08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yiğit...Bir Şehid...Halid El-İslambuli....
iğit  Bir Şehid  Halid El-İslambuli   [/url]
Bir Yiğit  Bir Şehid  Halid El-İslambuli
30 Nisan 2006
"Onlar Rabblerine iman eden genç yiğitlerdi  " Kehf 13
''Eğer kurşunlar bugün göğsüme saplanmassa, yarın Kur'an' a saplanacaktır ''
"Anneciğim üzülmeyin 
ALLAH bizi bu ameli yapmaya ve kendi yolunda şehidliğe eriştirdi 
Size düşen, Kur'an'a tutunmak ve O'nunla amel etmektir 
Yaklaşık 25 yıl önce dünya Rablerine iman eden genç yiğitlerin, yeni bir kıyam hareketine şahitlik ediyordu Halid İslambuli ve arkadaşları Mısır'ın çağdaş firavununu bir geçit töreninde yere sererek siyonistlere ve onlara uşaklık edenlere kıyamete dek unutulmayacak bir ders verdiler  
Halid İslambuli, 14 Kasım 1957 yılında Minye vilayetinin Melya kasabasında dünyaya gelmiştir İlk ve ortaokulu doğum yerinde okuyan Şehid, liseyi Asyut vilayetinde okuduktan sonra harp okuluna girerek, mezun oldu Sonra topçu teğmen olarak orduda göreve başladı
O gün hava nisbeten kuru ve güneşli idi  Ekim ayı geçiyordu Mısır'ın ileri gelenlerinin oturduğu Nasr şehrinin birkaç km güneyindeki mahallelerde bir kaynama göze çarpıyordu Askeri kamyonlar geçide hazırlanıyordu  Bu askeri geçit, Mısır'ın 1973 Ramazan ayında her yıl yapılan kutlamalarla ilgiliydi Mısır Firavunu Sedat da özel makam yerinde oturuyordu 
Sedat, bir süre önce İslami güçlere karşı şiddetli bir şekilde ezmek için mücadele başlatmıştı Sağında onun veliahdı ve yardımcısı Hüsnü Mübarek, solunda savunma bakanı Ebu Gazale oturmuştu Amerika büyükelçisi Alfred Aturtoun ve Amerikalı generaller Enver Sedat'ın tam arkasındaki sırada dizilmişlerdi
Üç gün süreyle emniyet kuvvetleri, bütün silahları ve zırhları bir tek kurşun olmadığına dair emin olmak için teftiş etmişlerdi Tanklar, kamyonlar ve askeri geçite katılan tüm fertler, Amerika'dan alınmış dedektörler vasıtasıyla kontrolden geçirilmişti Fakat yine de Halid ve arkadaşları, gerekli silahları tören meydanına sokmayı başardılar Saat 10 30'da tank sesleri ve askeri kamyonların geçişi ile askeri geçit töreni başladı Geçit töreninde, askeri kamyonlardan biri arızalandı, bir süre durdu, fakat tekrar hareket etti ve geçit safları yeniden teşkil edildi Saat 12 40 olmuştu 
Altı adet Mig uçağı çok alçaktan uçarak akrobatik gösteriler yapıyordu  Herkesin gözü havada uçakları seyrediyordu Hemen o anda arkasından 130 mm'lik rus yapısı tanksavar topu bulunan bir askeri kamyon, özel makam yerinin karşısında durdu  Diğer şoför ler, bir saat önceki araba gibi bunda da teknik bir arıza olduğunu zannettiler Halid ve arkadaşları için en iyi fırsat doğmuştu  Ansızın ard arda silah sesleri yükseldi Kamyonun ardından üç kişi daha Enver Sedat'ın olduğu yeri kurşun yağmuruna tuttular 
Operasyonun başkanı, ileri doğru atlayıp Sedat'ın tarafına doğru koşarak el bombası attı  Bomba Ebu Gazale'nin yanına düştü fakat patlamadı 
İkinci el bombası ise Nebi Hafız'a isabet etti
Operasyonun başkanı süratle kamyon tarafina döndü ve makinalı tüfeği alarak makam yerini taramaya başladı Hemen arkasından dört mücahid, Sedat'a koşarak yaklaştılar Topluluk bir şok halini yaşıyordu Sedat bir an doğruldu Bu durum daha iyi hedef olmasına yol açtı 
Mısır emniyet teşkilatındaki adamlar telaşla el ve ayakla sandalyeleri Sedat ve Yardımcısının üstüne atıyorlardı Hareketin başkanı bir diğer arkadaşıyla beraber 1 5 metrelik özel duvara yaklaşarak korkuya kapılmış Amerikalılara ve uşaklarına tüfeği yöneltip boşaltır Bu öldürme, Amerika'da eğitim görmüş Sedat'ın korumalarını şoke etmişti
Emperyalizmin olağanüstü tedbirleri İslambuli ve arkadaşlarına cevap bile veremediler İdam operasyonunun lideri, üsteğmen Halid İslambuli idi
