![]() |
Tâhâ-İ Hakkârî |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tâhâ-İ HakkârîTÂHÂ-İ HAKKÂRÎ Anadolu'da yaşayan büyük velîlerden ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Asil ve temiz bir âileye mensûb olan Seyyid Tâhâ-i Hakkârî'de çocukluğunda büyüklük ve olgunluk halleri görülür, zekâ, istidât, vekâr ve heybeti ile herkesin dikkatini çekerdi ![]() Onu her gören ilerde pek büyük bir zât olacağını söylerdi ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ, daha ilim talebesi iken, bir gün Bağdât'a yakın bir yerde, çok küçük bir akarsudan abdest alıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hicrî on üçüncü asrın kutbu olan Mevlânâ Hâlid, Hindistan'a giderek, Gulâm Ali Abdullah Dehlevî'nin huzûru ile şereflenip, lâyık ve müstehak oldukları fazîlet ve kemâlâtı aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ, büyük dedesi Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin mânevî emri ve izni üzerine, Mevlânâ'nın huzûruna geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mevlânâ Hâlid hazretleri, yetiştirme ve terbiye esnâsında, Seyyid Tâhâ'ya dağdan taş getirtirdi ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin yanında seksen gün kaldıktan sonra, velîlikte pek yüksek derecelere kavuştu ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, hilâfetle müşerref olup Berdesûr'a hareket edeceği zaman, Mevlânâ onu büyük bir cemâatle uğurladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amcası Seyyid Abdullah, Nehrî'de talebe yetiştirmek ile meşgûl iken, oraya çok yakın olan Berdesûr'a Seyyid Tâhâ'nın da gönderilmiş olmasının hikmetini anlayamayan birçokları; "Böyle iki büyük halîfenin bir yere gönderilmesinin sebebi nedir?" dediler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ'nın sohbetleri bereketiyle pekçok kimse Allahü teâlânın rızâsını kazandı ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, en büyük velîlerden olup, onu gören müslim veya gayr-i müslim, o anda Allahü teâlâyı hatırlardı ![]() Bir sohbeti esnâsında buyurdu ki: "Bana Cennet ve Cehennem'den bahsetmek işi verilmedi ![]() ![]() ![]() İnkarcılardan ve bid'at sâhiplerinden kaçınmak hususunda buyurdu ki: "Münkirden (inkârcıdan) ve bid'at ehlinden aslandan kaçar gibi kaçın! Münkirin ekmeğini yiyenin kalbi, zikre karşı kırk gün ölür ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri bâzan; "Misvâkla kılınan bir rekat namaz, misvâksız kılınan yetmiş rekattan hayırlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, vefâ ve sadâkatte hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'ı, şecâatte ve adâlette hazret-i Ömer'i, hayâ ve hilmde hazret-i Osman'ı, vilâyet-i kübrâda hazret-i İmâm Ali'yi (r ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretlerinin, murâkabe etmesinin çokluğundan, boynundaki kemik, dışarıya doğru eğilmiş gibi görünürdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, teheccüd namazını ekseriyâ bereketli evinde, bâzan kendi mescidlerinde edâ ederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada bâzı kelime veya cümle üzerinde yapılan geniş îzâhlar, sohbetlerinin esâsını teşkil ederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, bütün cihâna hükmeden bir hükümdâr olsa, dünyâyı en güzel şekilde idâre edebilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin babasının dedesi olan Seyyid Muhammed, o zaman Van'dan gelip, bu kaynaktan feyz aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tahâ hazretlerinin, Halîfe Köse nâmıyla tanınan; âlim, âmil ve veliy-yi kâmil bir talebesi vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ-i Hakkârî'nin pek çok kerâmetleri vardır ![]() Bir gece, hırsız, Seyyid Tâhâ hazretlerinin anbarına girip bir çuval un almak istemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretlerinin kayınpederi, Nehrî kâdısı idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir Ermeni, Seyyid Tâhâ hazretlerine gelip; "Çocuğum olmuyor, sizin büyük bir zât olduğunuza inanıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, bir gece rüyâsında Resûl-i ekrem efendimizi uçsuz-bucaksız bir sahrâda ilerlerken gördü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine bir gece rüyâsında, dağdan bol bir suyun aktığını ve herkesin ondan içmeğe koştuğunu gördü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hocası Mevlânâ Hâlid hazretleri, kendisine yazdığı Fârisî mektuplarından