|  | Ahmed Bin Mevdûd Çeştî |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Ahmed Bin Mevdûd ÇeştîAHMED BİN MEVDÛD ÇEŞTÎ Hindistan evliyâsının büyüklerinden  İsmi Ahmed bin Mevdûd bin Yûsuf el-Çeştî'dir  1113 (H  507) senesinde Hindistan'ın Çeşt beldesinde doğdu  1181 (H  577)'de Çeşt'te vefât etti  Kabri oradadır  Evliyânın meşhûrlarından Hâce Mevdûd Çeştî hazretlerinin oğludur  Babasının ders ve sohbetlerinde yetişip kemale erdi  Evliyâlıkta üstün derecelere yükseldi  Babası onu kendine halîfe, vekil tâyin etti  Babasının vefâtından sonra, talebeleri yetiştirmekle vakitlerini geçirdi  Herkese karşı şefkatli ve merhametliydi  İstisnâsız bütün insanlara karşı iyilik etmek, onlara İslamiyeti tanıtmak, doğru olarak anlatmak için çırpınırdı  Herkes tarafından sevilir, kendisine hürmet edilirdi  Yaşayışının her safhasında İslâmiyete tam uyan Ahmed bin Mevdûd Çeştî hazretleri, ömrünü İslamiyete hizmetle geçirdi  Eshâb-ı kirâmın Peygamber efendimizden naklen bildirdiği Ehl-i sünnet îtikâdını ve din bilgilerini yaydı  İnsanların bu doğru îtikâdı ve din bilgilerini öğrenmeleri ve öğrendiklerini seve seve uymaları için gayret sarfetti  Her evliyâ gibi o da, içinde yaşadığı topluma bir mürâcaat kaynağı oldu  Kendisi ise Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin muhabbetine gark olmuştu  Bir sene hac mevsimi yaklaşırken, Ahmed-i Çeştî hazretleri, bir gece rüyâsında Fahr-i kâinât efendimizi gördü  Kendisine; "Ey Ahmed! Biz sana müştâkız, âşıkız  " buyurdu  Sabah olunca, Ahmed bin Mevdûd hazretleri, kendisine en yakın üç kıymetli dostu ile yola çıkıp, Mekke-i mükerremeye vardı  Hac vazîfesini yaptıktan sonra, Peygamber efendimizin mübârek kabr-i şerîflerini ziyâret için Medîne-i münevvereye gitti  Peygamber efendimize olan aşkından dolayı, oradan ayrılamadı  Devamlı ibâdet, tâat ve Allahü teâlâyı zikretmek ve Resûlullah efendimize salevât-ı şerîfe getirmekle meşgûl oldu  Altı ay orada kaldı  Ahmed bin Mevdûd hazretlerinin hâlini anlayamayan bâzı kimseler, onu Ravda-i mutahhera etrâfından uzaklaştırmak istediler  Bu sırada Ravda-i mütahheradan şöyle bir ses duyuldu ki: "Sakın bu kimseyi incitmeyiniz!O, bize müştâk ve cân atanlardandır  Biz de ona müştâkız  " diyordu  Orada bulunanların hepsi bu sözü duydular   Hâce Ahmed bin Mevdûd hazretleri, daha sonra Resûlullah efendimizin mânevî müsâade ve işâretleri ile Bağdât'a dönüp, evliyânın büyüklerinden Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin hânegâhına geldi  Şihâbüddîn hazretleri ona çok izzet ve ikrâmda bulunup, hürmet etti  Bağdât'ta halîfe ile görüştü  Halîfe kendisini dâvet ile, çok iltifât edip, ikrâmlarda bulundu  O da, halîfeye çok güzel öğütler, hoşa giden nasihatlar ile Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmenin fazîletini, insanlara hizmet etmenin kıymetini anlattı  Bütün nasihat ve tavsiyeleri kabûl edildi  Gideceği zaman, halîfe kendisine pek çok hediye arzetti ise de, onun hatırı için az bir mikdârını kabûl etti  Bunları da şehrin dışına çıkınca fakirlere verdi  Kendisi ise, Horasan'a gidip, orada insanlara İslâmiyeti, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı  1) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s  368 2) Hadîkat-ül-Evliyâ (2  kısım); s  152 3) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c  6, s  22 4) Sefînet-ül-Evliyâ; s  91 | 
|   | 
|  | 
|  |