Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ali, semerkandî

Ali Semerkandî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ali Semerkandî




ALİ SEMERKANDÎ

Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrinde, Ankara'nın Çamlıdere beldesinde yaşayan büyük velîlerden 1320 (H720) senesinde İsfehan'da doğdu Babasının ismi Yahyâ olup, hazret-i Ömer'e dayanır Çok zekî ve pek akıllı idi Küçük yaşda Kur'ân-ı kerîmi ezberledi ve muhtelif kırâatlere göre okumasını öğrendi Genç yaşında; tefsîr, hadîs, fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde pek yüksek derecelere kavuştu Mekke-i mükerreme, Medîne-i münevvere, Şam, Kudüs, Irak, Semerkand, Çamlıdere gibi pekçok beldelerde İslâmiyeti öğretmek, emr-i mârûf nehy-i münker yapmak, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmek için dolaştı

Ali Semerkandî, tahsîlini tamamladıktan sonra, Mekke-i mükerremeye gitti Kâbe-i muazzamada yıllarca imâmlık yaptı Orada, insanları Ehl-i sünnet îtikâdına uygun bir îmân ile yaşamaları, ibâdetlerini sünnet-i şerîfe uygun yapabilmeleri için çok çalıştı Mânevî bir işâret ile Medîne-i münevvereye geldi Orada Resûlullah efendimizin mübârek türbelerinde yedi sene kadar türbedârlık hizmetinde bulundu Bir gün rüyâsında, Peygamber efendimizin kerîmeleri Fâtımâ vâlidemizi gördü Rüyâda; "Yâ Ali! Resûlullah'ın huzûruna git Seni mânevî evlatlığa kabûl buyuracak!" dedi Ali Semerkandî uyanınca, hemen Resûlullah'ın mübârek huzûruna koştu Mübârek kabrinin karşısına geçip, diz üzerinde edeble oturdu Başını önüne eğerek, murâkabe hâlinde beklemeye başladı Bir müddet sonra Ravda-i mutahheradan Resûlullah efendimizin; "Buyur yâ Ali! Seni mânevî evlâdım olarak kabûl ettim Kıyâmete kadar bu mûcizem bâkî kalsın Yâ Ali! Öyle bir beldeye git ki, fakirlikleri sebebiyle beni ziyâret edemeyen ümmetim, seni ziyâret etsinler Sen benim evlâdım olduğun için, sana yapılan ziyâreti bana yapılmış gibi kabûl ederim" mübârek sözlerini işitti Bu sözleri, büyük bir zevk ile dinleyen Ali Semerkandî hazretleri, sevincinden ağladı ve cenâb-ı Hakk'ın verdiği bu nîmetten dolayı şükür secdesi yaptı Anadolu'ya gitmesi gerektiğini anladı ve hemen harekete geçti

Ali Semerkandî, bugünkü Ankara'nın Çamlıdere havâlisine geldi (Çamlıdere'nin eski ismi Şeyhler olup, bu zâta izâfeten verildi) Çamlıdere'ye bir derviş kıyâfetinde gelen Ali Semerkandî, oradaki insanların çok fakir olduğunu görerek, işâret buyurulan yerin burası olduğunu mânevî keşf ile anladı Buradaki insanların irşâdı, Allahü teâlânın emirlerini bildirmek, yasaklarından sakındırmak için yıllarca çalıştı Pekçok talebeleri oldu İslâmiyeti yaymak için çalıştı