Enver Sedat cehenneme gönderilmiş Halid ve arkadaşları tutuklandı Halid İslambuli ve arkadaşlarının mahkemesi, Mısır tarihinin yüzkarası olacak güldürücü bir tiyatronun sahnelenmesinden başka birşey değildir Aslında bu tip mahkemeler Mısır Hukukunun yabancı olduğu duruşmalar da değildir Çünkü Seyyid Kutub'u şehid eden zalimler, Salih Seriyye'yi şehid eden zalimlerden farksızdır Şükrü Mustafa'nın göstermelik mahkemede yargılanıp şehid edilmesinde olduğu gibi, Halid ve dört yiğit arkadaşı da aynı Firavunların direktifiyle ortaya konan senaryolardan birini yaşadılar ve güya yargılanarak idam cezasına çarptırıldılar
Aslında bu şehid edilen kutlu insanlar mahkemelerden kendilerini hakkaniyet ölçülerinde yargılamalarını da bekliyor değildiler Bu şehidlerin ortak olarak söylediği tek söz şudur: ''Sizin kanunlarınızı ve hukukunuzu kabul etmiyoruz ALLAH'ın hukukunu savunan kıyam erlerini zalimlerin despotik rejimleri yargılayamaz ''
Halid ve arkadaşlarının 11 11 1981 Cumartesi başlayan mahkemesi 117 gün devam edecek, bu zaman zarfinda sadece dört celse yapılarak hüküm ilan edilecektir Ne Halid ve arkadaşlarına kendilerini savunma imkanı tanınacak, ne mahkemede Halid'in avukatlığını yapmak için hazır olan 35 avukata müvekkillerini savunma imkanı verilecek ne de mahkeme heyeti uygulaması ön görülen görevini yerine getirme imkanı bulabilecektir
Şehid İslambuli ve arkadaşları mahkemedeki tavırlarıyla zalimlerin kalplerine korku salarken Müslümanlara da bir müminin küfre karşı nasıl mücadele edilmesi, nasıl davranılması gerektiğini pratik olarak ortaya koymuşlardır Ilk celse halka açık olarak yapıldığında gözler beyaz entarili ve başında beyaz takkesi ile dolgun, uzun boylu, elinde Kur'an-ı Kerim olan gencin üzerine çevriliydi Adı sorulduğunda Halid Ahmed Şevki el-İslambuli olduğunu söyledi Kendisini savunacak avukatın mahkemede hazır olup olmadığı sorulduğunda da elindeki Kur'anı havaya kaldırarak gür sesi ile; ''ALLAH kendine iman edenlerin savunucusudur '' ayetini okudu
Bu mahkemelerde Halid'den başka dikkati çeken iki şahıs daha vardı Bunlardan biri çok az konuşan 1979'da Mısır'daki Cihad hareketi'nin liderliğine getirilen ve cemaatin fakihi olan 27 yaşındaki ziraat mühendisi Abdusselam Ferac, diğeri de yine Cihad'ın önde gelenlerinden ve 81'de hare ketin liderliğine getirilen yarbay rütbeli Abbud ez-Zümer'di Abbud ez-Zümer celselere askeri elbiselerle devam ediyordu
Halid mahkemede Sedat'ı niçin öldürdüğü sorulunca verdiği cevapta; ALLAH'ın hükümleri ile hükmetmediği için O'na karşı savaşın gerekliliğinden hareketle bu eylemi gerçekleştirdiğini ve bunun için de pişman değil aksine çok mutlu olduğunu asrın Firavununu ortadan kaldırmak kendisi ne nasip olduğu için ALLAH'a hamd ettiğini- açıklayacaktı Halid, sorgulaması ve mahkemedeki konuşmaları boyunca ''ALLAH'ın hukukunu ayak altına alan ve Müslümanlara zulmedenlerin akıbetleri işte Sedat'ın akibeti gibidir; diyecek ve Müslümanlar var olduğu müddetçe kimsenin İslam'a saldıramayacağını söyleyecekti
30 11 1981 günü yapılan ikinci celsenin başlaması ile mahkeme salonuna giren Halid'in annesinin, Halidin bulunduğu yere yönelerek yüksek sesle; Sabran ya Mi Yasir inne mevidekum el-cenne (Sabredin ey Yasir ailesi size cennet vadedildi) diye bağırması Halid ve arkadaşlarının bulunduğu kafeslerden marşların, sloganların yükselmesine neden olurken basın mensupları bu ananın tutum ve tavırları karşısında hayrete düşuyordu
6 Mart 1982'de mahkeme kararı açıklamak için toplanmıştı Mahkeme salonunda sessizlik hakimdi Dr Ömer Abdurrahman, Yusuf suresini oku yordu Mahkeme heyeti salona girdiğinde Ömer Abdurrahman, Yusuf Suresinden;
''Ey benim hapishane arkadaşım bölük pörçük ilahlar mı yoksa Kahhar ve bir olan ALLAH mı daha hayırlıdır (ibadete layıktır) '' ayetini okudu
ve şehidin son sözü
"ya hilafet ya şehadet"
resimde de bağırarak bunu haykırıyor
mevlam bu güzel insanın şehadetini kabul buyursun
ve böyle mücahidleri örnek almamızı bizlere nasip etsin
|
|
|