birinde şöyle buyurdular: "Kıymetli Seyyid Tâhâ! Allahü teâlânın emânında olunuz! Âfet olan şöhretten dâimâ çok sakınınız! Kişi için, talebelerin çokluğu büyük belâ olabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, Seyyid Tâhâ-i Hakkârî'ye yazdığı başka bir mektubunda da buyurdu ki: "Allahü teâlâ kalbimin sevgilisi Seyyid Tâhâ'yı fenâ ve bekâ makamlarının nihâyetine kavuşturmakla şereflendirsin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, halîfesi Seyyid Sıbgatullah Arvâsî'ye yazdıkları Fârisî bir mektupta şöyle buyuruyor: "Adı güzel, feyz ve fayda menbâı Molla Sıbgatullah! Selâm eder, duâlarımı bildiririm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci mektuplarında da; "Duâcınızın hâllerini sorarsanız, Allahü teâlâya hamd olsun ki, sevdiklerimizin istediği şekildedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Seyyid Tâhâ hazretlerine; "Amcanız Seyyid Abdullah hazretlerinin üzerinde türbe vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri Şehîdân Dağını her yıl iki kere ziyâret ederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Irak'ın Revândız havâlisinde, Berzencî kabîlesi ile Hayderî kabîlesi arasında bir husûmet meydana gelip, birbirlerine harb îlân ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tâhâ-İ Hakkârî |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tâhâ-İ HakkârîIrak'tan iki seyyid genç, altı katırı hediyelerle yükleyip, Nehrî'ye, Seyyid Tâhâ hazretlerine getirmek için yola çıktılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu fısk meclisinin bitişinden sonra, yatak odasına girip yatağına uzanırken, mîdesine bir ağrı girerek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Berzencî seyyidlerinden Seyyid Mûsâ, kervancıbaşı olarak İran'a gidiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Van'ın Gürpınar kazâsından bir zât, Nehrî'ye gidip, Seyyid Tâhâ'ya talebe olmak istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, bir gün câmide büyük bir cemâate namaz kıldırmak için ayağa kalkmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülmecîd Hân zamânında, Müküs kaymakamı Derviş Bey, kaymakamlıktan çıkarılmış, ayrıca yakalandığında hapse atılması emredilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() verilen emir ve tâlimat şudur: "Müküs'lü Derviş Bey hangi saatte gelirse, derhal bana getirin, uykuda isem uyandırın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Misâfirlerin hizmetiyle vazîfeli levâzım âmiri, bir akşam üzeri Seyyid Tâhâ hazretlerinin huzûruna gelerek; "Efendim! Bu fakîr, bu akşam üzeri, bin erkek ve beş yüz kadın misâfirin yemeklerini çıkartıp yedirdim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ, Nehrî'nin alt tarafında bir değirmen yapmayı düşündü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Gözümüz revak gibi sizin eşiğinizdedir, Kerem et, kalbime gir; evim sizin evinizdir ![]() Seyyid hazretleri beyti işitip, iltifâtla yanlarına teşrif buyurdu ![]() Bir kimse şehîd olmuş ve büyük bir velînin yanına defnedilmişti ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ hazretleri, kendisini Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'ye götüren velî-nîmeti amcası Seyyid Abdullah hazretlerine, bu büyük nîmetin şükrü olarak, hep hürmet ve hizmet etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tâhâ-i Hakkârî hazretleri pek yüksek bir veliydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Seyyid Tâhâ hazretleri Seyyid Sıbgatullah'a buyurdular ki: "Molla Sıbgatullah! Üstâda muhabbet ve onunla sohbet, her şeyden üstündür ![]() ![]() Yine şöyle buyurdu: "Şah-ı Nakşibend hazretleri, yolunun esâsını Eshâb-ı kirâmın (aleyhimürrıdvân) yolu üzere kurdu ![]() ![]() Seyyid Sıbgatullah Arvâsî hazretleri, Seyyid Tâhâ hazretlerine; "Nefehât gibi bâzı kitaplarda, bâzı evliyâ için (kuddise sirruh) bâzıları için (rahmetullahi aleyh) deniyor; hikmeti nedir?" diye suâl edince, şöyle buyurdu: "Birincisi, nefsinden tamamen kurtulanlar, ikincisi kendinde, nefsinden bir şeyler kalanlar içindir ![]() ![]() ![]() Bir halîfesine şöyle buyurdu: "Halka önce işâretle muâmele et, bu fayda vermezse ibâre ile (söz ile) söyle ![]() ![]() ![]() Bir gün, kendilerine; "Nehrî'de sâdık talebeniz kimdir?" dediler ![]() ![]() ![]() ![]() "Ehl-i tarîk, makamları seyr ederken renk renktir, Bir kısmı ilâhî cemâl, bir kısmı celâldedir ![]() Çeşitli zamanlardaki sohbetleri sırasında buyurdu