Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
deyimler, sözlüğüh

Deyimler Sözlüğü-H-

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-H-



Ha Hoca Ali ha Ali Hoca: Farklı gibi gösterilen iki şeyin gerçekte hiçbir değişikliği yoktur "ikisi de birdir" anlamında kullanılır
eyimler Sözlüğü-H-[/url]
Ha babam (ha):1 Devamlı olarak hiç durmadan 2 Karşısındakinin çabasını gayretini artırmak için kullanılır"Ha babam ha az kaldı bitireceğiz işi"

Habbeyi kubbe yapmak: Önemsiz küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak"Söyle ona habbeyi kubbe yapıp durmasın ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!"

Haber uçurmak: Çabucak gizlice haber göndermek"Hemen haber uçurun köye kaymakam bu gece misafir olacakmış!"

Ha bire:Durmadan arka arkaya sürekli olarak ara vermeden"Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu"

Hacet kalmamak: Gereği olmamak lüzumu kalmamak"Seni çağırmaya hacet kalmadı"

Hacı ağa:Özellikle büyük kentlerde gereksiz yere çok para harcayan taşralı bilgisiz zengin"Ne bu israf! Hacı ağa mısın sen?"

Haddine mi düşmüş!:"Onun bunu yapmaya yetkisi yoktur; böyle bir işe nasıl hangi yetenekle girişir? Bu işi yapması imkânsızdır" anlamında kullanılır"Haddine mi düşmüş ki ona söz söyleyebilsin"

Haddini bildirmek: Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak yola getirmek uslandırmak yetki sınırını bildirmek"Haddini bildirin şu serseme de bir daha onun bunun malına el uzatmasın"

Haddini bilmek:Kendi değer ve yeteneğini bilmek üstün görmemek kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek"Merak etme sen o haddini bilen bir çocuktur"

Haddi zatında:Aslında"Haddi zatında sen ona hakkını vermemiştin ki!"

Hafife almak:Küçümsemek önem vermemek"Beni hafife alıyorlar ama yanılıyorlar"

Hak getire:"Yoktur bulunmaz vermemiştir" anlamında kullanılır"Öyle bir diyardayız ki su ve yiyecek Hak getire"

Hak kazanmak:Davasında haklı olduğu meydan çıkmak emeğinin karşılığını alabilecek duruma gelmek"Emekliliğe yedi yıl sonra hak kazanacağım"

Hakkı geçmek:1 Birisinin payından bir başkası almış olmak 2 Bir şeyde veya bir kimsede emeği bulunmak"Komşumun çok hakkı geçmiştir bana onunla mutlaka helâlleşmeliyim"

Hakkından gelmek:1 Güç bir işi başarı ile sonuçlandırmak 2 Öç almak yenmek veya cezasını vermek"Siz onu bana bırakın hakkından gelmesini bilirim"

Hakkını helâl etmek:Geçen hakkını emeğini bağışlamak"Annem inşallah hakkını helâl eder bana"

Hakkını vermek:1 Bir şeyin lâyıkıyla yapılması için ne gerekiyorsa ondan kaçınmamak 2 Birinin çalışmasını gereğince değerlendirmek hakkı olan şeyi vermek"Çalıştırdığın kişinin hakkını vermek zorundasın"

Hakkını yemek:Birinin hakkı olan şeyi vermemek onu kendisine maletmek"Dürüst ol milletin hakkını yeme yoksa boğazında kalır"
Hakk-ı sükût (sus payı):Bir konu üzerinde konuşmaması bildiği şeyi söylememesi karşılığında bir kimseye sağlanan yarar
Hak yolu: Cenab-ı dünya hayatında tutmaları gereken yol yaşama düzeni doğru ve haklı yol

Hâlden anlamak:Bir kimsenin içinde bulunduğu zor durumu kavrayarak anlayıp sezerek hoşgörülü olmak anlayış göstermek"Dedem hâlden anlayan birisidir bize iyi davranacağına eminim"

Hâle yola koymak:Düzenlemek tertiplemek iyi işler bir duruma getirmek"Hele şu işleri bir hâle yola koyalım o zaman tatilini de düşünürüz"

