Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cezûlî

Cezûlî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cezûlî




CEZÛLÎ

Fas'ta yetişen velîlerden ve hadîs âlimi İsmi Muhammed, babasının ki ise Süleymândır Künyesi Ebû Abdullah olup, Cezûlî nisbesiyle meşhur oldu Şerîflerdendir Doğum târihi bilinmemektedir Fas'ın Sus şehrinde doğdu 1465 (H870) senesinde zehirlenerek şehîd edildi Fas'ın Fugal bölgesinde yaptırdığı câminin bahçesine defnedildi Seneler sonra Merrâkûş'e nakl edilerek, kendisi için yaptırılan türbeye defn edildi Türbesi günümüzde ziyâret yeridir

Muhammed Cezûlî, önce memleketinde bir süre sonra da Fas şehrine giderek, Saffârin Medresesinde tahsîline devâm etti Tahsîlini tamamladıktan sonra tekrar memleketine döndü Fakat yeniden ayrılmak zorunda kaldı Bu hâdise şöyle anlatılır: "Muhammed Cezûlî'nin bulunduğu bölgede, iki kabîle arasında şiddetli kavga olmuştu Bu kavga sırasında bir genç öldürüldü Her iki kabîle, bu gencin kendileri tarafından öldürülmediğini iddiâ etti Aralarındaki bu iddiâlaşma o kadar ileri gidince, tekrar kavga edecek duruma geldiler Bu arada oraya gelen Muhammed Cezûlî, kan dökülmesini önlemek için, o genci kendisinin öldürdüğünü söyledi O beldenin âdeti; bir adam öldüren kişi, kabîleden kovulurdu Onlar da bu âdet üzerine, Muhammed Cezûlî'yi aralarından çıkardılar Bunun üzerine Muhammed Cezûlî memleketinden ayrılarak, Arabistan yarımadasına gitti Orada uzun bir müddet kaldı; Mekke, Medîne ve Kudüs şehirlerini dolaştı Buralarda çeşitli âlimlerin sohbetinde bulundu

Salevât-ı şerîfe

Bir süre sonra memleketine dönen Muhammed Cezûlî, Tit şehrinde bulunan Ebû Abdullah Muhammed'in sohbetlerine katılarak, Şâzilî tarîkatına girdi On dört sene müddetle halvete, yalnızlığa çekildi Sonra talebe yetiştirmeye başladı Talebelerinin sayısının on binleri bulduğu rivâyet edilen Muhammed Cezûlî, bir gün bir kuyu başına abdest almak için uğradı Kuyunun yanında su çekmek için kova ve ip yoktu Ne yapacağını şaşırmıştı Bir kız, onun bu hâlini yüksekçe bir yerden gördü ve ona şöyle dedi: "Sen kimsin ve niye şaşırdın?" Muhammed Cezûlî, onun kova getireceği ümîdi ile kendisini tanıttı ve hâlini bildirdi Kız bunun üzerine ona; "İnsanlar seni hayır ve kerâmetle överler Sen ise kuyudan su çıkarmaktan âciz kaldın ve şaşırdın" dedi ve gelip kuyuya seslendi Allahü teâlânın izni ile su, kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı Muhammed Cezûlî abdest aldıktan sonra kıza; "Sen bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nâil oldun?" dedi Kız da; "Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devâm ederek kavuştum" diye cevap verdi Muhammed Cezûlî, bu duruma hayret ederek; "Acabâ hangi salevât-ı şerîfeyi okumaya devâm etsem?" diye düşünmeye başladı O gece, bu düşünceden dolayı uyuyamadı Bu düşünce içerisinde yatakta yatarken, hanımı yatağından kalktı En güzel elbisesini giyip, örtüsünü örtüp evden dışarı çıktı Bunu görünce, hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından dışarı çıktı ve onun deniz kıyısına doğru gittiğini gördü Önünde ve ardında bir arslan ona bekçilik ediyordu Merakı daha fazla arttı Hanımı kıyıya varınca denize girdi ve yürümeye devâm etti, sonunda küçük bir adaya ulaştı Arslanlar denizin kıyısında yattılar Orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı İbâdetten sonra, yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi Arslanlar da kalkarak, biri önde, diğeri arkada yürümeye başladılar Muhammed Cezûlî daha önce eve gelip, uyuyor göründü Hanımı, eve gelip elbiselerini değiştirip, yattı "Hanım bunu her gece mi yapıyor?" diye düşünerek, üç gece onu gözetledi Hanımının her gece böyle yaptığını gördüÜçüncü gecenin sabahında, bu durumu hanımına sordu Hanımı ona; "Siz, bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? Uzun senelerdir ben böyle yapıyorum" dedi Bunun üzerine Muhammed Cezûlî; "Acabâ, bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz?" diye sorunca, hanımı; "Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım Nîmete bu yüzden kavuştum" dedi Muhammed Cezûlî; "Devâm ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir?" diye suâl etti Hanımı cevap vermedi Isrâr edince; "Bu gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm" dedi Sabahleyin hanımı; "Açıkça söyleyeyim, haber vermeye izin yoktur Ancak salevât-ı şerîfeleri topla, onların içinde varsa, "Vardır" diye haber veririm" dedi Bunun üzerine Muhammed Cezûlî, birçok kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri topladı ve bir kitap yazdı Hanımına, yazdığı bu kitabı okuduğu zaman, hanımı; "İçinde birkaç yerde vardır" dedikten sonra; "Bu kitabı okumaya devâm edenin, Allahü teâlânın rahmetine kavuşacağında şüphe yoktur" dedi Muhammed Cezûlî bu eserine; Hayırlara deliller ve nûrların doğuşu mânâsına gelen Delâil-ül-Hayrât ve Meşârık-ul-Envâr ismini verdi

Cezûlî'nin kabrinin bulunduğu belde küffâr eline geçince, talebesinin talebesi, hocamızı orada bırakmıyalım diyerek kabrini açtırdı Aradan yetmiş sene geçmesine rağmen, mübârek bedeninin nasıl defnedilmiş ise o hâlde olduğunu gördüler Onu sevenlerden birisi, Muhammed Cezûlî'nin alnına parmağını bastırdı Alnındaki kan dağıldı Parmağını kaldırınca, yine toplandı Sanki canlı idi Oradan mübârek bedenini alıp, Merrâkûş'a getirip defnettiler Kabrinin üzerine bir de türbe yaptırdılar

Muhammed Cezûlî'nin Delâil-ül-Hayrât'tan başka eserleri de vardır Fakat en meşhûru bu eserdir Hizb-ül-Felâh ve Hizb-i Sübhân ed-Dâim yazmış olduğu eserlerdendir

Delâil-ül-Hayrât'ta toplanmış olan salevât-ı şerîfelerden bâzıları şunlardır:

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve bârik alâ Muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ bârekte alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd"

"Allahümme salli alâ Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme inneke hamîdün mecîd"

"Allahümme salli alâ Muhammedin-in-nebiyy-il-ümmiyyi ve alâ âli Muhammed"

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd Allahümme ve terahham alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ terahhamte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd Allahümme ve tehannen alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ tehannente alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd Allahümme ve sellim alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ sellemte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd"

"Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme inneke hamîdün mecîd"

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehl-i beytihî ve eshârihî ve ensârihî ve eşyâihî ve muhibbihî ve ümmetihî ve aleynâ maahüm ecmaîne yâ erhamerrâhimîn"

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin ve alâ ehl-i beytihî"

1) Neyl-ül-İbtihâc
2) Brockelmann; Gal-2, s252
3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s1042
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c12, s313

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.