Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efendi, nuri, şemseddin

Nûri Efendi (Şemseddîn)

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nûri Efendi (Şemseddîn)




NÛRİ EFENDİ (Şemseddîn)

İstanbul’da yetişen evliyânın büyüklerinden İsmi, Mehmed Nûri bin Seyyid Hüseyin olup, lakabı Şemseddîn’dir Seyyid Abdülkâdir-i Geylânînin onbeşinci bâtından torunudur 1801 (H1216) senesinde İstanbul’da doğdu 1866 (H1282) senesi Şevvâl ayının on dördüncü gecesi İstanbul’da vefât etti Cenâze namazı, Beşiktaş Sinân Paşa Câmiinde kalabalık bir cemâat tarafından kılındı Mevlânâ Yahyâ Efendinin türbesine defnedildi

Mehmed Nûri Efendi, tahsîl yaşına girdiğinde, evlerinin yakınlarında bulunan Mercanağa Mektebi’nde Kur’ân-ı kerîmi ezberledi Sonra Bâyezîd Câmiinde ders veren, Baltacı nâmıyla anılan Hasan Efendiden; sarf, nahiv ve mantık ilmini öğrendi 1826 senesinde hac farîzasını yerine getirmek için Hicaz’a gitti Hac dönüşünde Süleymâniye Câmiinde ders veren, Şehrî Hâfız Efendi olarak tanınan İstanbullu Hâfız Mehmed Efendinin derslerine devâm etti Me’ânî ilmini Buldanlı lakabı ile meşhûr olan Kayyûmî Mehmed Efendiden, fıkıh ilmini Şalcı lakabı ile tanınmış Tosyalı Ali Efendiden, usûl ilmini Kazanlı Mehmed Efendiden öğrendi Tanınmış hattatlardan Mehmed Vasfî Efendiden hat sanatını öğrendi

Kayseri’nin tanınmış evliyâlarından ve Nakşibendiyye yolunun büyüklerinden olan Şeyh Mehmed Saîd Efendi, 1820 senesi ortalarında hocası Şeyh Ahmed Behcetî el-Kayserî ile birlikte İstanbul’a geldi Bir süre sonra Mehmed Nûri Efendi ile karşılaştılar Şeyh Ahmed Behcetî Efendi, talebesi Mehmed Saîd Efendiye; “Bu genci, sen yetiştireceksin Ümmet-i Muhammed’den birçoğu, onun vesîlesiyle doğru yolu bulacaklar” dedi Bundan sonra Mehmed Saîd Efendi, uzun süre Mehmed Nûri Efendiyi göremedi On sekiz sene sonra bir Ramazân-ı şerîf ayında, vâz ve nasîhat etmek için İstanbul’a gelen Mehmed Saîd Efendi, hocasının işâret buyurduğu zamânı bekledi 1828 senesi Ramazân-ı şerîf ayında, Mehmed Nûri Efendi, Mehmed Saîd Efendinin huzûruna gelerek, kendisini talebeliğe kabûl etmesini ricâ etti Mehmed Saîd Efendi, hocasının işâreti üzerine onu talebeliğe kabûl etti Mehmed Nûri Efendi, 1836 senesine kadar tasavvuf yolunun edebini ve esaslarını öğrendi

Mehmed Nûri Efendi, 1836 senesinde Mevlânâ Yahyâ Efendi Dergâhına ders vermek üzere, Sultan İkinci Mahmûd Hân tarafından tâyin edildi Daha sonra, Nusretiye Câmiinde Şifâ-i Şerîf dersleri vermeye başladı Bu derslerin bâzısında, Sultan da hazır bulundu 1841 senesinde ikinci defâ hacca gitti Hac dönüşü derslerine ve talebe yetiştirmeye devâm etti

Mehmed Nûri Efendinin herşeyi, dîn-i İslâma ve sünnet-i seniyyeye uygun idi Güzel tabiatlı, zâhid, cömert ve kâmil bir zât idi Çok talebe yetiştirdi

Buyurdu ki: Şu hususa çok dikkat etmelidir Babadan kalmış veya bir kolayını bulup gelir temin etmek gâyesiyle bir dergâh ele geçirmiş kimseler vardır Bunlar tasavvuf yolunda, bâzı kitap ve risâleleri okuyarak âriflik iddiâ ederler “Şeyhiz” diyerek, insanlara doğru yolu göstermek isterler Fakat kendileri doğru yolun hangisi olduğunu bilmezler Böyle kimseler kör bir insan gibidir Bunların talebeleri de kör olur Bunların, eninde sonunda tehlikeli bir uçuruma düşmelerinden korkulur

