Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ebu, elbusrî, ubeyd

Ebû Ubeyd El-Busrî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ebû Ubeyd El-Busrî




EBÛ UBEYD EL-BUSRÎ

Şam'da yetişen âlimlerin ve evliyânın meşhurlarından İsmi, Muhammed bin Hasan, künyesi Ebû Ubeyd'dir Havran civârındaki Busr köyünden olup, oraya nisbetle Busrî denilmiştir 859 (H245) senesinde vefât etti Ebû Türâb Nahşebî, Ahmed bin Yahyâ Celâ, Ebû Saîd-i Harrâz ve daha birçok evliyâ ve âlimden ilim öğrendi ve sohbetlerinde yetişti Tasavvufta kemâl derecelerine kavuşup, evliyânın büyüklerinden oldu

Ebû Zür'a şöyle anlatmıştır: "Ebû Ubeyd hazretleri bir defâsında oğlu ile birlikte hacca gitmişti Arefe günü Arafat'ta iken oğluna; "Bir süvâri ile tebrik edildin!" dedi "Babacığım hangi süvâri?" deyince; "Şu anda bir oğlun dünyâya geldi" dedi Memleketlerine döndükleri zaman oğlu Arefe günü bir erkek evlâdının doğduğunu öğrendi

Talebelerinden biri şöyle anlatır: Ebû Ubeyd Busrî hazretlerinin yanına hac zamânına üç gün kala evliyâdan iki kişi geldi Hacca gidip gitmeyeceğini sordular O da, gidemeyeceğini söyledi ve yüzünü bana dönerek; "Senin şeyhine onlara nisbetle daha kısa zamanda oraya varma ve tayy-i mekân imkânı verilmiştir" buyurdu

Allah yolunda cihâd etmek niyetiyle bir savaşa katıldı Bir ata binmişti Yolda atı öldü Duâ edip, seferden dönünceye kadar Rabbinden atın diriltilmesini istedi Ölen at, Allahü teâlânın izniyle dirilip ayağa kalktı Gazâ bittikten sonra Busr'daki evine varınca, oğlundan atın eğerini almasını istedi Oğlu, hayvanın çok terli olduğunu görünce eğeri almaktan vazgeçti Bunun üzerine; "Eğerini al, bu bize ödünç verilmiştir" buyurdu Oğlu eğerini alınca, at yere düşüp öldü

Ebû Ubeyd Busrî hazretleri bir gün Şam'da dostlarıyla otururken yanlarından bir atlı geçiyordu Peşinden atın eğer örtüsünü taşıyan kölesi kızgın bir halde koşuyordu Köle; "Yâ Rabbî! Sen beni bu güç durumdan kurtar" diye duâ edip; Ebû Ubeyd hazretlerine de; "Ey Allah'ın sevgili kulu! Bana duâ et" dedi Bunun üzerine; "Yâ Rabbî! Bu kulunu Cehennem ateşi ve kölelikten kurtar" diye köleye duâ etti O anda attaki binici kuşağını yere atıp, kölesine; "Seni âzâd ettim" diye bağırdı Köle de taşıdığı örtüyü bırakıp; "Beni sen değil, bunlar âzâd etti" diyerek, Ebû Ubeyd Busrî ve dostlarının yanına gitti ve ölünceye kadar onlarla berâber kaldı

Ebû Ubeyd Busrî hazretleri derslerinde, sohbetlerinde ve yaşayışında, insanlarla olan muâmelelerinde dâimâ emr-i mâruf yapar, Allahü teâlânın dînini insanlara öğretir ve dînin emirlerine uymalarını sağlamak için uğraşırdı Ramazân-ı şerîf ayı girince, bir yere çekilir, oruç tutar ve dâimâ ibâdetle meşgûl olurdu Âdetâ yemez, içmez, uyumaz bir halde geçirirdi Yemesi için odasına bıraktıkları ekmeklere hiç dokunmadığı görülürdü Duâsı çok makbuldü

Ahmed bin Yahyâ Celâ; "Altı yüz kadar yetişmiş ve yetiştirebilen evliyâ ile görüştüm Bunların en mümtazları, en büyükleri Zünnûn-i Mısrî, Ebû Türâb-ı Nahşebî, Ebû Abdullah Busrî ve Ebü'l-Abbâs bin Atâ idi" buyurdu

Ebû Ubeyd hazretlerinin oğlu geçimini yağ satarak sağlardı Bir gün babasına gelerek; "Babacığım sermâyem olan birkaç testi yağım vardı Dışarı çıkarken düşürüp kırdım Bütün sermâyem yok oldu" dedi O da, rızkı verenin Allahü teâlâ olduğunu, başka bir iş yapabileceğini ve yeni imkânların çıkabileceğini, bir de dünyâya ve dünyâ malına düşkün olmamak gerektiğini işâret ederek; "Evlâdım, sen de babanın sermâyesinden sermâye edin Yemin ederim ki, babanın dünyâ ve âhirette Allahü teâlâdan başka sermâyesi yoktur" buyurdu

Buyurdu ki:

"Zikir kalple olmalıdır Yalnız dille yapılır da kalbe işlemezse, riyâ ve gösteriş olur"

İKİ REKAT NAMAZ KIL

Ebû Ubeyd Busrî hazretlerine hizmet etmekle şereflenen bir talebesi şöyle anlatmıştır: Bir hac mevsiminde hacca gitmek üzere hocam Ebû Ubeyd Busrî'den duâ alıp yola çıkmak üzereydim Hocam; "Yanında bir şeyin var mı?" deyince; "Su kabımdan başka bir şeyim yok" dedim Bunun üzerine bana; "Bir şeye ihtiyâcın olduğu zaman veya acıkınca yâhud da susayınca, iki rekat namaz kılO su kabını da sağ tarafına koy Namazı bitirip selâm verdiğin zaman arzu ettiğin şey ne ise onu sağ tarafında bulursun" buyurdu Vedâlaşıp yola çıktım Epey bir zaman gittim Yolum öyle bir yere düştü ki orada hiç su yoktu İnsanlar susuzluktan çâresiz bir halde inliyorlardı Bu hâli görünce hocam Ebû Ubeyd Busrî'nin vedâlaşırken söylediği sözleri hatırladım Hocam elbette doğru söyler, onun tembihinde bir hikmet vardır diyerek boş su kabımı sağ tarafımda çukur bir yere bırakıp iki rekat namaz kıldım Selâm verdiğim zaman, bir rüzgâr esmeye başladı Rüzgâr, su kabımı attığım çukur yerden üzerime su serpiyordu Baktığımda kabımı bıraktığım çukur yer su ile dolmuştu Kabı alıp, susuzluktan kıvranan insanları çağırdım Suyun yanına gelerek, içe içe kandılar Böylece Allahü teâlânın izniyle ve hocamın kerâmetiyle susuzluktan kurtulduk

1) Nefehât-ül-Üns; s146
2) Risâle-i Kuşeyrî; s124
3) Tabakât-us-Sûfiyye; s176
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c1, s115
5) Tabakât-ül-Evliyâ; s362
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c3, s253

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.