Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
esintiler, esmai, hüsnadan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler




Esirgeyen, bağışlayan Yüce Allah'ın adıyla başlamak istiyorum söze
O Allah ki; yaratan, koruyan, rızıklandıran, duyan ve görendir
O Allah ki; hep var idi, hep var olacak ve O'nun için son yoktur
O Allah ki; her şeyin sonunu bilir, hesap gününün sa­hibidir
O Allah ki; bağışlamak için ufacık bir vesile bekler
O Allah ki; yarattığı cümle âlemlere adaletle hükme­der, zulmedenleri sevmez
O Allah ki; hiçbir kudret O'na karşı duramam durmaya kalkanlar, çetin azâbıyla kahrolurlar
O Allah ki; dergâhına gelenleri, kendisine açılan elleri asla boş çevirmez
O Allah ki; verdiği nimetlere şükredenleri, yaradılış gayesini fikredenleri ve yüce adını zikredenleri darda koymaz mutlak bir felaha çıkarır
Yüce Yaratan'ın sonsuz kudretini, rahmetini, şiddetini ve izzetini düşündükçe; kelimeler dilime inciler gibi dizilirdi
Allah'ın mübarek vasıflarını belirten 99 "Esmâ-i Hüsnâ"yı belirli sırası içinde bile olmasa, tamamını hazırlayamazdım
Ne zaman bir yerlere gitmek üzere bir otobüse, bir vapura, bir minibüse ya da tramvaya binsem; kendi iç dünyama çeklilir, Esmâ-i Hüsnâ'yı bir bir hatırlamaya ve anlamları üzerinde tefekkür etmeye çalışırdım Lâkin be­ceremezdim
Araştırdım Yüce Rabbimizi ve O'nun sonsuz kudre­tini anlatmaya çalışan “Münâcât” veya “İlâhî” tarzında birçok şiir olduğu hâlde, 99 Esmâ'yı birden içine alan şiire rastlamadım
Birçok kitaplara imza atan, hele şiir gibi zor bir sana­ta talip olan biri olarak bu fakir düşündü ki, böyle bir çalışmaya gerek vardır
Şair; hakkında Ayet-i Kerîme olan sanatkârdır Teh­likeli bir sırat üzerinde yürüdüğü "Şuarâ" Sûresinde emredilmiştir
Bu düşüncelerle, kalemimizi gönlümüzün okkasına batırıp, ilhamı yüce Yaratan'dan bekleyerek işe koyulduk
Bu kitapla gönüllere bir feyz-i İlâhî sunabilirsek ne mutlu bize
Bunlardan daha iyisi elbette yapılabilir Biz bu kada­rını becerebildik Hiçbir iddiamız yoktur Maksadımız, gönüllerde "99 Esmâ-i Hüsnâ'dan Esintiler" meydana ge­tirerek, yüce Rabbimizin rızâsını kazanmaktır Şüphesiz ki, Allah; Rahman ve Rahîm'dir[color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



ALLAH


Yârabbi kulluk sanadır, inandım ki ilâh sensin,
Esirgeyensin kulunu, her belâdan felâh sensin,
Yârab senin gazabından yine sığınırız sana;
Sığınacak liman sende, yâ İlâhî penâh sensin!
Yârabbi!
Yoktur sana müphemiyet, herşey sana ayandır
Gönülden gelen bir ses bu,
Samimi bir beyândır
Hayat binbir âvâz ile
Seyreden bir garip şarkı;
Tıkandık vuslat sesinde,
Yârab, bu ne tiz meyândır
Nefsimiz bir yanda, İblis bir yanda,
Bir çizgi var aramızda can gibi;
O yanda mıyız, bu yanda mıyız?
Yan yanayız yangınlarla gün boyu,
Yâ İlâhî yakma bizi nârınla,
Nurunla yandır!
Gözümüzde küfrün kadife tülü;
Yârab, koyma bizi bize,
Gaflet uykusundan kalbi uyandır!
Sana gelen yollar tozdur-dumandır;
Kalmadı Yârabbi dayanacak güç,
Ekmeğimiz taştır, suyumuz kandır
Yok ise bir hükmü al aklımızı,
Bizi vuslat günümüze inandır
Hangi elimizde amel defteri?
Durduğumuz ârâf hangi mekândır?
Uzaklarda değil ölüm meleği;
Eledik unları, astık eleği,
Yalnız sensin gönlümüzün dileği,
Kasırgalar kavuruyor feleği,
Belli ki âhir zemandır
"Dön" emrinle herşey dönecek sana,
Titriyor her zerrem Allah dedikçe;
Bu an, o andır
Rahmeyle fakire, al elim Yârab!
Bir ömür sonunda elimde kalan;
Allah diyen bir dil, bir kuru candır [color="#800080"]
ER-RAHMAN


Esirgeyensin İlâhî, şefkatindir derde derman,
Bizler kumuz, sen bizleri sevgi ile saran umman,
Lütfün ile rahmetindir kucaklayan âlemleri;
Rahmeyle biz kullarına, ey sevgisi ulu Rahman
Yârabbi!
Esigeyensin kullarını her belâdan,
Bağışlayan sensin cümle günâhları
Duyan sensin gönüllerden çağlayan gizli ahları,
Sensin veren gönüllere sevgiyi
Yâ İlâhî, gönüllerin çorağına
Sevgi yağmurlarını yağdıran sensin
Âlemler sevgin ile devreder demden deme,
Anaya şefkati veren, aşkı seren sensin âleme
Lutfunun sonsuzluğu sarılır sonsuzluğa,
Can gibi sevdaları emdirirsin çocuğa
Küçücük bir yüreğe dağlar gibi sevgiyi
Sığdıran sensin
Rahmetinle serinler çöllerde sıcaklar,
Şefkatin âlemleri bir tül gibi kucaklar
Kahretmezsin senin rızân için sevenlere,
Zulmünü rahmetinden süzdürüp zerre zerre,
O sonsuz sabrın ile son çizgiye saklarsın
Kahrında bile kula şefkat var damla damla,
Lutfunda, rahmetinde sonsuz bir ummansın
Rahmedersin her mahlûka rızık ve ikramla,
Dertliye devasın Yârab, hastaya dermansın
O ne zavallı akıl ki, Yaratan dururken,
Yolunu yokta bitirip ve İblis'e kansın
İlâhî merhametinden bir katrecik nasib
Alabilen gönüller erilmez sevdaya sahib
Merhamet bilmeyen yürek ateşlere yansın,
Lutfeyle ki İlâhî, yarattığın şu yürek
Her vuruşta o güzel adını zikreylesin,
Rahmeyle ki şu akıl hep seni fikreylesin,
Kerem kıl ki diller seni söylesin,
Hep seni ansın
Esirgeyensin İlâhî, bağışlayansın;
Âlemleri merhametiyle saran Rahmân'sın [color="#800080"]

ER-RAHÎM


Rahmeti yağdıran sensin kuru ağaç dallarına,
Halkedensin vahaları gariplerin yollarına,
Rahîm sensin, merhametin menba't sensin İlâhî,
Bağışlayansın günâhı, acıyansın kullarına
Yârabbi!
Sen ki Rahîm'sin, bağışlayıp acıyansın,
Merhamet bilmeyen yürek utanç ateşiyle yansın
Kullarının arasında gerginliği ören eller,
Ham meyveyi acımadan dallarından deren eller,
Senin yarattığın canı, cansız yere seren eller
Merhamet bilmeyen yüreğe bağlı
Elbette yücedir senin katında,
Sana niyaz için açık, rızân için veren eller,
Mazlumların yarasına merhameti süren eller
Merhametin en yücesi şüphesiz sende İlâhî,
Merhametsiz rûh gerekmez şu garip tende İlâhî
Bir koyun kuzusuna, bir ana yavrusuna,
Şefkat ve merhametle, sevgi ile yaklaşır
Sevgi bilmeyen insan özünden uzaklaşır
Veren sensin sevgiyi en katı yüreklere,
Merhamettir sarılan gönülde dileklere
Yâ İlâhî, rahmeyle biz garip kullarına,
Senin gazabın çetin,
Senin azabın elîm;
Sen merhamet etmezsen ulaşır mı yarına
Benim dünkü emelim?
Kan donduran ayazlarda çocuklar,
Çıplak ayaklarıyla ısıtırken buzları;
Senin merhametindir
Isıtan sonsuzları
Ve sen merhametlilerin en merhametlisi,
Sonsuz merhametinden
Zâlimlere de dağıt
Dağılsın metropollerin kör ve sağır sisi,
Dinsin iniltisi mazlumların,
Gülücükler gibi açsın dudaklarda ağıt,
Elem gözyaşları dönsün sevinç gözyaşlarına,
Ve ağıtlar tebessüme dönsün
Rahmeyle Yârabbi,
Merhametle yarattığın şu dünya üzerinde
Mazlumların yüreğini yakan ateş sönsün [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-MELİK


Yârabbi sensin yaratan, yön verensin gökle yere,
Veylona ki mülk benimdir, der göğsünü gere gere,
Görünen ve görünmeyen cümle mülkü yönetensin;
Melik-i hakîkî sensin, hükmedensin âlemlere
Yârabbi!
Tasarruf eyleriz verdiğin mülkü,
Yarattığın mülk üstünde yaşayanların
Ne sonuncusuyuz, ne de ilki
Sahibi sensin mülkün, üzerinde yaşarız biz
Otuz sene, altmış sene, seksen sene belki
Sonra dön emrinle döneriz sana,
Yatağı mülk değildir ırmağa, çağlayana
Çoğumuz anlamadan bakar gideriz,
Bizi bekleyen sona akar gideriz
Hükmetti nice hükümdar verdiğin mülk üstünde,
Şimdi kimin başında tâc ve samur kürk üstünde?
Küçücük aklımızın ermediği âlemler,
Senin mülkündür elbet,
Senin yed-i kudretinde gök ve yer,
Her gün göçüp gideriz mülkünden birer birer,
Yine almayız ibret
Mülk senindir Yâ İlâhî,
Göçerken dârül bekaya nakledemeyiz
Uyarız da nefsimize, akledemeyiz
İblisin içimize yaktığı şu külhanda,
Kör olur gönül gözlerimiz
Oysa bir yolcu gibiyiz
Bir ömürlük konağımız dünya denen şu handa
Kibreder senin verdiğin güce,
Kendini dev sanan bunca, cüce,
Gezer mülkünün üstünde başı dik
Bilmez ki sensin sahibi âlemlerin,
Sensin Melik
Sen gazab eylersen bize nereye kaçarız?
Mülkünü terkedip gidecek mülk yok,
Şüphesiz ki senin merhametin çok,
Şu kısacık dünya seferimize
Son vermeden ömre biçtiğin süre;
Saadet lutfeyle mülkünde bize [color="#800080"]