ki: "Amellerinizi ucb (kendini beğenmek, ibâdeti kendinden bilmek) ile örtüp yok etmeyiniz ![]() "Bizim yolumuzda ucb ve riyâ yoktur ![]() ![]() "Bizim yolumuzdaki yolcuların faydaları ana ve babalarına da ulaşır ![]() Evliyânın vefâtından sonra istifâde hakkında; "Kılıç kınından çıkmadıkça, (rûh, bedenden çıkmadıkça) kesmez ![]() ![]() "Zikr yapılmaksızın yalnız râbıta ile Hakk'a kavuşmak mümkündür ![]() Zikr ise, râbıtasız kavuşturucu değildir ![]() Tâhâ-i Hakkârî hazretleri Nehri'de kaldığı kırk iki sene içinde İslâmiyetin emir ve yasaklarını insanlara anlatarak onların dünyâ ve âhirette kurtuluşları için çalıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyyid Tâhâ-i Hakkârî hazretleri 1852 (H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mübârek mezârı Nehrî'dedir ![]() ![]() Seyyid Tâhâ-i Hakkârî hazretlerinin nesli oğullarıyla devâm etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ELHAMDÜLİLLAH Seyyid Tâhâ hazretleri zamânında, İran Şâhı, Şemdinan'a yakın 145 pâre köyü, her şeyi ile berâber Seyyid Tâhâ'ya bağışladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SENİN ARADIĞIN ŞEY BU KAPIDA YOKTUR Musul taraflarında şeyhlik iddiâsında bulunan bir kimse, talebesinden birini Seyyid Tâhâ hazretlerinin yanına gönderdi ve; "Seyyid Tâhâ'ya, sünnete uymayan bir iş işletmeden, buraya dönme!" dedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SEYYİDLERİ ÜZMEK Bir zamanlar Irak'ta, Berzencî ve Hayderî, Nâmında iki büyük, kabîle var idi ki, Bunların arasına, girerek bir husûmet, İlerleyip savaşa, döndü bu en nihâyet ![]() Ne kadar sözü geçen, îtibârlı adamlar, Araya girdiyse de, mâni olamadılar ![]() Çâresizlik içinde, dedi ki bir çokları; "Nehri'de Seyyid Tâhâ, barıştırır bunları ![]() Bir heyet tertîb edip, yollandılar Nehri'ye, Ve bunu arz ettiler, Tâhâ-i Hakkârî'ye ![]() Dediler: "İşte böyle, çok müşkîldir vaziyyet, Bunu hâlletmek için, buyursanız bir himmet ![]() Şu an iki kabîle, savaşmak üzeredir, Kalmadı başka çâre, bütün ümit sizdedir ![]() Hem dînî, hem insânî, vazîfe olduğundan, Kabûl edip, onlarla, Irak'a oldu revan ![]() Hâdise mahalline, gelirken yavaş yavaş, Başlamak üzereydi, neredeyse bir savaş ![]() Lâkin teşrîf edince, oraya bu velî zât, Ânında sona erdi, bu büyük fitne fesat ![]() Zîrâ iki taraf da, görüp Seyyid Tâhâ'yı, Ânında bıraktılar, bu döğüş ve kavgayı ![]() Ve çok büyük hürmetle, onu karşıladılar, Sonra birbirleriyle, barışıp anlaştılar ![]() Bu mahalden Nehri'ye, dönerken bu büyük zât, Bir çeşmenin başında, eyledi istirahat ![]() Yanlarında bin kişi, vardı ki o zamanlar, Buyurdu herbirine bir teveccüh ve nazar ![]() Bu, öyle bir teveccüh ve öyle nazardı ki, Çok az vâki olmuştu, târihte bunun gibi ![]() Zîrâ o teveccühte, vardı ki bir bereket, Beşyüz kişi bir anda, oldu ehl-i kerâmet ![]() Bir gün de seyyidlerden, iki kişi, bir ara, Bir hayli hediyeler, yükleyip katırlara, Hediye etmek için, Tâhâ-i Hakkârî'ye, Irak'tan yola çıkıp, gelirlerdi Nehri'ye ![]() Lâkin Mûsâ Bey diye, bir münâfık, onları, Durdurup, yükleriyle, gasbetti katırları ![]() O iki seyyid ise, üzülüp bu vak'aya, Gelip haber verdiler, bunu Seyyid Tâhâ'ya ![]() O da bu münâfığa, gönderdi ki bir haber: "Peygamber evlâdıdır, üzdüğün bu kimseler Bunun için onlara, gösterip saygı hürmet, Derhâl katırlarını, onlara iâde et ![]() Yükler bana âitti, olsunlar onlar senin, Ve lâkin kalplerini, kırma bu seyyidlerin ![]() Mûsâ Bey, bu haberi, aldı ise de, fakat, Onun bu ricâsına, etmedi hiç iltifat ![]() Onun bu tutumunu, öğrenip Seyyid Tâhâ, Ona, başka biriyle, saldı bir haber daha ![]() Yine dinlemeyince, çok üzüldü bu hâle, Artık Hak teâlâya, etti onu havâle ![]() Günlerden Cumâ idi, evinde o münâfık, Gece yatmak üzere, yapıyorken hazırlık ![]() Midesine şiddetli, bir ağrı saplanarak, Ölüp gitti o gece, durmadan bağırarak ![]() Kapkara, kömür gibi, olmuştu cenâzesi, Seyyidleri üzmenin, bu oldu netîcesi ![]() BASTON VE DAYAK Herkî aşîretinden Molla Abdullah isminde bir müderris, iki talebesi ile ziyâret için Nehrî'ye giderken, çayın başında oturdular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (51 ![]() ![]() 2) Eshâb-ı Kirâm; s ![]() 3) Mecd-i Tâlid 4) Şemsü'ş-Şümûs; s ![]() 5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c ![]() ![]() 6) Osmanlı Târihi Ansiklopedisi; c ![]() ![]() 7) İslâm Meşhûrları Ansiklopedisi; c ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|