Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bin, fahreddîni, hemedânî, ibrahim, irâkî, şehriyar

Fahreddîn-İ İrâkî (İbrâhim Bin Şehriyâr Hemedânî)

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fahreddîn-İ İrâkî (İbrâhim Bin Şehriyâr Hemedânî)




FAHREDDÎN-İ IRÂKÎ (İbrâhim bin Şehriyâr Hemedânî)

Âlim, velî ve şâir İsmi İbrâhim bin Şehriyâr, lakabı Fahreddîn'dir 1209 (H 606) yılında Hemedan'da dünyâya geldi Doğum yerine nisbetle Irâkî diye şöhret buldu 1289 (H688) yılında Şam'da vefât ettiMuhyiddîn-i Arabî'nin türbesi yanına defnedildi

Küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi Sesi ve kırâati çok güzeldi Hemedan şehrinde herkes onun kırâatini dinlemek için can atardı İlim tahsîli ile meşgul olup, kısa zamanda aklî ve naklî ilimlerde ilerledi Büyük tasavvuf âlimi Şeyh Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin ders ve sohbetlerine katıldıOnun, nefsinin isteklerine sırt çevirmekteki gevşekliğini gören Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretleri:

"SeninHind'e gitmen ve bir müddet orada riyâzet, nefisle mücâdele yapman lâzımdır Gümüşün temizlenmesi için zulmet ve karaltı içinde bulunması şart olduğu gibi" dedi

Onu, Hindistan'ın Multan şehrinde İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğretmekle meşgul olan halîfelerinden Şeyh Behâeddîn Zekeriyyâ-i Multânî'ye gönderdi Bunun üzerine Fahreddîn-i Irâkî günlerce yol aldıktan sonra Multan'da Şeyh Behâeddîn Zekeriyyâ hazretlerine ulaştı Şeyhin yanında günlerce az yemek, az içmek, az uyumak ve çok ibâdet etmek sûretiyle çile çekti Kalbi dünyâya olan bağlılıktan kurtulup hep Allahü teâlânın zikri ile meşgul olmaya başladı Evliyâlık yolunda târif edilemeyecek makam ve derecelere kavuştu Şeyh Behâeddîn hazretleri çok sevdiği Fahreddîn-i Irâkî'yi kızı ile nikahladı Hindliler kendisini çok sevip sayarlardı

Öte yandan dört yıl kadar Hindistan'da kalan Fahreddîn-i Irâkî hocası Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin hasreti ve vatanından uzakta kalmanın ızdırabı içerisinde pek tesirli şiirler söyledi Onun bu hâline vâkıf olan Behâeddîn Zekeriyyâ hazretleri:

"Artık zamânın gelmiştir Haydi memleketine git Bizim selâm ve niyâzımızı, hakîkatler sığınağı şeyhimiz Şihâbüddîn'e ulaştır" diyerek memleketine gitmesine izin verdi

Fahreddîn Irâkî hazretleri 1234 senesinde Bağdât'a geldiğinde Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerinin vefât ettiğini öğrendi Büyük bir üzüntü içerisinde şeyhinin mezarını ziyâretten sonra tekrar Multan'a döndü Senelerce burada kaldı Bu sırada Kebîrüddîn adındaki oğlu dünyâya geldi Hocası Behâeddîn Zekeriyyâ'nın vefâtından sonra halîfesi oldu Daha sonra Hicaz taraflarına gitti Dönüşünde Anadolu'ya uğradı Konya'da Sadreddîn-i Konevî ile sohbet edip, ilminden istifâde etti

Muhyiddîn-i Arabî'nin Füsûs kitabını okudu Füsûs'u dinlerken duyduklarını şiir hâlinde söyledi Bu şiirlerini Lemeât adlı eserinde topladı Bir müddet Tokat'ta kaldı Anadolu Selçuklu Devleti devlet adamlarından Pervâne Muînüddîn Süleymân'ın kendisi için Tokat'ta yaptırdığı dergâhta tâliplerini yetiştirmek, İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğretmek ve Ehl-i sünnet yolunu yaymakla meşgûl oldu

Muînüddîn Pervâne'nin vefâtından sonra Mısır'a gitti Mısır'da Memlûklu Sultânı ile sohbet etti Daha sonra Şam'a gitti Şam'da Mısır Sultânının emriyle halk ve devlet adamları tarafından karşılandı Birkaç ay sonra oğlu Kebîrüddîn de Şam'a geldiBerâberce bir müddet yaşadılar Fahreddîn-i Irâkî hazretleri bir müddet sonra burada 1289 (H688) yılında vefât etti Çok geçmeden de oğlu vefât ettiMuhyiddîn-i Arabî hazretlerinin türbesinde, babasının yanına defnedildi

Ömrünü, Allahü teâlânın dînini öğrenmek ve öğretmekle geçiren Fahrüddîn-i Irâkî, Hindistan'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan Mısır'a, Mısır'dan Şam'a öğrendiği bilgileri taşıdı Her yaşta öğrenici ve her gün öğretici oldu Allahü teâlânın kullarına olan merhametinden dolayı, onlara sık sık nasîhatlarda bulunur, İslâmiyeti Ehl-i sünnet âlimlerinden ve eserlerinden öğrenip, Resûlullah efendimizin sünnet-i şerîfine tâbi olmanın ehemmiyetini anlatırdı

Pekçok talebe yetiştirip, kıymetli eserler yazdı Lemeât'ı ve Dîvân-ı Şi'r'i meşhûrdur Anadolu Selçuklu Devletinin devlet adamlarından Pervâne Muînüddîn Süleymân ve Mısır Memlûklü sultanlarındanSeyfeddîn Kalâvun belli başlı ve meşhûr talebelerindendir Talebelerinin en büyüğü ve kendisinden sonra halifesi ise Cemâleddîn Aksarayî hazretleridir

1) Nefehât-ül-Üns; s671
2) Mu'cem-ül-Müellifîn; c1, s38
3) Kâmûs-ül-A'lâm; c5, s3347
4) Keşf-üz-Zünûn; s1563
5) Devletşah Tezkiresi; c2, s268
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c8, s265

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.