Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ata, zengi

Zengî Atâ

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zengî Atâ




ZENGÎ ATÂ

Türkistan'ın büyük velîlerinden Ahmed Yesevî hazretlerinin ilk hocası Arslan Baba'nın torunlarındandır Mensûr Atâ, Ahmed Yesevî hazretlerinin hocası Arslan Baba’nın oğlu idi İlk terbiyesini babasından aldı Ahmed Yesevî hazretlerinin terbiyesine teslîm edildi Zâhirî ve bâtınî ilimlerde âlim oldu Mensûr Atâ’nın 1197 (H594) yılında vefâtında, oğlu Abdülmelik Atâ halîfesi oldu Abdülmelik Atâ’nın da çok geçmeden vefât etmesi üzerine, oğlu Tâc Hoca babasına halîfe oldu Tâc Hoca, 1199 (H596) yılında vefât etti Zengî Atâ, Tâc Hoca’nın oğluydu

Zengî Atâ, uzun yıllar dede ve babasından zâhir ve bâtın ilimlerini öğrendi Ahmed Yesevî hazretlerinin halîfelerinden Hakîm Atâ’nın hizmetine girdi Onun yüksek ilim ve feyzinden istifâde etti Taşkent’te ikâmet eder, Taşkent halkının hayvanlarına çobanlık yapardı Hocası Hakîm Atâ, 1186 (H582) yılında vefât edip, Harezm’de Akkurgan’a (Bağırgan’a) defnedildi Onun en meşhûr halîfesi olan Zengî Atâ, Hakîm Atâ’nın hanımı Anber Ana ile evlendi Hâdise şöyle oldu:

Hakîm Atâ biraz esmerceydi Birgün Anber Ana’nın kalbinden; “Keşke kocam siyah olmasaydı” şeklinde bir düşünce geçti Hakîm Atâ, onun bu düşüncesini Allahü teâlânın izniyle anlayıp; “Sen beni beğenmiyorsun ama, benden sonra dişinden başka beyaz yeri olmayan bir karaya düşeceksin!” dedi Anber Ana, bu düşüncesine çok ağlayıp tövbe ettiyse de, Allahü teâlânın o sevgili kulu dilek dilemiş, iş işten geçmişti Hakîm Atâ vefâtına yakın, Harezm’de ilim tahsîl etmekte olan oğulları Muhammed Hoca ile Asgar Hoca’yı çağırttı Onlara; “Ölümümden sonra gün doğusundan kırk ebdâl gelecek, içlerinde gözü zayıf ve ayağı aksak bir kara ebdâl vardır İddeti bitince, ananızı onunla evlendirirsiniz” dedi Gerçekten vefâtından bir müddet sonra, bahsedilen kırk mübârek kimse geldi İçlerinden biri arkada kalmıştı Târiflere uygun olan o mübârek kimse Zengî Atâ idi Zengî Atâ, aslında Taşkent taraflarında çobanlıkla meşgûl olurdu Kalın dudaklı, dişlerinden başka beyazı olmayan, oldukça esmer biriydi Anber Ana’nın iddet müddeti (kocası ölen veya kocasından boşanmış olan kadının, ikinci bir nikâh akdinden önce, dînimizce beklemesi gereken zaman) bitince, bir yakınını gönderip nikâh taleb etti Anber Ana kabûl etmeyip; “Ben Hakîm Atâ’dan sonra kimseye varmam Hele böyle siyah bir kimseye!” deyip reddetti Bu esnâda boynu tutuldu Yüzünü çeviremez oldu Çok sıkıntı çekti Zengî Atâ’ya durum haber verildi Zengî Atâ adam gönderip; “Bilmez misin ki, bir gün hatırından; “Keşke Hakîm Atâ esmer olmasaydı” düşüncesi geçmişti de, Hakîm Atâ kerâmetle bunu bilip; “Yakında benden siyaha eş olursun” demişti” dedi Anber Ana, takdîrin böyle olduğunu anlayıp, ağlayarak nikâha rızâ gösterdi Nikâha râzı olur olmaz da, boynu eski hâline döndü Zengî Atâ ile evlendiler Çocukları oldu Soylarından sâlih kimseler, velîler ve âlimler yetişti