EL-KUDDÛS


Uludur cümle sıfatın, şefkat sende, celâl sende,
Münezzehsin hatâlardan, hüsn-ü alâ cemâl sende,
Berisin her nakîsadan, benzerin yoktur âlemde;
Sensin el-kuddûs İlâhî, ki ekmel-i kemâl sende
Yârabbi!
Senindir cümle kemâl sıfatları,
Her türlü eksiklikten, noksanlıktan münezzehsin
Tenzih ederiz seni her hatâdan ey tekaddes,
Sensin gönlümüzün sevdası, gerisi hevâ ve heves,
Yarattığın herşey güzel,
Herşey temiz ve mukaddes
Kirleten biziz yarattığın güzellikleri,
Temiz düşüncelere kara sürer ellerimiz
İblis mızrap vurur şer telimize,
Fena söyler dillerimiz
Sen ki bir katrecik kar tanesine
Binbir güzelliği nakşedensin,
Çiğ damlamış gonca güller üstünde
Gönüllere güzelliği sunan sensin
Seni ömründe bir kez anmayan kulları da,
Anan sensin
En ücra köşesinde gafil yüreklerin
Sevda sevda yanan sensin
Günah bizden sâdır olur, hatâ bizden gelir,
Kusur bizdedir İlâhî, münezzehsin her kusurdan
Aydınlatan sensin gönülleri,
Bize de lutfeyle o İlâhî nurdan
Kusursuzluk sana mahsus, bağışla kusurumuzu,
İçimiz ayrıdır, dışımız ayrı,
Bilen sensin bilinmezleri,
Sana iltica eyleriz, merhamet senindir gayrı
Batmışız boyumuzca bataklara,
Günahlar boynumuzda dizi dizi
Kaybetmişiz kendimizi,
Dağıtmışız bendimizi,
Berî kıl günahlarımızdan
El-Kuddûs vasfınla bizi [color="#800080"]
ES-SELÂM


Senden gelen her emir, sanki gülşenden gelir,
Safâsi ruhu sarar, kokusu tenden gelir,
Erdirirsin lutfunla her zoru selâmete,
Selâm sensin yârabbi, esenlik senden gelir
Yârabbi,
Muradındır senin huzurla barış,
Kabul görür indinde gönülden her yakarış
Hayır ve şer sendendir,
Ne gelirse senden gelir, ne edersen sen edersin,
Diler isen her zorluğu kullara esen edersin
Nefse uyup isyan eden elbet düşer melâmete,
Düğümlenen cümle zorluk sende erer selâmete…
Senden uzaklaşan yürek, katılaşır zâlim olur,
Darda kalır ise kulun
Ve çağırırsa gönülden seni,
Erer elbet kurtuluşa, sâlim olur
Büklüm büklüm akar dere,
Yollar dolam dolam gider
Yıldızlardan yıldızlara, dağdan dağa, çağdan çağa
Meleklerin kanadında,
Seher yelinin sesinde senden selâm gider
Senden alır ilhamını aydınlığa açan güller,
Seni söyler dertli bülbül,
Seni teşbih eder diller
Yolunu şaşıran garip,
Menziline ilhamınla bulur yol,
Ganîdir merhametin, lûtfun bol, ikramın bol
Lutfeyle, zorluklara nâçar kılıp verme bizi,
Asan eyle işimizi, zor yola gönderme bizi
Biz ki âciz kullarız,
Sen ki sonsuz kudret sahibi,
Şüphesiz zora sokmazsın
Sana sığınan garibi
Sen darda kalan kulları selâmete erdirensin,
Selâmet sende İlâhî, kalbe esenlik verensin
Sensin gönülde ilham, sensin dillerde kelâm,
Es-Selâm'sın Yâ İlâhî, es-Selâm!
Yâ İlâhî gazab edip yakma bizi melâmete;
Selâm sensin, her darlıktan çıkaransın bizi selâmete [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-MÜ‘MİN


Sensin kılan bizi emîn her endişe ve korkudan,
Kullar endişesiz uyur, korkusuz kalkar uykudan,
Va'dine güvenilensin, güven veren sensin yârab;
el-mü'min vasfınla bizi uzak tutma bu duygudan
Yârabbi!
Eminiz encâmımızdan,
Çünkü sensin yaratan, yargılayan
Adline sonsuzdur itimâdımız,
Yine de endişeliyiz yalnız
Adlinle hükmedersen, bu âmelle yandık,
Merhametinle hükmeyle, seni Rahîm diye andık
Sen ki ulûhiyyetinden emîn olan Hak'sın,
Eminiz Hak diyenleri yakmayacaksın
Yaratansın, imân ettik, emânetiz sana,
Eminiz lütfedeceğin o sonsuz ihsana
Canımızla, malımızla, ırzımızla her dem,
Esirgeyen kudretinden emindir her âdem
Sen ki sözünde sabit, va’dinde durursun,
Âhirette vereceksin mükâfatı, mücâzatı
Görecek cümle kulların orda Mü'min olan zâtı
El-Mü'mîn yaraşır senin İlâhî zâtına,
İnandık, imân eyledik senin cümle sıfatına
Gün gelir ki, orda zaman olmaz, zemin olmaz,
O mizanı düşünenler senden nice emin olmaz?
Eyle bizi salâha erenlerden Yârabbi,
Sana gelip felaha erenlerden Yârabbi
Teslim olup İslama gelenlerden eyle bizi,
Huzuruna imân ile gelenlerden eyle bizi
Mü'min kullarının arasına kat,
Çünkü el-Mü'min sendeki bir ulvî sıfat
Emin eyle bizi dünyamızdan, ukbamızdan,
Razı ol imânımızdan
Zira senin emrine lâyık değil amelimiz,
Titrer sana açıldıkça hicap ile elimiz
El-Mü'min sıfatınla emin eyle gönlümüzü,
Sana karşı bozulmamış yemin eyle gönlümüzü [color="#800080"]

EL-MÜHEYMİN


Yönlendirensin âlemi, cümle işi yönetensin
Yörüngesinde dünyayı gece gündüz denetensin,
Düzenleyen cümle seyri, ayarlayan hayr ve şerri,
İnsanları her işinde murakabe eden sensin
Yârabbi!
Yaptığımız her işten haberdâr olansın,
Bilirsin yaptığımız türlü işi
Yârabbi, bizleri hayr işlere yönelt,
Yaptırmasın İblis bize şerli işi, kirli işi ,
Yönlendirensin âlemde her ki ne var ise,
Yaptığımız amellerin sonu nâr ise,
Yönlendirme ol cihete Yârab!
Bizi esir etme nefse, uydurma İblis'e,
Ki senin rızâna uygun hizmette kalalım;
Sana lâyık kullarından olalım
Ne var ki şu âlemde senin kudretinden ırak,
Yakamaz odunu od, kıramaz taşı balyoz,
Kesemez otu orak, Rüzgâr kaldıramaz toz
Sen ki görmediğimiz nice kuytularda hep
Yarattığın herşeyi görür ve denetlersin,
Rızân olmazsa eğer zehirleyemez akrep,
Onu kendi ktskacıyla kenetlersin
Düzenleyen sensin elbette cümle işleri,
Seyyarelerin seyri, gidiş gelişleri,
Senin kudretinle olur Yârabbi
Ayarlayansın zamanı, lahzaları bir bir,
Senin emrinle olur denizde med ve cezir
Başak olan tohum, ağaç olan fidan,
Müheymin sıfatının hükmüdür ey Yaradan
Herşey sana aşikâr,
Bilirsin gönlümüzden geçenleri her saat,
Biz de biliriz seni ve ederiz itaat
El-Mühyemin’sin İlâhî,
Sen yönlendirmesen eğer nereye gider bu yollar?
Sana doğru yönlendir,
Allah deyip de sana gelebilsin garip kullar [color="#800080"]

EL-AZÎZ


Yoktur eşin ve benzerin, ulu şöhret sende yârab,
Hüküm senindir İlâhî, yüce kudret sende yârab,
Erilmez payeler sende, üstünlükte üstüne yok;
Yârabbi sensin el-Aziz ulu izzet sende yârab
Yârabbi!
Eşi, dengi, benzeri olmayan sensin,
Sensin hiçbir zaman mağlub olmayan
İzzet ve kuvvet senindir,
Senindir tek ihtişam
Şerefli sensin İlâhî,
Bize verdiğin şerefle müşerrefiz,
Eşref-i mahlûkat payesi verdiğin biz
Rahman vasfını bilip, asla ümitsiz değiliz
İstemeyiz bu şeref, esfel ile gölgelensin,
Güçlü olan sensin Yârab, daima üstün gelensin
Dilersen edersin zelîl,
Dilersen eylersin azîz
Zayıf ve âciz kullarız, neyimize kibrederiz?
Var idin yokken âlemler,
Yok olunca cümle âlem, kalan sensin
Sana mahsustur o izzet, zira Azîz olan sensin
İblis bile andeyledi senin yüce izzetine,
Yaratan sensin İlâhî, kim erişir kudretine?
Azîz sensin, sana lâyık her ihtiram,
Cümle varlık sendeki o sonsuz kudrete râm
Sensin fevkinde herşeyin, sensin Ulu,
Elbette darda koymazsın, sana gelen garip kulu
Verensin sen izzetinle her taama ayrı lezzet,
Bizler ki garip kullarız,
Senindir o mutlak izzet
Yenilsek de nefsimize yenilmeyen İlâh sensin,
İmân ettik kudretine, Azîz olan Allah sensin
Ta'zim eder seni gökler,
Ta'zim eder seni yer
Ey benzeri bulunmayan tek İlâh,
Bize sıhhat, bize rızık, gönlümüze huzur ver [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-CEBBÂR


Kişi kibriyle küçülür, azamet sende İlâhî,
Soldu nice bin güzellik şu fâni tende İlâhî,
Engel tanımayan kudret zâtına münhasır yalnız;
Doludizgin deli çaylar takılır bende İlâhî
Yârabbi!
Senin ilhamınla çağlar,
Köpük köpük akar dere
Göğü tırmalayan dağlar,
Bir gün secde eder yere
Doğudan batıya kadar,
Güneş batmayan ülkeye
Hükmeden nice hükümdar,
Bir ömürlük zamanı mahmuzlarken
Koptu dizgini hayatın
Üç-beş günlük saltanatın
Yeller eserken yerinde,
Esen senin sevdândır efil efil
Seher yelinde
Sen ey hiçbir kudretin
Yetmediği sonsuz kudret!
Kendinde nice kudret vehmeden şaşırmışlar,
Gün olmuş senin sonsuz sabrını taşırmışlar;
En azgını yok olmuş en azgın emelinde
Muktedire verdiğin kudret senin elinde,
Yunus'a verdiğin ders, Davud'a verdiğin ses,
Mecnûn'a verdiğin aşk inler gönül telinde
Sen ki, ey sonsuzluğu bir zerrecik gören göz,
Sen ki, ey gönüllerde sevda tutuşturan köz,
Sen ki yoktan var eden, hep var olan Ulu Zât,
Ne olur, kulluğundan bizi eyleme azat
Sen ki, zâlime düşman,
Mazluma, Hakk diyene, doğru yolda arkadaş,
Sen ki dertliye sabır,
Öksüze, sevgi ile kotarılmış özge aş
Sen ey kudretine güç yetmeyen Pâdişâh,
Akıl nice anlasın, diller nice söylesin?
Şüphesiz ki biz seni nasıl düşünüyorsak;
Lûtfunla, himmetinle, kudretinle öylesin
Kerem kıl Yâ İlâhî,
Râm olur kudretine gönlü sana yâr olan,
Sen ey kudret sahibi, Ganî ve Cebbar olan [color="#800080"]

