![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Kaynak:Türkceciler Deyimler Sözlüğü eyimler Sözlüğü-Y-[/url] Ya deyip (atılmak): Cenab-ı Hak`a sığınarak (atılmak) ![]() ![]() Yabana atmak: Önem vermemek önemsiz görüp dikkate almamak üzerinde durmamak ![]() ![]() Yabancılık çekmek: Bir iş ya da çevrede yabancı olmaktan dolayı ortaya çıkan zorlukların etkisinde kalmak ![]() ![]() Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli: "Bu işi mutlaka yapmalısın başka yolu yok aksi taktirde burada kalamazsın ![]() ![]() Ya devlet başa ya kuzgun leşe: "Giriştiğim iş beni ya büyük bir varlığa ve mevkiye ulaştıracak ya da mahvedecek batıracak" anlamında söylenir ![]() Yad eller: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yâd etmek: Anmak hatırlamak ![]() ![]() Yağ bağlamak: Semirmek üzerine biriken yağ katılaşmak ![]() Yağ bal olsun: "Yediğin içtiğin helâl ve afiyet olsun" anlamında söylenir ![]() Yağcılık etmek: Dalkavukluk etmek övmek pohpohlamak ![]() ![]() Yağlı ballı olmak: Araları çok iyi içli dışlı samimi olmak ![]() ![]() Yağlı kapı: Çalıştırdığı kimselere bol kazanç sağlayan kimse kuruluş aile ya da yer ![]() ![]() Yağlı kuyruk: Kolayca ve bolca yararlanılabilecek kaynak; basitçe sömürülebilecek iş veya kimse ![]() Yağlı müşteri: Bol paralı çok alışveriş yapan zengin alıcı ![]() ![]() Yağma gitmek: Bir şey çok alıcı bulup çok satılmak kolay müşteri bulmak ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yağma Hasan`ın böreği: Hakkı olanın da olmayanın da kolayca yararlandığı ![]() ![]() ![]() Yağma yok: "Öyle şey olmaz ![]() ![]() ![]() Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak: Bir tehlikeden ![]() ![]() Yağmur yağarken küpünü doldurmak: Kazanma fırsatı varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek ![]() ![]() ![]() ![]() Yağ tulumu: Çok şişman ![]() ![]() ![]() ![]() Ya herrü (herro) ya merrü (merro): "Tehlikeyi göze aldık ![]() ![]() Yahudi pazarlığı: Tarafların çıkarlarını düşünerek çekişe çekişe yaptıkları pazarlık ![]() ![]() Yakadan atmak: Savıp kurtulmak ![]() ![]() ![]() Yaka paça: Hiçbir itiraz dinlemeden ![]() ![]() ![]() ![]() Yakası açılmadık: Hiç duyulmadık ![]() ![]() ![]() ![]() Yakasına sarılmak: İstediği şeyi almak ya da dövmek için tutup bırakmamak ![]() ![]() ![]() Yakasına yapışmak: Hesap sormak ya da bir şey istemek için tutup bırakmamak ![]() ![]() ![]() Yakasını bırakmamak: Bezdirecek kadar üstüne düşmek ![]() ![]() ![]() ![]() Yakasını kaptırmak: Bir şeyin ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yakayı sıyırmak: Kurtulmak ![]() ![]() ![]() Yaka silkmek: Bıkıp usanmak; bir iş ![]() ![]() ![]() ![]() Yakayı ele vermek: Yakalanmak ![]() ![]() ![]() Yakayı kurtarmak: Umulmazken bir işten ya da kimseden kurtulmak ![]() ![]() ![]() Yakınlık duymak: Birine karşı sevgi ve ilgi duymak ![]() ![]() ![]() Yakışık almamak: Yerinde olmamak ![]() ![]() ![]() ![]() Yalancı pehlivan: Yapamayacağı bir işi yapabilecekmiş gibi görünen kimse ![]() ![]() ![]() ![]() Yalancısı olmak: Doğruluğu bilinmeyen ![]() ![]() ![]() ![]() Yalan dolan: Hile ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yalan yere: Gerçeğe uygun olmayarak ![]() ![]() Yalayıp yutmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yalpa vurmak: İki yana ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yalvar yakar olmak: Çok yalvarıp yakarmak ![]() Yan bakmak: Beğenmeyerek ![]() ![]() ![]() Yan basmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yan çizmek: Kendisine yüklenen bir görevden kaçmak ![]() ![]() ![]() Yandan çarklı: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yan gelip yatmak: Yapacak işleri olduğu hâlde yapmamak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yangına körükle gitmek: Anlaşmazlığı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yan gözle bakmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yanık ses: Hüzünlü ![]() ![]() ![]() Yanına bırakmamak: Kendisine yapılan kötülüklerin öcünü almak ![]() ![]() ![]() ![]() Yanına (kâr) kalmak: Kendisinden öç alınmamak ![]() ![]() ![]() ![]() Yanına salâvatla varılır: Çok öfkeli ![]() ![]() Yanından bile geçmemiş: Hiç ilgisi yok ![]() ![]() ![]() ![]() Yanıp tutuşmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yanıp yakılmak: Sızlanıp şikâyet etmek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yanlış ata oynamak: Kazanmak için giriştiği işte tuttuğu yol ![]() ![]() ![]() Yanlış kapı çalmak: İsteğinin