Hâli vakti yerinde:Zengin oldukça varlıklı para durumu iyi"Hasan efendiler mi? Hâli vakti yerinde insanlardır onlar"

Halis muhlis: Saf katışıksız temiz eksiksiz içinde yabancı madde bulunmayan"Halis muhlis bir zeytin yağı satarız biz"

Halka verir talkını kendi yutar salkımı:Kendi verdiği öğütlere kendisi uymaz

Hallaç pamuğu gibi atmak: Bir arada toplu bulunan şeyleri ya da kimseleri dağıtmak parçalamak; bu yolla sağa sola her birini bir yana atmak"Sizin takımı hallaç pamuğu gibi atacağız sahadan"

Halt etmek:Yakışıksız davranmak uygunsuz bir söz söylemek veya kötü bir şey yapmak"Halt etmişsin bir de utanmadan anlatıyorsun"

Ham ervah: Çiğ adam; yersiz ve yakışıksız sözleri davranışları olan kaba kimse

Hangi dağda kurt öldü?:Kendisinden hiç umulmayan beklenilmeyen bir kimsenin olumlu davranışı görüldüğünde; "Nasıl oldu da böyle güzel bir iş bir iyilik yaptı?" anlamında söylenir

Alıntı Yaparak Cevapla

Deyimler Sözlüğü-H-

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-H-



Hangi rüzgâr attı?: "Nasıl oldu da gelebildin? Hiç görünmüyordun sen de gelir miydin?" anlamında uzun süre bir yerde görünmeyen kimse için kullanılır

Hangi taşı kaldırsan altından çıkar: 1 Hemen her işte parmağı vardır 2 Her işten anlar her işe karışır ya da her işten anladığı izlenimi verir

Hanım evlâdı: Nazlı büyütülmüş zora gelmeyen çıtkırıldım kimse"Amma hanım evlâdıymışsın çekil şuradan ben yaparım"
Hapı yutmak: Kötü bir duruma düşmek zarar ve ziyana uğramak"Hapı yuttuk desene!"

Haram olmak:Bir şeyden gerektiği gibi yararlanamaz olmak"Senin yüzünü görmek bana haram oldu"

Haram para:Dinî bakımdan yasaklanmış yollardan elde edilen para"Haram parayla ekmek alınmaz"

Haram yemek:Dinî inançlara aykırı olarak kazanç sağlamak haksız olarak bir şeye el atmak"İnsan ol haram yemek insana kâr getirmez"

Harfi harfine:Tastamam uygun tıpatıp gerçekte olduğu gibi"Söylediklerimi harfi harfine yerine getirdin mi?"

Har vurup harman savurmak: Hesapsızca düşüncesizce harcamak; malını parasını ölçüsüzce bol bol harcayıp tüketmek

Hasret çekmek:Özlem duymak epeydir ayrı kaldığı yere ya da kimseye kavuşma isteği içinde olmak"Yıllardır yurdumun hasretini çekiyorum"

Hasret gitmek:Özlediği sevdiği bir yere ya da kimseye kavuşamadan ölmek

Hasret kalmak:Özlemini duyduğu şeye uzun zaman kavuşamamak"Hasret kaldım deresine tepesine"

Hastası olmak: Bir şeye çok düşkün olmak"Bizim oğlan köpek hastası hiç kapıdan eksik etmiyor"

Haşir neşir olmak:Aralarında bulunduğu kimselerle kaynaşmak bir arada bulunup uğraşmak; kimi işlerle ilgilenip durmak"İnsanlarla haşir neşir olmayı sevdiğim söylenemez"
Hatır belâsı:Sayılan ve sevilen kimse için katlanılan sıkıntı"İnan bu işi hatır belâsına yapıyorum"

Hatır gönül tanımamak (bilmemek):1 İsterse en sevdiği ve saydığı olsun gücenmesini göze alarak doğru bildiğini yapmak 2 Kırıcı davranışlarda bulunmak

Hatırı kalmak:Gücenmek kırılmak"Eğlenceye onu da çağıralım ki hatırı kalmasın"