Zengî Atâ, Taşkent dağlarında çobanlık yapar, âilesinin geçimini çobanlıktan aldığı ücret ile sağlardı Hayvanları kırlarda otlatırken namazlarını kılar, namazdan sonra da Kur’ân-ı kerîm okur, Allahü teâlâyı zikrederdi Kırda otlamaya bırakılan hayvanlar onun etrâfını çevirirler, otlamayı bırakıp onu dinlerlerdi Akşam da yakmak için topladığı odunları sırtına yüklenir, evine götürürdü Bir gün tam topladığı odunları yükleneceği sırada, yanına dört genç gelip selâm verdiler Selâmlarına cevap verip hâl, hâtır sordu Buhârâ medreselerinde zâhirî ilimleri tahsîl ettiklerini, ancak, bâtınî ilimleri tahsîl edebilecekleri mübârek bir kişiyi aradıklarını arzettiler Zengî Atâ; “Durun sizi irşâd edecek zâtın nerede olduğunu haber vereyim” dedi Gençler çok sevindiler Yüzünü dört bir tarafa çevirip kokladı ve sonra da; “Sizin bu ilimde nasîbiniz, bizden başkasında değildir” buyurdu Bu dört genç, Zengî Atâ’nın daha sonra dört büyük halîfesi olacak olan, Uzun Hasan Atâ, Seyyid Ahmed Atâ, Sadr Atâ ve Bedr Atâ’dan başkası değildi Zengî Atâ’nın sözüne ilk önce inanan Uzun Hasan Atâ ile Sadr Atâ oldu Bu sebepten de ilk kemâle gelenler de onlar oldu İçlerinden Seyyid Ahmed Atâ ile Bedr Atâ, iyi şeyler düşünmediler SeyyidAhmed Atâ; “Ben, hem Peygamberin torunu olayım, hem mektep-medrese göreyim, sonra gelip bu garib çobanın talebesi olayım” diye düşündü, ama arkadaşlarından da ayrılmadı Onun bu gurûru, yolunu kapadı Çektiği bütün sıkıntılar boşa gitti Durumunda hiçbir ilerleme görülmedi Seyyid Atâ, bu hâlini anlayıp, Zengî Atâ’nın kendisine kırıldığını hissetti Zengî Atâ’nın hanımı Anber Ana’ya gidip yalvardı Kendisine şefâatçi olmasını istedi Anber Ana, kendisine yardımcı olacağını vâd edip; “Sen bu gece siyah bir keçeye sarınıp Zengî Atâ’nın yolu üzerine yat Seher vakti namaz için çıktığı zaman seni o hâlde görüp acısın” dedi O gece Anber Ana, Zengî Atâ’dan Seyyid Ahmed Atâ’nın özrünü kabûl etmesini istirhâm etti Zengî Atâ da, Seyyid Atâ’yı affettiğini söyledi Seher vakti, namaz için dışarıya çıktığı zaman, yolu üstünde siyah bir şeyin yattığını fark etti Ne olduğunu anlamak için ayağı ile dokundu O anda, siyah keçenin içinde sarılı olan Seyyid Atâ, yüzünü Zengî Atâ’nın ayağına sürerek affını diledi Resûlullah efendimizin mübârek torununa ayağıyla dokunmasına çok üzülen Zengî Atâ, gönlünü almak için Seyyid Atâ’ya çok iltifâtlar etti Seyyid Atâ, o anda kemâle geldi

Zengî Atâ’nın diğer halîfesi Bedr Atâ’nın esas ismi Bedreddîn Muhammed idi Asıl ismi, Sadreddîn Muhammed olan Sadr Atâ ile Buhârâ Medresesinde aynı hücrede kalırlardı İlimleri aynı, dereceleri berâberdi Zengî Atâ’ya talebe olduktan sonra, Sadr Atâ yükselirken, Bedr Atâ eski seviyesinin bile altına düşmüştü Bu hâlin farkına varan Bedr Atâ, üzüntüsünden hüngür hüngür ağlayarak Anber Ana’ya geldi, hâlini anlattı Anber Ana da, münâsip bir zamanda Zengî Atâ’ya, Sadr Atâ’nın hâlini arz etti Zengî Atâ, onun tövbesine çok sevinip tebessüm etti ve; “Benimle ilk karşılaştıkları zaman biz onları irşâd edebileceğimizi söyleyince, Bedreddîn içinden: “Bu deve dudaklı zenci mi bizi irşâd edecek?” diyordu Şimdiye kadar feyzimizden istifâde edememesinin sebebi budur Mâdem ki o tövbe etmiş, sen de şefâatçı oldun, onu affettim!” dedi Bu hâdiseden sonra, Bedr Atâ'nın derecesi de Sadr Atâ'nın seviyesine yükseldi