yapılamayacağı bir yere başvurmak ![]() ![]() Yan tutmak: Taraflardan birini desteklemek ![]() ![]() ![]() ![]() Yan yan bakmak: Düşmanca ![]() ![]() Yapmadığını bırakmamak: Bütün kötülükleri yapmak ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yara açmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaraya merhem olmak: Acil ihtiyaçları karşılamak ![]() Yardan atmak: Bir kimseyi aldatarak kazaya uğratmak ![]() ![]() ![]() Yarı buçuk: Tam değil ![]() ![]() ![]() ![]() Yarım adam: Güçsüz ![]() ![]() ![]() ![]() Yarım ağızlı (söylemek): İsteksizce ![]() ![]() ![]() ![]() Yarım yamalak: Gelişigüzel ![]() ![]() ![]() Yarından tezi yok: En kısa zamanda ![]() ![]() ![]() Yarı yolda bırakmak: Verilen desteği ![]() ![]() ![]() ![]() Ya sabır çekmek: Kötülüklere ![]() ![]() ![]() ![]() Yaş Dökmek: Ağlamak ![]() ![]() Yaşını başını almış (olmak): Yaşı epeyce ilerlemiş olmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaşını içine akıtmak: Hissettiği acıyı ![]() ![]() ![]() Yaş tahtaya (yere) basmamak: Kolay kolay tuzağa düşmemek ![]() ![]() ![]() ![]() Yatağa düşmek: Hastalık yüzünden yatmak zorunda kalmak ![]() ![]() ![]() Yataklık etmek: Bir suçluya yardım etmek ![]() ![]() ![]() Yatak yorgan yatmak: Çok hasta olmak ![]() ![]() ![]() ![]() Yatırım yapmak: Gelir amacıyla bir işe para yatırmak veya aynı amaçla önceden ortam hazırlamaya çalışmak ![]() ![]() Yavaş gel: "Atıp tutma ![]() ![]() ![]() Yaya kalmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yayan yapıldak: Çıplak ayakla ![]() ![]() ![]() Yaygarayı basmak: Bağırıp çağırmak ![]() ![]() ![]() Yaz boz tahtasına çevirmek: Bir konuda birbirine uymayan kararlar almak ![]() ![]() Yedeğe almak: Bağlayarak arkasından çekip götürmek ![]() Yedi canlı: Pek çok ölüm tehlikesi geçirip sağ kurtulan insan ya da hayvan ![]() ![]() Yedi düvel: Bütün devletler ![]() ![]() ![]() ![]() Yediden yetmişe: En büyüğünden en küçüğüne ![]() ![]() ![]() Yediği naneye bak: Yersiz ![]() ![]() Yedi iklim dört bucak: Hemen her yer ![]() ![]() ![]() Yedi kat yabancı: El ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeğ tutmak: Bir şeyi bir şeyden daha önemli görüp tercih etmek ![]() ![]() ![]() Ye kürküm ye: Saygının kişiliğe karşı değil ![]() ![]() ![]() ![]() Yele vermek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yelkenleri suya indirmek: Israrından ![]() ![]() ![]() ![]() Yel yeperek yelken kürek: Telâş içinde ![]() ![]() ![]() Yemeden içmeden kesilmek: Bir üzüntü ![]() ![]() ![]() ![]() Yeme de yanında yat: İstek uyandıran ![]() ![]() ![]() Yemin etsem başım ağrımaz: "Gerçek olduğundan eminim ![]() ![]() Yenilir yutulur gibi değil: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yer almak: 1 ![]() ![]() ![]() Yer cücesi: Ufak tefek olduğu gibi kurnaz ![]() ![]() ![]() Yer demir gök bakır: "Hiçbir yerden yardım alma umudu kalmadı ![]() ![]() ![]() ![]() Yerden yere çalmak: Çok hırpalamak ![]() ![]() ![]() ![]() Yere bakan yürek yakan: Uslu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yere göğe koyamamak: Çok önem vermek ![]() ![]() Yer etmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerinde duramamak: Sürekli hareket etmek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerinden oynamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerinden oynatmak: Yerini değiştirip başka bir yere kaldırmak ![]() ![]() Yerinde saymak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerinde yeller esmek: Yok olmak ![]() ![]() ![]() Yerin dibine geçmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerine geçmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerini bulmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerini doldurmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeri yurdu belirsiz: Serseri; ne iş yaptığı ![]() ![]() ![]() Yerle bir etmek: Bir yeri yakıp yıkmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yerli yersiz: Uygun olsun olmasın ![]() ![]() ![]() Yer tutmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Yer vermek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yer yarılıp içine girmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yer yerinden oynamak: Bir olay toplumda telâş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeşil ışık yakmak: Bir şeyin olmasına izin vermek ![]() ![]() ![]() Yılan hikâyesi: Bir türlü sonuca bağlanamayan ![]() ![]() ![]() ![]() Yılanın kuyruğuna basmak: Zararı dokunacak ![]() ![]() Yıldırımları (veya şimşekleri) üstüne çekmek: Kimi davranışlarıyla pek çok kimseyi kızdırarak eleştirilere ![]() ![]() ![]() ![]() Yıldırımla vurulmuşa dönmek: Ansızın ortaya çıkan kötü bir durum karşısında sarsılmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yıldızı barışmamak: Aralarında görüş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yıldızı parlamak: Çok başarılı olup herkesin dikkatini çekecek duruma gelmek ![]() ![]() ![]() Yıldızı sönmek: Ününü ve itibarını kaybetmek ![]() Yiğitlik sende kalsın: "Karşısındaki anlamasa da hoşgörü göster ![]() ![]() ![]() ![]() Yiyip bitirmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yok canım!: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yok devenin başı!: "Daha neler ![]() ![]() ![]() ![]() Yok pahasına: Son derece ucuz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yol açmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yola çıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() Yola düşmek: Bir zorunluluk sebebiyle yola çıkmak ![]() ![]() ![]() ![]() Yola gelmek: Ters tutumunu düzeltmek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yola getirmek: Birinin bir konudaki ters tutumunu düzeltmek ![]() Yol almak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yol aramak: Bir meseleye çare bulmaya çalışmak ![]() ![]() ![]() Yol bulmak: Bir çözüm ![]() ![]() ![]() ![]() Yoldan çıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yoldan kalmak: Gitmek istediği yere gidememek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yol geçen hanı: Hemen herkesin girip çıktığı ![]() ![]() ![]() Yol göstermek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yol iz bilmemek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Yol kesmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yol tutmak: Yaşayışını inandığı ![]() ![]() Yolu (ayağı) düşmek: Yolu üzerinde bulunan o yerden geçmesi gerekmek; o yer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yoluna çıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yoluna (rayına) girmek: İstenilen biçimi almak ![]() ![]() Yoluna koymak: Bir işi olumlu bir duruma sokmak ![]() ![]() ![]() Yolunu beklemek: Gelmesini beklemek ![]() ![]() Yolunu bulmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yolunu kaybetmek: Hangi yoldan gideceğini bilememek ![]() ![]() ![]() ![]() Yolunu sapıtmak: Kötü yola düşmek ![]() ![]() Yolunu yapmak: Bir işi olumlu sonuca ulaştıracak ya da mümkün kılacak girişimde bulunup hazırlık yapmak veya tedbir almak ![]() Yolu tutmak: Bir yoldan kimseyi geçirmeyecek biçimde düzen kurmak ![]() ![]() ![]() Yol yordam: Bir şey ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yorgan gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yorgunluğunu almak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yorgunluğunu çıkarmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yörüngesine oturtmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yufka yürekli: Çok duygulu olup olaylardan hemen etkilenip ağlayan ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarı tükürsem bıyık ![]() ![]() ![]() ![]() Yumruk kadar: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yumurta kapıya gelmek: Yapılması gereken bir iş için zaman daralmış olmak ![]() ![]() Yumurtaya kulp takmak: Hemen her şeye bir kusur bulmak ![]() ![]() Yumuşak yüzlü: Kendisinden istenilenleri geri çevirmeyen ![]() ![]() Yuvarlak hesap: Ayrıntıya girmeden ![]() ![]() ![]() Yuvarlanıp gitmek: Eldeki imkânlar içinde hayat sürmek ![]() ![]() Yuvasını bozmak: Ev ve aile düzenini bozmak ![]() ![]() ![]() ![]() Yuvasını yapmak: Birinin hakkından gelmek ![]() ![]() ![]() Yuvasını yıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yük altına girmek: Sorumluluk gerektiren ![]() ![]() ![]() Yük olmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yükseklerde dolaşmak: Elde edilmesi zor şeyler istemek ![]() ![]() Yüksek perdeden konuşmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüksekten atmak: Yapamayacağı şeyleri söylemek ![]() ![]() Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay ![]() ![]() ![]() Yükün altından kalkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yükünü tutmak: Çok zenginleşmek ![]() ![]() ![]() Yüreği ağzına gelmek: Birden bire çok korkmak ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği cız etmek: Çok acımak ![]() ![]() ![]() Yüreği çarpmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği dayanmamak: Çok acı duymak ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği ezilmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği hop etmek: Bir olay karşısında birdenbire korkup heyecanlanmak ![]() Yüreği ferahlamak: İçi kaygıdan ![]() ![]() Yüreği kabarmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği kalkmak: Heyecanlanmak ![]() ![]() Yüreği kararmak: İçine bir karamsarlık ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği katı: Acımasız ![]() ![]() Yüreğine (içine) dert olmak: Birine karşı ya da birinin kendine karşı yaptığı bir davranış sonradan kendisi için acı ![]() ![]() ![]() Yüreğine inmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreğine (içine) işlemek: Çok tesirli olmak ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlüğü-Y- |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlüğü-Y-Yüreğine od düşmek: Yüreği yanmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreğine su serpilmek: Duyduğu üzüntüyü hafifletecek bir haberle karşılaşmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği küt küt atmak: Korku ve heyecandan yüreği hızlı hızlı çarpmak ![]() Yüreği oynamak: Ansızın heyecanlanmak veya korkmak ![]() ![]() Yüreği (içi) parçalanmak: Çok acımak ![]() ![]() ![]() Yüreği pek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüreği yanmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yürükten bağlanmak: İçten ![]() ![]() Yürürlüğe girmek: Bir kanun ya da kararname uygulanmaya başlamak ![]() Yüzünü ağartmak: Yakınlarının övünç duymasına neden olacak beğenilir bir iş yapmak ![]() Yüz bulmak: Kendisine gösterilen hoşgörüden yararlanma yoluna gidip şımarmak ![]() ![]() Yüze gülmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüze vurmak: İşlediği bir suçu ya da kabahati birinin açıkça yüzüne söyleyip onun utanmasına yol açmak ![]() ![]() Yüze yüze kuyruğuna gelmek: Uzun süren bir işin sonuna yaklaşmış olmak ![]() Yüz görümlüğü: Güveyin gelinin duvağını açarken verdiği armağan ![]() Yüz göz olmak: Senli benli olmak ve birbirinden çekineceği kalmamak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüz karası: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüz kızartıcı: Çok utandırıcı hareket veya durum ![]() Yüz dökmek: Zorlanarak ![]() ![]() ![]() Yüz tutmak: Bir şey olmak üzere bulunmak ![]() ![]() Yüzde kalmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzü ak: Suçu ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzü görmemek: Kimi şeylere hiç sahip olamamak ![]() ![]() ![]() Yüzü gözü açılmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzü gülmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzü kalmamak: Bir kimseye karşı pek borçlu bulunmak ve ondan artık bir şey isteyecek hâli kalmamak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzü kara: Utanacak bir durumu olan ![]() Yüzü kasap süngeri ile silinmiş: Utanacak ![]() ![]() ![]() Yüzünden (suratından) düşen bin parça olmak: Sıkıntısı ![]() ![]() ![]() Yüzünden okumak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzüne bir daha bakmamak: Darılıp küsmek ![]() ![]() Yüzüne kan gelmek: Benzi beti yerine gelmek ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzünü ağartmak: Yakın çevresinin övünç duymasına neden olacak bir iş yapmak veya başarı kazanmak ![]() ![]() Yüzünü ekşitmek: Rahatsız olduğunu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzünü gören cennetlik: Uzun bir süre ortalıkta görünmeyen kimseler için kullanılır ![]() Yüzünü kara çıkarmak: Yaptığı bir iş ya da davranışla birini utandırmak ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzünü kızartmak: Birini utandırıp yüzünün kızarmasına yol açmak ![]() Yüzünün akıyla çıkmak: Bir işe girip o işten başarı elde ederek ![]() ![]() ![]() Yüzü sirke satmak: Yüzünden hoşnut olmadığı anlaşılmak ![]() ![]() ![]() ![]() Yüz üstü bırakmak: Tamamlanmamış bir durumda ![]() ![]() ![]() Yüzü soğuk: Ürküntü veren ![]() ![]() ![]() Yüzü suyu hürmetine: Bir kimsenin hatırına değer verildiği için ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzü tutmamak: Bir şey istemeye ya da söylemeye çekinmek ![]() ![]() ![]() Yüzü yerde: Alçakgönüllü ![]() Yüzü yok: "Bir şeyi yapmaya cesareti yok ![]() ![]() ![]() Yüz vermek: Her istediğini yerine getirerek şımartmak; yakınlık göstererek ![]() ![]() Yüz yüze bakmak: Yakın ilişki içinde bulunup ![]() ![]() ![]() ![]() Yüz yüze gelmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|