Hatırından çıkmamak:Sevdiği saygı duyduğu birinin istediği bir şeyi yapmayı reddedememek gönlünü kırmaktan çekinmek
Hatırı sayılır: 1 Önemli saygı değer saygın (kimse) 2 Oldukça çok"Babam hatırı sayılır bir kimsedir"

Hava almak:1 Temiz havalı bir yere çıkarak dolaşmak dinlenmek ciğerlere temiz hava çekmek 2 Eline bir şey geçmemek umduğunu bulamamak 3 İçine hava girmek"Haydi kıra çıkıp da biraz hava alalım"

Hava basmak:1 Büyüklenmek kibirlenmek olduğundan fazla görünmeye çalışmak 2 Bir şeyin içine hava doldurmak"Amma da hava basıyorsun onları korkutacağını mı sandın?"

Havada kalmak:1 Yüksek bir yerde durmak 2 Sonuca bağlanamamak 3 Bir iddia dayanaksız olduğundan ispat edilememek"Yaptığımız bütün iş havada kaldı"

Havadan sudan konuşmak:Öylesine gelişigüzel rastgele konuşmak

Hava hoş:Şu ya da bu şekilde olması arasında bir fark olmamak

Havanda su dövmek: Bir işle boşuna uğraşmak"Senin yaptığına havanda su dövmek derlerbırak artık şu işle uğraşmayı"

Alıntı Yaparak Cevapla

Deyimler Sözlüğü-H-

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-H-



Hava parası: Bir yeri tutmak kiralamak ya da bir şeyi elde etmek için değeri dışında açıktan verilen para"Yeri bize verecekler ama bir milyon lira hava parası istiyorlar"

Havsalası almamak: Aklı kabul etmemek"Nasıl yaparsın bana bunu hâlâ havsalam almıyor"

Hayal kırıklığı: Gerçekleşmesi istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmemesinden duyulan üzüntü düş kırıklığı

Hayal meyal:Belli belirsiz açık seçik belli olmayan bulanık (bir şekilde hatırlanan)"O olayı hayal meyal hatırlıyorum"

Hayatını kazanmak:Çalışıp elde ettiği para ile geçimini sağlamak"Ben iyi ya da kötü hayatımı kazanıyorum sen kendi işine bak"
Hayatını yaşamak: Canının istediği gibi hayatını sürdürmek"Bana karışmaya hakkınız yok bırakın beni artık hayatımı yaşamak istiyorum"
Hayat memat meselesi: Sonucu çok tehlikeli olan ölüm kokan bir durum"Artık burada kalamam iş hayat memat meselesine döndü"
Hayat pahalılığı: Yiyecek içecek ve giyecek gibi geçim için gerekli olan maddelerin pahalı olması"Hayat pahalılığından herkes şikâyetçi olmaya başladı"

Hayırdır inşallah!:1 Anlatılan bir rüyayı iyiye yormak için söylenir 2 Şaşma heyecan ve merak uyandıran durumlar karşısında söylenir
Hayır işlemek: Dine ve insanlığa uygun iyi davranışlarda bulunmak"Hayır işle ki öbür dünyada kurtuluşa eresin"

Hayır kalmamak:İşe yarar beğenilecek bir yanı ve tarafı kalmamak"Bu arabalarda hayır kalmamış yenilerini almamız gerekecek"
Hayır sahibi: İyiliksever yardımsever kimse"Şu yoksullara uzanacak bir hayır sahibi kalmadı mı acaba?"

Hayra yormak:Bir rüya ya da olayı iyi ve yararlı bir durumun işareti görmek

Hazıra konmak:Hiçbir emek sarf etmeden çaba göstermeden başkasının emeği ile ortaya çıkmış olan şeyden yararlanmak"Hazıra konarak yaşamayı kural edinmiş bu adam"

Hazır bulunmak:1 Bir yerde kendisi bulunmak var olmak 2 Bir yere hemen gidecek bir şeyi anında yapacak durumda olmak"Yarınki toplantıda sen de hazır bulunmalısın"