Zengî Atâ ile devâm eden Ahmed Yesevî hazretlerinin yolu, Zengî Atâ’dan sonra, Seyyid Atâ ve Sadr Atâ vâsıtasıyla devam etti Seyyid Atâ, Hâce Azîzân (Ali Râmitenî Pîr-i Nessâc) ile sohbet etti Sadr Atâ’nın halîfeleri daha uzun zaman Yesevîlik yolunu devâm ettirdiler Onun halîfeleri, Eymen Baba, Şeyh Ali, Mevdud Şeyh şeklinde sıralanır Mevdud Şeyh’in iki meşhûr halîfesi vardı Bunlar; Hoca Abdullah ve Kemâl Şeyh idi Hoca Abdullah’ın halîfesi Hadım Şeyh, onun da halîfesi Cemâlüddîn Buhârî’dir Reşahât sâhibi, Cemâlüddîn Buhârî’den nakil yapmaktadır Zengî Atâ, 1258 (H656) yılında, Şâş (Taşkent) yakınlarında, Semerkant yolunun on birinci kilometresinde Zengî Atâ köyünde vefât edip, oraya defnedildi

Zengî Atâ’nın kabri herkes tarafından bilinir ve ziyâret edilirdi Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri; “Ne zaman Zengî Atâ’yı ziyârete gitsem, kabrinden “Allah! Allah!” sesleri işitirim” buyururdu

BİR NAZAR

Vaktiyle dört arkadaş, gelerek bir araya,
Tahsîl-i ilim için, geldiler Buhârâ'ya

Zâhirî ilimleri, öğrenip bir âlimden,
İçlerine bir ateş, düşüverdi âniden

Dediler ki: "Öğrendik, zâhirî ilimleri,
Lâkin ihlâs olmazsa, gidemeyiz ileri

Bu ihlâsı kazanmak, mümkün olmaz bu yerde,
Yükselmemiz gerekir, bâtınî ilimlerde

Bâtın ilmini dahi, öğrenemezsek eğer,
Bu tahsîl ettiğimiz, ilimler boşa gider"

Bir kâmil-i mükemmil, kişi bulmak üzere,
Medreseden ayrılıp, koyuldular sefere

Bu dört gençten birinin, ismi Seyyid Atâ'dır,
Yâni Resûlullah'ın, evlâdından bir zâttır

Semerkant yakınından, geçer iken bu gençler,
Bir ihtiyar kimseyi görür ve eyleşirler

O kişi, çalılıktan, yakmak için evinde,
Odun topluyor idi, onların geldiğinde

Dediler: "Şunun için, seferdeyiz şimdi biz,
Bir kâmil rehber bulup, bağlanmaktır gâyemiz"

Meğerse o ihtiyar, Zengî Atâ nâmında,
Bir kâmil kişi imiş, Semerkant diyârında

Zengî Atâ cevâben, şöyle dedi gençlere:
"Aradığınız benim, gitmeyin başka yere"

Onlardan iki tanesi, ona tam inandılar,
Velâkin Seyyid Atâ, hiç etmedi îtibâr

Düşündü: "Ben seyyidim, ilmim var, bu bir gerçek,
Bu siyâhî kişi mi, beni irşâd edecek?"

Kalben geçirdiyse de, bir an için bu fikri,
Yine de yapıyordu, günlük vazifeleri

Yaptı o da yıllarca, riyâzet, mücâhede,
Lâkin bir ilerleme, pek olmadı yine de

En son Anber Ana'ya, gelip arz eyledi ki:
"Anacığım, üstâda, şunu haber verin ki,

Seyyid Atâ soruyor: "Ne olacak benim hâlim?
Yıllarca buradayım, açılmadı bu kalbim

Diğer arkadaşlarım, yükseklere çıktılar,
Bendeyse ilerleme, olmadı zerre kadar"

Dedi ki: "Sen bu gece, bir keçenin içine,
Sarılıp, tevâzuyla yat kapı eşiğine

Seni böyle görürse, şefkat ile bir bakar,
Onun bir tek nazarı, sana yeter ve artar"

Seyyid Atâ o gece, girdi keçe içine,
Uzandı üstâdının, kapısı eşiğine

O gece Zengî Atâ, namaza kalktığında,
Gördü ki biri yatar, eşiğinin altında

Tam basacak idi ki, göğsünün üzerine,
O tutup ayağını, öpüp sürdü yüzüne

Buyurdu ki: "Kimdir o, yatmış eşik önüne?"
Dedi: "Seyyid Atâ'yım, muhtâcım himmetine"

Buyurdu ki: "Kalk yerden, düzeldi şimdi hâlin,
Üzülme, bundan sonra, açılır artık kalbin"

O anda bir teveccüh, etti Seyyid Atâ'ya,
Çıkardı tasavvufta, en üstteki noktaya

Onların bir nazarı, bulunmaz ganîmettir,
İnsanı en alçaktan, bâlâlara yükseltir

Onların hürmetine, yâ Rabbî, affet bizi!
Onların sevgisiyle, tenvîr et kalbimizi

1) Hakîm Atâ Kitabı
2) Hazînet-ül-Asfiyâ
3) Cevâhir-ül-Ebrâr min Emvâc-il-Bihâr (Hazînî)
4) Reşahât Ayn-ül-Hayât
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c9, s318

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.