EL-MÜTEKEBBİR


Kibriya sensin ilâhî, sual olmaz hikmetinden,
Azamet sendedir yârab, ötesi yok kudretinden,
Ol hamakat ehlidir ki, tekebbür eder gücüne;
Yalnız sana sığınırız celâlinden, hiddetinden
Yârabbi!
Azamet senin, kudret senin, hikmet senin,
Elbette merhamet sende, kullarına himmet senin
Veren sensin, alan sensin,
Her dem bakî kalan sensin,
Rızık senden, nimet senin,
Zâlimlere hiddet senin,
Mazlumlara munis eser meltemler,
Zulmedene elbette en yüce şiddet senin
Fir'avna verdiğin akıl almaz ibret senin,
Nemrud'u mahfeyleyen bir küçücük sinekse,
Elbette bir sineğe verdiğin kudret senin
Yâ İlâhî, kudretine mağrur olan hükümdar,
Üç-beş günlük ömrü kadar olabilmiş payidar
Tekebbür neyine kulun, ne kadardır kudreti?
Sadece kırk sene sürdü Süleyman'ın devleti
Ebedî devlet senindir Yârabbi,
İlâhî hikmet senindir Yârabbi,
Fâni ömrünce sürer her sultanın saltanatı,
İnandık ki, yönlendiren sensin cümle kâinatı
Bu dünyada kibredenler lütfettiğin kudretine,
Kibirlenip mestolanlar üç-beş günlük şöhretine,
Gün gelince sığınacak senin ulu kudretine,
Yaratılan muhtâc olur Yaratan'ın himmetine,
Bizi saptırma İlâhî, isyan yolu cihetine,
Sığınmışız aczimizle senin ulu devletine,
Erdir bizi hidâyete, erdir bizi rahmetine
Karanlık dehlizlerde kayboldu aklımız,
Senin himmetin olmazsa Yârab perişanız
Mütekebbir senin vasfın,
Her işte azametin var, yüceliğin hep aşikâr,
İnandık biz sana ey yâr,
Nurunla aydınlat bizi, sönmeyecek ziyasın sen,
Vurursun kibirlinin kibrine kibrinle kelepçe;
Azîm ve Kibriya'sın sen [color="#800080"]

EL-HÂLIK


Yoktan var edensin yârab, âlemleri yaratansın,
Derdi dermanıyla verip, çâresini aratansın,
Verip idrâkin ipini nefsin, iblisin eline;
Yarattığın şu âlemde yaşayan münkir utansın!
Yârabbi!
Devrettikçe devrân icre kürreler,
Aklımız acze düşer
Sonsuzlukta bunca âlem, gökle yer,
Kürreleri oluşturan zerreler,
Zikreder de senin yüce adını,
Neden idrak etmez şu garip beşer
Bedenini halkcdenin yâdını?
Yerde akar, göğe çıkar, bulut olur bir damla su,
Gün kavurur, çöl tutuşur, umut olur bir damla su,
Dere olur, yanlan yarpuz tutar,
Zemheride kalıp kalıp buz tutar
Bahar gelir çağıldar uğultusu
Bir damlacık sudan oluşan beden,
Su kadar aklın yok, bu kibir neden?
Bilmez misin yaratılmış her nesne O'nun eseri?
Ey hercai nefse uyan,
İblis peşinde koşan serseri!
Uyan bu gafletten, uyan!
Yoktan var eden o kudret,
Varları yok eder elbet
Gök gürlese yer ürperir sesinden,
Dünya denen şu kürre
Bir an için şaşırıp, çıksa yörüngesinden
Toprak bir deniz olur, denizler toprak olur;
Halkedilmiş ne varsa, bir anda helak olur
Yâ İlâhî medet senden,
Bir hiçiz biz, Hâlık sensin
Bir katrecik kan ve sudan
Ne sultanlar halkedensin
Yaratan sen, yöneten sen,
Nice ben derim bana ben?
Yürür beden cana gider,
Damla çaya, çay ırmağa, ırmaklar ummana gider
İmân ettik Yâ İlâhî,
Alemler devreder durur,
Esen rüzgâr, doğan insan, yağan yağmur,
Herşey senden gelir, sana gider [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-BARÎ


Yaratansın güzelliği; ey en güzel, sen ey güzel,
Hâline hamdeden hamal, sana kul olan bey güzel,
Çiçekteki renk ve yaldız, gökyüzünde kayan yıldız,
el-Bâri'sin yâ ilâhî yarattığın her şey güzel
Yârabbi!
Senin eşsiz sanatın var güzelde,
Yedilin filizde, sarın gazelde
Sen varsın İlâhî nakısında çiçeklerin,
Sonsuz kudretin çağıldar akışında gerçeklerin,
Bu nice güzellik Yârab denizin yakamozunda,
Erir nice renk ve ışık, ürperir
Kelebek kanatlarının altın tozunda
Ezeli ebede taşıyan sensin;
Semâya serilen Samanyolu'nda,
Bin derya resmeden balık pulunda,
Binbir sevda ile ışıyan sensin
Bahar dalındaki o nazenin renk,
Tomurcuklardaki o sıcak ıtır
Damla damla içimizi ısıtır
Tavus nakışındaki o akıl almaz ahenk,
Tutuşan gönüllerde İlâhî sevdaya denk
Aşıkların sevdanı içer gönül gözünden,
Bin gündüzü yudumlar gecenin gökyüzünden
Öperken kardelenler mor dağların karım,
Kim çözer başı karlı dağların esrarını?
Çöl kavuran güneşte görmeyen gözler üşür,
Yarasalar karanlık kuytularda büzüşür
Berisin her hatadan, münezzeh her kusurdan,
Bizler çamurdanız Yârab,
Bulaştırma bize bizi
Sevgi yoksa yolumuzun ucunda,
Ulaştırma bize bizi
Bizler çamurdanız Yârab, çamurdan
Bir fanus giydir gönlümüze
İmân işlemeli İlâhî nurdan
Yarattığın herşey güzel Yârabbi,
Yarattığın gönlümüzün yârisin
Senin eşsiz sanatın var güzelde; Bâri'sin [color="#800080"]

EL-MUSAVVİR


Göğe nakış, yere akış, suya içim veren sensin,
İşlevince her canlıya bir tür geçim veren sensin,
Yaratan sensin ilâhî her varlığı bir şekilde;
Dengeleyip, her surete özge biçim veren sensin;
Yârabbi!
Yarattığın her canlıya özge suret,
Halkettiğin herşeye özge biçim verensin
Onca benzerlik icre, tefrik için kulları,
Küçük ayrıntılarla büyük fark gösterensin
Her çehrede iki göz, ağız burun ve kulak,
Bunca beşer nedense benzemez birbirine
Sensin kâdir-i mutlak,
Bunca sığ ve derine
Sensin şekli resmeden
Dağlarda ayrı rakım, derede ayrı biçim,
Rengi yeşil olsa da, ayrıdır çayırla çim
Ömrü üç saat süren kelebek kanadına,
İşlersin akıl almaz binbir desenli bir tül,
Birkaç günlük ömr için, yarattığın gonca gül
Açılır katmer katmer dikenli dallarında
Yarattığın kuşların kanadındaki nakşı,
Ne ressamlar resmeder, ne şair eder tasvir
Musavvir sensin Yârab,
Senden alır ilhamı, senin yarattığını
Tasvir edenler ancak
Bir deniz kabuğunda sıralanan şekiller,
Küçücük karıncalar, o dev yapılı filler,
Mor menekşe, pembe gül, kırmızı karanfiller,
Küçücük bir gagada sayısız bunca çiller
Hep senin sanatındır,
Avazdaki rikkati bülbülün çilesinde,
Meltemdeki şefkati atların yelesinde,
Doyumsuz serinliği suların lülesinde
Sen sunarsın kullara
Musavvir sensin İlâhî, kimse tasvir edemez
Senin yarattıkların nesnede şekli bile,
Toplarız verdiğin güzellikleri,
Bizlere görmek için verdiğin gözler ile [color="#800080"]

EL-GAFFÂR


Gecelerin zulmetine seren sensin sabahları,
Duyan sensin nadim olan gönüllerdeki ahları,
Bulut nasıl örtüyorsa bir tül gibi yıldızları;
Sensin örten, yine sensin bağışlayan günâhları
Yârabbi!
Bin ridâya sarsak da bir günâhı,
Gören sensin
Giren sensin gönüllerin gizli dehlizlerine
Ağarmaz sandığımız dipsiz karanlıklara,
Açılmaz bildiğimiz toprakta en derine
Zavallı aklımızca gömdüğümüz her günah,
Bir yıldızda ağarır,
Bir filizde yeşerir;
Çarpılır çehremize bir avuç katran gibi,
Ruh bu utançla erir
Oysa sen o mübarek Gaffar sıfatın ile
Örtersin günahları;
Kumların üzerine kapanan umman gibi
Kulların belleğine gerersin perdeleri,
Her günâhın üstüne örtülen nisyân gibi
İstersen gölgelersin güneşi bir bulutta,
İstemezsen bilinmez işlenen gizli günâh
Ağarmaz karanlığın böğründeki kara ben,
Gecelerin alnında ağaran bir tan gibi
Ve sen hep bağışlarsın günâhını kulların,
Köleye rahmeyleyen âdil bir sultan gibi
Sultanlar sultanı sen,
Her neyi murad etsen
Yaratırsın o anda
Zaman emrinle çağlar, ilmindedir her mekân,
Sararsın mekânları bir özge mekân gibi
Yârabbi, sen herşeyi her mekânda görensin,
Bizler ki günahkârız
Hatasız olan sensin, biz hatamızla varız
Ört günâhlarımızı ve affeyle Yârabbi,
Bize bir arkadaş ver bu çetin yolumuzda;
Gönlümüzde üzeri örtülmüş imân gibi [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-KAHHAR