Hazırdan yemek:Yenisini kazanmadan elindekini harcamak"Hemen her gün bir bahane buluyor çalışmıyor ve hazırdan yiyiyordu"
Helâl süt emmiş olmak: İyi huylu doğru yoldan sapmayan temiz bir kişi"İnanmıyorum onun yaptığına o helâl süt emmiş birisidir"
Helâl olsun (Helâl ü hoş olsun): 1 Bunu sana gönül hoşluğu ile veriyorum hiç pişman değilim takdire değer iş yapıyorsun" anlamında kullanılır

Hele şükür!: beklediğimiz sonuç gerçekleşti

Hem kel hem fodul:"Bu kadar kusuruna bu yeteneksizliğine rağmen bir de övünüyor üstünlük taslıyor" anlamında kullanılır

Hem nalına hem mıhına (vurmak): Birbirine zıt olan iki yanı da desteklemek"Ben hem nalına hem de mıhına vuran adamlardan korkarım"
Hem suçlu hem güçlü: Gerçekte kendisi suçlu olduğu hâlde suç işlememiş gibi davranan ve karşısındakini suçlamaya çalışan kimse
Hem ziyaret hem ticaret: Bir yeri veya kimseyi ziyarete giden kimsenin bu görüşmeden yararlanarak başka bir işi de yapması durumunu anlatmak için kullanılır

Her kafadan bir ses (çıkmak):Bir konu üzerinde herkesin istediği gibi rastgele konuşması ve bu konuşmalardan bir sonuç alınamaması"Ortalık kızıştı her kafadan bir ses çıkmaya başladı kimin ne dediği anlaşılmaz oldu"

Her telden çalmak:Pek çok konuda bilgi sahibi olmak içinde bulunduğu ortamın şartlarına göre her çeşit iş yapabilir olmak

Hesaba çekmek:Bir kişiyi bir makamı yaptığı işler üzerine açıklama ve savunma yapmaya çağırmak"Sakın oraya gitme seni hesaba çekecekler"

Hesaba dökmek:Bir konu ile ilgili işlemlerin hesabını kâğıt üzerinde yapmak

Hesaba katmak (almak): Bir işi yaparken ya da yürütürken bir başka şeyi de göz önünde bulundurmak"Hasan`ı da hesaba katalım az zorluk çıkarmayacaktır bize"

Hesaba (kitaba) gelmez:1 Beklenmedik umulmadık 2 Sayılmayacak kadar çok pek fazla sayısız

Hesabı kesmek:Alış verişi ya da ilgiyi kesmek"Dükkân sahibi uzun zamandır borcunu ödemeyen müşterisinin hesabını kesti"


Alıntı Yaparak Cevapla

Deyimler Sözlüğü-H-

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-H-



Hesabını bilmek: Boş yere para harcamamak tutumlu davranmak"Her ev kadını hesabını bilmek zorundadır"

Hesabını görmek: 1 Alacağını ödeyip ilişkisini kesmek 2 Cezalandırmak vücudunu ortadan kaldırmak ya da öldürmek"Çabuk şu adamın hesabını görün!"

Hesap açmak:1 Hesap defterinde bir kişiye alış veriş için alacağını borcunu kaydetmek üzere bir yer ayırmak 2 Bankada gereğinde çekilmek üzere yatırılan para için işlem yapmak 3 Birine kredi açmak birine borçlanma imkânı tanımak

Hesap etmek:1 Kazançla gideri karşılaştırıp bir sonuca ulaşmak 2 Düşünmek tasarlamak ayrıntıları gözden geçirip ihtimalleri değerlendirmek"Hesap etmeden sakın işe girişmeyin!"

Hesap görmek: Taraflarca alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek"Çok uzadı hesap görmek için ne zaman bir araya geleceğiz?"

Hesap kitap: Düşünüp taşındıktan sonra hesap sonunda"Hesap kitap baktım işler kötüye gidiyor; hemen sizi çağırdım"

Hesapsız kitapsız:1 Sorumsuz ölçüsüz tutumsuz 2 Deftere geçirilmeden herhangi bir belgeye dayanmadan"Ne hesapsız kitapsız işlerin içine girmişiz de haberimiz yokmuş"
Hesap sormak:Bir kimseyi kanunsuz kural dışı ahlâka aykırı usulsüz davranış ve sözlerinden ötürü sorgulamak o kişiden savunma istemek"Size hesap sormak için mutlaka geri döneceğim"

