08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Keçecizade İzzet Molla
Keçecizade İzzet Molla
On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı devlet adamı ve şâiri Muhammed İzzet Molla, Konyalı Mustafa Efendinin evlâdından olan Muhammed Sâlih Efendinin oğludur 1785 târihinde İstanbulda doğdu Tanzimât öncesi Divan Edebiyatının son temsilcilerindendir
Zamanının usûlüne göre din ve fen ilimlerini tahsil ettikten sonra, ilmiye sınıfına girerek İstanbulda Galata Kadılığına kadar yükseldi Babası Sâlih Efendi 1799 (H 1214)da vefat edince birçok sıkıntılar çekti Hattâ bir gün sabahleyin intihâr etmeye karar verip evinden çıkmıştı Bir kayığa binip Kuruçeşme sâhilinden geçerken penceresi önünde Sâib Dîvânını incelemekte olan meşhur Hançerli Bey, bu gencin zarîf hâlini görünce bir beytin açıklamasını ricâ etmişti İzzet Molla dalmış olduğu ümitsizlik fırtınasından sıyrılarak, beyti pek güzel açıkladı Hançerli Bey onun ilmine ve irfanına hayrân kaldı Böylece İzzet Molla intihar gibi büyük bir günahtan kurtulmuştu Bu zât, onu ileride Hâlet Efendiyle tanıştıracaktır Bu sıralarda on dört yaşlarında olan İzzet Molla, edebiyatla meşgul olan enişteleri Meşalecizâde Esad Efendi ile Kadıasker Moralızâde Hâmid Efendinin himâyesinde büyüdü İlmiye mesleğindeki ilk vazifesi 1809da Bursa Müfettişliğidir İzzet Molla, hemen az bir süre sonra Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın torunlarından bir hanımla evlendi Bu evlilikten dört erkek çocuğu oldu
Bunlardan birincisi, Tanzimât devri sadrâzamlarından meşhur mason Fuâd Paşadır İzzet Molla, Hâlet Efendiden başka, Şeyhülislâm İsmet Beyzâde Ârif Hikmet Efendinin de dikkatini çekmişti Sultan İkinci Mahmûd Hanın da iltifâtlarına mazhar olmuş, bu sebeple sık sık saraya dâvet edilmiştir Serbestçe konuşmaları, pâdişah tarafından lâtife kabul edilir, azarlanmazdı
1825te Mekke-i mükerreme kâdısı, 1826da ise İstanbul pâyesi verildi Haremeyn, sonra 1827de eyâlet tevzî defteri müfettişi oldu Rus Harbine taraftar olmadığı için aynı yıl Sivasa sürüldü Sonra haklı olduğu anlaşılınca, affı için ferman çıkarıldı Ancak ferman yoldayken, Ağustos 1829da kırk dört yaşında vefât etti Önce Sivasa defnedildi; sonra kemikleri İstanbula getirilerek Atpazarında Canbaziye Mahallesinde, Mustafa Bey Mescidi avlusundaki âile mezarlığına defnedildi Babası da orada medfundur Nüktedan, zekî ve hoşsohbet bir zât olup, Mevlevî tarikatına mensuptu
Edebî şahsiyeti ve tesirleri: Devrinin ilim ve edebiyat dünyâsı içinde tanınıp, îtibâr kazandı Bu vaziyet ilim ve irfandaki kudretini gösterdiği gibi şiir ve edebiyattaki üstün seviyesini de ifade etmektedir Kasidelerinde Seyyid Vehbi ve Nefî tesiri görülür Mevlevî olması dolayısıyla Mevlânâdan sık sık bahseder Divan şâirlerinden Fuzûlî, Rûhî-i Bağdâdî, Nedim ve Şeyh Gâlibe meyleder Aynî, Neşet, Beliğ, Nazim, Nevres ve özellikle Şeyhülislâm Ârif Hikmet Efendi gibi şâirleri taklit ederdi Divan edebiyatı geleneğine bağlıdır Kâfiye ve mazmunları orijinal olması bakımından zamanındakilerden ayrılır Savunduğu fikirleri zengin hayalleri arkasında saklamasını bilir Divan edebiyatının son orijinal şâirlerinden sayılmıştır
Eserleri:
1 Devhat-ül-Mehâmid fi Tercemet-il-Vâlid: Babasının biyografisidir
2 Gülşen-i Aşk: Tasavvufî, sembolik bir mesnevîdir
3 Mihnet Keşan: Keşana sürgüne gidişini ve dönüşünü anlatan bir mesnevîdir
4 Dîvân-i Bahr-i Efkâr: Bu eserini (Dîvânını) Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî hâtırasına kaleme almıştır Bu dîvânında Mevlânaya olan bağlılığını;
Molla-yi Rûmun kemter gedâsı
Etdikde nazmın tanzîme himmet
Her bir gazelde nâm-ı şerifin
Yâdıyla kıldı arz-ı muhabbet
mısralarıyla ifâde etmiştir 1839 (H 1255)da Mısırda basılmıştır
5 Lâyiha: İzzet Mollanın siyâsî konularda, devlet işleri ile ilgili bir eseri olup, dili sâdedir
6 Dîvân-ı Hazân-ı Âsâr: Olgunluk dönemine ait şiirlerini ihtivâ eder Bu Dîvânını, Şah-ı Nakşibendin hâtırası için kaleme almıştır Bu Dîvânındaki:
Rûhî fedâk ey gül-i gülzâr-ı Nakşbend
Oldum hezâr cânım ile zâr-ı Nakşbend
Evvelki oldu ârif-i Rûmun avârifi
Dîvân-ı diğerim ola âsâr-ı Nakşbend
mısraları da bu numûnelerden birisidir 1841 (H 1257) de İstanbulda basılmıştır
7 Şerh-i Elgâz-ı Râgıb Paşa: Meşhur Râgıp Paşanın bâzı muammalı beyitlerinin açıklaması olup, bu eseri basılmamıştır
|
|
|