynasında Rabbimi görüyorum MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-130 CİNNET Kaybedilen huzuru arayanlar maddede… Cinnet üstüne cinnet geçirir son raddede MİZAN Sen ne söylersen söyle ‘O’ ne derse o olur Mizan terazisinde kul layıkını bulur KE/FEN Çare bulmaktan aciz ölüme bilim ve fen Dünyadan götürdüğün üç kuruşluk bir kefen İMAN ÇIRASI Aynada suretine ibret nazarıyla bak! Kalbin sönen mumunu iman çırasıyla yak! PARÇA-BÜTÜN Parça bütüne hasret, ruh sıla yolu gözler Balçıktan yaratılan ten toprağını özler MNİHAT MALKOÇ ŞAH BEYİTLER-131 UYANDIR Sözünün temelini hakikate dayandır Derin kış uykusunda bilincini uyandır MİNNET Akıl savuştuğunda galebe çalar cinnet Paçavraya çevirir kişiliğini minnet… FİKİR KOMASI Bir fikir komasında debeleniyor ümmet Şükür eksik kalınca uçup gidiyor nimet BA/KIŞ Hasret döllenir durur özleyen her bakışta Yazın buz tutar gönül yanıp kavrulur kışta MNİHAT MALKOÇ |
|