Hesaptan düşmek: Borçtan alacaktan hesaptan çıkarıp yok saymak"Elli bin lirayı hesaptan düşmeyi unutmadın inşallah"

Hesap tutmak:Alış verişle ilgili alacağı ve vereceği bir kâğıda ya da deftere yazmak

Hesap vermek:1 Herhangi bir davranışının ya da sözünün sebebini açıklamak 2 Bir işin sorumluluğunu üstlenmek"Rahat olun bu konuda hesap vermek bana düşer"

Hevesi kursağında kalmak: Çok istediği imrendiği kavuşmak dilediği şeyi elde edememek"Pikniğe gitmek istiyorduk yağmur yağınca hevesimiz kursağımızda kaldı"

Hevesini almak:İmrendiği çok istediği şeye kavuşup ona doymak

Heyheyleri tutmak (üstünde): Çok kızıp sinirlenmek

Hık mık etmek:Bir işi yapmamak için bahaneler ileri sürmeye çalışmak bir soruyu cevaplandırırken net şeyler söylememek"Hık mık edip durma bu işi eninde sonunda yapacaksın!"

Hık demiş burnundan düşmüş: "Her durumuyla ona çok benziyor" anlamında kullanılır

Hır çıkarmak: Kavga gürültü patırtı ve olaya sebep olmak"Orada hır çıkarmaya kalkışmayacaksın değil mi?"

Hızır gibi yetişmek:Dara düştüğü çok sıkıştığı çaresiz kaldığı bir zaman da beklemediği bir kişi yardımına yetişmek

Hiçe saymak: Hiç önem ve değer vermemek Hiç yoktan: Sebepsiz ortada hiçbir neden yokken"Hiç yoktan adamı dövemezsiniz ya!"

Hizaya gelmek: 1 Düz çizgi durumunda dizilmek 2 Aykırı yanlış davranışlardan vazgeçmek; doğru yola gelmek düzelmek

Hodri meydan: "Kendine güvenen ortaya çıksın" anlamında kullanılır

Hop oturup hop kalkmak: Ya heyecanından ya da öfkesinden yerinde duramaz olmak

Hora tepmek:1 Ayaklarını yere vurarak oynamak 2 Gürültü çıkarmak"Yandaki sınıfta hora tepiyor ortalığı birbirine katıyorduk ki"

Hor görmek (veya bakmak): Önem vermemek değersiz saymak adam yerine koymamak küçümsemek"Beni yoksul diye hep hor gördüler"

Hor kullanmak: Özen göstermeden kabaca dikkat etmeyerek hırpalayarak kullanmak"Çok hor kullanmışsınız bu dolabı"

Hoş beş etmek: Şundan bundan konuşarak sohbet etmek"O iki ihtiyar kadın hoş beş etmek için yaratılmışlar sanki"

Hurdası çıkmak: İşe yaramayacak kullanılamayacak hâle gelmek

Huyuna suyuna gitmek: İsteklerine alışkanlıklarına yapısına göre onu kızdırıp ürkütmeyecek davranışlarda bulunmak

Huyunu suyunu almak:Onun özelliklerini davranışlarını ve karakterini yapısına geçirmek

Huzur vermek:Gönül rahatlığı iç dirliği vermek; dinlendirmek

Huzurunu kaçırmak: Huzurunu bozmak tedirgin ve rahatsız etmek

Hüküm giymek: Mahkemece ya da birileri tarafından kendisine ceza verilmek

Hüküm sürmek: 1 İş başında olmak 2 Yaygın olmak 3 Bir şeyin güçlü varlığı sürüp gitmek"Beşinci Kral beş yıl hüküm sürdü"
Hükümet kapısı: Devlet dairesi"Hükümet kapıları halka açık kılınmalıdır"

Hür düşünüş: İstediğini düşündüğünü baskı altında kalmadan söyleme

Hüsn-ü kuruntu: İhtimalî bulunmadığı hâlde güzel bir şeyin olacağını sanma hayal etme buna kendini inandırma

Hüd dağı gibi şişmek: Bir hastalık sebebi ile bir tarafı özellikle de karın tarafı şişmek

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.