Sensin âlemin sahibi, sensin her dem gâlip olan,
Yenilmeyen kudret senin, cemâlindir calip olan,
Kahredersin kudretinle, kudretine kibredeni;
Hamakat ehlidir elbet kahrolmaya talip olan
Yârabbi!
Cümle zerrâtı hem içinden, hem dışından,
Senin sonsuz kudretindir kuşatan
İbret gerek biz kullara kelebeğin nakısından,
Pençesinden arslanların, ceylanların bakışından,
Şüphesiz sensin yaşatan
Ölü bildiklerimizi
Senin kahir kudretini elbette ki anlar
Yanılıp da kahrına uğrayanlar
Yaratan gensin İlâhî, her yerde sen varsın,
Her dem gâlib olan sensin,
Lütfedersin dilediğin kullarına,
Zâlime karşı Kahhârsın!
Dilersen lutfun ile kulları âbâd edersin,
Dilersen helak eder, ömrünü berbâd edersin
Hiç kimse kuşatmandan kurtaramaz kendini,
Takarsın bileğine çözülmez kemendini
Dayanamaz kahrına ne semâvât, ne de yer,
Sonsuz kudret senindir, âlem sana baş eğer
İmân, irfan, adalet vesiledir lûtfuna,
Elbette kahredersin her kim ki uymaz buna
Küfür, isyan ve zulüm sana baş kaldırmaktır,
Emrine uymayanlar perişan olacaktır
Kahreyledin nice Nemrud'u sen ki Ey Kahhâr,
Bilebilsek ki kahrından daha çok lutfun var
Hilmin de güzel İlâhî, cemâlin de güzel,
Şüphesiz ki her lafz-ı celâlin de güzel
Kahhâr olan da sen, Latîf olan da sen,
Bizi kahretme Yârabbi,
Bağışla isyanımızı, bizlere lutfeyle [color="#800080"]

EL-VEHHÂB


Kuşa yuva, derde deva, yorguna hız veren sensin,
Hibedir her verdiğin şey; karşılıksız veren sensin,
Hidâyet ver kullarına, lutfeyle bizlere yârab;
Vehhâb olan, adın ile, elbet yalnız veren sensin
Yârabbi!
Eğer vermezsen,
Kimin olur malı mülkü?
Dağlara kar, gönüle yâr, kışa bahar veren sensin
Kirpiye dikeni, samura kürkü,
Dallara bâr, güllere har, hastaya nar veren sensin
Vîrânı âbâda, kısırı evlâda
Nisyânları yâda erdiren sensin
Meyveyle donatan sensin dalları,
Kış gelince mor dağlara ak kan,
Kıştan sonra yaylalara baharı
Nakış nakış serdiren sensin
Sensin elbet Yâ İlâhî, tadı veren dilimize,
Çeşit çeşit hünerleri veren sensin elimize
Yaratmasaydın yerleri
Nerde barınırdık Yârab?
Yağmur verirsin bulut bulut,
Gayret verirsin umut umut,
Serhaddi yok arzularımızın,
İsteklerimize yoktur hudut
Biliriz ki, yok yoktur senin için,
Biliriz ki, sonsuzdur nîmet hazinelerin
Bol bol bağışlarsın her nimetini
Karşılık beklemeden
Sen ki, sana isyan edeni bile,
Rızkınla rızıklandırır, yaşatırsın mülkünde
Kısmadın hiçbir canlının rızkını
Ne sonunda, ne ilkinde
Vehhâb'sın,
Hibedir tüm verdiklerin
Câhile bilgiyi,
Garibe ilgiyi gönderen sensin
Sen yaratan, yaşatan, yönlendiren Rab'sın,
Her nimeti hibe eden Vehhâb'sın [color="#800080"]

ER-REZZAK


Yâ ilâhî, her şeyi sen tefrik edip ayıransın,
Mazlumları, öksüzleri, güçsüzleri kayıransın,
Rezzâk olan yalnız sensin, yarattığın her canlıyı
Sana isyan etse bile rızkın ile doyuransın
Yârabbi!
Ey her canlının rızkını tekeffül eden Allah,
Rızkımızdan şüphe mi? Tevbe, estağfirullah!
Birinin rızkı için biri olsa da vesile,
Şüphesiz ki o ulaşır hep senin keremin ile
Yaşadıkça vereceksin eksilmeyen hazinenden,
Deniz altında balığa, yer altında solucana,
Hiç kesilir mi umut, senden, senin kereminden?
Veren sensin her bedene, her ruha, her cana
Nasıl beden alıyorsa her nebattan gıdasını,
Ruhlara da sunan sensin huzurunu, sevdasını
Ayağıyla getirirsin kötürüm kurda kuzu,
Kör kuşun gagasının önünde biter dan
Düşler ihsan edersin doyurup uykumuzu,
Edersin bir arslanı kırk tilkinin medarı
Rezzâk sensin Yâ İlâhî,
Çok verirsin, az verirsin
Yaşatırsın verdiğin ömür içinde canlıyı
Kimini inleterek, her seher niyaz verirsin,
Bilen sensin geleceği, imkânsızı, imkânlıyı,
Göçere mekân verirsin, garibe imkân verirsin
Nasıl doyuruyor isen yiyecekle, içecekle,
Gözleri de doyurursun çeşit çeşit çiçekler
Ruha huzur, kalbe sevda,
Yuvalara mut ve umut
Senin sonsuz hazinenden keremine yoktur hudut
Yâ İlâhî sensin Rezzâk,
Yeşil, sarı, kırmızı mor,
Nebat verir kara toprak
Bir dâneden yüzlük başak,
Bir tohumdan koca ağaç,
Rezzâk olan o ki sensin, kim kalır aç? [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-FETTAH


Açan sensin kapıları kurtuluşa birer birer,
Cihâna sığmayan sevdan gönül kapısından girer,
Fettâh sensin, her kapının anahtarı sende yârab;
Kullar ulu divânına açık dergâhından erer
Yârabbi!
Bir kapıyı açmadan, kapatmazsın bir kapıyı,
Açacak anahtar sende her kapıyı
Senin yüce dergâhın açıkken her kuluna,
Gafil odur ki, gelenin yüzüne örter kapıyı
Karşımıza duvar gibi dikilen her zorluğa,
Bizi cendere gibi sıkıp saran her darlığa
Kurtuluş ve ferahlık kapısı açan sensin
Biz küçücük bir emelin koşarken peşinden,
Görüp gafletimizi, kapatıp o kapıyı sen,
Sonsuz mutluluklara kapıları açan sensin,
Mutluluğu çiçek çiçek gönüllere saçan sensin,
Yâ İlâhî Fettâh sensin,
Kullarının arasında adâletle hükmedensin
Bırakmazsın mazlumun âhını zâlimlere,
Bir kulun huzurunda alın vurursa yere,
Eser kışına bahar,
Açılır önünde cümle kapılar
Sen lütfedersin de açılmaz mı?
Açılmaz sanılan çelik kapılar,
Aşılmaz sanılan dağlar,
Bitmez sanılan acılar
Bitiverir bir lâhzada, huzur bulur gönül,
Tomurcuğa durur kurudu sanılan gül,
Yeniden çiler sevdasını sustu sanılan bülbül
Gariplerin suratına kapanan büyük kapılar,
Sen kerem edince, açılır ardına kadar
Çünkü sen Fettâh'sın,
Sen ki, âlemleri yaratan Allah'sın
Nice baş kaldırır sana -hâşâ-, yarattığın şey,
Sen istersen hizmet eder hizmetindekine bey
İnandık Ey İlâhî,
Şerîki olmayan Allah sensin,
Açan sensin her kapıyı, Fettâh sensin [color="#800080"]

EL-ALÎM


Gayb açılır ilmin ile, sana gizli mekân yoktur,
Akan şu zaman içinde sana müphem bir an yoktur,
Alîm sıfatındır senin, sır aşikârdır ilmine;
Düşünceyi bile senden gizlemeye imkân yoktur
Yârabbi!
Herşeyi bilensin;
Uçan kuşun konacağı dalları,
Ayaklara serilecek yolları,
Gecenin ardından doğacak sabahları,
Kahkahanın peşindeki ahları,
En kuytu köşelerde işlenen günâhları,
Sahralarda sevdaya susamışı,
Filiz iken ney olacak kamışı
Bilen sensin
Bilinmezde buğulanan esrarı,
İlmiyle silen sensin
Yâ İlâhî,
İçimizden rüzgâr gibi geçenleri,
Yeraltında kımıldayan, gökyüzünde uçanları,
Gönüldeki her niyeti,
Keyfiyeti, kemiyeti,
İçine kapalı ferdi, uğuldayan cemiyeti
Elbette bilensin Yârab
Yarattığın bunca âlem,
Bir zerreciktir indinde
Yüce dağların başında, okyanusların dibinde
Ne var ise sana âyân
Bizler ancak senin bize bildirdiğini biliriz,
Bilemeyiz bilmemizi istemediğin esrarı
Bir topak dünya üstünde emrinle gidip geliriz
Bir aşağı, bir yukarı
Akıp gider yarattığın zaman,
Binbir meçhul ile dolu bizlere görünen mekân
Puslandırır aczimizin ifâdesi
Sır fanusunun camını,
Yalnız sen bilirsin Yârab her nesnenin encamını
Bilgimizin bir sonu var,
Sonsuz olan ilim sensin,
Geçmişten sonsuza kadar
İlminde hıfzeden Alîm sensin [color="#800080"]

EL-KÂBIZ/EL-BÂSIT


Murad etsen, kullarına acıları bal edersin,
Bastedersen bir kuluna; sâhib-i emval edersin,
Diler isen kabzedersin serveti, devleti, ruhu;
Verirsin binbir ızdırap, vurup pâyimâl edersin
Yârabbi!
Cümle varlık senin yüce kudretinin kabzasında,
İstediğin kulundan alırsın verdiğini
Zengin iken olur fakir,
Düşer itibardan, olur zelîl ve hakîr
Sen ki hazreti Eyyûb'u eyledin imtihan;
Ne evlâd kaldı elinde, ne servet, ne sâmân
Alıp elinden bir de sıhhat hazinesini,
Yaktın melâmet nârına o mübarek sinesini
Her nimeti kabzetmek kudreti yalnız senin,
O Eyyûb ki, sabrile etmedi âh ü enîn
Diler isen bağışlarsın, merhamet ve sabır ile;
İşleri isyan olan, nimete küfrân olan
Bir serâzâd güruhu
İstersen kabzedersin bedenlere emânet
Verdiğin ruhu
Kâbız olansın İlâhî, kabzedensin,
Sonsuz kudret ve merhamet sahibi İlâh sensin
Murad edersen kolaylaşır kullarına nice zorluk,
Açılır birer birer yolunda engeller
Damla damla verdiklerin akar oluk oluk,
Boş döner mi ihlâs ile sana açık eller?
Basitleştirirsin cümle girift olan şeyi,
Ayaklara getirirsin her nimeti, her imkânı
Genişler kalbe verdiğin ilhamla,
Canı bir cendere gibi sıkan dar mekânı
Bâsıt vasfındır İlâhî, kolaylık verensin,
En onulmaz zamanlarda yardım gönderensin
Diler isen kabzedersin
Alırsın verdiklerini,
Gafil olur az görenler lûtfunla erdiklerini
Diler isen bastedersin, ister isen kabzedersin,
Dilersen bir zindan gibi
Kulu kendinde hapsedersin
Senden gelen herşey güzel, herşey hoştur;
Lûtfeyle bizlere Yârab, işimizi kolaylaştır [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-HÂFID/ER-RÂFİ’