Bir başka grub daha vardır ki, bunların ne gusl abdesti, ne abdesti, ne namazı, ne de oruçları vardır Her türlü yasakları mübâh derecesinde işlerler “Bizim guslümüz ezelîdir Abdestimiz o zaman alınmıştır Namaz ve oruçlarımız o zaman edâ olmuştur”, “Biz cemâl âşıkıyız Bizim Cennet ve Cehennemle işimiz yoktur” derler Bu gibi kimselerden uzak olmak lâzımdır Bu kimselerden uzak kalmak, Allahü teâlâya yakın olmaktır Bu gibiler pisliğe batmışlardır Yanlarına varanlara pislik bulaşır

Bir hoca, ilim öğrenmek isteyen talebesine şu beş şeyi emreder: 1) Devamlı abdestli olmak, 2) Farz namazları, cemâati terk etmeyerek vaktinde kılmak, 3) Kazâya kalmış namaz ve oruç borcu varsa, onları da en kısa zamanda tam olarak edâ etmek, 4) Yalan söylemekten ve dedikodu etmekten son derece çekinmek ve sakınmak, 5) Hiç kimsenin aleyhinde olmayıp, kendi kusurlarının affedilmesi için duâ ile meşgûl olmak

Nûri Efendinin yazmış olduğu risâlelerden bâzıları şunlardır: 1) Miftâh-ul-Kulûb, 2) Murâkabe, 3) Tasavvuf Yolunun Şartları, 4) Vasiyetnâme, 5) Pendiye, 6) Evrâd-ı Fethiyye Evrâd-ı Behâiyye

DOĞRU YOLU GÖSTEREN

Nûri Efendi buyurdular ki:

Ey hakkı hak olmayandan ayırt ederek, Allahü teâlânın rızâsına tâlib olan ve Resûl-i ekremi çok seven kardeşlerim! Bilmiş olun ki, kâr ve zarar beldesi olan bu fâni dünyâ âlemine gelerek, îmân etmekle müşerref olan ve Kelime-i tevhîdi dilleri ile söyleyip kalbleri ile tasdîk eden müminler, yaradılışının aslında bulunan ilâhî feyzlere ve ihsânlara kavuşmuştur Allahü teâlânın hazînesi olan kalb kapısını, arzu, hırs, şehvet ve muhabbet gibi şeytanın aşağılık askerlerine karşı koru ve onları içeriye bırakma Doğru yolu gösteren bir rehber bulup, ona talebe olmaya çalış Çünkü rehbersiz yola çıkmak ve yolu bulmak, gecenin zifirî karanlığında bilinmeyen bir yolda, ışıksız ve tek başına gitmek gibidir Böyle bir durumda, insan gittiği yeri görmez, bastığı yeri bilmez Önünde çukur mu yoksa uçurum mu var, farkedemez Bu şekilde yola çıkanların, tehlikeye düşmelerinden korkulur Mürşid-i kâmilin huzûruna gidip geldiği için, o yolların hatâlarını ve tehlikelerini görüp anlamıştır Mürşid-i kâmil, kendisine bağlanan talebesini o yollardan kolaylıkla geçirir Mürşid-i kâmilin alâmeti çoktur Fakat söyleyeceğim şu üç husûsu iyi dinle: 1) Huzûruna vardığın zaman bütün gamın ve kederin gider İçinde bir ferahlık ve muhabbet uyanır 2) Meclisinden ayrılmayı istemezsin Bir inci tânesi gibi olan sözleri, muhabbetini arttırır 3) Ziyâretine gelen herkes duâsını niyâz ile mesrûr olurlar Bu üç sıfatı kendisinde toplayan zâtın bütün ahlâkı Resûl-i ekremin ahlâkıdır Bu üç sıfat ve alâmet, riyâsız, gösterişsiz hangi zâtta görülür ve bilinirse, hemen o zâta tam bir teslimiyet ile teslim ol! Cenâze yıkayanın elindeki mevtâ gibi emrettiği yerde dur, her emrine uy Hizmetlerini ve emirlerini kendine nîmet bil

1) Sefînet-ül-Evliyâ; c2, s67
2) Evrâd-ı Behâiyye
3) Miftâh-ül-Kulûb
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c18, s69

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.