08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Baba Tâhir Uryân
BABA TÂHİR URYÂN
İran'da yetişen şâir ve velîlerden Onuncu yüzyılın sonu ve on birinci yüzyılın başında yaşadı İsmi Tâhir olup, Baba Tâhir ve Tâhir Uryân-ı Hemedânî diye meşhûr oldu İran'ın Hemedan şehrinde doğdu 1010 (H 401) senesinde aynı yerde vefât etti Kabri Hemedan'dadır
Baba Tâhir Uryân'ın hayâtı hakkında verilen bilgiler çok az olup, daha çok kerâmetleri hakkında kıssalar nakledilmektedir O küçük yaştan itibâren ilim tahsili için gayret sarfetmekte bu hususta elde ettiklerini bir türlü yeterli bulmamaktadır
Nakledildiğine göre bir gün Baba Tâhir, Hemedan Medresesi talebelerine ilim elde etmek için ne yapmak lâzım geldiğini sordu Talebeler onunla alay etmek için bir kış gecesini havuzun buzlu suyu içinde geçirmesi gerektiğini tavsiye ettiler Baba Tâhir bu tavsiyeyi aynen tatbik etti Ertesi sabah Allahü teâlânın ihsânı ve bereketi ile kendisini ilim nûru ile aydınlanmış buldu
Bu vakadan sonra Baba Tâhir Uryân hazretlerinin pekçok kerâmetleri görüldü Bir defâsında Elvend Dağının karını, içindeki ilâhî aşk ateşinin harâretiyle eritmiştir Bir kere de ilm-i heyete, astronomiye dâir kendisine sorulan meselenin hallini ayak parmağının ucuyla çizmiştir Böylece Hemedan ve Turistan bölgesinde şöhreti artan Baba Tâhir Uryân'ın duâsına kavuşmak ve sohbetinden istifâde etmek isteyenler onun huzûruna koşmaya başlamışlardır
Nitekim Selçuklu Devletinin kurucusu Tuğrul Bey de Hemedan'a geldiği zaman, onunla sohbet etti ve duâsını kazanmayı büyük nîmet bildi Tuğrul Bey Hemedan'a geldiği zaman üç zât vardı Bunlar: Baba Tâhir, Baba Câfer ve Şeyh Hamşâd'dı Bu üç zât, Hemedan şehrinin kapısında yer alan ve Hızır adıyla anılan bir tepenin yanında idiler Sultan onları görünce bineğini durdurdu İndi ve Vezir Ebû Nasr el-Kundûrî ile onların yanına gelerek ellerini öptü Baba Tâhir, Sultana; "Ey Türk! Allah'ın kulları ile ne yapacaksın?" diye sorunca, Sultan; "Siz ne emrederseniz onu yapacağım " dedi Baba Tâhir; "Muhakkak Allah adâlet ve ihsân yapmayı buyurur " (Nahl sûresi:90) meâlindeki âyet-i kerîmeyi okuyarak; "Allahü teâlânın buyurduklarını yap " dedi Sultan Tuğrul Bey ağlayarak; "Öyle yaparım " dedi Baba Tâhir, Sultanın elini tuttu ve; "Benden bunu kabûl et " dedi Sultan da; "Ettim " dedi Baba Tâhir parmağında bulunan ve yıllarca taktığı yüzüğünü parmağından çıkararak Sultanın parmağına taktı ve; "Âdil ol!" dedi Sultan katıldığı her savaşta o yüzüğü parmağına takardı
Zâhirî ilimlerde âlim, tasavvufta yetişmiş bir velî olan Baba Tâhir Uryân'ın asıl şöhreti şâirliğinden gelmektedir İran edebiyâtında daha çok Lûristan (Lûrî) lehçesiyle söylediği ârifâne ve etkileyici beyitleriyle ün kazanmıştır Dübeyit adı verilen bu şiirlerin ölçüsü normal rubâî vezninden biraz farklıdır Zamanla halk arasında yaygınlaştıkça bâzı değişikliklere uğrayan bu şiirler orijinalliklerinden bâzı şeyler kaybetmişlerdir Baba Tâhir'in dübeyitleri (rubâi) dışındaki en önemli eseri, ahlâkî, tasavvufî konulardaki bâzı düşüncelerini özlü bir biçimde ifâde ettiği Arapça bir eserden Kelimâtü'l-Kısâr (Kısa Sözler) adlı mecmûadır Tasavvuf erbâbı arasında büyük rağbet gören bu eser, yirmi üç bâbdan ibâret olup, Farsça ve Arapça çeşitli şerhleri yapılmıştır Baba Tâhir'in dübeyitleri, bâzı gazelleri ve Kelimâtü'l-Kısâr adlı veciz sözler mecmûasını ihtivâ eden dîvânı, 1927 senesinde Armağan Dergisi'ni yayınlayan Hüseyin Vâhid Destgerdî tarafından Tahran'da neşredildi Bu dîvânın Kelimâtü'l-Kısâr dışındaki dübeyitleri ve gazelleri ihtivâ eden kısmı Türkçe'ye çevrilmiştir
Kaynakların bildirdiğine göre Hemedan ile Lûristan'da yaşadığı anlaşılan Baba Tâhir Uryân 1010 (H 401) senesinde Hemedan'da vefât etti Şehrin kuzey-batı tarafındaki Bun-i Bâzâr mahallesinde küçük bir tepe üzerinde defnedildi
Baba Tâhir Uryân dübeyitlerinde dünyânın geçiciliğini şöyle açıklıyor:
Dünyâ sofradır, insanlarsa misâfirdir
Bugün lâle görülür, yarın da hâzân olur
Karanlık bir çukurun adın kabir koyarlar
Bana derler ki budur senin evin
Dünyâ malının hepsi yanmalıdır
Dünyâ malından yüz çevirmelidir
Bugün yüreğinde olan derd ile gamı
Mahşer günü için toplamalısın
ÇARE BULMAZLAR
Ne mutlu onlara ki cân ile vücûdu fark etmezler
Candan cânânı, cânândan cânı ayrı bilmezler
Onun derdine alışırlar, aylarca yıllarca
Fakat kendi dertlerine bir çâre bulmazlar
Âşık olan herkes cânından korkmaz
Âşık kütük ve zindandan korkmaz
Âşıkın gönlü aç bir kurtun heyheyinden
Korkmadığı gibi hiçbir şeyden korkmaz
Yâ Rabbî! Gönlümün feryâdına yetiş
Kimsesizler kimsesi sensin, ben kimsesiz kaldım
Herkes diyor ki Tâhir'in kimsesi yoktur
Allah benim yardımcımdır, başkasına ne hâcet
Ben ne alış-veriş fikrindeyim ne de kâr
Yüreğimde ne iyilik ne de varlık düşüncesi var
Çeşme başı, su kenarı istemem
Çünkü her gözüm binlerce akan nehir gibidir
1) Baba Tâhir Uryân ve Şiirleri
2) Râhatüs-Südûr; s 98-99
3) Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Târihi; c 1, s 277,278
|
|
|