Hâfıd vasfınla ilâhî, neş'eyi elem edersin,
Düşürüp kulu zillete, rüsvây-l âlem edersin,
Er- râfi'sin, yüceltirsin dilediğin kullarını;
Zelilolan zamanları, en şerefli dem edersin
Yârabbi!
Sensin zarifi zail eyleyen cümle ziynetten,
Düşüren sensin İlâhî, kulunu kadr ü kıymetten
Nefse uyup isyan eden senin sonsuz kudretine,
Düşecektir İblis ile nefsinin bed zilletine
Azîz eden de sensin,
Zelîl eden de
Kur'ân'ı mürşid eden de, Resulü delil eden de
Gafil odur ki verdiğin rûh ile fânî bedende
Bir kudret vehmeder;
Sonunda Hâfıd vasfınla zelîl olur gider
Er-Rafı' olan da sensin,
Cümle derdi defedersin,
Yüceltirsin zelîl kulu, zirvelere ref edersin
Dilediğin kullarına şeref sunar, şan verirsin,
Nice garip kullarına erilmez imkân verirsin
Sonsuzluğa yükseltirsin göklerini direksiz,
Yarattığın hiçbir nesne değil hâşâ gereksiz
Derece verirsin kullarına,
Dağların mertebe mertebe yükselir,
Dönen herşey sana döner, gelenler senden gelir
Kimine ihsan edersin serveti, iktidarı,
Kimine çilesi olur âhiretin medarı
Yârabbi Hâfıd vasfınla hükmetme bizlere,
Yüceliğine yaraşır keremdir biz âcizlere
Zelil etme yaşadıkça yaratığın şu dünyada,
Râfi' vasfınla ref eyle mertebimizi ukbada
Var eden sensin İlâhî,
Ebediyyen vâr olan sensin
Düşmanımız nefsimizdir, gerçekten yâr olan sensin [color="#800080"]

EL-MU'İZ/EL-MÜZİL


Sensin mu'iz olan yârab, erdiren sensin izzete,
Müzil olan yine sensin, garkedersin bin zillete,
Şeref verdin kullarına eşref-i mahlûkat kılıp;
Düşürme bizleri yârab, ne zillete, ne illete
Yârabbi!
Yed-i kudretindedir herşey,
Râm olur cümle kudret senin sonsuz kudretine,
Akıl ermez hikmetine,
Sınır yoktur elbet senin lutfun ile rahmetine,
Lutfeyle bizlere Yârab,
Nail eyle nimetine,
Bizler ki âciz kullarız, hep muhtacız himmetine
Reva görme bizi Yârab, hiddetine, şiddetine;
Mu'iz olan vasfın ile erdir bizi izzetine
Müzil olan da sensin,
Rahmeyle ey Rahîm Allah, düşürme bizi zillete
Reddedersek senin bize gönderdiğin delilini,
Unutursak senin Müzil olan ism-i celîlini;
Elbette katılırız zâlimlerin safına,
Yüreği kaptırırız İblisin insafına
Şefaate göndermezsen bize delîl ettiğini,
Kim tutup kaldırır yerden senin zelîl ettiğini?
Erdir bizi izzetine, zelîl etme bizi Yârab;
Mü'minlere lütfettiğin imân aşkına,
Mürşid diye gönderdiğin yüce Kur'ân aşkına,
Hâtemü'l Enbiyâ olan ulu Sultan aşkına,
Senin yüce şanın olan Rahman aşkına;
Müzil vasfınla eyleme bizi rüsvâ ve zelîl,
Eyle bize Habîbini sana gelen yolda delil
Sensin Mu'iz olan Yârab,
Yakışır kudretine, yakışır devletine,
Bizler ki her dem muhtacız senin inayetine,
Vardır bizi sana olan imânın lezzetine,
Erdir bizi Yâ İlâhî, o ulu izzetine [color="#800080"]

ES-SEMÎ


Irak değil duyumundan karıncanın ayak sesi,
Duyan sensin her sadâyı, aldığımız her nefesi,
İşitensin ya ilâhî, her şeyi tam anlamıyla;
Semi’ vasfına açıktır hatta gönül vesvesesi
Yârabbi!
Semî' sensin, herşeyi işitensin,
İçe dönük fısıltı, dışa vurulan sadâ,
Gönülden doğan niyet bir kelâm olmasa da,
Sesimizi duyansın
Farketmez senin için seslerin niteliği,
İster dudakta yansın,
İster bir feryâd olup, varsın arşa dayansın
İşitirsin her sesi titreşip çıkmasa da,
Semî'sin, sana döner yarattığın her sadâ
Duyan sensin herşeyi, anlayıp işitenrin;
Uzayda sessizlikte seyreden seyyareyi,
Bulutları sesiyle titreten tayyareyi,
Ovada büklüm büklüm sessiz akan dereyi,
Salarken âvâzeyi yırtılan hançereyi,
Gül dalında dinlenen meltemin nefesini,
Yeraltında inleyen bir yılanın sesini,
Baştan omuza düşen bir saç kılını,
Yaprakta kımıldayan bir bahar tırtılını,
Döne döne iniyorken fısıldayan kar tanesi,
Çatlayan kabuğundan yere düşen nar tanesi,
Sana ulaşır yuvadan yem bekleyen kuşun sesi,
Sana gelir müjde için-şehid eden kurşun sesi
Sana gelir efil efil uyuyan bebeğin sesi,
Sana uçar vurulup da kanadından,
Bir turnanın yelpe yelpe
Yere düşürdüğü incecik teleğin sesi
Ulaşır sana Yârabbi, sana açık ellerden,
Yüce katına salınan incecik dileğin sesi
Sana dalga dalga gelir,
Göklerdeki yıldızların,
Canlıların, cansızların,
Devreden feleğin sesi [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-BASÎR


Görmemiz için âlemi, bizlere göz verensin sen,
Görülmeyen ücralarda, her zerreye erensin sen,
Uzak değil nazarından, yarattığın hiçbir nesne;
Basîr olan vasfın ile, ne mükemmel görensin sen
Yârabbi!
Seni görmeye muktedir değil iken verdiğin göz,
Yarattığın her nesneyi elbette görensin sen
Görürsün göklerin sonsuzluğuna
Yaydığın cümle zerrâtı,
Görürsün toprakta haşır-neşir
Lûtfunla kımıldayan haşerâtı
Büyüteçlerle görülmeyen nice canlı,
Senin himmetinle yaşar etli ve kanlı
Yaratan sensin kürreyi,
Yaratan sensin zerreyi,
Bu sınırsız kudretini âciz akıl nasıl çeksin?
Yarattığın her varlığı elbet göreceksin
Gören sensin kanat kanat görünmeden uçanları,
Gören sensin rahmetinden yudum yudum içenleri,
Gören sensin gönlümüzden geçenleri
Güneş doğar, aydınlanır yeryüzü,
Güneş batar, karanlıklar karalar ak gündüzü,
Sen ki karanlıklarda herşeyi aşikâre
İlâhî kudretinle görensin
Sen ki görelim diye bize aydınlık verensin,
Sen ki ağarsın diye geceyi güne serensin,
Sen ki bizim görmemizi murad ettiklerini,
Göz verip de bizlere gösterensin
Sensin Basîr olan Yârab,
Bizleri her lâhza görensin
Görürsün gariplerin aczini,
Lutfunla muktedir olanların iktidarını
Lutfeyle Yâ İlâhî,
Bizi imân ile hasret
Alma kulların elinden verdiğin medarını,
Bizler ki istemeyiz dünya iktidarını,
Sen ki hep gördün bizleri, göstermedin cemâlini;
Kabul edip dergâhına, göster bize dîdârını [color="#800080"]

EL-HAKEM


El-hakem'sin yâ ilâhî, hükmü hep sürecek sensin,
Hükümdarlara hakemsin, hesabı dürecek sensin
Yok hükmüne mâni olan, hükmedensin hükmedene;
Âlem yed-i kudretinde, son hükmü verecek sensin
Yârabbi!
Hükmünü bozmak kimin haddine?
Kul erişse bile verdiğin kudretin serhaddine,
Cirmince yer yakar, hükmünce hükmeder;
Bırakır fânî bedeni, toprak olup gider
Zâlimin yaptığı zulüm,
Hükümdarın hükmettiği beldeler,
Gider İlâhî hükmünle ellerinden birer birer
Nerde varsa karanlık
Elbet gün üstündedir,
Senin İlâhî hükmün, her hükmün üstündedir
Anında icra edilir senin verdiğin hüküm,
Seni düşündükçe Yârab, ağırlaşır yüküm
Çekemez olur ruhum bedenimin sıkletini,
Çimdikler binbir çekirge aklımın tatsız etini
Döner kafamın içinde beynimi içen sarhoşluk,
Erir damla damla akar elimle sıktığım boşluk
Gözüme batan dikeni çıkarmayı akledemem,
Ruhum gider bir vahaya, bedenimi nakledemem
Gözümden kum olup akar kulağımla duyduğum ses,
Isıtırım binbir kışı avucumda nefes nefes
Kaldırıp atarım aklı, hayran olduğum sırçaya,
Dağılır sırça gönlümde yıldızlar kadar parçaya
Bir parmak daldırırım nefsimin bal peteğine,
Ve silerim parmağımı hayâlimin eteğine
Bir incecik yol ki Yârab,
Durur döner, döner durur
Düşüncemin aynasına
Aklımın son aksi vurur , -
Hakem olan sensin, hükmeyleyen sensin,
Nice hükmettiğine hükmeylemez aklım
Kim neye hükmederse aklınca hükmeder,
Son hükmü verecek sensin
Hakem olan sensin, herşeye hâkimsin,
Hakk'ın hükmüne isyan mı? Ey rezil nefs, kimsin? [color="#800080"]

EL-ADL


Adlin ile kemter kula yine gufran olan sensin,
Tüyü kanada adledip, ruhu pervan eden sensin,
Andolsun adlini tartmaz aczimizin terazisi;
Hamdolsun ki, yâ ilâhî yine rahman olan sensin
Yârabbi!
Adlinle dengelersin âlemleri,
Elbette mutlak adalet sahibi sensin
Ne İlâhî dengedir bize lütfettiğin ölüm
Adaletle hükmedensin, sâdır olmaz senden zulüm
Verip de dişine zehir,
Akıtırsın nehir nehir
Elsiz ayaksız yılanı
Ne verirsen sen verirsin,
Kuşlara kanat verirsin, kirpiye diken verirsin
Her nesneye özge bir boy ve özge bir en verirsin
Sen âdilsin Yâ İlâhî,
Sevmezsin zâlimi, zulmü
Zayıf yarattıklarına mutlaka bir yol verirsin,
Bir zaman kıt verdiğine
Yeri gelir bol verirsin,
Kötürüme lütfedersin,
Daha güçlü kol verirsin
Kime neler verdiğine, karışamaz hiçbir kulun,
Adline yoktur şüphemiz, elbet bilen-gören sensin
Malı dilediklerine,
İlmi dileyene veren sensin
Şaşmaz senin adaletinin terazisi,
İmân ettik kudretine, birliğine inandık
Lâkin bazen nefse uyup, İblis'e de kandık
Şaşmaz terazin ile tartarsan günahları,
Bir günahımızın isi karartır sabahları
Takılıp nefsin peşine ötelere saptık,
Yapma dediklerini inadına yaptık
Yâ İlâhî, günahkârız, bağışlayan sensin,
Gören sensin âlemleri, bizi duyan sensin
Dara düştüğümüz zaman ancak seni andık,
İlâhî sâdayı duyduk, ibretle uyandık
Merhamet eyle bizlere yargılarken Yârab;
Adlinle hükmedersen, el-aman ki yandık! [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-LATÎF


