08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hafız Ahmed Paşa
Hafız Ahmed Paşa
Osmanlı veziriâzamı 1564te Filibede doğdu Bir müezzinin oğluydu
On beş yaşında İstanbula gelip Enderuna alındı Uzun seneler saray hizmetinde bulundu Sultan Birinci Ahmed Han zamanında musâhip ve doğancıbaşı oldu 1607de vezirlik verilerek kapdân-ı deryâ tâyin edildi 1609da Şam, daha sonra Van, Erzurum, Bağdat ve Anadolu eyâletleri vâliliklerinde bulundu Bilâhare tâyin edildiği Diyarbekir vâliliği sırasında, Bağdatta isyân eden yerli kullar kumandanı Bekir Subaşı üzerine serdar tâyin edildi Fakat Bekir Subaşı ihânet edip Bağdatı teslim için İran Şahına adam gönderdi İran ordusunun yaklaştığını gören Hâfız Ahmed Paşa, Bekir Subaşıya vâlilik verip Diyarbekire çekilmek zorunda kaldı İran Şahı şehri işgâl edip yağmalattı Hâfız Ahmed Paşa, 1625te veziriâzam ve İran üzerine gönderilen orduya serdâr tâyin edildi Bağdatı sekiz ay kuşattı Ancak, Şahın da yardıma gelmesi, Osmanlı ordusunu iki ateş arasında bıraktı Serdar, açlık ve sıcaktan bunalan askerin isyâna varan tepkisi karşısında, zafere çok yaklaştığı bir sırada kuşatmayı kaldırmak mecburiyetinde kaldı Bağdatı alamadan geri çekilmesi, Hâfız Ahmed Paşa'nın sadâretten azline sebep oldu (1627)
İstanbula varışında ikinci vezirlik verilip, Sultan Dördüncü Murâd Han'ın kızkardeşi Ayşe Sultan ile evlendirildi (1629) 1631de tekrar sadrâzamlığa getirildi Bir müddet sonra ayaklanan yeniçeriler, Sultanahmetteki Atmeydanında toplanıp, Pâdişahtan sadrâzam Hâfız Ahmed Paşa ve diğer bâzı vazifelilerin kendilerine teslimini istediler Sultan Dördüncü Murad Han, ayak dîvânı tertip edip, zorbabaşılara nasîhat etti ise de, söz dinletemedi Pâdişâhı tahttan indirmekle tehdit ettiler Hâfız Ahmed Paşa, bu durum karşısında; Pâdişahım! Hâfız gibi binlerce kulun yoluna fedâdır! deyip, âsîlerin arasına daldı Birkaç zorbayı telef ettikten sonra, Pâdişahın önünde şehîd edildi (1632)
Sâdık ve iyi niyet sahibi bir devlet adamı olan Hâfız Ahmed Paşa, aynı zamanda kalem sâhibi bir şâirdi Onun Bağdat üzerine giderken yolda kaleme aldığı manzûmesinden bir beyit:
Bizimle Kerbelâ vâdisine hem-derd olan gelsün,
Sınansun, arsa-i ferzânelerde merd olan gelsün
|
|
|