Ali Semerkandî, bir gün kırda sığırları otlatırken, bir kurdun, bir öküzü öldürmek için hazırlandığını gördü Hemen yanlarına varıp, kurda; "Ey kurt! Bu öküzü öldürmek için kimden izin aldın?" deyince, kurt dile gelip; "Ey Allahü teâlânın sevgili kulu! Bu öküz benim nasîbimdir Allahü teâlânın izni ile bunu öldürüp yiyeceğim" dedi O da; "Ey kurt!Öküzün sâhibine durumu anlatayım Haberi olsun ki, bize bir kabahat bulup dil uzatarak âhiretini yıkmasın Bugün müsâade et, yarın gel" buyurdu Kurt, peki diyerek oradan ayrıldı Akşam durumu öküzün sâhibine anlattı Fakat öküzün sâhibi, Ali Semerkandî hazretlerinin büyüklüğünü idrâk edemiyenlerden idi Onun bu anlattıklarının olamayacağını söyleyerek, ertesi gün öküzü yine gönderdi O gün kurt, yine gelip öküzün başına dikildi Hâdiseyi tâkib eden Ali Semerkandî, kurdun yanına gelip; "Mâdem ki yiyeceksin, hiç olmazsa derisini delik deşik etme de, sâhibinin işine yarasın!" dedi Kurt, öküzü öldürüp, derisine zarar vermeyecek şekilde etini yedi Akşam, öküzün yerine derisinin geldiğini gören öküzün sâhibi, doğruca Ali Semerkandî'nin yanına koşup, durumu sordu Hâdiseyi öğrenince, inanmayıp Ali Semerkandî'ye uygun olmayan sözler söyledi ve ertesi günü kâdıya şikâyet etti Kâdı, her iki tarafı dinledikten sonra, Ali Semerkandî hazretlerine; "Şâhidin var mı?" diye sordu O da; "Orada bu hâdiseyi gören ağaçlar ve kayalar şâhidimdir" der demez, hâdisenin geçtiği bölgeden bir gürültüdür koptu Kayalar ve ağaçlar harekete geçmiş, kâdı efendinin bulunduğu yere doğru geliyordu Herkes korkudan kaçmaya başladı Bunun üzerine Ali Semerkandî hazretleri; "Ey kayalar ve ağaçlar! Olduğunuz yerde durun!" buyurunca, durdular Kâdı ile dâvacı ve inanmayan kimselerin hayretlerinden akılları gideyazdı Ali Semerkandî'nin büyüklüğünü kabûl edip, onun talebelerinden oldular

Yaz mevsiminde, kadınlar tarlada ekin biçiyorlardı Oralarda sığır otlatan Ali Semerkandî, namaz vakti girdiği hâlde abdest tâzeleyecek bir su bulamadı Âsâsını yere vurarak; "Çık, yâ mübârek!" deyince, yerden gövde kalınlığında bir su çıktı Sular, hızla meyilli arâzide etrâfa yayılırken, kadınlar bağırmaya başladılar: "Su çıkarmanın da zamânı mı? Ekinlerimiz sular altında kalacak" Bunun yanısıra, Ali Semerkandî'ye hakâret dolu sözler ettiler O da suyun çıktığı yere bakarak; "Ey mübârek su! Ne çıktığın belli olsun, ne de aktığın!" buyurdu Bu söz üzerine suyun çıktığı yer, kuyu ağzı gibi olup hareketsiz kaldı

O târihlerde Osmanlı pâyitahtı olan Bursa'da bir çekirge âfeti oldu Her tarafı çekirge kaplamış, mahsûlleri ve çiçekleri harâb etmiş idi Bu âfetten kurtulmak için, zamânın zirâatçılarından çâre soruldu Yapılan bütün araştırmalardan bir netice alınamayınca, âlimlere ve velîlere haber gönderildi Bu çekirge âfetinden kurtulma çâresinin ne olduğu soruldu Bu haber, Çamlıdere'de yaşayan Ali Semerkandî'ye de ulaştı Ali Semerkandî hazretleri, dağda asâsıyla çıkardığı sudan bir mikdâr Bursa'ya gönderdi Bu suyu, zarar veren haşerâtın bulunduğu bölgeye dökmelerini tenbih etti Suyu Bursa'ya götürdüler Çekirge âfetinin bulunduğu bölgelere azar azar döktüler, çok kısa bir zaman içinde çekirgeler kayboldu Mahsûller, bitkiler, çiçekler çekirgelerin istilâsından böylece kurtuldu Bir rivâyete göre bu su, bir kap içinde yüksek bir yere asıldı Allahü teâlânın izni ile suyun götürüldüğü yerde sığırcık kuşları toplanıp, bir anda çekirge sürülerini mahvettiler