İstiridyede inciyi, arıda balı verensin,
Kuru ağaç gövdesine çiçekli dalı verensin,
Küçük tırtıl salya salya örüp kozasın! ölür;
Dilediğin kullarına ipekten şalı verensin
Yârabbi!
Latifsin Yâ İlâhî, lütfedersin kullarına
Aklımızın ermediği en ince yollardan
En ince işlerin inceliğinde
Çiçekler devşirip kuru dallardan
Kuru gönüllere aşk gönderirsin
Sen verirsin Yârab, sen verirsin,
Yaratılmışların bilip de ihtiyacını,
Sezilmez inceliklerle gönderirsin
Lutfunda öylesine latîfsin ki ey İlâh,
Bilmeyiz nerden gelir gönlümüze bu ferah?
En zor işler en ince çizgisiyle belirir
Latîf vasfından esen bir meltemle gönülde,
Çile sabrın zirvesi olur iken bülbülde,
Lutfundur latîf-latîf açan tomurcuk gülde
Veren sensin akıla, akıl almaz hülyayı,
Kimler çözebilmiş ki bir damlacık rüyayı?
Yumruk kadar bir beyin nasıl olur çatlamaz,
Nasıl girer bunca şey bu yumağın içine?
Sıralanan şeyleri bir kerecik atlamaz,
Alır götürür bizi hayâlin kanadıyla
Kafdağı'nın ardına, ya da Çin-i Mâçine
An olur, geçmişteki yaşananı sıralar,
Çözülür yumak yumak bellekte hatıralar
Akıl almaz incelikle serersin idrâkimize,
Düşünce devreder durur içimizden içimize
Lütfeden sensin İlâhî
Bilip ihtiyacımızı
Paylaştıkça büyütürsün sevincimizi git gide,
Bölüştükçe küçültürsün acımızı
Bilirsin en ince işleri,
En ince noktasına kadar
Sezersin ihtiyacımız olan en ince sezişleri,
Latifsin, büyüktür lutfun sonsuz kudretin kadar [color="#800080"]

EL-HABÎR


Yarattığın cümle zerrât öz sırrını eder ihbar,
Elbet sana aşikârdır bilinmeyen cümle esrar,
Senden gizli değil yârab, içimizdeki emeller;
Mâhiyetinden efâlin yalnız sensin tek haberdâr
Yârabbi!
Var idin ezelden, varsın, hep var olacaksın,
Eşin benzerin yoktur, teksin Yâ İlâhî, birsin,
Yarattığın âlemlerden,
Seni yazan kalemlerden
Çektiğimiz elemlerden haberdârsın
Mazlumlara hep medarsın,
Bilirsin nerde, kimlere zulmedilir,
Haberin vardır karınca yuvasından
Ta bilmediğimiz âlemlere uzanan çizgide
İsmin nice zikredilir
Sayısı bilinmez yarattıklarının,
Akıl ermez hükmettiğin âlemlere
Bunca varlığı yaratan sensin,
Birsin Yâ İlâhî, birsin
İçimizden geçenleri bilirsin,
Haberdâr olursun herşeyin seyrinden,
Habîr'sin
Senden gizleyecek sanır sırrını zavallı kullar,
Oysa sen, zerre zerre her nesneyi bilensin
Zerreler kürre gibi aşikârdır hep sana,
Sinmiştir cümle varlık o Yüce varlığına,
Nasıl ki damlacıklar gizlenirse ummana
Ummanın yüceliği damlanın içindedir,
Saklandım sanan damla, ummanın içindedir
Gören sensin herşeyi, ırak olup gözlerden,
Sana sığınıyoruz galat olan sözlerden
Seni vasfeylemek Yârab, verdiğin akla sığar mı?
Kudretini anlatmaya kulunun kudreti var mı?
Bir vasfını düşünmek bile âciz akla bârdır,
Senin kudretin İlâhî, senin kudretin kadardır
Haberdârsın ne ki varsa gökten yere,
Çünkü sensin hükmeyleyen yarattığın âlemlere
Habîr'sin, ilk haber sana gelir,
Herşeyin başında ve sonunda sen varsın,
Herşeyden haberdârsın [color="#800080"]

EL-HALÎM


Gizleyensin kullarının yüz kızartan hicabını,
Hilminle erteleyensin hışmın ile gazabını,
Halîm sensin yâ ilâhî, yoktur azâbda acelen;
Lâkin er-geç verecektir sana her kul hesabını
Yârabbi!
Müsamaha edersin kullarına,
Halim sahibisin İlâhî, acelen yoktur azâbda
Günahları bir yazarken,
Sevaba sevâb eklersin
Belki nadim olur diye ertelersin azabını,
Bağışlamak için Yârab, ufak bir tevbe beklersin
Yine de biz âsî kullar
Binip de nefsin atma;
Sürüp gideriz hışmınla vereceğin afatına
Alîmsin, bilirsin işlediğimiz cümle günâhı,
Halimsin, beklersin nedametle gelen ânı
Ânında verebilmeye muktedirken cezayı,
Sonsuz merhametinle hoş görmezsin ezayı
İblisin terkisinde yol alırız hüsrana,
Uzaklaşırız gittikçe lütfettiğin gufrana
Kopardık dizginleri, arttırdık hızımızı,
Sen bilirsin Yâ İlâhî garip encamımızı
İhlâsı çoktan bıraktık, zayıfladı imân,
İsyanımız sana karşı, senden dileriz aman
Biliriz rahmetin bol, hilmin çok,
Merhametin olmazsa
İşlediğimiz amelden bize fâide yok
Terketti gönlümüzü sevgi ile merhamet,
Şaşırdık kıblemizi, kayboldu istikamet
Küfrân-ı nîmet ettik,
Ne yarattıklarına, ne sana hizmet ettik
İblisle yoldaş olup, düştük nefsin peşine,
Üşüştük şu dünyanın kokuşmuş pis leşine,
Zamanın rüzgârında koşuyoruz ecele,
Biliriz ki Halîm'sin, eylemezsin acele
Bizi küfre çağıran şu ışıkları söndür,
Aydınlat nurunla idrâkimizi;
Bizi imân ile sana getiren yola döndür [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-AZÎM


Yaratılmış hiçbir şeyde yoktur senin azametin,
İlmin ulu, şanın büyük, pek yücedir adaletin,
Azîm olan sensin yârab, ta'zîm eder seni yer-gök;
Sarar sonsuz azametle her varlığı merhametin
Yârabbi!
Yarattığın o sonsuz âlemleri
Fikretmeye, keşfetmeye yetmez akim gücü
Yarattığın bir yanardağ görünce,
Tutuşur aklımızın etekleri
Bizi aydınlatan güneş kaç kez dünyamızdan büyük?
Sonsuzluğu düşünmek mi?
Aklımıza ağır gelir bu yük
Herşey birbirinin zıddı,
Herşey birbirinin aksi,
Güneş sisteminden bin kat büyük binlerce galaksi
Sanki bizim küçücük aklımıza inat,
Bir sır gibi döner durur şu koca kâinat
Ne azîmsin ki İlâhî,
Yarattığın kâinatın azameti;
Olmaya yeterli değil kudretinin alâmeti
Azamet sana münhasır,
Sensin yüce, sensin ulu
Kendinde azamet vehmedip de,
Şaşırtma Yârabbi hiçbir kulu
Sendeki sonsuz hikmeti,
İlme gelmez azameti,
Yetmez algılamaya verdiğin aklın kudreti
Yetmez senin kudretine yarattığın hiçbir kudret,
Yetmez seni düşünmeye senin verdiğin şu akıl
Senin azametinden habersiz,
Kendinde azametle kudreti vehmedenler;
Elbette taşıyordur beyin yerine çakıl
Azîm sensin Yâ İlâhî,
Sana mahsustur o sonsuz azamet
Senin yüce dergâhına yüz sürmek isteyenlere
Lutfun ile, hilmin ile kıl inayet,
Ver yolumuza sana doğru istikamet
Azametin karşısında ta'zîm ile ettik kıyam,
Merhamet et kullarına ey Azîmü'l- Âzam [color="#800080"]

EL-GAFÛR


Yâ ilâhî, gölgelersin her günâhı gufran ile,
Oysa bizler zulmederiz her nimete küfrân ile,
Biliyoruz ey pâdişâh, salih değil amelimiz;
Tek teselli son nefeste sana gelmek imân ile
Yârabbi!
Nic'olur hâlimiz bizim?
Küfrân-ı nîmetiz, başlarımız dik
Bilmeyiz ne idik, nereden geldik
Nice bin çirkefe bulaşır durur
Duaya açılan elimiz bizim
Dualar riyaya karışır gider,
Kibir gerdan gerdan kırışır gider,
Tevazu tül gibi buruşur gider,
Haddin serhaddini aşar gideriz;
Karınca kartalla yansır gider,
Nefis İblis ile barışır gider
Sonra bin nedamet yaş olur gözde,
Gönülden gelmeyen ses olur sözde;
Ve binbir yalanı yalar dilimiz,
Düzen tutmaz gönül telimiz
Gafursun
Merhametle setredersin suçları,
Bağışlarsın kalbden gelen
Bir âha bin günâhı
Yâ İlâhî açıktır dört yanımız,
Yalnız gözümüzde gaflet perdesi
Sen ki, bir ananın evlâdı için
Beslediği merhametten de öte
Rahimsin kullarına
Sultan ile kölesi bir arada,
O büyük hesap günü, Mahkeme-i Kübrâ'da,
Gufran denizinde bir kum olaydık
Yârabbi, aydınlat karanlıkları,
Bizlere lutfeyle nurlu sabahı
Biz şaşkın kullara sen acımazsan,
Çeker mi bu omuz bunca günâhı?
Yârabbi, nic'olur hâlimiz bizim?
Sensin darda kalanların penâhı [color="#800080"]

