Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ali, azeri, bin, hamza

Azerî Hamza Bin Ali

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Azerî Hamza Bin Ali




AZERÎ HAMZA BİN ALİ

İlimlere vâkıf, ârif ve himmet sâhibi bir zât 1380 (H782) yılında Maverâünnehr'de İsferâyin kasabasında doğdu 1462 (H866) yılında vefât etti

Asıl adı Hamza bin Ali Meliki't-Tûsî ve Beyhakî'dir Babası İsferâyin'de mevki sâhibi bir zât idi Hamza bin Ali küçük yaştan îtibâren ilim sâhipleri ve gönül sultanları ile berâber oldu Gençlik çağında dahi dünyâ işlerine iltifat etmedi Hiç bir emel peşinde koşmadı Fen ve din ilimlerinde ilerledi Şiir ile meşgûl oldu Sultan Şahruh hakkında bir kasîde yazdı Şeyhe çok hürmet ve tâzim gösteren Sultan ona "Melikü'ş-Şuarâ" ünvânını vereceğini vâdettiAncak Hamza bin Ali bu makamı dünyâ muhabbetine açılan bir pencere görüp, istemedi O, dünyâyı tamamen terketmek istiyordu

Bu maksatla şeyhlerin şeyhi, âriflerin önderi Muhyiddîn et-Tûsî el-Gazâlî'nin sohbetlerine katıldı Ondan hadîs kitaplarını okudu Tarîkat erkânını öğrendi ve bu yolda ileri derecelere kavuştu Mânevî hazzın, ilâhî aşkın tadını aldığı bu büyük şeyhin yanından hiç ayrılmadı Onunla birlikte hacca gitti Ancak Şeyh Muhyiddîn hazretleri Halep'te hayâta gözlerini kapadı

Şeyh Azerî bundan sonra Seyyid Nîmetullah hazretlerinin derslerine devâm etti Bu gönül sultanının yanında seyr ve sülûk yaparak, nefsini kötü huylardan ve çirkin sıfatlardan temizledi Allahü teâlânın beğendiği şeylerde fânî olup tam ihlâsa, her işini yalnız Allahü teâlânın rızâsı için yapma makâmına, kavuştu Bu hâle geldikten sonra Seyyid Nîmetullah hazretlerinden icâzet, diploma aldı

Şeyh Azerî hazretleri bundan sonra iki defâ yaya olarak hacca gitti Bir yıl Beytullah'ta kaldı Harem'de, haccın âdâb ve erkânı ile Kâbe'nin târihi hakkında bilgi veren Sa'yü's-Safâ kitabını yazdı Sonra Hind'e gitti Bir müddet orada kaldı Şeyh Azerî'nin sohbetlerine katılan Hind Meliki Sultan Ahmed, kendisinden çok memnun oldu Şeyhe elli bin dirhem hediye gönderdi ve ülkesinde kalmasını istedi Ancak Şeyh Azerî hazretleri bu hediyeyi kabûl etmedi Bir müddet sonra da ülkesine döndü

Bundan sonra otuz yıl ibâdet seccâdesinde oturdu Allahü teâlâyı tefekkür ile meşgûl oldu Âlimler, din ve devlet büyükleri, mülk ve millet sahipleri ve her sınıf insan ziyâretine gelirler, hizmetinde bulunurlar, nasîhat isterler ve rızâsına kavuşmak için can atarlardı

Tîmûr Hanın torunlarından Sultanzâde Muhammed bin Baysungur, Irak'a gideceği vakit şeyhin ziyâretine geldi Şeyh ona adâlet ve merhâmet hakkında pek çok nasihatlerde bulundu Sohbet esnâsında şehzâdenin kalbinde şeyhe karşı büyük bir muhabbet hâsıl oldu Şeyhin önüne bir kese altın bıraktı Şeyh bunu kabûl etmedi ve şu beyti okudu:

"Altını dağıtmak, onu hiç almamaktan daha iyi ve hayırlı değildir" Sultanzâde bundan sonra şeyhe daha çok bağlandı

Şeyh Azerî hazretlerinin kasîdelerini toplamış olduğu dîvânındaki şiirlerinden bâzıları şu mânâdadır:

"Ben sana hikmetten bir nükte öğreteyim Sen bunu yaparsan iki âlemde büyük adam olursun Tarîkat libasını giydiğin vakit zilletten müteessir olma İzzet ile övün"

"Yaygı gibi yayılmış olan bu yeryüzünün durumunu gözünün önüne al Bunu tıpkı siyâh, beyaz hânelere ayrılmış bir satranç tahtası gibi farz et Birbiri karşısına konulmuş siyah ve beyaz hâneler ayniyle gece ve gündüzün aydın ve karanlık saatlerine benzer Burada akıl ve nefs birer mühendis ve hokkabaz ve yekdiğerini yenmek isteyen iki satranç ustasıdır Aklını başına al; nefis, hîleler yapan, dalavereci bir rakîptir Ey Azerî, bir kimse nefsin kötü isteklerinden korunmazsa murâd atını, ilâhî yoldaki arzu ve isteğini kaybetmiştir Zaman herkesle bir türlü oyun oynar Onun oyunundan sakının"

"Hikmet hazînesinin anahtarı bizim elimize geçtiği zamandan beri hırs gözüne kanâat sürmesini sürdük Ey gönül bu dünyâ olayları ayarı düşük bir pazardır Biz bunu birçok kere himmet terâzisiyle tarttık Ancak korkarım ki, bizim tâat ve ibâdet sayfalarını yok saydığımız gibi, yarın tevfik sayfamızı da yok saymasınlar Bugün ayrılıktan çektiğimiz azâbın yanında yarın haşr gününde çekeceğimiz azâbın gözümüzün önünde hiç ehemmiyeti yoktur Vatanın ve yar ile bulunmanın kadri kıymeti nedir? Bunu bizden sor Çünkü biz gurbet mihneti nedir; bunu çekmişiz, ne acı olduğunu biliriz"

Şeyh Azerî hazretlerinin dîvânından başka Cevâhirü'l-Esrâr, Sa'yü's-Safâ, Tuğrây-ı Hümâyûn ve Acâibü'l-Garâib adında eserleri vardır Şeyh hazretleri 82 yaşında iken 1462 (H866) yılında İsferâyin kasabasında vefât etti Mezarı buradadır Bütün malını mülkünü sâlihlere, zâhidlere, dünyâya düşkün olmayanlara, fakirlere ve ilim talebelerine vakfetmişti Bu sebeple türbesinin yanındaki zâviyede yıllarca ders okundu Ziyâretçiler eksik olmadı Sultanlar ve hâkimler de onun rûhu için orada ders gören talebelere ve gelip giden fakirlere, ihtiyaç sâhiplerine lütuf ve ihsânlarda bulunurlardı

Hâce Ahmed-i Müstevfî, Şeyhin vefâtı üzerine şu kıtayı söyledi:

"Yazık ki zamânenin şeyhi Azerî'nin hayat kandili riyâsız kaldı Gönül çerağı onun hayat körüğüyle hakîkatlerin her çeşidiyle parlıyordu O şiir söylemekte Hüsrev-i Dehlevî'ye benzediği için, ölüm târihi "Hüsrev" oldu"

1) Devletşah Tezkiresi; s466-472

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.