Pâdişâh, Bursa'nın çekirgelerden kurtulmasına vesîle olan Ali Semerkandî'yi Bursa'ya dâvet etti Ali Semerkandî Bursa'ya geldiğinde, Pâdişâh ona çok izzet ve ikrâmlarda bulundu Pek fazla iltifât edip, Bursa'da kalmasını arzu etti Fakat Ali Semerkandî, nâzik bir ifâdeyle Bursa'da kalamıyacağını, bu ümmetin fakir olup, Resûlullah efendimizi ziyârete gidemeyen insanların bulunduğu bölgede kalmak istediğini bildirdi Bunun üzerine Pâdişâh, bir istekte bulunmasını arzu etti Ali Semerkandî de; "Çamlıdere havâlisindeki tebanız çok fakirdir Onları, askerlik ve toprak kirâsı mükellefiyetinden muaf tutmanızı arzu ediyorum" buyurdu Pâdişâh derhâl bir ferman yazdırarak, bundan sonra Çamlıdere havâlisinde bulunan kimselerin askerlik yapmayacağını ve toprak kirâsının alınmayacağını bildirdi O günden, İstiklâl Harbi sıralarına kadar Çamlıdere bölgesinden vergi alınmadı ve askere giden olmadı Bütün pâdişâhlar, o fermana riâyet ettiler Ayrıca, "Çekirge Suyu" ismi ile meşhûr olan sudan zaman zaman alınarak, çekirgelerin zarar yaptığı bölgelere götürüldü Bu su; hâlen Çamlıdere'nin kuzeyinde, Gerede'nin doğusunda, Eskipazar'ın güneyinde bulunmaktadır

Çamlıdere'de Ali Semerkandî'nin külliyâtında bulunan bu fermânın bâzı maddeleri şöyledir: 1) Çamlıdere'de bulunan müslümanlar, Şeyh Ali Semerkandî hazretlerinin mânevî evlâdlarıdır 2) Yine bu bölgenin halkına askerlik mükellefiyeti yoktur 3) Toprak kirâsından muaf tutulacaklardır 4) Çekirgeleri yok eden Sığırcık suyu, Şeyh Ali Semerkandî ve onun mânevî evlâdlarına âittir Bu fermân, zaman zaman yenilenmiştir

Ali Semerkandî, 1457 (H862) târihinde Çamlıdere'de vefât etti Türbesi Çamlıdere kabristanının ortasında bulunmakta, ziyâret edenler, ondan çok feyz almaktadırlar Türbesinin kapısından girilince tam karşıda olan büyük sandukalı kabir ona, etrâfındaki kabirler de talebelerine âittir Karaman ilinde vefât ettiği de söyleniyorsa da o zât başkadır

ANNELERİNİ EMMESİNLER

Bulunduğu bölgeye ilk geldiği günlerde, köylülerin sığırlarını otlatacak çobanları yoktu Arıyorlardı, fakat çobanlığa kimse yanaşmıyordu Ali Semerkandî hazretlerinin de büyüklüğünü anlamış değillerdi İnsanların bu sıkıntısını gören Ali Semerkandî onlara; "Sığırlarınızı otlatabilirim Bu işten dolayı sizden ücret talep etmiyorum" buyurdu Köylüler bu habere çok sevindiler Köylerine yeni gelen, herkese dinden îmândan bahseden bu zâta dediler ki; "Biz, sığırlarımızla birlikte, buzağılarını da otlattırmak istiyoruz Eğer buzağıların, annelerini emmeden otlamalarını sağlarsan memnûn oluruz" O da kabûl etti Ertesi gün inekleri ve buzağıları bir arada otlatmaya götüren Ali Semerkandî, otlak yerinde sığırlara dönerek; "Ey inekler ve buzağılar! Akşama kadar berâberce otlayınız Yalnız buzağılar, annelerini emmesin, anneler de yavrularını emzirmesin!" dedi Bu söz üzerine, akşama kadar inekler buzağılarını emzirmedi Buzağılar dahî annelerini emmek için uğraşmadı Akşam merak içinde bekleyen köylüler, ineklerin memelerini süt ile dolu görünce hayretten şaşırıp kaldılar Böylesini ne işitmiş ne görmüşlerdi Bunun, Ali Semerkandî hazretlerinin bir kerâmeti olduğunu ve onun büyük velîler arasında yer aldığını anladılar

1) Esmâ-ül-Müellifîn; c1, s733
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c11, 277
3) Sefînet-ül-Evliyâ; c2, s370

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.