EŞ-ŞEKUR


Ya ilâhî muhtacız hep, senin her dem himmetine,
Şüphesiz ki bir şükürle ereriz bin nimetine,
Nerden gelir ise gelsin, her nimeti gönderensin;
Şekûr sensin, yakma bizi nâdân kulun minnetine
Yârabbi!
Naîm-i hakîkî sensin, senden gelir onca nîmet,
Şekûr sensin, şükür sana, yalnız sana minnet
Gönderirken rızkımızı yaratırsın bin vesile,
Lütfederken rüsvây etme
Yârab bizi nâdân ile
Vesile olurken rızka, gafil nâdân ta'n eder,
Hâşâ özün rezzâk bilip, dünyamızı zindan eder
Biliriz ki her nîmetin, dergâhındır geldiği yer,
Elbette ki cümle kullar gönderdiğin o rızkı yer
Gafil odur ki her sabah eder rızkından endîşe,
Unutur nimete şükrü; işte odur sefil olan
Yârabbi, elbette sensin rızkımıza kefîl olan
Her dem gaflet içindeyiz, nîmete şükrü unuttuk,
Tefekkürden nasipsiziz, aydınlık fikri unuttuk,
Bizi yaratan Mevlâ'yı tesbîhi, zikri unuttuk
Şekûr sensin,
Sana minnet, sana niyaz, sana şükran,
Uyandır gafletimizden, ihsan eyle bize iz'ân
Bırakıp nîmete şükrü, olup da küfrân-ı nimet;
Eyledik hep nefse hizmet
Affet bizi Yâ İlâhî, affet bizi, affet
Veren sensin kullarının bir şükrüne bin mükâfat,
Şükürsüz yer içer olduk, Yârabbi bu nice âfât?
Verdiğin gıdalar ile
Besleriz fânî bedeni,
Görmeyiz bu topraktan beslenip,
Yine toprağa gideni
Ne kullarına teşekkür, ne sana şükrümüz kaldı,
Gönderdiğin nîmetlerden herkes nasîbini aldı
Dönüp bakan yok ardına,
Veren kimdi bu nimeti?
Herkes gücüne güvenip, paylaşırca gibi ganimeti,
Rızkımız olmayan şeyleri de almak isteriz
Düşünmeyiz rızkı veren o İlâhî kudret tektir,
Bilmeyiz ki, rızk olmayan boğazdan geçmeyecektir
Şekûr sensin, mukayyed eyleme bizi nefsimize,
Yârab, lutfeyle bizlere, şükrü unutturma bize [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-ALÎ


Gönlünde mü'minlerin aşksın hece-hece sen,
Ulusun ve sahipsin eşilmeyen güce sen,
Aşikârdır yücelik "alî" vasfında senin;
Yarabbi, kemâlinle yücelerden yüce sen
Yârabbi!
Şânına yaraşmayan herşeyden münezzehsin,
Sensin herşeyin üstünde,
Yoktur hâşâ bir benzerin
Ne içinde, ne dışında yarattığın âlemlerin
Deva olan her derde sen,
Akıl almaz her yerde sen,
Medar sensin korkularda,
Kâbus yüklü uykularda,
Yücesindesin yücenin,
Zulmetinde her gecenin
Her dem aşikârsın, her dem mücellâsın;
"Zât-ı Eceli ü A'lâ" sın
Her irâde yedindedir, her kudret senin dûnunda,
Sen ki kemâl sıfatınla herşeyin fevkindesin
Âlemlere sığmayan sen, mü'min kalbin derûnunda,
Sana yönelen niyazın, duaların şevkindesin
Herşeyden yücedir zâtın,
S ahibis in kâinatın,
Mâhiyetin ve sıfatın
Sığamaz idrâkine beşerin
Münezzehsin mekânlardan,
Yarattığın zamanlardan,
Müphemdir yarattığın beşere elbette yerin
Erilmez kemâl sahibi
Ulu ve ezelî varlık elbet senin varlığındır
Seni düşünürken her dem acze düşeriz Yârabbi,
Şaşırtma senin yolundan, seni zikreyleyen kalbi
Sensin yüce olan Yârab,
Sana münhasırdır yalnız o erilmez ulviyyet
Sığındık yüceliğine, bizi imân ile hasret
Alî'sin, yücelikte yoktur elbet sana eş,
Üstündür âlemlerden sıfatının tek hecesi;
Merhametine sığındık yücelerin en yücesi [color="#800080"]
EL-KEBÎR


Sığmaz yarattığın akla seni anlatan sıfatlar,
Büyüklüğünü anlatır yarattığın kâinatlar,
Ululuğun karşısında küçülür cümle büyüklük;
Acze düşen düşünceler akıl çizgisini atlar
Yârabbi!
Öyle büyüksün ki, anlaşılmaz mâhiyetin,
Sahibisin kimselerde olmayan sonsuz kudretin
Yarattığın herşeyin mutlaka benzeri çoktur,
Münezzehsin her kusurdan, eşin ve benzerin yoktur
En büyük sensin İlâhî, göklerde ve yerde,
Büyüklüğündür gözlere çektiğin şu perde
Senin İlâhî sırrına elbet eremeyiz,
Yarattığın âlemlere mutlak mânâ veremeyiz
Senin izninle vurur kalb, dil izninle eder ezber,
Büyüklüğünü haykırır her nesne;
Allâhü Ekber!
Küçülür her büyüklük, büyüklüğünün önünde,
Lutfeyle bizlere Yârab, o yüce mîzân gününde
Ey en büyük, ey rahmeti büyük İlâhî,
Gücün her gücün üstünde, kudretin namütenahi
İblis bile meyletmedi büyüklüğünü inkâra,
Ey kudret, şaşırma bizi, düşürme bizleri dara
Eşin yok, benzerin yok, birsin;
En büyük sensin İlâhî, kemâlinle Kebîr'sin
Sararsın kudretinle akıl almaz âlemleri,
Yaratan sensin zamanda hep devreden o demleri
Devreder geceyle gündüz,
Bir dem zulmet, bir dem aydın
Akar gider miydi ömür, zamanı yaratmasaydın?
Kebîr sensin Yâ İlâhî, senin her sıfatın ulu,
Ezme sonsuz kudretinle yarattığın garip kulu
Ezmezsin, çünkü senin sonsuzdur merhametin,
Biliriz, gazab edersen azabın da çetin
Şaşkınız huzurunda, yalın ayak, açık bağır;
Yârabbi, lutfeyle, bizi dergâhına çağır
Sensin benzeri olmayan, eşi bulunmayan,
Şu âciz kullarının hâli sana ayan
Kebîr olan sensin, benzersiz ve tek-bir;
Yarattığın cümle zerrât seni eder Tekbîr! [color="#800080"]

EL-HAFÎZ


Hıfzındadır mükâfatlar, hıfzındadır rûz-i ceza,
Muhafazan altındadır son vakte dek arz ve feza,
Yapılan cümle işleri tutansın dengede yârab;
Kullarını her belâdan eden sensin muhafaza
Yârabbi!
Kaybolmaz indinde zerre kadar hayır ve şer,
Senden gizli hiçbir amel işleyemez beni beşer
Zayi olmaz hiçbir şey,
Senin ulu dergâhında muhafaza altındadır
Bilirsin kim nerde mes'ûd, nerde ezâ altındadır
Zerre kadar iyiliği unutmazsın haşre kadar,
Yaptığı cümle hasenat olur kullarına medar
Ulu mîzânda kuluna hesabını sormak için,
Hıfzedersin bil-cümle işlediği ameli
Hafız olan sensin Yârab, bilmem ki neylemeli?
İmân ettik ki kalamaz senden gizli hiçbir günah,
Lâkin Rahîm olan sensin, Gafur olan da sen;
Elbette sensin sığınılacak tek penâh
Sensin muhafaza eden âfât ve belâdan,
Sensin indinde hıfzeden zerre kadar hayrı,
Acıyan sen, affeden sen, hüküm senin gayrı
Madem ki günâh ve sevâb senin muhafazanda,
Amel inkâr edilir mi rûz-i mîzânda?
Rahmeyleyen sensin Yârab,
Rahman olan sensin
Senin verdiğin dertlere, yine derman olan sensin
Bir bir yazılır deftere,
Zayi olmaz hiçbir hesâb
Rahmeylemezsen bizlere nic'olur hâlimiz Yârab?
Yâ İlâhî, bu dünyada mü'nıinleri zelil etme,
O İlâhî mîzân günü huzurunda hacil etme
Biliyoruz, sana lâyık değil hiçbir amelimiz,
Lâkin açıktır sana hep, mağfiret için elimiz
Yâ Hafız, hıfzeyle imânımızı;
İmân ile sana teslim edelim canımızı [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-MUKÎT


Sen eymukît, gülistanı yüce ilminle derensin,
Herşeyin ihtiyacını yaratıp da gönderensin,
Yarattığın her canlıyı elbet eylersin îkâte;
Bedenlere ve ruhlara elzem gıdayı verensin
Yârabbi!
Sen bilirsin yarattığın herşeyin
İlmini, encamım, tavrını, edasını,
Yaratır gönderirsin onların gıdasını
Bedenler ayrı gıda, gönüller ayn gıda, Sensin gıdalandıran beden gibi ruhları da
Bilirsin ihtiyacını yarattığın her kulun;
Gıdası hazır durur cümle yaradilmışın,
Durur gibi her lahza balık sırtında pulun
Mukît'sin, halkedersin gıdasını herşeyin,
Belki de gıdalanır düşünce ile beyin
Yarattığın çiçekler üzerindeki polen,
Nice böcekler için dayanılmaz bir şölen
Dilin gıdası lezzet, gözün gıdası ışık,
Yârabbi âlemlerin bize karma karışık
Aşkındır Yâ İlâhî gönüllerin gıdası,
İlâhî aşka döner kulun fânî sevdası
Kulların ekser rızkı bastığı yerden gelir,
Ruhumuzun gıdası acaba nerden gelir?
Gıdâlandıran sensin, sen edersin îkâte,
Kul neyiyle kibreder Allah'a itaate?
Kulağımıza sesi, gözlerimize rengi,
Seni zikretmese de, sesimize ahengi
Elbette veren sensin
Bedenlerin, ruhların gıdasını her zaman,
Sonsuz keremin ile bize gönderen sensin
Yârabbi, lutfeyle ki, gönlümüz gıdâlansın,
Her vuruşta dilimiz yüce adını ansın
İnandık, bize gerek olacak gıda sende,
Biliriz; yine belâ ve yine kada sende
Mukît sensin, verirsin her bedene gıdayı,
İhsan et gönüllere o İlâhî sevdayı [color="#800080"]

EL-HASÎB


Zamani gelince yârab, durur devreden felekler,
Dürer âmel defterini, hesabı yazan melekler,
Hasîb sensin, cümle hesâb geçer şenin onayından;
Huzurunda ins ü melek, ulu fermanını bekler
Yârabbi!
Fânî hayatımızda yapıp ettiklerimizi,
O İlâhî hesabınla sıralarsın dizi dizi
Hesaba çekeceğin o ulu mîzân gününde,
Mahcûb eyleme bizleri Resûlullah'ın önünde
Kerem kıl ey ulu kudret,
Biz kullara merhamet et
Biz ki, şaşkın ve perişan
Dolaşırken mahşerinde,
Kurtuluşa ver bir nişan
Olalım Sıratı aşan
Senin hesabını tutmaz bizim nefsî hesabımız,
Biz ki amel eylemeyiz Kur'ân iken kitabımız
Uyup da nefsin emrine,
Düştük İblis'in peşine
Feda edip lütfettiğin o ebedî saadeti,
Üşüştük aç kurtlar gibi fânî dünyanın leşine
Yârab bizi İblis'in peşine düşürtme,
Alıp da idrâkimizi, bizi Hak yoldan şaşırtma
Hasîb sensin Yâ İlâhî,
Sendedir hesabımızdaki en ince teferruat,
Biliriz kıldan da incedir Sırat,
Lutfeyle geçmek için sıratından bize berât
Yâ İlâhî, kaçış yoktur,
Çekileceğiz ettiklerimizden mutlak hesaba
Günâhlar yetmiyor gibi, bir de isyanımız caba
Ne zaman dinledikse şu berbat nefsin sesini,
Şaşırdık gönlümüzde vicdan muhasebesini
Lâkin şaşmaz senin ulu adaletinin terazisi,
Dirhem dirhem tartılır fânî hayatın mazisi
Affeden sensin cümle günahları,
Duyan sensin bağrımızdan kopan şu sıcak ânları
Hesâb eden sensin Yârab, elbetteki sensin Hasîb,
Mağfiretine sığındık, cennetini eyle nasîb [color="#800080"]

EL-CELÎL


Celîl sensin yâ ilâhî, sende azamet ve celâl,
Hükmedensin alemlere, olmaz cemâlinde melal,
Elbet sana sığınırız, yine senin celâlinden;
Yârab nasîb eyle bize, her ameli helâlinden
Yârabbi!
Sensin Celîl,
Celâlinden sana sığınırız Yârab
Gazabına uğrayanın elbetteki hâli harâb
Hükmedersin zâlimlere
O sonsuz kudretinle, azamet ve celâlinle
Mü'minlere, âlimlere
Lütfedersin nurunu, İlâhî cemâlinle
Celâline karşı duran bulunmaz,
Kudretine gem vuran bulunmaz,
Çünkü sonsuz kudret senindir Yârab,
Herkes yalnız sana verecek hesâb
Yârabbi gazab etme bize Celîl sıfatınla
Kabul eyle dergâhına lütfettiğin berâtınla
Merhamet eyle bize rahmetinle ey Celîl,
Eyleme Yârab bizi iki cihanda zelîl
Dayanamaz celâline yarattığın kürre-i arz,
Nasıl eyleriz sana biz
Korkusuz ve endişesiz
Perîşan hâlimizi arz?
Yârabbi Celîl sensin, sende o ulu azamet,
Elbet kopacak İlâhî bildirdiğin kıyamet
Haşr olunca mahşerinde sayısı bilinmez ervah,
Sen merhamet eylemezsen, eyvah bize, bize eyvah!
Nic'olur hâlimiz Yârab
Hükmedersen celâlinle?
Sana sâdık kulların
Sermest olup cemâlinle,
Ererken İlâhî lutfa; gazabını çekenlerden,
Mahzun, boyun bükenlerden
Eyleme bizi Yârab
Eyleme bizi zelîl,
Sensin hesab gününün sahibi, sensin Celîl,
İmânı yoldaş kıl bize, Kur'ân'ı mürşid;
Sana gelen yolda bize Habîb'ini eyle delîl [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-KERÎM


Yöneltme iblis'e yârab; öfke ile, kinle bizi,
Müşerref kıl tâ haşre dek, bu şerefli dinle bizi,
Hem dünyada, hem ukbada etme bizleri perîşan;
Sensin kerîm, ihya eyle sonsuz kereminle bizi
Yârabbi!
İhsanın müstesnadır, karşılıksız verensin,
Bulutlardan çöllere yağmurlar gönderensin
Lutfuna mazhâr olanlar
Elbet erer ikramına,
Gönlü aşkınla dolanlar
Düşer mi dünya gamına?
Yâ İlâhî, senden gelen herşeye şükrederim,
Kerem sendendir Yârab, elbette sensin Kerîm
Senin gazabın çetin, senin azabın elîm,
Elbette gazabını geçer sonsuz keremin
Herşey senden gelir bize,
Ne derseler derim Allah
Sen güç versen eğer, kulun gelmez dize,
Bugüne de, yarına da elbet Kerîm Allah
Sen dilersen zehri çevirirsin şerbete,
Sen dilersen çölleri'ulaştırırsın rahmete
Yârab nefis götürmesin
Bizleri ne hiddete, ne şiddete;
Biz ki âciz kullarız, muhtacız merhamete
Merhamet senden İlâhi,
Çıkar bizi selâmete
Yârabbi rızkımızı helâlinden ihsan et,
Gayret lutfeyle bizlere, işimizi âsân et
Koru bizi belâlardan, kazalardan, musibetten,
Ayırma bizleri Yârab hidâyetten
Bereket ver ülkemize, bu toprağa karış karış,
Sevgi ihsan eyle bize, sürüp gitsin huzur-banş
Sensin karşılıksız veren, sensin elbet keremi bol,
Önümüzden eksilmesin sana gelen aydınlık yol
Sensin Kerîm, sensin ulu,
Perişan eyleme Yârab
Keremine muhtaç kulu [color="#800080"]

ER-RAKÎB


Yarattığın âlemleri ilmin ile güden sensin,
Bunca sonsuz kâinatı yönlendirip yeden sensin,
Sen ki sonsuz kudretinle gözetensin gönülleri;
Rakîb sensin, kullarını murakabe eden sensin
Yârabbi!
Fevkindesin herşeyin,
Herşey senin ilminde
Ha katında göklerin,
Ha yerlerin dibinde
Görürsün, gözetirsin işlenen fiilleri,
Anlarsın binbir lisan söyleyen tüm dilleri
Görürsün zâlimlerin köpüren hiddetini,
Sezersin kopacak fırtınanın şiddetini,
Anlarsın gülümseyen katilin niyetini
Cümle işler elbette murakaben altında,
Ne zaman terleyecek uyuyan kılıç kında,
Ne zaman gülecektir yavrusuna anası,
Ne zaman açılacak bulutların vanası,
Ne zaman bal yapacak arıya konan çiçek,
Ne zaman arı olup balı içecek böcek?
Yârabbi hata olmaz asla senin hesabında,
Dere çağlar mecrasında,
Su şekil alır kabında
Bilirsin neler girecek
Ne zaman bir başka şekle,
Biz bilmeyiz geleceği,
Geçer ömür beklemekle
Bilen sensin her fiili,
Gören sensin her faili,
İşleri yönlendirensin,
Murakabe eden sensin
Yârabbi yaptığımız cümle işler sana ayan,
Herşey senin gözetimin altında eder cereyan
Nereye gitsek kudretin bizi eder ta'kîb,
Elbette göz altındayız, çünkü sensin Rakîb [color="#800080"]

EL-MÜCÎB


Tevbe bizden, şükür bizden, duâ ile, niyaz bizden,
İcabet el- mücîb olan, şânı yüce rabbimizden
Esirgeyen, kayıransın; nimetinle doyuransın;
Ayırma ilâhî bizi, sana gelen nurlu izden
Yârabbi!
Sen ki bize, bizden daha yakınsın,
Görürsün ahvâlimizi, bilirsin ef âlimizi,
Acırsın perîşan hâllerimize,
Bağışlamak, yönlendirmek,
Mes'ûd edip gönendirmek için vesile beklersin
Bir tevbeye bin günahı bağışlayan sensin,
Bir şüküre bin nimeti inayet edensin
Bir duâ beklersin Yârab
Kullarından bir niyaz
El-Mücîb'sin, icabet edersin dileklere,
Merhamet ihsan edersin taşlaşmış yüreklere
İlham verirsin kurumuş gönüllere ılık ılık,
Her niyaz sende bulur İlâhî bir karşılık
Yârab yoldaş etme bizi kovduğun İblis ile,
Sen ki bağışlamak için ufacık bir vesîle,
Küçücük bir niyaz beklersin kullarından;
Elbette sensin rahmeden, sensin Rahman
Yarattığın bunca güzellikleri görüp,
Bunu Rabbimiz yarattı demeyiz
Onca ihtiyaç içinde kıvranır,
El açar, boyun bükeriz senin nice kullarına;
Akıl edip de senden istemeyiz
Oysa sen vermek için beklersin bizden niyaz,
Buna rağmen elimiz sana doğru açılmaz
Yeriz de senin bize verdiğin nimetini,
Kullara el açarız, çekeriz minnetini
Dilek ve dualara karşılık veren sensin,
Belâyı kullarının üstünden def edensin
Kabul edersin nimete şükrü ve tevbeyi,
Verirsin bizlere Yârab, bunca güzel şeyi
Yalnız sana niyaz ederiz, sanadır istikâmet,
Sensin dua ve dileğe eyleyecek icabet [color="#800080"]

EL-VASİ’


Ezelden ebede kadar, hüküm sürecek sultansın,
Yarattığın her canlıyı bir ömürlük yaşatansın,
El-vâsîsin, sığmaz akla azametinin vüs'ati;
Rahmetinle, kudretinle her zerreyi kuşatansın
Yârabbi!
Öyle sonsuz ki rahmetin,
Öyle yüce ki kudretin;
İlmi yetmez anlatmaya beşeriyetin
İlmin ile kudretinin öyle geniş ki kapsamı,
Bu vüs'ati vasfetmeye yetmez şairin ilhamı
Sarıp cümle zerrâtı, nüfuz edip erensin,
Her sesi işitensin, her varlığı görensin
Kibredip kudretine olur kulların âsi,
Kuşatan kudretindir cümle yaratılanı,
Sensin el-Vâsi'
Emrindedir zaman,
Elindedir cümle mekân,
Sensin kudreti sonsuz olan Sultan;
Senindir her imkân
Mağfiretinle sararsın, eritirsin günâhları,
Nurunla gecelere verirsin sabahları
Göklerde sen, yaşattığın kürrede sen varsın,
İlâhî hükmün ile zerrede sen varsın
Vesayet edensin yarattığın kullara,
Hükmedensin acze düşen akıllara
Unuturuz kudretini nisyân ile Yârab,
Geçer günümüz kibrile, isyan ile Yârab!
Yine de giderirsin cümle ihtiyacımızı,
Dindirirsin lûtfun ile ağrımızı, acımızı
Günde kaç kez yalan yere ederiz yemin,
Yine eksilmez bizlerden fazl ü keremin
Sonsuzdur mağfiretin, sonsuzdur kudretin,
Sahibi sensin hikmetin, izzet ve nîmetin
Sarmışken bizi gufranın etme bizi âsî,
Yârabbi sana sığındık, Sensin Rahim, sensin Vâsi' [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.